Türkiye’nin tatlı su kaynakları kritik eşik noktasında
Türkiye’nin tatlı su kaynakları kritik eşik noktasında
Uluslararası Kriz Araştırmaları Merkezi (USKAM) araştırmacısı Doç. Dr. Uğur Karadurmuş, Türkiye’nin tatlı su kaynaklarının ciddi kirlilik tehdidi altında olduğunu belirtti. Karadurmuş, sanayi atıkları, tarımsal kimyasallar ve bilinçsiz tüketimin, suyun kalitesini hızla düşürdüğüne dikkat çekti.
Haber Giriş Tarihi: 19.02.2025 10:59
Haber Güncellenme Tarihi: 19.02.2025 11:02
Kaynak:
İHA
Türkiye'nin tatlı su kaynakları, artan kirlilik ve yanlış yönetim nedeniyle kritik bir eşikte.
Uluslararası Kriz Araştırmaları Merkezi (USKAM) araştırmacısı Doç. Dr. Uğur Karadurmuş, sanayi atıkları, tarımsal ilaçlar, kimyasal maddeler ve evsel atıkların su kaynaklarına karışarak suyun kalitesini hızla bozduğunu söyledi. Bu durum hem içme suyu olarak kullanılabilirliği azaltıyor hem de ekosistem dengesini bozarak biyolojik çeşitliliğin kaybına yol açıyor.
ARTAN NÜFUS SU KAYNAKLARINI TEHDİT EDİYOR
Karadurmuş, artan nüfus, plansız kentleşme ve yetersiz altyapının suyun sürdürülebilir yönetimini zorlaştırdığını ve kirlenme riskini artırdığını belirtti. Türkiye’nin su kaynaklarının, sınırlı olmasına rağmen bu sorunla başa çıkmaya çalıştığını ifade eden Karadurmuş, “Yıllık kişi başına düşen su tüketimi bin 500 metreküpten fazla, ancak bu suyun yüzde 70’i tarım sektöründe kullanılıyor. Artan nüfus, endüstriyel faaliyetler ve şehirleşme, su kaynaklarını tehdit ediyor.” dedi.
CİDDİ BİR EKOLOJİK TEHDİT OLUŞTURUYOR
Birçok nehir, sanayi atıkları nedeniyle toksik su yollarına dönüşmüş durumda. Ergene, Büyük Menderes ve Nilüfer nehirlerinin bazı kısımları, en ciddi kirlilik seviyesi olan 4. derece kirli olarak sınıflandırılmıştır. Ergene Nehri’nin sanayi atıkları ile aşırı yüklenmesi ve Nilüfer Çayı’nın su kalitesinin bozulması, ciddi bir ekolojik tehdit oluşturuyor.
Doç. Dr. Karadurmuş, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerini de vurguladı. Sıcaklıkların yükselmesi ve kuraklık sıklığının artmasıyla birlikte, Türkiye’nin su kaynaklarının yönetimi giderek daha zorlaşıyor. Tarım sektöründeki su talebinin artışı ve verimsiz sulama yöntemleri, su tüketimini artırıyor ve kaynakları daha hızlı tükenmesine neden oluyor.
SU KAYNAKLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİR YÖNETİMİ
Doç. Dr. Karadurmuş, su krizinin aşılabilmesi için stratejik müdahalelerin, teknolojik yeniliklerin ve sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. “Su kaynaklarının korunması, yalnızca çevresel bir mesele değil, aynı zamanda insan sağlığı ve geleceği açısından hayati bir konu” diyen Karadurmuş, devlet, özel sektör ve bireylerin ortak sorumluluk taşıması gerektiğini belirtti.
ÇÖZÜM İÇİN ORTAK SORUMLULUK
Karadurmuş, su kirliliğiyle mücadelede başarının, devletin güçlü ve kararlı politikaları, özel sektörün çevre dostu üretim süreçlerine geçişi ve bireylerin bilinçli su kullanımı ile mümkün olacağını vurguladı. Endüstriyel atıkların sıkı denetimi, tarımsal kimyasalların kontrollü kullanımı ve atık su arıtma tesislerinin yaygınlaştırılması, su kirliliğiyle mücadelenin temel taşları olarak ön plana çıkıyor.
Toplumsal bilinçlenme, su kirliliğini önlemenin en önemli faktörlerinden biri. Karadurmuş, “Su kirliliği yalnızca bir çevre sorunu değil, ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik için de kritik bir meseledir. Bu nedenle, su kaynaklarımızı koruyabilmek için her bireyin sorumluluk taşıması gerekir” şeklinde konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursa Hayat Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Türkiye’nin tatlı su kaynakları kritik eşik noktasında
Uluslararası Kriz Araştırmaları Merkezi (USKAM) araştırmacısı Doç. Dr. Uğur Karadurmuş, Türkiye’nin tatlı su kaynaklarının ciddi kirlilik tehdidi altında olduğunu belirtti. Karadurmuş, sanayi atıkları, tarımsal kimyasallar ve bilinçsiz tüketimin, suyun kalitesini hızla düşürdüğüne dikkat çekti.
Türkiye'nin tatlı su kaynakları, artan kirlilik ve yanlış yönetim nedeniyle kritik bir eşikte.
Uluslararası Kriz Araştırmaları Merkezi (USKAM) araştırmacısı Doç. Dr. Uğur Karadurmuş, sanayi atıkları, tarımsal ilaçlar, kimyasal maddeler ve evsel atıkların su kaynaklarına karışarak suyun kalitesini hızla bozduğunu söyledi. Bu durum hem içme suyu olarak kullanılabilirliği azaltıyor hem de ekosistem dengesini bozarak biyolojik çeşitliliğin kaybına yol açıyor.
ARTAN NÜFUS SU KAYNAKLARINI TEHDİT EDİYOR
Karadurmuş, artan nüfus, plansız kentleşme ve yetersiz altyapının suyun sürdürülebilir yönetimini zorlaştırdığını ve kirlenme riskini artırdığını belirtti. Türkiye’nin su kaynaklarının, sınırlı olmasına rağmen bu sorunla başa çıkmaya çalıştığını ifade eden Karadurmuş, “Yıllık kişi başına düşen su tüketimi bin 500 metreküpten fazla, ancak bu suyun yüzde 70’i tarım sektöründe kullanılıyor. Artan nüfus, endüstriyel faaliyetler ve şehirleşme, su kaynaklarını tehdit ediyor.” dedi.
CİDDİ BİR EKOLOJİK TEHDİT OLUŞTURUYOR
Birçok nehir, sanayi atıkları nedeniyle toksik su yollarına dönüşmüş durumda. Ergene, Büyük Menderes ve Nilüfer nehirlerinin bazı kısımları, en ciddi kirlilik seviyesi olan 4. derece kirli olarak sınıflandırılmıştır. Ergene Nehri’nin sanayi atıkları ile aşırı yüklenmesi ve Nilüfer Çayı’nın su kalitesinin bozulması, ciddi bir ekolojik tehdit oluşturuyor.
Doç. Dr. Karadurmuş, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerini de vurguladı. Sıcaklıkların yükselmesi ve kuraklık sıklığının artmasıyla birlikte, Türkiye’nin su kaynaklarının yönetimi giderek daha zorlaşıyor. Tarım sektöründeki su talebinin artışı ve verimsiz sulama yöntemleri, su tüketimini artırıyor ve kaynakları daha hızlı tükenmesine neden oluyor.
SU KAYNAKLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİR YÖNETİMİ
Doç. Dr. Karadurmuş, su krizinin aşılabilmesi için stratejik müdahalelerin, teknolojik yeniliklerin ve sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. “Su kaynaklarının korunması, yalnızca çevresel bir mesele değil, aynı zamanda insan sağlığı ve geleceği açısından hayati bir konu” diyen Karadurmuş, devlet, özel sektör ve bireylerin ortak sorumluluk taşıması gerektiğini belirtti.
ÇÖZÜM İÇİN ORTAK SORUMLULUK
Karadurmuş, su kirliliğiyle mücadelede başarının, devletin güçlü ve kararlı politikaları, özel sektörün çevre dostu üretim süreçlerine geçişi ve bireylerin bilinçli su kullanımı ile mümkün olacağını vurguladı. Endüstriyel atıkların sıkı denetimi, tarımsal kimyasalların kontrollü kullanımı ve atık su arıtma tesislerinin yaygınlaştırılması, su kirliliğiyle mücadelenin temel taşları olarak ön plana çıkıyor.
Toplumsal bilinçlenme, su kirliliğini önlemenin en önemli faktörlerinden biri. Karadurmuş, “Su kirliliği yalnızca bir çevre sorunu değil, ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik için de kritik bir meseledir. Bu nedenle, su kaynaklarımızı koruyabilmek için her bireyin sorumluluk taşıması gerekir” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Son Haberler
FIFA'dan Türk kulüplerine transfer yasağı! Listede Bursaspor da var
Bursa'nın yüksek kesimleri güne karla uyandı
TCMB açıkladı: Yıl sonu dolar ve enflasyon tahminleri yükseldi!