Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Nilüfer Çayı

Bursa Hayat Gazetesi - Nilüfer Çayı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Nilüfer Çayı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Nilüfer Çayı'ndaki kirliliğe son! Bu çalışmayla Marmara Denizi nefes alacak Haber

Nilüfer Çayı'ndaki kirliliğe son! Bu çalışmayla Marmara Denizi nefes alacak

Uludağ'dan doğan ve Bursa Ovası'nı sulayarak tarım ve ekolojik denge için hayati öneme sahip olan Nilüfer Çayı, Susurluk Çayı ile birleşip Marmara Denizi'ne dökülmektedir. Bu nedenle, şehir merkezinin atık sularının bırakıldığı Nilüfer Çayı ve kolları, hem Bursa hem de Marmara Denizi için büyük önem arz etmektedir. Bu atık suların arıtılma kalitesi, her iki bölgenin sağlığı açısından kritik bir faktördür. Aras ve Doç. Dr. Babak Vaheddoost ile Arş. Gör. Damla Yılmaz'ın liderliğinde gerçekleştirilen ve TÜBİTAK, Bursa Büyükşehir Belediyesi ile BUSKİ'nin destek verdiği çalışma, Nilüfer Çayı'na deşarj edilen atık suların daha verimli bir şekilde arıtılmasını amaçlıyor. ‘SU KALİTESİNDE BELİRGİN BİR DÜŞÜŞ’ Projeyle ilgili açıklamalarda bulunan Aras, Nilüfer Çayı'nın su miktarının mevsimsel yağışlara bağlı olarak değiştiğini ancak son yıllarda yaşanan kuraklık ve yer altı suyu seviyelerindeki düşüşün buradaki su miktarının azalmasına yol açtığını söyledi. Aras, "Nilüfer Çayı'nda yüksek azot ve fosfor seviyeleri tespit edilmiş. Bu durum tabii ki su ekosisteminde oksijen seviyesinin düşmesine ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden oluyor. Dolayısıyla da su kalitesinde belirgin bir düşüş olduğunu gözlemliyoruz." İfadelerine yer verdi. Aras, daha verimli bir atık su arıtma tasarımının su kirliliği ve müsilajın önlenmesinde büyük bir rol oynadığını belirterek, atık suların daha etkin bir şekilde arıtılmasıyla Nilüfer Çayı'nın su kalitesinin iyileştirilmesinin mümkün olduğunu vurguladı. Ayrıca, minimum enerjiyle daha etkili bir atık su arıtma süreci planlamaya çalıştıklarını ifade etti. ‘YENİ DİZAYNLAR GELİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ’ Aras, konuşmasının devamında; "Burada biyolojik süreçlerin olduğu havalandırma havuzlarından ölçümler alıyoruz. Su hızı ve oksijen miktarı ölçümünü yapıyoruz ve daha sonra bunu bilgisayar ortamında bir programda simüle ederek çeşitli hız miktarlarının, oksijen miktarlarının ne kadar değiştiğini belirlemeye çalışıyoruz. Ölü noktaları tespit ediyoruz ve bununla birlikte verimi yükseltecek çalışmaları bilgisayar ortamında simüle ediyoruz. Burada verimin düşük olduğu bölgelerde verimi nasıl artırabiliriz? Yani arıtmayı ne kadar daha iyi yapabiliriz? Arıtma tesisindeki ünitelerde yeniden bir dizayn yapmaya çalışıyoruz. Bu arıtma tesislerinde havalandırıcılar var. Bu havalandırıcıların yerini ve konumunu yeniden dizayn etmek istiyoruz. Suyu karıştıran, karıştırıcı dediğimiz üniteler var. Bunları yeniden dizayn edip daha yüksek verimde yani biyolojik arıtmayı çok daha ileri seviyeye taşıyacak yeni dizaynlar geliştirmeye çalışıyoruz." dedi. ATIK SU NASIL TEMİZLENİYOR? Aras, Bursa Doğu Atıksu Arıtma Tesisinde saha ölçüm çalışmaları yaptıklarını belirterek, araştırma süreci hakkında; "Atık su nasıl temizleniyor? Biyolojik bir aktivite. Yani atık suyun arıtılması aslında çok basit bir mekanizma. Atık sudaki bakterileri devreye sokabilmek için tek kullandığımız şey oksijen, suya oksijen veriyoruz, oksijenle birlikte su temizleniyor. Oksijen veren difüzörlerin tasarımını biz su hızlarını ölçerek yapmaya çalışıyoruz. Suyu ne kadar çok dolaştırabiliriz diye. Şimdilik sadece ölçüm çalışmalarına başladık. Analiz kısımlarına henüz geçmedik. Şu anda bilgisayar ortamına aktarma aşamasındayız." açıklamasında bulundu. Aras, Nilüfer Çayı'nda mevsimsel olarak su seviyelerinin çok düştüğü dönemlerde, buraya karışan atık sudaki kirleticilerin suda daha uzun süre kalabildiğini belirterek, üzerinde çalıştıkları tasarımla arıtma tesisinin verimliliğini artırarak, Nilüfer Çayı'na karışan suyun daha temiz hale gelmesini sağlayacaklarını vurguladı. ‘MÜSİLAJIN AZALTILMASINA YARDIMCI OLACAĞIZ’ Aras, "Marmara Bölgesi sanayi bölgesi olduğu için sanayiden gelen atıkların Marmara Denizi'ne ulaşması kirlenmeyi doğuruyor ve kirlenmeyle birlikte bu sürece sebebiyet veriyor. Özellikle karbon, azot ve fosfor gibi besin maddelerinin yüksek olması Marmara Denizi'ndeki mikroorganizma ve fitoplanktonların aşırı çoğalmasına neden oluyor. Bizim bu çalışmamız neticesinde Nilüfer Çayı'na karışan hem evsel hem de sanayi atıkları daha iyi arıtılacak, böylece daha temiz bir atık suyun Marmara Denizi'ne verilmesiyle müsilajın azaltılmasına yardımcı olacağız." dedi. TÜM ŞEHİRLERİN ATIK SU ARITMA TESİSLERİNDE İYİLEŞTİRME YAPILMALI Aras, yaklaşık 3,5 milyon insanın yaşadığı Bursa'da yalnızca bu çalışmanın yeterli olmayacağını ve Marmara Denizi'ne deşarj yapan tüm şehirlerin atık su arıtma tesislerinde iyileştirmeler yapılması gerektiğini belirtti. Bu çalışmaların gerçekleştirilmesiyle, müsilajın başlıca nedeni olan atık suların bertaraf edilmesinin mümkün olacağını ifade etti. HEM ÇEVRESEL HEM DE EKONOMİK ANLAMDA ÖNEMLİ KAZANIM Prof. Dr. Egemen Aras, konuşmasının sonunda, 2 yıl içinde tamamlanacak projeyle enerji tüketimini en aza indirirken tesis verimliliğini en üst seviyeye çıkaracak özgün havalandırma havuzu tasarımları sunacaklarını vurguladı. Bu sayede hem çevresel hem de ekonomik anlamda önemli kazanımlar elde edileceğini belirtti.

Türkiye’nin tatlı su kaynakları kritik eşik noktasında Haber

Türkiye’nin tatlı su kaynakları kritik eşik noktasında

Türkiye'nin tatlı su kaynakları, artan kirlilik ve yanlış yönetim nedeniyle kritik bir eşikte. Uluslararası Kriz Araştırmaları Merkezi (USKAM) araştırmacısı Doç. Dr. Uğur Karadurmuş, sanayi atıkları, tarımsal ilaçlar, kimyasal maddeler ve evsel atıkların su kaynaklarına karışarak suyun kalitesini hızla bozduğunu söyledi. Bu durum hem içme suyu olarak kullanılabilirliği azaltıyor hem de ekosistem dengesini bozarak biyolojik çeşitliliğin kaybına yol açıyor. ARTAN NÜFUS SU KAYNAKLARINI TEHDİT EDİYOR Karadurmuş, artan nüfus, plansız kentleşme ve yetersiz altyapının suyun sürdürülebilir yönetimini zorlaştırdığını ve kirlenme riskini artırdığını belirtti. Türkiye’nin su kaynaklarının, sınırlı olmasına rağmen bu sorunla başa çıkmaya çalıştığını ifade eden Karadurmuş, “Yıllık kişi başına düşen su tüketimi bin 500 metreküpten fazla, ancak bu suyun yüzde 70’i tarım sektöründe kullanılıyor. Artan nüfus, endüstriyel faaliyetler ve şehirleşme, su kaynaklarını tehdit ediyor.” dedi. CİDDİ BİR EKOLOJİK TEHDİT OLUŞTURUYOR Birçok nehir, sanayi atıkları nedeniyle toksik su yollarına dönüşmüş durumda. Ergene, Büyük Menderes ve Nilüfer nehirlerinin bazı kısımları, en ciddi kirlilik seviyesi olan 4. derece kirli olarak sınıflandırılmıştır. Ergene Nehri’nin sanayi atıkları ile aşırı yüklenmesi ve Nilüfer Çayı’nın su kalitesinin bozulması, ciddi bir ekolojik tehdit oluşturuyor. Doç. Dr. Karadurmuş, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerini de vurguladı. Sıcaklıkların yükselmesi ve kuraklık sıklığının artmasıyla birlikte, Türkiye’nin su kaynaklarının yönetimi giderek daha zorlaşıyor. Tarım sektöründeki su talebinin artışı ve verimsiz sulama yöntemleri, su tüketimini artırıyor ve kaynakları daha hızlı tükenmesine neden oluyor. SU KAYNAKLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİR YÖNETİMİ Doç. Dr. Karadurmuş, su krizinin aşılabilmesi için stratejik müdahalelerin, teknolojik yeniliklerin ve sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. “Su kaynaklarının korunması, yalnızca çevresel bir mesele değil, aynı zamanda insan sağlığı ve geleceği açısından hayati bir konu” diyen Karadurmuş, devlet, özel sektör ve bireylerin ortak sorumluluk taşıması gerektiğini belirtti. ÇÖZÜM İÇİN ORTAK SORUMLULUK Karadurmuş, su kirliliğiyle mücadelede başarının, devletin güçlü ve kararlı politikaları, özel sektörün çevre dostu üretim süreçlerine geçişi ve bireylerin bilinçli su kullanımı ile mümkün olacağını vurguladı. Endüstriyel atıkların sıkı denetimi, tarımsal kimyasalların kontrollü kullanımı ve atık su arıtma tesislerinin yaygınlaştırılması, su kirliliğiyle mücadelenin temel taşları olarak ön plana çıkıyor. Toplumsal bilinçlenme, su kirliliğini önlemenin en önemli faktörlerinden biri. Karadurmuş, “Su kirliliği yalnızca bir çevre sorunu değil, ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik için de kritik bir meseledir. Bu nedenle, su kaynaklarımızı koruyabilmek için her bireyin sorumluluk taşıması gerekir” şeklinde konuştu.

Bursa’da Nilüfer Çayı için iş birliği: Kaçak deşarjlara karşı sıkı denetim Haber

Bursa’da Nilüfer Çayı için iş birliği: Kaçak deşarjlara karşı sıkı denetim

Bursa’nın önemli su kaynaklarından olan Nilüfer Çayı, temizliği ve sağlıklı akışı için titiz bir çalışmanın hedefi oldu. Bursa Büyükşehir Belediyesi, BUSKİ Genel Müdürlüğü, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ve Bursa Valiliği’nin işbirliğiyle başlatılan proje kapsamında, Nilüfer Çayı’ndaki kaçak deşarjlar detaylı şekilde denetleniyor. Proje, kirliliğe yol açan unsurların ortadan kaldırılmasını ve çayın daha temiz bir şekilde akmasını sağlamayı amaçlıyor. TEMİZLİK ÇALIŞMALARI BAŞLADI Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı bu çevre dostu proje, yalnızca Nilüfer Çayı’nın temizlenmesiyle sınırlı kalmayacak. Ayrıca, Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj sorununun önüne geçilmesi için de önemli bir adım atılacak. Çevresel sürdürülebilirliği sağlamak ve doğa dostu bir Bursa yaratmak için yapılan bu çalışmalar, Bursa'nın diğer illere örnek olacak bir projeye dönüşmeyi hedefliyor. BAŞKAN BOZBEY: "GELECEĞE EN DEĞERLİ MİRASIMIZ" Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, projeyle ilgili yaptığı açıklamada, Nilüfer Çayı’nın Bursa için çok değerli bir su kaynağı olduğunu belirterek, bu kaynağı korumanın tüm Bursa halkı için önemli bir sorumluluk olduğunu söyledi. Başkan Bozbey, "Bu tür ortak çalışmalarla Nilüfer Çayı’nın temizliğini sağlamak ve çevreye duyarlı bir Bursa oluşturmak adına attığımız bu adımlar, geleceğimize bırakacağımız en değerli miras olacaktır" dedi. KAÇAK DEŞARJLARLA MÜCADELE EDİLECEK BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam, yapılan çalışmaların her aşamasının titizlikle yürütüleceğini ifade etti. Ekiplerin, Nilüfer Çayı boyunca yapacakları denetimlerle kaçak deşarjları tespit edip, bu deşarjların çevreye verdiği zararları ortadan kaldıracaklarını belirtti. Makam, ayrıca bu tür kaçak bağlantılara karşı ilgili firmalar hakkında yaptırımların uygulanacağına da dikkat çekti. “Nilüfer Çayı üzerindeki kaçak deşarjların önü kesilecek ve bu kirliliğin önüne geçilecektir” dedi. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde başlatılan bu projeyle, Nilüfer Çayı’nın temizliği ve Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununun önlenmesi hedefleniyor. Proje, Bursa’daki çevre değerlerinin korunmasına büyük katkı sağlarken, diğer illere de örnek teşkil edecek nitelikte.

Bursa’da tarihin izlerini taşıyan şaheser: Abdal Köprüsü Haber

Bursa’da tarihin izlerini taşıyan şaheser: Abdal Köprüsü

Bursa'nın tarihi ve kültürel zenginliklerinin önemli bir parçası olan Abdal Köprüsü, şehrin sembol yapılarından biridir. Nilüfer Çayı üzerinde yer alan köprü, hem estetik görüntüsüyle hem de tarihi önemiyle dikkat çekmektedir. ABDAL KÖPRÜNÜN TARİHİ VE ÖZELLİKLERİ Abdal Köprüsü, 1669 yılında Bursalı tüccar Abdal Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan inşa edilen köprü, 12 gözlü bir yapıya sahipti ancak zamanla toprak altında kalan kısımlar nedeniyle günümüzde bu sayı daha azdır. Abdal Köprüsü, 5.20 metre genişliğinde olup, orta kısmında biri kapalı diğeri açık olmak üzere iki nöbetçi noktasına ev sahipliği yapmaktadır. Açık olan nöbetçi noktası, alttan beş kornişle desteklenirken, kapalı olan bölüm ise zamanla büyük ölçüde tahrip olmuştur. Köprü, kesme taşlardan inşa edilmiştir ve ayaklarının genişlikleri 2.60 ila 3.60 metre arasında değişir. Ayaklar, suyun akış yönüne doğru dışa doğru çıkık üçgen prizma şeklindeki kalkanlarla desteklenmiştir, ters yönde ise destek duvarları bulunmaktadır. Köprünün ortası, su seviyesinden 4.85 metre yükseklikte konumlanmaktadır. 1978 yılında taşıt trafiğine kapatılan ve yaya trafiğine açılan köprüde yapılan restorasyon çalışmaları sonucunda, önceden altı gözlü olarak bilinen köprünün on bir gözlü olduğu ortaya çıkmıştır. ABDAL KÖPRÜSÜ NEREDE? Abdal Köprüsü'ne ulaşım oldukça kolaydır. Bursa şehir merkezine yakın bir konumda bulunan köprü Bursaspor-Acemler metro istasyonuna yürüme mesafesindedir. Çeşitli toplu taşıma araçları veya özel araçlarla köprüye ulaşım sağlanabilmektedir. Köprüyü ziyaret etmek için herhangi bir ücret talep edilmediği gibi gündelik hayatta yayalar tarafından sıkça kullanılmaktadır. KÖPRÜNÜN ÖNEMİ VE ZİYARET NEDENLERİ Abdal Köprüsü, sadece bir ulaşım yapısı olmakla kalmayıp, aynı zamanda şehrin tarihine ve kültürüne ışık tutan önemli bir yapıdır. Köprü, Osmanlı dönemi mimarisinin güzel bir örneği olarak kabul edilmektedir. Tarihi ve kültürel zenginlik: Köprü, Bursa'nın geçmişine tanıklık eden önemli bir yapıdır. Estetik görünüm: Köprünün zarif mimarisi ve çevresiyle uyumu, ziyaretçileri büyülemektedir. Yürüyüş ve dinlenme alanı: Köprü çevresi, yürüyüş yapmak ve dinlenmek için ideal bir mekandır. Fotoğraf çekimi: Köprü, özellikle fotoğraf tutkunları için harika bir kare sunmaktadır. Özetle, Abdal Köprüsü, Bursa'nın tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Hem yerli hem de yabancı turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilen köprü, şehrin gözde mekanlarından biridir. Eğer Bursa'ya yolunuz düşerse, Abdal Köprüsü'nü mutlaka görmenizi tavsiye ederiz.

BTÜ laboratuvarlarında analiz edildi: Nilüfer Çayı'nı ovada siyah akıtan kirlilik araştırıldı! Haber

BTÜ laboratuvarlarında analiz edildi: Nilüfer Çayı'nı ovada siyah akıtan kirlilik araştırıldı!

Bursa'da, sanayi ve evsel atıklar nedeniyle kötü kokusu ve simsiyah rengiyle halk sağlığı için tehdit oluşturan Nilüfer Çayı'nın kaynağında içilebilir durumda olduğu belirlendi. Uludağ'ın eteklerinde 850 metre rakımlı Aras Şelalesi'nden kaynağını alan, Nilüfer ve Mudanya ilçelerinden geçen Nilüfer Çayı, Bursa Ovası'nda Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey ilçesinden Marmara Denizi'ne dökülüyor. Kestel, Gürsu ve Yıldırım ilçelerinden gelerek Osmangazi ilçesinde birleşen dereler de Nilüfer Çayı'nı besliyor. Ovada kilometrelerce menderes çizen akarsudaki koku ve renk değişiminin nedenlerinin araştırılması için kaynağından ve kent merkezindeki farklı noktalardan alınan numuneler, Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) laboratuvarlarında analiz edildi. Çayın kaynağından ve sanayinin ağırlıkta olduğu Osmangazi Panayır Mahallesi'nden alınan numuneler arasında özellikle bazı parametrelerde dikkati çekici oranlarda değişimler kaydedildi. Tekstilde sıklıkla kullanılan kostik gibi bazik çözeltilerin etkisiyle, ölçümlerde kaynak suyu ve kirli su karşılaştırıldığında parametrelerin ortalama yüzde 65-70 arttığı görüldü. Aras Şelalesi'nde çıktığında 1,605 ppm olan sodyum miktarı, kirli suyun bulunduğu bölgede 105,04 ppm ölçüldü. Kasar (iplik ve kumaş üretimi sırasında oluşan yabancı maddeleri azaltma veya tamamen temizleme) ile merserizasyon (pamuk liflerinin enine şişmesini sağlayarak düzgün silindirik bir görünüm verme, bu şekilde pamuğa yüzey düzgünlüğü ve parlaklık kazandırma) işlemleri ve diğer nedenlerle artan sodyum miktarı, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor. KENT MERKEZİNDE KİRLİLİK ARTIYOR Kaynağında içilebilir özellikle olan Nilüfer Çayı'nın rengi, sanayi atıkları ve boyar maddeler nedeniyle merkez ilçeler Nilüfer ve Yıldırım'da griye dönmeye başlıyor. Suyun renginin özellikle Samanlı bölgesinde simsiyah olduğu dikkati çekiyor. Nilüfer Çayı'nın kaynağından itibaren döküldüğü alana kadar olan bölge, Anadolu Ajansı (AA) ekibince görüntülendi. BTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Ünlü, biyobozunur malzemelerle suyu arıtıp kalitesini analiz ettiklerini söyledi. Test sonuçlarının, numunelerin alındığı bölgelere göre değişkenlik gösterdiğini belirten Ünlü, "Kaynağından çıkan suyu analiz ettiğimizde parametrelerin hepsi maksimum değerlerin altında olduğu için iletkenlik ve pH açısından oldukça temiz, içilebilir hatta sulamalarda uygulanabilir olduğunu gördük ancak farklı bölgelerden kirli suyu aldığımız zaman bu suların ne tarımsal sulamada kullanabileceğini ne de içilebilir olduğunu analiz ettik." dedi. Ünlü, Nilüfer Çayı'nın tarımsal sulamada kullanılabilmesi için ön arıtmadan geçmesi gerektiğini vurguladı. Kirliliğin sanayi ve evsel atıklardan kaynaklandığını ifade eden Ünlü, şunları kaydetti: "Tekstil sektörü ağırlıklı bir bölgeden su örneği aldığımızda boyar maddelerin yoğun olduğunu görüyoruz. Kimyasalların daha yoğun olduğu bölgeler var. Ağır metallerin de suyun içine karıştığını analizlerin sonucunda görüyoruz. Organik malzemeler de benzer şekilde suyun içinde bulunuyor. Tekstil endüstrisinin atık suları boya, krom, nişasta, kostik (NaOH) ve asidik atık kimyasallar içerdiğinden çevreye zararlıdır. Kullanılan suyun büyük bir miktarı ön terbiye proseslerinde harcanır. Kumaşların ön terbiye işlemlerinde de bazı yıkamalarda, pH dengelemede, kasar ve merserizasyon proseslerinde kostik kullanılır. Suyun eski haline dönüp kaynağındaki gibi temiz akabilmesi için sanayi sektörünün arıtma tesisi kurması ve bunu geliştirmesi gerekiyor. Önlem alınırsa kaynağında oldukça temiz bu suyun içilebileceğini ve tekrar kullanılabileceğini söyleyebiliriz. Tarımsal sulamada da kullanabiliriz. Şu anki durumda sulamada kullanmaya kalktığımızda bu ekolojik döngü içinde tarımsal kaynakları tüketeceğimiz için insan sağlığına da zarar verecektir." "ZİFTTEN ÖTE BİR ŞEY" Aras Şelalesi'nde çayın kaynağından içen, elini yüzünü yıkayan Doğa ve Çevre Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Güler de suyun büyük bir ihtiyaç olduğuna dikkati çekti. Nilüfer Çayı'nın Bursa Ovası'nda da bu temizlikte akması gerektiğini anlatan Güler, "Şehir merkezinde akan su, su değil. Bilhassa şu mevsimde suyun debisi hayli azalmış durumda. Su azaldığı ve atık çoğaldığı için kirlilik daha fazla oluyor. Kışın çaya verilen atıklar belki bu kadar koku ya da kötü görüntü yaratmıyor çünkü su bol. Yazın tamamen atık haline dönüşüyor." diye konuştu. Mudanya ilçesi kırsal Çayönü Mahallesi'nde yaşayan Mehmet Güleç (74), gençlik yıllarında bu suda yüzdüklerini hatta içtiklerini belirtti. Balık tuttukları, hayvanlarına su içirdikleri, bulgur kaynattıkları, çamaşır yıkadıkları çayın durumuna üzüldüklerini dile getiren Güleç, şöyle devam etti: "Dere boyuna gelip ağlamamız gerekiyor ama gelemiyoruz çünkü çok kötü kokuyor. Şu anda kullanılacak bir vaziyeti yok. Çocukluğumuz, gençliğimiz buralarda geçti. Geçen sene barajımızda su bitti, tek sefere mahsus buradan sulama yaptık. Oğlum iki saat sonra zehirlenip Tıp Fakültesi Hastanesine gitti. Biz bu suyu içiyorduk, böyle temiz suyu vardı. Mis gibi kokardı. Yetkililerden buna bir çare istiyoruz." Rüştü Bozkurt (67) ise çayın çevresinde nefes dahi alamadıklarını söyledi. Kokunun mahalleye ulaştığını vurgulayan Bozkurt, "Özellikle hafta sonları daha kötü kokuyor. Ziftten öte bir şey. Köyün en üst kısmında oturuyorum. Orada bile bu koku nefesimi kesiyor." dedi.

CİMER'den Nilüfer Çayı şikayetine cevap: Atık su deşarjı tespit edilemedi Haber

CİMER'den Nilüfer Çayı şikayetine cevap: Atık su deşarjı tespit edilemedi

Bursa'nın su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan Nilüfer Çayı'nın rengi adeta katrana döndü. Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda bazı dönemlerde toplu balık ölümleri görülüyor. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı'nın suyu Bursa ovasını suluyor. Simsiyah suyla tarımsal sulama yapılması ise milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyor. Bursa'nın Karacabey ilçesine bağlı Ekmekçiler Mahallesi'nde yaşayan İlhan Düzen, Nilüfer Çayı'nın kirliği konusunda CİMER'e şikayette bulundu. Düzen'e kısa sürede cevap veren Bursa Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Nilüfer Çayı'nda inceleme başlatıldığını ve henüz herhangi bir atık su deşarjı tespit edilemediğini açıkladı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından CİMER şikayetine verilen cevapta, “İlgili CİMER şikayetinde Nilüfer Deresi'nin kirliliğinden şikayet edilerek, konunun valiliğimizce (Çevre Şehircilik ve İlklim Değişikliği İl Müdürlüğü) incelenmesi istenmiştir. Söz konusu şikayete istinaden teknik elemanlarımızca denetim yapılmış olup, dereye atık su deşarjı gözlenmemiştir. Bununla birlikte ilimizde bulunan derelere arıtılmış atık su deşarj eden arıtma tesisleri, valiliğimizden (Çevre Şehircilik ve İlklim Değişikliği İl Müdürlüğü) alınmış atık su deşarjı konulu çevre izni kapsamında ani denetimlerle denetlenmekte olup, günde 5 bin metreküp üzerindeki kapasiteye sahip büyük arıtma tesislerinin deşarj suları online olarak bakanlığımız portalından izlenmekte ve limit aşımı olduğunda otomatik olarak numune alınarak ilgili mevzuat uyarınca gerekli işlemler yürütülmektedir. Atık su deşarjıyla ilgili olarak herhangi bir uygunsuzluğun tespiti durumunda 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun ilgili hükümleri gereğince idari yaptırım uygulandığı hususunda bilgilerinizi ve gereğini arz ederim” ifadelerine yer verildi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Hayat Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.