Günlük aktiviteleri eziyete dönüştürebilen uykusuzluk, modern hayatın getirdiği hız ve stresle birlikte giderek yaygınlaşan bir sorun haline gelmiştir. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, uykusuzluğun sadece ruhsal değil, fiziksel sağlık üzerinde de olumsuz etkiler yarattığını belirterek, “Uykusuzluk; felç gibi beyin damar hastalıkları, astım gibi solunum sistemi rahatsızlıkları, bağışıklık sisteminde bozulma, obezite, diyabet, yüksek tansiyon ve depresyon gibi sağlık problemlerine zemin hazırlayabilir” dedi.
Haber Giriş Tarihi: 12.03.2025 16:49
Haber Güncellenme Tarihi: 12.03.2025 16:50
Kaynak:
Haber Merkezi
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, uykusuzluğun genellikle aşırı uyarılma sonucu ortaya çıktığına vurgu yaptı. Kütükçü, "Bu durumun bilinen veya bilinmeyen pek çok nedeni olabilir. Zihin-vücut bağlantısı, tıbbi geçmiş, çevresel faktörler ve dış etkenlerin karmaşık etkileşimi sonucunda uykusuzluk daha da şiddetlenebilir" dedi. Hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyen bu sorundan kurtulmak isteyenlerin, bir sağlık kuruluşuna başvurarak doğru teşhisi alması ve doktorunun önerdiği tedavi planına uyması gerektiğini vurguladı. Tedavi planının, bazen yaşam tarzı değişikliklerini içerdiği, bazen de ilaçlarla desteklendiği belirtildi.
UYKU KALİTESİ ÖNEMLİ
Uyku kalitesinin, öncesinde ve sonrasında yapılan aktivitelerle yakından ilişkili olduğunu belirten Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Her gün aynı saatlerde uyumak ve uyanmak, uykunun düzenli hale gelmesini sağlar ve düzen de kalitenin artmasına yardımcı olur. Ayrıca meditasyon gibi sakinleştirici aktiviteler uykuya dalmayı kolaylaştırabilir. Uykudan 2-3 saat önce kafein, alkol ve ağır yemeklerden kaçınmak, uykunun kalitesini artırır. Bunun yanı sıra gün içinde egzersiz yapmak, fiziksel yorgunluk yaratarak gece daha hızlı uykuya geçişi destekler. Derin bir uyku için yatak odasında elektronik cihaz bulundurmamak da sıklıkla önerilen bir diğer yöntemdir." şeklinde konuştu.
UYKUSUZLUK KAÇA AYRILIR?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, uykusuzluğun kronik ve akut olmak üzere ikiye ayrıldığını belirtti. Akut uykusuzluğun kısa süreli olduğunu ve bir iki gece veya bir iki hafta gibi bir zaman dilimini kapsadığını ifade etti. Kronik uykusuzluğun ise üç aydan uzun bir süre boyunca, haftanın en az üç gecesi uykuya dalamama veya uykuyu sürdürememe durumu olduğunu açıkladı. Kesin teşhis için, uyku laboratuvarlarında yapılan polisomnografi adlı testin istenebileceğini söyledi. Bu testin yanı sıra uyku günlüğünün de teşhis için önemli bir araç olduğunu vurguladı. Uyku günlüğünün, hastaların uykuya dalma ve uyku süreleriyle, gün içinde yaşadıkları rahatsızlıkları göstererek tanıyı kolaylaştırdığını belirtti.
UYKU KALİTESİ DÜŞER SAĞLIK SORUNLARI BAŞLAR
Uyku kalitesinin düştüğü durumlarda çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceğini belirten Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, uyku ile ilişkili hastalıkları şu şekilde sıraladı: "Uykuya dalmada ya da sürdürmede zorluk ve yetersizlik anlamına gelen insomnia, aşırı uykululuk hali olan hipersomni, horlama veya uyku apnesi gibi solunum bozuklukları, huzursuz bacak sendromu gibi hareket bozuklukları, gece vardiyası veya jet lag gibi durumlarla ilişkili olarak vücudun biyolojik saatinin bozulması sonucu gelişen sirkadyen ritim uyku bozukluğu, parasomniler olarak bilinen uyku sırasında görülen anormal davranışlar ve REM uykusu davranış bozukluğu gibi sağlık problemleri ortaya çıkabilir."
İLAÇ TEDAVİSİ HERKESE UYGULANIR MI?
Kütükçü, yaşam tarzı değişikliklerinin yetersiz kaldığı durumlarda doktor tarafından reçete edilen ilaçların kullanılabileceğini belirtti. Ancak ilaçların kısa vadede etkili sonuçlar verse de herkes için uygun bir tedavi yöntemi olmadığını, çünkü bazı kişilerde bağımlılığa yol açabileceğini ifade etti. Bu ilaçların uykusuzluğun altında yatan nedenleri tedavi etmediği için bırakıldığında sorunun tekrar edebileceğine dikkat çekti. Bu nedenle ilaçların doktor kontrolünde ve reçete edildiği şekilde kullanılmasının önemini vurguladı. Bazı durumlarda terapi gibi psikolojik desteklerin asıl ihtiyaç olabileceğini de belirtti.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursa Hayat Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uzmanı uyardı! Fiziksel sağlığı olumsuz etkiliyor
Günlük aktiviteleri eziyete dönüştürebilen uykusuzluk, modern hayatın getirdiği hız ve stresle birlikte giderek yaygınlaşan bir sorun haline gelmiştir. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, uykusuzluğun sadece ruhsal değil, fiziksel sağlık üzerinde de olumsuz etkiler yarattığını belirterek, “Uykusuzluk; felç gibi beyin damar hastalıkları, astım gibi solunum sistemi rahatsızlıkları, bağışıklık sisteminde bozulma, obezite, diyabet, yüksek tansiyon ve depresyon gibi sağlık problemlerine zemin hazırlayabilir” dedi.
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, uykusuzluğun genellikle aşırı uyarılma sonucu ortaya çıktığına vurgu yaptı. Kütükçü, "Bu durumun bilinen veya bilinmeyen pek çok nedeni olabilir. Zihin-vücut bağlantısı, tıbbi geçmiş, çevresel faktörler ve dış etkenlerin karmaşık etkileşimi sonucunda uykusuzluk daha da şiddetlenebilir" dedi. Hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyen bu sorundan kurtulmak isteyenlerin, bir sağlık kuruluşuna başvurarak doğru teşhisi alması ve doktorunun önerdiği tedavi planına uyması gerektiğini vurguladı. Tedavi planının, bazen yaşam tarzı değişikliklerini içerdiği, bazen de ilaçlarla desteklendiği belirtildi.
UYKU KALİTESİ ÖNEMLİ
Uyku kalitesinin, öncesinde ve sonrasında yapılan aktivitelerle yakından ilişkili olduğunu belirten Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Her gün aynı saatlerde uyumak ve uyanmak, uykunun düzenli hale gelmesini sağlar ve düzen de kalitenin artmasına yardımcı olur. Ayrıca meditasyon gibi sakinleştirici aktiviteler uykuya dalmayı kolaylaştırabilir. Uykudan 2-3 saat önce kafein, alkol ve ağır yemeklerden kaçınmak, uykunun kalitesini artırır. Bunun yanı sıra gün içinde egzersiz yapmak, fiziksel yorgunluk yaratarak gece daha hızlı uykuya geçişi destekler. Derin bir uyku için yatak odasında elektronik cihaz bulundurmamak da sıklıkla önerilen bir diğer yöntemdir." şeklinde konuştu.
UYKUSUZLUK KAÇA AYRILIR?
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, uykusuzluğun kronik ve akut olmak üzere ikiye ayrıldığını belirtti. Akut uykusuzluğun kısa süreli olduğunu ve bir iki gece veya bir iki hafta gibi bir zaman dilimini kapsadığını ifade etti. Kronik uykusuzluğun ise üç aydan uzun bir süre boyunca, haftanın en az üç gecesi uykuya dalamama veya uykuyu sürdürememe durumu olduğunu açıkladı. Kesin teşhis için, uyku laboratuvarlarında yapılan polisomnografi adlı testin istenebileceğini söyledi. Bu testin yanı sıra uyku günlüğünün de teşhis için önemli bir araç olduğunu vurguladı. Uyku günlüğünün, hastaların uykuya dalma ve uyku süreleriyle, gün içinde yaşadıkları rahatsızlıkları göstererek tanıyı kolaylaştırdığını belirtti.
UYKU KALİTESİ DÜŞER SAĞLIK SORUNLARI BAŞLAR
Uyku kalitesinin düştüğü durumlarda çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceğini belirten Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, uyku ile ilişkili hastalıkları şu şekilde sıraladı: "Uykuya dalmada ya da sürdürmede zorluk ve yetersizlik anlamına gelen insomnia, aşırı uykululuk hali olan hipersomni, horlama veya uyku apnesi gibi solunum bozuklukları, huzursuz bacak sendromu gibi hareket bozuklukları, gece vardiyası veya jet lag gibi durumlarla ilişkili olarak vücudun biyolojik saatinin bozulması sonucu gelişen sirkadyen ritim uyku bozukluğu, parasomniler olarak bilinen uyku sırasında görülen anormal davranışlar ve REM uykusu davranış bozukluğu gibi sağlık problemleri ortaya çıkabilir."
İLAÇ TEDAVİSİ HERKESE UYGULANIR MI?
Kütükçü, yaşam tarzı değişikliklerinin yetersiz kaldığı durumlarda doktor tarafından reçete edilen ilaçların kullanılabileceğini belirtti. Ancak ilaçların kısa vadede etkili sonuçlar verse de herkes için uygun bir tedavi yöntemi olmadığını, çünkü bazı kişilerde bağımlılığa yol açabileceğini ifade etti. Bu ilaçların uykusuzluğun altında yatan nedenleri tedavi etmediği için bırakıldığında sorunun tekrar edebileceğine dikkat çekti. Bu nedenle ilaçların doktor kontrolünde ve reçete edildiği şekilde kullanılmasının önemini vurguladı. Bazı durumlarda terapi gibi psikolojik desteklerin asıl ihtiyaç olabileceğini de belirtti.
Kaynak: Haber Merkezi
Son Haberler
AJet’ten 1. yılına özel yüzde 20 indirim kampanyası
2025 yılının ilk 3 ayında kaybettiğimiz ünlü isimler
Bursa’da eğitim camiası yasta! Sınıf öğretmeni Haluk Coşar yaşamını yitirdi