2017’de patlak veren Rahip Brunson krizi sonrası özellikle inşaat sektöründe hızla artış gösteren maliyetler, sermaye gücü olmayan bazı müteahhitleri farklı yerlerden nakit sağlamaya yöneltti.
Bankalardaki kredi limiti, inşaat giderlerini karşılamayan bu kişiler çareyi vadeli ticarette aradı.
Alım-satım aracı olarak genelde otomobiller ve gayrimenkuller kullanılırken, nakit sıkıntısı olanlara bazı oto galerici ve emlakçılar üzerinden hızlı para akışı sağlandı.
2019-2020 yıllarında vadeli ticaret öyle hızlandı ki, mallarını çek veya senetle müteahhitlere verenler, önceleri yan gelir olarak girdikleri bu işi ana meslekleri haline getirdi.
Hatta vadeli ticaret inşaat sektöründen çıkıp farklı iş kollarında da hızla ilerledi.
*
Tabi, bu çarka bulaşıp yara sarmak isteyenler yüksek faiz oranlarına maruz kaldı.
Misal…
3 milyon liralık bir mal, çek veya senetle 1-1.5 aylık vade karşılığı iki katına varan fiyatlarla alındı.
Ancak diğer tarafta ise nakit sıkışıklığından dolayı, malın paraya dönüşümü hızlı olsun diye ederinin çok altına satıldı.
Bursa da bu dönemde vadeli ticaretin en hızlı yapıldığı şehirlerden oldu.
Hatta çevre illerden dahi Bursa’ya bozdurma mal almaya gelenler oldu.
Ta ki 2021’son çeyreğine kadar!
*
Faiz indirimlerinin başladığı Eylül ayıyla birlikte döviz ve enflasyon rakamları bir anda fırlayınca, vadeli ticaret de şalter indirdi.
Satılacak malın fiyatının öngörülemez artışı, vade oranlarını fırlattı.
Bu işe ticaret olarak bakanlar ortamı güvensiz bulup çekilince, meydan acımasız tefecilere kaldı.
Zaten borçla işini yürütenler de yüksek faize rağmen çaresizce bu kişilerin kucağına düştü.
*
Tabi bu durum çok uzun sürmedi.
2022’nin başlarında vadeli ticaretle işlerini döndüren kişilerin çekleri patlayınca ortalık yangın yerine döndü.
Vadeli ticaretin her iki tarafından da batanlar, ocağı yıkılanlar oldu.
Hatta…
Son dönemde basında bu konuyla ilgili geniş yankı bulan haberler yer aldı.
Evlerinin -inşaat halinde- parasını ödemelerine rağmen tapularını alamayan vatandaşlar mahkemelere başvurdu.
Nilüfer’deki bir projeyle ilgili; yaklaşık 50 kişinin açtığı tapu davası ulusal basında yer aldı.
*
Vadeli ticaretin Bursa’daki başkenti ise ticaretin hızlı aktığı İnegöl olarak kabul ediliyor.
Haliyle ilçede bazı kişiler tarafından tefecilik suçunun da işlendiği ifade ediliyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın bizzat, İnegöl’de gerçekleştirilen tefecilik ve dolandırıcılık operasyonunu duyurması bu durumu kanıtlar nitelikte.
*
Yerlikaya, operasyonla ilgili önceki gün sosyal medya hesabından ‘İnegöl Terkinler Çetesi çökertildi, suç örgütünün elebaşı yakalandı’ başlıklı şu açıklamayı yaptı:
“Bursa İnegöl merkezli 4 ayrı ilde düzenlenen operasyonda tefecilik, yağma, nitelikli dolandırıcılık ve insan ticareti suçlarını örgütlü olarak işleyen 35 şüpheli gözaltına alındı.”
Operasyon sonucu 6 milyar lira değerinde gayrimenkule ele konulduğunu duyurulurken, ilçede dolaşan iddiaya göre; sadece bir evden 850 milyon lira nakit para çıkmış!
Peki kim bu Terkinler?
*
Araştırmalarıma göre yaklaşık 20 yıl önce Erzurum Karayazı’dan İnegöl’e gelen Terkin ailesi, ilçede inşaat işleriyle uğraşmaya başlamış. 10 yıl kadar önce de küçük bir telefoncu dükkanıyla ticarete atılmışlar.
Birkaç yıl sonra da İnegöl’de pek çok şubesi olan meşhur Bizim Ekmekçi Fırını’nı satın almışlar.
Ana işleri fırıncılık olarak bilinen ailenin inşaat ve mobilya gibi farklı iş kollarında da olduğu söyleniyor.
İşlerin başındaki kişi olarak ifade edilen Erkan Terkin’in İnegölspor’a birden fazla bağışta bulunduğu haberleri arşivde yer almakta.
*
Aslında…
Terkinlere yönelik operasyondan birkaç ay önce, İnegöl’de benzer faaliyetler yürüten 2 grup daha çökertildi.
Diğer taraftan…
Her 3 operasyon sonucu İnegöl’de ticaretin durma noktasına geldiği de ifade ediliyor.
Sonuçta ortada kesilmiş çekler, ödenmeyi bekleyen senetler var?
Son operasyonla birlikte İnegöl’de birçok mobilya üreticisinin tedarikçilerden mal alamadığı da ifade ediliyor.
Çünkü ilçenin ticari imajında güven zedelenmesi yaşanıyor.
Halihazırda…
Pek çok iş adamı ve esnafın dört bir yanda borç para aradığı konuşuluyor.
*
Maalesef, ekonomik krizlerin getirdiği olumsuzluklar farklı cephelerden patlak veriyor.
Bankalardan resmi olarak elde edemediği nakit akışını, başka şekillerde çözmeye çalışanların oluşturduğu gayri resmi ticaret modelinin artık bitme noktasına geldiği söylenebilir.
Tabi…
Bu durumun ticari hayata da güçlü bir etkisi olacağı aşikar…