Hava Durumu

Hayatın içinden: Sezgisel beslenme

Yazının Giriş Tarihi: 16.11.2024 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.11.2024 13:02

Ailemizin davranışsal olarak bize öğrettikleri, yaşamlarıyla bize örnek oluşları, davranış kalıplarımızı oluşturmaktadır. Paralel olarak ailemizin yemek kültürü, bizim yemekle olan bağımız yeme alışkanlıklarımızı oluşturur. Yiyeceklerle iletişimimizin en temel kökleri bebeklikte atılır. İletişimimizde bozukluk varsa biz değişmesi için adım atana kadar bu döngü devam eder ve en fazla zararı bedenimiz görür. Beden eğer fazla besinle buluşmuşsa enerjiye dönüşmeyen besinlerin yağ olarak depolanması sonucu beden taşıyamayacağı kilolara ulaşır.

Üniversite hayatından sonra başlayan diyet programlarını 10 yıldır uygulayıp sonuç alamayan Ayşegül Bıçak, geçirdiği mide küçültme ameliyatı öncesi ve sonrası yaşadığı farkındalıkları, deneyimlerini bizlerle paylaşacak.

Hoş geldiniz; Ayşegül hanım

Ameliyat kararını nasıl aldınız?

Süregelen diyet döngülerimin pek faydasını göremedim. Kesin çözüm olan cerrahi bir müdahale ile hayatımın dönüşmesini istedim. Son bir yıldır bu karar üzerinde araştırma yapıp bu ameliyatı olan insanlarla iletişim kurdum. Yaşadıkları deneyimleri, süreci yönetirken karşılaştıkları durumlarla ilgili bilgiler edindim. Doktoruma danışıp ameliyat için uygunluğum konusunda fikir aldım. İkna olduğumda ameliyat olmaya karar verdim. Kolay bir karar değil bunu net söyleyebilirim.

Yemek konusunda müdahale edildiğini, sınırlarının aşıldığını düşünüyor musun? Toplum olarak birbirimizin sınırlarını aşıyor muyuz?

Bizim toplumumuzda kültürel faktörler çok fazla ve ebeveynlerimizin çoğu kıtlık bilincinde büyüyüp, bizlere bu bilinci aktardılar. Çocuğum aç kalmasın diye acıkmadan ya da gereğinden fazla besini bize dayattılar. Sağlıklı besleniyorum dediğimde ya da sadece tadına bakmak istiyorum dediğimde etrafımdan müdahaleye uğradığım çok oldu. Hepimiz bu tarz durumlarla karşı karşıya kalıyoruzdur. Yorum yapanlar, daha çok bildiğini kanıtlamaya çalışıp ikna etmenin yollarını arayanlar oldu. Benim bedenimin sınırlarını kimse bilemez, ben de diğerinin sınırlarını bilemem. Aslında özel hayatlarımıza müdahale ettiğimizin farkında bile olmuyoruz. Kültürümüzde bireysellikten çok toplumsallık ağır basıyor. Karşımızdaki insanın ne yiyeceğine ne zaman evleneceğine hangi mesleği seçeceğine dair müdahale ediyoruz. Hatta aldığımız nesneler ya da yatırımlarımızda bile birbirimizi demotive ediyoruz. Karşı tarafın yaptığı hareketin bizi etkileyeceğini düşündüğümüz için endişeleniyoruz. Korkularımız, kaygılarımız burada devreye giriyor. Sınırımızı karşı tarafa belli etmediğimiz zaman muhatabımız, bize istediğini söylemeyi hak görüyor. Söylenen yapılmadığında ben senin iyiliğin için diye başlayan cümleler silsilesine maruz kalıyoruz. O yüzden karşılıklı diyaloglarda sınırlarımızı belirlemek önemli ve önceliğimiz olmalı.

Yeme bozukluğunuz var mıydı?

Kısmen vardı, tıkınırcasına yemenin alt başlığı duyguları bastırmak için yemek yeme. Kendimi psikolojik vaka olarak görmüyorum, yapılan testlerde de öyle sonuç çıkmadı. Stresli olduğum zamanlarda yediklerim değişiyordu. Stresli geçen günün sonunda akşam acıktığımda tamamen zihnimin ihtiyacı olan modumu hemen yükseltecek gıdalara yöneliyordum. Bedenimin ihtiyacı yemek yemekken, ben sağlıklı olmayan besinleri tüketiyordum. Çikolata favorimdi diyebilirim. Zihin hemen hazza ulaşmak istiyor, aslında çoğu zaman ne yediğimizin farkında bile olmuyoruz. Tadını kokusunu içindeki kullanılan malzemeleri bile anlamadan bir an önce bitirip midemizi doldurmak, asıl hedef. Bazen de eksikliğini hissedip boşlukları doldurmak için yemeği tüketiyordum. Mesela ilk defa gittiğim bir şehirde umduğumu bulamadığım zaman planlımda olmayan yemeği ya da tatlıyı tükettim. Bu şehir böyle deyip kabul etmediğimi yerine yemeği koyduğumu fark ettim.

Duygusal açlığımızı nasıl fark edebiliriz?

Kendimden örnek verirsem arkadaşıma öfkelenip sinirlendiğim zaman karnım tok bile olsa yemeğe yöneliyordum. Açlık seviyem nedir diye sormadan canımın istediği yiyeceği tüketmek istiyordum. Durabilmek çok mühim, karnım tokken neden bu yiyeceğe istek duyuyorum sorusunu sorduğumuzda duygusal açlığımızı da fark etmiş olacağız. Orada hissettiğimiz duyguyu bulduğumuzda hangi duyguyu yemekle tamamlamaya çalıştığımızın farkına varacağız.

Beslenme şeklini nasıl şekillendirmeyi düşünüyorsun?

Hayatıma sezgisel beslenmeyi dahil etmeye çalışıyorum. Bunun üzerine eğitimler alıyor kitaplar okuyorum. Besinleri tek tek deneyerek vücuduma tekrar tanıtıyorum ve bedenimi dinliyorum. Denemelerim sonucu vücuduma iyi gelecek sağlıklı besinleri tercih etmeye çalıyorum. Şuan mide kapasitem az ve sosyal çevremde müdahale edebilecek kişi sayısı fazla… Kendimi bu yönde de geliştiriyorum. Sınır çizmeyi öğreniyorum. Bedensel olarak bana iyi gelenleri bildiğimde ve sosyal olarak nasıl cevaplar vermem gerektiğini öğrendiğimde midemin büyümeyeceğini düşünüyorum.

Mide nasıl genişler?

En önemli kural, katı ve sıvı besinleri birlikte kullanmamak. Eğer tüketmek istiyorsak yemekten yarım saat sonra tüketmeliyiz. Duygu durumundan dolayı tokken yemeğe yönelmek. Açken açlığı bastıran yiyeceklere yönelip, öğünden kaçınıp bedenin asıl istediğini tüketmeyip sürekli atıştırmak, midemizi genişletir. Bedenimizin ne kadar porsiyona ihtiyacı var bunu bilmek de mühim ve kendi belirlediğimiz porsiyonu tüketmek. Kendi sınırlarımızı bilmek ve müdahaleye uğradığımızda sınır koyabilmek.

Sınırlarımızı belirlemediğimiz zaman, edilen müdahaleden dolayı çoğu zaman kendi bedenimizin sınırlarını aştığımızın farkında bile değiliz. Sınırlarını belirlediğini düşünüyor musun? Karşı tarafın sınırlarına müdahale ettiğin oldu mu? Duygusal açlık yaşadın mı? Değiştirmek için neler yaptın?

Siz bu soruları düşünürken biz de kahve molası verelim. Haftaya kaldığımız yerden devam ediyor olacağız, Keyifli hafta sonları dilerim.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.