Büyük Ortadoğu insiyatifinin fikir babası sayılan Bernard Lewis, yazmış olduğu “İslamın Krizi” isimli eserinde bölgedeki esas çatışmanın “İslam Medeniyeti içinde” olduğunu vurgulamaktadır. 11 Eylül saldırılarına katılanların çoğunun Mısır ve Suudi Arabistanlı olmalarını şöyle açıklıyor; “Bu ülkelerdeki hayat şartları çok kötüdür, despotik yönetimler ise ABD’nin müttefikleridirler. Bu yüzden yerel yönetimlere yönelmesi gereken öfke, ABD’yi hedef almaktadır”. (11 Eylül eylemini gerçekleştirenlerin ABD tarafından özel olarak yetiştirildiklerini unutmamak gerek)
ABD kendisine karşı yapılan bir eylemi terör olayı olarak saymakta, aynı eylemler daha ağır sonuçları doğuranları ABD’ye karşı yapılmamışsa terör olarak saymayabiliyor. Hatta bu davranışını dünyaya zorla dayatmaktadır.
BOP Projesi senaryosu çok karışık ve insafsız, oyunlar çok bulanık ve acımasız, oyuncular ise çok sabırlı; işte asıl tehlike de burada. BOP’u gerçekleştiren Atlantik İttifakı –Amerika, İngiltere ve İsrail- Türkiye’yi MÜTTEFİK olarak yanlarına çekerken, NATO ülkesi olan Türkiye yavaş yavaş Ortadoğu’ya kaydırılmakta ve Türkiye’nin devlet yapısı da BOP kapsamında biçimlendirilmeye çalışmaktadırlar. BOP’un merkezinin Kudüs olacağı ve giderek Ortadoğu sınırları içerisinde yer alan devletlerin parçalanacağı, eyaletlere dönüşeceğini düşünülürse”, daha da dikkatli olmamız gerektirmektedir.
İlk adım ABD tarafından Irak’ın işgali ile atılıyor ve şu an 3’e bölünmüş ama gelecekte 5’e bölüneceği planlandığı bilinmektedir. Bu süreçte Suriye’nin 5’e (Dürzi, Manini, Asuri/Süryani, Şii, Sünni) bölüneceği çeşitli kaynaklarca ifade ediliyor. İran içinde böyle bir süreç (Azeri, Farisi, Türkmen, Beluci ve Kürdi) gündemdedir. Aynı şekilde Türkiye’nin de ilk aşamada 7 ayrı parçaya ( Pontus, Ermenistan, Kürdistan, İyonya…) bölünmesi gündemdedir.
Bu konuda Türk halkının bilinçlenmesi şart hatta elzem hal almıştır. Şu çok iyi bilinmelidir ki, efendiler Türkiye için asla iyi düşünmemektedirler. Aslında projenin resmi adı, “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi: GOKAP”tır”. Afganistan’dan, Afrika ve Yemen’e kadar yer alan 27 ülke proje içinde değerlendirilmektedir.
Politik bir proje olan BOP ile dinsel bir proje olan ‘10/40 Penceresi’ birbiriyle uyumludur (Time Dergi). Amerikan Time Dergisinin yayımladığı haritada, 10/40 penceresinde Hindistan-Pakistan sınırından Fas’a kadar olan kısım BOP alanıdır. Bu iki projenin baş aktörleri George Bush ve Luis Bush ve her ikiside Evangelist/ Radikal Protestan olmalarıdır.
Time Dergisi, Türk Penceresi adında “Pencerelerin haritasını” 161. Sayısında yayımladı. Bu haritada Artvin’den başlamak üzere Doğu ve Güney Doğu’da dâhil Ermenistan ile birleştirilerek FREE KURDİSTAN olarak gösterilmektedir. Aynı durum diğer haritalarda ve hatta NATO tatbikatlarında da zaman zaman vardı. (Ortadoğu’daki ABD)
Bunun çok uzun zaman da alsa, ABD tarafından hep takip edildiği, “ekonomik ve dinsel” hedeflerin bu noktada birleştiği, bu nedenle özellikle Osmanlıdan Haçlı intikamının alınmasına varıncaya kadar hedeflendiği, bu nedenle Misyonerlik faaliyetlerin bu topraklarda yoğunlaştığını; biraz mürekkep yalanlayanlar ve gerçek tarihe uzananlar bilirler.
Projenin merkezinde Siyonizm’in olduğu ve bunlar tarafından fonlandığı da ayrı bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Nasıl ki, İncil’i tahrif ettiler; aynı hınç ve kinle İslam’ı da tahrif etmeye bütün güçleriyle seferber olduklarını da itiraf etmeliyim.
‘Dinler arası diyalog ’un İslam’ı ehlileştirme projesi olduğunu uzmanlar ifade etmektedirler. Bundan kastın da “ayarlı İslam” denilen, ABD’de başlayıp sonra Türkiye’ye sirayet eden kadın ve erkeklerin aynı safta namaz kılması bu sürecin argümanlarından idi. Batı anlayışına indirgenmiş İslam. Bundan kasıt şu:
“Şunların, şunların İslam’da olmaması lazım”, diyor Batı. Ilımlı İslam, Avrupai İslam, Çağdaş İslam. Batının istediği İslam, içi boşaltılmış İslam. Tepkisiz, mücadele etmeyen, Hristiyan ve Yahudilerle her alanda işbirliği yapabilen hümanist bir felsefe gibi. Şimdi ülkemizde ve çevremizde Amerikan destekli İslamî oluşumları/yapıları bir de bu zaviyeden değerlendirelim.
İslam coğrafyasının bir anda terörle anılır hale gelmesi için bir gecede oluşturulan ve hızla medyatik hale getirilen ünlü terör örgütlerinin hemen hepsi soğuk savaşı sona ermesiyle gündeme geldi. Bu örgütler birer bahane olarak, kuzuyu yemeğe niyetli olan kurdun bahanesi/stepnesi olarak, istedikleri zamanlarda kullanılmak üzere hazır bekletilmektedir. Zira geçmiş Haçlı Seferlerinin intikamını vuracakları bu son darbe ile alacaklarından emindirler. Zira; Müslümanların belki de tarih boyunca en dağınık ve zayıf bir vaziyet/acziyet içinde bulunmaları, efendiler için kaçınılmaz bir fırsattır.
Bu nedenle; İttihad-ı İslam’ın yani Asya eksenli bir medeniyet başkaldırısının önünü kapatmak. Bu ittihadın çekim kuvveti ve beynin, Osmanlı bakiyesi Türkiye olacağı hesabıyla, bütün hesaplarını, merkezdeki uyuyan gücü uyandırmadan, asırlık emellerini, plan ve projelerini ikmal etmek ve en nihayetinde İslam Medeniyetini ve İttihadını doğmadan boğmaktır.
BİNAENALEYH SON SÖZÜMÜZ:
“ Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi, ittiba-ı Kur’an’dır”. “Azametli bahtsız bir kıtanın, şanlı tâli’siz bir devletin, değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi; İttihad-ı İslamdır”. (RN)
Bu hakikati ve gerçeği, Şanlı Sultanımız Yavuz Sultan Selim şöyle ifade etmiştir:
“İhtilaf u tefrika endişesi/ kuşe-i kabrimde hatta bîkarar eyler beni;
İttihadken savlet-i a’dâyı def’e çaremiz,/ İttihad etmezse millet, dağ-dar eyler beni” (Y.Sultan Selim)