"Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi.
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu, öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
Zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanın içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde, iyilik ve kötülük olduğunu öğrendim.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar,
Hayata da "lezzet" kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
Ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya...
Kalp durur...
Akıl unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur... " (Mevlana)
İşte üzerinde derince tefekkür edilmesi gereken Asrın Yıldızlarının "Yaldızlı sözleri".
Başka söze ne hacet.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan PKK’nın fesih bildirisi, sadece bir örgütün dağılması değil; Türkiye’nin siyasi ve toplumsal hafızasında derin izler bırakmış bir devrin kapanışı olabilir. Elbette bu tür tarihî dönemeçler sadece belgelerle değil, bakış açılarıyla da anlam kazanır. Uluslararası çevrele
Dünya, mazlumun sessiz çığlığına sağır kalmış bir hâlde… Savaşların, çatışmaların ve insanlık dramlarının neredeyse sıradanlaştığı bir çağda yaşıyoruz. Modern zamanın en büyük çelişkisi şudur: Medeniyetin zirvesinde olduğunu iddia eden insanlık, hâlâ en ilkel yöntemlerle birbirini yok etmeye çalışıy
“Tarih, ibret alınsaydı tekerrür etmezdi.” I. SESSİZ BİR ÇIĞLIK: KESİK MİNARE Ali Ulvi Kurucu’nun hüzünle aktardığı bir sahne vardır hatıralarında: Konya’daki Aslanlı Kışla Camii’nin minaresi, bir gün ansızın, sessizce, devlet eliyle kesiliverir. Sebep: askerî birliklere yakınlığı! Yani minarenin
Zaman zaman sosyal medya mecralarında ve televizyon ekranlarında dinî meselelerin tartışma konusu yapıldığını görüyoruz. İslâm’ın temel kaynaklarından alınan bazı hadisler, bilgi sahibi olmayan kişiler tarafından yorumlanıyor ve bu yorumlar da halkın zihninde şüpheler doğuruyor. Bu durum ise faydada
Son zamanlarda elime bir kitap geçti: “Bediüzzaman Efsanesi ve Said Nursî Gerçeği.” Yazarı Emrah Cilasun. Kitap, Bediüzzaman Said Nursî’yi bir “efsane” olarak ele alıyor; onun etrafında oluşan anlatıların gerçek dışı olduğunu iddia ediyor. Haliyle merak ettim, okudum. Fakat kitapta karşılaştığım ş
Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî’sinde insanın yaratılışı, şeytanın secde etmeyişi ve hakikatin derinliği üzerine önemli hikmetler sunar. A. Bâki Gölpınarlı’nın tercüme ve şerhini incelediğimizde, 1. cildin 1494-1495. beyitlerinde İblis’in Adem’e secde etmeyişine dair çarpıcı bir yorumla karşılaşı