Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Sabır Kabuldür

Yazının Giriş Tarihi: 28.08.2024 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.08.2024 17:31

Kabul konusunda geçenlerde çok güzel bir cümle duydum. Diyordu ki: Kabul, gönülsüz olarak gönüllü olma halidir. Ne hoş ve ne özet bir tanımlama.

Kabul deyince içsel olarak kabul etmeyi anlıyoruz çoğumuz. Bir örnek üzerinden gidelim. Diyelim ki insanlarla konuşmaktan çok korkuyorum. Çünkü zihnim konuştuğumda benimle dalga geçeceklerini, dışlayacaklarını söylüyor. Doğal olarak da insanlarla konuşmamak, ortamlardan uzak kalmak istiyorum. Bu hislerini, bu düşüncelerini kabul et, onlarla savaşmayı bırak demek, bu düşüncenin bu duygunun aslında doğru olduğunu, ve gerçekten konuşmaman gerektiğini söylemek değildir.

Düşünceyi, duyguyu hatta dürtüleri kabul etmek onlara bir suret giydirmeden, gerçek, gerçekdışı, iyi, kötü, doğru, yanlış olarak tanımlamadan oldukları gibi kabul etmek demek. Düşünce yalnızca bir düşüncedir, Duygu yalnızca bir duygudur.

Düşünce ve duyguyla mesafelenmeyi öğrendiğimizde seçeceğimiz davranışlar konusunda çok daha özgür olacağınızı garanti edebilirim.

Diyelim ki ben düşünceyi düşünce olarak kabul ettim. Olay burada bitmiyor. Asıl kabul, bundan sonra devreye giriyor.

Kabulü anlamanın en kolay yolu kabulün tersinin ne olduğunu bilmekten geçtiğini düşünüyorum. Kabulün tersi, yaşantısal kaçınmadır.

Yaşantısal kaçınmayı daha iyi anlayabilmek adına örneğimize geri dönelim. İnsanlarla konuşmaktan, onlarla iletişime geçmekten korkan kişinin korkularını ve korkularını doğuran düşüncelerini kabul etmesi, tüm bu his ve düşünceleriyle beraber insanlarla iletişimi sürdürmesi demektir.

Aslında o an bu duygularla iletişime geçmek istemiyordur, içsel bir motivasyona sahip değildir. Fakat bildiği tek şey, o yolda yürümesi gerektiğidir. Bu gereklilik, onun değerleriyle ilgilidir. Gönülsüz gönüllülükten kastettiğimiz şey tam olarak bu. Aslında içimden gelmiyor. Fakat yapmayı arzu ettiğim davranışları yaparak o duyguları yaşamaya o düşünceleri fark etmeye ve en çok da acı çekmeye gönüllü oluyorum.

Sabır dediğimiz şeyin bir kısmı bu gönüllü olma halidir. Fakat gönüllü olmak, tek başına yeterli değildir.

Gönüllü olduktan sonra durmak, beklemek, arzu ettiğim şeyi gerçekleştirmemek sabrın yarısında sabrı bırakmak gibidir. Harekete geçtiğimiz müddetçe “kabul” işe yarar.

Gitmek istediğimiz o yolda yürümek, koşmak hatta bazen en azından geri adım atmamak veya geri adım attığımızda bunun farkında olup adımımızı yeniden ileriye atmak sabrın vücut bulmuş halidir.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.