Fare kapanlarını bilirsiniz. Kapanın üzerine peynir koyarlar. Fare, peyniri gördüğünde ona doğru gitme dürtüsü uyanır içinde. Evet, o peynire ulaşır fakat artık özgür değildir.
İnsan olarak hazzı aramak, acıdan kaçmak gibi bir derdimiz var. Hadi gelin, somutlaştıralım:
Bir adamın borcu var diyelim ki. Bu borç onu çok kaygılandırıyor olsun. “Nasıl ödeyeceğim? Ne yapacağım? Ya ödeyemezsem?” gibi düşüncelerle yoğurulupdursun zihni. Tahmin edebiliriz ki adam doğal olarak bu kaygı hissinden çok rahatsız olur. Ve sırf bu kaygısını hafifletmek, kısa süreliğine de olsa mutlu olmak için alkole başvurur. Evet, mutlu olmuştur. Ama sorun çözülmemiştir. Borcu her aklına geldiğinde alkole başvurmaya devam eder. Ve her seferinde dozunu arttırır.
Bu sadece bir örnek. Kendi hayatlarımıza baktığımızda bu durumun farklı versiyonlarıyla karşılaşırız. Ortada bir sorun vardır. Sorun bizi mutsuz ediyordur, ümitsizliğe düşürüyordur. Mutsuzluk, ümitsizlik gibi bizi zorlayan duygularda kalamadığımız ve bir an önce oradan uzaklaşıp mutlu olmak istediğimiz için çok farklı yöntemlere başvururuz.
Kimimiz sosyal medyayla, kimimiz dizilerle, kimimiz hiç yalnız kalmayarak, kimimiz gereksiz alışverişler yaparak hatta sürekli olarak antidepresan kullanarak mutlu olmanın yolunu arar.
Hedef mutlu olmaktır. Ve aynı, farenin peynir uğruna kapana sıkışması ve özgürlüğünü kaybetmesi gibi sürekli olarak hazzı ve mutluluğu arayan insan da özgürlüğünü kaybetmeye başlar. Ve maalesef mutlu da değildir. Sadece kısa süreli hazzına devam edebilmek için bazı bağımlılıklar geliştirmiştir. Bu durumu çölde serap görmeye benzetiyorum:
Mutluymuş gibi olurlar. Halbuki çok yaralıdırlar.
Tabii şimdi: “Ee çözüm ne?” dediğinizi duyar gibiyim.
Çözüm için üç öneride bulunacak olsam eğer, duygudan kaçmamak, duygudan kaçmamak ve duygudan kaçmamak derim.
Mutsuzluktan kaçmadığımız müddetçe yani mutsuzluğu çok insani bir duygu olarak görüp içimizde ona da bir yer açmayı öğrendikçe fare gibi kapana sıkışmaz, bir peynir uğruna canımızdan olmaz, mutluluk bağımlılığı geliştirmez ve böylelikle hayatta -istediğimiz- seçimleri özgürce yapabiliriz.