Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ben insanım

Yazının Giriş Tarihi: 23.10.2024 07:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.10.2024 14:41

Hareketli çocuğu olan sakin bir anne, gün içinde çok yoruluyordu, kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale geliyordu. Bu durum onu öfkelendiriyor ve sürekli bağırmasına sebep oluyordu. Jest ve mimiklerinden de gün içinde öfke akıyordu. Öfkesinin geçtiği, sakinleştiği, çocuğunu çocuk olarak görebildiği zamanlarda da olumsuz duygular peşini bırakmıyordu. Öfke duygusunun yerini pişmanlık, suçluluk ve yetersizlik hisleri alıyordu.

Annenin zihni bu zamanlarda kendini çok iyi dövüyordu. Şu klişeleşmiş cümleleri söylüyordu ona: “Sen ne biçim bir annesin, çocuğuna travma yaşatıpduruyorsun, çocuğun senin gibi bir annesi olduğu için çok şanssız, sen bir anneliği bile beceremiyorsun, bak bağırmamayı denediğin zamanlar oldu, birçok yöntem de denedin ama beceremiyorsun!”

Anneye bu düşünce ve duygular çok ağır geliyordu. Kendini yataktan kaldırmıyor, günlük işlerini yürütmeyi bırakıyor, izlerken keyif aldığı programı bile izlemiyordu. Tüm bunlarla beraber annenin öfkesi dinmiyor aksine suçluluğun da eşlik ettiği yeni ve daha zor duygularla gününü tamamlamayı bekliyordu.

Ona göre “İyi bir anne, öfkelenmemeliydi.” Koyduğu bu kurallarla öfkesinin üstüne öfke ekliyordu.

Çevremizde ve terapilerde böyle insanlara sıkça rastlarız. Buradaki asıl sorunu görebiliyor musunuz? Annenin çocuğuna öfkelenmesi veya bağırması değil asıl mesele. Mesele, annenin kendine şefkat göstermeyişi, öfkesinin sebebini anlamayışı ve en önemlisi de insan olduğunu unutması.

Anne zorlanıyor. Zorlanmasının da belli bariz görünen, somut sebepleri var. Kendi sakin yapılı biri, çocuğu hareketli, gün içinde kendini rahatlatacak herhangi bir alana sahip değil ve 7/24 çocuğuyla beraber. Tüm bunlarla beraber bir de toplumun ve uzmanların “anne” kişisinden beklentileri eklenince anne, ciddi anlamda zorlanmaya başlıyor. ‘Neden öfkeli hissediyorum’un onlarca sebebini oturduğumuz yerden sayabiliriz. Fakat anne için bu boş bir öfke olarak nitelendiriliyor. Duygusunu anlamaması annenin kendine şefkat göstermeyiş sebeplerinden biri.

Anne, bazı zamanlarda öfkeyle beraber sesini yükseltiyor, kendinde çocuğuna karşı görmek istemediği tavırları ve mimikleri görüyor. Öfke geçtikten sonra dikkati, suçlayan zihnine dönüyor. Anne bu sefer zihninin söylediklerine takılıyor. Hayatın akışı bozuluyor. Anne ayağa kalkmakta güçlük çekiyor. Depresif belirtiler göstermeye başlıyor. Sorumluluklarını yürütemeyecek hale geliyor. Anne, burada ikinci kere kendine şefkat göstermiyor. İnsan olduğunu, hata yapabildiğini ve bu hatalardan dönülmesinin mümkün olduğunu unutuyor.

Bu örnek, hayatımızın içinden kendimize şefkat gösteremeyişlerimizden sadece bir örnek. İş hayatında, sınavlarda, insanlarla ilişkimizde bunun benzeri bir dolu kendimize şefkatsiz tavırlarımızla karşılaşıyoruz.

Hata yaptığımızda zihnimiz bize çelme takmaya çalışırken ayağa kalkıp, sırtımızı sıvazlayıp hayata yeniden devam etmek en çok bize, sonra evlatlarımıza, ailemize, arkadaşlarımıza iyi gelecek. Çünkü şefkatsiz tutum, o olmak istemediğimiz hale yeniden yeniden ve yeniden sokuyor bizi.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.