Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ülkem için ve ülkeme rağmen

Yazının Giriş Tarihi: 30.11.2024 06:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.11.2024 15:29

Azıcık kafa iznine ayrılabiliyor muyuz? Canım ülkemin insanına normal izinleri haricinde aklı melekelerini kaçırmaması içinde kafa izni vermeleri gerekiyor.

Kaşınıyorum bende işte, ne zamandır bakmadım gündeme diye şöyle göz gezdireyim dedim 5 dakika sonra sol gözümden giren bir ağrıyla beraber nur topu gibi bir baş ağrım oldu bir anda…

Eskiden derdim ki; “Ya biz başka memleketlerde yapamayız canımız sıkılır, alışkınız biz atraksiyona, sakinlik bize iyi gelmez” falan diye ama bu kadar keskin bir akıl sağlığı bozukluğunu tahmin edemiyordum tabi o zamanlar, beklemiyordum en azından. Ama hakikaten iyice kafaları sıyırdık artık.

Çok sakin sap sakin bir hayat diliyorum artık, atraksiyona gücüm yok bu yaşımda, içim sömürüldü.

Gündem şu bakın sırasıyla başlık geçiyorum;

Avrupa da savaş hazırlığı, bir şiddetli canlı yayın kavgası manşeti (Çok severiz o yüzdendir ki hiç eksik olmaz), “Haraç vermeyen iş yerine el bombası ile saldırı” (Bu bambaşka artık boyut atladık) , şimdi beni içeri almazlarsa seni öldüreceğim tehdidi, eski sevgili şiddeti yani (tabi ki ifadesi alınıp salıvermişler), 14 yaşındaki kıza t*ciz eden imam haberi (buna yorum yapabilecek takat yok bende) , 60 dan fazla çocuğa t*cav*z eden bakıcı dehşeti (Avusturalya), İzmir belediye başkanının güneş enerjisi projesi için “çöp” açıklaması (çok ironik bir haber bakın bu, ister gülün ister oturup ağlayın), cuma indirimi AVM’lerde kuyruk...

Uzun... Çok uzun. Daha fazlasını yazamadım…

Bunlar ekrana çıkan çoğu ana manşet...

Ya yaşlandım hep böyleydi de ben kaldıramıyorum artık, ya biz çok yozlaştık evet, artık önü alınamaz derecede, ya da işte kıyamet çok yakın. Başkada açıklaması olamaz bu durumun.

Çok üzülüyorum bu duruma ama daha 24 yaşında olan gencecik kardeşime hak veriyorum sanırım. Hak verdiğime üzülüyorum bu arada.

Diyor ki “Hayalim İsviçre de küçük bir kasabada sakin sakin mekanik saatler yapmak, kaliteli kahveler içmek, doğaya doymak, ruhumu dinlendirmek, kafa dinlemek…"

Bu hayalini ilk duyduğumda gerçekten çok üzülmüştüm, hayale değil de daha 24 yaşında hayatının baharında bir gencin bıkkınlığına. Gözlerim dolmuştu anında. Öyle hayat dolu neşeli şakacı zeki esprili o çocuk üniversite okumaya bir gitti 5 sene içerisinde 180 derce değişti. O 5 senede ne olduysa bütün enerjisi, neşesi, sabrı, ümitleri, hayalleri ne varsa silinmiş olarak geri geldi. Ne yaptıysam ne ettiysem nedenini tam olarak öğrenemedim. " abla hayat işte ya görmüyor musun? Kaç yaşıma geldim bir işim bile yok, en basiti bu, aslında bir geleceğim yok, daha ne olsun" deyip geçiyor.

Bu kadar ümitsiz olmasına kızıyordum, bazı düşüncelerine de yalan değil.

Ama geçen dedim ki " hiç memnun değilim bu durumdan ama sanırım ön görülü çıktın, ne desen hak vermelere başladım istemsiz ve bundan rahatsız oluyorum, haklı çıkmanı hiç istemezdim " dedim.

Uzun süre güldü buna ve " komik ama çok acı, bende haklı çıkmamı istemezdim" dedi.

Ve üstüne ben tüm bu olumsuzlukların üzerine ahlaklı mutlu edepli hayırlı evlatlar yetiştirmeye çabalıyorum.

Bu ülkem için ve bu ülkeme rağmen.

Onlar büyümeye başladıkça bende endişeler tavan yapmaya başladı. Daha önce fark etmediğim göz ardı ettiğim şeyleri telaş ettiğimi, kafaya taktığımı anladım.

Ve ebeveynlerimin ne kadar zor bir iş başardığını ve hala çabalamaya devam ettiklerini. Sanki şimdi mi işler kötü gidiyordu buralarda. Onların zamanını hiç aklıma dahi getirmek istemiyorum.

Bazen diyoruz ya şikâyet ediyoruz travmalarla büyüdük diye. 79’lar 80’ler travma denemez de psikolojide yeni bir isim bulmalılar, o bizim zorlu yıllarmış.

Kısacası anne ve babamı daha yeni yeni anlamaya başladım.

Ve bu bana acı veriyor...

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.