Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çok yazık!

Yazının Giriş Tarihi: 05.09.2024 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.09.2024 14:43

O kadar tetiklendik ki artık hiç bir çocuğa zerre zarar gelsin istemiyoruz. Şöyle kimse yan bakış dahi atmasın öyle bir haldeyiz. Dünyanın, insanların rezilliğinden tüm benliğimiz alt üst oldu. Deli bozuk gibi ne yapacağımızı nasıl davranacağımızı kime güveneceğimizi şaşırdık.

Ben bile bir cümleyi bir kaç kere tekrar ederken buldum kendimi ve dediğimden kendim ürktüm.

Narin meselesi için "Yabancı kesinlikle değildir. Yapsa yapsa yakınları yapar ancak. Yabancı insan nerden takip edecek de plan yapacak da küçücük kızı kaçıracak."

Kendi ağzımdan çıkan bu cümleler kendimi korkuttu. Neden böyle olduk?

Normal şartlarda en güveneceğimiz, sırtımızı yaslayacağımız insanlar neden ilk önce şüpheleneceğimiz insanlar yerine geçti?

Ne oldu da bu kadar yozlaştık, koptuk, ayrıştık?

Neden insanoğlu bu kadar yalancı, ahlaksız, utanmaz ve edepsiz oldu?

Vicdan, merhamet, ahlak...

Bu kelimeler artık öyle nadir konumdalar ki, karaborsa gibi ara ara bulunmaz hint kumaşı oldular.

Artık güzel, çirkin umursamaz olduk. Yeni bir insanla tanışacağımız zaman diyoruz ki; merhametli olsun, ahlaklı olsun, vicdanlı olsun gerisi teferruat hallolur.

Aslında, her daim temennimiz bu olmalıydı ama insanoğlu işte önce gözü doysun istiyor. Diğer herşeyi arkaya atıyordu. Artık anladık ki göz yanılır, göz aldatılır. Önemli olan kalp, temiz bir kalp.

Ve ne yazık ki, öyle bir seviyeye geldi ki artık dünya, kalabalıklar içinde yapayalnızsın. Ne yaslanacak kapın, ne arkanda güveneceğin bir dağın, ne sığınabilecegin bir yerin var.

İlk çelmeyi artık en yakının atıyor, düşünün...

Çok acınası, çok can yakıcı bir hal bu hal.

Neden böyle olduk, nasıl bu hale geldik, ne ara bu kadar çürüdük bilemiyorum. Ama halimize saatlerce oturup ağlanır.

Kayıp küçük kız Narin meselesinden de sanırım kalbimizden ağır darbeler alacağız gibi duruyor.

Çok üzgünüm, çok sinirliyim. Aklıma gelenlere, içimden geçenlere, geçebilmelerine...

Hepimiz aynı haldeyiz. Korkuyoruz...

Aklımıza gelen başımıza gelecek diye, güvensizlik uçurumuna bir adım daha yaklaşacağız diye.

Bu dünyada kendi çocuklarımızı nasıl koruyup, büyütüp, gönül rahatlığı ile serbest bırakacağız diye büyük bir endişemiz var.

Ben daha şimdiden başladım her içim sevdiğinde ağzımdan bir dua dökülüyor: "İyi insanlarla karşılaşıp, karışırsınız inşallah..."

İçimin korkusu endişesi dualarıma bile yansıyor istemsiz. 2 buçuk yaşındaki bebeğe ettiğim dua bu. Daha şimdiden işimi sağlama alma derdindeyim istemsiz. Öyle korkak ve endişeli ki içim. İnsanlar yüzünden incinecekler, üzülecekler, yıkılacaklar diye aynı şekilde kendim içinde aynı korku geçerli.

Eskiyi anıp duruyorum. Yaşlı insanlar gibi biz böyle büyümedik, bu kadar korku endişe içinde yetişmedik, daha rahat, daha özgür, daha güvenli daha daha daha...

Güvenli saydığımız sitenin içinde çocuğumu yalnız bırakamıyorum. Sokak değil mahalle hiç değil site... Çok kötü, acayip kötü bir durum. Hem çocuk için hem ebeveynleri için.

Ben çocukluğumda tüm mahalleyi dolaşırdım. Oyunlarımız öyle geniş alana yayılırdı ki her adımda tanıdığımız biri olurdu. Korkusuz, endişesiz, olaysız bir çocukluk geçirdik.

Üstüne annemle babam çok dikkat ederlerdi, üstümüze çok titrerlerdi, hep gözleri üzerimizdeydi. Buna rağmen bu kadar radara rağmen çok genişti alanımız.

Üzgünüm, bu yüzden çocuklarımın böyle bir şansı yok. Çocuklarımız kendi çevrelerine bile yabancılar. Bizim korkularımız endişelerimiz yüzünden.

Bizde haklıyız, onlarda haklı...

Keşke böyle olmasaydı. Çok isterdim daha özgür, daha ferah, daha rahat olsunlar. Küçücük bir parka, bir alana tıkılmasınlar. Özgürce güvenle çevrelerini keşfetsinler.

Ama imkanı yok, mümkünatı yok, ihtimali bile yok ne yazık ki.

Yazık...

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.