Henüz Westworld gibi uç bilim kurgu dizileri ortaya çıkmamışken ve üstelik henüz 'youtuber'lık mesleği doğmamışken, beni de kapsayan bir nesil 'Sihirli Annem' ile büyüdü. O zamanlar 'Avni' karakterinin karşı komşusunun kapısını ve evinin bir kısmını teleskopla dikizliyor olması pek de garibimize gitmiyordu.
Çünkü Avni'nin amacı, herkesten saklanan ancak yalnızca kendisinin bildiği doğruyu eşine kanıtlamak ve böylece eşinin gözüne girebilmekti. Bu davranışın doğru olmadığını izlerken de fark edebiliyorduk ancak Avni karakterine biçilen mazlum rolden dolayı kimse yapılan yanlışın üzerinde durmuyordu. Son zamanlarda ücretli üyeliklerle girilerek dizilere erişim sağlanan sosyal ortamlara da el atan RTÜK o zamanlar bu dikizciliği engellememişti. Cezaların artan yüküyle birlikte de deyim yerindeyse 'maymun gözünü açtı'.
Bir neslin zihnine böylece dikizleme kavramı ilk kez girmiş oluyordu. Ne olduğu belirsiz facebook testlerinde "Hangi Sihirli Annem Karakterisiniz?" başlığında kimse "Avni" olmak istemiyordu.
Dijitalleşen dünyada ise 'dijital vatandaşlık' konusunda insanlara unutturulan kavramların başında da 'günah/sevap' kavramları gelmekte. Hayatımızın her anında, dini kuralları önemsemiyor olanımız bile helal/haram kavramlarına vakıf olarak davranışlarında çekingenlik hissetmekte.
Ancak dijital dünyada, bu helal/haram kavramları yokmuşçasına davranışlarına devam ediliyor. Örneğin, karşı komşumuzu Avni örneğindeki gibi dikizlemeyeceğimiz gibi, hoşlandığımız/kızdığımız/merak ettiğimiz birçok bireyi en ince ayrıntısına kadar kendisinin bilgisi olmadan araştırıyoruz ve bu dikizleme faaliyetindeki yanlışlığı görmezden gelmek adına 'stalklamak' diyoruz. Kimse Avni olmak istemezken bir anda herkes Avni oluverdi.
Dinimizin diğer insanlar karşısındaki sorumluluklarımızı kesin alanlarla sınırlandırıyor oluşu ve bir insanın mahremiyet konusu uzun uzadıya anlatılışı da bu dikizlemek olayının yanlışlığını ortaya koymaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığımız hemen her konuda farkındalık oluşturmak adına hutbelerde, vaazlarda yahut bildiriler aracılığıyla dertlerini anlatıyor. Ancak dijital dünyada insanlarımızın farkında olmaksızın içine gömüldükleri kültürel ve dinsel yozlaşma konularında herhangi bir uyarı metinleri yayınlamamakta.
Stalk yapmak, dikizlemenin modernleştirilmiş ismidir. Unutulmamalıdır ki, sosyal hayatta nasılsak ve nelerden sorumluysak sosyal medyada da aynı doğrular geçerli. Bu iki dünya arasındaki tek fark ise, 'sosyal dünyanın kolluk kuvvetleri' müstehcen, hakaret ve dolandırıcılık konularında bizleri 'korumakta(!)'. Sosyal dünyayı kendi kurallarına göre şekillendiren 'düşünen birey'ler aracılığıyla bir farkındalık oluşacak ve sosyal hayatımızdaki yetkililer bu konularda bizlere önerilerde bulunacaklardır, dua edelim de çok geç olmasın..