Sigorta şirketimi nasıl seçebilirim?

Risklerimizi belirli primler karşılığında sigorta şirketlerine devrediyoruz. İşyerlerimizi, araçlarımızı, sağlığımızı, hayatımızı ve birçok alanda karşılaşabileceğimiz riskleri sigorta şirketlerine aktarmak, günümüzde atılacak en doğru adımların başında geliyor.
Sahip olduğumuz kıymetlerin zarar görmesi veya kaybedilmesi durumunda, bunları yerine koymanın maliyeti oldukça yüksek olacaktır. Enflasyonist ortamda, sahip olduğumuz varlıkların onarım maliyetleri ve hastane giderleri neredeyse ürünün kendi fiyatına yaklaşacak şekilde artmıştır. Bu riski üzerimizde taşımak akıl kârı değildir.

Riskin önemini ve sigortalanabilir olmasının değerini anladıysak, sonraki aşama sigorta şirketini doğru seçmektir.
Peki, sigorta şirketimizi hangi kriterlere göre seçmeliyiz?

Ülkemizde birçok sigorta şirketi bulunuyor. Elementer dediğimiz kaza sigortaları, hayat sigortaları, bireysel emeklilik ve sağlık sigortaları alanında faaliyet gösteren bu şirketlerin uzmanlaştıkları branşlar farklılık göstermektedir.
Sigorta şirketlerinin yöneldiği branşlar, ürün seçiminde bize yol gösterici olacaktır. Bir sigorta şirketini değerlendirirken, o alandaki sunduğu ürünleri mutlaka incelememiz gerekir.
Bir sigorta şirketinin bir alanda ürün üretmemesi ya da o alana yönelmemiş olması, o şirketi kötü yapmaz. Aksine, yöneldiği alanlardaki ürünleri değerlendirerek seçim yaparsak daha geniş teminatlara sahip olabiliriz.

Eğer 38 numara ayağa 35 numara ayakkabı giydirmeye çalışırsanız, o ayak ayakkabının içine girmez ve sıkışır. Durum tam da böyledir: Risklerimizi doğru analiz ederek, bu alanda uzmanlaşmış sigorta şirketlerinin ürünlerine yönelirsek, satın aldığımız sigorta ürününün gerçek bir kıymeti olur ve kendimizi tam anlamıyla güvence altına almış oluruz.

Diğer önemli bir husus ise sigorta şirketlerinin sermaye yapısı ve geleceğe dönük adımlarıdır.
Sermaye yapısı güçlü olmayan sigorta şirketlerine devletimiz ciddi müdahalelerde bulunmakta ve gereken önlemleri almaktadır. Buna rağmen, son 2 yılda toplamda 5 sigorta şirketine doğrudan müdahale edilmiş; bir kısmının faaliyetleri durdurulmuş, bir kısmı ise TMSF’ye devredilmiştir.
Bu kadar ciddi müdahalelerin yaşandığı bir ortamda, o şirketlerle iş yapan iş ortakları da doğal olarak zor durumda kalmakta ve mağduriyetler oluşmaktadır.

Yaşanan her mağduriyet bize yeni tecrübeler kazandırmaktadır. Ancak, bu tecrübelerden ders çıkaramadığımız takdirde, yeni müdahaleler yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Yetersiz sermaye yapısı, enflasyonist ortamda paramızın hızla değer kaybetmesi ve hasar tutarlarının ciddi seviyelere ulaşması gibi etkenler de durumu daha da zorlaştırmaktadır.
Piyasalarımızda son 4 aydır yaşanan likidite daralmasını hepimiz ciddi şekilde gözlemliyoruz. Likidite sorunu çözülene kadar, çalıştığımız şirketlerin ve sattığımız ürünlerin detaylarını ve sürdürülebilirliğini çok iyi öngörmek zorundayız.

Riskler konusunda birçok öngörüye sahip olduğumuz bu sektörde, kendi işlerimiz ve iş ortaklarımızla ilgili öngörülerimizi de gözden geçirmek durumundayız.
Sigortalarımızın ve çalıştığımız iş ortaklarımızın mağdur edilmemesi için işimizi doğru yönetmemiz gerekiyor. Çünkü ortaya çıkabilecek mağduriyetlerin en başında biz sigorta acenteleri bulunuyoruz.

Daha fazla mağduriyet yaşanmaması adına şirketimizi ve ürünlerimizi doğru seçmemiz gerekmektedir.

Sevgilerimle…