Vazife başına

Yazının Giriş Tarihi: 23.07.2024 06:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.07.2024 16:07

Serinleten haberler duymak, içi açan haller müşahede etmek, umut aşılayan işler yapmak varken yakan haberler duymak, iç burkan haller görmek, umudu törpüleyen işlerle meşgul olmak; hali halsizleştiriyor, gelecek öngörümüzü pusarıklaştırıyor, atiyi ileri uzatmıyor.

Ete indirgenmiş nazarlar, cüzdana indirgenmiş işler, zevke hedef almış hislerle nereye varılırsa oraya varılır konumdayız; kuru kafa slogan ırkçılık, İslam’dan soyutlanmış milliyetçilik bizi bir yere götürmez, olduğumuz yerde de bırakmaz, geriye yok oluşa götürür!

“Nerede Türk varsa Müslüman’dır, Müslümanlıktan çıkmış Türklükten de çıkmıştır” bu tarih boyunca doğrulana gelmiş, yaşadıkça gerçekliği perçinleşmiş, fark ettikçe hakikati anlaşılmıştır. Bunu bilenler bizi içeriden ve derinden kuru ırkçılığa yönlendirmiş, zayıf damarlar oluşturmuş o damarlar üzerinden yaralar açmış, yaraları deşerek kan akıtmak istemişlerdir!

Teröre ne kadar can verdik, ne kadar mal zayiatı oldu?

Aklımız yerinde, kalbimiz diri, medeniyet mefkuresiyle yetişmiş, tarihi iyi okumuş, düşmanları iyi bilmiş olsaydık anarşizm yol bulabilir, fitne bu kadar yakar, nesiller bu kadar telef olur muydu?

Suriyeliler gitsinmiş! O kafa gitsin, o menhus ruh gitsin, gitsin de Anadolu sulh ve sükuna ersin! Suriyeli üzerinden Arap düşmanlığı, Arap düşmanlığı üzerinden İslam düşmanlığı yapanlar; bu toprağın insanı, medeniyetimizin çocuğu ve de Türk olabilir mi?

Parmaklar içimizde dolaşıyor; nerede kaşınacak yara açılacak, kan akıtılacak yer varsa harekete geçiyor vücut ülkesini zayıf düşürmeye hatta yok etmeye çalışıyor; ülkem insanı dikkatli olmayacak da kim dikkat edecek, kim uyanık olacak, kim teyakkuzda olacak?

Yardım çağırsan kim gelir? NATO mu, BM mi? Bosna savaşında geldiler mi, Irak’ı kim işgal etti, Gazze’yi kim vuruyor, keza birçok yerde aynı şekilde!

Birkaç asırdır medeniyet tarlalarımız yanıyor, sularımız bulanık akıyor, zihin toprağımız zehirli; düşmanını bilmiyor ki bellesin, dostunu tanımıyor ki yardım talep etsin, hakikat nedir bilmiyor ki peşinden gitsin, hikmeti unuttu ki arasın!

Bütünüyle böyle değiliz elbet, böyle olsaydı çoktan yok olmuştuk, lakin içimizdeki yabancı ve zehirli otları fark etmemiz de üzerimize düşen vazife, onların kökünü kurutmak yerine getirmemiz gereken ödev ve sorumluluk…

Gül bahçesi yetiştirmek için önce tarlayı temizlemek, toprağı havalandırmak, temiz su vermekle başlanır, bütün bunlar oturduk yerden olmaz, kuru kuru konuşmakla da olmaz, çapayı alıp tarlaya girmek ve çalışmakla olur.

Geleceğimize ve neslimize güzel haberler, iyi haller vermek, muştu aşılamak istiyorsak; vazife başına, iş başına vesselam.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.