Ramazandı, bayrama yakındı derken bayramı bile uğurladık. Kedere, küslüğe ara verdik, iyilik, güzellik, hoşgörü, sevinç yaşadık desek de Gazze'nin durumu ortada kendi içimizdeki kalkışma da yine aynı şekilde...
Hak arama böyle mi olur? Bu mudur özgürlük anlayışınız, bu ülkeyi bu şekilde mi idare edeceksiniz? Kamu malını telef etmek, özel mülkiyete zarar vermek, ülke ekonomisine zora sokmak, camiye tarihi mekanlara edepsizce hakaretlerde bulunmak, galiz küfürler etmekle...
Ne olduğunuzu, nasıl bir şuur altına sahip olduğunuzu, neler yapmak istediğinizi açıkça gösterdiniz.
Bu ülkede cami kapatan, Allah demeyi yasak eden, ezanı susturan, millet biraz rahat nefes alsa ihtilal balyozu indiren kim? Biz değiliz diyebilir misiniz? En son haliniz kökünüzün yansıması, ruhunuzun nüksetmesi, saklayamadığınız niyet halden başka nedir?
Çağdaşlık aydınlık dilinizde; ihtilalle gelen 61 yıl boyunca binlerce yüzbinlerce insan öldüren Baas kafayı destek çıkmanız yönünüzü ve yüzünüzün ne olduğunu ve ne yapmak istediğinizi açıkça gösteriyor. Keza medeniyet dinamiklerini dinamitlemenizden de, köklerimizi inkar ve isyan etmenizde de!
Şiddet ve fitne ateşini körüklemekle nereye varmak istediğinizi biliyorduk tekrar hatırlattınız, tehlikenin büyüklüğünü de!
Onun için şu andaki yönetime büyük iş düşüyor daha iyi yönetim ve hizmet yaparak bunlara fırsat vermeyerek...
Aziz halkımız daha dikkatli ve duyarlı olmalı şiddet yanlılarının fitne kışkırtıcılarını oyununa gelmediği gibi uyarıcı fikir ve eylem içerisinde olmalı...
Bu devlet Malazgirt ruhuyla kuruldu Çanakkale ruhuyla korundu, korunuyor aynı ruhla yaşayacaktır.
Hakikat ve adaletin hakim olduğu, huzur ve sükunun hüküm sürdüğü nice bayramlara...
Kötülükler karşısında susmamak, olabildiğince onları nefyetmek, güzellik içinde olmak olabildiğince onları teşvik etmek; varlığımızın devamı için hepimizin her birimizin yapmamız gereken ödev, görev, vazife… Yönetenler büyük işi olsa da sadece onların kalkamayacağı kadar büyük bir sorumluluk, toplum
Ramazandı, bayrama yakındı derken bayramı bile uğurladık. Kedere, küslüğe ara verdik, iyilik, güzellik, hoşgörü, sevinç yaşadık desek de Gazze'nin durumu ortada kendi içimizdeki kalkışma da yine aynı şekilde... Hak arama böyle mi olur? Bu mudur özgürlük anlayışınız, bu ülkeyi bu şekilde mi idare ed
Doğduğun yerde bayrama doyuluyor. Hislerin ilk hislendiği, aklın ilk aklettiği, şuurun ilk işlediği diyarda güzeldir bayram. Adımladığın, yürüdüğün, koştuğun, coştuğun sokaklar hala aşina, hala diri, hala can taşıyorsa, zaman seli bir o yana bir bu yana akar; yakmaz o akış, ayrı düşürmez, ayrılık ta
Ramazanın ilk günü iyimserdim sonraki günler yerini iyi olmayan şeylere terk etti; yine de iyiyi görmek istiyor, güzelliklerle bayram yaşamak istiyorum. Ulucami çevresi lokantalar Osmangazi Müftüsünün vaaz konusu idi serte yakın tatlı uyardı, sitemli idi. Haksız değil hani. Böyle bir mabedin yanın
Ramazan gelince eskilere gidilir, gençliğe çocukluğa, dedeler hatırlanır nineler anılır, neydi o günler diye hayıflanılır… Siyah beyaz günlerin yokluğu çok, huzuru bol demleridir o demler; sevecenlik vardır, diğerkâmlık vardır, yardımlaşma vardır, komşuluk vardır, paylaşmak vardır, arkadaşlık vardır
Bir şeye tamamıyla yönelmek, dikkatleri bir noktada toplamak, her şeyi ile teveccüh etmek; belli bir gayret, ceht ve disiplinle olur; sıradanlığın tesadüflüğün boş bekleyişin yeri yoktur bunda! Dikkat Dikkat; “Dikkat!” Büyük başarı elde edenler, gerçeği bulanlar, hakikate erenler dikkati iyi kulla