Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Faylardan daha derini ...

Yazının Giriş Tarihi: 26.04.2025 07:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.04.2025 16:41

Depremi çok konuşuyor da depremin dersini, öğretisini, hikmetini hakikatini konuşmuyoruz ya da az konuşuyoruz çünkü bir kaç yüzyıl önce kuvvetli bir medeniyet depremi yaşadık; artçı şoklarıyla yaşamaya devam ediyoruz!

28 Şubat’ta “deprem ilahi ikazdır” diyeni hapse attık, daha yeni İstanbul'da sözüm ona hak arayanlar camiye, tarihi mekanlara saygısızca saldırdı; nasıl bir haya ve edep içinde olduklarını açıkça gösterdiler.

Gazze'ye duyarsızlık gösterirler, Suriyeliler gitsin derler, gavurlardan destek isterler, yerli malını boykot ederler...Geçmişten günümüze bu ve buna benzer sayacağımız nice şeyler...

Bu depremin devam ettiğini, yıkıntılar altında kalan bir neslin varlığını gösteriyor. Ne yapıp edip bu nesli kurtarmalıyız bunda büyük oranda başarılı olmadıkça, bataklığı kurutmadıkça; ekonomi rayına girmeyecek, siyaset sağlam işlemeyecek, sosyal çalkantılar son bulmayacak, fertler huzur ve sükun görmeyecek; olsa da bu kadar olacak!

Konuşmaya devam edeceğiz kimi zaman hamaset kimi zaman hamakat içeren konuşmalarla; çözdüğümüze çözüyor olduğumuzu sanarak...

Oysa ki “Sesimizi duyan var mı?” diye kuvvetli ve gür bir sese ihtiyaç var!

Önce içimizdeki kısık sesi gürleştirerek başlayacağız işe; sesimizi yükselttikçe yükseltecek kurtara bildiğimizi kurtaracağız...

Bin yıldır bu topraklarda yankılanan ses kısılmamalı daha gür çıkmalı; kıtaların kesiştiği bu topraklarda yaşamanın bedeli var; bir nevi fetret devrini geri bırakmanın zamanı geldi de geçti bile!

Nasıl zihinsel bir deprem yaşadığımızın farkında olmalı yıkıntılar altında kalanları çıkarmalı yeni ve büyük depremler yaşamamak için...

En son yaşanan 6.2 İstanbul depremi sonrasında ekranlar korku dolu anları tekrar tekrar gösterdi, stüdyolar uzmanlarla doldu ama ana damar hakikat es geçildi, gerçeklik görmezlikten gelindi, faylardan daha derinlere inilemedi, maddeden öte mana düşünülmedi konuşulmadı...

Deprem öyle bahar öyle, güneşin doğuşu batışı öyle, Gazze öyle...

Hakikatten kaçıyor hakikate koşmuyoruz, onun için gerçeklik duvarına çarpıp çarpıp geri dönüyoruz. Hakikat yoksa adalet de yoktur adalet yoksa sulh sükun da!

Yaşadığımız dünya buna şahit değil mi? Dünyayı değiştirmeye kendimizden başlamalıyız vesselam.

Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Hayat Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.