Hedef kitle daha çok yalnızlar: Robot eşler aile kurumunu tehdit ediyor
Hedef kitle daha çok yalnızlar: Robot eşler aile kurumunu tehdit ediyor
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, “robot-eş” veya “robot-partner” gibi yapay zeka destekli çözümler, yalnızlık ve bireyselleşme sorunlarına karşı yeni bir alternatif olarak öne çıkıyor. Ancak bu gelişmenin aile kurumu ve insanlık için ciddi riskler taşıdığı vurgulanıyor. Robotların aile yaşamındaki “eş” konumuna gelmesinin, demografik, etik ve sosyal açıdan büyük endişelere yol açtığı belirtiliyor.
Haber Giriş Tarihi: 18.03.2025 16:34
Haber Güncellenme Tarihi: 18.03.2025 16:34
Kaynak:
Haber Merkezi
Modern yaşamın getirdiği bireyselleşme ve yalnızlık, teknoloji şirketlerini yeni çözüm arayışlarına yönlendiriyor. Son yıllarda artan yalnızlık oranlarına karşı, "dijiseksüelite" kavramı çerçevesinde yapay zeka destekli "robot-eş" ve "robot-partner" uygulamaları, teknoloji dünyasında önemli bir yer edinmeye başladı.
Ancak, Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, bu gelişmelerin, aile kurumunun geleceği ve toplum üzerindeki etkileri hakkında ciddi endişelere yol açtığını belirtiyor.
Prof. Dr. Süleymanlı, teknoloji şirketlerinin geliştirdiği insansı robotların, yalnız bireylerin yaşamına dokunduğunu ancak bu durumun insanın biyolojik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayamayacağını ifade ediyor. “Robot-eşler”in duygusal bağlar kurabilme ve gerçek insan ilişkileri ile yer değiştirme olasılığının, nörofizyolojik ve sosyo-kültürel açıdan sınırlı olduğunu vurgulayan Süleymanlı, robotların aile yaşamındaki yerini sorguluyor.
KRONİK YALNIZLIK VE DİJİSEKSÜELİTE
Süleymanlı, günümüzde giderek artan kronik yalnızlık sorununun, dijiseksüelite ve yapay zeka destekli robot eşlere olan ilgiyi artırdığını belirtiyor. “Modern yaşam, bireyleri giderek daha bağımsız hale getirirken sosyal bağlar zayıflıyor. Bunun sonucunda yalnızlık, bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyen yaygın bir sorun haline geliyor.” şeklinde konuşan Süleymanlı, yalnızlık hissini gidermek amacıyla teknolojinin devreye girdiğini belirtiyor.
TEKNOLOJİNİN İNSANSI ROBOTLAR ÜRETME YÖNELİMİ
Gelişmiş yapay zeka tabanlı robotlar, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını karşılama potansiyeline sahip. Prof. Dr. Süleymanlı, bu robotların kullanıcılarla güçlü bir bağ kurduğunu ve hatta bazı bireylerin bu robotlara aşık olma noktasına geldiğini ifade ediyor. "Robot-eşler", sahiplerinin her isteğini yerine getiren, itaatkâr ve uzun süre değişmeyen yapılarıyla cazip hale geliyor. Ancak Süleymanlı, robotların insansı etkileşimi tam anlamıyla yerine getiremeyeceğini ve gerçek insan ilişkilerinden farklı olduğunu vurguluyor.
AİLE KURUMU VE İNSANLIK İÇİN TEHDİTLER
Prof. Dr. Süleymanlı, robotların aile kurumu içinde “eş” konumuna gelmesinin demografik, etik ve sosyo-kültürel açılardan büyük riskler barındırdığını belirtiyor. "Bu tür birlikteliklerde insan nüfusunun artışı nasıl sağlanacak? Yoksa robot çocuklar mı üretilecek? Bu tür sorular, toplumsal, hukuki ve dini tartışmaların odağı haline gelmiştir." diyerek, bu durumun insanlık için ciddi tehditler taşıdığına dikkat çekiyor.
BAĞIMLILIK VE GÜVENLİK SORUNLARI
Prof. Dr. Süleymanlı, robotlara zihinsel bağımlılığın artabileceği uyarısında bulunuyor. Akıllı cihazların günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesiyle birlikte, robotlara olan zihinsel bağımlılığın da artması olasılığına dikkat çekiyor. Ayrıca, bu teknolojilerin güvenlik ve gizlilik açısından da ciddi tehditler oluşturduğunu ifade ediyor. Kişisel verilerin güvenliği ve robotların topladığı bilgilerin kötü amaçlarla kullanılma riski, henüz net bir çözüm bulunmamış önemli bir sorun olarak ön planda.
AİLEYİ DESTEKLEYİCİ POLİTİKALAR GEREKİYOR
Son olarak, Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, aile kurumu ve insanlığın geleceğini tehdit eden bu eğilimlere karşı toplumbilimciler, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği yaparak, aileyi destekleyici ve koruyucu politikalar geliştirmelerinin önemine dikkat çekiyor. Teknolojinin insanlık için bir tehdit değil, fayda sağlayan bir araç olarak kullanılması gerektiğini vurgulayan Süleymanlı, bu sayede sağlıklı toplumsal yapılar oluşturulabileceğini belirtiyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursa Hayat Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hedef kitle daha çok yalnızlar: Robot eşler aile kurumunu tehdit ediyor
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, “robot-eş” veya “robot-partner” gibi yapay zeka destekli çözümler, yalnızlık ve bireyselleşme sorunlarına karşı yeni bir alternatif olarak öne çıkıyor. Ancak bu gelişmenin aile kurumu ve insanlık için ciddi riskler taşıdığı vurgulanıyor. Robotların aile yaşamındaki “eş” konumuna gelmesinin, demografik, etik ve sosyal açıdan büyük endişelere yol açtığı belirtiliyor.
Modern yaşamın getirdiği bireyselleşme ve yalnızlık, teknoloji şirketlerini yeni çözüm arayışlarına yönlendiriyor. Son yıllarda artan yalnızlık oranlarına karşı, "dijiseksüelite" kavramı çerçevesinde yapay zeka destekli "robot-eş" ve "robot-partner" uygulamaları, teknoloji dünyasında önemli bir yer edinmeye başladı.
Ancak, Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, bu gelişmelerin, aile kurumunun geleceği ve toplum üzerindeki etkileri hakkında ciddi endişelere yol açtığını belirtiyor.
Prof. Dr. Süleymanlı, teknoloji şirketlerinin geliştirdiği insansı robotların, yalnız bireylerin yaşamına dokunduğunu ancak bu durumun insanın biyolojik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayamayacağını ifade ediyor. “Robot-eşler”in duygusal bağlar kurabilme ve gerçek insan ilişkileri ile yer değiştirme olasılığının, nörofizyolojik ve sosyo-kültürel açıdan sınırlı olduğunu vurgulayan Süleymanlı, robotların aile yaşamındaki yerini sorguluyor.
KRONİK YALNIZLIK VE DİJİSEKSÜELİTE
Süleymanlı, günümüzde giderek artan kronik yalnızlık sorununun, dijiseksüelite ve yapay zeka destekli robot eşlere olan ilgiyi artırdığını belirtiyor. “Modern yaşam, bireyleri giderek daha bağımsız hale getirirken sosyal bağlar zayıflıyor. Bunun sonucunda yalnızlık, bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyen yaygın bir sorun haline geliyor.” şeklinde konuşan Süleymanlı, yalnızlık hissini gidermek amacıyla teknolojinin devreye girdiğini belirtiyor.
TEKNOLOJİNİN İNSANSI ROBOTLAR ÜRETME YÖNELİMİ
Gelişmiş yapay zeka tabanlı robotlar, bireylerin duygusal ihtiyaçlarını karşılama potansiyeline sahip. Prof. Dr. Süleymanlı, bu robotların kullanıcılarla güçlü bir bağ kurduğunu ve hatta bazı bireylerin bu robotlara aşık olma noktasına geldiğini ifade ediyor. "Robot-eşler", sahiplerinin her isteğini yerine getiren, itaatkâr ve uzun süre değişmeyen yapılarıyla cazip hale geliyor. Ancak Süleymanlı, robotların insansı etkileşimi tam anlamıyla yerine getiremeyeceğini ve gerçek insan ilişkilerinden farklı olduğunu vurguluyor.
AİLE KURUMU VE İNSANLIK İÇİN TEHDİTLER
Prof. Dr. Süleymanlı, robotların aile kurumu içinde “eş” konumuna gelmesinin demografik, etik ve sosyo-kültürel açılardan büyük riskler barındırdığını belirtiyor. "Bu tür birlikteliklerde insan nüfusunun artışı nasıl sağlanacak? Yoksa robot çocuklar mı üretilecek? Bu tür sorular, toplumsal, hukuki ve dini tartışmaların odağı haline gelmiştir." diyerek, bu durumun insanlık için ciddi tehditler taşıdığına dikkat çekiyor.
BAĞIMLILIK VE GÜVENLİK SORUNLARI
Prof. Dr. Süleymanlı, robotlara zihinsel bağımlılığın artabileceği uyarısında bulunuyor. Akıllı cihazların günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesiyle birlikte, robotlara olan zihinsel bağımlılığın da artması olasılığına dikkat çekiyor. Ayrıca, bu teknolojilerin güvenlik ve gizlilik açısından da ciddi tehditler oluşturduğunu ifade ediyor. Kişisel verilerin güvenliği ve robotların topladığı bilgilerin kötü amaçlarla kullanılma riski, henüz net bir çözüm bulunmamış önemli bir sorun olarak ön planda.
AİLEYİ DESTEKLEYİCİ POLİTİKALAR GEREKİYOR
Son olarak, Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, aile kurumu ve insanlığın geleceğini tehdit eden bu eğilimlere karşı toplumbilimciler, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği yaparak, aileyi destekleyici ve koruyucu politikalar geliştirmelerinin önemine dikkat çekiyor. Teknolojinin insanlık için bir tehdit değil, fayda sağlayan bir araç olarak kullanılması gerektiğini vurgulayan Süleymanlı, bu sayede sağlıklı toplumsal yapılar oluşturulabileceğini belirtiyor.
Kaynak: Haber Merkezi
Son Haberler
AK Parti’de Bursa'dan önemli atamalar
Sanat dünyası yasta: Ünlü isimlerden peş peşe Tanyeli paylaşımları geldi!
Konut piyasasında şubat verisi: Fiyatlar artsa da reel düşüş sürüyor