Hava Durumu

#Yumurta

Bursa Hayat Gazetesi - Yumurta haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yumurta haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Günde 1 adet yumurta yemek neden önemli ? Haber

Günde 1 adet yumurta yemek neden önemli ?

Günde bir yumurta tüketmenin birçok sağlık faydası vardır. İşte nedenlerinin bazıları: Yumurta, vücudun tamir ve yenilenmesi için gerekli olan yüksek kaliteli proteinin mükemmel bir kaynağıdır. Kas kütlesini artırmaya, tokluk hissini uzatmaya ve metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olur. A, D, E ve K vitaminleri ile birlikte B12 vitamini, çinko, selenyum gibi birçok önemli minerali içerir. Bu besinler, bağışıklık sistemini güçlendirmeye, kemik sağlığını korumaya ve enerji seviyelerini artırmaya katkıda bulunur. Yumurtada bulunan lutein ve zeaksantin, göz sağlığını koruyan antioksidanlardır. Maküla dejenerasyonu ve katarakt gibi göz hastalıklarına karşı koruyucu etkileri vardır. Yumurtada bulunan kolin, beyin fonksiyonları için çok önemli bir besindir. Hafıza, öğrenme ve sinir sistemi sağlığı üzerinde olumlu etkileri vardır. Yüksek protein içeriği sayesinde tokluk hissi uzun süre devam eder. Bu da kilo kontrolüne yardımcı olabilir. Ancak, her şeyde olduğu gibi aşırıya kaçmak da zararlı olabilir. Özellikle kolesterol seviyeleri yüksek olan kişilerin yumurta tüketimine dikkat etmesi gerekir. Genel olarak sağlıklı bir yetişkin için günde bir yumurta tüketmek, beslenme açısından önemli bir katkı sağlayabilir. Yumurtanın diğer faydaları arasında: HDL (iyi kolesterol) seviyesini yükseltirken, LDL (kötü kolesterol) seviyesini dengede tutmaya yardımcı olur. Cildi nemlendirir ve kolajen üretimine katkıda bulunur. D vitamini içeriği sayesinde kemik sağlığını destekler. Unutmayın ki, sağlıklı bir beslenme çeşitliliği gerektirir. Yumurtayı diğer besinlerle birlikte dengeli bir şekilde tüketmek önemlidir. YUMURTAYI NASIL TÜKETEBİLİRSİNİZ? Haşlanmış Omlet Menemen Poşe Sabunlu Bu sadece birkaç örnek. Yaratıcılığınızı kullanarak farklı lezzetlerde yumurta yemekleri hazırlayabilirsiniz. Günde bir yumurta tüketmek, sağlıklı ve dengeli bir beslenmenin önemli bir parçası olabilir. Ancak, herhangi bir sağlık sorununuz varsa doktorunuza danışmadan önce beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmemelisiniz.

İlaçlı yumurta iddiasına yanıt! Haber

İlaçlı yumurta iddiasına yanıt!

Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, sosyal medyada yayılan "ilaçlı yumurta" iddialarına ilişkin açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, bazı sosyal medya paylaşımlarında yumurtaların üzerindeki numaraların, özellikle '0' ve '1' kodlarının sağlıklı, '2', '3' veya '4' kodlarının ise nitrofuran ve veteriner ilaçları içerdiği şeklinde yorumlandığı belirtildi. Bakanlık, yumurtalar üzerindeki numaraların, tavuğun yetiştirme yöntemini ifade ettiğini duyurdu. Bu kodlar şu şekilde açıklanmıştır: '0': Organik yetiştiricilik, organik yemlerle beslenen ve açık havaya erişimi olan, sertifikalandırılmış işletmelerden elde edilen yumurtaları,      '1': Açık dolaşıma erişim, açık havaya erişimi olan kümeste serbest dolaşabilen tavuklardan elde edilen yumurtaları,      '2': Kümeste kafessiz yetiştiricilik, kapalı kümes içinde serbest dolaşabilen tavuklardan elde edilen yumurtaları,      '3': Kafesli yetiştiricilik, kafeste yaşayan tavuklardan elde edilen yumurtaları ifade etmektedir. Açıklamada, '4' kodlu bir yetiştiricilik yöntemi bulunmadığı ve sosyal medyada yayılan iddiaların gerçeği yansıtmadığı vurgulandı. Yumurtaların, hangi yetiştiricilik türünden elde edilirse edilsin, nitrofuran ve diğer veteriner ilaçlar açısından denetlendiği ve olumsuzluk tespit edilmesi durumunda 5996 sayılı "Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu" kapsamında işlem yapılacağı ifade edildi.

Yumurta fiyatlarındaki dalgalanmalar: Tüketici üzerindeki etkileri Haber

Yumurta fiyatlarındaki dalgalanmalar: Tüketici üzerindeki etkileri

Yumurta, günlük beslenmenin temel unsurlarından biridir ve çeşitli yemeklerin vazgeçilmez bir malzemesidir. Ancak, son yıllarda yumurta fiyatlarındaki dalgalanmalar, hem tüketiciler hem de sektör üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. 1. YUMURTA FİYATLARINDAKİ DALGALANMALARIN NEDENLERİ Yumurta fiyatlarındaki dalgalanmalar, çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir: Arz ve Talep: Yumurta arzındaki azalma veya talepteki artış, fiyatların yükselmesine neden olabilir. Tersine, arzın artması veya talebin düşmesi fiyatları düşürebilir. Girdi Maliyetleri: Yem, enerji ve iş gücü maliyetlerindeki artışlar, yumurta üretim maliyetlerini etkiler ve bu da fiyatların yükselmesine yol açabilir. Hava Koşulları ve Hastalıklar: Tarım sektöründe meydana gelen hava koşulları ve hayvan hastalıkları, yumurta üretimini etkileyerek fiyatların dalgalanmasına neden olabilir. Ekonomik ve Politik Faktörler: Enflasyon, döviz kurları ve ticaret politikaları gibi ekonomik ve politik faktörler de yumurta fiyatlarını etkileyebilir. 2. TÜKETİCİLER ÜZERİNDEKİ DOĞRUDAN ETKİLER Gıda Bütçesi: Yumurta fiyatlarındaki artış, tüketicilerin gıda bütçelerini zorlayabilir. Özellikle dar gelirli aileler, yüksek fiyatlar nedeniyle daha az yumurta tüketmek zorunda kalabilirler. Beslenme Alışkanlıkları: Yumurta fiyatlarındaki dalgalanmalar, tüketicilerin beslenme alışkanlıklarını değiştirebilir. Yüksek fiyatlar nedeniyle yumurta yerine alternatif protein kaynaklarına yönelim artabilir. Tüketim Miktarı: Fiyat artışları, tüketicilerin yumurta tüketim miktarını azaltabilir. Bu, bazı yemeklerin veya kahvaltıların değişmesine yol açabilir. 3. TÜKETİCİ DAVRANIŞLARINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER Marka ve Ürün Seçimi: Yumurta fiyatlarındaki artış, tüketicilerin daha ucuz alternatif markalara veya ürünlere yönelmesine neden olabilir. Bu durum, yerel üreticilere olan talebi etkileyebilir. Daha Fazla Araştırma: Tüketiciler, daha uygun fiyatlı yumurta bulmak için marketlerde daha fazla araştırma yapabilir ve fiyatları karşılaştırabilirler. Tasarruf Stratejileri: Yüksek fiyatlar nedeniyle, bazı tüketiciler yumurta alımını azaltabilir veya yumurtalı ürünlerin tüketimini azaltarak tasarruf yapmaya çalışabilirler. 4. UZUN VADELİ ETKİLER Gıda Güvenliği: Yumurta fiyatlarındaki sürekli dalgalanmalar, tüketicilerin gıda güvenliği konusunda endişe yaşamalarına neden olabilir. Yüksek fiyatlar, bazı tüketicileri düşük kaliteli ürünlere yönlendirebilir. Sosyal ve Ekonomik Etkiler: Yumurta fiyatlarındaki artış, toplumsal eşitsizlikleri daha da derinleştirebilir. Dar gelirli aileler, bu fiyat artışlarından daha fazla etkilenir ve sosyal sorunlar ortaya çıkabilir. Pazar Dinamikleri: Sürekli dalgalanan fiyatlar, yumurta pazarındaki rekabeti etkileyebilir. Üreticiler, fiyat istikrarını sağlamak için yeni stratejiler geliştirebilirler.

Yumurta fiyatlarına zam mı geldi? Haber

Yumurta fiyatlarına zam mı geldi?

Tüm Türkiye'de günlük yaşamın önemli bir parçası olan yumurtaya yeni bir zam haberi geldi. Son günlerdeki maliyet artışlarının ardından, yumurta fiyatlarına 35 kuruşluk bir artış yapıldı. Yeni fiyat düzenlemesiyle birlikte, yumurta başına eklenen 35 kuruşluk zam, tüketicilerin mutfak bütçesinde değişiklikler yapmalarına neden olacak. Bu artışın, özellikle düşük gelirli aileler ve öğrenciler için ekonomik sıkıntılara yol açması bekleniyor. Uzmanlar, gıda fiyatlarındaki artışın, üretim maliyetlerindeki yükselişlerden ve genel ekonomik koşullardan kaynaklandığını belirtiyor. Yumurtanın fiyatındaki bu değişiklik, market raflarında daha belirgin hale gelirken, tüketicilerin alışveriş yaparken fiyatları daha dikkatli incelemesi gerektiği vurgulanıyor. Ekonomik dalgalanmalar ve artan maliyetlerin etkisiyle, diğer gıda ürünlerinde de benzer fiyat artışlarının yaşanabileceği öngörülüyor. Bu nedenle, vatandaşların bütçelerini gözden geçirmeleri ve tasarruf önlemleri almaları öneriliyor. YUMURTANIN FİYATI NEDEN ARTIYOR? Yumurta fiyatlarındaki bu artışın başlıca nedenleri arasında şunlar yer alıyor: Yem fiyatları: Tavukların beslenmesinde kullanılan yemlerin maliyetlerindeki artış, üretim maliyetlerini doğrudan etkiliyor. Enerji maliyetleri: Kuluçka fabrikaları, soğuk hava depoları gibi üretim süreçlerinde kullanılan enerjinin maliyetlerindeki artış, yumurta fiyatlarına yansıyor. Arz-talep dengesizliği: Bazı dönemlerde artan talep, sınırlı arz nedeniyle fiyatların yükselmesine neden oluyor. Global etkenler: Dünya genelindeki gıda fiyatlarındaki artışlar da yerel piyasaları etkiliyor.

Mayıs çukuru fiyatları düşürdü Haber

Mayıs çukuru fiyatları düşürdü

Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) Başkanı İbrahim Afyon, kış aylarına göre kahvaltı alışkanlığının değişerek yumurta tüketiminin azalması ve tavuk sürülerinin gençleştirilmesinden kaynaklı fiyatlarda düşüş yaşandığını, bunun sektörde "mayıs çukuru" olarak adlandırıldığını belirterek, "Bu sene 'mayıs çukurumuz', 'mayıs kanyonuna' dönüştü." dedi. YUM-BİR'in verilerine göre, kafes yetiştiriciliğiyle üretilen ve 1 Ocak'ta tanesi 2,75 liradan üreticiden çıkan büyük boy yumurta, market raflarında tanesi 4, kolisi 120 liradan yerini alırken, 1 Nisan itibarıyla üreticiden aynı özelliklerdeki yumurtanın çıkış fiyatı 1,75, marketlerdeki 30'lu fiyatı 86 liraya kadar düştü. YUM-BİR Başkanı Afyon, AA muhabirine, geçmişten bu yana mutfakların vazgeçilmezi, protein kaynağı yumurtanın fiyatıyla değil, faydasıyla anılmasını istediklerini belirtti. "Sektörün, üretimi daraltması nedeniyle yumurta fiyatları yükseldi" diyen Afyon, üretimde dengeye ulaştıktan sonra fiyatların tekrar düşüşe geçtiğine dikkati çekti. Afyon, şunları kaydetti: "Gerçek piyasaya bakıldığı zaman marketlerdeki yumurta fiyatları tüketici açısından normal. Üretim fiyatı maliyetlerin altında kaldığı için üretici zarar etmekte. Mevsimsel geçişlerden kaynaklı bu zarar öngörülüyordu. İnsanlarımızın kahvaltı alışkanlıkları yaz döneminde değişiyor, yumurtayı pek tüketmiyor. İhracatta yaşanan bazı sorunlardan, lojistik olanakların kısıtlanmasından kaynaklı birtakım sıkıntılar yaşadık. Yumurtanın arzını yönetemediğimiz için biraz daha düşme bekleyen tüccarlar mal alımına biraz mesafeli durdukları için düşüş yaşıyoruz. Bu düşüşlerden kaynaklı tüketiciler mutlu oluyor ama fiyatların düşük seyretmesi ileride daha yüksek fiyata yememize neden olabilir. Buna gerek kalmaması için bizim birtakım planlamalarımız var, devletimizin desteklediği planlı üretim. Bu planda, arzı yönetebilmek, yeni tüketim kanallarına yönelmek ve yeni ihracat pazarları bulmak yer alıyor." Yumurtaların sertifikalarının muhakkak kontrol edilmesi gerektiğine işaret eden Afyon, tüketicinin aynı yumurtaya gereksiz yüksek bedel ödemesini istemediklerini vurguladı. Kış aylarına göre kahvaltı alışkanlığının değişerek yumurta tüketiminin azalması ve tavuk sürülerinin gençleştirilmesinden kaynaklı fiyatlarda düşüş yaşandığını ve bunun sektör tarafından "mayıs çukuru" olarak adlandırıldığını anlatan Afyon, "Bu çukurun uzunluğu, derinliği sektörün yatırımlarını etkiler. Biz bu mevsimde biraz düşüş öngörüyorduk ama öngörülenin üzerinde olunca biraz daha ileriye dönük yatırımlarımızı düzenlememiz icap ediyor. Bu sene 'mayıs çukurumuz', 'mayıs kanyonuna' dönüştü." değerlendirmesinde bulundu. KALKINMA YOLU PROJESİ Afyon, 2018'de Irak'ın yumurta alımına koyduğu engelin ardından üreticinin yeni pazar arayışına girdiğini, bu sayede sektörün 2023'te 430 milyon dolar ihracat yaptığını anımsattı. Üretici tarafından krizin fırsata çevrildiğine değinen Afyon, "Bu fırsat dolayısıyla şu anda 36 ülkeye yumurta ihraç etme potansiyelindeyiz. Haftalık 19 ülkeye aktif ihracatımız devam ediyor. Körfez ülkeleri ağırlıkta olmak üzere dönem dönem değişse de ABD, Uzak Doğu ve Avrupa dahil olmak üzere ülke pazarımızı çeşitlendirdik. Son zamanlarda ABD ve Japonya'da görülen bazı hastalıklardan kaynaklı bu ülkelerin de yumurta ihtiyacını Türkiye'den tamamlıyoruz." şeklinde konuştu. Yumurta üreticisinin Irak'ın alım yasağı dolayısıyla uzun zamandır ikinci bir alternatif kapı açılması yönünde talepleri olduğunu belirten Afyon, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gayretleriyle ortaya çıkan Kalkınma Yolu Projesi sayesinde yumurtayı, ulaştıramadıkları pazarlara da gönderme imkanı bulacaklarını söyledi. Basra Körfezi ülkelerinde oluşan lojistik sıkıntısını Afrika'yı dolaşarak aşmaya çalıştıklarını anlatan Afyon, "İlerleyen dönemde bu Kalkınma Yolu'nun meyvesini ülke olarak, sektör olarak alacağımızı düşünüyoruz." dedi.

Yüzde 200 zam haberleri sonrası uzmanından açıklama Haber

Yüzde 200 zam haberleri sonrası uzmanından açıklama

HasTavuk Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, tavuk fiyatlarında yıllık artışın yüzde 74,4 olduğunu açıkladı. İhracatın yasaklanmasıyla Türkiye’nin güvenilir ihracatçı olmaktan çıkacağını, bu boşluğun Brezilya gibi ülkeler tarafından doldurulacağını ifade eden Sezer, "Biz üretimi kısmadık, ihtiyacın üzerinde üretim yaptık. Yeteri kadar arzımız var" dedi. Tavuk ihracatının yıl sonuna kadar kısıtlanması ve son günlerde medyada yer alan tavuk fiyatlarının yüzde 200 arttığına dair haberler üzerine, HasTavuk Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, İHA'ya açıklamalarda bulundu. Fiyat artışından tavuk ihracatına, kümes sorunundan yumurta piyasasına kadar sektör ile ilgili geniş değerlendirmelerde bulunan Sezer, bir yıl içerisinde de yüzde 74,4 zam geldiğinin altını çizdi. Türkiye’deki yıllık tavuk üretimi, iç piyasa ve ihracata giden ürünler hakkında da konuşan Sezer, Türkiye’de tüketilmeyen birçok ürünün yurt dışına gittiğini, ihracatın durdurulmasının bu açıdan da doğru olmayacağının altını çizdi. “FİYATLARA YÜZDE 200 ZAM HABERİ YALAN” Türkiye’de her şeyin enflasyon kadar fiyatının yükseldiğini belirten Müjdat Sezer, “Son zamanlarda gündeme gelen beyaz etin neden daha çok yükseldiği, olması gerekenden daha fazla yükseldiği gibi konuşmalar var. 1 Ocak 2023 tarihinde bütün tavuğun fiyatı 36 lira 40 kuruştu. 14 Mart 2024’te tarihindeki fiyatı 70 lira 30 kuruştur. Bunlar bizim marketlere, bayilerimize nakliye dahil teslim ettiğimiz fiyatlardır. Niye bütün tavuk üzerinden gidiyorum. Bunun çıkış noktası bütün tavuktur. Alt kırılım ve lüks ürünlere kadar fiyatlar değişebiliyor. ‘Sene içerisinde yüzde 200 zam yapıldı’ haberleri asılsızdır. Bu rakamlar bizim faturalandırdığımız rakamlar. Kim istiyorsa gelip, her türlü şirketimizde bunu basitçe ispat edebiliriz. 36 lira 40 kuruştan 70 lira 30 kuruşa gelmesinin manası da şu; 15 aylık yüzde 93, bu da yıllık yüzde 74,4 fiyat artışı demektir. Nerede yüzde 200 fiyat artışı? Bu haberler doğru değil, yalan” diye konuştu. “KIRMIZI ET ALIMLARINDA DÜŞÜŞ YAŞANDI” “Neden fiyatlar yükseliyor kısmına gelecek olursak, insanların alım gücünde bir azalma oldu. Enflasyonun yüksek olmasından kaynaklanan bir şey” diyerek sözlerini sürdüren Sezer, “Bunun dışında Türkiye’ye özel bir durum var. Dünyanın her yerinde kırmızı et bu kadar pahalı değil. Kırmızı et alımında düşüşler yaşandı. İnsanlar da hayvansal protein ihtiyacını karşılamak için ya balık ya da tavuk yiyecekler. Kırmızı et fiyatlarıyla karşılaştırdığınız da tavuk fiyatları uygun kaldı ve talep arttı. Biz hiçbir zaman talep arttı diye fiyat artışı yapmadık. Kırmızı etin 600-800 lira olan bir yerde, bizim teslim fiyatımızın 70 lira olan tavuğun market üstüne fiyat koyuyor. Her marketin fiyatları farklı, biz ona karışamıyoruz. Diyelim ki markette bütün tavuk kilosu 80-90 lira oldu, bu bile alım gücü açısından tercih edilen bir ürün haline geldi” ifadelerini kullandı. “BİZ ÜRETİMİ KISMADIK, İHTİYACIN ÜSTÜNDE ÜRETTİK” Türkiye’nin 2020 yılında 2 milyon 136 bin 263 ton tavuk eti ürettiğinin altını çizen Sezer, “2021 yılında artarak, 2 milyon 245 ton oldu. 2022’de 2 milyon 400 tona ulaştı. Buraya kadar istikrarlı bir üretim artışımız var. Sektör, olması gereken şekilde insanların talebini sağlamak için gerekli artışını yapmış. Sonra bakıyoruz, 2023 yılında 2 milyon 328 tona düşmüşüz. 100 bin ton düşüş var. Bu da alım gücünün düşmesinden kaynaklanıyor. 2022 yılında üretim fazlaca artınca, sektör o yıl zarar ediyor. Zarar edince, ürettiğiniz malı biraz az üretirsiniz. Ekonomik bir karardır. Gelelim en son duruma, 2023’ün ilk 2 ayında 367 bin 460 ton beyaz et üreten sektör, 2024’ün ilk 2 ayında 404 bin 744 ton üretim yapmış. Biz üretimi kısmamışız. İhtiyacın daha da üstünde üretmişiz. Burada sektörün doğru kararlar aldığı ve tüketiciyi düşünerek işler yaptığını ispat edebiliyoruz” şeklinde konuştu. “YETERİ KADAR ARZIMIZ VAR” Ürünlere ulaşımla ilgili aksaklıkların yaşandığına dair çıkan söylentileri de yalanlayan Müjdat Sezer, “Ürünlere ulaşım ile ilgili en ufak bir sıkıntı yok. Kırmızı et için kuyruklarda insanlar bekliyor. Siz nereye giderseniz gidin, parasını verirsiniz, beyaz etinizi alır, filenize koyar ve evinize gidersiniz. Ben hiçbir zaman beyaz et konusunda şunu bulamıyorum diyen bir tane tüketici duymadım, görmedim. Yeteri kadar arzımız var” dedi. “İÇ PİYASAYA DAHA FAZLA ÜRÜN VERİLMİŞ” İhracat konusunun da medyada biraz şişirildiğini dile getiren Sezer, “Olması gerekenin üstünde fiyatlar söylendi. Onların gerçek olmadığını söyledim. Buna bağlı olarak ihracat kapatılır, ya da azaltırsak ne olacağını anlatayım. 2022 yılında Türkiye’nin beyaz et ihracatı 620 bin ton, 2023 yılında 505 bin ton olarak gerçekleşiyor. Zaten düşmüş, yani iç piyasaya daha fazla ürün verilmiş. 2024 şubat ayında 38 bin 793 bin ton, mart ayında da 41 bin 552 ton ihracat yapılmış. İhracata çok gitti de iç piyasada mağduriyet var gibi bir şey de söz konusu değil. Bizim yaklaşık ihracat oranımız son 2 ayda yüzde 20’lere düşmüş. Eskiden yüzde 30 olan oran, iç piyasaya daha fazla mal verdiği için ihracat düşmüş” ifadelerini kullandı. “İHRACATI YASAKLAMAK DOĞRU DEĞİL” Türkiye’de tüketilmeyen tavuk ürünlerinin ihracatının yapıldığını hatırlatan Sezer, “İç piyasada satılamayan tavuk ayağı, tavuk konservesi, kanat ucu, tavuk derisi, yumurtacı tavuğun kesildikten sonra kalan özellikle Afrika’ya giden ürünleri içine alan bir paket daha var. İç piyasada ne yaparsanız yapın, satamayacağınız ürünlerin miktarı bizim ihracatımızın yarısıdır. İhracat yasaklanınca bunlar, atık ürün işlemeye gidecek. Orada büyük bir ekonomik kayıp olacak. Biz 1-2 lira daha iç pazara sattığımız ürünü daha pahalıya mal edeceğiz, bu da tüketici fiyatlarına aks edecek. Türkiye’de göğüs ürünü pahalı ve halkımız pek sevmediği için daha çok yurt dışına gidiyor. Bunun fiyatı daha da pahalı. Dışarıda da göğüs ürünlerine talep daha fazla. İçeride kullanılan ürünle, dışarıda tüketilen ürün farklı oluyor. Bunu da durdurursanız, yine sıkıntı olacak. İhracatta ikincisi durum da finansman. Peşin parayı alırız, malı göndeririz. İhracat durursa, az da olsa finansmanda da sıkıntı çıkacaktır. İhracat yasaklanması doğru bir mantık değil, yasaklanırsa içeriye girecek ürün aylık 20 bin ton, zaten bizim dişimizin kavuğuna bile girmez. Fiyatları da çok etkilemez. Etkilese de bu kadar gürültü çıkartılacak bir konu da değil. Ama ihracatı yasaklarsanız, Türkiye güvenilir ihracatçı olmaktan çıkar. Bir sürü ticari anlaşma yapanlar var. Bugün var, yarın yok. Karşınızda sizin keyfinizle hareket edecek bir müşteri tarzı yok. Brezilya gelir, sizin açığınızı kapatır. Türkiye’ye döviz lazım diyoruz. Karınca kararınca ona da bir desteğimiz var” diye konuştu. “CANLI HAYVAN ÜRETİMİ DİĞER ÜRETİMLERE BENZEMEZ” Yumurta konusuna da değinen Sezer, “Bir dönem aynı gürültü yumurta için de çıkarıldı. Canlı hayvandan üretilen ürünlerden söz ediyoruz. Canlı hayvan üretimi, tekstil, otomotiv üretimine benzemez. Hayvan canlı olduğu için yer, içer, yumurtlar. Arkadan eti gelir. Makine değil, dokuma tezgahı değil bu. Düğmeye basalım, kapansın. Yumurtlama, yem yeme, büyüme deme şansı yok. Arz-talep dengesini biraz kurcaladığınızda fiyatlar düşer. Bu tersi için de geçerlidir. Olmazsa da fiyatlar yükselir. Canlı hayvan üretimi, diğer üretimlere benzemez. Uzun vadeli planlamalar yapmak lazım” dedi. “DÜNYADA BEYAZ ET TÜKETİMİ FİYATA BAKMADAN ARTIYOR” Sektör olarak ne yaptıklarını bildiklerini ve dünyayı takip ettiklerini anlatan Sezer, sözlerine şöyle devam etti; “Bundan sonra ne yapmalıyız? Buradan bütün yetkililere sesleneyim. Biz sektör olarak işimizi bilen bir sektörüz. Dünyayı da takip ediyoruz. Beyaz et dünyada şöyle; eskiden dünyada en çok domuz yenirdi. Sonra sığır oldu. Beyaz et tüketimi dünyada da ucuzluğuna pahalılığına bakmadan artıyor. 2030 yıllarında beklenen insan başına beyaz et tüketimi dünyada 50 kilogram ön görülüyor. Bunun sebepleri şu; tartışmasız beyaz et daha sağlıklı. Daha kolay bulunabiliyor. Daha çabuk üretim arttırılıp, azaltılabiliyor. Bir diğer konu da karbon salınımı diye bir şey var. Günün birinde dünya kirlendi. Bizim çocuklar, torunlar ne yapacak. Onları da düşünerek bir şeyler yapmamız gerekiyor. Karbon salınımı en az et ve yumurta tavuğunda meydana geliyor. Sığırla karşılaştırdığınızda, sığır üretimde 4 misli diyebiliriz. Süt ineği ile karşılaştırdığınızda 3 katı fark var. Büyük bir oran bu. Siz karbon salınımını yabana atamazsınız. İkincisi su sorunudur. İklim değişimi diyoruz, dolayısıyla suyu az tüketerek üretim yapmamız lazım. Sığır etini üretmek için 20 litre, tavuk etini üretmek için ise 2 litre suya ihtiyacınız var. Türkiye olarak şimdiden tedbirleri almazsak vay halimize” “KÜMES AÇIĞI KAPATILMALI” Müjdat Sezer sözlerini şöyle tamamladı; “Tüketim artacak, avantajları var diyoruz. Bizim üretmemiz lazım. Sektör güçlü, kaliteli, bilgili. Fabrikaları var, açık kapasiteleri var. İşçi de biraz zorlanıyoruz ama bir şekilde bulunacak. Gel gelelim kümes yok. Şimdiden biz kümes açığını kapatmamız için makro planlamalar yaparak kararlar vermeliyiz. Avrupa fonları bu tarafa daha çok aktarılabilir. Kümes yatırımı çok büyük. Firmaların tek başına bunu yapması mümkün değil. 1 lira o iş için lazımsa, kümes için 3 lira lazım. Oraya da devletin bir şeyler düşünmesi lazım. Uygun kredilerle desteklenebilir. Bu gün bu tedbirleri almazsak, kırmızı et için ne konuşuyorsak, yarın beyaz et için onları konuşacağız. Şimdiden bildiğim kadarıyla ikaz etmiş olayım”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.