Hava Durumu

#Yaşam

Bursa Hayat Gazetesi - Yaşam haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yaşam haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

En uzun yaşayan insan kim? Haber

En uzun yaşayan insan kim?

Dünya tarihinde, uzun yaşam süreleriyle dikkat çeken birçok insan bulunmaktadır. Hem geçmişteki hem de günümüzdeki en yaşlı bireyler, sağlık, genetik, yaşam tarzı ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu ile uzun ömürlerini elde etmişlerdir. İşte tarihin ve günümüzün en yaşlıları: TARİH BOYUNCA KAYITLARA GEÇMİŞ EN YAŞLILAR Zaro Ağa: Türkiye'den olan Zaro Ağa, 1774 veya 1777 doğumlu olduğu iddia edilen ve 1934'te vefat ettiği belirtilen bir şahıstır. Ölüm belgesine göre 157 yaşında ölmüştür, ancak bu yaş konusunda bazı tartışmalar bulunmaktadır. Jeanne Calment: Fransa'dan olan Jeanne Calment, 122 yaşına kadar yaşamış ve tarihin en uzun süre yaşamış kişisi olarak Guinness Dünya Rekorları'nda yer almaktadır. Jiroemon Kimura: Japonya'dan olan Jiroemon Kimura, 116 yaşına kadar yaşamıştır. Erkeklerde bilinen en uzun yaşam süresine sahip kişidir. İŞTE EN YAŞLI İNSANLAR LİSTESİ Sıra No İsim Doğum Tarihi Ölüm Tarihi Yaş Ülke 1 Jeanne Calment 21 Şubat 1875 4 Ağustos 1997 122 yıl, 164 gün Fransa 2 Kane Tanaka 2 Ocak 1903 19 Nisan 2022 119 yıl, 107 gün Japonya 3 Sarah Knauss 24 Eylül 1880 30 Aralık 1999 119 yıl, 97 gün Amerika Birleşik Devletleri 4 Lucile Randon 11 Şubat 1904 17 Ocak 2023 118 yıl, 340 gün Fransa 5 Nabi Tajima 4 Ağustos 1900 21 Nisan 2018 117 yıl, 260 gün Japonya 6 Marie-Louise Meilleur 29 Ağustos 1880 16 Nisan 1998 117 yıl, 230 gün Kanada 7 Violet Brown 10 Mart 1900 15 Eylül 2017 117 yıl, 189 gün Jamaika 8 Maria Branyas 4 Mart 1907 19 Ağustos 2024 117 yıl, 168 gün İspanya 9 Emma Morano 29 Kasım 1899 15 Nisan 2017 117 yıl, 137 gün İtalya 10 Chiyo Miyako 2 Mayıs 1908 22 Temmuz 2018 117 yıl, 81 gün Japonya 11 Misao Okawa 5 Mart 1898 1 Nisan 2015 117 yıl, 27 gün Japonya 12 Jiroemon Kimura 19 Nisan 1897 12 Haziran 2013 116 yıl, 54 gün Japonya 13 Christian Mortensen 16 Ağustos 1882 25 Nisan 1998 115 yıl, 252 gün Amerika Birleşik Devletleri 14 Emiliano Mercado del Toro 21 Ağustos 1891 24 Ocak 2007 115 yıl, 156 gün Porto Riko 15 Mathew Beard 9 Temmuz 1870 16 Şubat 1985 114 yıl, 222 gün Amerika Birleşik Devletleri 16 Walter Breuning 21 Eylül 1896 14 Nisan 2011 114 yıl, 205 gün Amerika Birleşik Devletleri 17 Yukichi Chuganji 23 Mart 1889 28 Eylül 2003 114 yıl, 189 gün Japonya 18 Joan Riudavets 15 Aralık 1889 5 Mart 2004 114 yıl, 81 gün İspanya 19 Gustav Gerneth 15 Ekim 1905 22 Ekim 2019 114 yıl, 7 gün Almanya 20 Fred H. Hale Sr. 1 Aralık 1890 19 Kasım 2004 113 yıl, 354 gün Amerika Birleşik Devletleri 21 Yisrael Kristal 15 Eylül 1903 11 Ağustos 2017 113 yıl, 330 gün İsrail

Haber

"Kadın Varsa Hayat Var" sergisi sanatseverlerin beğenisine sunuldu

Esenler Belediyesi tarafından "Kadın Varsa Hayat Var" sergisi Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi'nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, Deniz Kalaycı küratörlüğünde açılan sergi, fotoğraf sanatıyla ilgilenen kadınların objektifine yansıyan ve hayata bakış açılarını belgeleyen fotoğraflardan oluşuyor. Açıklamada görüşlerine yer verilen Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, kadınların geleceğe şekil veren merhamet, sevgi ve şefkat sembolü olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Eğer kadın mutluysa aile mutludur, mahalle mutludur, şehir mutludur, ülke mutludur. Eğer kadının umudu varsa ülkenin de umudu vardır. İnsanlığın var oluşundan bugüne hayatımızın her alanında var olan çalışkan, üretken, fedakar kadınlarımıza imkan ve destek verilirse başaramayacağı bir şey yoktur. Biz Esener’de tüm çalışmalarımızı bu doğrultuda yapıyor, ilçemizde yaşayan tüm kadınlarımıza her alanda destek veriyor ve çalışmalarımızı mutluluk üzerine inşa ediyoruz." Sergi küratörü Deniz Kalaycı ise Türkiye'de ve dünyada amatör ve profesyonel fotoğrafçılıkla ilgilenen birçok kadının bulunduğunu aktararak, "Kadın fotoğraf sanatçılarının görünürlüğünü arttırmak ve aradaki iletişimi kuvvetlendirmek için Esenler Belediyesi ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliği olarak, fotoğraf sanatı ile ilgilenen kadınlarımızı onore etmek, onların nezdinde kadınlarımızın kültürel ve sanatsal yaşamımıza sunduğu katkıyı ortaya çıkarmak istedik. Bu amaçla ülkemizden ve dünyadan 53 farklı kadın fotoğraf sanatçısının çektiği eserlerden oluşan bir fotoğraf sergisi hazırladık." değerlendirmesinde bulundu. Sergi, 1 ay boyunca ziyarete açık olacak.

İzmir Kumru nasıl yapılır, içinde neler var? Haber

İzmir Kumru nasıl yapılır, içinde neler var?

İzmir Kumrusu, İzmir'in damak tadını yansıtan eşsiz bir lezzetidir. İçerisine İzmir Tulum Peyniri, domates ve biber konularak soğuk servis edilen veya kömürde pişirilmiş sucuk, salam ve kaşar peyniri ile domates eklenerek sıcak servis edilen bu muhteşem sandviç, hem sokak lezzeti hem de İzmir'in simgesi haline gelmiştir. İzmir Kumru Ekmeği olarak adlandırılan bu ekmek, nohut mayası kullanılarak veya kullanılmadan hazırlanabilir. Orta kısmı geniş, uçları ise incelen bu ekmek, adeta bir kuşun gövdesine benzer bir şekil alır ve bu da kumru ekmeğini diğerlerinden ayırır. İzmir'de yaklaşık 150 yıldır üretilen ve geleneksel bir lezzet olan kumru, zamanla çeşitlenmiş ve daha da popüler hale gelmiştir. Önceleri sadece peynir, domates ve biberle yapılan kumru, 1940'lardan itibaren sıcak olarak da tüketilmeye başlanmıştır. Bu dönemde, simit ile peynirin mükemmel uyumu esin kaynağı olmuş ve fırıncı esnafı tarafından yeni bir lezzet olan İzmir Kumrusu ortaya çıkmıştır. Kumru ekmeğinin simit şekli, diğer simitlerden farklı olarak kumru görünümündedir. Günümüzde, İzmir Kumrusu farklı çeşitleriyle sıklıkla tüketilmektedir. "Çeşme Kumrusu" olarak da bilinen ve içeriğine sucuk, salam ve eritilmiş peynir eklenerek tost makinesinde ısıtılan çeşitleri oldukça popülerdir. İzmir Kumrusu, özellikle öğleden sonra veya akşamüstü çay saatlerinde tercih edilen bir atıştırmalık olarak ön plana çıkar. İçerisindeki tulum peyniri, domates ve biberle iştah açıcı bir lezzet sunar. İzmir Kumrusunun öne çıkan özelliği, İzmir Kumru Ekmeği'nin uzun yıllara dayanan geleneksel üretim yöntemleriyle hazırlanmasıdır. Bu ekmek, İzmirli fırıncı ustaları tarafından özenle hazırlanan hamurun fermantasyon sürecinden geçirilerek şekillendirilmesiyle elde edilir. İZMİR KUMRUSUNUN İÇİNDE NELER VAR? İzmir Kumrusu; İzmir Kumru Ekmeği'nin içerisine, servis şekline bağlı olarak peynir, domates ve biber veya sucuk, salam ve eritilmiş peynir konularak hazırlanır. İzmir Kumru Ekmeği ise, buğday unu, su ve tercihe göre nohut mayası ile hazırlanan hamurun şekillendirilerek pişirilmesiyle elde edilir. Bu uzun süreçli imalat yöntemi, İzmir Kumrusunun eşsiz lezzetini ve kalitesini sağlar. İzmir Kumrusu, sadece bir sandviç değil, İzmir'in kültürel bir sembolüdür ve bu eşsiz lezzeti tatmak, İzmir'in sokaklarında gezinirken unutulmaz bir deneyim sunar. İZMİR KUMRUSU ÜRETİMİ: LEZZETİN İKİ FARKLI SUNUMU İzmir Kumrusu, sıcak veya soğuk servis edilen olmak üzere iki farklı şekilde üretilir: A. Sıcak Servis Edilen İzmir Kumrusu Üretimi: İzmir Kumru ekmeği, öncelikle ikiye bölünmeden ortadan ikiye kesilir ve ardından kömür ateşine yerleştirilir. Yaklaşık 5 dakika boyunca kömür ateşinde pişirilir ve iç yüzeylerine margarin sürülür. Daha sonra, kömürde pişirilmiş 25-30 gram sucuk, 20-25 gram salam ve 25-30 gram eski kaşar peyniri veya kızartılarak ilave edilen taze kaşar peyniri ile 2 dilim (40-50 gram) domates içerisine yerleştirilir. İsteğe bağlı olarak, müşterinin talebine göre sosis eklenerek çeşitlendirilebilir. B. Soğuk Servis Edilen İzmir Kumrusu Üretimi: İzmir Kumru ekmeği, ikiye bölünmeden ortadan ikiye kesilir ve içerisine İzmir veya Bergama Tulum Peyniri, 2-3 dilim domates ve yarım veya tam yeşilbiber eklenir. Hazırlanan iç malzemelerle doldurulan kumru, soğuk olarak servise sunulur. İzmir Kumrusu, hem sıcak hem de soğuk servis seçenekleriyle, lezzetli iç malzemeleriyle ve özgün sunumuyla İzmir'in en sevilen atıştırmalıklarından biridir. Hem sıcak hem de soğuk versiyonlarıyla müşterilere sunulan bu lezzetli sandviç, İzmir'in sokak lezzetlerinden biri olarak popülerliğini korumaktadır.

Evde en kolay rulo pasta tarifi: Lezzetine bayılacaksınız! Haber

Evde en kolay rulo pasta tarifi: Lezzetine bayılacaksınız!

Kekin yumuşaklığı ve kremanın lezzetiyle tadına doyulamayan bu rulo pastayı hazırlamak için malzemeleri hazırlayın. İşte tarifin tüm detayları… RULO PASTA İÇİN GEREKLİ MALZEMELER Kek hamuru için gerekli malzemeler: 3 tane yumurta         1 su bardağı toz şeker (1 parmak eksik olacak)         1 su bardağı un         1 paket şeker vanilin         1 paket hamur kabartma tozu Kekin kreması için gerekli malzemeler: 500 ml süt         2 buçuk yemek kaşığı un         4 yemek kaşığı toz şeker         1 yemek kaşığı nişasta         1 yemek kaşığı tereyağı Pastanın arasına koymak için: Muz (Dilerseniz damak zevkinize göre farklı meyve de ekleyebilirsiniz) Pastanın üzeri için: 150 ml soğuk süt ve 1 poşet krem şanti RULO PASTA TARİFİNİN YAPILIŞI 1.Rulo pastanın hazırlanışına geçmeden önce ilk önce kremanın hazırlanması gerekir. Bunun için bir tencerenin içine un, süt, şeker ve nişastayı ekleyelim. Malzemeleri karıştırdıktan sonra ocağa alalım. Malzemeler koyulaşana kadar karıştıralım. Kremamız piştikten sonra içine vanilyayı ve tereyağını ilave edelim, karıştıralım. Soğuması için başka bir kaba alalım ve üzerini hava almayacak şekilde streçleyelim. 2. Pandispanya için yumurta ve şekeri bir kabın içine alalım. Ardından kıvam alıncaya kadar çırpalım. Daha sonra unumuzu, şeker vanilini ve hamur kabartma tozunu ekleyelim. Malzemeleri iyice çırpalım. 3.Yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye eşit şekilde dağıtalım. Ardından önceden ısıtılan 170 derecelik fırında yaklaşık 12-13 dakika kontrollü şekilde pişirelim. 4.Pişen keki başka bir pişirme kağıdının üzerine ters bir şekilde çevirelim. Ardından altta kalan pişirme kağıdını çıkartalım. Kenarlarının düzgün olması için bıçakla kesebilirsiniz. 5. Keke kremayı sürelim ve ikiye kesilen muzları ekleyelim. Ardından rulo şeklinde saralım. 6.Kekimizi streçleyelim ve en az 2 ila 3 saat arasında buzdolabında dinlendirelim. 7.Soğuduktan sonra üzerine krem şanti sürelim. Dilediğiniz gibi süsleme yapabilirsiniz. Deneyecek kişilere şimdiden afiyet olsun.

Gümüşhane-Şiran sınırında bir kış masalı: Tersun Dağı'nda doğa yürüyüşü Haber

Gümüşhane-Şiran sınırında bir kış masalı: Tersun Dağı'nda doğa yürüyüşü

Trabzon Tenis Dağcılık Kayak İhtisas Kulübü (TEDAK) ve Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) üyesi sporcular Gümüşhane sınırlarındaki Tersun Dağında unutulmaz bir kış yürüyüşü gerçekleştirdi. Toplam 35 sporcunun katıldığı etkinlikte sporcular Tersun Dağından başladıkları yürüyüşte Kızıltaş ve Hatunoluğu mevkiini geçerek Karamustafa köyünde 10 kilometrelik yürüyüşü sonlandırdı. Etkinlikte karlar altında saklı patikalarda ilerlerken doğanın kışlık örtüsünün oluşturduğu büyüleyici bir tablo ile karşılaşan sporcular, karla kaplı ağaçların oluşturduğu tünellerden geçerek ilerledi. Yer yer 1 metreyi aşan kar kalınlığında karla mücadele etmenin verdiği keyifle neşeli kahkahalar atan sporcular, zaman zaman kayarak zaman zaman da birbirleriyle güreş yaparak zaman zaman da kartopu oynayarak anın tadını çıkardı, çocukluklarına geri döndü. Bembeyaz bir örtüyle kaplı zirvenin muhteşem manzarası karşısında büyülenen dağcılar, kendilerini doğaya bırakarak huzurlu anlar yaşayıp tüm yorgunluklarını unuttu. “BU GÜZELLİKLERİ YAŞAMAK HARİKA BİR DUYGU” Karlı doğanın keyfini doyasıya çıkararak bu anları ölümsüzleştirerek bol bol fotoğraf çeken sporculardan Abdurrahman Ezber, “Bu güzellikleri kış mevsiminde yaşamak harika bir duygu. Bunun için zamanın önemi yok bence. Bunu her zaman yapabiliriz. Gayet güzel, hoş ve zevkli bir parkurdu. Kar diz boyu gidiyor zaten harika. Ağaçların üzeri kırağı bağlamış. Ormanın içerisinde müthiş bir atmosfer var” dedi. KAMBOÇYALI ÖĞRENCİLER HAYRAN KALDI Etkinliğe katılmak için Gümüşhane’ye gelen ve Türkiye’nin çeşitli illerinde üniversite okuyan Kamboçyalı öğrenciler Arifin Naseat, Edas El ve Asya El ise “Gördüğümüz en güzel manzaralardan biri. Çok beğendim, çok güzel, 10 numara bir yer. Stres gitti buraya geldiğimde. Çok güzel bir manzara varmış. Beklemediğim manzaralardan oldu” ifadelerini kullandı. “BÜYÜLEYİCİ BİR MANZARA” Etkinliğe Trabzon’dan katılan TEDAK üyesi sporcu Meral Kıvanç da “Parkur tahmin ettiğimden çok daha büyüleyici bir manzaraya sahipti. Orman ve patika yollar vardı, muhteşemdi. Harika manzaralara eşlik etmiş olduk. GÜDAK’la yürümek de çok çok keyifliydi. Gerçekten bundan sonraki faaliyetlerinizde de birlikte yürümek isteriz. Rota harikaydı, yorucu değil, orta zorlukta. Kar muhteşemdi. Yaklaşık bir metreye yakın kar mevcuttu. Çamların üzerinde, göknarların üzerinde karlar hala sabit kalmış soğuktan dolayı. Muhteşem bir manzara eşliğinde rotamız süperdi. Çok memnun kaldık. Teşekkür ederiz” diye konuştu. “DOĞA YÜRÜYÜŞLERİ ALIŞKANLIK HALİNE GELİR” Doğa yürüyüşlerinin alışkanlık haline geleceğini belirterek herkesi bu tür etkinliklere katılmaya davet eden TEDAK Başkan Yardımcısı Mustafa Abanoz ise “Yürüyüşümüz Tersun Dağı'nda başladı. Kızıltaş, Hatunoluğu ve Karamustafa köyünde sona erdi. TEDAK Kulübü ve GÜDAK Kulübü olarak birlikte bir faaliyeti yaptık. Güzel bir ahenk içerisinde, uyum içerisinde faaliyetimizi doğal güzelliklerin içerisinde iki kulüp olarak gerçekleştirdik. Bu coğrafya için alternatif, pazar günü ne yapabilirim diye düşünen insanlar için Gümüşhane'de GÜDAK, Trabzon'da TEDAK'la faaliyetlerimize katılabilirsiniz. Zevk alacağınızı ve alışkanlık haline geleceğine de inanıyorum” dedi. “ÇOK GÜZEL ANILAR BIRAKTIK” Hafta sonları sağlıklı ve kaliteli zaman geçirmek için doğa yürüyüşleri ve kış mevsiminde de kayak etkinlikleri düzenlediklerini belirten GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut da “Bugün 2100 rakamlı Tersun Dağından bir kar yürüyüşü başlattık. Yaklaşık 10 kilometrelik bir parkur. Her sene böyle bir kar yürüyüşü yapıyoruz. Trabzon TEDAK’la organize ettik etkinliği. 35 kişilik bir grupla yürüdük. Parkur çok güzeldi. Çok güzel anılar bıraktık geride. Arkadaşlar çocukluğuna geri döndü, karın içinde eski günlerini hatırladılar. Kimi yuvarlandı, kimi kaydı, kimi atladı, kimi arkadaşını kara gömdü. Anılarımızı tazeledik, çocukluğumuza geri döndük. Tersun Dağından başlayan yürüyüşümüz Hatunoluğu Mevkiinden Karamustafa köyünde bitti. Güzel bir yürüyüştü” ifadelerini kullandı.

Ekmek tüketimi kilo alımına neden olur mu? Haber

Ekmek tüketimi kilo alımına neden olur mu?

Gün içerisinde çok ekmek tüketen vatandaşlar merak ettikleri sorulara yanıt aramaya başladı. Yapılan kısa bir araştırmanın ardından, "Ekmek tüketimi kilo alımına neden olur mu?" sorusuna yanıt bulundu. Peki, "Ekmek tüketimi kilo alımına neden olur mu? Ekmek çeşitleri nelerdir? İşte detaylar...  EKMEK ÇEŞİTLERİ NELERDİR? Ekmek, dünyanın birçok farklı kültüründe temel bir besin maddesi olarak tüketilen ve hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan bir yiyecektir. Ekmek çeşitleri ise bu temel besin maddesinin farklı tatlar, dokular ve özelliklerle sunulmasını sağlar. Her bir ekmek çeşidi, farklı malzemelerin kullanılması ve farklı pişirme yöntemleriyle elde edilir. Beyaz ekmek, en yaygın ve bilinen ekmek çeşitlerinden biridir. İnce kabuklu ve hafif bir dokuya sahiptir. Tam buğday ekmeği ise tam tahılların kullanıldığı ve daha besleyici bir seçenektir. Kabuklu ekmek, çıtır bir kabuğa sahip olup iç kısmı ise yumuşaktır. Kepekli ekmek ise kepek içeriğiyle sağlıklı bir seçenektir. Ekmek çeşitleri arasında çavdar ekmeği de bulunur. Çavdar unu kullanılarak yapılan bu ekmek, yoğun bir lezzete sahiptir ve özellikle kuzey Avrupa ülkelerinde tercih edilir. Mısır ekmeği ise mısır unu kullanılarak yapılan ve kendine özgü bir tat ve dokuya sahip olan bir çeşittir. Ayrıca, farklı bölgelerdeki ekmek çeşitleri de oldukça ilgi çekicidir. Örneğin, Fransız baget ekmeği ince ve uzun bir şekle sahiptir ve çıtır bir kabuğa sahip olup içi ise yumuşaktır. İtalyan focaccia ekmeği ise zeytinyağı ve taze otlarla yapılan bir ekmek çeşididir. Ekmek çeşitleri, farklı tat ve dokularıyla sofralarımızı renklendirirken, aynı zamanda besin değeri ve sağlık açısından da farklı seçenekler sunar. Her bir ekmek çeşidi, farklı damak zevklerine hitap ederken, ortak noktaları ise ekmek kültürünün önemini vurgulamaktır. EKMEK TARİHÇESİ Ekmek, insanlık tarihinin en eski ve en temel besinlerinden biridir. İnsanlar binlerce yıldır ekmek yapımıyla uğraşmaktadır. Ekmek üretimi, tarımın gelişmesiyle birlikte başlamış ve zamanla büyük bir evrim geçirmiştir. Ekmek yapımı, ilk olarak tahıl tanelerinin öğütülmesiyle başlar. Bu öğütme işlemi, taş değirmenlerle yapılmaktaydı ve oldukça zahmetli bir süreçti. Ancak, zamanla teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha verimli öğütme yöntemleri keşfedildi. Öğütülen tahıl un haline getirilir ve su ile karıştırılarak hamur elde edilir. Hamur, yoğrulduktan sonra mayalanmaya bırakılır. Mayalanma süreci, hamurun hacminin artmasını sağlar ve ekmek yapımında önemli bir adımdır. Günümüzde ise mayalanma işlemi için özel mayalar kullanılmaktadır. Mayalanan hamur, fırında pişirilerek ekmek haline gelir. Fırınların icadıyla birlikte ekmek pişirme süreci de büyük bir değişim geçirdi. Geleneksel taş fırınlar yerini modern elektrikli fırınlara bıraktı ve ekmek pişirme süresi kısalırken, daha homojen ve lezzetli ekmekler elde edilmeye başlandı. Ekmek üretimi, zaman içinde toplumların kültürlerine ve ihtiyaçlarına göre farklılık göstermiştir. Örneğin, bazı toplumlarda ekmek yapımında kullanılan tahıl türleri değişebilirken, bazı toplumlarda ekmek şekli ve boyutu farklılık gösterebilir. Ayrıca, ekmek üretimi tarım tekniklerinin gelişimiyle de değişmiştir. Ekmek tarihçesi, insanlık tarihinin önemli bir parçasıdır ve ekmek üretiminin evrimini anlamak, insanların beslenme alışkanlıklarını ve kültürlerini daha iyi anlamamıza yardımcı olur. EKMEK KÜLTÜRÜ Ekmek tüketimi, toplumlar üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Farklı kültürlerdeki ekmek gelenekleri, insanların günlük yaşantılarında önemli bir yer tutar. Ekmek, sadece bir gıda maddesi olarak değil, aynı zamanda bir sembol olarak da kabul edilir. Bazı toplumlarda ekmek, bereketin ve bolluğun simgesi olarak görülür. Örneğin, Türk kültüründe ekmek, sofradaki en önemli unsurlardan biridir. Bir yemek başlamadan önce ekmeğin kesilmesi ve paylaşılması, misafirlere olan saygının bir göstergesidir. Aynı şekilde, İtalyan kültüründe de ekmek, yemeklerin tamamlayıcısı olarak büyük bir öneme sahiptir. İtalyanların günlük yaşamlarında ekmek, sosyal bağları güçlendiren bir araç olarak kullanılır. Ekmek tüketimi aynı zamanda farklı kültürlerdeki geleneklerin bir parçasıdır. Örneğin, Hindistan'da Naan adı verilen özel bir ekmek çeşidi vardır. Bu ekmek, özellikle Hint mutfağında kullanılan baharatlı yemeklerle birlikte servis edilir. Japonya'da ise ekmek yerine pirinç daha yaygın olarak tüketilir. Japon mutfağında bulunan bazı ekmek çeşitleri ise özel kutlamalar ve festivaller için hazırlanır. Ekmek kültürü, toplumların yaşam tarzlarını ve değerlerini yansıtır. Her bir kültürün kendine özgü ekmek çeşitleri ve gelenekleri vardır. Bu da ekmek tüketiminin sadece bir beslenme şekli olmadığını, aynı zamanda bir kültürel ifade biçimi olduğunu gösterir.

Sanatın gücü: İnsanı duygusal ve zihinsel yönde etkileyen evrensel dil Haber

Sanatın gücü: İnsanı duygusal ve zihinsel yönde etkileyen evrensel dil

Sanat, insanlık tarihinde var olan en etkili ve evrensel iletişim araçlarından biridir. İnsanların duygusal, zihinsel ve kültürel deneyimlerini ifade etme ve paylaşma biçimi olarak sanat, gücünü evrensel bir dilden alır.   İşte sanatın gücünü anlamak için dikkate almanız gereken bazı önemli noktalar: 1. Duygusal İfade ve İletişim: Sanat, duygusal ifade ve iletişimde özgür bir alan sağlar. Resimler, heykeller, müzik ve diğer sanat formları, sanatçının duygusal durumunu izleyiciye aktararak ortak bir duygusal bağ kurar. İnsanlar sanat eserlerini incelediklerinde, ortak duyguları paylaşmanın ve anlamanın gücünü deneyimlerler. 2. Toplumsal ve Kültürel Yansıma: Sanat, bir toplumun veya kültürün değerlerini, normlarını ve tarihini yansıtarak bir ayna görevi görür. Sanat eserleri, bir toplumun ruh halini, tarihini ve kolektif bilincini ifade eder. Bu, insanların kendi kültürlerini ve diğerlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur. 3. İnsan Hakları ve Sosyal Adalet: Birçok sanat eseri, insan hakları ihlallerine, sosyal adaletsizliğe ve diğer toplumsal sorunlara dikkat çeker. Sanatçılar, eserleri aracılığıyla toplumsal değişim için bir katalizör olabilir ve izleyicilere dünya üzerindeki adaletsizliklere karşı duyarlılık kazandırabilir. 4. Yaratıcılığin ve İnovasyonun Kaynağı: Sanat, yaratıcılığın ve inovasyonun kökenidir. Sanat eserleri, yeni fikirlerin, perspektiflerin ve tekniklerin ortaya çıkmasına ilham verir. Sanatçılar, sınırları zorlayarak ve konvansiyonları altüst ederek insanların dünyayı farklı bir bakış açısıyla görmelerini sağlar. 5. Dünya Görüşü ve Bireysel Gelişim: Sanat, insanların dünya görüşünü genişletir ve bireysel gelişimlerine katkıda bulunur. Sanat eserleri, izleyicilerin düşünme tarzlarını, değerlerini ve hayata bakış açılarını şekillendirir. 6. Terapötik ve İyileştirici Etki: Sanat, bireylerin duygusal ve zihinsel sağlığını iyileştirebilen bir terapötik araçtır. Resim yapma, müzik dinleme veya diğer sanat aktiviteleri, stresle baş etmeye, duygusal ifadeyi artırmaya ve zihinsel sağlığı güçlendirmeye yardımcı olabilir. 7. Evrensel Bir Dil Olarak Sanat: Sanat, dil, kültür veya coğrafyaya bakılmaksızın insanları bir araya getiren evrensel bir dildir. Bir tablonun, bir şarkının veya bir dansın ifadesi, insanlar arasında anlaşılabilir ve paylaşılabilir. Sonuç olarak, sanatın gücü, insanları birleştiren, duygusal bir bağ kurabilen ve kültürler arasında iletişimi sağlayan evrensel bir dilde yatar. Sanat, insanlığın ortak deneyimlerini paylaşma ve anlama biçimi olarak varlığını sürdürmeye devam eder. Yapılan incelemenin ardından, "Sanatın gücü" hakkında bilgi edinildi.

Hangi mesleğin geleceği var? Haber

Hangi mesleğin geleceği var?

Günümüzde, işgücü piyasası hızla değişiyor ve bu değişimler geleceğin işlerini ve çalışma kültürünü etkiliyor. Dijitalleşme, otomasyon, yapay zeka ve küreselleşme gibi faktörler, iş dünyasını dönüştürüyor ve bireyleri, işverenleri ve toplumları yeni bir işgücü gerçekliğiyle yüzleşmeye zorluyor. HANGİ MESLEĞİN GELECEĞİ VAR? Gelecekte talep görecek meslek alanları, teknolojik ilerlemeler, demografik değişimler ve toplumsal ihtiyaçlar gibi birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Geleceğin meslekleri de araştırılıyor. Yapılan araştırmanın ardından, "Hangi mesleğin geleceği var?" sorusuna yanıt bulundu. Peki, "Hangi mesleğin geleceği var?" işte detaylar... Şu anda ve önümüzdeki yıllarda büyük olasılıkla talep görecek bazı meslek alanları şunlardır: Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi Uzmanları: Yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojilerinin gelişmesi, bu alanda uzmanlara olan talebi artırmaktadır. Algoritmalar geliştiren, sistemleri optimize eden ve yapay zeka tabanlı çözümler sunan profesyoneller önemli olacaktır. Veri Bilimcileri ve Analitik Uzmanları: Büyük veri analizi, işletmelerin stratejik kararlar almasına yardımcı olmak için önemli hale gelmiştir. Veri bilimcileri ve analitik uzmanları, veri setlerinden anlamlı bilgiler çıkarma konusunda uzmanlaşmışlardır. Yeşil Enerji Uzmanları: Sürdürülebilirlik odaklı iş alanları, yeşil enerji uzmanlarına olan talebi artırmaktadır. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları üzerine uzmanlık, gelecekte önemli olacaktır. Sağlık ve Sağlık Teknolojisi Profesyonelleri: Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte sağlık sektöründe talep artmaktadır. Hem sağlık hizmeti sunan profesyoneller hem de sağlık teknolojisi uzmanları önemli olacaktır. Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya Uzmanları: İşletmelerin dijital varlıklarını yönetmek, marka bilinirliğini artırmak ve dijital pazarlama stratejilerini yürütmek için uzmanlara olan ihtiyaç giderek artmaktadır. Uzaktan Çalışma Uzmanları ve Esnek İş Modelleri Danışmanları: Uzaktan çalışma ve esnek iş modelleri, teknolojik altyapının güçlenmesiyle birlikte daha fazla yaygınlaşmaktadır. Bu alanda uzmanlık, işletmelerin uzaktan çalışma stratejilerini etkili bir şekilde uygulamalarına yardımcı olabilir. Dijital Güvenlik Uzmanları: Dijitalleşme ile birlikte, siber güvenlik tehditleri de artmaktadır. Bu nedenle, bilgi güvenliği ve dijital güvenlik uzmanları, organizasyonların dijital varlıklarını korumak için önemli bir rol oynayacaktır. Bu meslek alanlarına ek olarak, problem çözme becerileri, iletişim yetenekleri ve sürekli öğrenmeye açık olma gibi genel becerilere sahip profesyoneller, gelecekte çeşitli sektörlerde başarılı olabilirler. Meslek seçimi, kişisel yeteneklere, ilgi alanlarına ve gelecekteki trendlere uygun olarak dikkatlice değerlendirilmelidir. ÇALIŞMA KÜLTÜRÜNDE DÖNÜŞÜM: Uzaktan Çalışma ve Esnek Programlar: Teknolojik altyapının güçlenmesi, şirketlere uzaktan çalışma ve esnek çalışma programları sunma konusunda daha fazla imkan tanımaktadır. Öğrenmeye Açık Kültür: Sürekli öğrenme ve gelişim, işgücü piyasasında rekabet avantajı sağlar. Şirketler, çalışanlarına sürekli eğitim ve gelişim fırsatları sunarak bu kültürü teşvik ederler. Çeşitlilik ve Dahil Edicilik: Çeşitli bir işgücü, farklı bakış açıları ve beceri setleri getirir. Çeşitlilik ve dahil edicilik, işyerlerinde yenilikçilik ve etkili takım çalışması için önemlidir. İnsan Odaklı Teknoloji Kullanımı: Teknolojinin insan hayatını kolaylaştırmak ve işyerlerindeki etkileşimleri geliştirmek amacıyla kullanılması, çalışan memnuniyetini artırabilir. Mental Sağlık ve İyi Olma İlkeleri: İş yerlerinde mental sağlığa odaklanmak, çalışanların stresle başa çıkmasına yardımcı olabilir. Mental sağlık günleri, destek programları ve kaynakları sunma önemlidir. SONUÇ: İşgücü piyasasındaki dönüşüm, bireylerin, şirketlerin ve toplumların uyum sağlaması gereken bir gerçeklik haline gelmiştir. Geleceğin işleri, teknolojik ilerlemeler ve değişen taleplerle uyumlu olarak sürekli evrim geçirecek, bu da iş dünyasında esneklik ve adaptasyonun önemini vurgulayacaktır. Bu dönüşüm sürecinde, eğitim, liderlik ve sosyal sorumluluk önemli rol oynamaktadır.

Küresel ekonomik eşitsizlik ve insan gelişimi Haber

Küresel ekonomik eşitsizlik ve insan gelişimi

Küresel ekonomik eşitsizlik, günümüz dünyasının en önemli sosyo-ekonomik sorunlarından biridir. Zenginlik ve kaynakların adil olmayan dağılımı, ülkeler arasındaki ve ülkeler içindeki gelir uçurumlarını derinleştirir, bu da sosyal huzursuzluğa, adaletsizliğe ve insan gelişimine olumsuz etkiler yapar. NEDENLERİ: Kaynak Dağılımındaki Adaletsizlik: Dünya genelindeki doğal kaynaklar ve zenginlikler, belirli bölgelerde yoğunlaşmıştır. Bu durum, kaynaklara erişimi kısıtlı olan bölgelerde ekonomik eşitsizliğin artmasına neden olur. Küresel Ticaret Sistemine Eşitsiz Entegrasyon: Bazı ülkeler, küresel ticaret sisteminde daha avantajlı bir konumda bulunurken, diğerleri düşük değerli ürünlerle sınırlı kalabilir. Bu durum, ekonomik büyümeyi etkileyerek eşitsizliği artırır. Yoksulluk Tuzağı: Birçok ülke, düşük gelir seviyeleri ve sınırlı kaynaklara sahip oldukları için yoksulluk tuzağına düşebilir. Bu durum, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyüme potansiyelini sınırlar. SONUÇLARI: Eğitim ve Sağlık Eşitsizliği: Yetersiz kaynaklara sahip topluluklar, genellikle eğitim ve sağlık hizmetlerine eşit erişim sağlayamazlar. Bu durum, insan gelişimi açısından büyük bir engel oluşturabilir. Toplumsal Huzursuzluk: Gelir uçurumları, toplumsal huzursuzluğa yol açabilir. Eşitsizlik, topluluklar arasında gerilimlere, çatışmalara ve sosyal hoşnutsuzluğa katkıda bulunabilir. Ekonomik Büyüme Engelleri: Eşitsizlik, ekonomik büyümeyi sınırlayabilir. Daha düşük gelirli bireylerin sınırlı harcama gücü, talep eksikliği yaratabilir ve bu da genel ekonomik büyümeyi olumsuz etkiler. İNSAN GELİŞİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ: Eğitim ve Beceri Gelişimi: Eşitsizlik, eğitim fırsatlarını ve beceri gelişimini sınırlayabilir. Düşük gelirli topluluklardan gelen bireyler, genellikle yükseköğrenim ve mesleki gelişim fırsatlarına erişimde zorluk yaşarlar. Sağlık ve Beslenme: Düşük gelirli topluluklardaki bireyler, sağlık hizmetlerine ve sağlıklı beslenmeye sınırlı erişime sahip olabilirler. Bu durum, sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmeyi güçleştirir. Sosyal Katılım: Düşük gelir seviyeleri, bireylerin sosyal ve politik süreçlere katılımını kısıtlayabilir. Bu durum, demokratik süreçlere etkisiyle birlikte, toplum içindeki eşitsizlikleri derinleştirir. ÇÖZÜM YOLLARI: Eğitim ve Mesleki Gelişim Fırsatlarının Eşit Dağılımı: Eğitim fırsatlarını eşit hale getirmek ve mesleki gelişim için erişimi genişletmek. Adil Vergi Politikaları: Gelir ve servet vergileri yoluyla adil bir vergi sistemini teşvik etmek. Sosyal Güvenlik Ağları: Sosyal güvenlik ağlarını güçlendirmek ve dezavantajlı gruplara destek sağlamak. SONUÇ: Küresel ekonomik eşitsizlik, sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda insan hakları ve toplumsal adaletle de ilgili bir konudur. Çözüme yönelik adımlar, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda atılmalıdır. Bu çabalar, ekonomik eşitsizliği azaltmak ve insan gelişimini teşvik etmek için birlikte hareket etmeyi gerektirir. Yapılan araştırmanın ardından, "Küresel ekonomik eşitsizlik ve insan gelişimi" hakkında merak edilenlere yanıt bulundu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.