#Yaban Hayatı

Bursa Hayat Gazetesi - Yaban Hayatı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yaban Hayatı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yaban hayvanlarını evcilleştirmenin sakıncaları Haber

Yaban hayvanlarını evcilleştirmenin sakıncaları

Yabani hayvanları evcilleştirmek, ilk bakışta sevimli ve masum bir fikir gibi görünebilir. Fakat bu masumane görünen eylemin birçok sakıncası ve olumsuz sonucu vardır. Bu yazıda, yabani hayvanları evcilleştirmenin neden sakıncalı olduğunu ve hem hayvanlar hem de insanlar için neden tehlikeli olabileceğini inceleyeceğiz. 1. HAYVAN REFAHI SORUNLARI Doğal Davranışların Körelmesi: Yabani hayvanlar özgürce dolaşmak, avlanmak, yuva yapmak ve sosyalleşmek gibi doğal davranışlara ihtiyaç duyarlar. Evcilleştirilmiş ortamda bu ihtiyaçlar karşılanamaz ve bu durum strese, depresyona ve saldırgan davranışlara yol açabilir. Yetersiz Yaşam Alanı: Ev ortamı, birçok yabani hayvan için yeterince geniş ve uygun değildir. Bu durum, hareket kısıtlılığı, can sıkıntısı ve sağlık problemlerine yol açabilir. Yanlış Beslenme: Yabani hayvanlar, türlerine özgü besinlere ihtiyaç duyarlar. Evcilleştirilmiş ortamda bu besinleri tam olarak sağlamak zordur ve bu durum beslenme bozukluklarına ve sağlık problemlerine yol açabilir. Veteriner Bakımı Zorlukları: Yabani hayvanların özel veteriner bakımı ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçları karşılamak her zaman kolay olmayabilir ve bu durum sağlık problemlerinin gecikmeli teşhis ve tedavisine yol açabilir. 2. İNSAN GÜVENLİĞİ RİSKLERİ Salgın Hastalık Riski: Yabani hayvanlar, insanlara bulaşabilen çeşitli hastalıkları taşıyabilirler. Evcilleştirilmiş ortamda bu hastalıkların bulaşma riski artar. Saldırı Riski: Yabani hayvanlar, doğaları gereği vahşi ve öngörülemezdir. Her ne kadar evcilleştirilmiş olsalar da, stres, korku veya hastalık gibi durumlarda insanlara saldırabilirler. Çocuklar için Tehlike: Yabani hayvanlar, çocuklar için özellikle tehlikeli olabilir. Çocuklar, hayvanların davranışlarını tam olarak anlayamadıkları için yaralanma veya ölüm riski yüksektir. 3. ÇEVRESEL ETKİLER Doğal Dengeyi Bozma: Yabani hayvanların avlanma ve beslenme gibi doğal davranışları, ekosistemin dengesini korumada önemli rol oynar. Evcilleştirilmiş hayvanlar bu döngüden koparak, doğal dengenin bozulmasına katkıda bulunabilirler. Kaçakçılık ve Yasa Dışı Ticaret: Yabani hayvanların evcil hayvan olarak satılması, yasa dışı avlanma ve kaçakçılığa teşvik edebilir. Bu durum, nesli tükenmekte olan türlerin sayısında azalmaya ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açabilir. 4. ETİK SORUNLAR Doğal Özgürlüğün Kısıtlanması: Yabani hayvanlar, özgürce yaşama ve kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptir. Onları evcilleştirmek, bu doğal özgürlüğü ellerinden almak ve onları insan bencilliğine mahkum etmek anlamına gelir. Sömürü ve Eşyalaştırma: Yabani hayvanlar, eğlence ve estetik amaçlı olarak sömürülmemeli ve eşyalaştırılmamalıdır. Onlar, kendi varlık nedenlerine ve değerlerine sahip canlılardır ve saygıyla muamele görmeyi hak ederler. SONUÇ Yabani hayvanları evcilleştirmek, hem hayvanlar hem de insanlar için birçok sakıncaya ve olumsuz sonuca yol açabilir. Bu nedenle, yabani hayvanların doğal ortamlarında korunması ve özgürce yaşamalarının sağlanması en doğrusudur. Onları evcilleştirmek yerine, onları doğal ortamlarında gözlemleyerek ve saygı duyarak takdir edebiliriz. Yabani hayvanları korumak ve onların refahını sağlamak için; Yabani hayvanları evcilleştirmeyin veya satın almayın. Yabani hayvan ticaretine karşı bilinçlendirme çalışmaları yapın. Yabani hayvanların korunması için çalışan sivil toplum kuruluşlarını ve devlet kurumlarını destek

Bunları sakın yapmayın! Yaban hayvanlarını strese sokabilir Haber

Bunları sakın yapmayın! Yaban hayvanlarını strese sokabilir

Doğada video ve fotoğraf çekimi yapan, piknik veya orman alanlarında çalışan vatandaşların yaban hayvanlarını görüntüledikleri sırada korkutmaları nedeniyle üreme döneminde olan yaban hayvanlarını strese sokabiliyor. Yaban Hayatı Uzmanı Dr. Muhsin Çoğal, İhlas Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, yaban hayatının farklı türlerin popülasyonlarını düzenleyerek ekolojik dengeyi sağladığını belirtti. Geçmişte kaçak avlanma sonucu nesli yok edilmeye yakın “Anadolu Parsı” ve “kurt” gibi avcı popülasyonlarının azalmasıyla birlikte “yaban domuzu” popülasyonun arttığı aşikar olduğunu ifade eden Çoğal, şu an için “yaban domuzu” istilasının hem doğal yapıya hem de tarımsal alanlara zarar vermeye devam ettiğini söyledi. YABAN DOMUZU İSTİLASI DOĞAL YAPIYA ZARAR VERİYOR Yaban hayatının önemine de değinen Çoğal, yaban hayatının farklı türlerin popülasyonlarını düzenleyerek ekolojik dengeyi sağladığını belirtti. Türkiye genelinde görülen yaban domuzunun ekolojik dengenin düzenlenmesine iyi bir örnek olabileceğini vurgulayan Çoğal, şunları kaydetti. “Geçmişte kaçak avlanma sonucu nesli yok edilmeye yakın Anadolu Parsı ve kurt gibi avcı popülasyonlarının azalmasıyla birlikte yaban domuzu popülasyonun arttığı aşikardır. Şu an için yaban domuzu istilası hem doğal yapıya hem de tarımsal alanlara zarar vermeye devam etmektedir." “YABAN HAYATI BÜYÜK TEHLİKE ALTINDA” Ne yazık ki insanoğlunun kaynakların sınırsız olduğunu zannederek doğayı ve içindekileri bilinçsiz ve sürdürülebilir olmaktan uzak bir şekilde kullanmaya devam ettiğini kaydeden Çoğal, şu değerlendirmede bulundu: “Her geçen gün doğal yaşam ve yaban hayvanlarının yaşam alanları insan nedeniyle tahrip edilmekte, parçalanmakta ve yok edilmektedir. Bitkiler ve yaban hayatı iklime karşı hassastır, dolayısıyla iklimdeki herhangi bir değişiklikten zarar göreceklerdir. Bilinçsiz ve kaçak avlanma yaban hayatı için büyük bir tehdittir. Anadolu’da geçmişte yapılan kaçak avlanma nedeniyle yaban koyunu, ceylan, alageyik ve Anadolu Parsı nesli tükenmeye yakın durumadır." “YABANİ HAYVANLARI BESLEMEMELİYİZ. TEMAS KURMAMALIYIZ VE RAHATSIZ ETMEMELİYİZ" Yaban hayatının korunmasının doğal çevrenin korunmasına bağlı olduğunu, yaşanan tecrübelerin insana yaban hayatının ne denli önemli olduğunu öğrettiğini ifade eden Çoğal, “Aşırı sömürü yoluyla; ormanda yetişen kuşburnu, kiraz, böğürtlen, yabani çilek, mantar, salep ve benzeri yabani bitkileri toplamamalıyız. Doğal ortamdan toplanan mantar, kestane ve benzeri ürünleri ihtiyacımızdan fazla ve kontrolsüz toplamamalıyız. Bunlarla beslenen doğal yabanıl türlerin olduğu unutulmamalıdır. Yabani türleri yakalayıp esaret altına almamalıyız. Doğada bir yavruya denk gelirsek temas kurmadan, beslemeden, ses çıkarmadan ve sessiz bir şekilde alandan uzaklaşmalıyız. Yabani hayvanları beslememeliyiz. Temas kurmamalıyız ve rahatsız etmemeliyiz. Yaban hayvanlarının yaşama alanlarına onlara büyük zararlar verebilecek başıboş evcil kedi ve köpekleri bırakmamalıyız. Petlerden aldığımız ve ülkemize ait olmayan hayvanları asla doğaya bırakmamalıyız. Bu hayvanlar doğal türlerin yaşam alanlarını işgal ederek onlara çok büyük zararlar verebilmektedir. Özellikle üreme ve yavrulama dönemlerinde yabani hayvanlar sessiz ve gizli alanlara ihtiyaç duyarlar. Bu dönemlerde doğada yapılan aktiviteler sınırlandırılmalı ve planlı yapılmalıdır. Yaban hayatı yoğun yaşam bölgelerinden çarpışma riskine karşı araba sürüşlerinde yavaş olunmalı ve dikkat edilmelidir. Bu konuda yetkili devlet Kurumları; ‘Doğa Koruma Milli Parklar’ ve ‘Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uyarılarına ve yol işaretlerine riayet edilmelidir. Ulusal ve uluslararası mevzuatlarla birçok tür koruma altındadır. Bu türlerin toplanması, avlanması yasaktır. Cezai işlemler uygulanmaktadır. Bu türleri ve yaşam alanlarını öğrenmeli ve bu alanlarda dikkatli olmalıyız” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.