Hava Durumu

#Unesco

Bursa Hayat Gazetesi - Unesco haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Unesco haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Dünya Mirası Listesi nedir ve Dünya Mirası Listesi'ne nasıl girilir? Haber

Dünya Mirası Listesi nedir ve Dünya Mirası Listesi'ne nasıl girilir?

Dünya Mirası Listesi, insanlık için evrensel değere sahip yerlerin korunması için önemli bir araçtır. Bir yerin bu listeye dahil edilmesi, o yerin hem ülke hem de dünya için ne kadar önemli olduğunu gösterir. DÜNYA MİRASI LİSTESİNE GİRME KRİTERLERİ Bir yerin Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilebilmesi için aşağıdaki genel kriterleri karşılaması gerekir: Evrensel Değer: Yer, insanlık için benzersiz ve evrensel bir değere sahip olmalıdır. Bütünlük: Yer, özgün özelliklerini korumuş olmalı ve bütünlüğü bozulmamış olmalıdır. Koruma: Yer, gelecek nesiller için korunacak şekilde yönetilmeli ve korunmalıdır. Bu genel kriterlerin yanı sıra, Dünya Mirası Listesi'ne girmek için 10 adet spesifik kriter bulunmaktadır. Bu kriterler, kültürel ve doğal miraslar için ayrı ayrı belirlenmiştir. DÜNYA MİRASI LİSTESİNE GİRİŞ SÜRECİ Ulusal Envanter: Öncelikle, ilgili ülke tarafından Dünya Mirası Listesi'ne aday gösterilecek yerlerin bir envanteri oluşturulur. Bu envantere "Geçici Liste" adı verilir. Dosya Hazırlanması: Aday gösterilen yer için detaylı bir dosya hazırlanır. Bu dosyada, yerin önemi, evrensel değeri, bütünlüğü ve korunma durumu gibi bilgiler yer alır. UNESCO'ya Sunulması: Hazırlanan dosya, UNESCO Dünya Miras Merkezi'ne sunulur. Değerlendirme: UNESCO uzmanları tarafından dosya değerlendirilir. Dünya Mirası Komitesi Kararı: Son karar, UNESCO Dünya Mirası Komitesi tarafından alınır. DÜNYA MİRASI LİSTESİ'NİN ÖNEMİ Koruma: Listedeki yerlerin korunmasını sağlar. Farkındalık: Bu yerlerin önemi hakkında dünya genelinde farkındalık yaratır. Turizm: Bu yerlere olan ilgiyi artırarak, sürdürülebilir turizmi destekler.

Ani Ören Yeri'nde 8 ayrı noktada kazı çalışması Haber

Ani Ören Yeri'nde 8 ayrı noktada kazı çalışması

Kars’ta bulunan ve UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yerini alan Ani Ören Yeri'nde, tarihi eser ve kalıntıların gün yüzüne çıkartılması için aralarında sanat tarihçileri, arkeologlar, mimarlar ve öğrencilerinde bulunduğu 35 kişilik ekip, 8 ayrı noktada kazı çalışması yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Kafkas Üniversitesi (KAÜ) işbirliğinde yürütülen kazı çalışmalarıyla toprak altında bulunan tarih, yürütülen kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılarak Kars turizmine kazandırılıyor. “ANİ TOPRAK ALTINDA KAZILMAYI BEKLEYEN ESERLERİYLE DE ÖNEMLİ BİR KENT” Ani Ören Yeri’ndeki kazı çalışmalarına yeniden başladıklarını belirten Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, “Ani Ortaçağ’ın en önemli kentlerinden birisi, özellikle 10 ve 13’üncü yıllar arasında kentte çok aktif bir hayatın olduğunu söyleyebiliriz. Ani şu anda ayakta duran anıtsal eserleriyle değil, aynı zamanda toprak altında kazılmayı bekleyen eserleriyle de önemli bir kent, bizler de Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kafkas Üniversitesi ortaklığında Cumhurbaşkanlığı kararlı kazı statüsünde çalışmalarımıza devam ediyoruz. 2024 yılı kazı ve koruma çalışmaları Haziran ayı itibarıyla başladı. 10 farklı üniversiteden, başta sanat tarihçileri olmak üzere içerisinde arkeologların, mimarların, restoretörlerinde dahil olduğu disiplinlerarası bir ekiple çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi. “8 FARKLI NOKTADA KAZI YAPILIYOR” Arslan, “8 farklı noktada kazı ve koruma çalışmalarımız devam ediyor. Selçuklu Çarşısı, Selçuklu konutları, Selçuklu mezarlığı, Selçuklu büyük hamamı geçen yıllardan devam eden çalışmalarımızdı. Bu yıl bunlara ek olarak Batı Aşot Surları dediğimiz alandaki kazı çalışmalarına bu yıl itibariyle başladık. Tabi burası Bagratlılar zamanında yapılan Ani’nin ilk dış surları ancak Selçukluların fethi ile birlikte bu dış surlar korunarak burası konut haline getirilmiş. Şimdi ekip arkadaşlarımızla birlikte bu mekanları da açığa çıkarmak için gayret sarf ediyoruz. Bunun haricinde bu yıl ilk kez girdiğimiz ve Divin Kapısı Kaya Mescidi adlandırdığımız mağaralar bölgesi bulunmakta, buradaki çalışmalarımız da yoğun bir şekilde devam ediyor” diye konuştu. Öte yandan Ani Ören Yeri’nde Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan başkanlığındaki kazı çalışmaları 10 üniversiteden bilim insanları, sanat tarihçiler ile arkeologlar, mimarlar ve öğrencilerden oluşan 35 kişilik ekip tarafından yürütülüyor. Yürütülen kazı çalışmalarıyla Ani Ören Yeri’nde bulunan ve toprak altındaki tarihi eserler gün yüzüne çıkarılıyor.

Anemurium Antik Kenti, Dünya Mirası listesine teklif edilecek Haber

Anemurium Antik Kenti, Dünya Mirası listesine teklif edilecek

Anamur ilçesinde Akdeniz kenarında yaklaşık 600 dönümlük bir arazide yer alan Anemurium Antik kentinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Konya Selçuk Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Tekocak'ın kazı başkanlığında oluşturulan ekip tarafından kazı, araştırma ve restorasyon çalışmaları sürüyor. Yılın 12 ayı devam eden kazı ve restorasyon çalışmaları çerçevesinde ziyaretçilerinde ağırlanması için çevre düzenlenmesine başlandı.Bugüne kadar bir çok tarihin ortaya çıkarıldığı antik kentte bir hamam, bir odeon ile bir Türk evinin restorasyonu da gerçekleştirildi. Vali Ali Hamza Pehlivan'da antik kenti ziyaret ederek çalışmalarla ilgili bilgi verdi. "GENÇ ANTİK ÇAĞ YAPISINDA KAZI VE RESTORASYON ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR" Anemurium Antik kentinin kazı ve restorasyon çalışmalarının 7'inci sezonunda olduklarını aktaran Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekocak," 12 ay aralıksız devam ettiğimiz de için de epey bir yol kat ettik. Şuan antik kentte merkez A kapısı olarak adlandırdığımız genç antik çağ yapısında kazı ve restorasyon çalışmalarını birlikte yürütüyoruz. Aynı zaman da antik kentimizin çevre düzenlemesinin birinci etabına başladık. Hem karşılama merkezi, hem sosyal donatı ve park alanlarımızın inşası başladı. En kısa zamanda bunu tamamlayıp gelen ziyaretçilerin en nezih ortamda gezebilecekleri ortamı sağlamış olacağız" diye konuştu. "ÖREN YERİ OLARAK ZİYARET EDİLECEK" Anemurium Antik kentinde olduklarını belirten Vali Ali Hamza Pehlivan," Burası 2 bin yıllık bir antik kent. Yukarı ve aşağı olarak iki kısımdan oluşuyor. Burada yerleşim Milattan Sonra birinci yüz yılda başlamış. Özellikle birinci yüz yılla yedinci yüzyıl arasında burada kesintisiz bir yaşam devam etmiş. O günün şartlarında burada çeşitli yapılar yapılmış. Bunlar içerisinde hamamlar, surlar, bazilika, nekropeller, Odeon var. Odeon tamamlandı, Hamamların restorasyonuna yönelik çalışmalar devam ediyor, biri tamamlandı. Yine Türk mimarisini yansıtan bir evin tadilatı yapıldı" şeklinde konuştu. Antik kentin ören yeri olarak ziyaret edilmesini sağlamak için giriş kısmında bir nokta yapılmasına başlandığına değinen Vali Pehlivan," Orada yapacağımız kabul noktasında hem bilet gişesi, hem hediyelik eşya alış verişinin yapılabileceği ve diğer sosyal alanların olduğu bir yapıyı buraya kazandıracağız. Sahil kısmında da aslına uygun şekilde oraya gelenleri karşılayacak bir yapı çalışmaları gerçekleştirilecek" ifadelerini kullandı. "UNESCO DÜNYA KÜLTÜR MİRASINA ALINMASI TEKLİF EDİLECEK" Mersin'in sayısız tarihi eserleri ve doğal varlıkları ile ön planda olduğuna dikkat çeken Pehlivan," Buradan ifade etmek istiyorum. Anemurium Antik Kenti'de UNESCO Dünya Kültür Mirasına alınmasını teklif edeceğimiz yerlerden birisi olacak. Bunu da ziyadesiyle hak eden yerlerden bir tanesi burası. Tamamen o günün mimarisini yansıtıyor. Sonrasında başka bir yerleşim burada olmamış, o bakirliğini de muhafaza ediyor. Devam eden çalışmalarla yıldan yıla o yapılar ortaya çıkartılıyor. İnsanları 2 bin yıl öncesine götürüp o günleri bugünlere taşımış oluyoruz. O dönem yaşayan insanların yaşam şartlarını bugünlere ve yarınlara da taşımış oluyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.

Kapadokya'da doluluk yüzde 90'ı geçti! Haber

Kapadokya'da doluluk yüzde 90'ı geçti!

UNESCO Kültürel ve Doğal Miras listesinde yer alan, peribacaları, ilginç kaya oluşumları, birbirinden güzel vadileri, yer altı ve yer üstü kaya şehirleri ile hem dünyanın, hem de Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden olan Kapadokya bölgesi 9 günlük Bayram tatili süresinde doluluk oranı yüzde yüze yaklaştı. Turizmci Mehmet Dinler, "Bayram tatilinin 9 güne çıkarılmasından sonra Kapadokya’da adeta bayram coşkusu yaşanıyor. Tatile çıkacak vatandaşlarımız da 9 günlük tatili fırsat bildiler. Böylece iki günlük, üç günlük, dört günlük Kapadokya programı yaparak esneklik kazandılar. Gerek bayramdan önce, gerek bayramda, gerekse bayramdan sonra Kapadokya tatili için talepler arttı. Şu anda konaklama işletmelerinde doluluk oranı yüzde 90 -95’leri geçti. Tatile çıkmak isteyen misafirlerimiz lütfen rezervasyonu son dakikaya bırakmasınlar. Kapadokya’da bayram çok güzel” şeklinde konuştu. Kapadokya Turistik İşletmeciler Derneği Başkanı Teyfik Ölmez de, "Yılın en uzun tatili hatta ilk ve en uzun tatili diyebiliriz. Ramazan Bayramı ile beraber Kapadokya’ya çok ciddi bir talep var. Kapadokya’da doluluk oranları şu anda yüzde 90’larda. Birçok otelden artık odaların kalmadığı duyuluyor. Fakat çok daha az olsa odamız mevcut. Kapadokya’yı düşünen tatilciler ellerini çabuk tutsunlar. Kapadokya bayramda tamamen dolu olacak diye düşünüyoruz” dedi.

UNESCO binasında '30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü' etkinliği Haber

UNESCO binasında '30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü' etkinliği

Etkinliğe Türkiye'nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO'nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe, UNESCO'nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü, İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu'nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye'deki belediyelerin sıfır atık projesi çerçevesindeki çalışmaları anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan'ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet, burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü'nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO'nun merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü'nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin, Emine Erdoğan himayesinde 2017'de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi'nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035 yılına kadar yüzde 60'a taşınması olduğunu söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca, proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "SIFIR ATIK PROJESİ ARTIK KÜRESEL BİR HAREKET HALİNE" Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye'nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi." dedi. UNESCO'nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da BM rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık üretildiğini, 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü ve 37 milyon ton plastik atığın okyanuslara karıştığını anlattı. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan'a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar." ifadesini kullandı. SIFIR ATIK PROJESİ Emine Erdoğan'ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017'de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018'den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM GENEL KURULUNDA KABUL EDİLEN "SIFIR ATIK" KARARI Eylül 2022'de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York'ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022'de Türkiye'nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını oydaşmayla kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart'ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres'ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.

Tam bin yıllık: Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya! Haber

Tam bin yıllık: Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya!

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunan Koramaz Vadisi'ndeki en eski kaya oyma dini yapısı olan Beşaret Kilisesi; bakımsızlık ve definecilerin verdiği zararlar nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Yaklaşık bin yıldır ayakta kalmayı başaran kilisenin turizme kazandırılması gerektiğini ifade eden ÇEKÜL Vakfı İl Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy; "Burası tertemiz olsa inanın çok daha fazla ilgi uyandıracaktır. Sadece buradaki freskleri görmek için bir sürü insan gelecektir" dedi. 1027 yılında yapıldığı tahmin edilen kaya oyma Beşaret Kilisesi'nin duvarlarında Hristiyanlığa ait motifler yer alıyor. Kilisenin karşı duvarında İsa’nın doğum hikayesi, sağ duvarında vaftiz edilişi, sol duvarında Cebrail, girişin üzerinde Meryem ve Hz. İsa'nın motiflerinin yer aldığı belirtilirken, duvarlardaki freskler bakımsızlık ve definecilerin verdiği zararlar nedeniyle neredeyse yok olmak üzere. Tarihi kilise hakkında bilgiler veren Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma (ÇEKÜL) Vakfı Kayseri Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy; "Koramaz Vadisi'ndeki 7 yerleşim yerinden Sivas yoluna, Kültepe Höyüğü'ne en yakın olan Bağpınar köyündeyiz. Elimizdeki bilgilere göre 16. yüzyıla ait nüfusla kıyaslandığında en fazla inanç yapısının olduğu yerlerden bir tanesi. Köydeki hane sayısı ile kaya oyma ibadethanelerinin sayısını kıyasladığımız zaman muhtemeldir ki hepsi aynı zamanda yapılmamış ve son derece yoğun. Koramaz Vadisi'nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde olmasındaki 3 başlıktan bir tanesi de kaya oyma inanç mekanları. Bağpınar'da bulunanların en eskisinin içerisindeyiz. Burası Beşaret Kaya Oyma Kilisesi. Uzmanların görüşü; buradaki freskoların oldukça nitelikli olduğu, hatta bölgede tek kalan elimizdeki kaya oyma dini yapı. Yine uzmanların kapıdan girer girmez duvarlardaki resimlerle anlatılanlar çok tipik bir anlatım olduğu ender yapılardan bir tanesi. Tarih noktasında 1027 yılında yapılmış, yaklaşık bin yıllık kaya oyma dini yapı" ifadelerini kullandı. Sadece freskleri görmek için bile insanların buraya geleceğini ifade eden Özsoy; "Hem kaya oyma olması, hem dini yapı olması, hem halen bu halde bile burada olması bir tarafa her geldiğimizde buranın biraz daha doğal sebeplerin dışında tahrip edildiğini, definecilerin acımasızca hışmına uğradığını görüyoruz. Tabii buralarda bir şey bulmayı uman defineciler var, tamamen illegal olan, bir suç. Burada ne bulunabilir ki? Tabii insanlar burada bir şey bulamayınca ve ya resimlerden hoşlanmayınca etrafa zarar veriyor. Hemen yanı başımızdaki bir şehirde bunlar korunuyor, orası ilgi odağı oluyor, insanlar geçimini sağlıyor. Burada insanlar o düşünce boyutunda olmadığı için koruyamıyor. Burası tertemiz olsa inanın çok daha fazla ilgi uyandıracaktır. Sadece buradaki freskleri görmek için bir sürü insan gelecektir. Şimdi geliyoruz ve bakıyoruz ki bilinçli şekilde tahrip edilmiş manzaralar var. Görüntü de hoş değil. Herhangi bir tabelası, yönlendirmesi olmayınca kendi kendine böyle bir değerin var olması problemi çözmüyor" şeklinde konuştu.

Gazze'deki kültürel miras tehlike altında Haber

Gazze'deki kültürel miras tehlike altında

UNESCO'dan AA muhabirine yapılan yazılı açıklamada, Gazze'de koruma politikalarının ve kaynakların yetersizliği ve çatışmalar nedeniyle halihazırda korunması zor olan kültürel mirasın, 7 Ekim sonrası İsrail saldırıları nedeniyle tehlike altında olduğuna işaret edildi. İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü işgalin, sivil hayatın tüm alanlarını etkileyen "geniş çaplı insani krize ve maddi yıkıma" yol açtığı belirtilen açıklamada, bölgede zarar gören kültürel mirasa ilişkin değerlendirme yapıldı. Açıklamada, Gazze'deki tarihi yapıları korumak için yürütülen faaliyetlerin güvenlik durumu ve erişim engelleri nedeniyle kısıtlı olduğu, eski yapıların son durumuna ilişkin incelemelerin şu aşamada sadece uydu görüntüleriyle yürütüldüğü aktarıldı. Birleşmiş Milletler Uydu Merkezi (UNOSAT) görüntülerinin, 21 Şubat itibarıyla Gazze'de 5 ibadethane, 1 müze, 3 arkeolojik alan dahil olmak üzere en az 22 sit alanının zarar gördüğünü doğruladığı ifade edilen açıklamada, Gazze'deki diğer tarihi alanların da zarar gördüğü ancak şu aşamada bu yapıların son durumunun tespit edilemediği kaydedildi. UNESCO, tarafları kültürel mirasın silahlı çatışmalarda yıkılmasını ve zarar görmesini engelleyen 1954 Lahey Sözleşmesi'ne uymaya çağırdı. Gazze'de hayat kurtaran faaliyetlerin "meşru öncelik" olduğunun bilinmesinin yanı sıra UNESCO, İsrail'in işgali nedeniyle yok olma tehlikesi altındaki kültürel mirasın korunmasına yönelik "tüm koşulların temin edilmesini" istedi. Öte yandan UNESCO, Gazze'de güvenlik, erişim ve kaynak açışından imkanların el vermesi halinde acil eylem planını hayata geçirmeye hazır olduklarına işaret etti. Gazze'deki hükümetin basın ofisi 30 Aralık 2023’te yaptığı yazılı açıklama ile İsrail'in Gazze saldırıları nedeniyle bölgedeki 325 tarihi ve kültür varlıklarından 200'den fazlasının yıkıldığını bildirmişti. Yıkılan tarihi yapılar arasında Cibaliya'daki El-Ömeri Camisi, Cibaliya Bizans Kilisesi, Şeyh Şaban Camisi, Gazze kentinin Şucaiye Mahallesi'ndeki Ez-Zafr Demri Camisi, Deyr el-Balah kentindeki El-Hıdr Makamı, Han Yunus'taki Halil er-Rahman Camisi ve Gazze kentindeki Yazma Eserler Merkezi'nin olduğu kaydedilmişti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.