#Soykırım

Bursa Hayat Gazetesi - Soykırım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Soykırım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Soykırımın önlenmesi için uluslararası çabalar Haber

Soykırımın önlenmesi için uluslararası çabalar

Soykırımın önlenmesi, tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Bu konuda yapılan çalışmalar, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarının tekrar yaşanmaması için umut vericidir. ULUSLARARASI HUKUKİ ÇERÇEVE Soykırım Suçunun Tanımı: Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi, soykırımı uluslararası bir suç olarak tanımlamış ve üye devletlerin bu suçu önleme ve cezalandırma yükümlülüğünü belirtmiştir. Uluslararası Ceza Mahkemesi: Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), soykırım suçunu işleyenleri yargılamakla görevlidir. Bu mahkeme, soykırım suçunun cezasız kalmamasını sağlamak için önemli bir adım olmuştur. Evrensel Yargılama İlkesi: Birçok ülke, kendi yargı yetkileri altında soykırım suçlarını yargılayabileceklerine dair evrensel yargılama ilkesini benimsemiştir. ULUSLARARASI KURULUŞLARIN ROLÜ Birleşmiş Milletler: BM, soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması konusunda en önemli uluslararası kuruluştur. BM Güvenlik Konseyi, soykırım riski bulunan durumları değerlendirerek gerekli önlemleri alır. BM İnsan Hakları Konseyi ise, insan hakları ihlallerini takip eder ve raporlar yayınlar. Kızıl Haç ve Kızılay Dernekleri: Bu dernekler, çatışma bölgelerinde insani yardım faaliyetlerinde bulunur ve soykırımın etkilerini azaltmaya çalışır. SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN ÇALIŞMALARI Sivil toplum örgütleri, soykırımın nedenleri, sonuçları ve önlenmesi konusunda kamuoyunu bilgilendirerek farkındalık yaratmaya çalışır. Hükümetlere ve uluslararası kuruluşlara baskı yaparak soykırımın önlenmesi için daha etkili adımlar atılmasını sağlarlar. Soykırımın etkilerinden kurtulmaya çalışan topluluklara insani yardım sağlarlar. BİREYSEL ÇABALAR İnsanlar, soykırım hakkında bilgi edinerek bu konuda daha duyarlı hale gelebilirler. Sivil toplum örgütlerine maddi veya manevi destek sağlayabilirler. Soykırımın önlenmesi için çaba gösteren politikacıları desteklemek amacıyla oy kullanabilirler. SOYKIRIMIN ÖNLENMESİNDEKİ ZORLUKLAR Soykırımın erken belirtileri konusunda yeterli bir erken uyarı sistemi henüz kurulabilmiş değildir. Bazı devletler, kendi çıkarlarını ön planda tutarak soykırımı önlemek için gerekli adımları atmaktan kaçınabilirler. Farklı kültürler arasındaki çatışmalar, soykırım riskini artırabilir. GELECEĞE DÖNÜK BAKIŞ Soykırımın tamamen ortadan kaldırılması için uzun ve zorlu bir mücadele verilmesi gerekmektedir. Uluslararası toplum, hukuki çerçeveyi güçlendirerek, uluslararası kuruluşların yetkilerini artırarak ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği yaparak bu mücadelede daha etkili olabilir. Bireylerin de bu konuda duyarlılık göstermesi ve kendi çevrelerinde farkındalık yaratması büyük önem taşımaktadır.

Soykırımların ortak noktaları ve farklılıkları neler? Haber

Soykırımların ortak noktaları ve farklılıkları neler?

Soykırımlar, insanlığın en karanlık sayfalarından biridir. Bu olayların ortak ve farklı yönlerini incelemek, gelecekte benzer olayların tekrarlanmasını engellemek için büyük önem taşır. Soykırımların nedenlerini anlamak ve bu konuda farkındalık yaratmak, insanlığın ortak sorumluluğudur. SOYKIRIMLARIN ORTAK NOKTALARI Sistematiklik: Soykırımlar, önceden planlanmış ve örgütlenmiş bir şekilde gerçekleştirilir. Hedef Seçimi: Belirli bir etnik, dini, ırksal veya siyasi gruba mensup insanlar hedef alınır. Şiddet: Fiziksel şiddet, işkence, katliam gibi yöntemler kullanılır. Deportasyon ve Sürgün: Hedeflenen grupların yaşadıkları yerlerden zorla göç ettirilmeleri söz konusu olabilir. İnsanlık Suçları: Soykırımlar, uluslararası hukuk tarafından kabul edilen en ağır suçlar arasında yer alır. İdeolojik Temeller: Soykırımlar genellikle milliyetçi, ırkçı veya ideolojik gerekçelerle gerçekleştirilir. İnkar: Soykırımı gerçekleştirenler veya onlara destek verenler genellikle suçlarını inkar ederler. SOYKIRIMLARIN FARKLILIKLARI Ölçek: Soykırımların kapsamı ve etkilediği insan sayısı büyük farklılıklar gösterebilir. Yöntemler: Soykırımları gerçekleştirmek için kullanılan yöntemler, tarihsel dönem, coğrafya ve siyasi koşullara göre değişiklik gösterir. Motivasyonlar: Soykırımların gerçekleştirilme nedenleri, ekonomik, siyasi veya ideolojik olabilir. Sonuçları: Soykırımların bireyler, toplumlar ve devletler üzerindeki etkileri farklılık gösterir. ÖNEMLİ SOYKIRIM ÖRNEKLERİ Holokost: II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından Yahudilere karşı gerçekleştirilen soykırım. Ruanda Soykırımı: 1994 yılında Ruanda'da Tutsi ve Hutu halkları arasında yaşanan etnik çatışma sonucu gerçekleşen soykırım. Kamboçya Soykırımı: 1970'lerin sonunda Kızıl Khmer rejimi tarafından Kamboçyalılara karşı gerçekleştirilen soykırım.Sonuç Soykırımlar, insanlığın en karanlık sayfalarından biridir. Bu olayların ortak ve farklı yönlerini incelemek, gelecekte benzer olayların tekrarlanmasını engellemek için büyük önem taşır. Soykırımların nedenlerini anlamak ve bu konuda farkındalık yaratmak, insanlığın ortak sorumluluğudur. SOYKIRIMLARIN ÖNLENMESİ İÇİN NELER YAPILABİLİR? Eğitim: Tarih boyunca yaşanan soykırımlar hakkında eğitim verilmeli, insan hakları ve hoşgörü konularında farkındalık oluşturulmalıdır. Uluslararası İşbirliği: Uluslararası hukuk mekanizmaları güçlendirilmeli, soykırımları önlemek ve sorumluları cezalandırmak için ortak çalışmalar yapılmalıdır. Medya ve Sivil Toplum: Medya, soykırımları gündemde tutmalı ve sivil toplum örgütleri insan hakları ihlallerine karşı mücadele etmelidir. Siyasi İrade: Devletler, soykırımları önlemek için siyasi irade göstermeli ve gerekli önlemleri almalıdır.

Soykırımdan sonra: İyileşme ve adalet Haber

Soykırımdan sonra: İyileşme ve adalet

Soykırımdan sonra iyileşme ve adaletin sağlanması, uzun ve zorlu bir süreçtir. Ancak bu süreç, insanlığın geleceği için büyük önem taşır. İyileşme ve adaletin sağlanmasıyla, gelecek nesillere daha barışçıl ve adil bir dünya bırakmak mümkündür. İYİLEŞME SÜRECİ Soykırımdan sonra iyileşme süreci, uzun ve karmaşık bir yolculuktur. Bu süreçte aşağıdaki faktörler önemli rol oynar: Anma ve Hatırlama: Soykırımın unutulmaması, yaşananların belgelenmesi ve gelecek nesillere aktarılması, iyileşmenin ilk adımlarındandır. Anma törenleri, müzeler ve anıtlar, bu konuda önemli araçlardır. Adaletin Sağlanması: Suçluların cezalandırılması, mağdurların haklarının tespit edilmesi ve tazminat almaları, adaletin sağlanması için gereklidir. Uluslararası adalet mekanizmaları, bu süreçte önemli bir rol oynar. Toplumsal Uzlaşma: Farklı etnik ve dini gruplar arasındaki güvenin yeniden tesis edilmesi, toplumsal uzlaşmanın sağlanması için önemlidir. Psikolojik Destek: Soykırımın yarattığı travmaların üstesinden gelmek için psikolojik destek hizmetleri sunulmalıdır. Eğitim: Gelecek nesillere hoşgörü, saygı ve insan hakları konusunda eğitim verilerek, benzer olayların tekrarlanması önlenmeye çalışılır. ADALETİN ÖNEMİ Adaletin sağlanması, soykırımdan sonra iyileşmenin en önemli unsurlarından biridir. Adalet, sadece suçluların cezalandırılması anlamına gelmez. Aynı zamanda mağdurların haklarının tespit edilmesi, tazminat almaları ve toplumsal barışın sağlanması için de gereklidir. Adaletin sağlanması, aşağıdaki faydaları sağlar: Adalet duygusunun tatmini: Mağdurlar ve toplum, adaletin sağlanmasıyla bir nebze olsun rahatlar. Suçluların caydırılması: Adaletin caydırıcı etkisi, benzer suçların işlenmesini engeller. Toplumsal barışın tesis edilmesi: Adaletin sağlanması, farklı gruplar arasındaki güvenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olur. Gelecek nesillere örnek olma: Adaletin sağlanması, gelecek nesillere doğru ve yanlışın farkında olmaları konusunda örnek olur.Zorluklar ve Engeller Soykırımdan sonra iyileşme ve adaletin sağlanması sürecinde birçok zorluk ve engel ile karşılaşılabilir. Bu zorluklar arasında siyasi istikrarsızlık, ekonomik sorunlar, toplumsal hafızanın zayıflaması ve uluslararası desteğin yetersizliği sayılabilir. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi almak için aşağıdaki kaynaklara başvurabilirsiniz: Uluslararası Af Örgütü: Soykırım ve insan hakları ihlalleri konusunda kapsamlı raporlar yayınlamaktadır. Birleşmiş Milletler: Soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması konusunda uluslararası hukuku geliştiren ve uygulayan kuruluştur. Sivil toplum kuruluşları: Yerel ve uluslararası düzeyde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, soykırım mağdurlarına destek vermektedir.

Soykırımın psikolojik etkileri ne? Haber

Soykırımın psikolojik etkileri ne?

Soykırımın psikolojik etkileri, derin ve karmaşık bir konudur. Bu etkileri tam olarak anlamak ve onlarla başa çıkmak için daha fazla araştırma yapılması ve toplumsal çabaların artırılması gerekmektedir. BİREYSEL DÜZEYDE ETKİLER Travma: Soykırımı yaşayan bireyler, şiddet, ölüm, sevdiklerini kaybetme gibi travmatik deneyimler yaşarlar. Bu deneyimler, hayatlarının geri kalanında onları takip eden anksiyete, depresyon, uyku bozuklukları, kabuslar ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Suçluluk ve Kızgınlık: Hayatta kalanlar, neden kendilerinin yaşadığını sorgulayabilir ve hayatta kalanlara yönelik suçluluk duyguları yaşayabilirler. Ayrıca, faillere ve dünyaya karşı derin bir kızgınlık duyabilirler. Kimlik Sorunu: Soykırım, bireyin kimliğini ve ait olduğu topluluğu derinden sarsar. Kendi kökenlerini ve kimliklerini sorgulamaya başlarlar. Güvensizlik: Soykırım, insanlara karşı derin bir güvensizlik duygusu aşılar. Başkalarına güvenmekte zorlanırlar ve sosyal ilişkiler kurmakta güçlük çekerler. AİLE VE TOPLUM DÜZEYİNDE ETKİLER Nesilden Nesile Aktarılan Travma: Soykırımın etkileri, sadece hayatta kalanlarda değil, çocuklarında ve torunlarında da görülür. Travma, nesilden nesile aktarılabilir ve ailelerin işleyişini olumsuz etkileyebilir. Toplumsal Hafıza: Soykırımlar, toplumsal hafızada derin izler bırakır. Bu izler, anıtlar, müzeler, anma törenleri ve edebiyat eserleri aracılığıyla gelecek nesillere aktarılır. Toplumsal Güvensizlik: Soykırım, toplum içindeki güven duygusunu zedeler. İnsanlar birbirlerine yabancılaşır ve toplumsal dayanışma zayıflar. Kültürel Mirasın Yok Olması: Soykırımlar, kültürel mirasın yok olmasına neden olur. Dil, din, gelenekler ve görenekler kaybolur. Siyasi ve Sosyal İstikrarsızlık: Soykırımlar, siyasi ve sosyal istikrarsızlığa yol açar. Toplumlar uzun süre bu yaraları iyileştirmeye çalışır. SOYKIRIMIN PSİKOLOJİK ETKİLERİNE KARŞI NE YAPILABİLİR? Psikolojik Destek: Soykırımın etkilerini azaltmak için psikolojik destek hizmetleri sunulmalıdır. Travma merkezleri, psikologlar ve psikiyatristler, hayatta kalanlara ve ailelerine destek olabilirler. Toplumsal Bilinçlendirme: Soykırımların unutulmaması ve gelecek nesillere aktarılması için eğitim programları düzenlenmeli, anıtlar ve müzeler ziyaret edilmeli. Adalet: Soykırımlarda suçlu olanların cezalandırılması, adaletin sağlanması ve mağdurların haklarının korunması önemlidir. Toplumsal Uzlaşma: Farklı etnik ve dini gruplar arasında diyalog kurulmalı ve toplumsal uzlaşma sağlanmalıdır. Soykırımın psikolojik etkileri, sadece bireyleri değil, tüm toplumu derinden etkileyen uzun süreli bir süreçtir. Bu nedenle, soykırımların önlenmesi ve mağdurların iyileşmesi için uluslararası çabaların artırılması gerekmektedir.

Soykırımın uluslararası hukuktaki yeri Haber

Soykırımın uluslararası hukuktaki yeri

Soykırım, insanlık onuruna karşı işlenen en büyük suçlardan biridir. Uluslararası hukuk, soykırım suçunu tanımlamış ve bu suçu işleyenlerin cezalandırılması için mekanizmalar oluşturmuştur. Ancak, soykırımın tamamen ortadan kaldırılması için uluslararası toplumun daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir. Soykırım Suçunun Tanımı ve Tarihçesi: Tanım: Soykırım suçu, ilk kez 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile uluslararası hukukta net bir şekilde tanımlanmıştır. Sözleşmeye göre, soykırım; bir planın icrası suretiyle, milli, etnik, ırksal veya dini bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı çeşitli fiillerin işlenmesidir. Tarihçe: Soykırım, tarih boyunca farklı coğrafyalarda ve farklı zamanlarda yaşanmış olmasına rağmen, 20. yüzyılda Nazi Almanyası'nın Yahudilere karşı işlediği soykırım, bu suçun tüm insanlığa karşı işlenmiş en büyük suçlardan biri olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Birleşmiş Milletler, soykırımın tekrarlanmasını önlemek amacıyla uluslararası hukukta soykırım suçunu tanımlamış ve bu suçu işleyenlerin cezalandırılması için mekanizmalar oluşturmuştur. Soykırım Suçunun Elementleri: Soykırım suçunun oluşabilmesi için aşağıdaki elementlerin bir arada bulunması gerekir: Spesifik niyet: Suçun işlenmesi için belirli bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi amacı taşımak. Korunan gruplar: Soykırım, belirli bir ulusal, etnik, ırksal veya dini gruba karşı işlenir. Fiiller: Soykırım suçunu oluşturan fiiller, öldürme, ciddi bedensel veya ruhsal zarar verme, yaşam koşullarının kasıtlı olarak yok edilmesi gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Sistematiklik: Soykırım eylemleri, genellikle planlı ve sistematik bir şekilde gerçekleştirilir.Uluslararası Ceza Hukukunda Soykırım Soykırım, uluslararası ceza hukukunun temel suçlarından biridir. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı gibi uluslararası mahkemeler, soykırım suçlarını soruşturmak ve bu suçları işleyenleri cezalandırmakla görevlidir. Ayrıca, birçok ülkenin iç hukukunda da soykırım suçu tanımlanmış ve bu suçu işleyenler hakkında cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Soykırımın Önlenmesi: Soykırımın önlenmesi, uluslararası toplumun en önemli görevlerinden biridir. Bu amaçla, uluslararası hukukta çeşitli mekanizmalar geliştirilmiştir. Bu mekanizmalar arasında erken uyarı sistemleri, insan hakları gözlemi, diplomatik çabalar ve uluslararası işbirliği gibi unsurlar yer almaktadır.

Soykırımın tarihsel kökenleri ve nedenleri Haber

Soykırımın tarihsel kökenleri ve nedenleri

Soykırım, insanlığın en karanlık yüzlerinden biridir. Bu vahşetin tekrarlanmaması için, tarihten ders çıkarmalı, insan haklarına saygı duymalı ve farklılıklara hoşgörülü olmalıyız. Soykırımın Tarihsel Kökenleri: Antik Çağ: Tarih boyunca çeşitli uygarlıklar arasında yaşanan savaşlar ve fetihlerde etnik temizliklere rastlanmaktadır. Orta Çağ: Dini farklılıklar ve toprak savaşları, Avrupa'da özellikle Yahudilere yönelik pogromlara neden olmuştur. Modern Dönem: Milliyetçilik, ırkçılık ve emperyalizm gibi ideolojilerin yükselişi, 20. yüzyılda büyük ölçekli soykırımlara zemin hazırlamıştır. Soykırımın Nedenleri: İdeolojik Farklılıklar: Farklı etnik, dini veya ırksal gruplar arasındaki derin ideolojik farklılıklar, düşmanlık ve nefret duygularını körükleyerek soykırıma zemin hazırlayabilir. Ekonomik Yararlar: Soykırımlar, bazen belirli bir grubun sahip olduğu toprakları veya kaynaklarını ele geçirmek amacıyla gerçekleştirilebilir. Siyasi Güç: Siyasi liderler, kendi güçlerini pekiştirmek veya muhaliflerini ortadan kaldırmak için soykırımları kullanabilirler. Toplumsal Gerilimler: Ekonomik krizler, sosyal adaletsizlikler ve siyasi istikrarsızlık gibi toplumsal gerilimler, soykırımların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Savaş: Savaşlar sırasında sivillerin hedef alınması ve etnik temizlikler, soykırıma dönüşebilir. Ötekileştirme ve Ayrımcılık: Belirli bir grubun sürekli olarak ötekileştirilmesi, dışlanması ve ayrımcılığa uğraması, bu gruba yönelik şiddet eylemlerinin artmasına neden olabilir. İnsanlık Dışı Tutum: İnsan hayatına verilen değerin azalması, insanları araç olarak görme ve empati eksikliği, soykırımların gerçekleştirilmesinde önemli bir rol oynar. Soykırımların Ortak Özellikleri: Sistematiklik: Soykırımlar, önceden planlanmış ve örgütlü bir şekilde gerçekleştirilir. Kitle Katliamı: Büyük bir grup insanın kasıtlı olarak öldürülmesi amaçlanır. Fiziksel Yok Etme: Fiziksel şiddet, açlıktan öldürme, hastalık yayma gibi yöntemlerle fiziksel yok etme hedeflenir. Kültürel Yok Etme: Mağdur grubun kültürel kimliği, dili, dini ve tarihi mirasının yok edilmesi amaçlanır. İnkar: Soykırımları gerçekleştirenler genellikle yaptıklarını inkar eder veya önemsizleştirmeye çalışırlar.Soykırımların Önlenmesi Soykırımların önlenmesi için uluslararası toplumun daha güçlü ve etkili bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda; Erken Uyarı Sistemleri: Soykırımların belirtileri olan şiddet olayları, ayrımcılık ve insan hakları ihlalleri konusunda erken uyarı sistemleri kurulmalıdır. Uluslararası İşbirliği: Ülkeler arasında daha güçlü bir işbirliği ve koordinasyon sağlanarak, soykırımların önlenmesi için ortak çaba sarf edilmelidir. Adaletin Sağlanması: Soykırımlarda suçlu olanların cezalandırılması ve mağdurlara adaletin sağlanması, gelecekte benzer olayların tekrarlanmasını engellemek için önemlidir. Eğitim: İnsan hakları, hoşgörü ve farklılıklara saygı konularında farkındalık yaratmak için eğitim programları geliştirilmelidir.

TBMM'den İsrail'in Refah katliamlarına karşı ortak bildiri Haber

TBMM'den İsrail'in Refah katliamlarına karşı ortak bildiri

TBMM Genel Kurulunda Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un imzasını taşıyan "İsrail'in Refah Katliamlarına Karşı Bildiri" başlıklı tezkere okundu. Tezkerede, “Uluslararası mahkemelerin tüm kararlarını hiçe saymaktan çekinmeyen, işgalciliği ve zalimliğiyle bilinen Netanyahu yönetimindeki İsrail, sivil yerleşim alanlarını hedef almayı sürdürmektedir. Uluslararası Adalet Divanının operasyonların durdurulması kararına rağmen siyonistlerin vahşeti tüm dünyanın gözü önünde devam etmektedir. İnsanlık cephesi karşısında yalnız kalmaya mahkûm İsrail’in Gazzelilere uyguladığı baskı ve zulüm politikaları tüm Filistin’i yaşanmaz hale getirmektedir. İşgalci İsrail yönetimi, Gazzeli kardeşlerimizin güvenli alan olarak gösterilen Refah’taki çadırlarını dahi yakıcı silahlarla bombalayarak yüzlerce masumun kanına girmiştir. Uluslararası antlaşmaları ve hukuk kurallarını hiçe sayan Netanyahu ve çetesi, bu cinayetlerle dünyada eşi benzeri olmayan bir ırkçılığı pervasızca sergilemektedir. Son Refah saldırısıyla insanlığa karşı suçların en rezil örneğini gerçekleştiren İsrail’in eylemleri apartheid rejimi uygulamalarının da ötesine geçerek bir soykırıma dönüşmektedir” denildi. Refah katliamı ve insanlık suçlarına sessiz kalmamanın her bir ferdin ve insan haklarına değer veren her bir ülkenin boynunun borcu olduğu vurgulanan tezkerede şu ifadelere yer verildi: “Vicdanlı, adil halkların başını çektiği insanlık cephesi nasıl ki Holokost’u lanetlemekteyse, bugün de siyonist çetenin Holokost’un ardına sığınarak Gazzelilere yönelik gerçekleştirdiği bu katliamları ve İsrail yönetimini telin etmektedir. Uluslararası hukuku hiçe sayarak sivilleri hedef alan katliamları bir kez daha lanetliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tüm kurumlarıyla tek ses olarak, İsrail’in durdurulması ve ateşkesin sağlanması yönündeki tavrını uluslararası camiada açıkça ilan etmektedir. Milletimizin kalbi de masum Gazze halkıyla birliktedir. Refah’tan gelen görüntüleri hiçbir zaman unutmayacak ve yaşanan katliamın faillerinin hak ettikleri cezaya çarptırılmaları için çaba sarf etmeye aralıksız devam edeceğiz. Netanyahu ve çetesi, insanlık vicdanında mahkûm edildiği gibi uluslararası mahkemeler önünde de yaptıklarının hesabını verecektir” ifadeleri kullanıldı. İsrail’i durdurmak adına tüm dünya milletlerine ve meclislerine seslenilen tezkerede, “Uluslararası toplum ve devletler, Filistin’in tanınması gibi hakkaniyetli ve zorunlu adımları atmaya süratle devam etmeli ve İsrail yönetimi tamamen yalnızlaştırılmalıdır. Esas gaye, Filistin halkının insan haysiyetine uygun bir hayata kavuşturulmasıdır. Bu sebeple öncelikle katliamların derhal durdurulması için harekete geçilmelidir. TBMM olarak ilgili tüm kurumlarımızla birlikte hukuki süreci özenle takip ederek, uluslararası camiada Filistin’e destek sağlamaya devam edeceğiz. Son Refah saldırılarının sorumluları da cezasız kalmayacaktır. Bu vesileyle BM Güvenlik Konseyi’ni acilen toplanmaya ve İsrail’in saldırılarına son vermesi hususunda karar almaya davet ediyoruz. İnsanlık onuruna ve uluslararası hukuka saygı gösterilerek, masum insanların can güvenliği ivedilikle sağlanmalıdır. Bu bildirinin oylanarak kabul edilmesi ve alınan kararın Resmi Gazete’de yayımlanması hususunu Genel Kurulun tasviplerine arz ederim” denildi.

Nelson Madela'nın torunu Gazze'de yaşanan olayları değerlendirdi Haber

Nelson Madela'nın torunu Gazze'de yaşanan olayları değerlendirdi

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin demokratik seçimlerle iktidara gelmiş ilk siyahi Cumhurbaşkanı Nelson Mandela'nın torunu ve Milletvekili Nkosi Zwelivelile Mandela, bir panele konuşmacı olarak katıldığı Cenevre'de AA muhabirine Gazze'de yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırılarının 7 Ekim'de başlamadığını ve gerçekler konusunda açık olmak gerektiğini kaydeden Mandela, "(Filistin'de) Soykırım, etnik temizlik, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar, 1948 Nekbe'den (Büyük Felaket) bu yana 76 yıldır devam ediyor." dedi. Mandela, siyonist İsrail rejiminin son dönemde 531'den fazla Filistinli köyü dağıttığını belirterek, "Bu çatışmayı hiçbir zaman 7 Ekim 2023 sonrasına indirgemeyeceğiz. Bu propaganda ve yalanı sürdürmek isteyenler elimizdeki gerçeklerle karşılaşacak." diye konuştu. 2006-2023 arasında sadece Gazze'de 20'den fazla katliam yapıldığını söyleyen Mandela, işgal altındaki Batı Şeria'da da çok sayıda katliam olduğunu, insanların bu çatışmayı sanki 7 Ekim'de başlamış gibi konuşmak istemesini şiddetle kınadıklarını vurguladı. Mandela, şu anda yönetimde yer alan güçleri "kitlelerin sesi olmamakla" eleştirerek, "Dünya genelinki tüm büyük şehirlerde Filistin davasını desteklemek için ayaklanan insanları görüyoruz. Elektronik İntifada, sosyal medyayı kullanarak küresel toplumun çok uzaklarına erişmemizi ve Filistin halkına desteği harekete geçirmemizi sağladı." ifadelerini kullandı. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Uluslararası Adalet Divanından (UAD) İsrail aleyhine açtığı dava ve bu kapsamda alınan tedbir kararlarına değinen Mandela, Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ve hükümetini bu konuda takdir ettiklerini vurguladı. Bu davanın ülkesi için tarihi başarı olduğunu belirten Mandela, Avrupa ve Batılı ülkelerin yanı sıra Latin Amerika, Afrika ve Asya'daki tüm ülkelere de Güney Afrika örneğini takip etmeleri ve desteklemeleri yönünde küresel bir çağrı yaptı. "İSPANYA VE DİĞER ÜLKELERİN FİLİSTİN'İ BİR DEVLET OLARAK TANIYACAKLARINI DUYURMALARINDAN MUTLULUK DUYUYORUZ" Mandela, "İspanya ve diğer ülkelerin (Norveç ile İrlanda) artık Filistin'i bir devlet olarak tanıyacaklarını duyurmalarından büyük mutluluk duyuyoruz. Daha fazla ülkeye de aynı şeyi yapmaları çağrısında bulunmaya devam edeceğiz." dedi. Güney Afrikalı siyasetçi Mandela, Cenevre Üniversitesinde konuşmacı olarak katıldığı bir panelde, İsrail'in Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'ndan men edilmesi çağrısında bulunurken, tüm aktivistleri bu çağrıya destek olmaya davet etmişti. UAD, yeni tedbir kararlarında, İsrail'in Refah'a yönelik saldırılarını derhal durdurmasına, insani yardımları engellememesine ve suçlarını araştıracak BM görevlilerinin Gazze’ye girişine izin vermesine hükmetmişti. Filistinliler, İsrail'in 14 Mayıs 1948'de, işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutması nedeniyle 15 Mayıs'ı "Nekbe" (Büyük Felaket) olarak anıyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.