Hava Durumu

#Salgın

Bursa Hayat Gazetesi - Salgın haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Salgın haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Salgınların küresel ticaret üzerindeki yansımaları Haber

Salgınların küresel ticaret üzerindeki yansımaları

Son yıllarda dünya, COVID-19 gibi büyük sağlık krizleriyle karşı karşıya kalmış ve bu durum küresel ticareti derinden etkilemiştir. Salgınlar, yalnızca halk sağlığı açısından değil, aynı zamanda ekonomik sistemler ve ticari dinamikler üzerinde de kalıcı izler bırakmıştır.  Tedarik Zincirindeki Kesintiler Salgınlar, tedarik zincirlerinde önemli kesintilere neden olmaktadır. Üretim tesislerinin kapanması, ham madde temininde zorluklar ve lojistik hizmetlerde yaşanan aksaklıklar, birçok sektörde üretim kayıplarına yol açmıştır. Örneğin, otomotiv ve elektronik sektörlerinde bileşenlerin temininde yaşanan sorunlar, bu ürünlerin dünya genelindeki arzını olumsuz etkilemiştir. Ticaret Hacminin Düşmesi Salgınlar, birçok ülkenin sınırlarını kapatması ve uluslararası seyahatleri kısıtlaması nedeniyle ticaret hacmini azaltmıştır. İthalat ve ihracat rakamları, küresel ekonomik durgunluğa paralel olarak düşmüştür. Özellikle hizmet sektörü, turizm ve ulaştırma gibi alanlar, en fazla etkilenen sektörler arasında yer almıştır. Fiyat Dalgalanmaları Salgınlar, bazı ürünlerin fiyatlarında dalgalanmalara neden olmuştur. Talep ve arz dengesizliği, özellikle gıda maddeleri ve sağlık malzemeleri gibi kritik ürünlerde fiyat artışlarına yol açmıştır. Bu durum, enflasyonist baskılar oluşturmuş ve tüketici davranışlarını değiştirmiştir. Dijitalleşme ve E-Ticaretin Yükselişi Salgınlar, dijitalleşmeyi hızlandırmış ve e-ticaretin yükselişine zemin hazırlamıştır. Fiziksel mağazaların kapanması ve sosyal mesafe kuralları, tüketicilerin çevrimiçi alışverişe yönelmesine neden olmuştur. Bu süreç, birçok işletmenin dijital platformlara geçiş yapmasını zorunlu kılmıştır. Uzun Vadeli Etkiler Küresel ticaret, salgınların sona ermesiyle birlikte eski haline dönmeye çalışsa da, uzun vadede kalıcı değişiklikler gözlemlenmektedir. Ülkeler, tedarik zincirlerini çeşitlendirme çabalarına girişmekte ve kendi iç üretimlerini artırmak için stratejiler geliştirmektedir. Bu durum, küresel ticaretin yeniden şekillenmesine yol açabilir. Sonuç Salgınlar, küresel ticareti etkileyen önemli bir faktör olmuştur. Tedarik zincirindeki kesintiler, ticaret hacmindeki düşüş, fiyat dalgalanmaları ve dijitalleşme gibi etkenler, ticaretin dinamiklerini değiştirmiştir. Gelecek dönemde, bu etkilerin nasıl evrileceği ve küresel ticaretin yeni normlarının neler olacağı merakla beklenmektedir. Salgınlar, yalnızca sağlık alanında değil, ekonomik ve ticari alanda da derin izler bırakmaya devam etmektedir.

Gazze'de çocuk felci salgını DSÖ'yü endişelendiriyor Haber

Gazze'de çocuk felci salgını DSÖ'yü endişelendiriyor

DSÖ'nün işgal altındaki Filistin topraklarındaki acil sağlık durumlarından sorumlu Ayadil Saparbekov, Gazze'deki çocuk felci salgını riskine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cenevre'de düzenlenen BM basın brifingine, Gazze'den bağlanan Saparbekov, "Gazze'de gerçekleşebilecek bir salgın konusunda son derece endişeliyim." dedi. Saparbekov, Gazze'deki atık sulardan toplanan örneklerde çocuk felci tip iki virüsüne rastlanıldığından bu yana henüz doğrulanmış bir hastalık vakasının mevcut olmadığını bildirdi. Salgının olup olmadığının tespiti için DSÖ ve UNICEF'in, perşembe günü Gazze'ye 50 adet çocuk felci kiti göndereceğini aktaran Saparbekov, testlerin Ürdün'e yollanacağını vurguladı. Ayadil Saparbekov, yalnızca çocuk felci salgını konusunda değil Gazze'de görülebilecek farklı bulaşıcı hastalık salgınları konusunda da endişe duyduğunun altını çizdi. Han Yunus ile Deyr el-Belah kentlerinde tip iki çocuk felci virüsü tespit edilmişti Geçen hafta sonu, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ile orta kesimindeki Deyr el-Belah kentlerinde tip iki çocuk felci virüsü tespit edildiğini bildirmişti. Ghebreyesus, Han Yunus ile Deyr el-Belah kentinde alınan numunelerde yapılan incelemeler sonucu 6 örnekte tip iki çocuk felci virüsü saptandığını kaydetmişti.

Salgınların yayılma modelleri: Bilimsel analizler ve öngörüler Haber

Salgınların yayılma modelleri: Bilimsel analizler ve öngörüler

Salgınların yayılma modelleri, bulaşıcı hastalıkların nasıl ve ne kadar hızlı yayıldığını anlamak için geliştirilen matematiksel ve istatistiksel modellerdir. Bu modeller, epidemiyologlar, matematikçiler, istatistikçiler ve veri bilimciler tarafından kullanılarak, hastalıkların potansiyel etkilerini öngörmek ve salgınların kontrol altına alınmasına yardımcı olmak amacıyla analiz edilir. SALGINLARIN YAYILMA MODELLERİ NEDİR? Salgınların yayılma modelleri genellikle popülasyon içindeki bireylerin farklı durumlarını temsil eden matematiksel sistemlerdir. En temel modellerden biri SIR (duyarlı, enfekte, iyileşmiş) modelidir. Bu modelde, popülasyon bireyleri duyarlı (S), enfekte (I) veya iyileşmiş (R) olarak gruplandırılır ve bunların birbirleriyle etkileşimleri diferansiyel denklemlerle ifade edilir. Bu denklemler, hastalığın bulaşma hızı, iyileşme oranı, doğal bağışıklık ve müdahale stratejileri gibi faktörlere bağlı olarak değişir. BİLİMSEL ANALİZLER VE VERİ MODELLERİ Salgınların yayılma modelleri oluşturulurken genellikle gerçek veriler kullanılır. Günlük vaka sayıları, hastane yatışları, ölüm oranları gibi gerçek zamanlı veriler, modelin doğruluğunu ve güvenilirliğini artırmak için önemlidir. Veri modelleri, bu verileri analiz ederek, salgının gelecekteki seyrini tahmin etmek ve farklı müdahale senaryolarının etkilerini değerlendirmek için kullanılır. ÖNGÖRÜLER VE SİMÜLASYONLAR Salgınların yayılma modelleri, gelecekteki senaryoları tahmin etmek için önemli bir araçtır. Örneğin, bir salgının ne kadar süreceği, zirveye ne zaman ulaşacağı, hastane kapasitelerinin ne zaman aşılacağı gibi soruları yanıtlamak için kullanılır. Simülasyonlar, farklı müdahale stratejilerinin ve politikaların salgın üzerindeki etkilerini öngörmek için yapılır. Örneğin, aşılamanın hızı ve kapsamı, sosyal mesafe önlemleri ve seyahat kısıtlamaları gibi faktörlerin simülasyonları yapılabilir. GERÇEK HAYAT UYGULAMALARI COVID-19 gibi modern salgınlar, bilimsel modellerin ve analizlerin önemini gözler önüne sermiştir. Pandeminin başlangıcında yapılan yayılma modelleri ve analizler, sağlık sistemlerinin kapasitesini belirlemekte ve kriz yönetimine rehberlik etmekte kritik bir rol oynamıştır. Bu modeller, hastalığın yayılmasını kontrol altına almak, sağlık hizmetlerini planlamak ve toplumun sağlık bilincini artırmak için stratejik kararlar alınmasına yardımcı olur. SONUÇ Salgınların yayılma modelleri, bilimsel ve matematiksel temelli yaklaşımlarla oluşturulan önemli araçlardır. Bu modeller, epidemiyoloji bilimine önemli katkılar sağlarken, sağlık politikalarının ve müdahale stratejilerinin bilimsel dayanaklarını oluşturur. Gelecekteki salgınlarla mücadelede bu modellerin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi, toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.

Yeni bir salgın mı var? Prof. Dr. Ceyhan'dan açıklama Haber

Yeni bir salgın mı var? Prof. Dr. Ceyhan'dan açıklama

Covid-19 pandemisi hafızalardaki tazeliğini korurken, Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) korkutan bir virüs açıklaması geldi. DSÖ, A(H5N2) kuş gribi kaynaklı ilk insan ölümünün Meksika’da yaşandığını duyururken, yeni bir kuş gribi türünün 'halk sağlığına büyük etkisi' olabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de henüz H5N2 virüsünün hayvanlarda dahi bildirilmediğini ve endişe etmeye gerek olmadığını kaydetti. Prof. Dr Ceyhan, Meksika’da gerçekleşen vakadan daha önce sadece kuşlarda ve diğer kanatlılarda hastalık yapan bir olarak bilinen H5N2 virüsünün daha önce Asya, Afrika, Amerika ve Avrupa’da rapor edildiğini, Türkiye’de ise henüz görülmüş bir hayvan vakasının olmadığını kaydetti. "BİZLERE DAHA ÇOK KÜMES HAYVANLARINDAN BULAŞIYOR" H5N2 virüsünün göçmen kuşlar tarafından taşındığını ve fazla bulaşma özelliği olan bir hastalık olduğunu belirten Ceyhan, “Göçmen kuşlar yaz aylarını Sibirya'da, kış aylarını Afrika'da, Orta Doğu'da ve Asya'da geçiriyorlar. Türkiye bunların yol güzergahında olan bir ülke ve dolayısıyla bunlar su ihtiyaçlarını gidermek için Türkiye'de belli alanlara konuyorlar. Özellikle o alanlarda biz bunlara yakın kümes hayvanları besliyor isek, onlara gelip onların yemini yemek isterken bulaştırabiliyorlar. Bizlere daha çok bu kümes hayvanlarından bulaşıyor” diye konuştu. Ceyhan, hindilerden kaynaklı Amerika Birleşik Devletleri’nde ve yine kümes hayvanlarından dolayı Meksika’da H5N2 virüsünün daha önce salgın haline geldiğine dikkati çekti. "VİRÜSÜ NEREDEN ALDIĞI HENÜZ DAHA ORTAYA KONULABİLMİŞ DEĞİL" Meksika’da hayatını kaybeden 59 yaşındaki hastanın ilk bilinen H5N2 vakası olduğunu kaydederek, “59 yaşında ama ciddi sağlık problemleri olan bir hasta. Hastanede bir grip tablosuyla ölüyor fakat yatışından 3 hafta sonra ki grip vakalarında kuluçka süresi genellikle 3 hafta kadar uzanır. Dolayısıyla hayvanlarda görülenle bilinen bir bağlantısı yok ama nereden aldığı henüz daha ortaya konulabilmiş değil. 24 Nisan’da ölüyor ancak virüsün araştırmaları, Dünya Sağlık Örgütü'nde bunun doğrulanması geçtiğimiz haftayı buldu ve dolayısıyla yeni yayınlandı” dedi. H5N2 virüsünde henüz insandan insana bulaşma gösterilmediği için insanlara sadece kümes hayvanlarından ya da bazen sığırlardan bulaşma olabileceğini kaydeden Ceyhan, bu sebeple insanda büyük salgın oluşturmayacağını ve tek tük vakalar şeklinde görüldüğünü sözlerine ekledi. "İNSANLARDA BİR SALGIN OLUŞTURMA TEHLİKESİ YOK" Ceyhan, Türkiye’de henüz H5N2 virüsünün hayvanlarda dahi bildirilmediğini belirterek, “Zaten bir salgın tehlikesi oluşturması için insandan insana bulaş özelliği kazanması lazım. Şu anda insandan insana bulaşabilen 3 virüs var. 2 tanesi H3N2 ve H1N1 dediğimiz A, bir de B virüsü var. Bunların dışındakileri hayvanlarda gösteriliyor ama insanlarda bir salgın oluşturma tehlikesi yok. O yüzden telaşlanmamak lazım” ifadelerini kullandı.

Dünya tarihindeki en büyük salgınlar: Acı ve öğretiler Haber

Dünya tarihindeki en büyük salgınlar: Acı ve öğretiler

Dünya tarihi, çeşitli salgınlarla şekillenmiştir. Bu salgınlar, insanlık tarihinde derin izler bırakmış ve toplumları, kültürleri ve hatta dünya genelindeki ekonomileri etkilemiştir. İnsanlık, bu salgınlarla mücadele ederken önemli dersler de çıkarmıştır. Vatandaşlar da, dünya tarihindeki en büyük salgınları merak ederek araştırma yapmaya başladı. Peki, dünya tarihindeki en büyük salgınlar hangileridir? İşte detaylar...  İŞTE DÜNYA TARİHİNDEKİ EN BÜYÜK SALGINLAR İşte dünya üzerinde gelmiş geçmiş en büyük salgınları inceleyen bir makale: 1. Kara Ölüm (Büyük Veba Salgını - 1346-1353): yüzyılın ortalarında Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'yı etkisi altına alan Kara Ölüm, tarihteki en ölümcül salgınlardan biridir. Yüzde 30 ila 60 arasında değişen tahmini ölüm oranıyla, Avrupa'nın nüfusu büyük bir darbe almıştır. Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu bu veba salgını, sosyal ve ekonomik düzenlerde büyük değişikliklere yol açmıştır. 2. İspanyol Gribi (1918-1920): Birinci Dünya Savaşı'nın gölgesinde ortaya çıkan İspanyol Gribi, tarihteki en ölümcül grip salgınlarından biridir. Tahminen 50 ila 100 milyon arasında insanın hayatına mal olan bu salgın, genç ve sağlıklı bireyleri de etkileyerek toplumları derinden sarstı. Salgın, dünya genelindeki sağlık hizmetlerini zor durumda bırakarak salgının yayılmasını hızlandırdı. 3. HIV/AIDS Pandemisi (1980'lerden itibaren devam ediyor): HIV/AIDS, insan immunodeficiency virus (HIV) tarafından neden olan ve acquired immunodeficiency syndrome (AIDS) olarak bilinen bir hastalık, dünya genelinde uzun vadeli bir sağlık sorununa dönüşmüştür. 1980'lerde başlayan bu pandemi, milyonlarca insanın ölümüne neden olmuş ve hala devam etmektedir. HIV/AIDS, toplumlar arasında cinsellik, sağlık hizmetlerine erişim ve sosyal stigmalar gibi konularda önemli sosyal ve kültürel etkiler yaratmıştır. 4. Hong Kong Gribi (1968): Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'yı etkileyen Hong Kong Gribi, H3N2 influenza A virüsü tarafından neden olan bir pandemiydi. Bu salgın, küresel çapta yaklaşık bir milyon insanın ölümüne neden oldu. Salgın, o dönemde dünya genelindeki halk sağlığı sisteminin güçlüklere maruz kaldığını gösterdi ve pandemilere karşı küresel hazırlık konusundaki eksiklikleri vurguladı. 5. Kolera Salgınları (19. ve 20. yüzyıl): Kolera, Vibrio cholerae bakterisinin neden olduğu bir bağırsak enfeksiyonudur ve tarih boyunca birçok kez salgınlar yaratmıştır. 19. yüzyıl boyunca dünya genelinde yayılan kolera, hijyen ve temiz su temini konularında önemli gelişmelerin başlamasına neden oldu. 20. yüzyılın ortalarına kadar devam eden bu salgınlar, sağlık sistemlerinin güçlenmesi ve su temini altyapısının iyileştirilmesine öncülük etti. Sonuç: Dersler ve Önlemler: Dünya, gelmiş geçmiş en büyük salgınlarla baş etme deneyimine sahiptir. Bu salgınlar, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi, toplumların dayanıklılığı ve küresel işbirliğinin önemini vurgulamıştır. Salgınlar, insanlığa, bilim, teknoloji ve sosyal değişimle ilgili birçok ders sunmuş ve gelecekteki benzer durumlar için hazırlıklı olmanın önemini vurgulamıştır. Tarihten çıkarılan bu dersler, dünya genelindeki sağlık güvenliğini artırmak ve toplumları korumak için sürekli çaba gerektiren bir sürecin bir parçasıdır. Yapılan araştırmanın ardından, dünya tarihindeki en büyük salgınlar hakkında bilgi edinildi.

Üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış! Haber

Üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış!

Prof. Dr. Memişoğlu, üst solunum yolu enfeksiyonlarında son dönemde yaşanan artışa ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Salgın konusunun, Kovid-19'dan sonra toplumun daha çok hassasiyet gösterdiği bir durum olduğunu ifade eden Memişoğlu, normal şartlarda özellikle kasım, aralık, ocak ve şubat aylarında üst solunum yolu enfeksiyonu olarak adlandırılan nezle, grip ve anjin gibi hastalıkların arttığı bir dönem yaşandığını anlattı. Soğuk havalarda üşütme ve soğuk algınlıklarının fazlalaştığını vurgulayan Memişoğlu, "Bu dönemde de var. Özellikle son birkaç haftadır yoğunluğumuz doğal olarak var. Geçmişte de vardı, şimdi de var. Bu daha çok influenza dediğimiz grip virüsü ağırlıklı. Ama diğer virüslerin de olduğu üst solunum yolu enfeksiyonunun fazlalaştığı bir dönemi yaşıyoruz." diye konuştu. "BUNUN DA ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ, GELİYORUZ DA" Memişoğlu, bu üst solunum yolu enfeksiyonlarının genç, sağlıklı insanlarda çok fazla tahribata veya kalıcı hasara sebebiyet vermediğini, ancak özellikle yaşlılarda veya yan hastalığı, böbrek yetmezliği, şekeri ve kilosu olanlarda riskli hale geldiğini söyledi. Özellikle kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olanlarda yoğun bakım veya birebir destek tedavisine ihtiyaç olabildiğini belirten Memişoğlu, "İstanbul'da tabii bir yoğunluk yaşıyoruz doğal olarak. Ama biz altyapımız olarak da hekimlerimiz olarak da Kovid'deki sağlık sisteminin ne kadar kuvvetli olduğunun ispatını yaptığımız gibi bunun da üstesinden geleceğiz, geliyoruz da." diye konuştu. Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, bütün ekiplerin alarmda olduğunu, tüm başhekimler, kamu hastane başkanlıkları, acil hizmetler ve halk sağlığı başkanlıkları dahil bu hastalıklarla mücadele ettiklerini aktardı. "GEÇMİŞTEKİ YAŞADIĞIMIZ SALGINLARDAN FARKLI BİR SALGIN SEYRİNİ ŞU ANDA GÖRMÜYORUZ" Memişoğlu, bir hastane yoğun bakımı dolduğunda hem özel sektör hem kamu hem de üniversite hastaneleri olmak üzere bütün yapıyı kullandıklarına işaret ederek şöyle konuştu: "Bu yoğunluğun birkaç hafta daha devam edeceğini öngörüyoruz. Ama artık şubattan, belki ortasından itibaren azalacağını tahmin ediyoruz. Milletimiz panik olmasın ama tedbirli olsun. Korkarak değil, önlem almak ve kendimizi korumak bununla en iyi mücadele yöntemi. Onun için insanlara kendilerini kırgın hissettikleri zaman, çocukları kırgın hissettiği zaman özellikle evde durmalarını, kalabalık ortamlara girmemelerini, sadece kendi sağlıklarını değil etraflarındaki insanların sağlığını da düşünerek gerekli zamanda maske kullanmasını veya zorunlu olmadıkça kalabalık ortamlara çıkmamasını öneriyoruz." İstanbul'un toplu ulaşım gibi alanlarda çok temas olan bir şehir olduğunu dile getiren Memişoğlu, "Onun için yoğunluğa göre insanlar kendilerini mümkünse koruyacaklar. Ama şunu bilsinler ki hem altyapımız hem insan gücümüz olarak Türkiye sağlık sistemi, her şeyin üstesinden geldiği gibi bunun da üstesinden gelir. Bazen bazı tevatürler var, 'ölüm oranları' vesaire ama bizim geçmişteki yaşadığımız salgınlardan farklı bir salgın seyrini şu anda görmüyoruz. İnşallah da böyle değişik bir seyir seyretmez." değerlendirmesinde bulundu. "DAHA ÇOK NEFES DARLIĞIYLA BAŞVURULUYOR" Halen yoğun bakımda tedavi görenlerin yaşlı veya böbrek, şeker, KOAH gibi yan hastalığı veya kilosu bulunan hastalar olduğunu ifade eden Memişoğlu, "Daha çok göğüs hastalıklarıyla, üst solunum yolu enfeksiyonuyla alakalı, nefes darlığıyla başvuruluyor. 2-3 yaşın altındaki çocuklarla 50 veya 60 yaş üzerindeki hastalarımız daha hassasiyetle bakılıp, daha kontrollü olarak hastanelerimizde tutuluyor." bilgisini verdi. Prof. Dr. Memişoğlu, özellikle yaşlı hastalara seslenerek, mümkün olduğunca kalabalık ortamlara girmemelerini tavsiye etti. Virüs veya bakterilerin nefes, hapşırma ya da temas yoluyla bulaştığını hatırlatan Memişoğlu, bu nedenle sağlıklı beslenilmesi, hareket edilmesi, mümkün olduğunca temiz hava alınması önerisinde bulundu. Memişoğlu, nefes darlığı, yüksek ateş ve aşırı halsizlik durumlarında ise acillere, polikliniklere ve aile hekimliklerine başvurulabileceğini sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.