Hava Durumu

#Protesto

Bursa Hayat Gazetesi - Protesto haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Protesto haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bangladeş'te sular durulmuyor! Ölü sayısı 25'e yükseldi Haber

Bangladeş'te sular durulmuyor! Ölü sayısı 25'e yükseldi

Ülkede yayın yapan Prothom Alo ve Daily Star gazetelerine göre, ülke genelindeki protestolarda göstericiler ile polis arasında arbede çıkması sonucu 19 kişi daha yaşamını yitirdi. Kamu sektöründe kontenjan ayrılması kararına karşı başlatılan protestolarda ölü sayısı 25'e yükselirken, yüzlerce kişi de yaralandı. Bangladeş'te protestolar sürerken göstericiler, ülke genelinde "hayatı durdurma eylemi" başlatmıştı. Protestoların başkoordinatörlerinden Asif Mahmud, ülke genelinde "hayatı durdurma eylemi" ilan ettiklerini, bu kapsamda hastaneler ve acil servisler dışındaki tüm kurum ve kuruluşların faaliyet göstermesine izin verilmeyeceğini duyurmuştu. PROTESTOLARDA DEVLET TELEVİZYON BİNASI ATEŞE VERİLDİ Protestoculardan oluşan kalabalık bir grup, devlete ait BTV'nin ana kapısından binaya girdi. Grup, BTV binasının yanı sıra park alanında bulunan birkaç otomobil ve motosikleti ateşe verdi. BTV İdare Müdürü Ruhul Amin Bangla, Dhaka Tribune gazetesine yaptığı açıklamada, göstericilerin "zemin kattaki garaj dahil çeşitli odaları ateş verdiğini ve içeride mahsur kalan insanlar olduğunu" söyledi. Polis yetkilisi Moshiur Rahman da binanın ateşe verildiği sırada görevde olan polislerin neredeyse tamamının yaralandığını belirtti. KAMU SEKTÖRÜ KONTENJANLARI Bangladeş'te kamuda işe giriş pozisyonlarının yüzde 56'sı belirli demografik gruplar ve sınıflar için ayrılırken, bunun yüzde 30'u, 1971'deki Bağımsızlık Savaşı'na katılanların ailelerini kapsıyor. Söz konusu kontenjanlar, ülke çapındaki protestolar üzerine 2018'de kaldırılmıştı. Yüksek Mahkemenin, geçen ay kontenjan sisteminin yeniden uygulanması kararı almasının ardından protestolar başlamıştı. Dakka, Chattogram ve Rangpur kentlerinde süren protestolarda, arbede çıkması ve buna polisin müdahalesi sonucu 16 Temmuz'da 6 kişinin yaşamını yitirdiği, yaklaşık 250 öğrencinin yaralandığı bildirilmişti. Bangladeş Yüksek Öğretim Kurumu, "öğrencileri korumak amacıyla tüm devlet ve özel üniversitelerin bir sonraki duyuruya kadar kapatılmasını" istemişti. Dhaka Tribune gazetesinin haberine göre, protestoların düzenlendiği Dakka Üniversitesi dahil ülkedeki bazı üniversiteler, süresiz olarak kurumlarının kapatıldığını duyurmuştu. Üniversitelerin kapatılması kararına rağmen öğrenciler, okulları terk etmeyi reddetmişti. Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina Vecid, dün, söz konusu protestolarda hayatını kaybeden öğrencilerin ölümünün araştırılması için komite kurulması emrini verdiğini belirtmişti.

Arnavutluk'ta ortalık karıştı! Belediye binasına molotoflu saldırı Haber

Arnavutluk'ta ortalık karıştı! Belediye binasına molotoflu saldırı

Arnavutluk’un başkenti Tiran’da muhalefetin çağrısıyla yüzlerce kişi akşam saatlerinde sokaklara döküldü. Başbakanlık Ofisi önünde toplanan hükümet karşıtı protestocular, yolsuzlukla suçladıkları Başbakan Edi Rama’ya istifa çağrısında bulundu. Protestocular daha sonra Rama'nın Sosyalist Partisinden olan Tiran Belediye Başkanlığına geçti. Bazı protestocular binayı molotof kokteyliyle hedef alarak ateşe verdi. ESKİ BAŞBAKAN BERİSHA’NIN SERBEST BIRAKILMASI İSTENDİ Protestocular ayrıca 2005-2013 yılları arasındaki başbakanlık döneminde yolsuzluk yaptığı iddiasıyla ev hapsinde tutulan ve hakkında soruşturma başlatılan ana muhalefet lideri Sali Berisha'nın serbest bırakılmasını talep etti. Ana muhalefetteki Demokratik Parti'nin lideri Berisha ev hapsinden yayınladığı video mesajında, "Arnavutluk, Avrupa'da muhalefet liderinin hiçbir gerçek, kanıt veya belge olmadan siyasi olarak tutuklandığı tek ülkedir. Edi Rama Arnavutların, muhalefetin ve adaletin olmadığı bir Arnavutluk istiyor" dedi. ANA MUHALEFET LİDERİ YOLSUZLUKLA SUÇLANIYOR Arnavutluk’ta 1992-1997 yılları arasında cumhurbaşkanlığı, 2005-2013 yılları arasında başbakanlık yapan Berisha, görevde olduğu döneme ilişkin yürütülen bir yolsuzluk davası kapsamında Aralık ayının sonunda ev hapsine alınmıştı. Yurt dışına çıkması da yasaklanan 79 yaşındaki Berisha, 2005-2013 yılları arasındaki dönemde nüfuzunu kullanarak bir devlet arazisinin özelleştirilmesinde damadını kayırmakla suçlanıyor. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Berisha, Başbakan Edi Rama'yı muhalifleri susturmaya yönelik "siyasi saldırı" gerçekleştirmekle suçluyor. Ana muhalefetteki Demokratik Parti, Başbakan Rama’yı adam kayırma ve yolsuzlukla suçlayarak ülkenin gençlerinin büyük bir kısmının daha iyi yaşam şartları için Avrupa ülkelerine göç etmesine neden olduğunu savunuyor.

Bursa'da altın madenine karşı köylülerden protesto Haber

Bursa'da altın madenine karşı köylülerden protesto

Bursa'da İnegöl ilçesi Eymir ve Sülüklügöl mahalleleri sınırları içerisinde altın ve değerli maden arama çalışmaları yapılmaya başladı. Köylüler, Eymir, Sülüklügöl, Kurşunlu, Süpürtü, Babaoğlu ve Küçükyenice mahallelerini etkileyen maden arama çalışmalarına tepki gösterdi. Eymir Mahallesi'nde ise köylüler DOĞADER öncülüğünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Ellerinde pankartlarla köy meydanında toplanan köylüler, sloganlar attı. TÜRKİYE'DE SON 20 YILDA 386 BİN MADEN RUHSATI VERİLDİ Türkiye'de son 20 yılda verilen maden ruhsatlarını istatistik verileriyle aktaran DOĞADER Başkanı Murat Demir, “Bugün burada daha güzel günleri görmek için bir araya gelmek isterdik. Ama daha güzel günler için yan yanayız, köyümüzü, toprağımızı, ormanımızı koruyoruz. Geçtiğimiz günlerde öğrendik ki köyümüz sınırları içerisinde, ormanımızda binlerce ağacımız kesilerek altın madeni sondaj çalışmaları başlatılmış. Bu başlatılırken köyümüze ve muhtarımıza bilgi verilmemiş. Doğasına sahip çıkan köylülerimiz hemen organize oldular. Bizlere haber verdiler. Bizler de burada toplandık. Köyümüzde, altın, siyanür, maden istemiyoruz. Bugün burada MTA sondaj çalışması yapıyor. Bunu da altıncı şirketlere yapıyor. Bunlar çok uluslu yabancı şirketler. Ülkemizde son 20 yılda 386 bin tane madencilik ruhsatı verilmiş. Ülkemizin ormanları, meraları, tarım toprakları madenci şirketlere peşkeş çekiliyor. Bu şirketler özel şirketler. Bu özel şirketlerin yüzde 80'i yabancı şirketler. Bu sömürge madenciliğidir. Ülkemizin topraklarını yabancı şirketlere sömürtmeyeceğiz. Araştırma aşamasında durdurmazsak yarın çok uluslu yabancı bir şirket buraya geldiğinde burası kimin toprağıymış, kimin geçmişi, kimin geleceğiymiş bakmaz. Her tarafı yok eder” şeklinde konuştu. “BİZLER MADEN İSTEMİYORUZ” Maden arama çalışmalarının daha önce de yapıldığını fakat köylülerin tepkileri sonucu geri adım atıldığını belirten Eymir Mahallesi sakini Ayşegül Döğer, “Bizlerinde her zaman değerli gördüğü ülkemizin önemli kurumlarından MTA tarafından, 70'li yıllarda 2 ayrı araştırma ve sonrasında 89 ve 90 yıllarında kapsamlı bir araştırma daha yapılıyor. Son olarak ta 3 buçuk yıl önce bir çalışma yapıldı ve bugün yine ormanlarımızda araştırma yapılmaya devam ediliyor. Ancak bizler, alanın köyümüze yakınlığı sebebiyle her zaman ihtiyaç duyduğumuz ormanlarımızı ve de verimli topraklarımızı korumak için her seferinde bu araştırmaların yapılmasına itiraz ettik. Yüzlerce yıldır bu bölgede yaşayan vatandaşlar olarak, verimli topraklara ve meralara sahip bu alanda, yaşamımızı sürdürebilmemiz ve çocuklarımızın geleceği için çiftçilik ve hayvancılık yapmaya devam etmek istiyoruz. Evet bu yaşam mücadelemizi verirken devletimizden, belediyelerimizden isteklerimiz var. Mesela, kapalı sistem sulamanın ovamızdaki tüm tarlalara ulaşmasını istiyoruz. Devletimizden yeterli mazot desteği istiyoruz. Tohum, fidan, yem ve gübre desteği istiyoruz. Ancak görüldüğü üzere, bu isteklerimiz arasında maden yok. Bizler maden istemiyoruz” ifadelerini kullandı. “GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE MİLYONLARCA AĞAÇ KESİLECEK” Maden ruhsatının verilmesi durumunda yaşanacak çevre katliamına dikkat çeken Döğer, ”İlk olarak ormanlarımızın, su kaynaklarımızın, belirli tarım arazilerimizin ve meralarımızın kullanım hakkı madenlere geçecek, planlanan rakamlara göre 43 kilometre karelik ormanlık alan, yüzlerce yılda yetişen ve gelişen bu güzel ormanımız önce sıyırma adı verilen işlem ile gözümüzün önünde milyonlarca ağaç kesilmek suretiyle yok edilecek. Bu esnada gerçekleştirilecek dinamitli patlatmalar ile yeraltı suyollarımız değişecek, su kaynaklarımız azalacak. Oluşturulacak rezerv alanlarında getirilen toprak yığınları siyanürlü yıkama adı verilen işlem sonrası öncesinde buharlaşma ve yağmurlarla üzerimize asit olarak yağacak. Toprağımıza suyumuza siyanür buluşacak, zehir buluşacak, bizler halkımıza Siyanürlü sebze -meyve üretmek ve yedirmek istemiyoruz. Bizler halkımızın sağlığının, çıkartılmak istenen altından daha kıymetli olduğunun bilincindeyiz. Yani kısacası sevgili dostlar, toprağımızın üstü altından daha kıymetlidir. Köyümüzde bu maden faaliyetleri iptal edilene kadar çocuğumuzla, gencimizle, yaşımızla, kadınımızla, erkeğimizle ve tabi ki her zaman yanımızda olan siz değerli dostlarımızla, bu mücadeleyi kazanana kadar sürdüreceğimize söz veriyoruz” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.