Hava Durumu

#Öğretmen

Bursa Hayat Gazetesi - Öğretmen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Öğretmen haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yapay Zeka, profesyonel öğretmenin yerini alabilir mi? Haber

Yapay Zeka, profesyonel öğretmenin yerini alabilir mi?

Yapay zeka (YZ), eğitim alanında önemli bir dönüşüm yaratma potansiyeline sahip. Ancak, profesyonel öğretmenlerin yerini alıp almayacağı sorusu oldukça tartışmalıdır. İşte bu konuda dikkate alınması gereken bazı temel noktalar: 1. Yapay Zekanın Eğitimdeki Rolü Yapay zeka, kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimleri sunma, veri analizi yapma ve öğrencilerin ihtiyaçlarına göre içerik önerileri sağlama gibi işlevler üstlenebilir. Akıllı öğrenme sistemleri, öğrencilerin performansını izleyebilir ve zayıf alanları belirleyerek hedeflenmiş destek sunabilir. 2. Öğretmenlerin Sosyal ve Duygusal Rolü Eğitim, sadece bilgi aktarımından ibaret değildir. Öğretmenler, öğrencilerin sosyal becerilerini geliştirmelerine, motivasyon sağlamalarına ve duygusal destek sunmalarına yardımcı olurlar. YZ, bu tür insan etkileşimlerini tam anlamıyla sağlayamaz. Öğrencilerin duygusal ihtiyaçlarını anlama ve empati kurma yeteneği, insan öğretmenlerin benzersiz bir özelliğidir. 3. Eğitimde İkili Sistem Yapay zeka, eğitimde öğretmenlerin yerini alacak bir teknoloji değil, onları destekleyen bir araç olarak düşünülmelidir. Hibrit modeller, öğretmenlerin YZ’nin sunduğu verilerden faydalanarak daha etkili ve hedeflenmiş eğitim uygulamaları gerçekleştirmesine olanak tanır. Bu durumda, öğretmenlerin rolü, YZ’nin sağladığı bilgileri yorumlamak ve öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına göre yönlendirme yapmak olacaktır. 4. Etkili Öğretim ve Öğrenme İlişkisi Yapay zeka, belirli konularda bilgi ve becerilerin öğretilmesinde yardımcı olabilirken, öğrenme sürecinin sosyal ve duygusal boyutlarını göz ardı edebilir. Öğrencilerin öğrenme motivasyonu, öğretmen-öğrenci etkileşimi ile güçlenir. Bu nedenle, YZ'nin sunduğu bilgi ve destek, öğretmenlerin liderliği ve rehberliği ile bir araya geldiğinde daha etkili bir öğrenme ortamı yaratır. 5. Gelecekteki Olasılıklar Yapay zeka, öğretmenlerin iş yükünü hafifletme, rutin görevleri otomatikleştirme ve veriye dayalı kararlar alma konularında önemli avantajlar sunar. Ancak, öğretmenlerin yerini alması yerine, onlarla iş birliği içinde çalışarak eğitim sürecini geliştirmesi beklenmektedir. Sonuç Yapay zeka, profesyonel öğretmenlerin yerini alabilecek bir teknoloji değildir. Bunun yerine, öğretmenlerin işlerini destekleyen ve öğretim süreçlerini geliştiren bir araç olarak değerlendirilmeli. Eğitimde insan faktörü her zaman önemli kalacak; öğretmenler, öğrencilerin akademik ve duygusal gelişimlerinde kritik bir rol oynamaya devam edecektir. Yapay zeka, eğitimdeki işleyişi dönüştürebilir, ancak öğretmenlerin yerini alamaz.

Öğretmene şiddete karşı cezalar ağırlaştırılacak Haber

Öğretmene şiddete karşı cezalar ağırlaştırılacak

AK Parti Grup Başkanı Güler, AK Parti Sinop Milletvekili Nazım Maviş, AK Parti Sivas Milletvekili Rukiye Toy ve Konya Milletvekili Latif Selvi ile Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin TBMM Başkanlığına sunulduğunu belirtti. Kanun teklifinin 39 maddeden oluştuğunu, geçici 3 maddenin bulunduğunu açıklayan Güler, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin başta olmak üzere bakanlık bürokrasisi ile uzun zamandır bir çalışma içinde olduklarını belirtti. Güler, kanun teklifinin ilk imza sahibi olan AK Parti Sinop Milletvekili Maviş, Sivas Milletvekili Toy ve Konya Milletvekili Selvi'nin süreci yakından takip ettiklerini söyledi. Milli Eğitim Bakanlığının gerek bütçesiyle gerekse merkez ve taşra teşkilatlarındaki personel sayısıyla nicelik olarak ülkedeki en büyük kurumlardan biri olduğuna dikkati çeken Güler, bu nicel büyüklüğün yanına nitel yeterliliğin de eklenmesinin olmazsa olmaz olarak yasa teklifinin temelini teşkil ettiğini kaydetti. Eğitim sisteminde 1 milyon 230 bin 402 öğretmen ve okul yöneticisinin görev yaptığına dikkati çeken Güler, bu öğretmenlerin 477 bininin 35 ve daha alt yaşta olduğunu, öğretmenlerin tamamının yaş ortalamasının ise 40'ın altında olduğunu ifade etti. Öğretmenlerin mesleklerini gerektiği gibi yerine getirebilmeleri için gelişen ve değişen müfredat, eğitim teknolojisi, eğitim materyali, ölçme ve değerlendirme anlayışı, pedagojik bilgi hususlarında sürekli desteklenmesi gerektiğini dile getiren Güler, "Bu kanunla kurulan Milli Eğitim Akademisi ile akademiye bağlı oluşturulacak eğitim ve uygulama merkezlerinde istihdam edilecek uzman eğitim kadrosu aracılığıyla sistematik, sürdürülebilir ve birbirini tamamlayan mesleki eğitimler düzenlenmesi ve bu süreçte ilgili akademisyenlerin desteklerinin alınarak bu eğitim sisteminin işletilmesi amaçlanmaktadır." diye konuştu. "3 VEYA 4 DÖNEMLİK MESLEĞE HAZIRLIK EĞİTİMİNE ALINMASI PLANLANMAKTADIR" Nitelikli bir eğitim için nitelikli öğretmen yetiştirme modelinin kurulmasının zorunluluk haline geldiğini belirten Güler, şöyle devam etti: "Bu amaçla, öğretmen adaylarının, öğretmenlik alanına kaynak teşkil eden bir yükseköğretim programını tamamladıklarında bu kanun ile kurulacak olan Milli Eğitim Akademisi aracılığıyla yükseköğretimde aldıkları eğitimleri tamamlayacak nitelikte akademik eğitimlerine göre 3 veya 4 dönemlik mesleğe hazırlık eğitimine alınması planlanmaktadır. Akademide mesleğe hazırlamaya yönelik verilen eğitimlerle; öğretmenlik meslek bilgisi ve özel alan bilgisi başta olmak üzere bir öğretmende bulunması gereken bütün yeterlilikler esas alınarak yürütülecek teorik ve uygulamalı dersler yoluyla öğretmen adaylarının en iyi şekilde yetiştirilmesi hedeflenmektedir. Akademi eğitiminin bir bölümünün dünya örneklerinden az olmayacak şekilde okul uygulamasına ayrılarak adayların uygulama eksiğinin giderilmesi hedeflenmektedir." Öğretmen yetiştirme ve geliştirme sürecinin yürütülmesi için Bakanlığa bağlı bir akademi kurulmasının geçmişten beri talep edilen bir husus olduğunu belirten Güler, "Milli Eğitim Akademisi'nin kurulmasıyla, öğretmenler başta olmak üzere, eğitim yönetimi ve denetimi alanlarında görev alacak ve halen çalışmakta olan personelin, bilimsel ölçütler ve bilimsel gelişmeler doğrultusunda meslek içinde eğitimlerinin yapılması, kariyerlerinin geliştirilmesi ve eğitim kurumu yöneticilerine yöneticilik formasyonunun kazandırılması hedeflenmektedir. Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında bir üst göreve atanmada; öğretmenlerin görev öncesinde yetiştirilmesi ve diğer personelin akademide alacakları eğitimle kazanacakları ehliyet, kariyer ve liyakatin dikkate alınacak olması, milli eğitim akademisini kurumsal anlamda işlevsel yapacağı gibi milli eğitim kadrolarında görev alacak personelide çok daha güçlü ve donanımlı hale getirecektir." diye konuştu. ÖĞRETMENLERE KARŞI GÖREVİ ESNASINDA İŞLENEN SUÇLARIN CEZALARI ARTIRILIYOR Anayasa Mahkemesi'nin 13 Temmuz 2023 tarihli kararıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun bazı maddelerinin iptal edildiğini hatırlatan Güler, iptal gerekçelerine uygun düzenlemelerin bu kanun teklifinde yer aldığını bildirdi. AK Parti Grup Başkanı Güler, öğretmenlerin nitelik ve seçimi; hak, ödev ve sorumluluklarını; öğretmen olacaklara disiplin işlemi noktasındaki düzenlemeler, KPSS puan üstünlüğüne göre öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleği yeterlilikleri çerçeveside teorik ve uygulamalı derslerden oluşan hazırlık eğitimine alınmaları; başarılı olanların atamaları; kadrolu öğretmenlik; öğretmenlerin yer değişiklikleri; öğretmenlerin kariyer basamaklarında ilerlemelerine yönelik düzenlemeler gibi bir çok başlığın kanun teklifinde yer aldığını açıkladı. Bazı okullarda şiddet olaylarının meydana geldiğini hatırlatan Güler, bu teklifle öğretmene şiddete uygulanacak cezaların artırılacağını bildirdi. Güler, öğretmenlere karşı görevleri esnasında, görevleri sebebiyle işlenen kasten yaralama, tehdit, hakaret, görevi yaptırmamakta direnme suçlarında cezaları yarı oranında artırmayı öngördüklerini açıkladı. Güler, Türk Ceza Kanunu'nun 51. maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümlerini de uygulanmaması noktasında teklifte düzenleme yer aldığını anlattı. HAZIRLIK EĞİTİM SÜRESİ 4 DÖNEMİ KAPSAYACAK Akademide eğitim alan öğretmen adaylarına eğitim faaliyetleri hazırlık dönemi içerisinde her ay 18 bin 650 ek gösterge rakamının memur aylığının katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarda ödeme yapılacağını açıklayan Güler, hazırlık eğitiminin süresinin; her bir dönem 14 hafta olmak üzere 4 dönemlik bir süreyi kapsadığını, bu sürenin en uzun haliyle 14 ay, en kısa haliyle 10 ay olacağını bildirdi. Güler, eğitim fakülteleri gibi öğretmen yetiştiren bölümlerden mezun olan öğretmen adayı için bu sürenin 3 dönem olacağını, bu bölümler için hazırlık eğitimi süresinin en az 30 hafta, en çok 42 hafta olarak belirlenebileceğini söyledi. Eğitim fakülteleri varken neden Milli Eğitim Akademisi'nin kurulmasına ihtiyaç duyulduğunu ise Güler şöyle açıkladı: "Ülkemizde öğretmen yetiştirme konusunda tek bir model bulunmamaktadır. Türkiye'de sadece 6 alanda öğretmen yetiştirme faaliyetlerini yürüten eğitim fakülteleri eliyle bu süreç yürütülmektedir. Çoğunluğu lise düzeyi alanlarda olmak üzere 20 alanda eğitim fakülteleri ve fen edebiyat fakülteleri başta olmak üzere diğer fakülteler öğretmen yetiştirmektedir. İstihdam edilen 62 alanın öğretmenleri ise eğitim fakülteleri dışındaki fakültelerde yetişmektedir. Eğitim fakülteleri dışındaki fakültelerde yetişen öğretmen adayları öğretmen olmak için ayrıca Pedagojik Formasyon olarak bilinen öğretmenlik meslek bilgisi derslerini seçmeli olarak veya mezuniyet sonrası katıldıkları sertifika programları aracılığıyla almaktadırlar." KARİYER BASAMAKLARI Öğretmenlik mesleğinin; öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağına ayrıldığını anlatan Güler, "Kariyer basamaklarında ilerlemede yazılı sınav kaldırılmıştır. Kariyer basamaklarında ilerlemede mesleki çalışmalar kaldırılmıştır. Uzman öğretmenlik unvanı için en az 10 yıl öğretmen olarak hizmeti bulunması; başöğretmenlik ünvanı için en az 10 yıl uzman öğretmen olarak hizmetin gerçekleştirilmesi; kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının bulunmaması; akademi tarafından verilen uzman öğretmenlik, başöğretmenlik eğitim programlarının tamamlanması şartını teklifimizde getiriyoruz. Ayrıca kanun yürürlüğe gireceği tarihte görevde bulunan öğretmen ve uzman öğretmenlere öğretmenlikte veya uzman öğretmenlikte 20 yıllık çalışma süresini tamamlamaları halinde doğrudan başöğretmen ünvanı için başvuruda bulunabilme imkanı sağlanmış oluyor." bilgisini paylaştı. Kanun teklifiyle özel okullardaki öğretmenlere bir taban ücret getirilip getirilmediğinin sorulması üzerine Güler, bunun teklifte yer almadığını bildirdi. Uzman öğretmenler ve başöğretmenler açısından da Milli Eğitim Akademisi'nin önemli bir işlev göreceğini dile getiren Güler, "Öğretmenlerimizin hem gelişen koşullara bilgi seviyelerinin yükseltilmesi hem mevcut değişen ve gelişen koşullara uyumlarının sağlanması hem de diğer ölçümleme ve bununla beraber branşlardaki gelişmelere uygun alacakları akademik eğitimlerle beraber uyum sağlanmasını amaçlıyoruz." dedi.

Bakan Tekin'den okullarda devamsızlıkla ilgili açıklama Haber

Bakan Tekin'den okullarda devamsızlıkla ilgili açıklama

Bakan Yusuf Tekin, Kanal 7 televizyonunda canlı yayınlanan Başkent Kulisi programında eğitim gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Yeni eğitim öğretim döneminde sınıf tekrarı ve devamsızlıkla ilgili yapılan yeni düzenlemelerle ilgili görüşü sorulan Tekin, tüm bu taleplerin öğretmenlerden geldiğini anlattı. Yusuf Tekin, "Bir yılın sonunda devamsızlıkta çok ciddi mesafe katettik. Yani yüzde 30'a yakın devamsızlık oranlarında azalma ortaya çıktı." diye konuştu. Türkçe derslerinde çocukların kendilerini daha fazla kelime kullanarak ifade edebilmelerini, daha iyi anlatımlar yapmalarını istediklerini ve bu konuda önlemler aldıklarını hatırlatan Tekin, başlangıçta öğrencilerin alınan bu karara biraz tepki gösterdiğini fakat yıl sonu itibarıyla okulları ziyaretlerinde "iyi ki yaptınız" söylemleriyle karşı karşıya kaldıklarını aktardı. Tekin, uluslararası arenada İngilizce becerilerini tespit edebilecek sınavlar bulunduğunu ancak Türkçe becerilerinin ölçüleceği uluslararası bir sınav olmadığını dile getirerek, bu konuda uluslararası onay aldıklarını ve Bakanlık olarak bunu ölçebilecek durumda olduklarını söyledi. "DEVAMSIZLIKLA İLGİLİ ESNEKLİK YAPACAĞIMIZ BİRŞEY YOK" Bakan Tekin, devamsızlıkla ilgili bir esnekliğin olup olmayacağına ilişkin soru üzerine, "Esneklik yapacağımız bir şey yok. Zaten yıl içerisinde öğrenci arkadaşlarımıza özürlü ve özürsüz olarak bir devamsızlık tanımı yaptık." dedi. Çocukların okul dışında başka ortamlarda vakit geçirmelerini doğru bulmadığını belirten Tekin, "O yüzden bu konuda kararlı olarak devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı. "YENİ MÜFREDATLA İLGİL KİTAPLAR, EYLÜL İTİBARIYLA HAZIR OLACAK" Bakan Tekin, yeni müfredata ilişkin soru üzerine, programı değişen 26 dersle ilgili ders kitap yazım sürecinin devam ettiğini, eylül ayı itibarıyla bütün kitapların hazır hale geleceğini bildiridi. Bütün öğretmenlerin yarından itibaren mesleki çalışma programlarının başlayacağını hatırlatan Tekin, "Burada da bütün öğretmenlerimize değişen müfredatla ilgili genel bir bilgilendirme ayrıca yapacağız ama 720 bin öğretmen önümüzdeki yıl yeni müfredata göre ders okutacak, öğretmenlik yapacak arkadaşlarımız da yeni müfredatla ilgili olarak bir eğitim süreci alacaklar." ifadesini kullandı. Tekin, tarih derslerinde Cumhuriyet ile Osmanlı arasındaki köprüyü oluşturmaya çalıştıklarına yönelik sözlerinin anımsatılması üzerine, "Dünyada hemen hemen çok az sayıda millete nasip olmuş binlerce yıllık devlet geleneğine sahip bir topluluğuz. Türk milletinin böyle bir yapısı var. Niye biz bunu bir noktada kopartıp bütün bu geçmişi inkar ederek bu zenginliğimizden vazgeçelim?" değerlendirmesinde bulundu. Müfredatta dayanışmayı ve toplumsal birlikteliği oluşturabilecek özelliklerin bulunmasının önemine işaret eden Tekin, şöyle konuştu: "Bunu yapmamız Cumhuriyet'i güçlendirir. Bunu yapmamız Cumhuriyet'le beraber gelen demokratik yapıyı güçlendirir. Çünkü bunun öncesinin var olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Ben dolayısıyla hem tarih hem de inkılap tarihi ile ilgili müfredatımızın çocuklarımıza bu anlamda böyle bir bilinç katmasını arzu ediyorum. Toplumu bir arada tutacak referans değerleri güçlendirelim, buralarda bir çatlama olmasın. Onun dışındaki tali konularda siyasal düşüncelerimiz, bakış açılarımız kuşkusuz farklılaşacaktır. Ama asgari müştereklerimizi oluşturup bu milleti bir arada tutacak o asgari müşterekleri gelecek kuşaklara aksettirmek istiyoruz." "SİSTEM BUNA MÜSAADE ETMEZ" Bakan Tekin, Milli Eğitim Bakanlığına atanacak 20 bin öğretmen için uygulanacak mülakat sürecine ilişkin de açıklamalarda bulundu. "Mülakatla alakalı kimse kimseye torpil yapamayacak mı? Siz yapmazsınız da mesela Bakanlık muhtesinde görevli, pozisyon sahibi bir kişiye gitti, 'mülakata gireceğim, yardımcı ol bana' dedi. Yok mudur bunun bir yolu?" sorusu üzerine Tekin, "Yok. Ben dahil hiç kimse yapamaz. Sistem buna müsaade etmez. Bir tane dahi 'bana çocuğum mülakata girecek yardımcı olur musun?' şeklinde bir isim gelmedi bugüne kadar. Başkasına da gidemezler. Milletvekillerimiz dahil hiç kimse bize böyle bir talepte bulunmadı şu ana kadar. Çünkü ben bu sınavın objektif, şeffaf, adil ve güvenilir olabilmesi için her türlü tedbiri aldığımızı düşünüyorum." ifadelerini kullandı. Tüm süreci elektroik ortamda takip edeceklerini, alınan tüm önlemlere rağmen öngöremedikleri bir biçimde adaletsizliğe sebebiyet verecek her kim olursa hiç tereddüt etmeden gereğini yapacağını bildiren Tekin, "Müsaade etmeyeceğiz böyle bir şeye. Bunun altını çizerek söylüyorum." dedi. "EĞİTİM FAKÜLTELERİYLE ÇOK DAHA YAKIN BİR ÇALIŞMA ORTAMINDA BULUNACAĞIZ" Tekin, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile kurulması planlanan Milli Eğitim Akademisi'ne ilişkin soru üzerine de belli periyotlarla Türkiye'de öğretmen yetiştirme metodolojisinin değiştiğini, dünyada da artık lisans eğitiminin yanına öğretmen olmak için gerekli formasyonları, gerekli birikimi ya da eğitimi istihdam edecek yapılarla ilgili süreç bulunduğunu anlattı. Lisans eğitimini bitirenlere 600 saate kadar eğitim veren ülkelerin bulunduğuna işaret eden Tekin, "Lisansı bitiren arkadaşımız, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okullarda toplam uygulama eğitimini aldığı saat 90 saat. Milli Eğitim Akademisi, sadece ve sadece öğretmen adayları için değil, aynı zamanda halihazırda bizim öğretmenimiz olan arkadaşlarımızın hizmet içi eğitimlerinin de planlanacağı, organize edileceği bir yer. Burası aynı zamanda Bakanlık bünyesindeki eğitim kurumu yöneticisi olarak çalışan, yani okul müdürü, müdür yardımcısı ve benzeri görevlerde bulunan arkadaşlarımızın eğitileceği yer." bilgilerini paylaştı. Bakan Tekin, akademinin aynı zamanda diğer kamu kurumları ya da özel kurumlara da eğitim verebilecek bir altyapıya sahip olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Bu kadar büyük bir iş yükünü Milli Eğitim Bakanlığının tek başına yapması mümkün değil. Dolayısıyla biz burada eğitim fakültelerini ya da herhangi bir fakülteyi işlevsiz bırakmak yerine onlarla çok daha yakın bir çalışma ortamında bulunacağız. Buradaki eğitimi biz vereceğiz demiyoruz. Biz buradaki eğitimi zaten eğitim fakültelerinden ya da ilgili fakültelerden öğretim üyesi arkadaşlarımızla buralardaki akademisyen arkadaşlarımızla beraber yürüteceğimizi söylüyoruz. Eğitim fakülteleriyle, üniversitelerle genel olarak çok sağlıklı bir iletişim kurabileceğimiz bir mekanizma burası. Burası kurulduktan sonra taşra birimleriyle beraber Türkiye'nin her tarafındaki üniversitelerin, bu üniversitelerde çalışan öğretim üyesi arkadaşlarımızın sürece destek olacağı bir zemin oluşturuyoruz."

Emekli oldu ama öğrencilerinden kopamadı Haber

Emekli oldu ama öğrencilerinden kopamadı

Elazığ’da yaşayan 2 çocuk babası 70 yaşındaki matematik öğretmeni Mithat Yıldırım, 5 yıl önce emekli oldu. Adeta mesleğine aşık olan Mithat öğretmen, öğrencilerinden ve okulda kopamadı. Her gün sabah erkenden kalkarak tıraşını olan ve takım elbisesini giyen Yıldırım, herkesten 2 saat önce gelerek en son görev aldığı Mustafa Kemal Ortaokulu'nu açıyor. Okulu eğitim öğretime hazırlayan Yıldırım, ardından okulun dış kapısında bekleyerek gelen tüm öğrencileri bir bir karşılıyor. Öğrenciler çoğu ise Mithat öğretmenlerine sarıldıktan sonra içeri giriyor. Gün boyunca okul işlerine gönüllü olarak yardım eden Yıldırım, teneffüste ‘çocuklarım’ dediği öğrencilerle ilgileniyor ve getirdikleri soruları çözüyor. Mesleğe yeni başlamış bir öğretmen heyecanı ile ilk günkü aşkla okula gönüllü olarak gelen Yıldırım, meslektaşlarına ve öğrencilerine örnek oluyor. Mesleğine aşık olduğunu ve öğrencilerini çok sevdiğini dile getiren Yıldırım, 70 yaşında olmasına rağmen 25 yaşındaki bir öğretmen gibi enerjisinin olduğunu söyledi. Yeni mezun olmuş gibi okula geldiğini belirten Yıldırım, ülkenin geleceği için çocukları yetiştirmek zorunda olduklarını ifade etti. “OKULU BEN AÇIYORUM VE ÖĞRENCİLERİ KARŞILIYORUM” 1981-82 eğitim öğretim yılında matematik öğretmeni olarak göreve başladığını belirten Mithat Yıldırım, “40 yıl çalışarak emekli oldum. Halen o aşkla gönüllü olarak Mustafa Kemal Ortaokulu’nda öğrencilerimle beraberim. Yeni mezun olmuş gibi okula gidip geliyorum. Sabah tıraş oluyorum, takım elbisemi giyiyorum ve okula geliyorum. Sabahları okulu ben açıyorum ve öğrencileri karşılıyorum. Son öğrenci gelene kadar dış kapıdayım. Öğlen de tekrar kapıda uğurluyorum” dedi. “ÇOK SEVDİĞİM İÇİN AYRILAMIYORUM BU BİR AŞK” Öğrencileri kendi çocuklarını gibi çok sevdiğini dile getiren Yıldırım, “Bugün deseler tekrar yine öğretmenliği seçerim. Çok sevdiğim için ayrılamıyorum bu bir aşk. Şu anda 70 yaşındayım ama 25 yaşında gibi halen enerjim var. Bazen öğrenciler bana soru getiriyor ve ben de çözüyorum. Mesleğimi çok seviyorum. Hepsi benim çocuğum gibi ve mesleğime halen aşığım. Öğrencilerimi çok seviyorum. Eğitimin başı öğretmen ve ailedir. Öğretmenler topluma yön veriyor ve yetiştiriyor. Türkiye’nin geleceği için çocuklarımızı yetiştirmek zorundayız” diye konuştu. “BU TARZ EĞİTİM GÖNÜLLÜSÜ İNSANLARIN SAYISININ ARTMASI EN BÜYÜK DUAMIZ” Mustafa Kemal Ortaokulu Müdürü İbrahim Bişi, “Emekli günün ertesinden başlamak üzere her zaman ki gibi sabah erken saatlerde hepimizden önce okulu açar. Eğitime hazırlık durumunu gözden geçirir. Tüm öğrencilerimizi dış kapıda karşılar. Biz okul olarak Mithat hoca ile çalıştığımız ve aynı kurumda olduğumuz için çok şanslıyız. Eğitim öğretim bir gönül işidir. Mithat hoca bu işe gönülden bağlıdır. Sabahın erken saatlerinde yaz kış demeden, 5 yıldır karşılık beklemeden gönüllü bir şekilde aramızda. Çok büyük bir destek veriyor. Tüm eksiklerimizi giderme noktasında Hızır gibi yetişiyor. Ülkemizde bu tarz eğitim gönüllüsü insanların sayısının artması en büyük duamız. Servisten inen tüm öğrencilerimiz Mithat hocaya sarılıp, enerjilerini artırıp o şekilde derse giriyorlar” şeklinde konuştu. “GÖRDÜĞÜMÜZDE ONA SARILIRIZ” Mithat öğretmeninin her gün kendilerini okul bahçesinde beklediğini ifade eden öğrencilerden Ezel Pekinci, “Servisten indikten sonra biz ona sarılırız ve sonra da aşağı geçeriz. Biz onu çok seviyoruz o da bizi çok sever. Koridorda veya başka bir yerde gördüğümüzde ona sarılırız” dedi. “ONU SEVİYORUZ” Öğrencilerden Deniz Öztürk ise “Biz servisten indiğimizde Mithat öğretmenimiz bizi karşılıyor. Bir ihtiyacımız olunca bize her zaman yardımcı oluyor. Bizi dinliyor veya yapamadığımız sorunlara karşı çözüm arıyor. Bir sorun olduğu zaman çözmeden bırakmıyor. Onu seviyoruz” ifadelerini kullandı.

Öğretmenlerin yükü ve onların omuzlarındaki dünya Haber

Öğretmenlerin yükü ve onların omuzlarındaki dünya

Eğitim, bir toplumun temel direği ve geleceğin şekillendiricisidir. Bu kritik rolün merkezinde ise öğretmenler bulunmaktadır. Onlar, bilgi ve değerleri aktaran, öğrencilerin yeteneklerini geliştiren ve toplumsal dönüşümün öncüleridir. Ancak, öğretmenlik mesleği, sadece ders anlatmakla sınırlı olmayan karmaşık bir yükümlülük ve sorumluluklar yumağına sahiptir.  Bir öğretmenin rolü sadece ders anlatmakla sınırlı değildir. Her gün, farklı arka planlardan gelen öğrencilerle karşı karşıya gelirler. Bu öğrencilerin yetenekleri, ilgi alanları, öğrenme stilleri ve sosyal durumları farklılık gösterebilir. Öğretmenler, bu çeşitliliği dikkate alarak her öğrencinin bireysel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır ve her bir öğrencinin potansiyeline ulaşmasını sağlamak için çaba harcarlar. Bunun yanı sıra, öğrencilere sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda karakter gelişimi, sosyal beceriler ve yaşam becerileri de kazandırmaya çalışırlar. Ancak, öğretmenlik mesleği sadece öğrencilere ders vermekle sınırlı değildir. Öğretmenler, sınıf dışında da birçok sorumluluk üstlenirler. Öğrenci performansını değerlendirmek, ebeveynlerle iletişim kurmak, okul politikalarına uymak, ders materyallerini hazırlamak, mesleki gelişimlerini sürdürmek ve çeşitli ekstra aktiviteleri yönetmek gibi görevlerle karşı karşıya kalırlar. Bu yoğun iş yükü altında, öğretmenler zaman yönetimi becerilerini ustalıkla kullanmak, stresle başa çıkmak ve iş-yaşam dengesini sağlamak zorundadırlar. Öğretmenlerin omuzlarındaki yük, sadece mesleki zorluklardan ibaret değildir. Toplumun eğitim sistemine ve öğretmenlere yönelik algısı da önemli bir etkendir. Öğretmenler sıklıkla yetersiz kaynaklar, bürokratik engeller ve toplumun genel olarak azalan saygısı gibi sorunlarla karşı karşıya kalırlar. Ancak, tüm bu zorluklara rağmen, öğretmenler her gün yeni umutlarla sınıflarına girer ve öğrencilerine en iyi eğitimi sunmaya çalışırlar. Onlar, toplumun geleceğine yatırım yapmanın ve daha iyi bir dünya için çaba sarf etmenin bilincindedirler. Sonuç olarak, öğretmenlerin yükü ağırdır ve omuzlarındaki dünya her zaman hafif değildir. Ancak, öğretmenler, eğitimin temel taşları olarak toplumun geleceğini şekillendirirken, aynı zamanda bu yükü sırtlamak için büyük bir özveri ve kararlılıkla hareket ederler. Onların tutkusu, azmi ve fedakarlığı, her bir öğrencinin potansiyeline ulaşmasına ve toplumun daha iyi bir geleceğe doğru ilerlemesine katkıda bulunur.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.