Hava Durumu

#Mülteci Sorunu

Bursa Hayat Gazetesi - Mülteci Sorunu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mülteci Sorunu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ortadoğu da yaşanan savaşın gençler üzerindeki  etkileri Haber

Ortadoğu da yaşanan savaşın gençler üzerindeki etkileri

Ortadoğu, tarih boyunca savaş ve çatışmaların merkezinde bir bölge olmuştur. Bölgedeki sıcak savaşlar, sadece askeri stratejilerle sınırlı kalmayıp, sosyal, kültürel ve psikolojik açılardan da geniş etkilere yol açmaktadır.  Savaşın en belirgin sosyal etkilerinden biri, eğitim ve istihdam fırsatlarının kısıtlanmasıdır. Savaş bölgelerinde okulların ve eğitim kurumlarının kapanması, gençlerin eğitimine büyük zarar vermektedir. Bu durum, gençlerin gelecekteki kariyer fırsatlarını etkileyebilir ve onları işsizlik gibi sosyal sorunlarla karşı karşıya bırakabilir. Ayrıca, savaş nedeniyle ekonomik istikrarsızlık ve altyapı tahribatı, istihdam olanaklarını da sınırlamaktadır. Savaşlar aile yapısını ve sosyal bağları zedelemekte, gençlerin aile üyeleri arasında ayrılık yaşamasına veya ailelerinin ölümüne yol açmaktadır. Bu durum, gençlerin sosyal destek sistemlerinden mahrum kalmalarına ve aile içindeki rol değişikliklerine neden olmaktadır. Ayrıca, savaş sonucu göç ve yer değiştirme zorunluluğu, toplumsal bağların zayıflamasına ve sosyal uyum problemlerine yol açabilir.  KÜLTÜREL KİMLİK VE AİDİYET Savaşlar, tarihi ve kültürel mirasın yok olmasına veya tahrip olmasına neden olabilir. Gençler, kültürel ve tarihi değerlerin kaybolduğunu görerek, kültürel kimliklerinde bir boşluk hissi yaşayabilirler. Bu durum, kültürel mirasa olan bağlılıklarını zayıflatabilir ve kültürel hafızanın korunmasını zorlaştırabilir. Savaşların yarattığı belirsizlik ve travma, gençlerin kültürel kimliklerini ve aidiyet duygularını etkileyebilir. Savaş bölgelerinde büyüyen gençler, kendilerini hem yerel hem de ulusal kimlikleri arasında bir çatışma içinde bulabilirler. Ayrıca, savaşın yarattığı bölgesel gerilimler, kültürel ayrışmalara ve etnik çatışmalara yol açabilir. TRAVMA VE PSİKOLOJİK SAĞLIK Savaşın en ciddi etkilerinden biri, travmatik olayların ve sürekli stresin gençlerin psikolojik sağlığı üzerindeki etkisidir. Gençler, bombalamalar, çatışmalar ve şiddet olayları nedeniyle travma yaşamakta, bu da PTSD (Travma Sonrası Stres Bozukluğu), anksiyete ve depresyon gibi psikolojik bozukluklara neden olabilmektedir. Uzun süreli stres ve travma, gençlerin genel psikolojik ve duygusal gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Savaş ortamı, gençlerin sosyal ve duygusal gelişimini etkileyebilir. Güvenlik duygusunun kaybolması, gençlerin sosyal ilişkilerini ve kendilik algılarını olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, savaşın yarattığı güvensizlik ortamı, gençlerin özsaygılarını ve sosyal becerilerini de olumsuz etkileyebilir.  GÖÇ VE MÜLTECİLİK Savaşlar, komşu ülkelerde büyük mülteci krizlerine neden olabilir. Gençler, savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan mülteci aileleriyle birlikte yeni ülkelere göç etmek zorunda kalabilir. Bu göç süreci, yeni bir ülkeye entegrasyon, kültürel uyum ve sosyal kabul sorunları gibi zorlukları beraberinde getirebilir. Sıcak savaşların komşu ülkelerde yarattığı bölgesel güvensizlik, gençlerin yaşamlarını da etkileyebilir. Savaşın etkisi altındaki bölgelerde artan şiddet ve belirsizlik, komşu ülkelerdeki gençlerin güvenliğini tehdit edebilir ve sosyal huzursuzluklara yol açabilir. Ortadoğu’daki savaşlar, gençler üzerinde derin ve çok yönlü etkiler bırakmaktadır. Sosyal, kültürel ve psikolojik açıdan yaşanan bu olumsuz etkiler, gençlerin bireysel ve toplumsal gelişimlerini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle, savaşların gençler üzerindeki etkilerini anlamak ve bu etkileri hafifletmeye yönelik stratejiler geliştirmek, bölgesel ve uluslararası düzeyde önemli bir gerekliliktir.

Dışişleri Bakanı Fidan: Haber

Dışişleri Bakanı Fidan: "Cumhurbaşkanımızın Suriye çağrısı dikkate alınmalı"

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal Bin Ferhan Al-Suud ile yaptığı görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hakan Fidan, Suriye ile normalleşme sürecine ilişkin olarak, "Suriye ile ilgili Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon barış ile ilgili bir vizyon. Çok uzun zamandır kendisinin bölgede gerek kapalı diplomasiyle. gerek açık diplomasiyle yıllardır uyguladığı vizyon. Ortadoğu normalleşmesi, Libya’da normalleşme süreçleri, Kafkaslarda barış sürecine verilen destek, Urkayna-Rusya arasında arabuluculuk girişimleri, Afrika’da ortaya konan tavır, bu aslında Türkiye'nin bölgede bir barış ve huzur arayışında olduğunun göstergesi. Suriye uzun yıllardır kanayan bir yara. Bu yarayı kapatmak için en zorlu dönemimizde bile ki Cumhurbaşkanımızın siyaset vizyonunda bu vardır, mücadele anlarında bile diyalog kapısı direk ama dolaylı hep açık tutar. 20 yıldır yanında çalışan birisi olarak sayısız kere bu konular içinde yer aldım. Bunun son derece büyük faydalar sağladığını gördük. Her zaman için bir mücadele devam ederken, yanında diyalog kanalı açık tutulmuştur. Suriye ile 2017’den itibaren başlayan diyalog kanalının neticeye ulaması gerekiyordu. Özellikle Suriye ile Rusya ve İran'ın aracılık yaptığı görüşmeler çeşitli düzeylerde gerçekleşti. İstihbarat düzeyinde oldu, daha sonra Astana süreci oldu, her düzeyde Suriye ile doğrudan veya Rusya-İran üzerinden görüşmeler vuku buldu. Son bir yıldır görüşmelerde çok fazla bir hareketlilik yok. Bölge artık barış ve istikrarı arayan iklime gelmiş durumda. Zamanın ruhu bizi barışı aramaya zorluyor. Cumhurbaşkanımız liderli vizyonunu kullanarak en üst düzeyden barış çağrısında bulunmuştur. Umarım bunun değerini anlarlar. Bu herhangi bir çaresizliğin, zayıflığın durduğu yer değildir. Kendisini tanıyanlar bilir. Hiçbir mücadelene kaçmaz, tersine bütün soruların üstüne büyük bir dirençle gider. Bu çağrı önemli bir çağrı. Bizim tavsiyemiz bu çağrının dikkate alınması" ifadelerini kullandı. "BİZİM KAFAMIZ BU KONUDA NET" Suriye'de karmaşık bir tablo olduğuna dikkat çeken Fidan, "Bu karmaşık tablonun konuşulmaya başlanması ve sorunların tartışılması için bile ciddi bir zamana ihtiyacımız var. Alanda Ruslar var, İranlılar var, milisler var, muhaliflerin kontrolünde olan yerler, rejimin kontrolünde olan yerler var, PKK işgalinde olan yerler var, zaman zaman DEAŞ’ın yeniden ortaya çıkması var, kaçakçılar var, İsrail saldırıları var, İran ile Amerika arasında yaşanan kavgalar var, çok karmaşık tablo var. Bu tablo içerisinden bizim de hemen 900 küsur kilometrelik sınırımız olan komşumuz burayı stratejik şeklide ele almamız önemli. Bu ihtiyaçtan hareketle sayın Cumhurbaşkanımız bunu söyledi. Bütün bu karışıklıkları göz önüne alarak bizim yıllardır sürdürdüğümüz çabaların ortaya koyduğu bir tecrübe var. Bizim kafamız bu konuda net. Bu konuda sadece kendimizi düşünmüyoruz. Suriye’nin ihtiyaçları neler Başta siyasi bağımsızlık, toprak bütünlüğü bu konular önemli. 2254 sayılı BM Güvenlik Kurulu kararının ortaya koyduğu prensipler çerçevesinde bir ulusal diyalog mekanizması geliştirilmesi ve uluslararası toplum tarafından desteklenen çözüme gidilmesi önemli" şeklinde konuştu. "SURİYELİ MUHALİFLERİN REJİMLE OLAN İLİŞKİLERİNDE KENDİ ÖZGÜR KARARI ESASTIR" Türkiye'nin Suriye muhalefeti ile ilgili durduğu yeri değiştirmediğine dikkat çeken Fidan, "Biz Suriye muhalifleri ile ilgili durduğumuz yeri değiştirmiyoruz. Suriyeli muhaliflerin rejimle olan ilişkilerinde kendi özgür kararı esastır. Bizim durduğumuz yer ise onların bizim DEAŞ ile yaptığımız mücadelede, PKK ile yaptığımız Afrin’de, Tel Abyad’da, Resulayn’da omuz omuza yıllarca savaştık. Çok şehitler verildi. Bizim vefalı bir ülke olarak bu fedakarlığı unutmamız mümkün değil. Bu arkadaşlarımızın kendi özgür kararıdır. Suriye muhalefeti, Suriye rejimiyle ile nasıl bir diyalog içinde olacak onların kararıdır. Biz ancak yapıcı rol oynayabiliriz. Ama bizim bu fedakarlıkları unutmamız onları yarı yolda bırakmamız söz konusu değil. Aynı zamanda bu kardeşlerimiz kontrol ettikleri bölgelerde Türkiye’ye daha fazla mülteci gelmesini engelliyorlar, kaçakçılık konusunu engelliyorlar. Ayda bir istihbarat teşkilatımızla işbirliği yaparak bir DEAŞ hücresi yakalanıyor. Bu arkadaşlar birçok konuda sınırımızda sınırın diğer tarafında Türkiye’nin ulusal çıkarlarına hizmet eden adımlar atıyorlar" diye konuştu. Türkiye'nin mülteci politikasına ilişkin bir değişiklik olmadığını vurgulayan Fidan, "Mülteci kardeşlerimiz ile alakalı hiçbir zaman hükümet politikamız değişmemiştir. Gönüllü olmadığı sürece biz kimseyi buradan zorla gönderecek durumda değiliz. Bu konunda ortaya atılan iddiaları geçerliliği yoktur" dedi. "RUSYA VE İRAN’IN YAPICI ROL OYNAMASINI BEKLİYORUZ" Türkiye'nin barışı ve diyaloğu aramaya devam edeceğinin altını çizen Bakan Fidan, "Ama bu şu demek değildir. Türkiye imkanları gücü yüksek olan bir ülkedir. Her türlü aracı her türlü zamanda, gerektiği yerde kullanma iradesine ve stratejik aklına sahibiz. Ama şu andaki stratejik irademiz barışı ve diyaloğu zorlayarak konuları çözme yolunda. Burada Rusya ve İran’ın yapıcı rol oynamasını bekliyoruz. Aynı zamanda Suudi Arabistanlı kardeşlerimizle de bu konuyu konuştuk. Onların da Suriye rejimi ile ilişkilerin dayanarak yapıcı rol oynayacaklarına yönelik mutabakatımız oldu. Biz bu arayışın peşindeyiz. Bu başka türlü anlaşılmasın" açıklamalarında bulundu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.