Hava Durumu

#Mhp Genel Başkanı Devlet Bahçeli

Bursa Hayat Gazetesi - Mhp Genel Başkanı Devlet Bahçeli haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mhp Genel Başkanı Devlet Bahçeli haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bahçeli'den önemli açıklamalar! Haber

Bahçeli'den önemli açıklamalar!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye ekonomisi güven verici adım ve hamlelerle istikrarlı ve umut uyandıran bir yükseliş kulvarındadır." dedi. Bahçeli, partisinin genel merkezinde, iç ve dış gündem konularına ve Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50'nci yıl dönümüne ilişkin basın toplantısı düzenledi. ABD Başkanı Joe Biden'ın, Başkanlık seçiminden çekilmesinin bölgesel ve küresel zeminde etkisinin olacağını söyleyen Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarını devirme planı yapanların kendilerinin tasfiye olduğunu ifade etti. ABD'nin tazyikiyle Türkiye'nin güney sınırları boyunca kurulmak istenen terör devletinin bağlantı noktaları, yol haritası ve ana güzergahının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin mücadelesi ve iktidarın dirayetiyle berhava edildiğini belirten Bahçeli, "Açılan kilidin kapatılmasıyla mücavir bölgelerde hiçbir terör örgütü nefes dahi alamayacaktır. Sürekli operasyon stratejisi Allah'ın izniyle başarıya ulaşacak, terörün ve bölücülüğün kökü kazınacaktır. Buna rağmen Mersin'de halay çekip İmralı canisi lehine slogan atan bir avuç şehir eşkıyası ile Diyarbakır'ın sözde Kürdistan olduğunu ileri süren DEM'li hainler, şımarıklıklarının ağır sonuçlarına katlanacaklardır." diye konuştu. "Türkiye'nin bölünmesi hususunda kapalı devre işbirliği halinde olan ve siyasi ortaklık kuran CHP ile DEM'in ateşle oynadığı malumlarınızdır." ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti: "Tam da bugünlerde, CHP Genel Başkanı'nın, 'Kürtler ben eşit hissetmiyorum diyorsa, onlar eşit hissedene kadar hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz' açıklaması, yakından tanıdığımız bir bölücü ağzıdır. DEM'lenen CHP milli güvenliğimize zarar vermektedir. DEM'lenen CHP demokrasimize leke sürmektedir. DEM'lenen CHP milli birlik ve kardeşlik hukukumuzu kundaklamaktadır. Terörist Demirtaş ile ziyaretçi kuyruğuna girenlerin, profili çeşitlenen Sorosçu Kavala'ya siyasi geleceğini bağlayanların ne milliyetçilikten ne de milli onurumuzu muhafaza temininden bahsetmeleri söz konusu değildir. CHP'nin şifreleri, PKK'nın elinde, DEM'in kullanımındadır." Türk milletinin köksüz ve kötü niyetli müflisleri gördüğünü belirten Bahçeli, "Bu nedenle emperyalizmin içimize kadar yuva yapmış piyonları muhakkak çuvallayacak, alayının birden oyunları bozulacak, mahcubiyet ve mağlubiyet akıbetleri olacaktır." dedi. "TÜRKİYE EKONOMİSİ HIZLA İLERLEME KAYDETMEKTEDİR" Karamsar tablolar çizenlerin, gerçek manada Türkiye'nin gücünü ve Türk milletinin gürbüz iradesini kavramaktan aciz düşenler olduğunu dile getiren Bahçeli, "CHP Genel Başkanı'nın, 'Tarihin en ağır ekonomik krizinin yaşandığını' iddia etmesi yalnızca ağır bir bühtan değil, aynı zamanda ülkesine ve milletine itibar etmeyen bir siyasetçinin deli saçmasıdır." diye konuştu. Bahçeli, "Türkiye ekonomisi güven verici adım ve hamlelerle istikrarlı ve umut uyandıran bir yükseliş kulvarındadır." dedi. Dezenflasyon sürecinin her geçen gün tesirini gösterdiğine işaret eden Bahçeli, "Büyüme, istihdam, ihracat, yatırım, üretim ve cari fazla hedefleri, iyimser beklentileri kamçılamaktadır. Uluslararası kredi derecelendirme şirketlerinin ekonominin pozitif ivmesini teyit etmesi ayrıca değerli ve sevindirici bir gelişmedir. Azalan dış finansman ihtiyacıyla birlikte artan uluslararası rezervler ekonomik dengelenmeyi tetiklemektedir. Türkiye ekonomisi en kötü senaryoların engellemelerine takılmadan hızla ilerleme kaydetmektedir." açıklamasını yaptı. Dar ve orta gelirli, muhtaç ve yoksul vatandaşlara her desteğin verilmesinin, sosyal devlet anlayışının bir mecburiyeti olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Aynı şekilde emeklilerimizin, memurlarımızın, işçilerimizin, esnaflarımızın, çiftçilerimizin ekonomik ve hayat standardının yükseltilmesi, siyasi ve manevi sorumluluk listesinde ilk sıralardadır." şeklinde konuştu. CHP'nin siyasi ve ekonomik temelli söz ve eylemlerinin esasen çelişkiler yumağı olduğunu, dişe dokunur ve sadra şifa hiçbir plan, proje ve teklif ihtiva etmediğini kaydeden Bahçeli, "CHP'nin tek yaptığı bol keseden atıp tutmaktır. Üstelik parti içi gerilim ve hesaplaşmalar, CHP yönetimini sürekli zora sokmakta, gündemi değiştirme hevesi de kursaklarında kalmaktadır." değerlendirmesinde bulundu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Kıbrıs sorununun çözümünün "Vatan toprağından pay vermekle mümkün" olacağını söyleyen eski KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'yı ziyaret etmesinin akıl tutulması olduğunu ifade eden Bahçeli, bunun 50'nci yıl kutlamalarına da gölge düşürdüğünü söyledi. Devlet Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti: "Yunanistan Başbakanı'nın Güney Kıbrıs'ı ziyareti sırasında, Türk askeri ve Türkiye'nin garantörlüğünün olmayacağı bir çözümden bahsetmesi, CHP'nin Kıbrıs'ta aradığı ve arzuladığı normalleşme hezeyanın bizatihi somut karşılığıdır. CHP yönetiminin milli tezlerimizi ve üzerinde oynama yapılamayacak egemenlik çıkarlarımızı müdafaada vahim nitelikli tenakuz ve çarpıklık içinde olduğu besbellidir." "KIBRIS, BÖLGENİN VE KÜRESEL SİSTEMİN KİLİT TAŞIDIR" Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50'nci yıl dönümü münasebetiyle Kıbrıs Türk halkıyla kucaklaşmanın, hasret gidermenin, ortak bir gelecek etrafında kenetlenmenin kuşkusuz milli bir heyecan yarattığını vurgulayan Bahçeli, Türk milletinin tek yürek halinde Kıbrıs davasına inandığının ve arkasında durduğunun altını çizdi. Bahçeli, şunları kaydetti: "Kıbrıs Türklüğünün zulümden ve zulmetten kurtuluş gününde soydaşlarımızla beraber olmaktan, bu kutlu günde kabaran milli coşkuya şahit olmaktan şahsım adına büyük bir memnuniyet duyduğumu bilvesile açıklamak boynumun borcudur. Kıbrıs, sadece üzerinde hayat sürülen bir ada değil, Türk milletinin tarih, şehitlik, kardeşlik, varoluş anıtıdır. Kıbrıs, muhterem ceddimizin göz nuru, gönül yurdu olmasının yanı sıra siyasi, stratejik, kültürel, ekonomik, jeopolitik miras ve müktesebatıyla bölgenin ve küresel sistemin kilit taşıdır. Bu nedenle tüm dikkatlerin odağı Kıbrıs'tır." Bahçeli, Kıbrıs'ın, öteden beri açık veya gizli hesaplaşmaların, medeniyetler ve milletler arası devam edegelen seri ve sert mücadelelerin ağırlık merkezi olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Kıbrıs Türklüğünün egemenlik haklarını ve tarihi emanetlerini göz ardı eden, yok sayan, hatta imhası için fırsat kollayan karanlık çevrelerin tahrikleri, tacizleri ve tuzakları hiç bitmemiştir. On yıllar boyunca çözümsüzlüğün çözüm olarak dayatılması, kurulan müzakere masalarının ve makul uzlaşma vasatının tahrip edilmesi boşuna değildir. Çünkü Kıbrıs'ta barış, huzur ve refah ikliminin tesisinden ödü kopanlar vardır ve bunların oyunları kesintisiz şekilde sahne almaktadır. Kıbrıs Türklüğünün onuruyla, milli kimliğiyle, dahası varoluş haklarıyla birlikte bağımsız yaşama gayesine tahammülsüzlük gösterenlerin nasıl bir yanlışa düştükleri her türlü izahtan varestedir." Girit'te ne yapıldıysa Kıbrıs'ta da aynısının planlandığını dile getiren Bahçeli, "Şayet Türkiye'nin 50 yıl önce müdahalesi olmasaydı Kıbrıs Türklüğünün Hocalı'da, Kerkük'te, Doğu Türkistan'da ve Gazze'de yaşanan dramların, acıların ve insani felaketlerin aynısıyla karşılaşması mukadderdir. 50 yıl önce, Ada'dan yükselen çığlıklara, kardeşin kardeşe feryat içindeki çağrılarına sessiz ve seyirci kalamazdık." şeklinde konuştu. "ADA'NIN İLHAKINA HEVESLENENLERİN HAYALLERİ AKDENİZ'E GÖMÜLMÜŞTÜR" Türkiye'nin, Zürih ve Londra antlaşmalarından kaynaklanan garantörlük hakları temelinde 20 Temmuz 1974 sabahı "Ayşe'yi tatile, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerini de Kıbrıs"a gönderdiğini ifade eden Bahçeli, "Bu askeri çıkarma Kıbrıs Türklüğünün hürriyetini, can ve mal güvenliğini, asayiş ve barış özlemlerini temin hedefini esas almıştır. O günlerden bugünlere, düşmanca muamelelerin, insanlık dışı eylemlerin failleri ortadadır." dedi. Yakıp yıkan, kırıp döken, vurup öldüren EOKA çetelerine karşı beklenen, yolu gözlenen Türklerin gelerek soydaşlarına hayat verdiğini söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti: "Husumet cephesinin beli kırılmış, Osmanlı şamarı yüzlerine inmiştir. Ada'nın ilhakına heveslenenlerin hayalleri Akdeniz'e gömülmüştür. Bu harekat çiğnenmek ve öğütülmek istenen Kıbrıs Türklüğünün dirilişine ve ölü toprağını silkeleyip atmasına muzaffer bir hizmettir. Kıbrıs'ta işlenen vahşi cinayetlere, yapılan baskı ve zulümlere sözde medeni ülkeler tepkisiz kalırken, hatta alttan alta körüklerken, Türkiye haksızlığa boyun eğmemiş, soydaşlarımız çaresiz ve kimsesiz bırakılmamıştır." Bahçeli, 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Türkünün gözyaşlarının silindiğini, ağıtların dindirildiğini belirtti.

Bahçeli: Cumhur İttifakı'nda çatlama olmaz Haber

Bahçeli: Cumhur İttifakı'nda çatlama olmaz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bayram namazının ardından MHP'nin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in Beştepe'deki anıt mezarını ziyaret etti. Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından Bahçeli, Türkeş'in kabrine karanfil bıraktı, bakır ibrikle su döktü. Ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, Türk siyasetinde kargaşa, kavga yaratmak isteyenlerin her gün yalan ve fitne üzerinde görüş beyan ettiklerini belirterek, bu durumun toplumun belli bir kesimini rahatsız ettiğini söyledi. "Türkiye Cumhuriyeti devleti ayaktadır, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yoluna devam etmektedir." diyen Bahçeli, bütün seçimlerin yapıldığını, 2028 yılına kadar Cumhur İttifakı'nın önünde dört önemli yılın bulunduğunu dile getirdi. "ÜMİTLİYİZ, GÜVENLİYİZ" Bu dönemin yapısal reformların gerçekleşeceği, kurumsal yapının yerleşeceği, demokratik açılımın ve demokratik yaklaşımların daha da gelişeceği bir dönem olacağını ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu: "Sayın Cumhurbaşkanı'nın kararlı tutumu, Cumhur İttifakı birleşenlerinin uyumlu çalışmaları, millet için her türlü fedakarlığa hazır hale gelmiş olmaları, Türkiye'nin önemli meselelerinin çözümünde çok büyük bir program hayata geçirecektir. O bakımdan ümitliyiz, güvenliyiz. Cumhur İttifakı devam edecektir. Bizde çatlama olmaz. Biz ne kerpiciz ne toprağız, kaya gibi Cumhur İttifakıyız. Kayaların parçalanması gürültülü olur ama sonuç vermez. O sebepten dolayı siyasilerin kaynaşmada, anlaşmada, barışmada samimi olmaları ve milletin huzurunu bozacak her türlü davranıştan kendilerini arındırmaları gerekiyor. Milliyetçi Hareket Partisi bu anlayışla Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yanındadır." "ALLAH, ONLARI ISLAH ETSİN" Bahçeli, partisinin uluslararası gelişmeleri yakından takip ettiğini belirterek, şunları kaydetti: "Türkiye'nin önderliğinde dünya barışına ve yerküredeki huzura katkı sağlamanın, emperyalist güçlere karşı olan mücadelede büyük bir başarı elde etmenin çabası içerisindeyiz. Buraya köstek değil, tamamen yardımcı olmak lazım. Bu sebepten dolayı bayramın bugününden itibaren temennimiz barıştır, kaynaşmadır, dayanışmadır, paylaşmadır. Bütün bunları dikkate alarak Milliyetçi Hareket Partisi üzerine düşen her türlü sorumluluğu, her türlü fedakarlığı yaparak yoluna devam edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Milliyetçi Hareket Partisini anlayamayanlar, kırık masalar üzerinde gelecek vadedenlerin, masayı nasıl dağıttıklarını hatırlamaları gerekirken, şimdi yol gösterici duruma düşmüşlerdir. Allah, onları ıslah etsin." Açıklamalarının ardından Bahçeli, beraberindekilerle Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Merkezi'ni ziyaret etti ve burada hatıra fotoğrafı çektirdi.

Liderlerin bayram programı belli oldu Haber

Liderlerin bayram programı belli oldu

Türkiye, Kurban Bayramı'nı karşılamaya hazırlanırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile siyasi parti genel başkanlarının bayram programları belli oldu. AA muhabirinin aldığı bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayramı Ankara dışında karşılayacak ve ailesiyle geçirecek. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz ise bayramı Ankara'da karşılayacak. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bayramda ailesiyle memleketi Manisa'da olacak. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kurban Bayramı'nı Ankara'da karşılayacak. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da bayramda Ankara'da bulunacak. DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları Oruç ve Tuncer Bakırhan, bayram boyunca il dışında olarak belediye ziyaretleri yapacak. DESTİCİ ESKİŞEHİR, UYSAL AFYONKARAHİSAR, ERBAKAN İSTANBUL'DA BBP Genel Başkanı Mustafa Destici bayramı Eskişehir'in Günyüzü ilçesi Gecek mahallesinde, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ise memleketi Afyonkarahisar'da karşılayacak. Bayramda, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Ankara'da, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu İstanbul'da bulunacak. DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Kurban Bayramında İzmir'de olacak. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ise bayramı, memleketi Yalova'nın Elmalık köyündeki evinde geçirecek. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in bayramda Ankara'da olması beklenirken, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bayramda Muğla'nın Datça ilçesinde olacak.

Bahçeli'den bayram mesajı!  'Ülkemizde anormal hiçbir şey yok' Haber

Bahçeli'den bayram mesajı! 'Ülkemizde anormal hiçbir şey yok'

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kurban Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Bahçeli’nin mesajında şu ifadeler yer aldı: “İnsanlığın barış, huzur, refah, istikrar ve güvenlik özlemlerinin sekteye uğradığı bir dönemin bütün sancıları geniş çapta yaşanmakta ve yaşatılmaktadır. Manevi zayıflıklar, dayanışma ve yardımlaşma zaafları, empati hissiyatındaki zedelenmeler maalesef dünya genelinde ciddi düzeylerde havi ve hakimdir. Daha medeni, daha muasır, daha mutlu, daha müreffeh bir ortak geleceğin inşa çabalarında gözle görülür darboğazların varlığı ve yaygınlığı hakikaten de inkâr edilemeyecek boyutlardadır. Müesses uluslararası düzen ahlaken, hukuken, vicdanen ağır sarsıntı geçirmekte; bu sarsıntının sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçları insanlığın yaşadığı manevi krizle eklemlenince vahim bir dünya tablosu tezahür etmektedir. Çivisi çıkan, zembereği kopan, meşruiyet temeli bozulan bugünkü insanlık döneminden yegâne kurtuluş reçetesi, asıl anlamına muvafık insan haklarına, faile ve fiile göre farklılaşmayacak evrensel hukuk ilkelerine bağlılık ve riayettir. Şu çarpıcı hususu bilhassa ve kaygıyla ifade etmek istiyorum ki, çocukların katledildiği bir dünyanın medeniyet vaazı, hürriyet vaadi ham hayalden öte bir anlam taşımamaktadır. İnsani felaketlere savrulmuş bir dünyanın merhamet iklimi kurak, muhabbet iradesi bulanık ve kuşkuludur. Soykırım suçunun alenen işlendiği bir dünyada insani miras ve emanetlere saygı ve sadakatten bahsedilmesi eğer saflık değilse ileri düzeyde saptırmadır ve hatta sapkın bir istismardır. Milyarlarca insanın mağduriyet kapanına sıkışarak gelir, servet ve eşit hak dağılımı adaletsizliğine gömüldüğünü dikkate aldığımızda; aynı şekilde açlık, yoksulluk, zulüm, terör, göç ve diğer pek çok sorunla boğuştuğunu hesaba kattığımızda küresel ve bölgesel merkezli haksızlığın sürdürülebilir olmadığı net olarak anlaşılıp teyit edilecektir. Dünyanın kaotik bir çıkmaza sürüklenmesine karşın Cumhuriyet’in yeni yüzyılında Türkiye’miz müessir ve müstesna bir görüntü çizmektedir. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleri umutları yeşertmiş, tarihin çağrısıyla istikbalin çehresini aydınlatmıştır. "NE HAKKIMIZDAN, NE HUKUKUMUZDAN, NE DE ŞEREFİMİZDEN TAVİZ VERİLMEYECEKTİR" Toplumsal ve siyasal istikrarı tahkim ve takviye edecek ekonomik toparlanma ve serpilme dönemi de çok şükür ufukta görülmüştür. Bu nedenle ülkemizde anormal hiçbir şey yoktur, hatta normalleşme safsatalarıyla milletimizin sinir uçlarını tahriş edecek gizli gündem teşrifatçılarına ikna olacak ve itibar edecek de olmayacaktır. Gerçekleri çarpıtarak, fason teklifleri sıcak tutarak, fiyaskoya dönmüş anlayışlarını münafık taktiklerle kapatmaya çalışarak kendilerine siyasi nefes borusu açmaya heveslenenlerin gayeleri boş, gayretleri boşunadır. Yumuşama mesajlarına özenle saklanan ve sarılan yalan, dedikodu ve iftira kampanyasının hangi sinsi emellere, hangi sakat hedeflere odaklandığı az veya çok bellidir. Bir yanda yumuşaklık pozu veren, diğer yanda meşrep ve müktesebatında taşıdıkları nefret ve öfkeyi sağanak halinde yağdıran siyasi hasis ve hırçın zihniyetlerin ikiyüzlülüğü bugünlerde utanç verici düzeylerdedir. Kutuplaşmayı törpülemek yerine kurnazca tahrik edenler, husumeti örselemek yerine bayağı şekilde taçlandırıp tasdikleyenler elbette milletimizin gözünden ve gönlünden kaçamayacak aciz ve acıklı durumdadır. Üstelik fitne/fesat kışkırtıcılığı yaparak kutlu davamızı, fedakarlık ve iman numunesi camiamızı Türk düşmanlarının siparişiyle sorgulamaya, yargılamaya ve terörize etmeye kalkanlar Allah’ın şahitliğinde ifade ediyorum ki, bedelini adalet ve millet nezdinde çok ağır ödeyeceklerdir. Hakkımızı, hukukumuzu savunmak şeref konumuzdur. Ne hakkımızdan, ne hukukumuzdan, ne de şerefimizden taviz verilmeyecektir. Puslu havada Müslüman mintanı giyen iblisin şirret tuzakları boşa çıkarılacaktır. Dileğim ve temennim, bayram günleri münasebetiyle herkesin bir vicdan muhasebesi yapması, dürüst ve samimi şekilde gündemdeki meseleleri ele almaları, sabır ve tahammül eşiklerimizi zorlama yanlışından derhal dönmeleridir. Bayram demek barış, sevgi, hürmet, hatırlama ve kardeşlik demektir. Ancak kardeşliğin veya barışmanın tek yanlı olması akıl dışılıktır. Milli vuslatı siyasi vurgunculukla kundaklamaya azmedenlere müsaade edilmeyecektir. Bayram sürecinde, kendi iç dünyamızı, çevremizle kurduğumuz irtibat ve ilişki ağlarını yüreklice değerlendirmeye ve yeni baştan tefrik etmeye müştereken ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim. Anlaşılmaktan ziyade anlamaya, dayatmadan ziyade diyaloğa, kutuplaşmaktan ziyade kucaklaşmaya, ihtilaftan ziyade irade ve istikbal mutabakatına doğru kalıcı bir geçiş sağlam ve sahici adımlarla gerçekleşmelidir. Ne var ki bahse konu bu geçiş kalıcı ve köklü olmalıdır. Kurban Bayramı’nın ahlaki ve manevi zenginliğiyle yepyeni bir uzlaşma sürecinin yollarını açabilir, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı güçlü bir dönemin ihyasını da elbirliğiyle başarabiliriz. Ne kadar birlik ve beraberlik içinde hareket edebilirsek o kadar güçlü olacağımız özellikle bilinmelidir. Türkiye’nin ve Türk-İslam medeniyetinin maruz kaldığı karanlık senaryoları tesirsiz hale getirmek, üzerimizde oynanan oyunları bozup atmak her şeyden önce milletimizin engin ve tarihi mukavemetine bağlıdır. Doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aile olan Türk milleti; bayram şuuruyla, adalet ve hakkaniyetin mihveri olduğunu her saha ve zeminde, bunun yanında dosta da düşmana da ispat edecek dirayete, kabiliyete ve kapasiteye fazlasıyla sahiptir. Türkiye ve Türk vatanı 85 milyon Türk vatandaşının yeryüzü cennetidir. Ayrılmamızı, bölünmemizi, birbirimize düşmemizi planlayan tüm odaklara verilecek en etkili cevap tek ses, tek nefes, tek yürek, tek bilek halinde duruş göstermektir. Çünkü biz Hakkari’de kesilen kurbanın duasını Tekirdağ’da yapan, Şırnak’ta takdim edilen ikramı Ankara’da alan, İstanbul’da uzatılan eli Batman’da tutan, Yozgat’ta akan gözyaşını Mersin’de silen büyük bir milletin evlatlarıyız. Besmeleyle kesilen her kurban, sıkılan her el, gülücükler saçan her yüz, hasret akşamlarından sonra şafakla doğan her vuslat birliğimizin harcı, dirliğimizin haysiyet kubbesidir. Kurban ibadetimizin kabulünü Cenab-ı Allah’tan diliyorum. Şehit ailelerimizin, aziz milletimizin, Türk-İslam âleminin mübarek Kurban Bayramı’nı içtenlikle kutluyorum. Tüm babaların “Babalar Günü”nü tebrik ediyor, en iyi dileklerimi sunuyorum. Yurt içinde ve yurt dışında yaşayan aziz vatandaşlarımıza bilvesile saygı ve sevgilerimi sunuyor, Hac farizası için kutsal topraklarda bulunan tüm kardeşlerimizin ibadetlerinin kabulünü niyaz ediyorum. Dokuz günlük tatil münasebetiyle yola çıkan, tatile giden veya sıla-i rahime seyahat eden vatandaşlarımızın can güvenliklerini riske atmamaları için trafik kurallarına harfiyen uymalarını hassaten rica ediyorum. Bayramımız mübarek, devletimiz ve milletimiz var olsun diyorum. Aziz vatandaşlarımı saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.”

Bahçeli grup toplantısında konuştu! Haber

Bahçeli grup toplantısında konuştu!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İstanbul'un 571 yıl önce "sevdalısı" Türk milletiyle kavuştuğunu söyledi. "Bizans hayaletini, Bizans heveslerini kara bulutlar gibi İstanbul'un üzerinde tekrar dolaştırmayı düşünen, bununla ilgili gizli gizli proje hazırlayan, devamlı müsait zaman kollayan iç ve dış operasyon maşalarından İstanbul mutlaka korunacaktır" ifadesini kullanan Bahçeli, İstanbul'un kendileri için "Kızılelma" olduğunu; İstanbul'un bugünkü "ızdıraplı" halinin kendilerini üzdüğünü söyledi. Bahçeli, "İstanbul'un kötü yönetimi fethin mirasını çarçur etmektedir. Lafa gelince israftan şikayet edenlerin, belediye bütçesini har vurup harman savurması, taş üstüne taş koymaktan aciz olması, yandaş gazetecileri Roma'ya sözde festival adına, gerçekte ise tatile ve sefaya götürmesi ayıplı bir zihniyetin defolu uygulamalarından başka bir şey değildir. Özel uçak kiralanıp, 7 değil, 17 değil, tam 37 gazetecinin yer aldığı ve toplamda 73 kişilik kafileden oluşan ballı börekli Roma seyahatinden sonra, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin müsriflikten bahsetmesine hiç kimse inanmayacak, hiç kimse de itibar etmeyecektir." değerlendirmesinde bulundu. İstanbul'un can çekiştiğini dile getiren Bahçeli, "İstanbul, kent uzlaşısı çatısı altında demlenenlerin istismarına, istilasına ve tahribatına ne yazık ki mahkum olmuştur. İstanbul'u yüzüstü bırakanların siyasi yüzsüzlüğü ise eninde sonunda yüzlerine vurulacaktır. İstanbul bizim 571 yıllık davamızdır." dedi. Milli yükseliş iradesiyle ortaya konulacak kararlı duruşun, gelecek Türk asırlarının müjdecisi olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları söyledi: "İstanbul, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda hak ettiği zirveye yerleşecek, yeniden aziz Türk milletinin dünyayı kavrayan ve kapsayan kudreti haline gelecektir. Fakat bu kutlu hedef; zillete düşenlerle, yabancı çıkar odaklarına taklalar atanlarla değil, Türk milletine mensubiyet onuru taşıyan, fethin iradesini milli iradeyle birleştiren vatansever ve milletsever tarafından gerçekleştirilecektir. Mustafa Kemal Paşa, 1 Aralık 1921'de yaptığı bir konuşmada aynen şunları söylemişti; 'Millet, yürüdüğü yolu pek büyük isabetle seçmiştir ve bu yolun sonunda parlayan saadet güneşini bütün vuzuhuyla görmektedir. Bu millet o güneşe ulaşacaktır ve hiçbir kuvvet ona mani olamayacaktır.' Unutulmasın ki 'zulüm 1453'te başladı' diyenlerin alayı düşman kampında toplanan Bizans uşaklarıdır ve bizim bunlarla hesabımız er ya da geç görülecektir. Tarihin beşiğini sallayan, 571 yıldır da Türk milletinin namus timsali olan İstanbul'umuzla övünüyor, bu kentimizde yaşayan vatandaşlarımızı hürmetle selamlıyorum." "NETANYAHU, YANİ CANİYAHU BAŞTA OLMAK ÜZERE İSRAİL YÖNETİMİNİ TÜM ÖFKEMLE LANETLİYORUM" Bahçeli, İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırılarının aralıksız sürdüğünü hatırlatarak, 7 Ekim 2023'ten bu yana 36 bine yakın Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Sınır tanımayan, insanlık değerleriyle, savaş hukukuyla bağdaşmayan katliamlara her gün yenilerinin eklendiğini vurgulayan Bahçeli, Gazze'deki tablonun kahredici boyutlarda olduğuna dikkati çekti. Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: "Uluslararası Adalet Divanının geçen hafta aldığı bir kararla, özellikle Refah'a düzenlenen saldırıların derhal durdurulmasını istemiş, fakat İsrail buna aldırış etmemiştir. 26 Mayıs'ta, hassas mühimmatlarla vurulan insani bölgede çok sayıda masum, acımasızca katledilmiştir. Bu bölgedeki Birleşmiş Milletler (BM) çadır kampında hayata tutunmaya çalışan bebekler, çocuklar, kadınlar ve nice suçsuz, günahsız insan resmen ateş altına alınarak yakılmıştır. İsrail, savaş uçaklarıyla ölüm saçmıştır. Bizim lügatimizde bu tip vahşeti tanımlayacak ne bir kelime ne de bir kavram vardır. Netanyahu, yani caniyahu başta olmak üzere İsrail yönetimini tüm öfkemle lanetliyorum. Caniyahu ve savunma bakanı hakkında talep edilen tutuklama kararının uygun zaman ve zeminde icra edileceği, bu vandalların öldürdüğü her mazlumun, her garibin, her savunmasız insanın hesabını verecekleri kaçınılmaz bir akıbettir." "Beklentimiz, İsrail’in katil başbakanı ve savunma bakanı hakkında ülkemizin bir an evvel yakalama kararı çıkarmasıdır" diyen Bahçeli, soykırım karşısında sessiz ve seyirci kalanların, aleni destek sağlayanların; dünya barışına, insanlık huzuruna İsrail'le birlikte müştereken karşı olduğunu söyledi. "ZULÜM KARŞISINDA TARAFSIZLIK DİYE BİR ŞEY OLAMAZ" Ekonomik, diplomatik ve ticari nitelikli önleyici tedbirler yerine cezalandırıcı, seri ve zincirleme askeri yaptırımları esas alan köklü müdahalelerin tam vakti olduğunu belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyanın sessiz çoğunluğu, kuşkusuz İsrail soykırımının ahlaken ve vicdanen karşısındadır. Ancak yalnızca itiraz edip şablon kınama mesajlarıyla oyalanmak yerine, somut ve sonuç alıcı adımların kuvvet kullanarak atılmasından başka bir seçenek zannederim kalmamıştır. İslam ülkeleri ayağa kalkmalıdır. Zulüm karşısında tarafsızlık diye bir şey olamaz. 'Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' demek, zalimlere zımnen onay vermektir. Gafil mi, mütegafil mi belli olmayan İslam toplumlarının diriliş ve toparlanışı, vahdet ve vuslat ışığıyla aydınlanması için daha ne bekleniyor, daha ne isteniyor, daha ne kadar sabır gerekiyor? Gazzeli çocuklar açlıktan kırılıp bayramlık kıyafet yerine kefen giyerken, süt içmesi gereken bebekler kendi grup kanlarını içe içe gözlerini yumarken, milyar dolarlar içinde kulaç atan, Allah'tan korkuyu sadece sözde hatırlayan bazı İslam ülkelerinin bohem yöneticileri, gece yastığa başlarını koyduklarında gerçekten de huzur duyabiliyorlar mı? Hepsini geçtik de Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yüzde 10'u kadar gönülden, içten, ta derinden mazlumların yanında, Filistin davasının arkasında durabildiler mi?" Bahçeli, Türkiye'nin her ihtimali değerlendirerek bugüne kadar yürüttüğü öncü rolünü üst bir seviyeye taşımasını, siyonist barbarlıkla yüzleşip masumların lehine doğrudan devreye girmesini istedi. "FETÖ’NÜN ABD’YE YUVALANMIŞ TÜM MENSUPLARI TÜRK ADALETİNE TESLİM EDİLMELİ" Bahçeli, “Ederi 1 dolarlık hayatıyla ilgili farklı spekülasyonlar yapılan Fetullah Gülen başta olmak üzere FETÖ’nün ABD’ye yuvalanmış tüm mensupları Türk adaletine teslim edilmeli.” ifadelerini kullandı.

Reisi’nin hayatını kaybettiği kaza: Bahçeli'den önemli açıklamalar Haber

Reisi’nin hayatını kaybettiği kaza: Bahçeli'den önemli açıklamalar

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarih sahnesinden çekilmesinin Orta Doğu ve Balkanlar'da büyük bir boşluk meydana getirdiğini ve bunu doldurma mücadelesinin bu bölgelerde devamlı istikrarsızlıklara sebep olduğunu söyledi. Gazze'de masumların kanının hala döküldüğünü ifade eden Bahçeli, "İnsanlık değerleri sükut etmekle kalmamış, barbarlık güncellenmiş, yeni sürümüyle Gazze Şeridi'ni kırıp geçirmiştir." diye konuştu. Bahçeli, modern dünyanın gözü önünde, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere sayıları 35 bini aşan sivil ve mazlum Filistinli'nin açıkça ve alçakça işlenen soykırım suçunun kurbanı olduğunu belirtti. Bahçeli, "33. Arap Ligi Zirvesi'nde kabul edilen deklarasyondaki acilen ateşkesin sağlanmasıyla birlikte bağımsız Filistin devletinin kurulmasına yönelik beklentinin duyurulması ortak bir iradenin teessüsü açısından kayda değer bir gelişmedir. Bununla ilişkili olmak üzere, Orta Doğu Uluslararası Barış Konferansı’nın toplanmasına yönelik çağrının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de ileriki günlerde netleşecektir. Gazze'yi kapsamına alması mecburi olan daha akut, daha akılcı politik tedbir ve teklifler varken uluslararası mahiyetli konferans talebine niçin ihtiyaç duyulduğu bir başka tartışma konusudur." diye konuştu. Küresel vicdanın İsrail'e karşı baskısını artırması gerektiğini ifade eden Bahçeli, "Uluslararası toplum ve kuruluşlar ateşkes ve barış ortamının tesisi hususunda aralıksız devrede olmalıdır. Durdurulması gereken terör devleti İsrail'dir. Susturulması gereken siyonist ilkelliktir." değerlendirmesinde bulundu. Görüldüğü kadarıyla İsrail hükümetinde ve toplumunda bir yarılmanın söz konusu olduğuna, savaş karşıtlarının protesto ve gösterilerinin yoğunluk kazandığına dikkati çeken Bahçeli, "Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı'nın İsrail Başbakanı'nı ve Savunma Bakanı'nı işlemiş oldukları savaş ve insanlık suçları nedeniyle yakalama kararı müracaatında bulunması caniler için çemberin daraldığını göstermesinin yanı sıra çok önemli bir gelişmedir. Soykırımcıların kaçışı veya kurtuluşu Allah’ın izniyle yoktur." ifadelerini kullandı. "BEDELİ ŞEHİT KANLARIYLA ÖDENMİŞTİR" Netanyahu'nun gittikçe yalnızlaştığını, güvendiği dağlara karlar yağdığını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti: "Gazze meselesi hem tarihen hem vicdanen hem ahlaken hem de dinen Türkiye'nin de meselesidir. Gazze düşerse son yurdumuzun etrafındaki kuşatma sertleşmekle kalmayacak, sık sık ifade ettiğim üzere, milli güvenlik tehditleri katlanacaktır. Lütfen dikkat buyurunuz, vadedilmiş topraklar ve son aşamada kurulacak yeni dünya düzeni için fethedilecek nihai ülke, Kabala yorumcularına göre Edom'dur. Edom ise Anadolu'nun ilk çağlardaki adıdır. PKK aparatı HDP'de eşbaşkanlık görevini üstlenmiş temelsiz bir zatın 2019 yılında söylediği 'buralar vadedilmiş topraklar, Musa bütün ömrünü bu toprakları aramak için geçirdi' sözleri dün gibi kulaklarımızda çınlamaktadır. Siyonizmin kuklası bölücü terör örgütüdür. Sömürgecilerin kara kutusu bölücü mihraklardır. Anadolu'ya vadedilmiş topraklar tarif ve tanımı getirenler kanı ve sütü bozuk düşman çevrelerdir. Anadolu coğrafyası vadedilmiş toprak değil, Türk milletinin varlık hükmü, varoluş hürriyeti, ebediyen vatan hüviyetidir. Bedeli şehit kanlarıyla ödenmiştir." Bahçeli, bu kapsamda çıkarılacak sonucu da "Misakı Milli'ye mücavir coğrafyalardaki her türlü menfi veya müspet gelişme vatan ve millet yapımıza çok yönlü tesir etme potansiyeli taşımaktadır. Şayet en küçük ihmal ve kayıtsızlık gösterilirse bunun sonuçlarının ağır ve acıklı olacağını tarihsel tecrübeler belgeleyip bildirmektedir. Jeopolitik miras ve müktesebatımızın işaret ve ifade ettiği gerçek de budur." şeklinde açıkladı. "GAZZE'YE BAKTIĞIMIZDA 400 YÜZYILLIK ANILARIMIZI GÖRÜYORUZ" Prof. Dr. Fahir Armaoğlu'nun "Türk Dış Politikası Tarihi" adlı eserindeki Misakı Milli tanımını anımsatan Bahçeli, "Her zaman söyledim, gene inançla haykırıyorum: 'Misakı Milli, mülkü millettir, millet ise Türk'tür.' Ve Misakı Milli zaman aşımına uğramadığından mühürlenmemiş sayfaları açıktır, günü geldiğinde mutlaka ibra ve ihata edilecektir." diye konuştu. Büyük Selçuklu devletinde vatan kavramının, yer ve yurt tutmak ile bir ve aynı olduğunu ve Sultan Alparslan'ın vatan şuurunu, "Mülk ticaret eşyası değildir." ifadesiyle açıkladığını ve anlamlandırdığını vurgulayan Bahçeli, "Nitekim toprak bir kimlik olup asla mal veya arazi parçası değildir." dedi. Ziya Gökalp'in de vatanı, milli kültür olarak tanımladığını, vatan sevgisinin milli vazifelerden ve milli ülkülerden doğduğunu paylaştığını belirten Bahçeli, şunları kaydetti: "Milli kültürümüzün yaşandığı ve yaşatıldığı, dahası hafızamızda taşıdığımız, kalbimizde tasdik ettiğimiz her yer bizim için vatandır. Mecnuna nasıl cihan dopdolu Leyla görünüyorsa bize de vatan görünmektedir. Gazze'ye baktığımızda 400 yüzyıllık anılarımızı görüyoruz. Gazze'ye baktığımızda işgali, istilayı, oyunlarla elimizden çekilip alınan mahzun bir şehrin hüznüne şahit oluyoruz. Bu nedenle Filistin davasında tarafsız kalmak milli ve namuslu bir siyaset tercihi olamaz. Bebeklerin ölümüne sessiz kalan bir dünya tükenmiş ve sönmüş bir dünyadır. Eğer dirayetli ve teyakkuz halinde olamazsak, eğer öngörüyle ve stratejik bakışla hareket edemezsek, eğer yarının temellerini bugünden atamazsak, Gazze'de sahne alan vahşiliklerin tıpkısının aynısına vatanımızda da maruz kalmamız muhtemeldir. Gazze'de barış ve huzurun sağlanması, 1967 sınırları çerçevesinde bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü temin etmiş bir Filistin devletinin kurulması bir yanda Orta Doğu'yu, diğer yanda da Türkiye'yi mutlaka rahatlatacaktır. Madden ve fiziken çekildiğimiz topraklarda manen ve fikren sonuna kadar varız, ilahi adaletin tecellisine inşallah hep birlikte şahitlik edeceğiz." "BATI'NIN KİRLİ POLİTİK YÜZÜNÜN İFŞASINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR" Vladimir Putin'in yeniden devlet başkanı seçilmesinden sonra ilk resmi ziyaretini Çin Halk Cumhuriyeti'ne yaptığına dikkati çeken Bahçeli, iki ülke lideri arasında "Yeni Dönemde Kapsamlı Stratejik İşbirliği Ortaklığının Derinleştirilmesi Ortak Bildirisi"nin imzalanarak ilan edildiğine işaret etti. Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Şi Cinping'in, Çin ile Rusya'nın küresel güneyin birliğini ve gücünü tesis edeceğini, dünyanın çok kutupluluğa yönelik genel tarihi eğiliminin takibini stratejik tercih olarak benimsediklerini açıkladıklarına dikkati çeken Bahçeli, buna karşılık ABD'nin Pasifik'i askerleştirme çabaları hızlanırken, Japonya ile "ortak komuta" yapısı kurma adımının, Japonya ve Avustralya ile "ortak hava ve füze savunma ağı" oluşturma arayışının, bu üç ülke arasındaki ortak tatbikatların, bölgeye orta menzilli füze konuşlandırma amaçlarının küresel gerilimi devamlı canlı tuttuğunun altını çizdi. Bahçeli, Türkiye'yi de tehdit eden yaygın hegemonya mücadelelerinin insanlığın geleceğini ve güvenliğini riske attığının tartışılmayacak ölçüde meydanda olduğunu vurguladı. Fransa Ulusal Meclisi'nin, 17 bin kilometre uzaklıktaki deniz aşırı sömürgesi ve nikel zengini Yeni Kaledonya'da, 10 yıl yaşamış Fransızların oy kullanmasını kararlaştırmasıyla, bu ada ülkesinin kaosun içine yuvarlandığını belirten Bahçeli, şunları söyledi: "Kıbrıs konusunda Türkiye'ye parmak sallayan ve dayatmalarda bulunan AB ülkelerinin, Fransa'ya dönüp de 'ne arıyorsun bu okyanus ülkesinde' sorusunu soramaması, bize göre Batı'nın çifte standartçı ve kirli politik yüzünün ifşasından başka bir şey değildir. Kendilerine her şeyi mubah sayan Batılı ülkeler köşeye sıkışmış, sömürdükleri coğrafyaların asıl sahiplerinin uyanışları karşısında çaresizliğe gömülmüşlerdir. Dahası Fransa'nın Yeni Kaledonya'daki ayaklanmalardan Türkiye'yi ve Azerbaycan'ı sorumlu tutması, olayları körüklediğimizi iddia etmesi en hafif tabirle utanmazlıktır." "DÜNYA KABUK DEĞİŞTİRMEKTEDİR" Fransa'nın uzun yıllar sömürgesi olan Burkina Faso, Mali ve Nijer'in 17 Mayıs 2024'te Sahel İttifakı Konfederasyonu'nu kuracak anlaşmanın ön taslağında mutabakata varmalarını, "dikkate değer gelişme" olarak niteleyen Bahçeli, "Dünya kabuk değiştirmektedir. Elbette bu sancılı olmaktadır. Yeni bir dünyanın kapıları açılmak üzere zorlanmaktadır. Ancak nasıl açılacağı, açılınca nelerle karşılaşılacağı belirsizdir." ifadelerini kullandı. The Economist Dergisi'nde 9 Mayıs 2024'te yayımlanan bir makalede, "liberal uluslararası düzenin parçalandığı, çöküşün ani ve geri dönülemez olabileceğinin" ileri sürüldüğünü belirten Bahçeli, MHP'nin bu tespiti çok önceden yaptığını, "Türk Kuşağı: Türkiye'nin Büyük Stratejisi" adlı çalışmasıyla da fikri ve siyasi tefekkür marifetini açık seçik kayda geçirdiğini kaydetti. Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Parçalanan, haksızlıklara ve sefalet içindeki bir dünyaya ortam açan liberal düzenin kıyıya vuran enkazı Doğu'dan yükselen aydınlıkla kaldırıp atılacaktır. Bu aydınlık Türk aklıdır, Türk devridir, Türk kuşağıdır, Türk birliğidir. Sunduğumuz zamanlar üstü çözüm birlik, dirlik, kardeşlik, kültür, refah, barış, istikrar, huzur ve kalkınma mahreçlidir. Türk Kuşağı Stratejisi çerçevesinde takip ve temin edilecek her politika ve ortaya çıkan veya çıkabilecek her başarılı icraat, bu huzur ve barış kuşağını daha genişletecek, farklı ülkelerin gönüllü katılımıyla Türkiye'nin çekim merkezi olması, beklenen yeni dünya düzeni sisteminde sevk ve idare edici bir role ulaşması kaçınılmaz hale gelecektir. Başta ekonomi olmak üzere, pek çok alanda uygulanan Oyun Teorisi'nde, oyunculardan biri kazanıyor, diğeri tamamen kaybediyorsa, bunun adı sıfır toplamlı bir oyundur. Burada asıl öncelik kazanmaktır. Dikkatli ve ihtiyatlı bir oyuncu muhtemel kayıplarını en aza çekecek bir strateji takip edecektir. Her oyuncunun, oyunu kazanmak imkanı bulduğu zaman bu oyun artı toplamlı oyundur. Oyun Teorisi'nde artı toplamlı oyunlar işbirliğine ve müzakereye dayanmaktadır. Bizim teklifimiz sıfır toplamlı değil, artı toplamlı oyundur, yani herkesin kazanmasıdır, böylelikle Türk-İslam medeniyeti yeni bir atılım ve hamleyle sivrilecektir. Ancak kutlu hedeflerin zorlu etapları vardır ve olması da gayet doğaldır." "KANAATİMCE BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ GELİŞMELER DEĞİLDİR" Bahçeli, Türkiye'nin çevresinde birbiriyle iç içe geçen olayların vuku bulduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye'nin Filistin meselesinde gösterdiği samimiyet ve duyarlılık, Sayın Cumhurbaşkanımızın Irak ziyaretiyle somutlaşan ve iki ülke arasında siyasi ve ticari köprü olacak Kalkınma Yolu Projesi'nin geniş imkan ve kazanımları, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'de istikrar ve işbirliği çabaları, Azerbaycan'ın batı bölgeleriyle Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ni birbirine bağlayacak ve bölgesel işbirliğini güçlendirecek Zengezur Koridoru'nun stratejik değerinin öne çıkması, bu çerçevede Bakü ile Tahran yönetiminin kara yolu ve demir yolu köprüsünün inşası hususunda anlaşması, hem Rusya'nın Batı dünyasıyla ilişkilerinde hem de Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan arasında kilit role sahip olan Laçin Koridoru'nun stratejik muhtevası, Türkiye- Rusya ve İran arasındaki Astana mekaniğinin bölgesel barış ve istikrara destek veren sonuçları, Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın sözde soykırım iddialarını çürüten ve tekzip eden beyanları, İsrail'in, Suriye'nin başkenti Şam'da bulunan İran Konsolosluğuna saldırması ve 7 İran askerinin ölümü, Ardından İran ve İsrail arasındaki yüksek gerilim ve karşılıklı saldırılar, Slovakya Başbakanı'nın uğradığı suikast, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 19 Mayıs'ta bir baraj açılış töreni maksadıyla buluşmaları hitamında yaşanan elim helikopter kazası, kanaatimce birbirinden bağımsız gelişmeler değildir." "ULUSLARARASI NİTELİKLİ BAĞIMSIZ BİR SORUŞTURMA KOMİSYONU KURULMALIDIR" Cumhurbaşkanı Reisi ile kazada hayatını kaybeden diğer devlet ve siyaset insanlarına Allah'tan rahmet, dost ve kardeş İran halkına başsağlığı dileyen Bahçeli, "İlk açıklamalardan anlaşılan İran Cumhurbaşkanını taşıyan helikopterin zorlu hava koşullarının hakim olduğu dağlık arazide kaza yaptığı yönündedir. Hakikaten kaza mıdır, sabotaj mıdır bilemem; fakat bu trajik olayın iç yüzünün en kısa sürede açıklığa kavuşturulması, üzerindeki sis perdesinin aralanması, bölgesel barış ve huzur adına zorunluluktur." diye konuştu. İsrail'in kazadaki iddia edilen rolü ile ABD'nin nerede durduğunun mutlaka berraklaşmasını isteyen Bahçeli, son zamanlardaki gelişmelerin etkisinin, diyalog ve işbirliği zemininin genişlemesinin, kaza süsü verilerek kesintiye uğramasının amaçlanıp amaçlanmadığının belli olması gerektiğini vurguladı. Bahçeli, "Bugün İran'ın başına gelen felaketin, Allah korusun ama, Türkiye'de de yaşanabileceğini düşünmek bir vehim değil, suyu uyutup kendisini ayık tutan mihrakların gerçek niyetlerini az çok yorumlamış olmamızın sonucudur. Her anlamda, her seviyede dikkat, temkin, tedbir, güvenlik önlemi kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Birleşmiş Milletler Teşkilatı derhal inisiyatif üstlenmelidir. Uluslararası nitelikli bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmalıdır." değerlendirmesinde bulundu. Devlet Bahçeli, bu zor günlerde Türkiye'nin İran'ın yanında olduğuna; kazanın duyulduğu ilk andan itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın girişimleriyle Akıncı İHA'lar ile arama ve kurtarma ekiplerinin sevk edildiğine işaret ederek, "Nitekim komşu komşunun külüne muhtaçtır. İran'ın sabır, sükunet, birlik, beraberlik, dayanışma ve sağduyuyla bu çetin süreci atlatacağına inancımız tamdır." ifadesini kullandı. Yurt dışına kaçan FETÖ'cülerden bazılarının "Onların Reisi'ni aldın, diğerlerinin Reisi'ni de bir an önce yanına al Allah'ım" şeklindeki ifadelerini aktaran Bahçeli, "Bu sözleri, hatırıma şu sözü getirmiştir; İtlerin duası kabul olsaydı gökten yağan sadece kemik olurdu. Her hain korkaktır ve ruhen ölüdür. Fakat bu ölü ruhlar için söylenecek cümle, ateşiniz bol olsun demektir." sözlerini sarf etti. "HDP VE DEVAMI SÖZDE PARTİ KAPATILMALIDIR" MHP lideri Bahçeli, oluşturulmak istenen terör ve korku atmosferinin ahlaki sezgilerini ve milli seciyelerini tutsak almasına müsaade etmeyeceklerini vurgulayarak, "Fecir vakti, cami avlularındaki ağaçlardan kalkan karga sürüleri gibi ortalığa dökülüp devletimizin ve milletimizin aleyhine fitne-fesat üretimi yapan mayası ve meşrebi lekeli güruhu biliyor, görüyor ve yakinen izliyoruz. 6-8 Ekim 2014 tarihinde 37 kişinin ölümüne yol açan isyan teşebbüsünün azılı faillerinin, 16 Mayıs 2024'te, Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 83'üncü celsede hüküm almaları hukuk devletinin gereğidir. İşlenmiş bir suç kimsenin yanına kalmayacaktır. Bu ülkenin havasını soluyup ekmeğini yiyenler, eninde sonunda ihanetlerinin hukuki faturasına da katlanmak durumundadır." dedi. PKK ile HDP arasındaki organik ve örgütsel bağın hukuken tescillendiğini belirten Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Peki Anayasa Mahkemesi HDP'nin kapatma davasını niçin sürüncemede bırakmakta, kararın açıklanmasını niçin sürekli ertelemektedir? HDP bugün değilse, ne zaman kapatılacak; onun uzantısı DEM'in Türkiye'ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır? Bay Zühtü'nün gitmesinden sonra Anayasa Mahkemesi'nin elini tutan, önüne geçen, karar süreçlerine tıkaç olan sanıyorum kalmamıştır. O halde bu iş bitmelidir, HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır. DEM eş başkanları 'mücadeleye yükleneceğiz' diyorlar. Mahkeme kararını tanımadıklarını açıklıyorlar. Mücadeleye yüklenseniz ne yazar, kararı tanımasınız ne çıkar. Türkiye bölücülükle yüzleşecek ve hepinizin kanlı maskesi mahkeme önünde düşecektir. Bu bölücülere sesleniyorum, methiyeler düzdüğünüz ve 42 yıl ceza alan terörist Demirtaş da bir ara sizin gibi atıp tutuyor, bir diğeri de sırtlarını YPG'ye, YPJ'ye dayadıklarını söylüyordu. Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozma amacında olanların hepsine sıra inşallah gelecek, onların her birisi Türkiye'nin ufkundan teker teker çekilip doğruca layık oldukları yere gönderilecektir." "(CHP'YE) İMRALI CANİSİNİN VE CEZAEVİNDEKİ TERÖR MAHKUMLARININ AFFINI İSTİYOR MUSUNUZ?" MHP Genel Başkanı Bahçeli, menfur ve melun emellerin sonu olmadığına dikkati çekerek, 16 yaşındaki Yasin Börü ile nice masum insanı katledenlere, sokakları savaş alanına çevirenlere ve ayaklanma çağrısı yapanlara sahip çıkanların aynı çukurda, aynı suçun tarafında olduğunu dile getirdi. Bahçeli, "Hiçten, hiçbir şey çıkmaz. Terör ve bölücülükten bir şey beklemek akıl, ahlak ve izan çıkmazıdır. Güzel söylenmiş yalanlara kanacak yoktur. Üstü başı düzgün kepazeliklere itibar edecek yoktur." diye konuştu. Gerçek demokrasiyle düzmece demokrasi arasındaki farkı bilmeyen vatan evladı kalmadığını söyleyen Bahçeli, "CHP yönetiminin 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili mahkeme kararına siyasi demesi, haksızlık ve hukuksuzluk vurgusu yapması, normalleşme ve yumuşama ortamına aykırı görmesi rezaletin ta kendisidir." yorumunda bulundu. Terör örgütü PKK'nın tarihçesine ilişkin bilgi veren Bahçeli, Mayıs 2007'den itibaren de KCK şeklinde yapılanan bölücü terör ihanetinin nihai hedefinin "bağımsız Kürdistan" olduğunu vurguladı. Devlet Bahçeli, şu görüşleri paylaştı: "Türkiye'yi, Cumhurbaşkanımızın değil de başkalarının yönettiğini iddia eden Özgür Bey ve yönetimine soruyorum, mertçe cevap vermelerini bekliyorum: İmralı canisinin ve cezaevindeki terör mahkumlarının affını istiyor musunuz? Vatan topraklarının bir bölümünde bağımsız Kürdistan'ın kurulmasından yana mısınız? Beraber 'demlendiklerinize' söz verdiniz mi? Hangi dış mihrakların nam ve hesabına siyasi çalışma yürütüyor, Türkiye'nin geleceğini kimlerle konuşuyor, kimin folluğunda yatıyorsunuz? 37 kişinin katiline verilen cezalar hukuksuzsa size göre hukuk nedir? Adalet nedir? Devlet nedir? Siyasi onur ve millet sevdası sizin meşrebinizde ne manaya gelmektedir?" "HEM HAZİNEDEN PARA YARDIMI ALIP HEM DE ALDIĞI PARAYI DÜŞMANA HAVALE ETMEK HAİNLİK VE ŞEREFSİZLİKTİR" MHP lideri Bahçeli, Türkiye'nin son 10 yıldır felaket üstüne felaket yaşadığını ancak Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğmayı başardığını ifade ederek, "Son olarak emniyet ve yargı içine yuvalanmış FETÖ benzeri oluşumların kumpas hazırlıkları, siyasete ve demokrasiye ket vurma planı yapan köksüzlerin tuzakları deşifre edilerek alayı birden yakayı ele vermiştir. Habis urun görünen kısımları kadar görünmeyen ve kamufle halde bekleyen figüranlarının da olduğunu göz önüne alıp devlete sızma ve yerleşme ihtimalini ciddiyetle değerlendirmek lazımdır. Mesele kabın şeklini almak değil, kaba şekil vermektir. Mesele zamanın akışına kapılmak değil, istikamet çizmektir. Türkiye Cumhuriyeti işte bu kabiliyettedir, bu kudrettedir." değerlendirmesinde bulundu. Siyasi partilerin demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olduğunu kaydeden Bahçeli, siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararlarının, Anayasa'da nitelikleri belirtilen amir hükümlere aykırı olamayacağını hatırlattı. Anayasa'nın siyasi partilere ilişkin maddelerini anımsatan Bahçeli, şöyle devam etti: "Türk siyasetinde faal halde bulunan her partinin birincil kaynağı Türk milleti, aidiyeti de Türkiye Cumhuriyeti'dir. Her parti Türkiye partisi olmak mecburiyetindedir. Suç ve suçluyu övmek, ihanete ve melanete alkış tutmak siyasetin değil doğrudan doğruya hukukun konusudur. Genel merkezi Ankara'da olup, genel emri yabancı başkentlerden alan bir partinin demokrasiye, millete ve insana şerefli hizmetinden bahsedilemez. Milletin hak ve çıkarlarını gözetmeyen, devletin egemenlik ve hükümranlık iradesini savunmayan, düşmana meze olmaktan rahatsızlık duymayan, terör örgütlerinin ve küresel emperyalizmin kullanıma girmekten gocunmayan siyasi partilere demokraside yer olmamalıdır. Ülke sınırları dahilinde milli ve manevi ortak paydada buluşmak her partinin seçimlik bir hakkı değil, siyasi namus görevidir. Hem milli iradeye dayanıp hem milli iradeyi yıkmayı amaçlamak; hem hazineden para yardımı alıp hem de aldığı parayı düşmana havale etmek hainlik ve şerefsizliktir." "YENİ ANAYASADA YER VERİLMELİ" MHP lideri Bahçeli, siyasi partilerin, Anayasa ve kanunlara uygun faaliyet göstermek zorunda olduğunu dile getirerek, "Mehmetlerimize, polislerimize, korucularımıza, vatandaşlarımıza kurşun sıkan teröristleri arkalamak suçtur. Ölen teröristlere taziyeler yayımlamak suçtur. Cumhuriyet'in yeni yüzyılında, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin arifesinde siyasi ahlak temizliğinin tehiri artık imkansızdır. Konu ne kadar oy aldığımız, kaç milletvekiline sahip olduğumuz konusu değildir. Elbette konu vatandır, millettir, devlettir, istiklaldir, istikbaldir." ifadesini kullandı. Samimiyetini ve ahlaki seviyesini siyasi ilişkilerine aynen yansıtmış, adalet ve hukuk ilkelerini ön şartsız hazmetmiş, dünyada tek ses, tek nefes olabilmeyi becermiş partilerden mürekkep bir siyaset yapısının el birliğiyle inşası ve ihyasının önlerindeki en acil gündem konusu olması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, hazırlanacak yeni anayasada bu konuya önemle yer verilmesini istedi. Türkiye'nin geleceğini teslimiyetçiliğin değil, milletin şaşmaz irade gücünün, tartışılmaz hükmü şahsiyetinin belirleyeceğini dile getiren Bahçeli, bu hükmü şahsiyetin emanetini yüreğiyle ve cesaretiyle taşıyanların MHP ve Cumhur İttifakı olduğunu söyledi. Devlet Bahçeli, Türk milletine çağrıda bulunarak, "Mehmetçiğimiz, polisimiz, yurt içinde ve dışında olmak üzere teröristleri etkisiz hale getirirken, milli irade olarak sizler Meclis'te milli iradeye aykırı teröristi etkisizleştirmek mecburiyetindesiniz. Onun için meclis görevini yapmalı, dokunulmazlıklar kaldırılmalı, gereken ceza verilmelidir." diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.