#Kültür

Bursa Hayat Gazetesi - Kültür haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kültür haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Sanat ve kültür: Yaratıcılığın toplumsal değişim üzerindeki etkileri Haber

Sanat ve kültür: Yaratıcılığın toplumsal değişim üzerindeki etkileri

Sanat ve kültür, insan toplumlarının en önemli yapı taşlarından biridir. Bu iki alan, bireylerin ve toplulukların kendilerini ifade etme biçimlerini şekillendirirken, toplumsal değişimin de önemli birer motoru olarak işlev görür. Yaratıcılığın toplumsal değişim üzerindeki etkilerini anlamak, sanat ve kültürün toplum üzerindeki rolünü kavramak için gereklidir. 1. SANAT VE KÜLTÜRÜN TOPLUMSAL YANSIMALARI Sanat, genellikle bireylerin içsel dünyalarını dışa vurdukları bir araç olarak görülür. Ancak, sanat eserleri ve kültürel üretimler sadece kişisel ifadeyi değil, aynı zamanda toplumsal normları, değerleri ve değişimleri de yansıtır. Sanatçılar, toplumların yaşadığı sosyal, politik ve ekonomik değişimleri eserlerine yansıtarak, bu süreçlere dair bilinç oluşturur. Kültürel üretimler, toplumsal yapıyı sorgulama ve değiştirme kapasitesine sahiptir. Örneğin, 20. yüzyılın başlarındaki sanat akımları, geleneksel estetik anlayışlara meydan okuyarak, modern toplumların oluşumuna katkıda bulunmuştur. Sanat, toplumsal sorunlara ışık tutarak, bu sorunlara karşı toplumsal bilinç oluşturur ve çözüm arayışlarını teşvik eder. 2. YARATICILIĞIN TOPLUMSAL DEĞİŞİM ÜZERİNDEKİ ROLÜ Yaratıcılık, sadece bireysel bir özellik değil, toplumsal değişimin de önemli bir itici gücüdür. Sanat ve kültür, yaratıcılığı teşvik ederek, toplumların sosyal yapısını ve kültürel normlarını yeniden şekillendirir. İşte yaratıcılığın toplumsal değişim üzerindeki bazı etkileri: Sosyal Bilinç ve Aktivizm: Sanatçılar, toplumsal adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri gündeme getirerek, toplumda farkındalık yaratırlar. Bu tür çalışmalar, sosyal değişim hareketlerini destekler ve toplumsal reformlara ilham verir. Örneğin, siyasi grafikler ve performans sanatı, sosyal hareketlerin ve reformların önemli araçları olmuştur. Kültürel Yenilik ve Entegrasyon: Yaratıcı süreçler, farklı kültürel unsurların bir araya gelmesini sağlar. Bu entegrasyon, toplumların kültürel çeşitliliğini artırır ve kültürel alışverişleri teşvik eder. Globalleşen dünyada, kültürel melezleşme, toplumların kültürel yapısını zenginleştirir ve uluslararası ilişkileri güçlendirir. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma: Sanat ve kültür sektörü, ekonomik kalkınma ve sosyal refah açısından önemli bir rol oynar. Yaratıcı endüstriler, iş imkanları yaratır ve yerel ekonomileri destekler. Ayrıca, kültürel etkinlikler ve festivaller, toplumsal bağları güçlendirir ve toplumsal birliği teşvik eder. 3. SANAT VE KÜLTÜRÜN TOPLUMSAL POLİTİKALARA ETKİSİ Sanat ve kültür, toplumsal politikaların şekillenmesinde de etkili olabilir. Sanatçılar ve kültürel liderler, kamu politikalarının belirlenmesinde aktif rol oynayarak, toplumsal ihtiyaçların ve taleplerin görünür kılınmasına yardımcı olabilir. Kültürel projeler ve sanat inisiyatifleri, yerel ve ulusal politikaların oluşturulmasına katkıda bulunarak, toplumsal kalkınmayı destekler. Sanat ve kültür, aynı zamanda eğitim politikalarının da bir parçası haline gelir. Eğitimde yaratıcılığı teşvik eden yaklaşımlar, bireylerin eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Bu tür eğitim politikaları, toplumların yenilikçi ve adaptif özelliklerini güçlendirir. 4. SONUÇ: SANAT VE KÜLTÜRÜN GELECEKTEKİ ROLÜ Sanat ve kültür, toplumsal değişimin en önemli araçlarından biridir. Yaratıcılığın teşvik edilmesi, toplumsal normların ve değerlerin evrimini hızlandırır. Toplumlar, sanat ve kültürü kullanarak sosyal sorunlara çözüm arayışlarını ifade eder ve toplumsal dayanışmayı artırır. Gelecekte, sanat ve kültürün bu dinamik rolü, toplumsal değişimin yönünü belirlemeye devam edecektir.

Bursa'da zincir marketler mahalle kültürünü tehdit ediyor Haber

Bursa'da zincir marketler mahalle kültürünü tehdit ediyor

Bursa’nın tarihi Molla Günari Mahallesi’nin en köklü esnaflarından biri olan Metin Acar, aynı zamanda 1993’ten bu yana mahallenin muhtarlığını üstleniyor. Acar Bakkaliyesi’ni 1974’te kuran ve yıllardır mahalleye hizmet eden Acar ailesi, mahalle sakinleri tarafından saygı ve sevgiyle anılıyor. Son yıllarda mahallede hızla artan zincir marketlerin küçük esnafı zor duruma düşürdüğünü belirten Metin Acar, bu gidişattan derin endişe duyduğunu dile getiriyor. "BAKKALLAR, MAHALLELERİN SOSYAL DOKUSUNU KORUMADA ÖNEMLİ BİR ROL OYNAR" Metin Acar, bakkalların sadece gıda ve hijyen ürünleri satan yerler olmadığını, aynı zamanda mahalledeki güven ve dayanışmanın simgesi olduğunu vurguluyor. "Bakkallar mahalledeki sosyal patlamaların önüne geçiyor. İnsanlar gelir ihtiyaçlarını karşılar, paraları yetmezse veresiye yazdırır. Bu esneklik, aile içindeki huzuru bile olumlu etkiliyor. Ancak zincir marketler bu geleneksel hizmeti tehdit ediyor" diye konuştu. "MAHALLE KÜLTÜRÜ YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA" Zincir marketlerin her mahallede hızla çoğaldığını ve küçük esnafı yok olma noktasına getirdiğini belirten Acar, mahalle kültürünün tehlikede olduğunu söylerken, "Her sokağa birkaç süpermarket açılıyor, bu da bizim gibi küçük esnafları zor durumda bırakıyor. Mahalle bakkalları sadece ürün satmakla kalmaz, aynı zamanda mahallenin çocuklarına harçlık verir, ihtiyaç sahiplerine destek olur. Bu zincir marketlerin altında yok olmaya başladı. Belediyeler ve devlet, bu konuda daha fazla denetim yapmalı" dedi. "TOPLUMSAL YAPININ KORUNMASI İÇİN ÖNLEMLER ALINMALI" Acar, süpermarketlerin bir çok farklı sektörü tek çatı altında toplamasının işsizliği artırdığını ve mahallelerdeki sosyal yapıyı olumsuz etkilediğini ifade etti. "Süpermarketlerde her şey satılıyor; kasap, manav, balıkçı, hatta araba parçası bile var. Bu durum, küçük esnafı öldürürken, aynı zamanda insanların alışveriş alışkanlıklarını da olumsuz etkiliyor. Eskiden pastaneler, manavlar vardı, insanlar orada buluşur, sohbet ederdi. Şimdi bu tür yerler giderek azalıyor" diyerek durumu özetledi. "GEREKSİZ TÜKETİM VE SOSYAL SORUNLAR ARTIYOR" Zincir marketlerin aşırı tüketimi teşvik ettiğine dikkat çeken Acar, "İnsanlar ihtiyaçları olmayan şeyleri bile satın alıyor. Kasada anlıyorlar ki gereksiz harcamışlar. Bu durum aile içi huzursuzluklara, hatta boşanmalara kadar gidebiliyor. Belediyelerimizin, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bu konuda ciddi önlemler alması gerekiyor. Zincir marketlerin kontrolsüz yayılması toplumsal bir kayba yol açar" dedi. Son olarak, Acar bakkalların mahallelerdeki önemine vurgu yaparak, "Mahalle bakkalları, mahallenin dert ortağıdır. İnsanlar gelir, dertlerini anlatır, çözüm arar. Ama şimdi, zincir marketler yüzünden bu sıcaklık kayboluyor. Esnafın yok olmasına göz yumulmamalı" diyerek sözlerini tamamladı.

Tarih ve kültür arasındaki ilişki nedir? Haber

Tarih ve kültür arasındaki ilişki nedir?

Tarih ve kültür, birbirini etkileyen ve şekillendiren iki kavramdır. Aslında bu ikisi o kadar iç içedir ki, birini diğerinden bağımsız olarak düşünmek neredeyse imkansızdır. TARİH, KÜLTÜRÜ NASIL ŞEKİLLENDİRİR? Geçmişte yaşanan olaylar, bir toplumun değerlerini, inançlarını ve yaşam tarzını şekillendirir. Örneğin, bir toplumun yaşadığı savaşlar, göçler veya doğal afetler, o toplumun kültürel kimliğini derinlemesine etkileyebilir. Tarihi süreç içinde oluşan gelenekler, bir toplumun kültürel kimliğinin temelini oluşturur. Bayramlar, düğünler, cenaze törenleri gibi ritüeller, bir toplumun tarihsel süreç içinde edindiği deneyimlerin bir yansımasıdır. Tarihsel olaylar, sanatçılara ve yazarlara ilham kaynağı olarak hizmet eder. Sanat ve edebiyat eserleri, o dönemin sosyal, siyasi ve kültürel koşullarını yansıtır. Dil, bir toplumun tarihsel süreç içinde yaşadığı deneyimlerin bir ürünüdür. Dil, bir toplumun kültürel kimliğini ifade etmenin en önemli araçlarından biridir. KÜLTÜR, TARİHİ NASIL ŞEKİLLENDİRİR? Bir toplumun değerleri ve inançları, tarihsel süreç içindeki olayları yorumlama ve değerlendirme biçimini etkiler. Bir toplumun yaşam tarzı, tarihsel süreç içindeki değişimleri şekillendirir. Tarımın gelişmesi, sanayileşme gibi süreçler, toplumların sosyal ve ekonomik yapılarını değiştirir. Sanat ve edebiyat eserleri, toplumsal bilincin şekillenmesinde önemli bir role sahiptir. Sanatçılar ve yazarlar, eserleriyle toplumun gündemini belirleyebilir ve tarihsel süreçleri etkileyebilir. TARİH VE KÜLTÜR İLİŞKİSİNİN ÖNEMİ Tarih ve kültür, bir bireyin ve bir toplumun kimlik bilincini oluşturur. Geçmişini bilen ve kültürünü yaşatan bireyler, kendilerini daha iyi tanır ve geleceğe daha güvenli adımlar atar. Ortak bir tarih ve kültüre sahip olmak, toplumsal birliği güçlendirir. Geçmişteki deneyimlerden ders çıkararak, geleceğe daha iyi hazırlanabiliriz. Örnekler: Antik Yunan: Demokrasi, felsefe ve sanat gibi birçok alanda insanlığa önemli katkılarda bulunmuş olan Antik Yunan kültürü, günümüz batı medeniyetinin temelini oluşturmuştur. Osmanlı İmparatorluğu: Osmanlı İmparatorluğu'nun uzun ve zengin tarihi, Türk kültürünün şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Fransız Devrimi: Fransız Devrimi, Avrupa'da ve dünyada siyasi ve sosyal değişimlerin yaşanmasına neden olmuş ve birçok ülkenin kültürel yapısını etkilemiştir. Tarih ve kültür birbirinden ayrılmaz bir bütün oluşturur. Tarih, kültürü şekillendirirken, kültür de tarihi etkiler. Bu karşılıklı etkileşim, toplumların kimliklerini oluşturur ve geleceklerine yön verir.

Farklı kültürlere saygı ve hoşgörü: Birlikte yaşamanın temelleri Haber

Farklı kültürlere saygı ve hoşgörü: Birlikte yaşamanın temelleri

Dünyamız, farklı dilleri, gelenekleri, inançları ve yaşam tarzlarıyla inanılmaz bir çeşitlilik gösteren insanlardan oluşmaktadır. Bu çeşitlilik, dünyamızı zenginleştirir ve her birimize farklı bakış açıları ve deneyimler sunar. Fakat bu farklılıklar bazen anlaşmazlıklara ve çatışmalara da yol açabilir. Bu noktada devreye farklı kültürlere saygı ve hoşgörü kavramları girer. SAYGI VE HOŞGÖRÜ NEDİR? Saygı, bir bireyin veya grubun değerlerine, inançlarına ve fikirlerine saygı duymak ve bunlara değer vermek anlamına gelir. Hoşgörü ise farklı görüşlere ve inançlara açık olmak, bunları kabul etmese bile saygıyla yaklaşmaktır. Farklı kültürlere saygı ve hoşgörü, önyargılardan ve ayrımcılıktan uzak durmayı, farklı olanı anlamaya ve empati kurmaya çalışmayı gerektirir. FARKLI KÜLTÜRLERE SAYGI VE HOŞGÖRÜNÜN ÖNEMİ: Barış ve Birlik: Farklı kültürlere saygı ve hoşgörü, toplumda barış ve birliği teşvik eder. Anlaşmazlıkları ve çatışmaları önler, farklı gruplar arasında köprü kurar. Zenginleşme: Farklı kültürler, farklı bakış açıları ve deneyimler sunar. Bu çeşitlilik, toplumun genel olarak gelişmesine ve zenginleşmesine katkıda bulunur. Anlayış ve Empati: Farklı kültürlere saygı ve hoşgörü, kendimizi başkalarının yerine koymamızı ve onları anlamamızı sağlar. Bu sayede empati yeteneğimizi geliştirir ve daha iyi insanlar oluruz. Küresel Vatandaşlık: Dünyamız gitgide küçülüyor ve globalleşiyor. Farklı kültürlere saygı ve hoşgörü, küresel bir vatandaş olarak sorumluluklarımızı yerine getirmemize ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirmemize yardımcı olur. FARKLI KÜLTÜRLERE SAYGI VE HOŞGÖRÜ NASIL GÖSTERİLİR? Açık fikirli olun: Farklı olana karşı ön yargısız ve açık fikirli olun. Yeni fikirlere ve bakış açılarına kulak verin. Öğrenmeye istekli olun: Farklı kültürler hakkında bilgi edinmeye çalışın. Onların geleneklerini, inançlarını ve yaşam tarzlarını anlamaya çalışın. Yargılamaktan kaçının: Farklı olanı yargılamadan önce anlamaya çalışın. Herkesin kendi bakış açısına ve deneyimlerine sahip olduğunu unutmayın. Hoşgörülü davranın: Farklı olana karşı saygılı ve hoşgörülü davranın. Farklı görüşlere ve inançlara saygı duyun. Diyalog kurun: Farklı kültürlerden insanlarla iletişim kurun. Onlarla sohbet edin, deneyimlerini dinleyin ve kendi kültürünüzü de paylaşın. Ayrımcılığa karşı çıkın: Herhangi bir ayrımcılık veya nefret söylemi gördüğünüzde sesinizi yükseltin ve buna karşı çıkın. Sonuç: Farklı kültürlere saygı ve hoşgörü, sadece bireysel bir erdem değil, aynı zamanda barışçıl ve adil bir toplum inşa etmenin de temelidir. Hepimiz, farklılıklarımızı kucaklayarak ve birbirimize saygı duyarak daha iyi bir dünya yaratabiliriz. Unutmayalım: Farklılıklar bizi zayıflatmaz, aksine güçlendirir. Birbirimizden öğrenebilir, deneyimlerimizi paylaşabilir ve birlikte daha güzel bir gelecek inşa edebiliriz.

Kültür ve sanatın iyileştirici gücü: Ruhsal ve toplumsal defah için etkileri Haber

Kültür ve sanatın iyileştirici gücü: Ruhsal ve toplumsal defah için etkileri

Kültür ve sanat, insanlığın varoluşundan beri hayatın her alanını zenginleştiren ve derinleştiren önemli unsurlardır. Sadece estetik deneyimler sunmakla kalmazlar, aynı zamanda ruhsal ve toplumsal iyilik için de güçlü bir iyileştirici potansiyele sahiptirler. İşte kültür ve sanatın ruhsal ve toplumsal refah üzerindeki olumlu etkileri... SANATIN RUHSAL İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜ Sanat, insan duygularını ifade etme ve anlamlandırma biçimidir. Resim, müzik, edebiyat, dans ve tiyatro gibi sanat formları, insanların içsel dünyalarını keşfetmelerine ve duygusal deneyimlerini ifade etmelerine olanak tanır. Sanatın ruhsal iyileştirici gücü, stresi azaltma, duygusal dengeyi sağlama ve zihinsel sağlığı destekleme açısından önemlidir. Sanat terapisi, ruhsal sağlık sorunlarıyla başa çıkmak için etkili bir araç olarak kullanılmaktadır. Resim yapma, müzik dinleme, yazı yazma veya drama çalışmaları gibi sanat terapisi teknikleri, bireylerin duygusal yaralarını iyileştirmelerine ve kendilerini ifade etmelerine yardımcı olabilir. Sanat, duyguların ifadesi için güvenli bir alan sağlar ve bireylerin iç dünyalarını keşfetmelerine ve anlamalarına yardımcı olur. Sanatın ruhsal iyileştirici gücü, sadece bireyler için değil, toplumlar için de önemlidir. Sanat, toplumda bir dayanışma ve empati kültürü oluşturabilir ve toplumsal ilişkileri güçlendirebilir. Sanatsal etkinlikler ve etkileşimler, insanların bir araya gelmesini ve ortak bir deneyimi paylaşmasını sağlar, bu da toplumsal bağları güçlendirir ve sosyal izolasyonu azaltır. KÜLTÜRÜN TOPLUMSAL REFAH ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Kültür, bir toplumun değerleri, inançları, gelenekleri ve yaşam tarzları gibi birçok unsuru kapsar. Kültür, toplum içinde bir bağlılık ve kimlik duygusu oluşturur ve insanları bir araya getirir. Kültürel etkinlikler ve ritüeller, toplumsal dayanışma ve aidiyet duygusunu güçlendirir ve toplumsal refahı artırır. Ayrıca, kültür, insanların birbirlerini anlamalarını ve empati kurmalarını sağlar. Farklı kültürel perspektiflerin bir araya gelmesi, hoşgörü ve açıklık kültürünü teşvik eder ve toplumsal uyumu güçlendirir. Kültürel çeşitlilik, toplumun yaratıcılığını ve yenilikçiliğini destekler ve toplumsal gelişimi teşvik eder. Kültür, toplumda bir bilgi ve bilgelik kaynağı olarak da hizmet eder. Edebiyat, tarih, felsefe ve sanat gibi kültürel alanlar, insanların geçmiş deneyimlerinden öğrenmelerine ve geleceği şekillendirmelerine yardımcı olur. Kültürel mirasın korunması ve aktarılması, toplumların kimliklerini ve değerlerini sürdürmelerine yardımcı olur ve toplumsal refahı güçlendirir. SONUÇ Kültür ve sanat, insanlığın ruhsal ve toplumsal refahını artıran güçlü araçlardır. Sanatın ruhsal iyileştirici gücü, insanların duygusal ve zihinsel sağlıklarını desteklerken, kültürün toplumsal refah üzerindeki etkisi, toplumsal bağlılık, anlayış ve uyumu güçlendirir. Bu nedenle, kültür ve sanatın teşvik edilmesi ve erişiminin artırılması, daha sağlıklı, mutlu ve uyumlu bir toplumun oluşturulmasına katkıda bulunabilir. Bu makalede, kültür ve sanatın insanların ruhsal ve toplumsal iyilik üzerindeki etkileri daha geniş bir perspektiften ele alınmıştır.

Sadık Ahmet filminin galası yapıldı! Haber

Sadık Ahmet filminin galası yapıldı!

TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı'nın ev sahipliğinde düzenlenen galaya Edirne Valisi Yunus Sezer, Kırklareli Valisi Birol Ekici, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Dostluk Eşitlik ve Barış Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren, Dr. Sadık Ahmet'in eşi Işık Sadıkahmet ve Sadık Ahmet'in oğlu Levent Sadıkahmet, kızı Funda Sadıkahmet, film ekibi ve kültür sanat dünyasından çok sayıda davetli katıldı. "SADIK AHMET, TÜRK MİLLETİNİN YOK SAYILAMAYACAĞINI DÜNYAYA HAYKIRDI" Gala öncesi düzenlenen basın toplantısında konuşan TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, Sadık Ahmet'in Batı Trakya Türklerinin lideri konumunda olduğunu belirterek, "Yayıncılık faaliyetinin yanı sıra TRT'nin özellikle önem atfettiği alanların başında sinema geliyor. TRT ortak yapımları hem Türk hem dünya sinemasına çok katkı sunuyor ve verdiği desteklerle TRT, birçok projenin beyaz perdeye aktarılmasına öncülük ediyor." dedi. Sobacı, TRT'nin ulusal ve uluslararası alanda birçok başarı elde ettiğini vurgulayarak, "Bunun en önemli göstergelerinden birisi TRT'nin dünyaca ünlü festivallerden ödüllerle dönüyor olmasıdır." değerlendirmesini yaptı. TRT'nin ortak yapımlarda bir derdi ve misyonu olan işler yapmaya gayret ettiğinin altını çizen Sobacı, şu bilgileri verdi: "O misyon yüklü işlerden sonuncusu Sadık Ahmet filmimizdir. Çünkü Sadık Ahmet, Batı Trakya davasını dünyaya duyurmak için hayatını vakfetmiş bir mücadele insanı. Sadık Ahmet özellikle Batı Trakya Türklerinin asimile edilmeye çalışıldığı bir dönemde, onların insanca yaşama hakkını savunma sorumluluğunu üstlenmiş bir karakter. Bu amaç doğrultusunda yargılanmış, hapis cezasına çarptırılmış bir kişi. Ama son nefesine kadar milletine, davasına, inancına sadık kalmış bir karakter. Mücadelesiyle örnek teşkil etmiş ve Türk milletinin asla yok sayılmayacağını dünyaya haykırmış bir karakter." Zahid Sobacı, Sadık Ahmet'in hayatının beyaz perdeye aktarılmasının gurur verici olduğunu söyleyerek, "Sadık Ahmet filmi aynı zamanda kimliğimizin gölgelenmesine, bağımsızlığımızın kısıtlanmasına asla izin verilmeyeceğinin TRT açısından bir ilanıdır." diye konuştu. "YAKIN TARİHİMİZİN ÇOK DEĞERLİ BİR KAHRAMANINI BEYAZ PERDEYE AKTARDIK" AA muhabirine açıklamada bulunan yönetmen Hakan Yonat, filmde yer almaktan gurur duyduğunu belirterek, "Muhteşem bir oyuncu kadrosuyla çalıştık. O bize ayrı bir konfor verdi. Yapımcılarımızın bize sağladığı destekler de muhteşemdi." ifadelerini kullandı. Yonat, filmi Edirne'de çektiklerini aktararak, "Edirne halkının hassasiyeti ve yardımları çok güzeldi. Zor bir projeydi çünkü yakın tarihimizin çok değerli bir kahramanını ve kişiliğini beyaz perdeye aktarmaya çalıştık. Onun cümlelerini elimizden geldiğince doğru kurmaya çalışarak bir film çıkardık ortaya." dedi. Filmde Ali Müminoğlu'nu canlandıran Ozan Akbaba ise çok güzel bir proje yaptıklarını kaydederek, "Değeri, kıymeti, zamanında yanında bulunduğu insanlar tarafından bilinen fakat Türkiye ve Türk coğrafyasında maalesef çok bilinmeyen bir insanın hayatına ışık tuttuk. Umuyorum ki bu filmle hak ettiği değerin bilinmesini sağlayacağız." açıklamasını yaptı. "SADIK AHMET BÜTÜN DÜNYANIN TANIMASI GEREKEN BİR KAHRAMAN" Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif'i oynayan Taner Rumeli de "Çok önemli bir hikayenin parçasıyız. Sadık Ahmet davasıyla, mücadelesiyle, hayat hikayesi ve hayata bakış açısıyla bütün dünyanın tanıması gereken bir kahraman." diye konuştu. Rumeli, Sadık Ahmet'in Batı Trakya Türkleri için verdiği mücadeleyi ise "Çok önemli ve bütün dünya halklarına örnek olabilecek türden bir mücadele gerçekten. Yaşamı, davası, davasını ele alış biçimi ve davası uğruna yaptığı şeyler çok önemli. O açıdan ilham verici bir film olacağını düşünüyorum." sözleriyle aktardı. SADIK AHMET FİLMİ NE ZAMAN VİZYONA GİRECEK?  Başrollerinde Turgay Aydın, Nur Fettahoğlu, Erkan Can, Erdal Beşikçioğlu, Uğur Yücel ve İlker Aksum gibi isimlerin rol aldığı film, 2 Şubat'ta vizyona girecek.

Atatürk II filmi ne zaman vizyona girecek? Haber

Atatürk II filmi ne zaman vizyona girecek?

Atatürk II filmine ilişkin vatandaşların arama motorları üzerinden yaptıkları araştırmalar yoğunlaşıyor. Peki, Atatürk II filmi ne zaman vizyona girecek? İşte detaylar...  Milli Mücadele sürecinde 1915-1919 arası yaşananları konu alan "Atatürk II" filmi, 5 Ocak'ta vizyona girecek. Başrolünde Aras Bulut İynemli'nin rol aldığı filmin Paribu Cineverse Kanyon Sinemaları'nda gerçekleştirilen gösterimi sonrası basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan filmin yapımcılarından Hakan Karamahmutoğlu, filmin hazırlığının bir buçuk yıl, çekimlerinin ise yaklaşık 4 ay sürdüğünü belirterek, "Gece gündüz düşündüğümüz, çalıştığımız bir sürecin sonunda muhteşem 2 filmle sizin karşınıza çıktık. İlk filmimiz ile başladığımız bu heyecan dolu süreç, 2. filmimiz ile devam ediyor. Kitaplara, filmlere sığmayan Milli Mücadelemizi anlatmak kolay değildi. Ancak başardık, en çok da bunun karşılığını seyircimizin ilgisiyle aldığımız için mutlu ve gururluyuz." dedi. "TÜM VATANDAŞLARIMIZ AVRUPA'DA ATASINA SAHİP ÇIKTI" Yapımcı Saner Ayar da ilk Atatürk filmi adına Avrupa'da gala yapmak için birçok salon kiraladıklarını aktararak, terör örgütlerinin baskısıyla da tüm ödemelerin kendilerine iade edildiğini söyledi. Karşılarına birçok sorun çıkmasına ve linç edilmelerine rağmen bu dönemde Kültür ve Turizm Bakanlığının kendilerine olağanüstü destek verdiğine dikkati çeken Ayar, "Vazgeçmedik, Avrupa'da muazzam bir tanıtım kampanyası yaptık. Bütün Avrupa'da pandemiden sonra en büyük sinema açılışı oldu. Yani tüm vatandaşlarımız Avrupa'da Ata'sına sahip çıktı. Avustralya, Azerbaycan ve Orta Doğu'da vizyona girdik. Bütün bu ülkelerde hiçbir sansüre uğramadan Atatürk'ü sinemalarda gösterdik ve şu anda da birçok ülkede Atatürk filmi gösterilmeye devam ediyor." ifadelerini kullandı. Ayar, 2. filmin de bütün dünyada vizyona gireceğini vurgulayarak, "Türkiye'de ekonomik koşulların bu kadar zor olduğu, sinema biletlerinin ailelerin bütçelerini zorladığı bir dönemde ilk 70 dakikası Fox TV'de gösterildiği halde bir milyon 700 bin gişe rakamına ulaşarak Türk halkı yanımızda olduğunu gösterdi." diye konuştu. Konuşmasında "Benim için bu iki film, gelmiş geçmiş en büyük askerin anlatıldığı muazzam bir eser." değerlendirmesini yapan Ayar, filme katkıda bulunan herkese teşekkür etti. "ATATÜRK'ÜN BÜYÜKLÜĞÜNÜ, FİKİRLERİNİ ALIP BİR FİLME, BİR HİKAYEYE İNDİRGEMEK MEŞAKKATLİ BİR İŞ" Filmde Mustafa Kemal Atatürk'ü canlandıran Aras Bulut İynemli ise oyunculuk kariyerinde 14 yılı geride bırakmasına rağmen Atatürk rolünü üstlenmesinden dolayı oyunculuğa ilk başladığı günkü gibi heyecanlı olduğunu söyledi. Herkesin konuşacağını ve eleştirebileceğini bilerek bu projeye başladıklarına işaret eden İynemli, "Hepimiz için doğal bir süreç olmadı. Çok uzun ve çok büyük emekten, çabadan bahsediyorum. Atatürk'ün büyüklüğünü, fikirlerini alıp bir filme, bir hikayeye indirgemek zaten başlı başına meşakkatli bir iş. Bu süreç benim için biraz korkutucuydu. Korkmamak, altında ezilmemek mümkün değildi. Ama bu korkuya yenik düşmek de bize yakışmazdı." dedi. İynemli, bu yapımla birlikte Atatürk hakkında yeni birçok şey öğrendiğinden bahsederek, kamera arkasında oldukça büyük bir ekibin çalıştığını aktardı. Filmin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin de toplantıda bir konuşma yaptı. Türkiye'nin hemen ardından bu ay içerisinde 30'a yakın ülkede vizyona gireceği açıklanan Lanistar Media imzalı "Atatürk II" filmi, 1915'ten başlayarak Çanakkale Savaşı'na ve 1919 yılına kadar gelen sürece odaklanıyor. Filmin oyuncu kadrosunda Zübeyde Hanım karakterini Songül Öden, Enver Paşa'yı Sarp Akkaya ve Madame Corinne'yi Esra Bilgiç canlandırıyor. Filmin tarih danışmanları arasında ise Orhan Çekiç, Saadet Özen, Hacı Mehmet Duranoğlu, Tuncel Koç, Kadir Türker Geçer ve Üzeyir Karataş yer alıyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.