Hava Durumu

#Kanser

Bursa Hayat Gazetesi - Kanser haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kanser haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tümör tedavisinde beslenmenin rolü: Diyet ve iyileşme Haber

Tümör tedavisinde beslenmenin rolü: Diyet ve iyileşme

Tümör tedavisinde beslenme, tedavi sürecinin başarısını etkileyen önemli bir faktördür. Doğru ve dengeli bir diyet, bağışıklık sistemini güçlendirir, tedavi yan etkilerini azaltır ve iyileşme sürecini hızlandırır. Kanserle mücadele eden bireylerin, bu süreçte beslenmeye dikkat etmeleri ve uzmanlardan destek almaları büyük önem taşır. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir diyet, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve tedavi sürecini desteklemek için kritik bir araçtır. Beslenmenin Tümör Tedavisindeki Önemi Bağışıklık Sistemi Desteği: Yeterli ve dengeli beslenme, bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser tedavisi sırasında bağışıklık sistemi zayıflayabileceğinden, yeterli besin alımı, vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Enerji İhtiyacının Karşılanması: Kanser tedavisi, hastaların enerji ihtiyacını artırabilir. Yeterli kalori alımı, hastaların zayıflamasını önler ve tedavi sürecine daha iyi adapte olmalarına yardımcı olur. Tedavi Yan Etkilerinin Hafifletilmesi: Kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemleri, yan etkilere yol açabilir. Doğru beslenme, bu yan etkilerin azaltılmasına yardımcı olabilir. Örneğin, bulantı ve iştahsızlık gibi durumlar için besleyici ve kolay sindirilebilir gıdalar tercih edilebilir. İyileşme Sürecinin Hızlandırılması: Beslenme, iyileşme sürecini olumlu yönde etkileyebilir. Yeterli protein alımı, hücre onarımını destekler ve vücudun iyileşmesine yardımcı olur. Önemli Besin Grupları Protein: Kanser tedavisi sırasında vücudun protein ihtiyacı artar. Et, balık, yumurta, süt ürünleri ve baklagiller, protein açısından zengin besinlerdir. Yeterli protein alımı, kas kaybını önler ve iyileşmeyi destekler. Meyve ve Sebzeler: Antioksidanlar açısından zengin olan meyve ve sebzeler, vücudu serbest radikallere karşı korur. Ayrıca, lif içeriği sindirimi destekler ve bağırsak sağlığını iyileştirir. Tam Tahıllar: Tam tahıllar, kompleks karbonhidratlar ve lif içerir. Bu gıdalar, enerji sağlar ve sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasına katkıda bulunur. Sağlıklı Yağlar: Zeytinyağı, avokado ve kuruyemişler gibi sağlıklı yağlar, vücudun ihtiyaç duyduğu esansiyel yağ asitlerini sağlar ve iltihaplanmayı azaltabilir. Sıvı Alımı: Yeterli su tüketimi, vücudun su dengesini korur ve tedavi sürecindeki yan etkilerin azaltılmasına yardımcı olur. Su, toksinlerin atılmasını ve sindirim sisteminin düzenlenmesini destekler. Diyet Önerileri Dengeli ve Çeşitli Beslenme: Her öğünde protein, karbonhidrat ve yağ dengesini sağlamak önemlidir. Çeşitli gıdalar tüketmek, gerekli vitamin ve mineralleri almak açısından faydalıdır. Küçük ve Sık Öğünler: Büyük öğünler yerine, gün boyunca küçük ve sık öğünler tüketmek, iştahsızlık ve bulantı gibi yan etkileri hafifletebilir. Yemekleri Lezzetli Hale Getirmek: Yemeklerin lezzetini artırmak, iştahı artırabilir. Baharatlar ve doğal tatlandırıcılar kullanmak, yemeklerin tadını geliştirebilir. Gıda Hijyenine Dikkat: Kanser tedavisi gören bireyler, enfeksiyon riskine karşı daha hassas olabilir. Bu nedenle, gıda hijyenine özen göstermek ve güvenilir kaynaklardan besinler almak önemlidir. Doktor ve Beslenme Uzmanı ile İş Birliği: Kanser tedavisi sürecinde, doktorlar ve beslenme uzmanları ile iş birliği yapmak, bireysel ihtiyaçlara uygun diyet planları oluşturmak açısından önemlidir.

Meme kanseri ameliyatı sonrası nelere dikkat edilmeli? Haber

Meme kanseri ameliyatı sonrası nelere dikkat edilmeli?

Meme kanseri ameliyatı, birçok kadın için zorlu bir süreçtir. Ameliyat sonrası dönemde dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır. Bu sayede iyileşme süreci daha rahat ve başarılı bir şekilde tamamlanabilir. Ameliyat Sonrası İlk Günler Ağrı yönetimi: Ameliyat sonrası ağrılarınız için doktorunuzun önerdiği ağrı kesicileri düzenli olarak kullanın. Dinlenme: Vücudunuzun iyileşmesi için yeterli dinlenmeye özen gösterin. Enfeksiyon riskine karşı dikkat: Ameliyat bölgesini temiz tutun ve doktorunuzun önerdiği şekilde pansuman yapın. Kol hareketleri: Ameliyat edilen kolunuzu aşırı zorlamayın. Fizyoterapistinizin önerdiği egzersizleri düzenli olarak yapın. Beslenme: Dengeli ve besleyici bir beslenme planı oluşturun. Bol su tüketin. Ameliyat Sonrası Uzun Vadeli Dikkat Edilmesi Gerekenler Düzenli kontroller: Doktorunuzun belirlediği tarihlerde kontrollerinizi aksatmayın. Kendi kendinizi kontrol edin: Ameliyat bölgesinde herhangi bir kızarıklık, şişlik, ağrı veya akıntı olursa doktorunuza başvurun. Lenfödem riskine karşı dikkat: Ameliyat sırasında lenf bezleriniz alındıysa, kolunuzda şişme (lenfödem) oluşma riskine karşı dikkatli olun. Kolunuzu sıkmaktan kaçının, dar kıyafetler giymeyin ve kolunuzu yüksekte tutun. Psikolojik destek: Ameliyat sonrası duygusal olarak zorlanabilirsiniz. Psikolog veya psikiyatr desteği almanız faydalı olabilir.Sağlıklı yaşam: Düzenli egzersiz yapın, sağlıklı beslenin ve sigarayı bırakın Ameliyat Sonrası Beslenme Protein alımı: Doku onarımı için yeterli miktarda protein alımına özen gösterin. Et, tavuk, balık, süt ürünleri, yumurta gibi protein kaynaklarını tüketebilirsiniz. Vitamin ve mineral: C vitamini, E vitamini ve çinko gibi antioksidanlar, iyileşme sürecini destekler. Bu vitamin ve mineralleri içeren besinleri tüketmeye özen gösterin. Lifli besinler: Sindirimi kolaylaştırmak için bol lifli besinler tüketin. Sebze ve meyveler lif açısından zengindir. Sıvı tüketimi: Bol su içerek vücudunuzun detoks olmasına yardımcı olun.Ameliyat Sonrası Egzersiz Fizyoterapistinizin önerdiği egzersizleri düzenli olarak yaparak kol hareketlerinizi artırabilir, lenfödem riskini azaltabilir ve genel sağlığınızı iyileştirebilirsiniz. Unutmayın ki, her bireyin iyileşme süreci farklıdır. Bu nedenle, doktorunuzun ve fizyoterapistinizin önerilerine uymak önemlidir. Ek Bilgiler: Meme protezleri: Ameliyat sonrası meme protezi taktırmayı düşünebilirsiniz. Bu konuda plastik cerrahınızdan bilgi alabilirsiniz .Destek grupları: Meme kanseri hastalarıyla bir araya gelerek deneyimlerinizi paylaşabilir ve destek alabilirsiniz. Psikolojik destek: Ameliyat sonrası duygusal olarak zorlanmanız durumunda bir psikolog veya psikiyatr ile görüşebilirsiniz.

Kanser testleri ve tarama: Erken teşhisin önemi Haber

Kanser testleri ve tarama: Erken teşhisin önemi

Kanser, dünya genelinde en yaygın ölüm nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ancak erken teşhis ve uygun tedavi yöntemleri ile kanserle mücadelede büyük başarılar elde edilebilir. Bu nedenle, kanser testi ve taraması, hastalığın erken aşamalarında tespit edilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. KANSER TESTLERİ VE TARAMA NEDİR? Kanser Testleri: Kanser testleri, hastalık belirtileri gösteren veya kanser riski taşıyan bireylerin, hastalığın varlığını veya türünü belirlemek için kullanılan yöntemlerdir. Testler, biyolojik örnekler (kan, idrar, doku örnekleri vb.) kullanılarak gerçekleştirilir. Bu testler genellikle semptomlar görüldüğünde uygulanır. Kanser Tarama: Kanser taraması ise, semptom göstermeyen, riski yüksek bireylerde hastalığın erken aşamalarda tespit edilmesini amaçlayan sistematik bir yaklaşımdır. Tarama programları belirli yaş gruplarında veya risk faktörlerine sahip bireylerde düzenli olarak yapılır. KANSER TARAMA YÖNTEMLERİ Mamografi: Meme kanserini erken aşamalarda tespit etmek için kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Genellikle 40 yaşından itibaren, yılda bir veya iki yıl aralıklarla yapılması önerilir. Pap Smear (Pap Testi): Serviks (rahim ağzı) kanserinin erken aşamalarında tespit edilmesini sağlayan bir testtir. Kadınların düzenli olarak Pap smear testi yaptırmaları önerilir, genellikle 21 yaşından itibaren başlanır ve 65 yaşına kadar devam edilir. Kolonoskopi: Kolon ve rektum kanserlerinin erken teşhisinde kullanılan bir tarama yöntemidir. Kolonoskopi, genellikle 45 yaşından itibaren 10 yılda bir yapılması tavsiye edilir. Prostat Spesifik Antijen (PSA) Testi: Prostat kanserini erken aşamalarda tespit etmek için kullanılan bir kan testidir. Erkeklerin düzenli olarak PSA testi yaptırmaları önerilir, özellikle 50 yaşından itibaren veya ailede prostat kanseri öyküsü varsa. Deri Muayenesi: Cilt kanserlerinin erken teşhisinde kullanılan bir yöntemdir. Özellikle yüksek risk taşıyan bireylerin düzenli olarak dermatolog tarafından muayene edilmesi önemlidir. ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ Erken teşhis, kanserin daha etkili ve az invaziv tedavi yöntemleriyle tedavi edilme şansını artırır. Kanser tarama testleri, hastalığın henüz belirtiler göstermediği aşamalarda tespit edilmesini sağlar, bu da tedavi sürecini daha kolay ve başarılı hale getirebilir. Ayrıca, bazı kanser türleri tarama testleri sayesinde tamamen önlenebilir. TARAMA PROGRAMLARINA KATILMANIN FAYDALARI Erken Teşhis: Tarama programları, kanseri erken aşamalarda yakalayarak tedavi sürecini kolaylaştırır. Azaltılmış Risk: Erken teşhis sayesinde tedavi seçenekleri genişler ve hastalığın yayılma riski azalır. Yaşam Kalitesinin Artması: Erken tedavi, yaşam kalitesinin artmasına ve tedavi sürecinin daha az zorlayıcı olmasına yardımcı olabilir.

Meme kanseri tedavisinde yeni yöntem! Haber

Meme kanseri tedavisinde yeni yöntem!

Medicalxpress sitesinin haberine göre, araştırmacılar, kardiyak sorunlara sahip, hipertansiyon hastası veya başka bir kanser için kemoterapi tedavisi alan ve bu nedenle ameliyat olamayan meme kanserinden muzdarip 60 kişinin kriyoablasyon uygulandıktan sonraki sonuçlarını inceledi. Hastanın uygunluğuna ve tercihine bağlı lokal anestezi veya minimum düzeyde yatıştırıcı ile gerçekleştirilen kriyoablasyon tedavisinin 5 ila 10 dakika süren dondurma ve ardından 5 ila 8 dakikalık pasif çözülme işlemlerinden meydana geldiğini kaydeden bilim insanları, tedavi kapsamında tümörlerin yerini belirlemek için ultrason veya bilgisayarlı tomografi taramasından yararlanıldığını aktardı. Araştırmacılar, tedavi sonucunda, tümör boyutları 0,3 ila 9 santim aralığında değişen hastalar arasında tümörü 1,4 santimden büyük olanların tedaviyi takip eden 16 aylık süreçte kanserin nüks etme oranının sadece yüzde 10 olduğunu belirtti. Memorial Sloan-Kettering Kanser Merkezinden radyolog Dr. Yolanda Bryce, büyük boyutlarda tümörlere sahip ancak ameliyat olamayan kadınlar için bu tedavi yönteminin oldukça etkili olduğunu söyledi. Bryce, konuya ilişkin, "Sadece radyasyon ve hormonal terapi ile tedavi edildiğinde, tümörler eninde sonunda geri dönecektir. Dolayısıyla çalışmamızda sadece yüzde 10'luk nüks oranı görmüş olmamız inanılmaz derecede umut verici." ifadelerini kullandı. Araştırma, ABD'nin Utah eyaletindeki Salt Lake City kentinde düzenlenen Girişimsel Radyoloji Derneği Yıllık Bilimsel Toplantısı'nda sunuldu.

Düzenli tarama ile kanser önlenebilir mi? Haber

Düzenli tarama ile kanser önlenebilir mi?

Kanser, çağımızın en büyük sağlık sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Her yıl milyonlarca insan kansere yakalanmakta ve bu hastalık nedeniyle birçoğu yaşamını kaybetmektedir. Ancak, modern tıbbın gelişmesiyle birlikte kanserle mücadelede önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu ilerlemelerden biri de düzenli tarama programlarıdır. Peki, gerçekten düzenli tarama ile kanser önlenebilir mi? Düzenli tarama programları, kanserin erken evrelerinde tespit edilmesini sağlayarak tedavi şansını artırabilir. Erken teşhis, hastalığın ilerlemesini önleyebilir ve tedavi başarısını artırabilir. Özellikle meme kanseri, rahim ağzı kanseri, kolon kanseri gibi sık görülen kanser türlerinde düzenli tarama programları, hastalığın erken dönemlerinde teşhis edilerek etkili bir şekilde tedavi edilmesine olanak tanır. Meme kanseri taramaları (mamografi ve klinik meme muayenesi), meme dokusundaki anormal değişiklikleri tespit ederek erken evrede tedaviye başlanmasını sağlar. Rahim ağzı kanseri taramaları (Pap smear testi), rahim ağzındaki kanser öncüsü lezyonları tespit ederek rahim ağzı kanserinin önlenmesine yardımcı olabilir. Kolonoskopi gibi testler ise kolon kanserinin polipleri erken dönemlerde tespit edilmesine olanak tanır. KANSER RİSKİ AZALABİLİR Ancak, düzenli tarama programları kanseri tamamen önleyemez. Kanserin oluşmasında genetik faktörler, çevresel etkenler ve yaşam tarzı seçimleri gibi birçok faktör rol oynar. Bu nedenle, kanseri tamamen önleyebilmek için sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yapmak ve risk faktörlerini azaltmak önemlidir. Sigara içmemek, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve aşıları yaptırmak kanser riskini azaltabilir. Düzenli tarama programları kanserin erken teşhisini sağlayarak hastalığın ilerlemesini önleyebilir ve tedavi şansını artırabilir. Ancak, kanseri tamamen önlemek için tarama programlarına ek olarak sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yapmak ve risk faktörlerini azaltmak önemlidir. Böylece kanserle mücadelede başarı şansı artar ve toplumun sağlık düzeyi yükselir. DÜZENLİ TARAMA YAPTIRIN  Sonuç olarak, kanserle mücadelede düzenli tarama programlarının önemi büyüktür. Toplumda farkındalık yaratmak, düzenli tarama testlerine katılımı artırmak ve sağlıklı yaşam tarzı seçimlerini teşvik etmek kanserle mücadelede önemli adımlardır. Kanseri önlemek ve tedavi etmek için tüm kaynaklar seferber edilmelidir ve toplumun sağlığı için bu konuda sürekli çalışılmalıdır.

Kanser tedavisinde umut veren gelişme! Haber

Kanser tedavisinde umut veren gelişme!

Dünya Aferez Birliği tarafından, 1-7 Nisan "Ulusal Kanser Haftası" dolayısıyla basın toplantısı düzenlendi. Burada konuşan Dünya Aferez Birliği Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, kanserin önlenebilir bir hastalık olduğunu dile getirerek, “Aslında bir sihirli bir formül yok. Formül; en önemli risk faktörlerinden alkol ile sigara ve tütün mamullerini kullanmamak. Sigara, en az yirminin üzerinde kanserin ana faktörüdür ama akciğer kanserinde en önemli risk faktörüdür. Bir diğer risk faktörü ise obezitedir. Bakıldığı zaman obezitenin toplumda önemli bir problem olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle kanseri önlemek için obeziteyi önlememiz lazım. Bunun dışında ise hareket etmek ve beslenmeye dikkat etmek gerekir” diye konuştu. Altuntaş, erken teşhisin hayat kurtardığına dikkati çekerek, Sağlık Bakanlığı Ulusal Kanser Tarama Programı ve ücretsiz Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerine başvurulması gerektiği uyarısında bulundu. “KANSER TEDAVİSİNDE BAŞARI ORANLARI YÜZDE 80’E ÇIKTI” Kanser tedavisinde başarı oranının yüzde 80’lere çıktığını ifade eden Altuntaş, “Bu büyük bir rakamdır ve her geçen gün bu rakamlar iyileşmektedir. Bu nedenle hastaları umutsuzluğa sevk etmemek lazım. Kanser merkezleri, hastaneler ve özel tıp merkezlerimiz dahil olmak üzere ülkemizin kanser altyapısı son derece güçlüdür” dedi. Altuntaş, sağlık teknolojisinin gelişmesiyle birlikte son dönemde yapılan ilaç çalışmaları sonucu ortaya çıkan bazı ilaçlar sayesinde artık kanser hastalığının kronik hale evrildiğini kaydetti. “GEÇEN YIL 6 BİN CİVARINDA KÖK HÜCRE NAKLİ VAR” Türkiye’nin kanser yönetiminde dünyanın en iyi ülkelerinden bir tanesi olduğunu belirten Altuntaş, “Kişi başı geliri 20 bin dolar ve üzerinde olan ülkelere bakıldığı zaman rakamlar milyonda 60’ın üzerinde. Kendi nüfusumuza baktığımız zaman geçen yıl biz de 6 bin civarında kök hücre nakli var. Kök hücre kategorisinde gelişmiş ülkelerin standartlarını yakalamışız. Bizim gelişmişlik düzeyimize bakıldığı zaman ise çok öndeyiz” açıklamasında bulundu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.