Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kalp Krizi

Bursa Hayat Gazetesi - Kalp Krizi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kalp Krizi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

30'lu yaşlarda kalp krizi: İnanılmaz ama gerçek Haber

30'lu yaşlarda kalp krizi: İnanılmaz ama gerçek

30'lu yaşlarda kalp ve damar hastalıklarının görülme sıklığındaki artış, modern yaşamın getirdiği birçok faktörün bir araya gelmesiyle açıklanabilir. Bu durum, hem bireyler hem de sağlık uzmanları için önemli bir endişe kaynağıdır. İşte bu artışın başlıca nedenleri: Hızlı yaşam temposu, iş hayatındaki yoğunluk ve teknolojinin hayatımıza girmesiyle hareketsiz yaşam tarzı benimsenmektedir. Obezite, kalp ve damar hastalıklarının en önemli risk faktörlerinden biridir. İşlenmiş gıdalar, fast food tüketimi ve şekerli içeceklerin aşırı tüketimi, kan yağlarını yükselterek damar sertliğine neden olur. Günlük yaşamın getirdiği stres, kalp atış hızını artırır ve tansiyonu yükselterek kalp sağlığını olumsuz etkiler. Sigara, damar sertliğine neden olarak kalp krizi ve inme riskini önemli ölçüde artırır. Ailede kalp hastalığı öyküsü olan kişilerde, erken yaşta kalp hastalığı gelişme riski daha yüksektir. Yetersiz ve kalitesiz uyku, kalp sağlığını olumsuz etkileyerek kalp hastalığı riskini artırır. Diyabet, damarları sertleştirerek kalp hastalığı riskini artırır. Yüksek tansiyon, kalp ve damarlara yüklenerek kalp hastalığına zemin hazırlar. Yüksek kolesterol seviyesi, damarlarda plak oluşumuna ve tıkanıklığa neden olarak kalp krizi riskini artırır. 30’LU YAŞLARDA KALP HASTALIĞI RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR? Bol sebze, meyve, tam tahıllı ürünler tüketerek dengeli ve sağlıklı beslenmeye özen gösterin. İşlenmiş gıdalar, şekerli içecekler ve doymuş yağlardan uzak durun. Haftada en az 150 dakika orta şiddette aerobik egzersiz yapın. Vücut kitle indeksinizi normal sınırlarda tutun. Sigara kullanıyorsanız, hemen bırakın. Stresle başa çıkmak için yoga, meditasyon gibi yöntemlerden yararlanın. Günde en az 7-8 saat uyuyun. Düzenli olarak doktor kontrollerine gidin ve kan değerlerinizi takip edin.

Kalp krizinden ölümler neden arttı? Gençlerde ölüm oranlarında artış... Haber

Kalp krizinden ölümler neden arttı? Gençlerde ölüm oranlarında artış...

Kalp krizi ölümlerindeki artış, özellikle genç nüfus arasında gözlemlenen bu durum, oldukça endişe verici bir sağlık sorunu haline geldi. Bu artışın birçok nedeni bulunmaktadır ve bu nedenler genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, çevresel faktörler ve genetik yatkınlık gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmaktadır. Gençlerde kalp krizi ölüm oranlarındaki artışın başlıca nedenleri arasında şunlar sayılabilir: Günümüzde fast food tüketimi ve hareketsiz yaşam tarzı, gençler arasında obezite oranlarını artırmaktadır. Obezite, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve kalp hastalıkları riskini önemli ölçüde artıran bir durumdur. Modern yaşamın getirdiği yoğun tempo, rekabetçi ortam ve sosyal medya kullanımı, gençlerde stres ve anksiyete seviyelerini yükseltmektedir. Kronik stres, kalp atış hızını ve tansiyonu artırarak kalp sağlığını olumsuz etkiler. Dengeli beslenmeyen, işlenmiş gıdalar, şekerli içecekler ve tuzlu yiyecekler tüketen gençler, kalp hastalıkları riskini artırmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı, gençler arasında yaygın görülen zararlı alışkanlıklardır. Bu alışkanlıklar, damar sertliğine neden olarak kalp krizi riskini önemli ölçüde artırır. Enerji içecekleri ve diğer uyarıcı maddeler, kalp ritmini bozarak kalp sağlığını olumsuz etkileyebilir. Yetersiz uyku, kalp sağlığını olumsuz etkileyen önemli bir faktördür. Ailede kalp hastalığı öyküsü bulunan gençlerde kalp krizi riski daha yüksek olabilir. Hava kirliliği, su kirliliği gibi çevresel faktörler de kalp sağlığını olumsuz etkileyebilir. COVID-19 pandemisi sırasında yaşanan hareketsizlik, stres ve sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar kalp krizi vakalarında artışa neden olmuş olabilir. GENÇLERDE KALP KRİZİ RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR? Bol sebze, meyve, tam tahıllı ürünler tüketmek, işlenmiş gıdalardan uzak durmak önemlidir. Haftada en az 150 dakika orta şiddette aerobik egzersiz yapmak kalp sağlığı için faydalıdır. Sigara ve alkol kullanımı kalp sağlığı için en büyük tehditlerden biridir. Yoga, meditasyon gibi gevşeme teknikleri stresle başa çıkmaya yardımcı olabilir. Günde en az 7-8 saat uyumak önemlidir. Düzenli olarak doktor kontrolüne gitmek, kalp sağlığını takip etmek için önemlidir. Gençlerde kalp krizi ölümlerindeki artış, karmaşık bir sağlık sorunu olup, yaşam tarzı değişiklikleri, çevresel faktörler ve genetik yatkınlık gibi birçok faktörden etkilenmektedir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek ve düzenli olarak doktor kontrolüne giderek kalp krizi riskini azaltabiliriz.

Gençleri de vuruyor! Kalp krizi neden artıyor? Kalp krizi belirtileri nelerdir? Haber

Gençleri de vuruyor! Kalp krizi neden artıyor? Kalp krizi belirtileri nelerdir?

Geçmişte kalp krizi daha çok yaşlılarda görülen bir sağlık sorunu olarak biliniyordu. Ancak son yıllarda, kalp krizi gençler arasında da yaygınlaşmaya başladı. Bu durum, tıp dünyası ve halk sağlığı için büyük bir endişe kaynağı oluşturuyor. PEKİ, GENÇLERDE KALP KRİZİ NEDEN ARTIYOR? Sağlıksız yaşam tarzı: Hareketsizlik, sigara kullanımı, aşırı alkol ve kafein tüketimi, sağlıksız beslenme gibi faktörler kalp krizi riskini önemli ölçüde artırıyor. Obezite: Obezite, kalp krizi riskini artıran en önemli faktörlerden biridir. Özellikle karın bölgesinde biriken yağlar, kalp ve damar hastalıkları riskini artırır. Stres: Yoğun ve kronik stres, kalp krizi riskini tetikleyebilir. Genetik faktörler: Ailesinde kalp krizi öyküsü olan kişilerde kalp krizi riski daha yüksektir. Diyabet: Kontrol altında olmayan diyabet, kalp krizi riskini önemli ölçüde artırır. Yüksek tansiyon: Yüksek tansiyon, kalp damar hastalıklarının en önemli risk faktörlerinden biridir. Kolesterol bozuklukları: Yüksek kolesterol ve LDL (kötü) kolesterol seviyeleri, kalp krizi riskini artırır. GENÇLERDE KALP KRİZİ BELİRTİLERİ NELERDİR? Göğüs ağrısı veya göğüste sıkışma Nefes darlığı Terleme Mide bulantısı ve kusma Baş dönmesi veya bayılma hissi Çene, omuz veya kola yayılan ağrı Ani halsizlik ve yorgunluk GENÇLERDE KALP KRİZİ ÖNLENEBİLİR Mİ? Evet, kalp krizi riskini azaltmak için yapılabilecek birçok şey var. Bunlardan bazıları şunlardır: Sağlıklı beslenmek: Bol meyve, sebze, tam tahıllar ve yağsız proteinler içeren bir beslenme düzeni kalp krizi riskini azaltır. Düzenli egzersiz yapmak: Haftada en az 150 dakika orta şiddette egzersiz yapmak kalp krizi riskini azaltır. Sigarayı bırakmak: Sigara kullanımı kalp krizi riskini önemli ölçüde artırır. Stresi yönetmek: Yoga, meditasyon gibi stresi azaltan teknikler kalp krizi riskini azaltabilir. Kilo kontrolünü sağlamak: Fazla kilolu veya obezseniz, kilo vermek kalp krizi riskini önemli ölçüde azaltabilir. Düzenli sağlık kontrollerini yaptırmak: Yüksek tansiyon, diyabet, kolesterol gibi risk faktörlerini kontrol altında tutmak kalp krizi riskini azaltır. Gençler de kalp krizi riskine karşı bilinçli olmalı ve gerekli önlemleri almalıdır. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve düzenli sağlık kontrollerini yaptırmak kalp krizi riskini önemli ölçüde azaltabilir. Unutmayın: Kalp krizi her yaşta ölümcül olabilir. Erken teşhis ve tedavi hayat kurtarıcıdır. Bu nedenle, kalp krizi belirtilerini yaşıyorsanız vakit kaybetmeden tıbbi yardım almanız çok önemlidir.

Belirtileri göz ardı etmeyin! Haber

Belirtileri göz ardı etmeyin!

Uyku apnesinin tanımını yapan ve bireye etkilerinden bahseden Uzm. Dr. Alpar, “Uyku apnesi, çoğunlukla üst solunum hava yollarının tıkanması nedeniyle soluk alıp vermenin güçleşmesi, uyku sırasında solunumun tekrar tekrar durup başladığı önemli bir uyku bozukluğudur. Bu süreçte kanda oksijen seviyesi düşer ve dokulara oksijen geçişi azalır. Oksijen yetersizliği hastanın uyanmasına neden olur ve oksijen düzeyi ancak hasta uyandıktan sonra normale döner. Kan oksijen düzeylerindeki bu iniş-çıkışlar hastalığın karakteristik özelliğidir. En çok gözlenen bu tabloya obstrüktif uyku apnesi sendromu denir. Diğer apne türü de beynin solunumu düzgün kontrol edememesi olan merkezi apnedir. Uyku apnesi, üst solunum yolu kaslarının gevşemesi, yumuşak damağın veya büyümüş bademciklerin hava yolunun tıkanması sonucu en az 10 saniye nefesin durması olarak kabul edilir. Bu tıkanıklık birkaç saniyeden dakikalara kadar uzayabilir. Uyku apnesinin santral, obstrüktif (tıkayıcı) ve mikst olmak üzere 3 tipi vardır” diye konuştu. Geceleri şiddetli horlama, hastalar kendileri fark etmeseler bile eşleri tarafından mefes almada zorlanma, zaman zaman nefeslerin durması ve ani uyanışlar, boyun baş ve enselerde terleme, gece tuvalete kalkma sıklığında artma, ağız kuruluğu, sabahları olan baş ağrısı, reflü, konstrasyon azalması, gün içinde aşırı uyku hali ve aşırı sinirin uyku apnesi belirtileri arasında olduğunu vurgulayan Alpar, belirtilerin göz ardı edilmemesi gerektiği uyarısını yaptı. “40-70 YAŞ ARALIĞINDA DAHA SIK GÖRÜLÜR” Her yaşta görülebilen uyku apnesinin, özellikle 40-70 yaş aralığında daha sık olduğuna değinen Alpar, “En önemli risk faktörü obezitedir. Erkeklerde daha fazla görülür. Burun boğaz çene yapısındaki bozukluklar, bazı endokrin bozukluklar (hipotiroidi, akromegali) ve genetik yatkınlık diğer risk faktörleri arasındadır” dedi. “FARKLI HASTALIKLARA YOL AÇABİLİR” Son yapılan araştırmaların, horlama ve uyku apnesinin çok önemli birçok hastalıkla ilişkili olduğunu gösterdiğini dile getiren Alpar, “Uyku apne sendromu, hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi ve obeziteye zemin hazırlar. Kalp krizi ve inme gibi hastalıklar için bağımsız risk faktörü olan uyku apne sendromu mutlaka tedavi edilmelidir” şeklinde konuştu. Uzm. Dr. Alpar, tedavi edilmeyen uyku apnesinin aritmi, kalp büyümesi, kalp krizi riskinin artması, yüksek tansiyon, inme, aşırı yorgunluk ve gündüz uyku hali, trafik kazaları (direksiyonda uyku gelmesi), cinsel arzuların azalması (iktidarsızlık), kilo alma, uykuda terleme, sık sık idrara çıkma, sinirlilik, depresyon ve uykuda ölüm gibi hastalıklara yol açtığını ifade etti. “TANI KONMA SÜRECİ” Tanı konma sürecinden bahseden Uzm. Dr. Alpar, “Hekim tarafından yapılan uyku apnesi testi, hastalığın saptanması ve tedavi açısından çok önemlidir. Uyku laboratuvarında hasta bir gece yatırılarak tetkik edilir. “Polisomnografi" denilen uyku apnesi testi gece boyunca beyin aktivitesinin ve solunumsal olayların kaydedildiği bir testtir. Bu testle birlikte elektroensefalografi (EEG), elektrokardiyografi (EKG), elektrookülografi (EOG), elektromiyografi (EMG), göğüs ve karın hareketi kaydı içeren solunum eforu, burun ve ağız dan hava akımı kaydı, oksijen satürasyonu, vücut pozisyonu gibi parametrelerin gece boyunca takibi yapılmaktadır. Yapılan uyku testi sonucunda gece uykudaki solunum bozukluk skorları patolojik düzeyde olması ile hastalığın tanısı konulur. Hesaplanan anormal solunum olaylarının kabul edilebilir değerin üstünde olan hastalara “Uyku Apne Sendromu” tanısı konur” dedi. TEDAVİ SEÇENEKLERİ Tedavi yollarını anlatan Uzm. Dr. Alpar, “Uyku apnesi tedavisinde obzsitenin ile mücadelenin önemli rolü vardır. Üst solunum yollarındaki anaotomik darlıkların ve patolojilerin saptanması ve tedavisi için Kulak Burun Boğaz (KBB) muayenesi çok önemlidir. Eğer KBB bölümünce cerrahi endikasyon saptanmazsa dünyada en yaygın kullanılan uyku apne tedavisi “Kesintisiz Pozitif Nazal Basınç (CPAP)” tedavisidir. Bu uyku apnesi cihazı, uykuda gece boyunca yüze sıkıca oturan silikon bir maskeyle çok hassas pozitif basınçlı hava veren bu cihazlara ilk günler uyum zorluğu olabilir. Ancak ilerleyen günlerde dinlenmiş ve kaliteli uykuya kavuşan hastalar cihazı kolaylıkla kullanırlar. Hastaya hangi cihazın ve basıncın uygun olduğunu tespit etmek için ikinci bir gece uyku laboratuvarına yatışı gerekmektedir Bu tedavide ilaç kullanılmaz ve cerrahi işlem yapılmaz. CPAP’ın etkileri hemen ertesi gün görülür” ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.