Hava Durumu

#Hipertansiyon

Bursa Hayat Gazetesi - Hipertansiyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hipertansiyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Her gün bir uçak dolusu insan bu sebepten ölüyor Haber

Her gün bir uçak dolusu insan bu sebepten ölüyor

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde 1 milyardan fazla yetişkin yüksek tansiyona sahip ve bu sayının 2025 yılına kadar 1 buçuk milyara ulaşması bekleniyor. Sağlık açısından büyük risk faktörü taşıyan tansiyon hastalığında farkındalığı artırmak için ise her yıl Mayıs ayının 17'si Dünya Hipertansiyon Günü olarak kutlanıyor. Yüksek tansiyonun, kalp hastalıkları, felç ve inme gibi ciddi sağlık sorunlarının önde gelen risk faktörlerinden biri olduğunun altını çizen Beykent Üniversitesi Hastanesinden Prof. Dr. Hakan Karpuz, her yıl hipertansiyonun 9 milyon insanın ölümüne sebep olduğunu söyledi. Prof. Dr. Hakan Karpuz aynı zamanda, “Şu anda bir uçak düşse hepimiz ne kadar kötü hissederiz değil mi? Ama bu ülkede zaten her gün bir uçak düşüyor. Yani bir uçak dolusu insan hipertansiyon nedeniyle ölüyor. Bunlar çok yüksek rakamlar ve aslında önlenebilir bir durum” diyerek konunun önemine dikkat çekti. RUTİN BİR ŞEKİLDE TANSİYON BAKTIRMAK ÖNEMLİ PROBLEMLERİN ÖNÜNE GEÇEBİLİYOR Dünya Hipertansiyon Gününün sağlık açısından bu kadar önemli bir konuda farkındalığı arttırmak için özel bir gün olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karpuz, “Bir hastalığı tedavi etmek için önce o hastalığın teşhisini koymak lazım. Bu hastalığın teşhisini koymak için de örneğin hipertansiyondan bahsediyorsak ölçülmesi gerekiyor. İşte böyle günlerde özellikle insanların hiçbir risk faktörü olmasa bile hipertansif olabileceklerini ve bunun farkına varmalarını sağlamak istiyoruz. Bu kadar ısrarcı olmamızın bir nedeni daha var; hipertansiyonun maalesef hiçbir belirtisi olmayabiliyor. Ne kadar yüksek olursa olsun bazen kişiler hiçbir şey hissetmiyorlar. O yüzden çok dikkatli olunması gerekiyor. Problemimiz olsun olmasın düzenli bir şekilde kan basıncımıza baktırmalıyız ve bunu her gün de yapmanız şart değil zaman zaman yapmanız yeterli. Bunu yaptığınız takdirde belki de bizler için çok çok önemli olan kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği gibi muhtemel problemlerinizi önlemiş olacaksınız” dedi. EN BÜYÜK ÖLÜM FAKTÖRÜ: HİPERTANSİYON Yapılan araştırmalar sonucunda da hipertansiyonun her yıl diğer ölüm sebeplerinden daha fazla ölüme neden olduğunun altını çizen Hakan Karpuz, “Dünyada bütün ölüm riski taşıyan faktörlere bakmışlar. Sigara, şeker hastalığı, kötü su içme, stres gibi. En büyük faktör yüksek tansiyon çıkmış. Aynı zamanda felç kalma ve inmenin en önemli iki nedeni arasında da hipertansiyon var. Bunların dışında kalp krizlerinin hemen hemen en önemli nedeni de bu problemdir. Biz hep sonuçlarını gördüğümüz zaman etkileniyoruz. Halbuki onu oluşturan nedenleri kontrol etsek belki de buna maruz kalmayacağız. Her yıl dünyada 9 milyondan fazla insan sadece tansiyon yüksekliği nedeniyle ölüyor. Şu anda bir uçak düşse hepimiz ne kadar kötü hissederiz değil mi? Ama bu ülkede zaten her gün bir uçak düşüyor. Yani bir uçak dolusu insan hipertansiyon nedeniyle ölüyor. Bunlar çok yüksek rakamlar ve aslında önlenebilir bir durum” şeklinde konuştu. “100 KİŞİDEN 30’U BİLMESE BİLE HİPERTANSİYON HASTASI” Sağlıklı olduğunu düşünen her 3 kişinden 1’inin bilmediği halde hipertansiyon hastası olduğunu da aktaran Karpuz sözlerine şöyle devam etti: “Bugün sokağa çıksak hiçbir sağlık problemi yaşamadığını söyleyen her 100 kişiden 30 kişinin bile tansiyonu yüksek çıkar. İşin kötüsü de bu. Bilmiyoruz. Küçük küçük damarlarınızı vuruyor, beyin damarlarınıza, böbreklerinize, kalp damarlarınıza zarar veriyor. Ama biz bunu ancak kalp krizi, beyin kanaması geçirdiğimizde, böbrek yetersizliğinize girdiğimizde, bacaklarımızda, her tarafımızda problem olunca anlıyoruz. Bunu önleyebilmek için de öncelikli olarak ölçüm yapılmalı. Fakat burada da şu tuzağa düşmemek lazım; ‘Benim ölçümüm normal o zaman istediğim gibi yaşamaya devam edebilirim.’ Hayır. Hipertansiyonda tedavide birinci kural ilaç değildir. Hipertansiyonda birinci kural yaşam tarzı değişikliğidir.” “YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ İLAÇLARDAN DAHA ETKİLİ” Tansiyon hastalığında yaşam tarzı değişikliği ile ilaçların veremeyeceği faydanın sağlanabileceğini de söyleyen Prof. Dr. Hakan Karpuz, özellikle Türk insanının tuz tüketimindeki tehlikeye dikkat çekti. Karpuz verdiği tavsiyeleri ve uyarılarını şu şekilde sonlandırdı: “Sigara mı içiyorsunuz? Mutlaka bırakmanız gerekiyor. Kilo fazlalığınız mı var? Diyelim ki 10 kilo fazlalığınız var. O 10 kiloyu verin. Hiçbir ilacın sağlayamayacağı kadar fayda sağlayabilirsiniz. Tansiyonunuzu düşürebilirsiniz. Egzersiz yapın. Alkolü mutlaka kaldırın ama en önemlisini tuz. Çünkü ülkemizde tuz çok büyük bir sorun. Şöyle söyleyelim, normalde günlük ihtiyacımız 5 gram kadar ama Türkiye'de ortalama tüketim 18-19 gram. Bu yüzden en büyük problemlerden bir tanesi. Hipertansiyonu önlemek için ise mutlaka düzenli egzersiz yapmalıyız, illa spor salonlarından ya da her gün aynı saatte planlı egzersizlerden bahsetmiyorum. En azından her gün yarım saatlik yürüyüşe önem verilmeli. Ayrıca sigaradan uzak durulmalı hatta içilen mekanda bile bulunulmamalı. Bakın bu söylediklerim ilaçlardan çok daha değerli. Dikkatli olunursa bir felaket sayabileceğimiz beyin kanamasından, kalp krizlerinden koruyacak önlemlerdir. En önemlisi de düzenli olarak tansiyon ölçtürmek. Bugün evdeki cihazlarınız ile bile kontrol sağlayabilirsiniz.”

Toplumda görünmeyen tehlike: Sessiz katil hipertansiyon Haber

Toplumda görünmeyen tehlike: Sessiz katil hipertansiyon

Hipertansiyon, yaygın olarak "yüksek kan basıncı" olarak bilinir ve dünya genelinde önemli bir sağlık sorunudur. Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, hipertansiyonun sıklığı artmaktadır. Ancak, birçok insan hipertansiyonun ciddi sonuçlara yol açabileceğinin farkında değildir çünkü genellikle belirti vermez ve bu nedenle "sessiz katil" olarak adlandırılır. Bu makalede, hipertansiyonun nedenleri, etkileri ve tedavi seçenekleri hakkında daha ayrıntılı bir şekilde tartışacağız. NEDENLERİ Hipertansiyonun birden fazla nedeni vardır. Genetik yatkınlık önemli bir rol oynar, ancak yaşam tarzı faktörleri de önemlidir. Yüksek tuz tüketimi, düşük fiziksel aktivite düzeyi, obezite, sigara içme, aşırı alkol tüketimi, stres ve uyku düzensizlikleri gibi faktörler hipertansiyon riskini artırabilir. Ayrıca, bazı tıbbi durumlar da hipertansiyona katkıda bulunabilir, özellikle böbrek hastalığı, tiroid sorunları ve uyku apnesi gibi durumlar. ETKİLERİ Yüksek kan basıncı, vücuttaki birçok sistem üzerinde zararlı etkilere sahip olabilir. Kalp ve damar hastalıklarının riskini artırır, bunlar arasında kalp krizi, kalp yetmezliği, inme, periferik arter hastalığı ve böbrek yetmezliği bulunur. Ayrıca, hipertansiyon göz sağlığını etkileyebilir ve retinopatiye (göz tabakasında hasar) yol açabilir. Beyin kanaması riskini artırarak felç riskini de artırabilir. TEDAVİ VE YÖNETİM Hipertansiyonun etkilerini azaltmak için çeşitli tedavi ve yönetim stratejileri vardır. Bunlar arasında yaşam tarzı değişiklikleri (sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi, alkol ve sigara kullanımının azaltılması), ilaç tedavisi ve düzenli tıbbi takip yer alır. Hipertansiyon tedavisi genellikle bir bireyin özelleştirilmiş tıbbi durumuna ve risk faktörlerine bağlı olarak yapılır. ÖNEMLİ NOTLAR VE ÖNERİLER Hipertansiyonun sessiz ilerlemesi nedeniyle, düzenli kan basıncı kontrolü yaşamsal önem taşır. Risk altındaki bireylerin kan basıncını düzenli olarak izlemesi ve gerektiğinde tedaviye başlaması önemlidir. Ayrıca, hipertansiyonun önlenmesi ve yönetilmesi için sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarının benimsenmesi önemlidir.

Uzmanı açıkladı! Hipertansiyon tedavisinde en önemli adım ne? Haber

Uzmanı açıkladı! Hipertansiyon tedavisinde en önemli adım ne?

Hipertansiyon, anlam olarak en basit ifadeyle kalbin kanı damarlara pompalarken oluşturduğu basıncın normalden yüksek olması durumudur. Damarlardaki kanın tüm vücudumuzda dolaşabilmesi için kalbimiz tarafından düzenli olarak pompalanması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Metin Güçlü, “Kalbin her atışı ve pompalama işlemi sırasında damarlarda bir küçük bir de büyük tansiyon denilen iki farklı basınç dalgası gelişir. Sağlıklı insanlarda genellikle büyük tansiyon 120 mmHg küçük tansiyon ise 80 mmHg düzeylerinde ölçülür. Ancak her insanın normal kan basıncı değerleri kişiye özeldir ve yaşlanmayla birlikte özellikle büyük tansiyonda hafif bir yükseklik görülebilir. Bir kişide oluşan basıncın normalin üzerinde olmasına hipertansiyon denilmektedir ve bu ölçümün 140-90 mmHg’nın üzerinde olması hipertansiyon olarak kabul edilmektedir. Bu tanımdan da anlaşılabileceği gibi, damarlarda dolaşan kan ve sıvı miktarının artması, kalbin normalden hızlı pompalama işlemi veya damarların sertliğinde veya çapında daralma olduğunda kan basıncı artarak hipertansiyon gelişir” dedi. HİPERTANSİYON EN FAZLA KİMLERDE GÖRÜLÜR? Altta yatan sebebe göre hipertansiyonun primer ve sekonder olarak iki gruba ayrıldığını ifade eden Güçlü, “Primer veya esansiyel hipertansiyon denilen grup tüm dünyada en yaygın görülen hastalık tipidir ve hastaların yüzde 85-90’ı bu grupta yer alır. Sekonder hipertansiyon ise kan basıncı artışına yol açan başka bir hastalık varlığında ikincil olarak hipertansiyon geliştiğini gösterir. Hastaların yaklaşık olarak yüzde 10-15’i ise bu grupta yer alır. Primer hipertansiyon nedeni tam olarak bilinmeyen, yaşam boyu devam eden ve toplumda en yaygın görülen hastalık tipidir. Sebebi tam olarak bilinmese de bu hastalık, genetik olarak riskli bireylerde, aşırı tuz tüketimi olanlarda, yaşlılarda, hareketsiz yaşayanlarda, şişman ve aşırı kilolu bireylerde, stresli yaşayanlarda, şeker hastalarında, sigara ve alkol kullanan bireylerde sık olarak görülmektedir. Sekonder hipertansiyon altta yatan hastalığın tedavisi sonrasında ortadan kalkabilir. Başta böbrek hastalıkları olmak üzere, çeşitli hormon bozuklukları ve bazı ilaçların kullanımı sonucunda gelişir” ifadelerini kullandı. HİPERTANSİYONUN YOL AÇTIĞI ZARARLAR “Hipertansiyon kronik, tedavi edilemediği sürece ilerleyici komplikasyonlara yol açabilen bir kalp damar sistemi hastalığıdır” diyen Metin Güçlü, hem akut, hem de kronik olabilen bu komplikasyonları; Kalp damarlarında daralma, kalp kaslarında kalınlaşma, kalp kapaklarında ve kalbin bütününde yetmezlik, kalp ritim bozuklukları. Böbrek yetmezliği. Görme kaybına ilerleyebilen göz damar hastalığı. Beyin dolaşımında bozulma ve inmeler. Vücudumuzun ana damarlarında tıkanma ve yırtılma sorunları. Özellikle ileri yaşlarda beyin fonksiyonları ve algılamada bozukluklar şeklinde sıraladı. HİPERTANSİYONLA MÜCADELEDE KALICI TEDAVİ MÜMKÜN MÜ? Primer veya esansiyel hipertansiyon denilen ve toplumda yaygın olarak görülen hastalık tipinin tamamen ortadan kaldırılamasa bile hastalığın kontrol altında tutularak ilerlemesi ve komplikasyonlara yol açmasının önlenebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Güçlü, bunun için yapılması gerekenleri ve tedavi adımlarını ise; “Hipertansiyon tedavisinde en önemli adım yaşam tarzı değişikliğidir. Bu adım tüm bireylerin yapması zorunlu olan sağlık yaşam koşullarını içermektedir. Hareketli yaşam ve günlük fiziksel aktivite. Sağlıklı ve dengeli beslenerek, yeterli vitamin ve mineral almak. Düzenli sebze ve meyve tüketimi. Et ve et ürünlerinin tüketimini azaltarak, katı hayvansal yağlardan uzak durulması. Kilo kontrolü ile ideal vücut ağırlığını sağlamak. Tuz tüketiminin kısıtlanması. Alkol ve sigara kullanımının bırakılması. Düzenli ve yeterli miktarda gece uyku düzeni sağlanması. Stresten uzak durabilmek” şeklinde sıraladı. Yeterli yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kan basıncı kontrol altına alınamayan bireylerde ise ilaç tedavisine başlanacağı bilgisini veren Metin Güçlü, “Günümüzde hipertansiyon tedavisinde kullanılan çok sayıda ilaç bulunmaktadır. Her hastaya ve hastalığa özgü ilaç farklıdır ve bu ilaçlar rastgele kullanılmamalıdır. Hastanın yaşı, vücut tipi, hipertansiyonun şiddeti ve diğer faktörler ilaç seçiminde belirleyici olmaktadır. Benzer hastalığı nedeniyle ilaç kullanan birinin ilacının alınarak kullanılması ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bazı hastalarda tek bir ilaçla hastalık kontrol edilebilirken, bazı hastalarda daha fazla sayıda ilaç birlikte kullanılarak hastalık kontrol altına alınabilmektedir. İlaç sayısındaki artışa rağmen yeterli kan basıncı kontrolü sağlanamayan hastalarda altta yatan ikincil bir hastalık olabileceği akılda tutulmalı ve bu konuda uzmanlaşmış merkezlere başvurulmalıdır” dedi. BESLENME, GENETİK VE YAŞAM ŞEKLİNİN HİPERTANSİYONLA İLİŞKİSİ Hipertansiyonun beslenme ve yaşam tarzı ile doğrudan ilişkili bir hastalık olduğunun altını çizen Prof. Dr. Metin Güçlü, “Genetik olarak yatkınlığı olan ve ailesinde hipertansiyon öyküsü bulunan birisi yaşam tarzına ve beslenmesine dikkat etmediği sürece hipertansiyon, diyabet ve obezite gibi hastalıklara yakalanması kaçınılmazdır. Bu nedenle genetik yatkınlığı olan bireylerin yukarıda özetlediğimiz yaşam tarzı değişikliklerini daha dikkatle uygulaması gerekmektedir” ifadelerini kullandı. EN ÖNEMLİ SEBEBİ HAREKETSİZ YAŞAM Hipertansiyonun tüm dünyada sıklığı giderek artan önemli bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan İç Hastalıkları, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Güçlü, “Bu artışın en önemli sebepleri hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, aşırı tuz tüketimi, stres ve zararlı maddelerin kullanımıdır. Ölümcül ve sakat bırakıcı kronik komplikasyonları olabilen bu hastalıktan korunmanın en temel yolu ise yaşam tarzı değişiklikleri ile bu risk faktörlerini elimine etmekten geçmektedir. İlaç tedavisi ikinci basamakta yer almaktadır, hekim kontrolünde başlanmalı ve yakın takip altında sürdürülmelidir. Tüm dünyada hızla yayılan bu hastalığa dikkat çekmek, farkındalık oluşturarak, hastalıktan ve komplikasyonlarından korunmak amacıyla her yıl 17 Mayıs günü dünya hipertansiyon günü olarak değerlendirilmektedir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

Uzmanlardan uyarı! Belirti göstermeden de ortaya çıkabiliyor Haber

Uzmanlardan uyarı! Belirti göstermeden de ortaya çıkabiliyor

Vakıftan "17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü" kapsamında yapılan açıklamaya göre, dünya genelinde hipertansiyon hastası yaklaşık 1,5 milyar insan bulunuyor ve her yıl 9 milyonun üstünde kişi bu nedenle hayatını kaybediyor. Baş ağrısı, susuzluk, sık idrara çıkma ihtiyacı, gece idrara daha sık çıkma, zayıflık, yorgunluk, bulanık görme gibi belirtilerle seyreden hipertansiyon, birçok hastada belirti göstermeden de ortaya çıkabiliyor. Bu belirtilerin yanında idrar ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına daha sık yakalanma, yaraların ve enfeksiyonların iyileşmesinin uzun sürmesi de dikkat çekebilen farklılıklar arasında yer alıyor. "TÜRKİYE'DE HER 3 YETİŞKİNDEN BİRİ TANSİYON HASTASI" Açıklamada görüşlerine yer verilen TBV Başkanı Timur Erk, öğrenciler başta olmak üzere ailelerini de düşünerek çok sayıda insana ulaştıkları "Sağlıklı Beslenme ve Hayat Tarzı Önerileri" eğitimleri ile sağlıklı nesiller yetiştirmeyi, hayat tarzı değişimleriyle beslenme kaynaklı hastalıkların önüne geçebilmeyi hedeflediklerini ifade etti. Hipertansiyonu, "kalbin kanı pompalarken damarda oluşturduğu basıncın normal değerlerin üzerinde olması" şeklinde tanımlayan Erk, şu bilgileri paylaştı: "Büyük tansiyonun 140 mmHg ve üzeri, küçük tansiyonun 90 mmHg ve üzerinde olması yüksek tansiyon (hipertansiyon) olarak nitelendirilir. Erkeklerde görülme sıklığı yüzde 27,5 iken kadınlarda bu oran yüzde 36,1 olarak görülmüştür ve Türkiye'de her 3 yetişkinden biri tansiyon hastasıdır. ABD'de yapılan son araştırmalarda ise hastaların tansiyon kontrol becerilerinin gün geçtikçe azaldığına ve buna bağlı hipertansiyon ilişki kalp-damar hastalıkları nedenli ölümlerin arttığına dikkat çekiliyor. Tansiyon kontrol becerisi oranları ise kadınlarda yüzde 23, erkeklerde yüzde 18 civarında olarak ortaya çıkıyor. Vücudumuz muazzam bir işleyiş halinde ve bir yerde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğundan bunun etkisi tahmin edilenden daha ciddi olabiliyor. Obezite, böbrek hastalıkları ve diyabet başta olmak üzere birçok durumla ilişkili olan hipertansiyon, hayat tarzı önlemleri ile kontrol altına alınabiliyor." "TEDAVİLERİN ANA HEDEFİ KALP DAMAR HASTALIKLARININ ORTAYA ÇIKIŞINI AZALTMAKTIR" TBV Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aydın Türkmen de hipertansiyonun her geçen gün artış gösteren küresel bir sağlık sorunu olduğuna dikkati çekti. Yaşla birlikte hipertansiyonun görülme sıklığının arttığını aktaran Türkmen, birçok hastada başlangıç belirtilerinin çok ağır göstermediğini, bunun da doktora zamanında başvurulmasını geciktirerek, hayati tehlikeye neden olan hastalıklara davetiye çıkardığını belirtti. Prof. Dr. Türkmen, 60 yaş üstü kişilerin yüzde 60'ından fazlasını etkileyen hipertansiyonun, damar ve diğer uç organ hasarlarına neden olduğunu aktararak, "Genellikle kronik böbrek hastalığı, diyabet ve obeziteyle ilişkili olarak ortaya çıkması, kalp damar hastalıkları riskini de arttırır. Dolayısıyla hipertansiyona yönelik tedavilerin ana hedefi, böbrek ve kalp gibi uç organ hasarlarını sınırlamak, böylece kalp damar hastalıklarının ortaya çıkışını ve buna bağlı ölümleri azaltmaktır." ifadelerini kullandı. Diğer özelliklere bakılmaksızın, kan basıncı sürekli olarak 140/90 mmHg veya daha yüksek olan hastalarda, yaşam tarzı önlemleri etkisiz ise ilaç tedavisinin başlatılması gerektiğinin altını çizen Türkmen, şunları kaydetti: "Her ne kadar çoğu hasta tarafından sıklıkla kullanılmasa da yaşam tarzını değiştirmek ve kişisel tedbirler almak, tansiyon kontrolünde çok önemli bir rol oynar. Bu önlemler arasında aşırı kilolu veya obez kişiler için kilonun azaltılması, düşük sodyum diyeti, sigaranın bırakılması, alkol ve kafein sınırlamaları ve düzenli fiziksel aktivite yer alıyor. Bununla birlikte, dünya çapında eğitim ve teknolojinin bir araya gelmesi sayesinde kan basıncı kontrolünde hastalar lehine önemli ilerlemelerin sağlanması mümkün olacaktır." "HİPERTANSİYON ÇOCUKLARDA DA HER YAŞTA GÖRÜLEBİLİYOR" Prof. Dr. Aydın Türkmen, hipertansiyonun yalnızca yetişkinlerde değil çocuklarda da her yaşta görülebildiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu durum doğuştan gelen etkenler sonucu ortaya çıkabileceği gibi obeziteye bağlı olarak daha büyük yaştaki çocuklarda veya ergenlerde de ortaya çıkabilir. Çocuklarda hipertansiyon belirtileri hipertansiyona sebep olan bir hastalığın varlığına ve hipertansiyonun düzeyine göre farklılık gösterir. Bulantı, kusma, baş dönmesi, burun kanaması, halsizlik, bulanık görme gibi belirtiler, çocuklarda hipertansiyonu düşündürmelidir. Obezitenin son yıllarda tüm ülkeleri tehdit eder hale gelmesi, özellikle Türkiye'nin en obez ülkeler arasında yer alması ile çocuklarda hipertansiyon vakalarında artış görülmektedir."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.