Hava Durumu

#Hasat

Bursa Hayat Gazetesi - Hasat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hasat haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Toprağın gücü: Hasat döneminde tarımın ekonomik etkileri Haber

Toprağın gücü: Hasat döneminde tarımın ekonomik etkileri

Tarım, birçok ülkenin ekonomik yapısının bel kemiğini oluşturur. Özellikle hasat dönemi, çiftçiler için sadece emeklerinin karşılığını aldıkları bir zaman dilimi değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin dinamiklerini de etkileyen kritik bir süreçtir. 1. Tarımın Ekonomideki Rolü Tarım, iş gücü istihdamı, gıda güvenliği ve döviz kazancı açısından hayati bir sektördür. Dünya genelinde milyonlarca insan, tarım sektöründe çalışmakta ve bu sektör, pek çok ülkenin GSYİH'sinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Hasat döneminin etkisi, yalnızca çiftçilerle sınırlı kalmaz; tarımsal üretim, sanayi, hizmet sektörü ve ihracat gibi birçok alanı dolaylı olarak etkiler. 2. Hasat Döneminin Ekonomik Yansımaları Gelir Artışı: Hasat zamanı, çiftçilerin ürünlerini pazara sunarak gelir elde ettikleri bir dönemdir. Yüksek verim, çiftçilerin mali durumunu iyileştirir ve yerel ekonomilere canlılık katar. Ürün fiyatlarının artışı, çiftçilerin daha fazla yatırım yapmasına ve sürdürülebilir uygulamalara yönelmesine olanak tanır. İstihdam Olanakları: Hasat döneminde iş gücü ihtiyacı artar. Tarım işçileri, mevsimlik işçiler ve lojistik sektörü çalışanları gibi birçok insan, bu dönemde istihdam edilir. Bu durum, yerel işsizlik oranlarını düşürür ve ekonomik aktiviteyi artırır. Tedarik Zinciri: Hasat edilen ürünlerin işlenmesi, depolanması ve dağıtımı, tedarik zincirinin her aşamasında ekonomik hareketliliği artırır. Bu süreçte, yerel işletmelerin de ekonomik katkısı büyüktür. Özellikle gıda işleme tesisleri ve lojistik firmaları, hasat dönemiyle birlikte iş hacimlerini artırabilir. 3. Tarımda Sürdürülebilirlik ve Ekonomik Etkileri Günümüzde tarımda sürdürülebilirlik, sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik bir zorunluluktur. Doğal kaynakların verimli kullanımı ve çevre dostu tarım uygulamaları, uzun vadede tarım sektörünün ekonomik sürdürülebilirliğini sağlar. Sürdürülebilir tarım uygulamaları, verimliliği artırırken maliyetleri düşürebilir ve bu da çiftçilerin rekabetçi kalmasına yardımcı olur. 4. Gelecek Perspektifi Gelecek yıllarda, teknolojinin tarım sektöründeki rolü artacaktır. Akıllı tarım uygulamaları, veri analitiği ve otomasyon sistemleri, hasat döneminde verimliliği artırarak ekonomik etkileri daha da güçlendirebilir. Tarımın dijitalleşmesi, çiftçilerin karar verme süreçlerini iyileştirerek, daha iyi ürün kalitesi ve yüksek kazançlar elde etmelerine olanak tanır. Sonuç Hasat dönemi, tarım sektörünün ekonomik etkilerini en yoğun şekilde hissettirdiği bir süreçtir. Tarımın gücü, yalnızca gıda üretimi ile sınırlı kalmaz; aynı zamanda iş gücü, yerel ekonomi ve sürdürülebilirlik gibi birçok boyutu da etkiler. Gelecek yıllarda tarımda yaşanacak gelişmeler, bu etkinin daha da artmasına zemin hazırlayacaktır. Tarım, doğanın sunduğu güçle birlikte, insanlığın ekonomik geleceğinin de temel taşını oluşturmaktadır.

Erken hasatların ekonomik ve çevresel sonuçları Haber

Erken hasatların ekonomik ve çevresel sonuçları

Küresel ısınma ve iklim değişikliği, tarım sektörünü doğrudan etkileyerek hasat sürelerinde değişikliklere neden olmaktadır. Çiftçiler, artan sıcaklıklar ve değişen iklim koşulları nedeniyle ürünlerini planlanandan daha erken toplamak zorunda kalıyorlar. Bu durum, hem ekonomik hem de çevresel sonuçlar doğurabilir. EKONOMİK SONUÇLAR 1. Verimlilik ve Kalite Üzerindeki Etkiler Erken hasat, genellikle ürünlerin tam olgunlaşmadan toplanmasına neden olur. Bu durum, ürünlerin kalitesini ve verimliliğini etkileyebilir. Örneğin, meyve ve sebzelerin erken toplanması, tat, renk ve besin değerlerinde eksikliklere yol açabilir. Kalite kaybı, tüketici memnuniyetini azaltarak, piyasa fiyatlarını düşürebilir ve çiftçilerin gelirlerini olumsuz etkileyebilir. 2. Pazar Fiyatları ve Ekonomik Kayıplar Erken hasat edilen ürünler genellikle daha düşük bir pazar fiyatı ile satılır. Bu, çiftçiler için ekonomik kayıplara yol açabilir çünkü ürünler tam olgunlaşmadan toplandığında, daha az değerli olabilirler. Ayrıca, pazar talebine uygun olarak ürünlerin zamanında yetiştirilmemesi, çiftçilerin planlama ve üretim süreçlerinde belirsizliklere neden olabilir. 3. Tarım Yönetimi ve Maliyetler Erken hasatlar, çiftçiler için tarım yönetimini karmaşık hale getirebilir. Tarımsal planlamalar, ürünlerin olgunlaşma zamanlarına göre yapıldığından, erken hasatlar çiftçilerin üretim ve hasat planlarını yeniden düzenlemelerini gerektirir. Bu durum, ek yönetim maliyetleri ve iş gücü ihtiyacını artırabilir. Ayrıca, ürünlerin saklanması ve taşınması için ek önlemler alınması gerekebilir. ÇEVRESEL SONUÇLAR 1. Toprak Verimliliği ve Erozyon Erken hasat, toprağın yeterince dinlenmesine ve besin maddelerini yeniden kazanmasına izin vermeyebilir. Bu durum, toprak verimliliğinin azalmasına ve uzun vadede toprak erozyonuna yol açabilir. Ayrıca, kısa süreli üretim döngüleri, toprağın doğal döngülerini bozarak çevresel dengeyi etkileyebilir. 2. Su Tüketimi ve Kaynak Yönetimi Erken hasatlar, sulama ihtiyaçlarını artırabilir. Ürünlerin daha hızlı büyümesi ve olgunlaşması için su tüketiminin artması gerekebilir. Bu durum, su kaynakları üzerinde ek bir baskı oluşturabilir, özellikle de suyun kısıtlı olduğu bölgelerde. Su yönetimi ve kaynakları koruma stratejileri, erken hasatların çevresel etkilerini dengelemeye yardımcı olabilir. 3. Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistemler Erken hasatlar, ekosistemler üzerindeki biyolojik çeşitliliği etkileyebilir. Tarımsal alanlarda yapılan değişiklikler ve hızlı üretim döngüleri, doğal habitatların tahrip olmasına neden olabilir. Ekosistemlerdeki biyolojik çeşitlilik, bu tür uygulamalardan zarar görebilir ve bu da uzun vadeli ekolojik dengeyi tehdit edebilir.

Maviyemiş’te hasat zamanı Haber

Maviyemiş’te hasat zamanı

Tarım şehri Bursa’da, yaban mersini üretimi her yıl artıyor. Türkiye'nin yaban mersini üretiminin yüzde kırkından fazlasını karşılayan Bursa, üretimde birinci sırada yer alıyor. Bursa'nın İznik ilçesi, son dört yıldır İznik Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Maviyemiş Festivali ile bölgenin tanıtımına büyük katkı sağlıyor. Üreticileri bir araya getiren festival, her yıl daha fazla ilgi çekiyor. "ÜRETTİĞİMİZ MEYVENİN KİŞİ BAŞI MALİYETİ 150 TL CİVARINDA" İznik'te 10 dönümlük bir bahçede yaban mersini ve aronya üreten İznik Mavisi'nin kurucusu Eda Halıcı, “Ziraat Bankası’ndan aldığımız kredilerle bahçemizi kurduk. Ayrıca Tarım Bakanlığı’nın başlattığı proje kapsamında Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden fidan desteği aldık. Ancak şu anda üreticiye yeterince destek sağlanmıyor. Ürettiğimiz meyvenin kişi başı maliyeti 150 TL civarında. En büyük giderimiz işçi masrafları. İşçi masrafları her yıl değişiklik gösteriyor. Arz-talep ilişkisine göre kazançlar ve zararlar da değişiyor. Çiftçilerin yaşadığı en büyük sıkıntılardan biri de bu” dedi. “KÜÇÜK ÜRETİCİLERE DESTEK OLUNMASI GEREKİYOR” Ziraat mühendisi babasıyla birlikte üniversiteden sonra üreticiliğe başlayan Eda Halıcı, çiftçilerin yaşadığı zorlukları anlatarak, “Üreticilerin sorunları devlet eliyle düzeltilebilir. İlk olarak, düzensiz üretimin önüne geçilmelidir. Küçük üreticilere destek olunması gerekiyor. Küçük işletmeler, küresel firmaların altında eziliyor. Devletin alacağı önlemler dışında, tüketicileri yerel üreticilerden alışveriş yapmaya teşvik eden tanıtımlar yapılmalı. Marketler yerine yerel üreticilerden alışveriş yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu. ‘İKLİM KRİZİ, ÜRETİCİYİ ÇOK FAZLA ETKİLİYOR’ Dünya’da yaşanan iklim krizinden en çok çiftçilerin etkilendiğini vurgulayan Halıcı, “Bu yıl hava koşulları üretimimizi inanılmaz derecede etkiledi. Yaz aniden bastırdığı için hasat neredeyse 4 hafta önce başladı ve meyvelerimiz çok hızlı olgunlaştı. Hasat süremiz kısaldı ve bu da pazarlama konusunda bizi çok zor duruma soktu. Biz çiftçiler doğa ile işbirliği içindeyiz ve yaşadığımız en büyük zorluk maalesef iklim krizi. Kriz, üreticiyi çok fazla etkiliyor” şeklinde konuştu.

Virüse karşı dayanıklı: Üreticinin yüzü gülüyor! Haber

Virüse karşı dayanıklı: Üreticinin yüzü gülüyor!

Samsun'da bu yıl deneme olarak üretilen, hastalığa ve virüse karşı dayanıklı melez domatesler, üreticilerin yüzünü güldürüyor. 8'inci salkımını da sorunsuz bir şekilde veren domateslerden en az 2 kez daha hasat yapılması ümit ediliyor. Türkiye'nin birçok yerinde görülen rugosa virüs (kahverengi olgunluk virüsü) domates başta olmak üzere birçok tarımsal ürüne zarar veriyor. Antalya ve Samsun'da da domateslerde hatalığa neden olan virüs yüzünden üreticiler kâr elde edemezken, domates fiyatları da bu nedenle afaki rakamlara yükseliyor. Melez domates fide ve tohumlarını İtalya'dan ithal ederek Samsun'un 19 Mayıs ilçesinde üretmeye başlayan çiftçiler, büyük başarı sağladı. Geçen yıl ilk hasadın ardından hüsrana uğrayan çiftçiler bu yıl hastalığa karşı dayanıklı domatesler sayesinde şu anda 8'inci salkımlarını da sorunsuz bir şekilde aldıklarını ifade ettiler. “HİBRİT DOMATESLER HASTALIĞA YAKALANMIYOR, VERİMİ DE LEZZETİ DE ÇOK GÜZEL” Geçen yıl yerli domatesten kar elde edemedikleri için hibrit domatese yöneldiklerinin altını çizen seracılık yöntemiyle dometes üreten Ömer Sancak, “Çiftçilik, hayvancılık ve seracılık yapıyorum. Bu sene ilk kez hibrit domates ürettim. İtalya'dan bir firmadan tohumları aldık. Geçen yıl ürettiğim domateslerden verim olamadığım için bu yöntemi seçtim. Yerli domatesler hastalığa yakalanıp, virüsten yakamızı kurtaramıyorduk. Hibrit domateslerim çok iyi çıktı. Tonaj ve kalite olarak da çok verimliler. Alan da satan da memnun. Yerli ürün ektiğimde ilk hasatta güzel verim alıyorduk ama gün geçtikçe mantar hastalıkları ve virüse yakalanıyordu. Ayrıca dalda bekleme süresi de çok kısa oluyordu. Biz üreticilerin kar yapması için domatesin dayanıklı olması gerekiyor. Tam hasadın ortasında bizim domatesimiz bitiyor. Bu sene Allah'a şükür öyle olmadı. Bu domatesle biz 10 salkıma kadar domates alıyoruz. Önceki senelerde ise 5-6 salkımda sezonu bitiriyorduk. Bu sene şu anda 7-8 salkımdayız hiçbir hastalık yok. Çok memnun kaldık. Şu anda perakende olarak kilosunu 20 TL'den satıyorum. Fiyatlardan da şu anda memnunuz. Geçen sene ürünün yarısında domates bitti, hastalıktan dolayı. Biraz zarar ettik. Bu sene beklentimiz yüksek, yüzümüz gülüyor” dedi. "VİRÜSE VE HASTALIĞA DAYANIKLI DOMATES YETİŞTİRİYORUZ” Deneme üretimi yaptıkları domateslerin hastalığa yakalanmadığını belirten Ziraat Mühendisi Sadık Altay, “4 yıldır birçok tarımsal ürünün ıslahı için çalışmalar yürütüyoruz. Bu yıl 19 Mayıs ilçemizde dünyada yaygın olan bu rugosa virüs dediğimiz kahverengi olgunluk virüsüne karşı dayanıklı çeşitlerimiz var bu serada, şahit çeşitlerle beraber. Rugosa virüs domateslerde ciddi ürün kaybına, verim kaybına sebep oluyor. Bu da üreticiyi ciddi mağdur ediyor. Buradaki serada virüse dayanıklı salkım domates yetiştiriliyor. Salkım halinde hasat edilen bir çeşidimizde toleranslar yüksek, verimi oldukça iyi, meyve dayanımı da güzel ve raf ömrü uzun. Salkımın dışında burada beef çeşidinde virüse dayanıklı domates yetiştiriyoruz. Çiftçilerimiz üretimi ticari yaptığı için hastalık dayanımı, son yıllarda ön plana çıkan rugosa hastalığı, virüsü ciddi ürün kayıpları neden olduğu için şu an bütün üreticiler bu konuda arayış içinde. Biz de böyle bir yenilik yaptık, bölgemize getirdik. İnşallah çiftçilerimize gelecek yıl bunu ciddi olarak sunacağız” diye konuştu. “DOMATESLERİN GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMEDİ, MELEZ ÜRÜNLERDEN ELDE EDİLDİ” Yüksek dayanıklı domateslerin genetiği değiştirilmiş ürün olmadığını vurgulayan Altay, “Hibrit olarak üretilen salkım ve beef çeşidindeki domateslerimiz hiçbir ürün kaybımız yok. Kalitemiz çok iyi, tadı, aroması ve verimi çok yüksek. Dalda bekleme süresi uzun. Domateslerin hasat etmediğimiz sürece bile daldan düşmüyor. Bu da bize kolaylık sağlıyor. Ürünü para ettiği döneme kadar ağacında bekletebiliyoruz. Bu büyük bir avantaj tabii üretici için. Bu domates çeşitleri yurt dışından geliyor. Türkiye'de de Antalya'da ıslah istasyonumuz var. Çeşitlerimiz uzun yıllar çalışma sonucunda oluşuyor. Böyle melez çeşitlerimiz, F1 dediğimiz hibrit. Bunu ıslahçı, domates konusunda, dünya genelinde çalışan, dünyanın her yerinde ıslah projesi yürüten firmalar yapıyor. Üreticiler, her yıl tohum ya da fide alıp dikiyor. Şöyle bir takıntı oluşmasın. GDO'lu dolu ürün değil bunlar. Bunlar melez dediğimiz üründen. Yani bunun tohumundan tekrar domates üretebilirsiniz ama bu anneye, babaya, dedeye geriye doğru açılım gösterebilir. Üreticinin istediği pazar ürünü ise standart tek tip ürünü istiyor. Raf ömrü uzun, tezgahta bekleyebilen ondan dolayı her yıl yeni tohum alması gerekiyor. Ama yoksa bundan tohum alıp ekse üretebilir ama bu kaliteyi yakalayamaz. Bu tür ürün de çıkabilir içinde, bunun dışında da çıkabilir. O yüzden tohum alıp dikmesi veya fide alıp dikmesi daha mantıklı” şeklinde konuştu. Uzun süre bozulmadan dalda kalabilen domatesler, üretici tarafından satılacağı zaman salkımdan kopartılıp tüketiciyle buluşturuluyor.

İhracatın büyük bölümü Bursa'dan... Hasat başladı! Haber

İhracatın büyük bölümü Bursa'dan... Hasat başladı!

Bursa Orhangazi'de tarım sektörünün en önemli ürünlerinden olan patlıcan için hasat başladı. Orhangazi Kaymakamı Zafer Karamehmetoğlu, Tarım İl Müdürü İbrahim Acar ile birlikte Gemiç altında Samet Tüfekçioğlu'na ait Patlıcan tarlasında hasat törenine katıldı. Bu yıl Orhangazi ovasında 3 bin 200 dekar alanda patlıcan ekimi yapılırken, tahmini rekoltenin ise 12 bin 800 ton olması bekleniyor. Orhangazi'de patlıcan hasadı başladı. Orhangazi İlçe Tarım Müdürlüğü, İlçe Kaymakamı Zafer Karamehmetoğlu ve Bursa Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü İbrahim Acar'ın katılımı ile patlıcan bahçesinde hasat şenliği düzenledi. PATLICANIN HASAT SERÜVENİ Orhangazi'ye bağlı Gemiç Mahallesinde Samet Tüfekçioğlu'na ait yaklaşık 100 dönümlük Patlıcan tarlasında gerçekleşen hasat şenliğine Kaymakam Zafer Karamehmetoğlu, İl Tarım ve Hayvancılık Müdürü İbrahim Acar, Ziraat Odası başkanı Dinçer Dimrit, Orhangazi İlçe Tarım Müdürü Mehmet Çınar ile Tarım müdürlüğü çalışanları ve üreticiler katıldı. PATLICAN İHRACATININ BÜYÜK BÖLÜMÜ BURSA'DAN Törende konuşan Bursa Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Acar, diğer bir çok tarım ürününde olduğu gibi patlıcan üretiminde de Bursa'nın önemli bir yer tuttuğunu belirterek, patlıcan ihracatının yaklaşık yüzde 55'i Bursa'dan gerçekleştiriliyor dedi. Kaymakam Zafer Karamehmetoğlu ise Orhangazi'de 141 bin dekar ekili tarım alanında üretim yapıldığına dikkat çekerek bunun 90 bin dekarı zeytin. Geri kalan alanlarda ise bir çok ürün yetiştiriliyor. Bu da Orhangazi ovasının tarıma ne kadar elverişli olduğunu belirtti ve üreticilere bereketli sezon diledi. "TARLADA 10 TL İLE 12 TL ARASINDA ALICI BULUYOR" Öte yandan Orhangazi'de bu yıl 3 bin 200 dekar alanda patlıcan ekimi yapılırken, bu yıl beklenen rekolte ise 12 bin 800 ton civarında. Patlıcan Orhangazi'de şu anda tarlada 10 TL ile 12 TL arasında alıcı buluyor. Tören sonunda ise protokol üyeleri patlıcan tarlasında patlıcan topladı.

Bursa'da 10 yıl önce keşfedildi! İnegöl'ün gözde tarım ürünü oldu Haber

Bursa'da 10 yıl önce keşfedildi! İnegöl'ün gözde tarım ürünü oldu

Güçlü bir sanayi şehri olma özelliğinin yanında tarımsal değerleri ve bereketli topraklarıyla da adından söz ettiren yaban mersini 10 yıl önce keşfedilerek İnegöl'de yeni trend haline geldi. Son yıllarda ülkemizde de yurt dışında da talebin oldukça arttığı yaban mersini meyvesi, İnegöl’ün yeni marka değerleri arasında yerini aldı. İlk olarak 10 yıl önce önder çiftçilerin Tuzla Kırsal Mahallesinde deneme ekilişleri yaparak başladığı yaban mersini serüveni, her geçen gün yeni mavi yemiş tarlaları oluşmasıyla katlanarak gelişiyor. Bugün İnegöl’de 20 kırsal mahallede toplam bin 500 dekar alanda üretimi yapılan mavi yemiş üreticiler için önemli bir gelir kapısı oldu. PROTOKOLDEN HASADA DESTEK Sağlık anlamında ciddi faydaları olmasıyla birlikte ihracatta da güçlü bir ürün olan yaban mersininde Temmuz ayıyla birlikte hasat başladı. İnegöl Kaymakamı Eren Arslan, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Bursa İl Tarım Müdürü İbrahim Acar, AK Parti İnegöl İlçe Başkanı Mustafa Durmuş, İnegöl İlçe Tarım Müdürü Kamil Oruç ve meclis üyelerinin katılımıyla yapılan hasat etkinliğinde protokol üyeleri yaban mersini tarlalarında ürün topladı. HER GEÇEN YIL EKİLİŞ VE ÜRETİM ARTIYOR Yaban mersini tarlalarında açıklamalarda bulunan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, “Yaban mersini İnegöl için yeni ve kıymetli bir ürün. Şehrimizde bir 10 yıllık geçmişi var Yaban mersininin. Şu an Tuzla köyümüzdeyiz, burası İnegöl’ümüzün 1100 rakımlı bir köyü. Burada tamamen organik tarım yapılıyor. Daha önce Yaban mersini şehrimizde yetiştirilen bir ürün değildi. Mavi Yemiş olarak aslında bunu ifade etmemiz lazım. Çünkü tescili de bu yönde. Önder çiftçilerimizin denemeleriyle burada ilk ekilişler başladı. Sonrasında bizler de tüm paydaşlarımızla; belediyelerimiz, Tarım Müdürlüklerimiz, Ziraat Odalarımız, üniversitelerimizin destek ve katkılarıyla bu alanlara katkı sağlamaya çalıştık. Her geçen yıl da artık üretim artmaya devam ediyor. Tabi çiftçilerimiz gerçekten bu ürünlerimizin bakımlarını yapıyor, ilaç verilmiyor. Yaban mersini yüksek rakımlı yerlerde ve ph değeri yüksek alanlarda yetiştiriliyor. Bugün gerçekten çok büyük katma değer oluşturmaya başladı. Geçmiş yıllarda 6 ton, 30 ton gibi rakamlar konuşulurken bu yıl artık 100 ton verim bekliyoruz. Tarlalarda fidanlarımızın gelişimi ve büyümesiyle rekolte de artıyor” dedi. BU ÜRÜN İNEGÖL İÇİN BİR KIYMET İFADE EDİYOR Yaban mersininin üreticiler için yeni bir geçim kaynağı olduğuna da dikkat çeken Taban, “Sağlık yönüyle de çok kıymetli bir ürün. İhracatı yapılan bir ürün. Şu anda da şehrimizde yaklaşık bin 500 dönüm alanda ekiliş var. Bu rakam giderek her geçen yıl artıyor. Çiftçilerimiz ürünün burada yetiştiğini gördükçe Yaban mersini ekenler artıyor. Bizler de İnegöl Belediyesi olarak üreticilerimize ücretsiz toprak analizi desteği sağlıyoruz. Dolayısıyla bu ürün artık İnegöl için bir kıymet ifade ediyor” diye konuştu Yaban mersininden pek çok ürün yapıldığını belirten Taban, “Ürünün yaşını toplayıp doğrudan pazara satabiliyoruz. İnegöl yaban mersini haricinde de meyve üreten, meyvecilikte iddialı bir şehir. Biz ürünlerimizi daha katma değerli hale getirmek için bir kurutma tesisi kurduk. Yaban mersinini de yine kurutulmuş halde satıyoruz. Aynı zamanda yaban mersiniyle çeşitli lezzetler üreterek bir katma değer sağlamış oluyoruz. Reçeli, tatlıları, içecekleri, lokumu, keki gibi pek çok ürünle daha katma değerli hale geliyor yaban mersini. İnegöl için önemli bir ürün olmaya devam edecek” şeklinde konuştu. İnegöl Belediyesi'nin üreticiye her zaman destek olacağını ifade eden, “Belediyelerimiz özellikle fidan destekleri noktasında bu gibi yeni ürün ekilişlerine destek sağlıyorlar. Doğru yerde doğru üretimi yapmak için de toprak analizi desteği veriyoruz. Yine Üreten Çiftçiler Kooperatifimizle bu alanda çeşitli katkı ve desteklerimiz var. Tesisler kuruyoruz” dedi. İNEGÖL 8.7 MİLYAR LİRA TARIM GELİRİ ELDE ETTİ Kaymakam Eren Arslan ise “İnegöl ülkemiz için de katma değer üreten kıymetli bir şehir. İnegöl’ümüz köftesiyle, sanayisi ve mobilyasıyla daha çok bilinse de çok ciddi bir tarım şehri İnegöl. 8,7 milyar TL tarım geliri elde eden bir bölge. Aynı zamanda tarımda çeşitliliğin olduğu, buğdaydan tutun da ayçiçeğine, meyve üretimine, sebze üretimine kadar çok geniş bir deseni var. Son yıllarda da Kaymakamlığımızın, Büyükşehir ve İnegöl Belediyelerimizin, Ziraat Odamızın ve tüm diğer paydaşlarımızın katkılarıyla alternatif ve gelir getirici ürünler üzerinde yapılan çalışmalarla şu an bulunduğumuz Tuzla köyümüzde yaban mersini üretimi yapılmakta. Her yıl üretim hem alan olarak hem rekolte olarak artarak devam ediyor. Şu anda İnegöl’de 20’den fazla mahallemizde mavi yemiş üretimi yapılıyor. Bu ürünler sadece iç piyasaya değil ihracata da gidiyor. Hem yaş hem kuru meyve olarak tüketimi mümkün” diye konuştu.

Bursa'da 71 dönümde buğday hasadı başladı Haber

Bursa'da 71 dönümde buğday hasadı başladı

Ekolojik tarım uygulamalarıyla örnek çalışmalar yapan Nilüfer Belediyesi, bu yıl hasat çalışmalarına buğday ile başladı. Bu yıl Nilkoop iş birliği ile 71 dönümde buğday eken Nilüfer Belediyesi, ilk hasadı Karacaoba Mahallesi’nde yaptı. Hasada Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir de katıldı. Yerel tohumlarından kimyasal ilaç kullanılmadan doğal yöntemlerle elde edilen buğdaylar, hasat edildi. Nilüfer Belediyesi'nin ekolojik şartlarda tarım politikası çerçevesinde üretilen buğdaylar, daha sonra taş değirmenlerde öğütülerek un haline getirilecek. Elde edilen unlar, Hasanağa Gıda Merkezi'nde erişte, kuskus ve tarhana gibi geleneksel ürünlerin yapımında kullanılacak. Nilüfer Bostan Satış Noktaları’nda hem üretilen bu ürünler hem de paketlenen tam buğday unları halkın satışına sunulacak. Buğday hasadına katılan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Nilüfer Belediyesi olarak tarıma teşvik için çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Nilüfer Belediyesi olarak kırsal mahallelerdeki arazilerde Nilkoop iş birliğiyle buğday, nohut, ayçiçeği, dane mısır ve kuru fasulye üretimi yaptıklarını belirten Özdemir, üretimde yerel tohum kullandıklarını söyledi. Elde ettikleri hasadın bir kısmını gelecek yıllara tohum olarak aktardıklarını ifade eden Özdemir, “Nilüfer Belediyesi toplam 71 dönüm alanda buğday ekimi yaptı. Bugün hasatların başlamasının keyfini yaşıyoruz. Gayet verimli bir dönem geçirdik. İlaç kullanmadan buğday üretimi yapıyoruz. Böylece sağlıklı gıdaya vatandaşlarımızın erişimlerini sağlıyoruz. Bölgede ilaç kullanmadan üretim yapılacağını da çiftçimize göstermiş oluyoruz. Bu nedenle de kıymetli. İlaç kullanmadığımız için doğaya çevreye dost üretim yapıyoruz” dedi. Kırsal tarımı her alanda destekleyeceklerini söyleyen Özdemir, “Nilüfer’in köylüsü yine Nilüfer’in efendisi olacak diyoruz. Hem ekimlerini çoğaltacağız, hem de çiftçinin üretimini güçlendirmek için destek, örgütlenme, teknik ve ürün desteği vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.