Hava Durumu

#Füze

Bursa Hayat Gazetesi - Füze haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Füze haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

En uzun menzilli füze ve menzilli füze hakkında her şey Haber

En uzun menzilli füze ve menzilli füze hakkında her şey

En uzun menzilli füze, teknoloji ve tasarıma bağlı olarak değişiklik gösterebilir, ancak genel olarak kıta ötesi balistik füzeler, en uzun menzil kapasitelerine sahip olanlardır. Füze sistemlerinin menzil kapasiteleri, kullanılan yakıt türü, tasarım özellikleri ve navigasyon teknolojisi gibi birçok faktöre bağlıdır. Askeri strateji ve uluslararası güvenlik açısından, bu tür füze sistemlerinin gelişimi ve kontrolü önem arz etmektedir. En Uzun Menzilli Füze: 2024 itibarıyla, en uzun menzilli füzelerden biri R-36M (Satan) füzesi olarak bilinir. Sovyetler Birliği tarafından geliştirilen bu balistik füze, çeşitli versiyonlarıyla yaklaşık 16,000 km'ye kadar menzil kapasitesine sahiptir. Ancak, bu tür bilgiler zamanla değişebilir ve yeni teknolojiye sahip füzeler piyasaya sürülebilir. R-36M'nin yanı sıra, ABD'nin LGM-30 Minuteman III ve diğer ülkelerin balistik füzeleri de uzun menzil kapasitelerine sahiptir. Menzilli Füze Türleri ve Özellikleri: Balistik Füzeler: Kıta Ötesi Balistik Füzeler (ICBM): Yüksek menzil kapasitelerine sahip füzeler olup, genellikle 5,500 km'den fazla menzil sunar. Örnek: R-36M, LGM-30 Minuteman III.Orta Menzilli Balistik Füzeler (MRBM): Yaklaşık 1,000-5,500 km menzil sunar. Örnek: Pershing II.Kısa Menzilli Balistik Füzeler (SRBM): 300-1,000 km menzil sunar. Örnek: Scud. Kruvazör Füzeler: Denizden Karaya Füzeler: Örneğin, Tomahawk, yaklaşık 1,600 km menzil kapasitesine sahiptir. Hava-Satış Füzeler: Hava savunma sistemleri için tasarlanmış ve hava araçları tarafından taşınan füzeler olup, menzil kapasiteleri genellikle daha kısa olabilir. Örnek: AGM-158 JASSM, yaklaşık 370 km menzil sunar. Anti-Kara Füzeleri: Küresel Füze Sistemleri: Özellikle uzayda hareket eden füzeler ve lazer sistemleri gibi yenilikçi teknolojilerle geliştirilen füze sistemleri, çok daha uzun menzil kapasitelerine sahip olabilir. Füze Menzil Kapasitesinin Belirleyici Faktörleri: Yakıt Türü ve Kapasitesi: Füzenin menzili, taşıdığı yakıt miktarına ve türüne bağlıdır. Daha büyük yakıt tankları, daha uzun menzil sağlar. Füze Tasarımı ve Aerodinamik Yapı: Füzenin aerodinamik yapısı, menzilini etkiler. Daha verimli tasarımlar, daha uzun mesafeleri kapsar. Hedefleme ve Navigasyon Teknolojisi: Modern füzeler, hedefleme ve navigasyon sistemleri sayesinde daha uzun mesafelerde hassasiyetle vurma kapasitesine sahiptir. İkincil Kademeler: Bazı füzeler, menzil kapasitelerini artırmak için birden fazla aşama kullanır. Yük Kapasitesi ve Başlık Tipi: Füzenin taşıyabileceği yük ve başlık türü de menzil üzerinde etkili olabilir.

Dr. Polat: Haber

Dr. Polat: "İsrail ABD'siz İran'a savaş açamaz"

Orta Doğu’da yaşananları değerlendiren Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "Orta Doğu son dönemlerde yine ciddi krizlerle karşı karşıya gelmiş durumda. Özellikle İran ile İsrail arasındaki kriz, kronikleşmiş bir hal almaya başladı. Bu tür rekabetlerde aktörlerin karşısına üç farklı seçenek çıkar. Birincisi aktörlerden biri karşı tarafa blöf yapar, karşı taraf ise geri adım atarak bir saygınlık veya stratejik kayıp yaşamakla birlikte krizin son bulmasına imkan tanır. İkinci seçenekte ise, aktörler karşılıklı olarak bir geri adım atma durumu tercih ederler, bu durumda da kriz kendiliğinden son bulur. Son olarak üçüncüsünde ise, aktörler mevcut pozisyonlarından taviz vermezler. Daha sert adımlar atmaya başlarlar. Bu da kaçınılmaz olarak aktörler arasında bir savaşa yola açarlar" dedi. "İRAN VE İSRAİL KRİZİ, DAHA DA TIRMANARAK BİR SAVAŞA YOL AÇMASI KISA VADEDE MÜMKÜN DEĞİL" Bu 3 senaryo üzerinden İran-İsrail ilişkisini değerlendiren Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "İran ve İsrail arasındaki ilişkilerde ilk senaryonun gerçekleşmeyeceğini çok net bir şekilde söyleyebiliriz. Her iki tarafta geri adım atma niyetinde değil. Bunu hem İsrail’in Şam’daki büyükelçilik saldırısında gördük. Hem de İran’ın İsrail’e misilleme olarak insansız hava araçları ve balistik füzelerini kullanarak yaptığı saldırıda net bir biçimde gördük. Dolayısıyla iki tarafta geri adım atma niyetinde değil. İkinci seçeneği bir tarafa bırakacak olursak, üçüncü seçenekteki gibi tarafların krizi daha da tırmandırarak bir savaşa yol açması ise kısa vadede mümkün olmayacak gibi görünüyor" ifadelerine yer verdi. "İSRAİL'İN ABD’SİZ İRAN’A SAVAŞ AÇMASI MÜMKÜN DEĞİL" İran tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında İran’ın net bir biçimde İsrail’e doğrudan savaşmak gibi bir niyetinin olmadığını belirten Polat, "Diğer taraftan İsrail ise İran ile savaşma konusunda o kadar isteksiz değil. Ancak bunun da bazı şartları var. İsrail, Amerika’nın bölgeye dahil olarak İran’a yönelik bir operasyon yapılma taraftarıdır. Ancak ABD cephesine bakıldığında ise hem bu yıl içerisinde yapılması planlanan seçimlerin başkan üzerindeki baskısı, hem de Amerika’nın uzun yıllardır yaklaşık 15 yıldır Orta Doğu'ya doğrudan angaje olmamak gibi bir stratejik yaklaşımı söz konusudur. Bu opsiyonu da kısa vadede pek mümkün kılmıyor. Dolayısıyla önümüzde tek bir seçenek kalıyor. Bu aşamada aktörlerin krizi yavaş yavaş iki tarafın da geri adım atarak sonlandırmasını bekliyoruz. Mevcut durumda bu senaryonun gerçekleşme ihtimalini yüksek görüyorum. Özellikle İran ile İsrail arasındaki kriz kronikleşmeye başladı diyebiliriz" dedi. "TÜRKİYE, ORTA DOĞU’DA MÜMKÜN MERTEBE KRİZLERİN BARIŞÇIL BİR BİÇİMDE ÇÖZÜMLENMESİNİ ARZULUYOR" Türkiye'nin, 7 Ekim’den beri bölgesel krizlerin artık bir noktada durması gerektiği yönünde bir politika benimsemiş durumda olduğunu ifade eden Polat, "Malum, son 15 yıldır Orta Doğu’da yoğun bir rekabet söz konusu bölgesel aktörler arasında. Buna bir de devlet dışı silahlı aktörler ve başarısız devletler eklenmiş durumdadır. Dolayısıyla Orta Doğu, 2000 yıllarının başından 2010 yıllarına kadar olan kısmen istikrarlı dönemini özlemiş durumdadır. Dolayısıyla Türkiye, ne İran-İsrail arasında, ne de İsrail-Hamas arasında böyle bir çatışmanın devamlılığı yönünde bir politika arzulamıyor. Türkiye, Orta Doğu’da mümkün mertebe krizlerin barışçıl bir biçimde çözümlenmesini arzuluyor. Bu çerçevede de girişimlerini sürdürüyor. Türkiye’nin kendi çıkarları açısından da bu oldukça önemli. Aksi takdirde, çeşitli insani krizler, terör örgütlerinin yeniden palazlanması gibi veya başarısız devletlerin ortaya çıkması gibi Türkiye’nin güvenliğini yanından ilgilendiren başka kriz alanları ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye, bu tür krizlerin daha barışçıl yollarla çözümü için mücadele ediyor" şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.