Hava Durumu

#Faiz

Bursa Hayat Gazetesi - Faiz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Faiz haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa ekonomisinin nabzı: Firmalar yıl sonu faiz indirimi bekliyor Haber

Bursa ekonomisinin nabzı: Firmalar yıl sonu faiz indirimi bekliyor

Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD), Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirdiği İktisadi Yönelim Anketi sonuçlarını açıkladı. Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Özdemir’in katkılarıyla yapılan ankette, firmalar yıl sonunda faiz indirimi beklediklerini belirttiler. ARZULANAN DÜŞÜŞ HENÜZ GERÇEKLEŞMEDİ Anket sonuçları, Türkiye ekonomisindeki sıkı para politikaları ve mali disiplin önlemlerinin etkisiyle enflasyonun 2024’ün ikinci yarısından itibaren düşmeye başlayacağına dair umutların sürdüğünü gösteriyor. Ancak yılın son çeyreğine girilirken iktisadi faaliyetlerde belirgin bir yavaşlama yaşandığı ve yıllık TÜFE enflasyonunun %50'nin altına düşmesine rağmen arzulanan düşüşün henüz gerçekleşmediği ifade ediliyor. ILIMLI BİR İYİLEŞME GÖZLEMLENİYOR Ankete katılan firmalar, mevcut ekonomik koşullarda çok az da olsa ılımlı bir iyileşme gözlemlendiğini, imalat sanayinde ise bu iyileşmenin daha belirgin olduğunu vurguladılar. Önümüzdeki üç ayda üretim hacimlerinde artış beklentisi bulunmakla birlikte, istihdam düzeyinde bir durağanlık yaşanacağı öngörülüyor. BUSİAD BAŞKANI ANKET SONUÇLARINI DEĞERLENDİRDİ BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, anket sonuçlarını değerlendirerek, enflasyonun beklenildiği gibi düşmediğini ve faiz indirimlerinin tekrar enflasyonu hararetlendirme riski taşıdığını belirtti. Küçükkayalar, "Zorlu bir kışa girdiğimiz açık. Umalım ki hem ülkemizin karar alıcıları hem de şirket yöneticilerimiz bu kış şartlarına göre yol haritalarını doğru belirlesinler" ifadelerini kullandı. Bu yıl sonu itibarıyla firmaların makine-teçhizat yatırımlarında azalma, ancak imalat sanayinde sınırlı bir iyileşme bekleniyor. İhracat siparişlerinde de küçük bir artış öngörülüyor, ancak genel olarak ihracat seviyesinin sabit kalması bekleniyor. Firmaların faiz ve kur risklerine dair algılarında da artış gözlemleniyor. Sonuç olarak, Bursa'daki firmalar yıl sonu için faiz indirimine dair umutlarını korurken, ekonomideki belirsizliklerin de devam ettiğini kaydediyor.

Merkez Bankası faiz kararını açıkladı Haber

Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

TCMB'den faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, Yaşar Fatih Karahan başkanlığında toplanan Kurul'un, politika faizinin yüzde 50'de sabit kalmasına karar verdiği bildirildi. Haziran ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin belirgin bir zayıflama kaydettiği belirtilen duyuruda, "Öncü göstergeler temmuz ayında aylık enflasyonun, para politikasının görece etki alanı dışında kalan yönetilen-yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları ile işlenmemiş gıda fiyatlarındaki arz yönlü gelişmeler neticesinde geçici olarak artacağına işaret etmektedir." ifadelerine yer verildi. Duyuruda, buna karşın, ana eğilimdeki yükselişin nispeten sınırlı kalacağının öngörüldüğü kaydedilerek, yakın döneme ilişkin göstergelerin yurt içi talebin, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte, yavaşlamaya devam ettiğini teyit ettiği belirtildi. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılığın, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatlarının enflasyonist baskılarını canlı tuttuğu vurgulanan duyuruda, Kurul'un enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip ettiği bildirildi. Duyuruda, parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği belirtilerek, şunlar kaydedildi: "Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir." Kredi büyümesi ve kompozisyonu göz önünde bulundurularak makro finansal istikrarı ve parasal aktarım mekanizmasını destekleyecek şekilde yabancı para kredilere yönelik ek önlemlerin alındığı ifade edilen duyuruda, kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizmasının ilave makro ihtiyati adımlarla desteklenmeye devam edileceği aktarıldı. Duyuruda, "Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları, gerektiğinde çeşitlendirilerek etkin şekilde kullanılacaktır. Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir." değerlendirmelerine yer verildi. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergelerin yakından takip edileceği ve Kurulun fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacağı vurgulanan duyuruda, "Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır. Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti 5 iş günü içinde yayımlanacaktır." ifadeleri kullanıldı.

TCMB'nin faiz kararı sonrası PPK toplantı özeti yayımlandı Haber

TCMB'nin faiz kararı sonrası PPK toplantı özeti yayımlandı

TCMB Para Politikası Kurulunun 27 Haziran'daki toplantısına ilişkin özet yayınlandı. Özette, küresel büyüme görünümü yılın ilk çeyreğinde sınırlı bir iyileşme gösterirken, iş gücü piyasalarındaki sıkılığın devam ettiği bildirildi. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024'te yüzde 2 artarak 2023'teki yüzde 1,8'in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceği tahmin edildiği ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceğinin değerlendirildiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi: "Gelişmiş ülkelerin birinci çeyrek büyüme verileri iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanmayı desteklerken, öncü göstergeler söz konusu toparlanmanın daha çok hizmet sektörü kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. ABD ekonomisi büyüme eğilimi diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Jeopolitik gelişmeler ve enflasyonda kalıcı düşüş sağlamak amacıyla sürdürülen sıkı para politikaları 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir. Çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyeleri, küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etmektedir. 2023 yılında enflasyonda görülen keskin düşüşe rağmen birçok ülkede, özellikle hizmet enflasyonundaki katılık dikkat çekmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, bazı gelişmiş ülke merkez bankaları da faiz indirim süreçlerine başlamışlardır. Ancak, enflasyonda gözlenen katılık, jeopolitik gelişmeler ve emtia fiyatlarına ilişkin risklerin devam etmesine bağlı olarak, merkez bankalarının faiz indirimlerinde temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan gelişmiş ülkelerin büyüme ve enflasyon görünümleri ile para politikalarına yönelik beklentiler farklılaşmaya devam etmiş, artan küresel belirsizlik ile birlikte risk iştahı ve GOÜ’lere yönelen portföy akımları son dönemde dalgalı bir seyir izlemiştir." "TÜRK LİRASI KREDİ BÜYÜMESİNDEKİ YAVAŞLAMA DEVAM ETMİŞ, YP KREDİ BÜYÜMESİ GERİLEMİŞTİR" Özette, yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirası varlıklara yönelimiyle piyasada oluşan likidite fazlasının, zorunlu karşılıkların artırılmasıyla birlikte 24 Mayıs sonrasında yerini çoğunlukla likidite açığına bıraktığı ancak bu dönemde likidite gelişmeleri ve Dövizden Dönüşümlü KKM hesaplarından Türk lirası mevduata geçen hesaplarda faizlerin belirgin şekilde gerilemesinin Türk lirası mevduat faizleri üzerinde etkili olduğu bildirildi. Türk lirası mevduat faizlerinin, 24 Mayıs haftasından bu yana 191 baz puan azalarak, 21 Haziran itibarıyla yüzde 56,15 seviyesinde gerçekleştiği aktarılan özette, "Aynı dönemde Türk lirası ticari kredi faizleri 43 baz puan artışla yüzde 63,13 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel tarafta, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 44 baz puan azalarak yüzde 76,50 olarak gerçekleşirken; konut kredisi faizleri, yatay seyrini sürdürerek yüzde 44,58 seviyesinde oluşmuştur. Taşıt kredisi faizleri ise son dönemde kampanyalı satışların azalması ile 21,41 puan yükselerek 21 Haziran itibarıyla yüzde 55,31 olmuştur." denildi. Özette, parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği ifade edilerek, şu değerlendirilmelere yer verildi: "Atılan parasal ve miktarsal sıkılaşma adımlarının etkisi ile Türk lirası kredi büyümesindeki yavaşlama devam etmiş, YP kredi büyümesi gerilemiştir. Bu kapsamda, bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 17 Mayıs haftasından bu yana artarak yüzde 1,44 seviyesinden 21 Haziran itibarıyla yüzde 2,91 seviyesine gelmiştir. Söz konusu orandaki artış temelde ihtiyaç kredisi büyüme oranının yüzde 2,70'den yüzde 3,48'e ve bireysel kredi kartları bakiyesinin yüzde 1,12'den yüzde 3,36 seviyesine yükselmesinden kaynaklanmaktadır. 21 Haziran itibarıyla, konut ve taşıt kredilerinin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması sırası ile yüzde 0,41 ve 1,18 olarak gerçekleşmiştir. Türk lirası ticari krediler sınırlı ölçüde büyümeye devam etmiş ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 1,01 olarak gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, getirilen sınırlamaların etkisi ile yüzde 4,88'den yüzde 4,13'e gerilemiştir. 28 Haziran 2024 tarihinde yapılan düzenlemelerle kaldıraç oranına göre ilave zorunlu karşılık tesisi uygulaması sonlandırılarak makroihtiyati çerçevede sadeleşme adımları devam etmiştir. Ayrıca, piyasa mekanizmasının işlevselliğinin artırılması amacıyla ticari kredilerde erken kapama durumunda bankalarca uygulanabilecek azami ücretlerde değişikliğe gidilmiştir. Yapılan değişiklikle erken kapama ücretinin, kredi faizinin seviyesi ve kalan vadesine duyarlı bir yöntemle belirlenerek ticari kredi fiyatlamalarının daha sağlıklı oluşabilmesi amaçlanmıştır. Böylece, dezenflasyon sürecine ilişkin beklentilerin uzun vadeli ticari kredi faizlerine aktarımı desteklenmiştir." TCMB'nin brüt uluslararası rezervlerinin, önceki PPK toplantı haftasından bu yana 5,38 milyar dolar artarak 21 Haziran 2024 itibarıyla 147,6 milyar dolar seviyesine yükseldiği belirtilen özette, Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) önceki PPK toplantı haftasından bu yana sınırlı bir miktarda artarak 26 Haziran 2024 itibarıyla 279 baz puan seviyesine yükseldiği kaydedildi. "GÖSTERGELER YURT İÇİ TALEBİN, HALEN ENFLASYONİST DÜZEYDE OLMAKLA BİRLİKTE, YAVAŞLADIĞINI TEYİT ETMEKTEDİR" Özette, Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığının 26 Haziran 2024 itibarıyla yüzde 14,52 seviyesine yükselirken, 12 ay vadeli kur oynaklığının yüzde 24,25 seviyesine çıktığı ifade edilerek, "Önceki PPK toplantı haftasından bu yana 3,03 milyar dolar Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına giriş ve 1,69 milyar dolar hisse senedi piyasasından çıkış olmak üzere toplam 1,33 milyar dolar net portföy girişi gerçekleşmiştir." denildi. 2024'ün ilk çeyreğinde iktisadi faaliyetin güçlü seyrettiği bildirilen özette, şu ifadelere yer verildi: "Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verileri, özel tüketimin büyümeye yıllık bazdaki katkısının azalmakla birlikte halen yüksek seyrettiğine işaret etmiştir. Öte yandan, net ihracat 2022 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana ilk kez yıllık büyümeye pozitif katkı vermiştir. Çeyreklik bazda ise, aynı dönemde özel tüketimin artışı bir miktar yavaşlamış, net ihracatın büyümeye pozitif katkısı ise önceki çeyreğe kıyasla artış kaydetmiştir. Bu çerçevede, yılın ilk çeyreğinde ücret artışları, firmaların ilave kampanyaları ve öne çekilen talebin etkisiyle yurt içi talep dirençli seyretmiş, net ihracatın katkısı ise hem yıllık hem çeyreklik bazda pozitif gerçekleşmiştir. Böylelikle, büyümenin kompozisyonu açısından daha dengeli bir talep görünümü izlenmiştir. Yakın döneme ilişkin göstergeler yurt içi talebin, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte, yavaşladığını teyit etmektedir. Nisan ayında perakende satış hacim endeksi, aylık ve çeyreklik bazda düşüş kaydetmiştir. Aynı dönemde, ticaret satış hacim endeksinde daha yüksek oranlı bir düşüş gerçekleşmiş, perakende ticaretin yanı sıra endeksin diğer iki ana kalemi olan motorlu taşıtların ticareti ve toptan ticarette de azalış izlenmiştir. İlk çeyrekte ılımlı artış gösteren hizmet üretim endeksi, nisan ayında aylık bazda düşüş kaydetmiştir. Haziran ayı itibarıyla imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinde çeyreklik bazda azalış olduğunu göstermektedir. Firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler de iç talepte ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret etmektedir. Diğer yandan, ikinci çeyrekte iki bayram tatili ve bunlarla bağlantılı idari izinler kaynaklı köprü günlerinin yer alması, talepteki yavaşlamanın seviyesi hakkında net bir görüntü alınmasını zorlaştırmaktadır. Kartla yapılan harcamalar nisan ayında azalırken, mayıs-haziran dönemi dâhil edildiğinde kart harcamalarının çeyreklik bazdaki artışını, hız kesmekle birlikte, sürdürdüğü gözlenmiştir. Diğer taraftan, mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatı, mayıs ayında düşmekle birlikte halen seviye olarak bir önceki yıl ve 2024 yılı ilk çeyrek ortalamasının üzerinde seyretmektedir. Bu çerçevede, daha yakın döneme ilişkin göstergelerle birlikte tüketim göstergelerine bir bütün olarak bakıldığında, talebin Enflasyon Raporunda öngörülen ölçüde yavaşlamıyor olabileceği değerlendirilmektedir." "İMALAT SANAYİ FİRMALARININ GELECEĞE YÖNELİK İSTİHDAM BEKLENTİLERİNDE DÜŞÜŞE İŞARET ETMEKTEDİR" Özette, nisanda sanayi üretim endeksinin, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 4,9, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 0,7 oranında gerilediği ve çeyreklik bazda da sanayi üretiminin yüzde 4,2 oranında azaldığı kaydedilerek, şunlara değinildi: "Nisan ayında Ramazan Bayramı tatilinin idari kararla uzatılması sonucu gerçekleşen köprü günlerinin de aylık bazdaki azalışta etkili olduğu değerlendirilmektedir. İlave olarak, önceki aylarda yüksek artış kaydetmiş olan tipik olarak yüksek oynaklık sergileyen sektörlerin üretimindeki telafi niteliğindeki düşüşler de aylık bazda sanayi üretimini aşağı çekmiştir. Söz konusu etkiler dışlandığında, sanayi üretiminin ana eğiliminin genel endeksin ima ettiğinden daha kuvvetli olduğu değerlendirilmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise haziran ayında aylık bazda 0,4 puan azalışla yüzde 76,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Nisan itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 0,5 oranında artarak 32,6 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı sınırlı artış kaydetmiş, işsizlik oranı ise 0,2 puan gerileyerek yüzde 8,5 düzeyinde gerçekleşmiştir. Anket göstergeleri ise, imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir." Nisan ayında cari işlemler açığının aylık bazda 5,3 milyar dolar olarak gerçekleştiği, yıllıklandırılmış olarak ise sınırlı bir artışla 31,5 milyar dolara yükseldiği aktarılan özette, söz konusu gerçekleşmede altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki artışın etkili olduğu ifade edildi. Özette, enerji dış ticaret açığındaki iyileşme eğiliminin yavaşlamakla birlikte sürdüğünün gözlendiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi: "Altın dış ticaret açığı ise önceki aya kıyasla nispeten yatay seyretmiştir. Bu dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası bir önceki aya göre sınırlı düşüş kaydetmiştir. Geçici dış ticaret verileri, mayıs ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatta artışa, ithalatta ise düşüşe işaret etmiştir. Altın ithalatı mayıs ayında tarihsel ortalamalarının üzerinde kalmaya devam ederken, yıllıklandırılmış olarak 22 milyar dolar civarına gerilemiştir. Nisan ayında bayram tatili kaynaklı takvim etkileri nedeniyle artan tüketim malları ithalatı ise mayıs ayında azalmıştır. Mayıs ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri haziran ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta görece yatay bir seyir ile ithalatta azalış ima etmektedir. Tüketim malı ithalatının seyri, parasal sıkılaştırmanın iç talep üzerindeki etkilerinin değerlendirilebilmesi açısından, çeşitli diğer göstergeler ile beraber yakından takip edilmektedir. Cari açığın finansmanı tarafında ise, bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, nisan ayında yüzde 125 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yüzde 97 civarında olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bir önceki aya benzer seyrettiği gözlenmektedir." Özette, tüketici fiyatlarının mayıs ayında yüzde 3,37 arttığı, yıllık enflasyonun 5,65 puan yükselişle yüzde 75,45 olduğu anımsatıldı. Yıllık tüketici enflasyonundaki baz etkisi kaynaklı belirgin artışa karşın, bu dönemde çekirdek B ve C göstergelerinin yıllık değişimlerinin ana endekse kıyasla daha ılımlı bir seyir izlediği belirtilen özette, meskenlerde doğal gazda ilk 25 metreküpün bedelsiz olarak kullandırılması uygulamasının sona ermesinin mayıs ayı manşet enflasyonunu 0,64 puan yukarıya çektiği, söz konusu etki arındırıldığında aylık tüketici enflasyonunun sınırlı bir iyileşme kaydettiği aktarıldı. Mayıs ayında hizmet grubunda aylık fiyat artışının yüksek seyretmeye devam ettiği, bu grupta özellikle kira, lokanta-otel ve eğitim kalemlerinin etkisinin hissedildiği vurgulanan özette, şu ifadeler yer aldı: "Mayıs ayında, aylık enflasyon temel mal grubunda sezon geçişine bağlı olarak giyim ve ayakkabıda artarken, dayanıklı mal grubunda yavaşlamıştır. Gıda grubunda aylık fiyat artışı sebze fiyatları öncülüğünde gerileyen işlenmemiş gıda grubunun etkisiyle yavaşlamıştır. Öte yandan, işlenmiş gıda grubunda aylık enflasyon birikmiş maliyet baskıları sonucu ekmek-tahıllar ile süt ve süt ürünleri öncülüğünde güçlenmiş, bu dönemde kırmızı et fiyat artışlarının işlenmiş et ürünlerine olan yansıması sürmüştür. Enerji fiyatları, uluslararası enerji fiyatlarındaki gelişmeleri takiben akaryakıt ve tüp gaz fiyatlarında kaydedilen düşüşlere karşın, 25 metreküp bedelsiz doğal gaz kullanımı uygulamasının sona ermesinin etkisiyle mayıs ayında önemli ölçüde (yüzde 4,91) yükselmiştir." Özette, aylık enflasyonun ana eğilimindeki zayıflamanın mayıs ayında geçici bir kesintiye uğradığı kaydedildi. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle B ve C endekslerinin aylık artış oranlarının sırasıyla yüzde 3,2 ve yüzde 3,4 seviyelerinde gerçekleşerek önceki aya kıyasla bir miktar artış gösterdiği belirtilen özette, "B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış üç aylık ortalama artışlar ise, sırasıyla yüzde 3,2 ve yüzde 3,4 ile bir önceki aya kıyasla gerileyerek zayıflama eğilimini sürdürmüştür. Mayıs ayında fiyat artışları; B endeksini oluşturan gruplardan temel mal ve hizmet gruplarında yataya yakın seyrederken, işlenmiş gıdada yükseliş kaydetmiştir. Bu dönemde Medyan, SATRIM ve diğer ana eğilim göstergeleri ile yayılım endeksi de sınırlı bir miktarda artış göstermiştir." ifadelerine yer verildi. Özette, hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatlarının enflasyonist baskıları canlı tuttuğu aktarıldı. Hizmet sektöründe hakim olan fiyatlama davranışının önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olduğu belirtilen özette, şu bilgilere yer verildi: "Yıllık enflasyon mayıs ayında, temel mal grubunda yüzde 56,5 olurken, hizmet sektöründe yüzde 95,9 ile yaklaşık 40 puan yukarıda gerçekleşmiştir. Ayrıca, hizmet sektörüne ait yayılım endeksi mayıs ayında tarihsel ortalamasının yaklaşık yüzde 40’ı kadar üzerinde seyrederek, artışların sektör geneline yayılmaya devam ettiğini göstermektedir. Bu bakımdan, yakın dönem tüketici enflasyonu gerçekleşmeleri dikkate alındığında, belirli hizmet kalemlerinde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riski bulunmaktadır. Mayıs ayı özelinde kira, lokanta-otel ve eğitim kalemleri fiyat artışları ile öne çıkan sektörler olmuştur." "KİRA ARTIŞINI YÜZDE 25 İLE SINIRLAYAN REGÜLASYONUN YAKIN GELECEKTE YÜRÜRLÜKTEN KALKACAK OLMASININ KİRA ENFLASYONUNA ETKİSİ DE YAKINDAN TAKİP EDİLECEKTİR" Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergelerin yeni ve yenilenen sözleşmelerde kira artış oranının, tüketici fiyat endeksindeki mevcut yıllık kira seviyesinin altında olmakla birlikte nispeten yüksek seyrettiğine işaret ettiği bildirilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi: "Ayrıca, göstergeler aylık kira artış oranının haziran ayında, kontrat güncelleme oranında beklenen artışın etkisiyle bir miktar yükseleceğini ima etmektedir. Öte yandan, konut fiyatları yıllık artışı nisan ayı itibarıyla yüzde 48,4 seviyesine gerileyerek, reel olarak azalışını sürdürmüş, mevsimsel etkilerden arındırılmış veriler de bu kalemdeki aylık artış eğiliminin son aylarda önemli ölçüde yavaşladığına işaret etmiştir. Konut fiyatlarındaki bu durumun, ilerleyen dönemde kira enflasyonunu sınırlayacak bir unsur olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan regülasyonun yakın gelecekte yürürlükten kalkacak olmasının kira enflasyonuna etkisi de yakından takip edilecektir. Kısa vadede kira enflasyonunun yüksek seyrini koruyarak, tüketici enflasyonunda beklenen yavaşlamayı sınırlayacak ana grup olacağı değerlendirilmektedir." Özette, lokanta-otel alt grubunda aylık enflasyonun yüksek seyrinin yemek hizmetlerine bağlı olarak mayıs ayında da sürdüğü vurgulandı. Son aylarda zayıflayan maliyet baskılarına karşın yemek hizmetleri aylık enflasyonunda süregelen güçlü seyrin tüketici enflasyonundaki yavaşlamayı sınırladığı kaydedilen özette, şöyle devam edildi: "Mayıs ayı özelinde fiyat artışı ile öne çıkan bir diğer hizmet kalemi, özel okul ücretlerine istinaden eğitim olmuştur. Geçmiş enflasyona endeksleme eğiliminin yüksek olduğu ve ücret gelişmelerinden de etkilenen özel okul ücretlerinin tüketici enflasyonuna olan etkisinin, fiyat açıklama tarihlerine bağlı olarak, yaz aylarında kademeli olarak yavaşlayacağı değerlendirilmektedir. Öte yandan, eğitim hizmetleri enflasyonunda eylül ayında özel üniversite ücretlerine bağlı fiyat ayarlamalarının etkisinin hissedileceği not edilmelidir." Özette, yurt içi üretici fiyatlarının mayıs ayında yüzde 1,96 oranında arttığı, yıllık enflasyonun 2,02 puan yükselerek yüzde 57,68 olduğu bildirildi. Türk lirasındaki ılımlı seyri takiben üretici fiyatları aylık artışının önemli ölçüde zayıfladığı, yıllık üretici enflasyonunun ise düşük bazın da etkisi ile yükseldiği belirtilen özette, "Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji fiyatları temelde doğal gaz ve şebeke suyu üretici fiyatlarına bağlı olarak yüzde 3,32 oranındaki artış ile öne çıkarken, ara malı ve sermaye malı başta olmak üzere kalan gruplarda aylık fiyat artışının daha ılımlı seyrettiği izlenmiştir." ifadesi kullanıldı. Özette, uluslararası emtia fiyatlarında ocak ayında başlayan artış eğiliminin nisan ayında ulaştığı seviye sonrasında mayıs ayında bir miktar gerileme kaydettiği aktarıldı. Mayıs ayında küresel enerji fiyatları gerilediği, enerji dışı emtia fiyatları ise arttığı belirtilen özette, şunlar kaydedildi: "Haziran ayının ilk üç haftası itibarıyla emtia fiyatlarındaki düşüş devam etmiş, bu gelişmeyi büyük ölçüde enerji dışı emtia sürüklemiştir. Yılın ilk dört ayında bir miktar güçlenen dış fiyat kaynaklı baskılar son iki ayda sınırlı bir şekilde zayıflamıştır. Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi mayıs ayında tarihsel eğilimine yakın seyretmiştir. Küresel navlun endeksleri son dönemde farklılaşan bir görünüm sergilemiştir. Dünya ve Çin’e yönelik konteyner endeksleri nisan ayı sonrasında artış kaydederken, kuru yük taşımacılık endeksleri görece ılımlı seyirini sürdürmektedir. Mayıs ayında bir önceki aya kıyasla yurt içinde tedarikçilerin teslimat sürelerinde ise kısmi bir uzama gözlenmiştir. Mayıs ayında imalat sanayi PMI verileri gerek girdi gerekse nihai ürün fiyatları endeksinde yavaşlama göstererek, enflasyonist baskıların hafiflediğini ima etmiştir." Özette, haziran ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre enflasyon beklentilerinin tüm vadelerde düşüş gösterdiği vurgulandı. On iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisinin 1,4 puan aşağı yönlü güncellemeyle yüzde 33,2’den yüzde 31,8’e, yirmi dört ay sonrasına ilişkin beklenti ise 1,0 puan aşağı yönlü güncellemeyle yüzde 21,3’ten yüzde 20,3 seviyesine gerilediği bildirilen özette, şu bilgiler yer aldı: "Cari yıl ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri 0,1 puan ile sınırlı bir düşüş göstererek sırasıyla yüzde 43,5 ve yüzde 25,5 olarak gerçekleşmiştir. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 11,8’den yüzde 11,6 seviyesine gerilemiştir. Enflasyon beklentileri tüm vadelerde gerilese de mevcut seviyeler enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil etmeye devam etmektedir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip etmektedir." "ÖNCÜ GÖSTERGELER ENFLASYONUN YAVAŞLAYACAĞINA İŞARET EDİYOR" Özette, öncü göstergelerin haziran ayında enflasyonun ana eğiliminin Mayıs Enflasyon Raporu öngörüleriyle benzer şekilde yavaşlayacağına işaret ettiği belirtildi. B endeksini oluşturan gruplar incelendiğinde, aylık fiyat artışlarının önceki aya kıyasla temel mallarda daha belirgin olmak üzere hizmet ve temel mallar gruplarında yavaşlayacağının öngörüldüğü aktarılan özette, şunlar kaydedildi: "Gıda grubunda fiyat artışlarının haziran ayında bir miktar hız keseceği değerlendirilmektedir. İşlenmiş gıda alt grubunda ekmek-tahıllar kalemi fiyat artışıyla öne çıkmaktadır. İşlenmemiş gıdada ise kırmızı et fiyatlarında süregelen artışların yerini düşüşe bıraktığı izlenmektedir. Öncü veriler dayanıklı mal fiyatlarının haziran ayında ılımlı seyrettiğine işaret ederken, bu gelişmeyi otomobil sektöründeki fiyat düşüşleri sürüklemektedir. Diğer dayanıklı mallarda fiyat artışlarının sürdüğü izlenmektedir. Hizmet enflasyonunda da yüksek seyir devam etmektedir. Bu grupta kira ve lokanta-otel alt gruplarında fiyat artış eğilimlerinin korunduğu, bayram etkisiyle bu dönemde ulaştırma hizmetlerinde de fiyat artışlarının belirginleştiği dikkat çekmektedir. Enerji grubunda ise fiyat artışının bir önceki aya kıyasla zayıfladığı gözlenmektedir. Bu dönemde şebeke suyu tarifelerinde artış izlenirken, uluslararası ham petrol fiyatlarındaki gerilemeyi takiben düşen akaryakıt fiyatları enerji grubu artışını sınırlamaktadır." Özette, Kurulun parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelediği vurgulandı. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği aktarılan özette, "Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon yılın ikinci yarısında tesis edilecektir." denildi. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makro ihtiyati adımlarla destekleneceği vurgulanan özette, şu ifadelere yer verildi: "Likidite gelişmeleri yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları, gerektiğinde çeşitlendirilerek etkin şekilde kullanılacaktır. Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır."

İngiltere'nin faiz kararı ne olacak? Haber

İngiltere'nin faiz kararı ne olacak?

İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) verilerine göre, ülkede yıllık enflasyon üç yıl sonra ilk kez BoE'nin hedefine ulaştı. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, enflasyon verilerinin açıklanmasının ardından, enflasyondaki düşüşü "harika bir haber" olarak değerlendirdi ve 4 Temmuz'daki seçimleri İşçi Partisi'nin kazanması halinde enflasyonun yeniden yükselebileceğini söyledi. İngiltere'deki enflasyonun Almanya, Fransa ve ABD'den daha düşük seviyede olduğunu dile getiren Sunak, "Başbakan olduğumda yüzde 11 olan enflasyona karşı kararlı adım attık. Planımıza sadık kaldık ve şimdi ekonomi önemli bir aşama kaydetti. Bu ilerlemeyi İşçi Partisi ile riske atmayalım." ifadelerini kullandı. Enflasyondaki gerileme iyi bir gelişme olarak değerlendirilse de ekonomistlere göre BoE'nin politika faizini indirmesi için yeterli değil. BoE'nin para politikası kararları açısından yakından takip ettiği hizmet sektörü enflasyonunun mayısta yıllık bazda yüzde 5,7 ile yapışkan kalmaya devam etmesi nedeniyle BoE'nin yarınki toplantısında faiz indirimini pas geçmesi bekleniyor. Ekonomistler, BoE'nin bu yıl ilk faiz indirimini ağustosta yapacağını öngörüyor. ING Gelişmiş Piyasalar Ekonomisti James Smith, İngiltere'de dezenflasyon sürecinin sonuna yaklaşıldığını belirterek, manşet enflasyondaki düşüşe rağmen diğer alanlarda daha az ilerleme görüldüğünü ve bu nedenle yıl sonuna doğru enflasyonun yeniden yüzde 2,5'e yaklaşabileceğini ifade etti. BoE için önemli olan hizmet sektörü enflasyonunun iki aydır üst üste beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini dile getiren Smith, "Hizmet enflasyonu yüzde 5,7 ve BoE'nin mayıs için öngördüğü seviyeden yüzde 0,4 daha yüksek. Bu da BoE'nin yarın politika faizini sabit tutmaya devam edeceğini teyit ediyor ancak ağustos için faiz indirimine ilişkin beklentileri değiştirmiyor." değerlendirmesinde bulundu. Varlık yönetim şirketi abrdn Başekonomist Yardımcısı Luke Bartholomew manşet enflasyondaki düşüşün beklentiler dahilinde olduğunu ifade ederek, "Şimdi asıl soru, ekonomideki temel enflasyon baskılarının orta vadede yüzde 2 civarında kalması için tutarlı olup olmadığı ve baz etkisiyle enflasyonun tekrar yükselmeye başlayıp başlamayacağı. Bu açıdan, son dönemde ücret artışının gücünü yansıtan hizmet enflasyonunda hala kalıcı bir yapışkanlık olduğuna ilişkin kanıtlar var. Bu nedenle, yarın bir faiz indirimi hala çok düşük bir ihtimal. Ancak bankanın yarınki iletişiminin ağustosta bir indirim için yol belirleyeceğini düşünüyoruz ki bu da artık giderek daha olası görünüyor." ifadelerini kullandı. İngiltere'nin en eski bağımsız ekonomik araştırma enstitüsü Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırma Enstitüsü (NIESR) Ekonomisti Paula Bejarano Carbo da haziran verilerinde enflasyonda yenide yukarı yönlü hareket görülebileceğini aktardı. Bugünkü verilere göre çekirdek enflasyonun yüksek kalmaya devam ettiğini belirten Carbo, "Bu yüzden, enflasyondaki artış beklenenden de keskin olabilir. Sonuç olarak, BoE'nin önümüzdeki toplantısında bu endişeyi dikkate alacağını ve politika faizini sabit tutacağını öngörüyoruz." dedi. Bank of America (BofA) ekonomistleri de hafta başında yayımladıkları notta, BoE Para Politikası Kurulunun 7'ye 2 olacak şekilde politika faizini sabit tutmak için görüş bildirmesini beklediklerini belirtmişti. Ücret artışlarının güçlü kalmaya devam etmesine bağlı olarak BoE'nin ilk faiz indirimine ağustosta gitmesini bekleyen BofA ekonomistleri, "Faiz indirimine daha geç bir başlangıç için de riskler mevcut. Yakın vadeli patika, muhtemelen para politikasındaki kısıtlamanın temkinli şekilde azaltılmasını yansıtacak." değerlendirmesinde bulunmuştu.

Halkbank'tan esnaf kredisi açıklaması! Haber

Halkbank'tan esnaf kredisi açıklaması!

Halkbank'tan esnaf kredi faiz oran güncellemesine ilişkin yapılan açıklamada, bazı basın yayın kuruluşlarıyla sosyal medya hesaplarında, bankanın esnaf kredileri faiz oranları güncellemesiyle ilgili gerçeğe aykırı ve kamuoyunu yanıltıcı şekilde haber ve yorumların yer aldığının görüldüğü, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla açıklama yapılması ihtiyacının doğduğu belirtildi. Bankanın esnaf kredileri faiz oranlarını 1 Mayıs'tan itibaren geçerli olmak üzere güncellediği aktarılan açıklamada, faiz oranı değişikliğinin geçmişe yönelik olarak uygulanmadığı ifade edildi. Açıklamada, esnaf kredilerine uygulanacak faiz oranının yasal olarak banka kaynak maliyetinin altında olmayacak şekilde belirlendiği, esnaf kredilerinin vadeleri boyunca sabit faizli krediler olmadığı, bankanın kaynak maliyetine bağlı olarak özü itibarıyla değişken faizli olduğu kaydedildi. Güncel durumda bankaların kaynak maliyetlerinin yüzde 50 seviyesine geldiği, kredi faiz oranlarının da buna paralel olarak artış kaydettiği belirtilen açıklamada, gelinen noktada, gecikmeli ve kaçınılmaz olarak esnaf kredileri faiz oranlarında piyasa güncel kredi faiz oranlarının oldukça altında kalacak şekilde faiz oranı güncellemesi yapılmak zorunda kalındığı aktarıldı. Açıklamada, "Ayrıca, esnaf kredileri faiz oranının yüzde 50'si, gelir kaybı uygulaması kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanarak esnafımıza önemli bir destek de sağlanmaktadır." denilerek, şunlar kaydedildi: "Esnafa yansıtılan yeni faiz oranları yüzde 17-29 bandında değişmekle birlikte artışın önemli bölümü, yüzde 17'lik en düşük yeni faiz oranı bandında devam etmektedir. Faiz oranı düzenlemesinde, deprem bölgesinde bulunan 5 il ve 2 ilçemizde kullandırımı yapılan esnaf kredileri kapsam dışı bırakılmıştır. Bankamız, kuruluşundan itibaren her zaman esnafımızın yanında olmuştur. 2002 yılından günümüze kadar 4,2 milyon esnafımıza 498 milyar lira esnaf kredisi, Ocak 2023-Mayıs 2024 döneminde de 545 bin esnafımıza 213 milyar lira esnaf kredisi kullandırılmıştır. İlerleyen dönemlerde kaynak maliyet azalışlarına bağlı olarak esnaf kredileri faiz oranlarında iyileştirmeler yapılacaktır. Bankamız her zaman olduğu gibi esnafımıza desteklerini kesintisiz şekilde sürdürecektir."

Enflasyonla mücadelede yöntem ne olmalı? Haber

Enflasyonla mücadelede yöntem ne olmalı?

Güncel makroekonomik görünüm göz önünde bulundurulduğunda ekonomi programının hedeflerinin tutarlı olduğu, bu hedeflere ulaşmaya yönelik politika adımlarının atılabildiği görülüyor. Büyümede dengelenmenin başlaması ve cari dengede iyileşme emarelerinin görülmesi, ekonomi programının şu ana kadar başarılı olduğu taraflardır. Nitekim, para politikası tarafında, Merkez Bankası politikalarında rasyonel bir çerçeve çizmekte ve iletişimiyle tutarlı aksiyonlar almaktadır. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Işın Çelebi, yapılan faiz artışlarının etkilerini, 6-18 aylık vadelerde görmeyi beklemekle birlikte, para ve maliye politikaları açılarından ekonomi yönetiminin mevcut haliyle olumlu bir görünüm çizdiğini söyledi. Fakat bir ülkenin refahındaki kalıcı artış, sadece para ve maliye politikalarında elde edilen kazanımlarla olamayacağını aynı zamanda yapısal alanlarda da yapılacak reformlarla mümkün kılınabileceğine dikkat çekti. “TOPLUMSAL KALKINMAYI ÖNCELEYEN ORTA VADELİ BİR POLİTİKA İZLENMELİ”  Prof. Dr. Işın Çelebi, Altınbaş Üniversitesi Ekonomi Bölümü olarak (Kur - faiz - enflasyon) ilişkisini incelediklerini ve elde ettikleri sonuçları, öğrencileriyle birlikte yazdıkları makaleyle açıkladıklarını söyledi. Ekonomi yönetiminin son yıllarda gözlenen ve anı yönetmeye dayalı olmaktan ibaret politikalar yerine, üretimde verimlilik ve inovasyonu, kurumları güçlendirmeyi ve toplumsal kalkınmayı önceleyen orta vadeli bir politika bakışı geliştirilmesini önerdi. Bu açıdan politikalara girdi sağlayacak bir bilgi birikimine sahip olup, veriye dayalı politikalar üretilmesini sağlayacak yetkin insan kaynağı ve organizasyon kapasitesine ihtiyaç olduğu değerlendirdi. Işın Çelebi’ye göre bu, sadece ekonomi alanı için değil eğitim ve sağlık başta olmak üzere ülke yönetiminin her alanında yapılan politikaların başarısı açısından kritik önem taşıyor. Esas çözülmesi gereken ana problemi 3 maddede ifade eden Çelebi, sorunun çözümünü, orta ve uzun dönemli kalıcı olması gerektiğini anlattı. Buna göre; 1. Rekabet gücünün yükseltilmesini sağlamak, 2. Verimlilik göstergelerinin geliştirilmesinin temin edilmesi, 3. Üretkenliğin arttırılmasıdır.  Çelebi, “Ancak bunların sonucunda orta vadede piyasalarda, kalıcı denge oluşabilir” dedi.  Işın Çelebi, sadece (kur - faiz - enflasyon) ilişkisi üzerinden çözüm üretmeye çalışmanın, bir ölçüde kısa vadeli düşünmek olduğunu vurguluyor. Çelebi, “O anın problemini çözecek 30 - 90 günlük süreler kısa süreli çözümler yerine, (kur - faiz ve enflasyonda) orta vadede piyasalarda kalıcı denge oluşturulması gerektiğine değinerek, “Kısa dönemli çözümlerle ancak yarını feda edersiniz. Teknik donanımı zayıf olan ülkelerde, imalat sanayinin güçlenmesi gerekir. Bugün imalat sanayimizin ihracatının dünya ticareti içindeki payı yüzde 1 civarındadır. Bu oran hemen hemen uzun zamandır hiç değişmedi. Kısa vadeli yaklaşımlarla emeği ucuzlaştırarak satmak, çözüm olmaktan öte ciddi sorunlar getirir” değerlendirmesini yaptı. KUR - FAİZ - ENFLASYON İLİŞKİSİ VE SON DURUM  “Kur - faiz - enflasyon) ilişkisini tek tek ele almanın doğru sonuçlar vermediğini tespit ettiklerini söyleyen Çelebi’ye göre, bu temel değişkenleri eş zamanlı ve senkronize bir bütünlük içinde ele almak gerekiyor. Kur - enflasyon - faiz ilişkisinde, tek başına kur - enflasyon etkisinin sınırlı olduğunu gördüklerine işaret eden Çelebi, işin denklemini ve tarihsel sürecini anlattı. DÖVİZ ARZI - ENFLASYON İLİŞKİSİ: YÜZDE 15 - 20 DÜZEYİNDE Çelebi yıllara göre verileri paylaştığı konuşmasına şöyle devam etti:  “1950’den bu yana ekonomik göstergeleri incelediğimizde döviz arzıyla ‘enflasyon - faiz - kur’ arasında doğrudan bir ilişki olduğunu görüyoruz. Döviz kurunun yükselmesinin, enflasyonun yükselmesine doğrudan etkisinin maksimum yüzde 15 - 20 düzeyinde olduğu görülmektedir. Bu ilişki, özellikle 2000 yılından sonra daha açık görünmektedir. AB tam üyelik yolunda doğrudan yabancı sermaye girişinin arttığı yıllarda (2005 - 2006 - 2007 - 2008 yıllarında) enflasyon artışı (GSMH deflatörü olarak): 2002 yılında yüzde 37,60, 2003 yılında yüzde 23,30, 2004 yılında yüzde 12,40, 2005 yılında yüzde 7,10, 2006 yılında yüzde 9,40, 2007 yılında yüzde 6,20’ye gerilemiştir. Bu tarihlerde doğrudan yabancı sermaye girişi: 2005 yılında 10 milyar USD, 2006 yılında 20,1 milyar USD, 2007 yılında 22 milyar USD, 2008 yılında 19,9 milyar USD giriş olmuştur. Bu yapının 2018 yılına kadar sürdüğünü hatırlatan Çelebi, 2018 - 2021 - 2022 ve 2023 yıllarında ise döviz şoku yaşandığını kaydetti. “2018 sonrasında ve 2019 yılından itibaren doğrudan yabancı sermaye girişi, 10 milyar USD düzeyine geriliyor ve enflasyon yüzde 15 - 20 düzeyine yükseliyor. 2022’de enflasyon yüzde 72’ye çıkıyor. 2023 yılında yüzde 67,5 düzeyinde seyrederken, doğrudan yabancı sermaye girişi 10,6 milyar oluyor. Bunun yaklaşık 3,6 milyar USD gayrimenkul yatırımları, 5,6 milyar USD yatırım sermayesi mallarına dönük gerçekleşiyor” bilgilerini verdi. DÖVİZ KURU ŞOKLARI VE ENFLASYON: EKONOMİDE TEHLİKELİ BİR DENGE 2018 yılından itibaren Türkiye ekonomisinde döviz şokları ve artan enflasyonla birlikte yaşanan gelişmeleri de aktaran Çelebi: “2017 yılında ekonomi yönetiminde yaşanan değişim ve Merkez Bankası'nın bağımsızlığının zayıflaması, faiz politikalarının etkisizleşmesine ve döviz kurlarında dalgalanmalara yol açmıştır. Bu durum, 2018'den 2023'e kadar artan enflasyon ve sermaye çıkışlarına neden olmuştur. Ayrıca, döviz kurunu sabit tutmaya yönelik politikaların ekonomiye zarar verdiği ve enflasyonu kontrol altına almada başarısız olunduğu görülmektedir. Döviz kurundaki dalgalanmaları kontrol altına almak için getirilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) gibi uygulamalar da bütçeye yük getirmiştir ve sorunu kökten çözümüne katkı sağlamamıştır. Sonuç olarak, enflasyondaki düşüş için döviz kurundan enflasyona geçişkenlik oranı kritik önem taşıyor ve bu oran 2018 öncesine göre oldukça artmış durumda. Bu oran 2023 itibarıyla yüzde 50'lere ulaştığı için ihtiyatla yaklaşılması gerekiyor” dedi.  DÖVİZ KURUNDAN ENFLASYONA GEÇİŞ Çelebi ayrıca 2023 yılının ikinci yarısından sonraki değişimlerle ilgili, “Ekonomi politikalarında anlayış değişikliğine gidilmiş ve uygulanmaya başlayan ekonomi programının temel hedefi 2000’li yıllarda uygulanan programa benzer şekilde fiyat istikrarının sağlanması olmuştur. Bunun yanı sıra, cari dengede iyileşme ve mali disiplin alanlarında da hedefler belirlenmiştir. Türkiye ekonomisinin yüksek ithal girdiye dayalı üretim ve tüketim yapısı düşünüldüğünde, döviz kurundaki değişimlerin tüketici enflasyonunun temel belirleyicilerinden biri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu sebeple gerek geçmiş enflasyonun muhasebesini yapabilmek gerekse önümüzdeki dönemin enflasyon görünümüne dair bir bakış geliştirebilmek adına döviz kurundan enflasyona geçiş oranına dair fikir sahibi olmak büyük önem taşımaktadır. Ayrıca son dönemde döviz kurundan enflasyona geçiş oranında radikal artışlar olduğuna yönelik tartışmalar, konuyu enflasyon görünümü için daha da kritik bir hâle getirmektedir” şeklinde konuştu.  “REEL KURDAKİ DALGALANMALAR, İTHAL GİRDİ KULLANIM ORANLARIYLA İLİŞKİLİ”  Türkiye’de reel kur ve yurt dışı talebinin ihracat üzerine etkisini değerlendiren akademik çalışmalar incelendiğinde, reel kurdaki dalgalanmaların ihracat üzerindeki etkisinin temelde ihracatçı firmaların ithal girdi kullanım oranlarıyla ilişkili olduğu görülmektedir” diyerek örneklendirmeye giden Çelebi, “Mesela, üretimdeki ithal girdi oranı yüze 100’e yakın olan hipotetik bir firmayı düşünecek olursak, diğer tüm şartların aynı kaldığı bir durumda gözlenen döviz kurundaki artış, firmanın TL cinsi maliyetlerini ve TL cinsi ihracat satış fiyatlarını aynı oranda arttırarak firmanın ihracat pazarındaki rekabet gücüne herhangi bir etkide bulunmayacaktır. Buna karşılık benzer bir durumda ithal girdi oranı daha düşük firmaların, maliyetlerindeki artışın da daha sınırlı olacağı göz önünde bulundurulduğunda, bu firmaların rekabet gücünde bir artış olacaktır. Öte yandan ekonomideki diğer makroekonomik değişkenler de (ücret, enflasyon ve yerli üretim girdi fiyatları) döviz kurundaki artışa tepki göstermeye başladığında, ithal girdi oranı düşük firmaların maliyetlerinde artışın devam edeceği ve kurdaki artıştan elde edilen rekabet gücünün kaybedileceği söylenebilir. Bu basit çerçeveden düşünüldüğünde döviz kurunda yaşanacak artışların firmaların ihracat pazarındaki rekabet güçlerinde kısa vadede bir miktar artış sağlasa dahi bu artışın geçici olacağı söylenebilir” dedi.  “DÖVİZ KURUNUN EKONOMİNİN İÇSEL DÖNGÜLERİNCE BELİRLENDİĞİ UNUTULMAMALI”  Çelebi ayrıca, “Türkiye ekonomisinde ihracat dinamiklerini değerlendirmek için öncelikli olarak ihracatçıların ithal girdi oranlarını değerlendirmek makul olacaktır” diyerek sözlerine şu şekilde devam etti:  “Kısaca özetlemek gerekirse bazı iktisadi görüşler, Türkiye’nin toplam ihracatında temel belirleyicinin yurt dışı talep olduğu ve döviz kurunun sınırlı bir etkiye sahip olduğu konusunda uzlaşmaktadır. Öte yandan çalışmalarda incelenen dönemin büyük bir kısmında hem ihracatın hem de döviz kurunun ekonominin içsel döngülerince belirlendiği unutulmamalıdır. Döviz kurunun doğrudan kontrol edilerek ekstrem bir baskı altında tutulacağı hipotetik bir durumda, kurun ihracat üzerindeki etkisi çalışmalarda paylaşılan rakamlardan farklılık gösterebileceği de unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.  Son olarak “ihracatçıların maliyetlerindeki durumu ihracat satış fiyatı yansıtır” şeklinde bir varsayımın yanıltıcı olduğunu da aktaran Çelebi sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Haluk Bürümcekçi tarafından konu üzerine yazılan köşe yazısında ihracatçılar için Yurt dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) üzerinden basit maliyet hesabı yapılmaktadır. Buna göre ihracatçıların maliyetlerindeki durumu ihracat satış fiyatı yansıtır şeklinde bir varsayım yapılmıştır. Böyle bir varsayım şu açılardan yanıltıcıdır: YD-ÜFE endeksi, yurt dışına satışa konu olan ürünlerin satış fiyatıdır ve bu nihai fiyat ihracatçıların maliyet gelişmelerinin yanı sıra talep gelişmelerini ve ihracatçı firmaların kâr marjları hakkında bilgi içeren bir göstergedir. Bu veriye salt maliyet gelişmelerini yansıtıyor şeklinde bakmak doğru değildir. Yazının devamında ise maliyetlerden yalnızca döviz kuru ele alınmış, YD-ÜFE ile döviz kuru endekslenmiş ve baz yıl seçilerek karşılaştırılmıştır. Bu şekilde bir karşılaştırma başta asgari ücret olmak üzere ihracatçıların diğer maliyetlerindeki gelişmeleri kapsamamaktadır. Bu sebeplerle, bahsi geçen karşılaştırma üzerinden ihracatçıların maliyet artışlarını karşılayacak kur seviyesinin tespit edilmeye çalışılmasının makul bir analiz olmadığı değerlendirilmektedir.”

Bu hafta gözler TCMB'nin vereceği faiz kararında Haber

Bu hafta gözler TCMB'nin vereceği faiz kararında

Geçen hafta ABD'de enflasyonunun beklentilerin altında kalmasının ardından Fed'in eylülde faiz indirimine gideceğine ilişkin fiyatlamalar güç kazanırken, hafta boyunca Fed yetkililerinin yoğun sözle yönlendirmelerinin yanı sıra bankanın son toplantısına ilişkin çarşamba günü açıklanacak tutanaklar da yatırımcıların odağına yerleşti. Ülkede, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), nisanda aylık bazda yüzde 0,3 ile beklentilerin altında artarken, yıllık bazda yüzde 3,4 ile beklentilere paralel yükseldi. TÜFE, mart ayında aylık yüzde 0,4 ve yıllık yüzde 3,5 artmıştı. Analistler, Fed Başkanı Jerome Powell ve banka yetkililerinin geçen hafta "tedbirli" yönlendirmelerde bulunduğunu anımsatarak, bu hafta yapılacak sözle yönlendirmeleri ve Fed'in son toplantı tutanaklarında bankanın gelecek dönemde atacağı adımlara dair ipuçları aranacağını belirtti. Söz konusu gelişmelerin ardından para piyasalarındaki fiyatlamalarda, Fed'in yüzde 65 ihtimalle eylülde ilk faiz indirimine gideceği öngörülüyor. Öte yandan, cuma güne yaklaşık 4 baz yükselişle günü yüzde 4,42'den tamamlayan ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi, yeni haftaya yüzde 4,41 seviyesinden başladı. Bugün, altının ons fiyatı önceki kapanışa göre yüzde 1,4 artışla 2 bin 450 dolara çıkarak rekor tazelerken, dolar endeksi yüzde 0,1 azalışla 104,4 seviyesinde seyrediyor. Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler yakından takip edilirken, İran devlet televizyonu, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyurdu. Ayrıca, Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz'in Suudi Basın Ajansına göre akciğer rahatsızlığı nedeniyle tedavi göreceği açıklandı. Bu gelişmelerle birlikte, yükseliş eğilimini üst üste dördüncü işlem gününe taşıyan Brent petrolün varil fiyatı yüzde 0,2 artışla 83,9 dolardan işlem görürken, geçen hafta yüzde 10'un üzerinde değer kazanarak 5,13 dolardan haftayı tamamlayan bakırın libresi da şu sıralarda yüzde 0,6 yükselişle 5,16 dolardan alıcı buluyor. Cuma günü, New York borsasında Nasdaq endeksi yüzde 0,07 gerilerken, S&P 500 endeksi yüzde 0,12 ve Dow Jones endeksi ise yüzde 0,34 artış kaydetti. Dow Jones endeksi böylece tarihte ilk kez 40.000 puanın üzerinde kapanış gerçekleştirdi. ABD'de endeks vadeli kontratlar, yeni haftaya da pozitif bir seyirle başladı. Avrupa borsalarında ise geçen haftanın son işlem gününde negatif seyir öne çıkarken, bölgede bu hafta açıklanacak yoğun veri gündemi yatırımcıların odağına yerleşti. Analistler, bölgede ekonomik aktivitenin endişe edildiği kadar güç kaybetmediği ve enflasyonun öngörüler dahilinde yavaşladığına işaret eden verilerin Avrupa Merkez Bankasının (ECB) politika alanını rahatlattığını söyledi. Bu gelişmelerin ardından ECB'nin gelecek ay faiz indirimine gideceğine kesin gözüyle bakılmaya devam ederken, para piyasalarındaki fiyatlamalar bankanın bu sene toplamda üç faiz indirimine gidebileceğine işaret ediyor. Bu hafta İngiltere'de enflasyon ve Almanya’da büyüme verilerinin yanı sıra ECB'nin son toplantısına ilişkin yayınlayacağı tutanakların piyasalarda oynaklığı artırabileceğine değinen analistler, söz konusu verilerin merkez bankalarının gelecek dönemde atacağı adımlara ilişkin sinyaller verebileceğini söyledi. Öte yandan, bugün tatil nedeniyle Avro Bölgesi'nde pay piyasalarında işlem gerçekleşmeyecek. Cuma günü, İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,22, İtalya'da MIB 30 endeksi yüzde 0,03, Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 0,18 ve Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,26 azalış kaydetti. Avrupa'da endeks vadeli kontratlar, yeni haftaya ise pozitif bir seyirle başladı. Asya pay piyasalarında pozitif bir seyir hakim olurken, bugün Çin Merkez Bankası (PBoC) bir ve beş yıllık gösterge kredi faiz oranlarını (LPR) beklentiler doğrultusunda sırasıyla yüzde 3,45 ve yüzde 3,95'te sabit tuttu. Analistler, ABD pay piyasalarındaki güçlü risk iştahının Asya'ya da taşındığını dile getirerek, hafta içinde özellikle Japonya'da açıklanacak üçüncül sanayi faaliyet endeksi, çekirdek makine siparişleri, dış ticaret dengesi ve TÜFE verilerinin yatırımcıların odağına yerleştiğini söyledi. Öte yandan, dolar/yen paritesi yükseliş eğilimini üst üste üçüncü işlem gününe taşırken, bugün parite yüzde 0,1 artışla 155,8 seviyesinden işlem görüyor. Kapanışa yakın Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,9, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 0,6, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,4 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 0,5 yükseldi. Yurt içinde cuma günü alıcılı bir seyir izleyen Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, günü önceki kapanışa göre yüzde 3,14 artışla 10.643,58 puandan tamamlayarak tüm zamanların en yüksek kapanışını gerçekleştirirken, gördüğü en yüksek seviye rekorunu da 10.652,28 puana taşıdı.. Analistler, bu hafta TCMB'nin Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında açıklayacağı faiz kararının yatırımcıların odağına yerleştiğini aktardı. AA Finans'ın beklenti anketine katılan ekonomistlerin tamamı TCMB'nin politika faizini yüzde 50'de sabit bırakmasını beklerken, ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 45 olarak hesaplandı. Öte yandan Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS), geçen hafta 266,46 baz puanla Şubat 2020'den bu yana en düşük seviyeye gerilerken, yeni haftaya 268,5'den başladı. Dolar/TL, cuma günü satıcılı bir seyir izleyerek günü önceki kapanışının yüzde 0,2 altında 32,2051'den tamamlamasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 32,2150 seviyesinden işlem görüyor. Analistler, bugün yurt dışında veri gündeminin sakin olduğunu, yurt içinde ise uluslararası yatırım pozisyonu ve yurt dışı Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.700 ve 10.800 seviyelerinin direnç, 10.600 ve 10.500 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti. Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle: 10.00 Türkiye, mart ayı uluslararası yatırım pozisyonu 10.00 Türkiye, nisan ayı yurt dışı ÜFE

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.