Hava Durumu

#Ekosistem

Bursa Hayat Gazetesi - Ekosistem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekosistem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ekosistemlerin çöküşüne işaret edebilecek önemli bir gösterge! Haber

Ekosistemlerin çöküşüne işaret edebilecek önemli bir gösterge!

Böcek popülasyonlarındaki düşüş, ekosistemlerin sağlığı için ciddi bir alarm zilidir ve evet, ekosistemlerin çöküşüne işaret edebilecek önemli bir göstergedir. Böcekler, birçok ekosistemde kritik bir rol oynarlar. Örneğin, birçok bitki türünün üremek için böceklere ihtiyaç duyar. Böceklerin azalması, bitki çeşitliliğinin azalmasına ve dolayısıyla besin zinciri üzerinde olumsuz etkiler yaratmasına neden olabilir. Böcekler, birçok hayvan türü için önemli bir besin kaynağıdır. Böcek popülasyonlarındaki azalma, kuş, sürüngen ve amfibi gibi hayvanların popülasyonlarını da etkileyebilir. Böcekler, organik maddelerin parçalanmasında ve toprağın oluşumunda önemli bir rol oynarlar. Böceklerin azalması, toprak verimliliğinin düşmesine ve erozyonun artmasına neden olabilir. BÖCEK POPÜLASYONLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN NEDENLERİ NELER? Tarım, urbanizasyon ve ormansızlaşma gibi insan faaliyetleri, böceklerin yaşam alanlarını yok eder. Tarım ve bahçe işlerinde kullanılan pestisitler, böcekleri doğrudan öldürür ve popülasyonlarını azaltır. Sıcaklık artışları ve aşırı hava olayları, böceklerin yaşam döngülerini bozar ve popülasyonlarını etkiler. Ekosistemlerin çöküşü, sadece böceklerin değil, tüm canlıların ve dolayısıyla insanlığın da hayatta kalmasını tehdit eder. Bu nedenle, böcek popülasyonlarındaki düşüşün önlenmesi için acil önlemler alınması gerekmektedir. Bu önlemler arasında: Habitatların korunması ve restore edilmesi Sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması Pestisit kullanımının azaltılması İklim değişikliğiyle mücadele sayılabilir. Böcek popülasyonlarındaki düşüş, ekosistemlerin sağlığı için ciddi bir tehdittir ve bu durumun göz ardı edilmesi büyük sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde böcekleri korumak için harekete geçmek büyük önem taşımaktadır.

Okyanuslardaki seslerin ekolojik rolleri Haber

Okyanuslardaki seslerin ekolojik rolleri

Okyanuslarda biyoakustik sesler, genellikle balıklar, deniz memelileri (balinalar, yunuslar), kabuklular ve diğer deniz organizmaları tarafından üretilir. Bu sesler geniş frekans aralıklarında olabilir ve su altında yayılma özellikleri bakımından farklılık gösterebilir. Eş Bulma ve Üreme Davranışları: Bazı balinalar ve yunuslar, üreme mevsiminde kompleks şarkılar veya düzenli tıklamalar kullanarak eş bulur ve çiftleşirler. Avlanma ve Beslenme: Balinalar ve yunuslar avlanırken sesler kullanarak avlarını bulur ve sürü halinde avlanma stratejileri geliştirirler. Sürü Hareketleri ve Koruma: Balina grupları, iletişim kurarak tehlikelerden kaçınır, göç rotalarını belirler ve sürü halinde davranışlarını koordine eder. İnsan Etkinliklerinin Biyoakustik Ekosistemlere Etkileri Denizcilik ve Gemi Trafik: Yoğun gemi trafiği, deniz canlılarının doğal seslerini maskeleyebilir ve iletişimlerini bozabilir. Bu durum özellikle balinalar ve yunuslar için navigasyon ve avlanma sırasında sorunlara yol açabilir. Deniz Madenciliği ve Ses Kirliliği: Deniz madenciliği faaliyetleri, okyanus tabanında yüksek şiddetli ses dalgaları yaratabilir ve deniz yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir. Kıyı Yapılaşması ve İnşaat Çalışmaları: Kıyı yapılaşması ve inşaat çalışmaları, su altında gürültü ve titreşim yaratarak deniz canlıları üzerinde stres ve zararlı etkilere neden olabilir. Koruma Çabaları ve Gelecek Perspektifi Biyoakustik Araştırmaları ve İzleme: Deniz canlılarının seslerini inceleyerek, biyoakustik ekosistemlerin işleyişini daha iyi anlamak ve koruma stratejileri geliştirmek önemlidir. Yasal Düzenlemeler ve Koruma Alanları: Uluslararası anlaşmalar ve yerel düzenlemeler, biyoakustik ekosistemlerin korunması için kritik öneme sahiptir. Bilinçlendirme ve Eğitim: Toplumların, deniz canlılarının seslerinin önemini ve korunmasını anlaması, biyoakustik ekosistemlerin sürdürülebilirliği için hayati öneme sahiptir. Okyanuslardaki biyoakustik ekosistemler, deniz canlıları arasında iletişim ve davranışların temelini oluşturur. Bu seslerin ekolojik rollerini anlamak ve insan etkinliklerinin bu sistemlere etkilerini yönetmek, gelecekteki deniz yaşamı koruma çabaları için önemlidir. Biyoakustik araştırmaların ve koruma çabalarının desteklenmesi, okyanusların sağlıklı ve dengeli kalmasına yardımcı olabilir.

Onları daha çok etkiledi! Dünyanın geleceği için risk taşıyor Haber

Onları daha çok etkiledi! Dünyanın geleceği için risk taşıyor

Denizlerde yaşanan biyoçeşitlilik kaybının, karada görülenden daha yoğun yaşandığı açıklanırken, Doğu Akdeniz’de yaşanan deniz suyu sıcaklığı değişiminin denizlerdeki biyoçeşitliliği doğrudan etkilediğini belirten Akdeniz Koruma Derneği, Dünya Biyoçeşitlilik Günü’nde deniz suyu sıcaklığında yaşanan değişiminin biyoçeşitliliğe olan etkisine dikkat çekti. 2012 yılından beri Türkiye’nin Güney Ege kıyılarında denizel ekosistemlerin izlenmesi ve korunması için çalışmalar yürüten Akdeniz Koruma Derneği, izleme çalışmaları arasında yer alan ve Türkiye’nin Güney Ege kıyılarında farklı noktalara yerleştirdikleri izleme istasyonlarıyla deniz suyu sıcaklığını anlık olarak ölçüp kaydederek yaşanan değişimi takip ediyor. 2015 yılından bu yana Gökova Körfezi’nde, 2020 yılı itibarıyla ise Fethiye-Göcek, Kaş-Kekova ve Datça-Bozburun deniz koruma alanlarında yüzeyden 40 metre derinliğe kadar her 5 metrede bir yerleştirilmiş olan sıcaklık ölçerlerle, deniz suyu sıcaklıkları günbegün anlık olarak kaydedilirken, çalışmalardan elde ettiği çıktıları kamuoyu ile paylaşıyor. Bu izleme çalışmaları, deniz suyu sıcaklığındaki mevsimsel ve yıllık değişimleri, iklim ve insan faaliyetleri gibi faktörlerin etkilerini anlamak için büyük önem taşıyor. Deniz suyu sıcaklığında yaşanan değişimler birçok canlı türünü ve içerisinde yaşadıkları habitatları olumsuz etkiliyor. "DENİZLERDE YAŞAM SU SICAKLIĞINA BAĞLIDIR" Akdeniz Koruma Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya çalışmalarından elde verilen sonuçlar hakkında yaptığı değerlendirmede, "Çalışmalarımızdan elde ettiğimiz verilere göre özellikle 2022 ve 2023 yılları arasında gözlenen fark şimdiye kadar elde edilen en çarpıcı rakamlardır. 2022 yılında yaklaşık 25 metrede bulunan termoklin seviyesinin 2023 yılında bariz bir şekilde 30 metrenin altına inmiş olduğu görülmektedir. 27 derece ila 29 derece arası sıcaklıklar 2023 yılının Ağustos ve Eylül aylarında 30 metre derinliğe kadar etkisini göstermiş, özellikle 2023 Ekim ayının tamamında 40 metre derinliğe kadar 26 derece sıcaklık gözlenmiştir. Bir önceki seneye kıyasla 2023 Ekim su sıcaklıklarının 3-4 derece kadar artmış olduğu net olarak anlaşılmaktadır. Bu artış, istilacı ve yabancı balıklar ile omurgasız türlerin derin sularda da etkisini artırabileceği gibi Akdeniz’e özgü sünger ve koralin türlerinin ciddi bir sıcaklık stresine maruz kalması anlamına gelmektedir. Antalya Kaş’a baktığımızda ise Gökova’ya kıyasla en yüksek su sıcaklıklarının 2021 yılında kaydedildiğini, Ağustos ve Eylül 2021 aylarında 29 derece su sıcaklığının neredeyse 40 metre derinliğe kadar indiğini görüyoruz" dedi. "ALG POPÜLASYONLARI AZALDI" Denizlerde görülen ısı dalgalarının sonuçlarına dikkat çeken Kızılkaya, "Bu ısı dalgalarının sucul ekosistemlerin birincil üreticileri olan alglerin üremeleri başta olmak üzere fizyolojilerini olumsuz etkilemesinin yanında, hem deniz suyu sıcaklıklarında, hem de ani ısı dalgalarının sıklığında görülen artış, son yıllarda alg popülasyonlarında azalmalara neden oluyor. Birçok tür için beslenme, barınma, saklanma ve üreme ortamı oluşturan alglerin azalışı dolaylı olarak habitat oluşturduğu tüm canlıları olumsuz yönde etkilediği, birçok balık türünün üreme ve göç dönemlerini de değiştirdi" dedi. DEĞİŞEN SU SICAKLIĞI BİRÇOK YABANCI VE İSTİLACI TÜRE DAVET ÇIKARIYOR Denizlerde yaşanan ısınmanın, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu kökenli yabancı ve istilacı türlerin kıyılarda yaşam alanı bulmasına sebep olduğu belirtilen açıklamada, Süveyş Kanalı'nın açılması ve insan faaliyetleriyle kıyılarda görülmeye başlanan birçok tropik türün, ısınan sularda kolayca yaşama ve üreme alanı bulduğu aktarıldı. AKD Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya, biyoçeşitlilikte yaşanan bu hızlı kaybın reçetesinin ise daha fazla deniz koruma alanlarının belirlenmesi, yıkıcı ve aşırı insan faaliyetlerinin yönetilmesi olduğuna işaret etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.