#Dünya Sağlık Örgütü

Bursa Hayat Gazetesi - Dünya Sağlık Örgütü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dünya Sağlık Örgütü haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

DSÖ'den acil eylem çağrısı! Avrupa'da her gün 2 bin 200 kişi ölüyor Haber

DSÖ'den acil eylem çağrısı! Avrupa'da her gün 2 bin 200 kişi ölüyor

DSÖ, Avrupa'daki alkol tüketimine ilişkin rapor yayımladı. Rapora göre, Avrupa'da yılda yaklaşık 800 bin kişinin ölümüne yol açan alkol tüketimi, en büyük ölüm nedenlerinden biri sayılıyor. Avrupa'da her gün 2 bin 200 kişi alkole bağlı nedenlerden ölüyor ve bu sayı bölgedeki toplam ölümlerin neredeyse yüzde 9'unu oluşturuyor. Alkol tüketiminin aile içi şiddet, kazalar ve ruh sağlığı sorunları da dahil büyük etkileri bulunuyor. Buna rağmen çok sayıda kişi, alkol tüketiminin zararlarını bilmiyor. AVRUPALILAR ALKOL TÜKETİMİNDE BİRİNCİ SIRADA Sağlık risklerine rağmen Avrupalılar, yılda ortalama 9,2 litrelik alkol tüketimiyle dünyada başı çekiyor. DSÖ'nün son verilerine göre erkekler kadınlardan yaklaşık 4 kat daha fazla içki içiyor. Avrupa'da her 3 yetişkinden 2'si içki içerken, her 10 yetişkinden biri alkolik sayılıyor. Doktorlara göre alkol tüketimi kalp-damar hastalığına, kansere ve karaciğer sirozuna yol açıyor. Ancak Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde 10 yılı aşkın süredir alkol tüketiminde herhangi bir azalma görülmüyor. Raporda, DSÖ'nün alkol tüketimini azaltma hedeflerine Rusya, Ukrayna ve Türkiye gibi ülkelerin alkolden aldığı vergileri arttırıp, erişilebilirliği azaltması sayesinde ulaştığı tespiti yer alıyor. TÜKETİMİ AZALTMAK İÇİN YETERLİ ÖNLEM ALINMIYOR Çoğu Avrupa ülkesi, DSÖ'nün alkol vergilerinin artırılması, reklamlarının kısıtlanması ve erişilebilirliğin azaltılması gibi tavsiyelerine uymuyor. DSÖ, 2025'e kadar Avrupa'daki alkol tüketimini sınırlamak için harekete geçme çağrısı yapıyor.

DSÖ'den Sudan'daki insani krize ilişkin açıklama Haber

DSÖ'den Sudan'daki insani krize ilişkin açıklama

DSÖ Sudan Temsilcisi Shible Sahbani, düzenlediği basın toplantısında, acilen eyleme geçilmemesi halinde Sudan'da hızla kötüleşen durumun kontrolden çıkarak halk üzerinde kuşaklar arası etkilere yol açabilecek hastalıkların, yetersiz beslenmenin ve travmanın oluşabileceğini belirtti. Sahbani, Sudan'daki "felaket sağlık durumunun" önüne geçilebilmesi için bölgeye erişim sağlanmasının "çok önemli ve acilen gerekli" olduğunu kaydederek, "Ortaya çıkmakta olan insani felaketi kontrol altına almak için acil eylem ve ateşkes gerekiyor." diye konuştu. Geçen hafta Çad'da olduğunu aktaran Sahbani, "Çad'da gördüğüm ihtiyaçlar, Sudan'da yerinden edilmiş insanlar arasında tanık olduklarımı yansıtıyordu. Rahatsız ediciydi, hatta yürek parçalayıcıydı." ifadesini kullandı. Sahbani, bölgedeki kadın ve çocukların açlık, hastalık, şiddet ve kaybolmalar hakkında konuştuklarını ifade ederek, "Kadın ve çocukların çektikleri acılar yüzlerinden okunuyordu." dedi. Görüştüğü kişilerin hepsinin Sudan'dan kaçma sebebinin "açlık" olduğunu belirten Sahbani, "Sudan'da neredeyse 13 milyon insan yerinden edildi. 10 milyondan fazla kişi, Sudan'ın iç bölgelerine dağılırken 2 milyondan fazla kişi de komşu ülkelere sığındı." şeklinde konuştu. Sahbani, Darfur, Kordofan, El Cezire ve Hartum eyaletlerinin "devam eden çatışmalar" nedeniyle insani yardım ve sağlık yardımlarından mahrum kaldığını, Darfur'daki durumun "özellikle endişelendirici" olduğunu vurguladı. Darfur'daki El Faşir bölgesinde 800 binden fazla kişinin gıda, sağlık ve tıbbi malzemelere erişimlerinin olmadığını ve "kuşatma altında" olduklarını kaydeden Sahbani, yaralıların ihtiyaç duyduğu acil bakımı alamadıklarını, çocukların, hamile ve emziren kadınların ise "şiddetli açlık" nedeniyle zayıf düştüklerini ifade etti. Sahbani, ayrıca finansman açığına dikkati çekerek, Sudan için İnsani Müdahale Planının yalnızca yüzde 26, sağlık müdahale planının ise yüzde 36 oranında finanse edildiğini belirtti. Sahbani, bu boşluğun kapatılması için de acilen harekete geçilmesi çağrısında bulundu. SUDAN'DAKİ İÇ SAVAŞ Sudan'da 30 yıl süren Ömer el Beşir iktidarının halk ayaklanmasıyla devrilmesi sonrası sivillerin katılımıyla oluşturulan hükümete karşı ortak darbe yapan ordu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki güç mücadelesi 1 yıldan fazla süredir devam ediyor. Nisan 2023 ortasında başlayan ve Sudan'ın çoğu eyaletinde devam eden savaşta ordu, kuzey ve doğudaki eyaletlerde hakimiyetini sürdürürken HDK'nın batı ve güney eyaletlerinde etkili olduğu görülüyor. Savaşın bitirilmesi için başlatılan görüşmeler sonuçsuz kalmıştı. Birleşmiş Milletlere göre, dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizinin yaşandığı Sudan'daki çatışmalar sonucu 16 binden fazla kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 10 milyon kişi yerinden edildi ve 25 milyondan fazla kişi insani yardıma muhtaç durumda.

DSÖ Genel Direktörü'nden Gazze-Avrupa Hastanesi ile ilgili açıklama Haber

DSÖ Genel Direktörü'nden Gazze-Avrupa Hastanesi ile ilgili açıklama

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, X resmi hesabından, tahliye edildiğini duyurduğu 320 hastalı Han Yunus'taki Gazze-Avrupa Hastanesine ilişkin açıklamalarda bulundu. DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, “Güneydeki en büyük sevk hastanelerinden biri olan Gazze-Avrupa Hastanesi korunmalı ve bir an önce hizmete açılmalıdır. Gazze, daha fazla hastaneyi kaybetmeyi göze alamaz.” ifadesini kullandı. Han Yunus’taki tahliye çağrıları sonrası Gazze-Avrupa Hastanesindeki 320 hastanın ve sağlık personelinin tahliye edildiğini aktaran Ghebreyesus, hastaların büyük çoğunluğunun halen 350'den fazla yatan hastayla tam kapasite hizmet veren Nasır Hastanesine yönlendirildiğini kaydetti. Ghebreyesus, Nasır Hastanesinde ameliyat için gerekli tıbbi malzeme ve ilaç sıkıntısı yaşandığını da vurguladı. BM’ye ait 3 tırın da Gazze-Avrupa Hastanenin tıbbi malzemelerini başka bir bölgeye taşıdığını ifade eden Ghebreyesus, kalan malzemelerin ise en kısa sürede hastaneden alınacağını kaydetti. DSÖ'nün işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki temsilcisi Richard Peeperkorn, İsrail'in Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinin doğusundaki binlerce kişiye "bölgenin boşaltılması" çağrısı yapmasının, Gazze-Avrupa Hastanesinin operasyonlarını etkilediğini belirtmişti. HAN YUNUS'TAN GÖÇE ZORLANAN FİLİSTİNLİLER ZORLU ŞARTLARDA YAŞAMAYA ÇALIŞIYOR İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 1 Temmuz’da X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, Filistinlilerden Han Yunus kentinin doğusundaki bölgeleri "güvenlikleri için" acilen boşaltmalarını istemişti. Kentin doğusundaki Filistinliler, İsrail ordusunun çağrısından saatler sonra El-Mevasi bölgesine doğru göç etmek zorunda kalmıştı. Refah'ın batısında bulunan ve yerleşim yeri olmayan El-Mevasi'de büyük ölçüde açık araziler bulunuyor. Altyapı, kanalizasyon ağları, elektrik hatları, iletişim ağları ve internetten de yoksun olan bölgede, yerinden edilmiş Filistinliler, oldukça zor şartlar altında yaşamaya çalışıyor. Evlerini terk edip bu bölgeye sığınanlar su, gıda, temizlik ve sağlık hizmetleri konusunda büyük yoksunluk yaşıyor.

DSÖ Sözcüsü Jasarevic'ten Gazze'deki 21 hastanın tıbbi tahliyesi ile ilgili açıklama Haber

DSÖ Sözcüsü Jasarevic'ten Gazze'deki 21 hastanın tıbbi tahliyesi ile ilgili açıklama

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sözcüsü Tarik Jasarevic ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) Gazze'deki Kıdemli İletişim Görevlisi Louise Wateridge, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisinin haftalık basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. "Dün Gazze'deki 21 hastanın tıbbi tahliyesini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu, 7 Mayıs'tan, Refah Sınır Kapısı'nın kapatılmasından bu yana ilk kez oluyor" ifadelerini kullanan Jasarevic, Gazze'de 6 binden fazla travmaya bağlı hasta ve 2 binden fazla kanser ile kalp sorunu ciddi rahatsızlığı olanlar dahil 10 binden fazla tıbbi tahliyeye ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Jasarevic, 7 Ekim 2023'ten sonra Gazze'de 5 bin hastanın tahliye edildiğini, 7 Mayıs'tan bu yana ise bunun gerçekleşmediğini vurgulayarak, "Bu durum, 2 binden fazla kişinin hayat kurtaran kritik öneme sahip özel sağlık hizmetlerinden yararlanamadığı anlamına geliyor." dedi. Jasarevic, Gazze'de görülen yüksek sıcaklıklar nedeniyle çeşitli bulaşıcı hastalık riskinin arttığını da söyledi. "GAZZE'DEKİ İNSANLARIN HER ŞEYE İHTİYACI VAR" Toplantıya çevrim içi katılan Wateridge de Gazze'de şimdiye kadarki en kötü şartların yaşandığına ve durumun iyiye gitmediğine işaret etti. Wateridge, sıcaklıkların artmasıyla buradaki yaşam koşullarının daha da kötüye gittiğini belirtti. Refah Sınırı Kapısı açık olduğunda da dahi Gazze Şeridi'ne yeterli yardım girişinin olmadığını hatırlatan Wateridge, "Buradaki insanlar çaresiz durumdalar, her şeye ihtiyaçları var. Çok az sayıda yardım tırı giriş yaptığında insanlar onlara ulaşmak için akın edecek. İşte karşı karşıya olduğumuz durum budur. Buna verilecek tek yanıt, daha fazla yardım, yiyecek ve ilaç temin etmektir." ifadelerini kullandı.

DSÖ'den endişelendiren rapor! Her yıl 2,6 milyon bu nedenle ölüyor Haber

DSÖ'den endişelendiren rapor! Her yıl 2,6 milyon bu nedenle ölüyor

DSÖ, alkol ve madde kullanımına ilişkin 2019 verilerine dayanan bir rapor yayınladı. Rapor, dünya genelinde yaklaşık 400 milyon kişinin alkol veya madde kullanım bozukluğu yaşadığını, bunlardan 209’unun alkol bağımlısı olduğunu ortaya koydu. Raporda, yılda 2,6 milyon ölümün alkol tüketiminden kaynaklandığı, bunun tüm ölümlerin yüzde 4,7'sini oluşturduğu belirtildi. Alkole bağlı ölüm oranlarında 2010'dan bu yana bir miktar azalma görülmesine rağmen ölüm sayısının kabul edilemeyecek kadar yüksek olduğu, en yüksek oranların ise Avrupa ve Afrika’da kaydedildiği ifade edildi. Litre başına alkol tüketiminden kaynaklı ölüm oranlarının düşük gelirli ülkelerde en yüksek, yüksek gelirli ülkelerde ise en düşük olduğu kaydedilen rapora göre alkole bağlı ölümlerden 474 bini kalp ve damar hastalıklarından, 401 bini kanserden olmak üzere, 1,6 milyonu bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklandı. Yaklaşık 724 bin ölüm ise trafik kazaları, kendine zarar verme ve kişilerarası şiddet gibi yaralanmalar nedeniyle gerçekleşirken, 284 bin ölüm ise bulaşıcı hastalıklara bağlı olarak meydana geldi. "MADDE KULLANIMI HER YIL MİLYONLARCA ÖNLENEBİLİR ÖLÜMLE SONUÇLANIYOR" Raporda alkol ve uyuşturucu tüketiminin azaltılması, kullanım bozuklukları için tedaviye erişimin arttırılmasına yönelik eylemlerin küresel çapta hızlandırılması gerektiğine dikkat çekildi. DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada, "Madde kullanımı bireysel sağlığa ciddi zararlar veriyor, kronik hastalıklar ve psikolojik rahatsızlık riskini artırıyor ve trajik bir şekilde her yıl milyonlarca önlenebilir ölümle sonuçlanıyor. Daha sağlıklı ve daha eşitlikçi bir toplum inşa etmek için acilen alkol tüketiminin olumsuz sağlık ve sosyal sonuçlarını azaltacak, madde kullanım bozukluklarının tedavisini erişilebilir ve ekonomik hale getirecek cesur eylemler gerçekleştirmeliyiz” dedi.

1 günde 26 ülkede 600 vaka! DSÖ yaşanan artışa karşı uyardı Haber

1 günde 26 ülkede 600 vaka! DSÖ yaşanan artışa karşı uyardı

DSÖ'de M çiçeği virüsü alanında uzman olarak görev yapan Rosamund Lewis, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nin haftalık basın toplantısına çevrim içi katılarak değerlendirmelerde bulundu. Lewis, M çiçeği vakalarının artmaya devam etmesiyle bunun bir halk sağlığı tehdidi olmaya devam ettiğini vurgulayarak, yılbaşından bu yana dünya genelinde 3 bin 100'den fazla vaka rapor edildiğini söyledi. "Yalnızca mayısta 26 ülkeden yaklaşık 600 doğrulanmış vaka DSÖ'ye bildirildi." ifadesini kullanan Lewis, özellikle Afrika'da M çiçeği vakalarında artış yaşandığını vurgulayarak bunun temel nedenlerinin tespit edilmesi için yoğun araştırmaların yapılması yönünde çağrıda bulundu. Lewis, nisandan bu yana Güney Afrika'nın M çiçeği virüsünün bir varyantı olan "clad IIb" virüsüne bağlı 13 doğrulanmış vaka ve iki ölüm bildirildiğini belirtti. Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin büyük bir salgınla karşı karşıya kalmaya devam ettiğini söyleyen Lewis, yalnızca 2024'te bildirilen 9 bin 291 M çiçeği vakasından 419'unun ölümle sonuçlandığını söyledi. Lewis, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde tespit edilen M çiçeği virüsü vakalarında ölüm oranın yaklaşık yüzde 5 olduğunu kaydetti. Salgın nedeniyle daha çok çocukların yaşamını yitirdiğini kaydeden Lewis, Afrika'da M çiçeği vakalarında son zamanlarda görülen artışın ele alınmasının kritik bir ihtiyaç olduğunun da altını çizdi.

Sıcaklıklara bağlı ölümlerde artış Haber

Sıcaklıklara bağlı ölümlerde artış

AB'ye bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre Mayıs 2024, bugüne kadarki en sıcak mayıs ayı olurken ortalama yüzey hava sıcaklığı 1991-2020 mayıs ortalamasının 0,65 derece,1850-1900 mayıs ayı ortalamasının 1,52 derece, 2020'deki en sıcak mayıs ayının ise 0,19 derece üzerine çıkarak 15,91 derece olarak kaydedildi. Küresel sıcaklık rekoruyla birlikte dünyanın çeşitli ülkelerinde bölgesel rekorlar görülürken sıcak hava dalgaları, sıcaklığa bağlı ölümleri beraberinde getirdi. Afrika’nın Sahel ve batı kısımlarında yüksek sıcaklıklar mart ayı sonundan itibaren etkili olmaya başladı. Mali’de termometreler 3 Nisan'da 42,5 dereceyi gösterirken başkent Bamako’daki Gabriel-Toure Hastanesi yetkilileri nisan ayının ilk 4 gününde anormal şekilde 102 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Yetkililer, hayatını kaybedenlerin yarısının 60 yaş üzerindeki kişiler olduğunu ve ölümlerde aşırı sıcakların rol oynamış olabileceğini duyurdu. Bangladeş’te mayıs ayının başındaki sıcak hava dalgası nedeniyle en az 15 kişi yaşamını yitirirken birçok eğitim kurumu tatil edildi. Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi'de 29 Mayıs'ta 52,9 dereceyle tüm zamanların en yüksek sıcaklığı kaydedilirken haziran başında da devam eden yüksek sıcaklılar ülke genelinde çok sayıda ölüme neden oldu. Odişa eyaletinde 38, Uttar Pradeş eyaletinde 33, Bihar’da 6, Racastan’da 12 kişi hayatını kaybetti. Aşırı sıcakların etkilili olduğu bir diğer bölge Kuzey Amerika oldu. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) verilerine göre özellikle Meksika ve ABD’nin güneybatı eyaletleri haziran başından itibaren sıcak hava dalgasının etkisi altında. Las Vegas ve Phoenix kentlerinde termometreler 6 Haziran'da 43 dereceyi gösterirken dünyanın en sıcak yerlerinden biri olarak bilinen California eyaletindeki Death Valley'de (Ölüm Vadisi) hava sıcaklığı 50 dereceyi buldu. Meksika Ulusal Özerk Üniversitesinden (UNAM) yapılan açıklamaya göre mayıs ayının son 15 gününde ülke tarihinin en yüksek sıcaklıkları kaydedildi ve ülkenin 14 eyaletinde hava sıcaklıkları 40 dereceyi aştı. Özellikle ülkenin Tabasco, Tamaulipas ve Nuevo Leon eyaletleri ile Veracruz ve San Luis Potosi kentlerindeki rekor sıcaklıklar nedeniyle 29 Mayıs-5 Haziran arasında 29 kişi aşırı sıcaklar nedeniyle öldü, yaklaşık 2 bin kişi güneş çarpması şikayetiyle hastanelere başvurdu. Ülke genelinde, 2024'ün başından bu yana aşırı sıcaklardan ölenlerin sayısı 90'a ulaştı. SICAKLIK NEDENİYLE ÖLÜMLER ARTIYOR Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) The Lancet, Nature, PubMed gibi bilimsel dergilerde yayımlanan çeşitli makalelere dayandırdığı açıklamasına göre, 2000-2004 ortalaması ile 2017-2021 ortalaması kıyaslandığında 65 yaş üstünde sıcaklıkla bağlantılı ölümler yaklaşık yüzde 85 arttı. 2000 ile 2019 yılları arasında dünyada her yıl ortalama 489 bin kişi sıcaklıklar nedeniyle hayatını kaybederken ölümlerin yüzde 45,8’i Asya, yüzde 36,5'i Avrupa, yüzde 11,6'sı Amerika, yüzde 5,2'si Afrika, yüzde 0,8'i ise Okyanusya kıtasında kaydedildi. Örgüt'e göre iklim değişikliği nedeniyle 2022'de Hindistan ve Pakistan'da yıkıcı sıcak hava dalgalarının görülme olasılığı 30 kat arttı. AŞIRI SICAKLAR İNSAN SAĞLIĞINI NASIL ETKİLİYOR? Yüksek sıcaklıkların insan sağlığına etkilerini AA muhabirine değerlendiren Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geriatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, aşırı sıcakların, ufak bir sıvı kaybından ölümlere kadar giden sonuçları olduğunu söyledi. Naharcı, "Sıcaklığa bağlı ölümlerin yaklaşık yüzde 90’ı, 65 yaş üstünde görülüyor ve gelecekte sıcaklık artışı yaşanan bölgelerdeki ölüm risklerinin, sıcaklık artışı yaşanmayan bölgelere göre iki kat artacağı tahminleri var." dedi. Sıcaklık artışlarının en temelde vücutta sıvı kaybı yaşanmasına neden olduğunu belirten Naharcı, sıcak çarpmaları sonucu baş ağrıları, baş dönmesi, kalp çarpıntısı, halsizlik, mide bulantısı ve ileri yaşlarda zihin bulanıklığı yaşanabildiğini aktardı. Bu gibi olumsuz koşulların ciddi hastalıklara sahip kişilerde hayati riskleri artırdığı uyarısında bulunan Naharcı şunları kaydetti: "Örneğin kişide kardiyovasküler hastalıklar varsa bunlar kalp krizi, inme, felç geçirme risklerini artırıyor. Diyabet hastalığına bağlı problemler artabiliyor. Delirium dediğimiz zihinsel problemler görülebiliyor. Dahası, enfeksiyon bulaştırabilen etmenlerin yiyeceklerimizde, suyumuzda rahatça bulunabiliyor olması, bu kaynaklardan geçen enfeksiyonların riskini artırıyor. Tüm bunlar da ölümlere kadar giden yolu oluşturabiliyor." Sıcak çarpmasının vücudumuzdaki ısı dengesini bozduğundan bahseden Naharcı, "Araştırmacılar yüzde 70'in üzerindeki nemin tehlikeli olduğunu söylüyor. Yüzde 90 nemli bir yerde 25 derece sıcaklık bile ciddi sorunlara yol açabilir." diye konuştu. Naharcı, sıcaklıkların olumsuz etkilerinden korunmak için şu tavsiyelerde bulundu: "Özellikle 27-28 derece üzerindeki sıcaklıklarda çok dikkatli olmamız gerekli. Günlük aktivitelerimizi havanın daha serin olduğu zamanlarda yapmamız ve bunları yaparken kendimizi çok zorlamamamız iyi olur. Günlük tükettiğimiz sıvı miktarını en az yüzde 30-40 oranında artırmamız gerekiyor. Örneğin bir buçuk litre su tüketiyorsak bunu 2-2 buçuk litreye çıkarmamız gerekli. Çay, kahve gibi kafein barındırması nedeniyle vücudun sıvı kaybetmesine yol açan içeceklerden uzak durulmalı. Çünkü kafein içeren içeceklerin vücuttan atılması için vücudun bir o kadar sıvı kaybetmesi gerekli."

Evde spor yapmanın maliyeti ne kadar? Hesaplandı! Haber

Evde spor yapmanın maliyeti ne kadar? Hesaplandı!

Dünya Sağlık Örgütü tarafından bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi ve fiziksel aktivitenin yararları konusunda toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl 10 Mayıs'ta "Sağlık için Hareket Et Günü" kutlanıyor. Kovid-19 salgını sonrası yaygınlaşan evde spor, salon üyelik ücretlerindeki artış ve zaman problemi nedeniyle avantajlı bir seçenek olmaya devam ediyor. Büyükşehirlerde spor salonlarının ücretleri aylık 1500 ile 7000 lira arasında değişirken, spor yapmak isteyenler, temel ürünlerle ve daha düşük harcamalarla evlerinde kendi salonlarını oluşturabiliyor. Evde sporun maliyeti, kullanılacak malzemelere göre değişiklik gösterirken en temel ürünlerden yoga matının fiyatı, 100 ile 2 bin 500 lira arasında değişiyor. Başlangıç seviyesindeki pilates toplarının fiyatı 200 lirayken, bedeli 1500 liraya kadar çıkanları da bulunuyor. Kas güçlendirmek için kullanılan dambılların fiyatları 400 liradan başlarken, ağırlık seviyelerine göre fiyatlar değişebiliyor. Koşu-yürüyüş bandı fiyatları ise 35 bin liradan başlıyor. Yoga matı, pilates topu, atlama ipi, dambıl ve barfiks çubuğu gibi 5 temel ürünün maliyeti yaklaşık 1500 lira. Spor yapmak isteyenler tek seferlik bu maliyetle uzun yıllar aktivite gerçekleştirebiliyor. MALİYET AÇISINDAN EVDE SPOR ÖNE ÇIKIYOR Spor antrenörü Şevval Karaaslan, AA muhabirine, Kovid-19 salgınıyla birlikte insanların birçok işi evden yapmaya alıştığını söyledi. Karaaslan, bu dönemde insanların daha izole bir hayata yöneldiğini, iş dışındaki vakitlerini de evde sporla değerlendirmeye başladığını ifade etti. Karaaslan, spor salonlarıyla evde sporun kendine göre olumlu ve olumsuz yönleri olduğunu, maliyet açısından evde sporun öne çıktığını dile getirdi. Spor salonundaki ekipmanları evde sağlamanın maliyet açısından zor olduğunu belirten Karaaslan, "Fakat bu spor yapmaya engel değil. Evde mevcut olan çok basit eşyalarla bile egzersiz yapmak mümkün ve maliyetsiz bir seçenek. Bu bir koltuk kırlenti, su şişesi, temizlik bezi bile olabilir." dedi. Karaaslan, spor salonlarına gelemeyenler için evde spor yapmaya yönelik çevrim içi derslerin de son zamanlarda önemli bir alternatif sağladığına işaret etti. Çevrim içi dersler için yoğun talep aldıklarını dile getiren Karaaslan, bu dersler ve sosyal medya platformlarına yüklenen videolar gibi alternatifler aracılığıyla evde sporun giderek yaygınlaştığını ve olumlu geri dönüşler aldıklarını kaydetti. Yoga eğitmeni Deniz Okumuş da son dönemde evden çevrim içi programlara katılanların sayısının "inanılmaz" arttığını söyledi. Trafik sorunu yaşamak istemeyenlerin, zamanı kısıtlı olanların evden programlara katılmayı tercih ettiğini belirten Okumuş, bu programlara katılanların yaş aralığının da çok geniş olduğunu ifade etti. Okumuş, "Benim çalıştığım; çocuk grubunda 6 yaşında öğrencim var. En ileri yaşta ise 79 yaşında katılımcım var." diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.