Hava Durumu

#Dava

Bursa Hayat Gazetesi - Dava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dava haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa'da çöp evde bulunan çocuk davasında yeni gelişme! Haber

Bursa'da çöp evde bulunan çocuk davasında yeni gelişme!

Bursa'da 2 yıl önce çöp evde bakımsız halde bulunan ve şu anda 10 yaşında olan C.M.A. adlı erkek çocuğunun teyzesi ve kuzeninin yargılandığı davada, sanık ve suça sürüklenen çocuğa verilen hapis cezalarının gerekçeli kararı hazırlandı. Temmuz 2022'de Nilüfer ilçesi Görükle Sakarya Mahallesi'ndeki bir dairenin tahliyesi için açılan davanın ardından belediye temizlik ekiplerince odada C.M.A'nın kilitli ve bakımsız halde bulunmasıyla ilgili Bursa 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonucu çocuğun teyzesi Kamuran Pınar A'nın 15 yıl, kızı E.Z.A'nın ise 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasına mahkum edilmesinin gerekçesi açıklandı. 77 sayfalık gerekçeli kararda, mağdur çocuğun büyük ölçüde tutarlı beyanlarından yola çıkılarak sanık Kamuran Pınar A'nın yeğenine kötü davrandığı belirtildi. Kararda, Kamuran Pınar A'nın, mağdur çocukla ilgili yıkama, tırnak, saç kesme gibi öz bakım ihtiyaçlarını yerine getirmediği, arada sırada yemek verdiği, kapısını üzerine kilitleyerek dışarıya çıkartmadığı, tuvalet ihtiyacını hapis kaldığı odada gidermesine neden olarak insan onuruyla bağdaşmayacak şekilde yaşamasına neden olduğu tespitine yer verildi. Sanığın öldürme kastının olup olmadığının tespit edilemediği, böylelikle sanığın üzerine atılı "ihmal suretiyle öldürmeye teşebbüs" suçundan cezalandırılmasını gerektirecek kesin ve somut delil bulunmadığından beraatine karar verildiği bildirildi. Gerekçeli kararda, anne sevgisine ve bakımına muhtaç olan bir çocuğun, annesi Yasemin A. tarafından anneanne Asuman A'ya bırakıldığı, anneannenin vefatına kadar çocuğa iyi bakıldığı ancak vefatından sonra teyzesi tarafından bakılan C.M.A'nın uzun süre kilit altında tutulduğu ve aç bırakıldığı ifade edildi. SANIĞIN İŞLEDİĞİ SUÇTAN PİŞMANLIK DUYMADIĞI İÇİN İNDİRİM YAPILMADIĞI VURGULANDI Yargıtay kararları da göz önünde bulundurulduğunda mağdurun yaşadıklarının "eziyet" suçunun kanuni tanımına uyduğunun mahkemece kabul edildiği belirtilen gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi: "Sanığın eziyet suçundan, mağdurun aç kalması sonucu vücudunda meydana gelen zayıflama, mağdurun kilitli şekilde insan onuru ile bağdaşmayacak şekilde kapalı kaldığı süre, okul çağında olması, mağdur çocuğun ihlal edilen haklarının önemi ve sanığın saiki, kastının yoğunluğu dikkate alınarak teşdiden cezalandırılmasına karar verilmiş, sanık hakkında takdiri indirim yapılmasını gerektiren hiçbir hususun yansımadığı, işlediği suçtan pişmanlık duymadığı görüldüğünden hakkında indirim maddelerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına karar verilmiştir." Sanık Kamuran Pınar A'nın cebir uygulayarak öz annesinden çocuğu sakladığı tespitine yer verilen kararda, "çocuğa karşı cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan cezada indirim yapılmadığı vurgulandı. Gerekçeli kararda, suça sürüklenen çocuk E.Z.A'ya verilen cezaya da mağdur çocuğun beyanları dikkate alınarak hükmedildiği belirtildi. YARGILAMA HAZİRAN AYINDA SONA ERMİŞTİ Bursa'daki dairesini Kamuran Pınar A'ya kiraya veren Aydın S, kirasını ödemeyen kadına dava açmış, mahkemenin evin tahliye edilmesine karar vermesinin ardından adrese giden icra ekibi, dairenin kapısını çilingir yardımıyla açtırmıştı. Evin kilidini değiştirerek mahkemenin tahliye kararına uymayan Kamuran Pınar A'nın emniyette ifadesine başvurulmuş, bu sırada çöplerle dolu evin temizlenmesi için haber verilen Nilüfer Belediyesi temizlik görevlileri, 2022'nin temmuz ayında kapısı kilitli bir odada çöplerin arasında sağlık durumu iyi olmadığı tespit edilen erkek çocuk C.M.A'yı baygın halde bulmuştu. Çocuğun annesinin Kamuran Pınar A'nın ablası Yasemin A. olduğu belirlenmiş, C.M.A. savcılık kararıyla Antalya'da yaşayan anneye teslim edilmişti. Daha sonra C.M.A. ile Kamuran Pınar A'nın kızı E.Z.A, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerince koruma altına alınmıştı. C.M.A, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde tedaviye alınmıştı. Tutuklanan Kamuran Pınar A, yargılama devam ederken adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti. Sanık Kamuran Pınar A. ve kızı E.Z.A. hakkında ayrı davalar açılmış, aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunan bu iki dosyanın birleştirilmesine karar verilmişti. 10. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu çocuğun teyzesi Kamuran Pınar A. "eziyet" suçundan 7 yıl, "çocuğa karşı cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetten yoksun kılma" suçundan 8 yıl olmak üzere 15 yıl, kızı E.Z.A. da "çocuğa karşı kişiyi hürriyetten yoksun kılma" suçundan 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasına mahkum edilmişti.

Bursa'daki cinayet davasında 2 sanık hakkında karar açıklandı Haber

Bursa'daki cinayet davasında 2 sanık hakkında karar açıklandı

Bursa'da tartıştıkları kişiyi silahla öldürdükleri iddiasıyla 2'si tutuklu 7 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Umut Ö. ve Mert Ö. kardeşler, maktul Bayram Dalkıran'ın yakınları ve taraf avukatları katıldı. Cumhuriyet savcısı önceki celse verdiği mütalaasını tekrarladı. Duruşmaya SEGBİS'le bağlanan tutuksuz sanıklar Mehmet Ö, Yiğit Ö, Can Ö. ve Ahmetcan Ö, mütalaa doğrultusunda beraatlerine karar verilmesini istedi. Olay günü kötü bir şey yaşanmasın diye havaya ateş ettiğini iddia eden Mert Ö, beraatini talep etti. Babalarına hakaret edildiği için havaya ateş ettiklerini ileri süren Umut Ö. de "Keşke böyle bir şey olmasaydı. Çok pişmanım." dedi. Umut Ö. ve Mert Ö. kardeşleri, "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis, "ruhsatsız silah taşımak" suçundan da 1 yıl hapis ve para cezasına mahkum eden mahkeme heyeti, Umut Ö'nün 1 yıl hapis cezası için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Heyet, diğer 4 sanığın ise beraatine hükmetti. Firari durumda bulunan sanık Mehmetcan Ö'nün dosyasının ise tefrik edilmesine karar verildi. NE OLMUŞTU? Osmangazi ilçesindeki Yeşilova Parkı'nda 23 Eylül 2022'de, önceden aralarında taciz iddiası nedeniyle husumet bulunan Bayram Dalkıran ile Umut Ö. ve Mert Ö. kardeşler arasında tartışma çıkmıştı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesinin ardından Dalkıran silahla vurulmuş, kaldırıldığı Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetmişti. Gözaltına alınan Umut Ö. ve Mert Ö. tutuklanmıştı. Bu kişilerin aralarında bulunduğu 7 sanık hakkında "kasten öldürme" ve "kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından dava açılmıştı.

Bursa'da ölümlü zincirleme trafik kazası davasında karar açıklandı Haber

Bursa'da ölümlü zincirleme trafik kazası davasında karar açıklandı

Bursa'da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin de yaralandığı zincirleme trafik kazasıyla ilgili 2 sanığın yargılandığı davada sanıklardan biri 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada taraf avukat hazır bulundu, tutuksuz sanıklar Mitat D. ile Erkan K. ise duruşmaya katılmadı. Avukatların, kazaya ilişkin Adli Tıp Kurumundan alınan rapora yönelik beyanlarını dinleyen heyet, yeniden rapor alınması taleplerini oybirliğiyle reddetti. Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında, Mitat D'nin "taksirle öldürme" suçundan cezalandırılmasını, raporda kusuru bulunmadığı belirtilen Erkan K'nin ise beraatine karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, Mitat D'yi "taksirle öldürme" suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı, diğer sanığın ise beraatine hükmetti. NE OLMUŞTU? Geçen yıl aralık ayında gerçekleşen olayda, Bursa-Karacabey kara yolu Gölyazı Mahallesi yakınlarında Erkan K. idaresindeki 33 AIB 304 plakalı tıra, arkadan gelen Rıdvan Acar (74) yönetimindeki 16 AC 462 plakalı hafif ticari araç, Ahmet Demirdöver'in kullandığı 16 AVC 941 plakalı otomobil ile Mitat D. yönetimindeki 43 U 7517 plakalı tır çarpmıştı. İhbar üzerine olay yerine 112 Acil Sağlık, polis, jandarma, AFAD ve itfaiye ekipleri sevk edilmişti. Otomobil ve hafif ticari aracın hurdaya döndüğü kazada sürücülerden Rıdvan Acar araçta sıkışmıştı. İtfaiye ve AFAD ekiplerince bulunduğu yerden çıkarılan Acar'ın hayatını kaybettiği belirlenmişti. Yaralanan otomobil sürücüsü Ahmet Demirdöver ve yanında bulunan Hatice Demirdöver, 112 Acil Sağlık ekiplerince Bursa Şehir Hastanesi'ne kaldırılmıştı.

Sinan Ateş cinayeti davası: Eray Özyağcı’nın avukatı konuştu! Haber

Sinan Ateş cinayeti davası: Eray Özyağcı’nın avukatı konuştu!

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu ve CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan da duruşmada yer aldı. Mahkeme başkanı duruşmayı izleyen siyasetçilere uyarıda bulunarak duruşma düzenini bozmaları durumunda bunun “siyasi bir müdahale” olarak kabul edileceğini vurguladı. Ardından yargılamanın sanık avukatlarının savunmalarıyla devam edeceğini belirten başkan, tutuklu sanık Eray Özyağcı’nın avukatına söz verdi. “YARALANAN SİNAN ATEŞ’E YARDIM EDECEKLERİNE SİLAHLARI KAÇIRIYORLAR” Tetikçi sanık Eray Özyağcı’nın avukatı Ziynettin Aktürk, Sinan Ateş’in otopsi raporunda çelişkiler olduğunu belirterek Ateş’in kafa ve batın bölgesindeki atışların başkası tarafından yapıldığını iddia etti. Suikast sırasında Ateş’in yanındaki arkadaşlarına da dikkat çeken avukat, “Yaralanan Sinan Ateş’e yardım edeceklerine silahları kaçırıyorlar. Sebebi nedir? Bu niye irdelenmedi?” diyerek suç vasfı değiştirilip Eray Özyağcı’nın ‘silahla kasten yaralamadan’ ek ifadesinin alınmasını istedi. Avukat Mahkeme heyetinden, Sinan Ateş’in kaç telefonunun bulunduğunun araştırılmasını ve bunun ortaya çıkarılmasını talep etti. Mahkeme başkanı son sanık Umut Ersoy’u dinlemesinin ardından avukatlara tekrardan söz vereceğini belirtti. Olay öncesinde azmettirici Doğukan Çep’i taşıyan taksici olduğu için ‘eyleme yardım etmek’ suçundan yargılanan Ersoy, “Polis beni suçumu belirtmeden aldı. Pendik Karakolu’na götürüldüm ve 10-15 polis memuru tarafından dövüldüm. İddianame çıkana kadar neyden suçlandığımı bilmiyordum. Beratımı talep ediyorum” dedi. Sanık Vedat Balkaya’nın avukatı Cem Ali Kılıç, Balkaya’nın eylemi yaralama olarak bildiğini belirterek, “Müvekkilim ağırlaştırılmış yaralamadan ceza alabilir. Bu durumda da ‘ortak’ değil, yardım eden olarak yargılanabilir. Balkaya’ya eylem hakkında bilgi verilmiyor” dedi. Şikayetçi Bozkurt’un yaralanmasına yönelik suç istinadına ilişkin avukat Kılıç, “Bozkurt’un olay günü silahlı olacağını bırakın müvekkilimin, Özyağcı bile bilemezdi. Ani durumlarda eylemde fikir birliğinin oluşturulamayacağına yönelik etkin yargı kararları vardır” diye konuştu. Tolgahan Demirbaş’ın avukatı Murat Ofli, “Her ne kadar iddianamede suçun adı ve sevk maddesi yazılı olsa da Eray’ın bindiği aracın, müvekkilin aracı olmadığı sabit. Aracın plakası, rengi, şoförü sabitken sanki müvekkilimin aracına binmiş gibi PTS kayıtlarından böyle bir değerlendirme yapılmıştır. Dosyada gösterilen araç müvekkilin aracı değildir. BTK raporunda olayın olduğu sırada müvekkil bahçededir. Müvekkilimin o saatte bahçede olduğunu hem PTS kayıtları hem bahçede yatılı olarak kalan çobanın beyanı hem de bahçede çalışan yabancı uyruklu çalışanların beyanlarından anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunu kabul etmemiz mümkün değildir. Olayın faili Ankara’ya nasıl geldiyse Ankara’dan ayrılışını da aynı şekilde planlayabilecek kapasitede olduğu bellidir. Müvekkilimin ona yardım etmesi söz konusu değildir. Bahçedeki çobanın, çorbacının ve yabancı uyruklu çalışanların dinlenmesini istiyoruz. PTS kayıtlarının detaylı şekilde dosyaya katılmasını istiyoruz. 18 aydır tutuklu bulunan müvekkilimin de tahliye edilmesini bekliyoruz” beyanında bulundu. Duruşmaya 1 saat ara verildi.

Bursa'da keçi küpesi yüzünden bakanlığa dava açtı! Karar 5 yıl sonra geldi Haber

Bursa'da keçi küpesi yüzünden bakanlığa dava açtı! Karar 5 yıl sonra geldi

Bursa'nın İznik ilçesindeki çiftliğinde keçi yetiştiriciliği yapan Ahmet Bülent Üçok, kayıt altına almak için yapılan küpe uygulamasının hayvanlara zarar verdiği gerekçesiyle Tarım ve Orman Bakanlığı'na dava açtı. Küpe takılan küçükbaş hayvanların otlatma sırasında çalı ve dallara takılarak kulaklarının yırtılmasına varan sonuçlar oluşturduğunu hatırlatan Üçok, küpe yerine başka bir alternatif uygulanması gerektiğini söyledi. Tarım ve Orman Bakanlığı, açılan davada uygulamanın Avrupa Birliği standartlarına uygun olduğunu savunurken 5 yıl sonra gelen Danıştay 10. dairesi kararında, bakanlık haklı bulunarak dava reddedildi. Türkiye'de yapılan hayvancılığının Avrupa'dakinden farklı olduğunu kaydeden Üçok, Türkiye'deki hayvanların merada otlatıldığı, Avrupa'da ise kapalı alanlarda yetiştirildiği belirtti. Türkiye'deki hayvanların otlatma sırasında küpelerini çeşitli etkenlerle bir yerlere sıkıştırarak çıkmaya çalıştıklarında ise yaralandığını savunan Üçok, Avrupa'daki yetiştiricilerin bu gibi sorunları olmadığı ifade etti. Üçok yaptığı açıklamada kayıt altına almak için yapılacak uygulamanın gerekli olduğunu fakat hayvanlara zarar vermemek için başka bir alternatif bulunması için temyize gideceklerini belirtti. “UYGULAMA GEREKLİ FAKAT YÖNTEM YANLIŞ” Özellikle küpe takılan küçükbaş hayvanların sahada sorun yaşadığını anlatan keçi yetiştiricisi Ahmet Bülent Üçok, “Küpeler hayvanları kayıt altına almak için kullanılan araçlardan bir tanesi. Hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvanlarda küpe uygulaması yapılıyor. Kulak küpesi takılarak kayıt altında oluyor, hayvan varlığımızın takibi ve hastalıkların önlenmesi açısından bu gerekli bir uygulama. Ancak kullanılan yöntem olan kulak küpeleri küçükbaş hayvanlarda ve özellikle keçilerde sahada çeşitli problemlere neden oluyor. Örneğin bu hayvanlar çalılara, tel örgülere takılıyorlar ve hayvanın kulağını yırtarak düşüyorlar. Dolayısıyla bu durumdan hem hayvanlar hem de küpesi düştüğü için kayıt altına alma uygulaması aksıyor. Buna biz daha önce çeşitli yollarla itiraz ettik maalesef bir sonuç alamadık. Türkiye genelinde yetiştiricilerin bu konuda birçok şikayetleri var. Tarım ve Orman Bakanlığı adına sahada görev yapan veteriner hekim, tekniker ve teknisyen arkadaşların da bu konuda çok yoğun şikayetleri olmasına rağmen maalesef bakanlık bu konuda düzenleme adımı atmadı. Daha sonra ben bir dava açtım” şeklinde konuştu. KENDİ HAYVANLARINA KÜPE TAKTIRMADI, BİN 200 LİRA İDARİ PARA CEZASI UYGULANDI Kendi yetiştirdiği keçilerine küpe taktırmayı reddettiği gerekçesiyle zabıt tutularak idari para cezasına tabii tutulduğunu aktaran Üçok, “Bu itirazlarımızdan bir sonuç alamadığımızı görünce ben bakanlığa bir yazı yazarak bundan sonra hayvanlarımı mevcut küpeletmeyeceğimi bildiren bir yazı yazdım ve bana farklı alternatifler sunmalarını istedim. Bakanlıktan gelen arkadaşlar hayvanlarımı küpeletmediğimi görünce zabıt tuttu ve idari para cezasına çarptırıldım. Para cezasını ödedikten sonra yerel bir mahkemede dava açarak cezanın iptal edilmesini istedim. Aynı zamanda da Danıştay'a bir dava açarak mevcut uygulamanın iptalini talep eden bir dava açtım. Bu yaklaşık 5 yıl önce açılmış bir davaydı. Hayvanlara vermiş olduğu zarar ve amaçtan sapmış olduğunu belirten gerekçelerimizi sunduk. Alternatif olarak neler kullanılabileceğini anlattık. Sahadan gelen şikayetleri de ilettik. Bakanlık savunmasında bunun Avrupa Birliği'nde uygulanan bir yöntem olduğunu ve Türkiye'de de bu şekilde uygulanacağını dile getirdi” dedi. UYGULAMA AVRUPA, YETİŞTİRİCİLİK TÜRK STANDARDI Türkiye'deki yetiştiriciliğe Avrupa standardının uygun olmadığını söyleyen Üçok, “Bakanlık şunu hesaplamıyor, Avrupa Birliği ülkelerinde yapılan hayvanlıkla, Türkiye'de yapılan hayvancılık farklı. Bizde ‘ekstansif' dediğimiz doğada meralık alanlarda otlatma yapılırken Avrupa'da daha çok ‘entansif' denilen kapalı ahır besi şeklinde tarım uygulanıyor. Kapalı ahırda bakılan hayvanlar Türkiye'deki hayvanlara göre daha az yaralanıyor, dolayısıyla sorun da daha düşük oluyor. Bu çok ciddi bir sorun. Biz bunu öngördük ve bakanlıktan bu konu için önlem almasını ve değişikliğe gitmesini istedik. Fakat bakanlık maalesef bunu yapmadı. ‘Bu küpe zorlandığında kopar' şeklinde iddiaları var. Türk Standartları Enstitüsü'nde yapılan test sonucunu da dosyaya eklediler. Fakat çok ilginçtir ki testte bile bu konu hakkında yapılmış bir deney yoktu. Buna rağmen Danıştay 10. dairesi maalesef aleyhimize bir karar çıkarttı ve davayı reddetti. Bu durumda tabi ki temyize gidiyoruz, sonuç almaya çalışacağız. Maksadımız hayvanların çektikleri acıyı ve sağlıklarının bozulmasının önüne geçilmesi ve kayıtlarının düzgün şekilde yapılmasını sağlanması. Plastik küpeler yapıları gereği tek kullanımlık aparatlar. Dolayısıyla yetiştirici bunu söküp takamaz. Kayıt altına alma amacına hizmet etmiyor” ifadelerini kullandı. KÜPE TAKILMASI UYGUN OLMAYAN HAYVANLARA BİLEZİK UYGULAMASI Türkiye'de uygulanan yönetmelikte küpe takılması elverişli olmayan hayvanlara bilezik takıldığını belirten Üçok, tüm hayvanların bu şekilde kayıt altına alınabileceğini belirterek, “Mevzuatta kulak yapısı plastik küpe uygulamasına uygun olmayan hayvanlarda, plastik bilezik takılır diye bir şey var. Ama ben bunu hiç görmedim. ‘La mancha' ırkı olan keçilerin kulak yapısı çok küçüktür, fakat Türkiye'de bu hayvanlar yok. Belki kulağı kesik veya yaralı hayvanlar için böyle bir uygulama yapılıyor olabilir ama ben sahada şimdiye kadar hiç görmedim. Daha sağlıklı yöntemler var, yine kulağa daha küçük küpe uygulanabilir. Elektronik çipler uygulanabilir. Bunların maliyeti nasıl olsa üreticiden karşılanıyor. Bakanlık bu alternatifleri sunmuyor” dedi. DANIŞTAY REDDETTİ, TEMYİZE GİDİLECEK Danıştay 10. dairesi tarafından reddedilen davada temyize gitmek için hazırlandıklarına dikkat çeken Avukat Erol Çiçek, “Bülent Üçok, kulak küpelerini kullanmayacağını söylemiş ve taktırmamış. Hayvanların acı çekmesine sebep olan kulak küpelerini çalılara, dallara takılmasını sebep olarak göstermiş. Bunun üzerine kendisine idari para cezası uygulanmış. Bunun mahkemesi hala devam ediyor. Bunun üzerine 2019 yılında Danıştay'a dava açıldı. Aradan geçen 5 yılın ardından dava sonuçlandı ve Danıştay davayı reddetti. Hayvanlar kulak küpelerinden ciddi şekilde yaralanıyor ve bunu sadece biz söylemiyoruz birçok üretici ve basına yansıyan demeçlerde de bunu görüyoruz. Biz bunu Danıştay'a anlatamadık sanırım. Bizce yönetmelikte uygulanan kulak küpesi uygulamaları bu yaralanmaların asıl sebebi. Şu anda Danıştay 10. dairesi tarafından reddedildi. Fakat biz bu davanın temyizini hazırladık. Reddedilme sebebi olarak yapılan uygulamanın Avrupa Birliği mevzuatına uygun olduğu söylendi. Danıştay'ın burada gözden kaçırdığı çok büyük bir husus var, Avrupa ülkelerinde keçi yetiştiriciliği açık alanlarda yapılmıyor. Bizde de tam aksi açık alanlarda yapılıyor. Oradaki kulak küpesi şekli buraya uymayabilir. Bakanlığını bunu düzeltmesi lazım. Bakanlığın bu kulak küpesi şekli konusunda neden bu kadar ısrar ettiğini bizde anlamış değiliz” şeklinde konuştu.

Avukat başörtülü mahkeme heyetini reddetmişti...Yeni gelişme! Haber

Avukat başörtülü mahkeme heyetini reddetmişti...Yeni gelişme!

Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki uyuşturucu duruşmasında mahkeme başkanının ‘başörtülü’ olmasından ötürü reddi hakim talebinde bulunan sanık avukatı Alperen Demirdiş hakkında, mahkeme başkanı, 'Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret', 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılamak' ve 'Haksız gerekçe ile hakimleri reddetme ve bu sebeple davanın bilerek ve isteyerek gereksiz yere uzamasına neden olması ile görevi kötüye kullanma’ suçlarından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile Ankara Barosuna ayrı ayrı suç duyurusunda bulundu. “BAŞÖRTÜSÜNÜN YASAKLILIĞINA DAİR YASAL BİR DÜZENLEME BULUNMAMAKTADIR” Konuya ilişkin Başsavcılığa sunulan dilekçede, 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hatırlatılarak, “Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir' ve 'kimse dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz'. Yürürlükte olan kanunlarda ve Kılık Kıyafet Yönetmeliği'nde kamu kurumlarında ve bir kamu kurumu olan adliyelerde başörtüsünün yasaklılığına dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır” denildi. "BAŞÖRTÜSÜ TAKAN KADINLARA KARŞI GERÇEKLEŞTİRİLEN BU HAREKETİ KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR" Avukat Demirdiş’in reddi hakim talebinin, din ve vicdan hürriyetine aykırı bir durum olduğu belirtilen dilekçede, "Avukat Alperen Demirdiş'in pek çok kişinin önünde inancının gereği ve bir yansıması olarak başörtüsü takan tüm kadınlara karşı gerçekleştirdiği bu hareketi kabul etmek ve sindirmek mümkün değildir. Bu davranışa göz yummanın veya görmezden gelmenin benzer davranışlarla karşılaşılmasının önünü açması muhtemeldir" ifadeleri yer aldı. "AVUKATA DİSİPLİN İŞLEMLERİNİN YAPILMASI TALEP EDİLDİ" Öte yandan, Ankara Barosu Başkanlığı'na sunulan dilekçedeyse, "Avukat Alperen Demirdiş hakkında bu davranışı ve avukatlık mesleğine yakışmayan duruşmadaki hal ve tavırları sebebiyle disiplin işlemlerinin yapılması hususunda gereğinin takdir ve ifası Baro Başkanlığı'nızdan rica olunur" ifadeleri yer aldı. OLAYIN GEÇMİŞİ Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen uyuşturucu duruşmasında sanık avukatı Alperen Demirdiş, mahkeme başkanı ve üye hakimin başörtülü olması sebebiyle reddi hakim talebinde bulunmuştu. Mahkeme başkanıysa reddi hakim talebi doğrultusunda savunma almayarak yargılamayı durdurmuştu. Olayın ardından Adalet Bakanı Yılmaz Tunç konuya ilişkin açıklama yaparak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından avukat Demirdiş hakkında soruşturma başlatıldığını ifade etmişti.

Davada karar çıktı:  6-8 Ekim olaylarında neler yaşandı? Haber

Davada karar çıktı: 6-8 Ekim olaylarında neler yaşandı?

Eski adıyla Halkların Demokratik Partisi (HDP) olan DEM Parti, 6 Ekim'de Aynularab bahanesiyle X (Twitter) üzerinden paylaştığı bir mesajla sokak protestosu başlatılması çağrısı yaptı. Çağrının ardından kitlesel eylemler başlarken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak üzere 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde barikatlar kurulup yollar kesildi. Olaylarda uzun namlulu silah, molotofkokteyli, havai fişek, taş ve sopalarla kamu binalarına, vatandaşların evlerine, iş yerlerine ve araçlara zarar verildi. Sokağa çıkan YPG/PKK destekçilerinin şiddet olaylarında 2 polis şehit oldu, Diyarbakır'da Kurban Bayramı dolayısıyla yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü ve üç arkadaşının da aralarında bulunduğu 35 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi yaralandı. ESNAFA 50 MİLYON LİRALIK ÖDENEK Yaşanan şiddet olayları sırasında 37 nitelikli adam öldürme, 29 adam öldürmeye teşebbüs, 3 bin 777 mala zarar verme, 25 alıkoyma, 395 hırsızlık, 15 yağma, 308 iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal, 13 Türk bayrağını yakma, 7 Atatürk'ü Koruma Kanunu'na muhalefet suçu işlendi. Terör örgütü destekçilerinin saldırıları sonucu çok sayıda kamu binası, ev ve iş yeri ile okul, Kur'an kursu, kültür ve sanat merkezi, müze ve yurt binasında hasar oluştu. Şiddet olaylarının devlete maliyeti 300 milyon liranın üzerinde olurken, olaylar nedeniyle zarar gören esnafa devlet tarafından yaklaşık 50 milyon liralık ödenek sağlandı. Ayrıca Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tesis edilen huzur ve güven ortamına zarar veren şiddet eylemleri, can ve mal kayıplarının yanı sıra sosyal yaşama, turizme ve ekonomiye ağır darbe vurdu. YASİN BÖRÜ VE ARKADAŞLARI VAHŞİCE KATLEDİLDİ Diyarbakır'da ihtiyaç sahiplerine Kurban Bayramı'nda et dağıtmak isteyen Yasin Börü ile arkadaşları Hasan Gökguz, Ahmet Dakak ve Riyat Güneş, bir grubun silah, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramaları sonucu sığındıkları binanın üçüncü katında linç edildi. Binadan atılan gençlerin cesedine işkence yapıldı. Ahmet Dakak'ın başı taşla ezilirken, 16 yaşındaki Börü'nün üzerinden arabayla geçildi. Cesetleri yakılan ve tanınmayacak hale gelen çocuklar, aileleri tarafından güçlükle teşhis edilebildi. Olaylardan şans eseri yaralı kurtulan ve arkadaşlarının vahşice öldürülmesine tanık olduğu için psikolojisi bozulan Yusuf Er, Diyarbakır dışındaki bir hastanede tedavi gördü. 201 OKUL HASAR GÖRDÜ Şiddet olaylarında YPG/PKK destekçileri okullara da büyük zarar verdi. Tunceli'de 2, Mersin'de 3, Diyarbakır'da 34, Şırnak'ta 13, Batman'da 4, Şanlıurfa'da 19, Bitlis'te 8, Bursa'da 2, Mardin'de 36, Muş'ta 6, İstanbul'da 11, Bingöl'de 2, Hakkâri’de 28, Siirt'te 13, Van'da 18, Gaziantep ve Adıyaman'da birer okul olmak üzere toplam 201 okulda terör örgütü yandaşlarının saldırıları nedeniyle ciddi hasarlar oluştu. YPG/PKK destekçileri tarafından tahribata uğrayan okullar, devletin sağladığı imkanlarla onarılarak kısa sürede eğitim-öğretime açıldı. DEVLET YARALARI HIZLA SARMAYA BAŞLADI Dönemin Başbakanlığı tarafından illere ödenek gönderilerek, şiddet olaylarında meydana gelen vatandaşın ve esnafın zararı karşılandı. Olaylarda tahribata uğrayan okullar ve kamu binaları, devletin sağladığı imkanlarla onarıldı. Olayların yaşandığı illerdeki zarar gören esnafa yaklaşık 50 milyon lira tutarında ödenek aktarıldı. EYLEMLERE İLİŞKİN DAVADA 108 SANIK HAKKINDA YARGILANMA BAŞLATILDI Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 6-7 Ekim 2014'teki Aynularab bahanesiyle düzenlenen izinsiz gösterilere ilişkin soruşturması kapsamında 20 Eylül 2019'da eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Şenoğlu'nun tutuklanmalarına karar verildi. Soruşturma çerçevesinde 25 Eylül 2020'de eski HDP milletvekillerinin de bulunduğu 82 zanlı hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. 7 ilde düzenlenen operasyonda terörle mücadele ekiplerince 20 zanlı yakalandı. Emniyetteki işlemlerin ardından sevk edildikleri adliyede mahkemeye çıkarılan şüphelilerden dönemin Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ile Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Dilek Yağlı, Günay Kubilay, Zeki Çelik, Ali Ürküt, Pervin Oduncu, Alp Altınörs, Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal ve İsmail Şengün tutuklandı, 3 zanlı ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Yargılamalarda sanıklar Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Can Memiş ve Cihan Erdal'ın adli kontrol hükümlerince tahliyelerine karar verildi. Eylemlere ilişkin Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile terör örgütü PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerinin aralarında bulunduğu bazıları firari 108 sanığın yargılanmasına Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Davanın 14 Nisan 2023'te görülen duruşmasında esas hakkında 5 bin 268 sayfalık mütalaayı dava dosyasına sunan savcı, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında bulunduğu 36 sanık hakkında "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan en az bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. DAVADA KARARLAR DÜN AÇIKLANDI Kobani bahanesiyle 6-8 Ekim 2014'teki eylemlere ilişkin aralarında PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerinin yanı sıra eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu 108 sanığın yargılandığı davada karar dün açıklandı. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklardan bazıları bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Diğer sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır bulunurken, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak duruşmaya katılmadı. Bazı milletvekillerinin de takip ettiği duruşmada, sanıklar ve avukatlarının tutukluluğa karşı beyanları alındı. FİGEN YÜKSEKDAĞ'A 30 YIL 3 AY HAPİS CEZASI VERİLDİ Beyanların ardından mahkeme heyetinin kararı açıklayacağını belirtmesi üzerine sanık avukatları duruşma salonunda bulunan masalara vurarak tepki gösterdi. Avukatların dışarıya çıkmasının ardından mahkeme başkanı kararını açıkladı. Mahkeme, Ahmet Türk'ü silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırdı. Figen Yüksekdağ’a devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozmak, suç işlemeye tahrik, iki ayrı terör örgütü propagandası ve seçim yasaklarına aykırı hareket etmek suçundan 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Gülten Kışanak hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 12 yıl hapis cezası verilirken, cezaevinde kaldığı süre göz önünde bulundurularak tahliyesine karar verildi. Sebahat Tuncel hakkında silahlı terör örgütü üyeliği suçundan 12 yıl hapis cezası verilirken, tutuklulukta geçirdiği süre göz önünde bulundurularak tahliyesine karar verildi. DEMİRTAŞ’A 42 YIL HAPİS CEZASI Selahattin Demirtaş hakkında devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçuna yardımdan 20 yıl hapis cezası, 2 kez suç işlemeye tahrik etme suçundan 7 yıl 6 ay hapis, 4 kez terör örgütü propagandası yapmak suçundan 7 yıl 36 ay, halkı kanunlara uymamaya tahrik suçundan 1 yıl 6 ay, Toplantı ve Gösteri Yürüyüş Kanunu'na muhalefet suçundan 1 yıl 6 ay, suçu ve suçluyu övme suçundan 1 yıl 6 ay olmak üzere toplamda 42 yıl hapis cezası verildi.

Trump'a kötü haber Haber

Trump'a kötü haber

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın ilişki yaşadığı yetişkin film oyuncusu Stormy Daniels'a 2016 başkanlık seçimleri sırasında "sus payı" ödeme suçlamasıyla yargılandığı davaya New York'taki Manhattan Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada davanın odağındaki isim olan Daniels’in çapraz sorgusu yapıldı. Trump'ın avukatı Susan Necheles, Daniels'ın “sus payı” ödemesini kabul etmedeki motivasyonunu sorgulayarak, neden 2016’daki seçim kampanyasının son günlerinde hikayesini kamuoyuna açıklamak yerine hikaye için para almaya çalıştığını sordu. Necheles’in "Para istiyordun, değil mi?" sorusuna Daniels "Gerçeğin ortaya çıkmasını istedim" yanıtını verirken, Necheles ayrıca Daniels'ın yetişkin film sektöründeki deneyimi nedeniyle Trump'la ilişki yaşadığına dair iyi bir hikaye uydurabileceğini öne sürdü. Daniels, buna karşılık "Eğer bu hikaye gerçek olmasaydı, çok daha iyi şekilde yazardım" dedi. Necheles, Daniels’a iddia ettiği ilişkiye dair bugüne dek medya kuruluşlarına yaptığı açıklamaları ve yazdığı kitaptaki ifadeleri sorarak çelişkili bulduğu noktalara dikkat çekerken, Daniels ise anlattıklarında hiçbir değişiklik olmadığını vurgulayarak, “Bana hikayede değişiklikler yaptığımı söyletmeye çalışıyorsun, ama değişen hiçbir şey yok” şeklinde konuştu. TRUMP'IN TALEPLERİNE RED Öte yandan, Trump'ın savunma ekibi Daniels’ın verdiği ifadelerin tutarsız olduğunu ve bu ifadelerin jüriyi Trump'a karşı önyargılı hale getirebileceğini belirterek dava hakkında görevsizlik kararı verilmesini talep etti. Yargıç Juan Merchan, Daniels'ın ifadesine pek çok kez itiraz edebileceklerini ancak bunu yapmadıklarını belirterek talebi reddetti. Trump’ın Daniels'a kamuoyu önünde yanıt verebilmesi için hakkındaki mevcut basına konuşma yasağının kapsamının değiştirilmesi talebi de mahkeme tarafından kabul edilmedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.