Hava Durumu

#Cuma Hutbesi

Bursa Hayat Gazetesi - Cuma Hutbesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cuma Hutbesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

8 Kasım 2024 Cuma Hutbesi konusu nedir? Okumak için tıklayın... Haber

8 Kasım 2024 Cuma Hutbesi konusu nedir? Okumak için tıklayın...

Cuma namazı bu hafta da yoğun katılımla gerçekleştirilecek. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftaki Cuma hutbesinin ana teması merak edilerek araştırılan konular arasında yer alıyordu. İşte, 8 Kasım 2024 Cuma Hutbesi... MERHAMET EDEN MERHAMET BULUR Muhterem Müslümanlar! Peygamber Efendimiz (s.a.s) çocukları çok severdi. Bir defasında sahabeyle birlikte otururken yanlarına torunu Hz. Hasan geldi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) hemen onu kucağına aldı, bağrına bastı ve öptü. Peygamberimizin bu halini gören bir kişi, “Benim on tane çocuğum var, ben onlardan hiç birini öpmedim.” dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyurdu: مَنْ لاَ يَرْحَمُ لاَ يُرْحَمُ “Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz.”[1] Aziz Müminler! Yüce Allah’ın insanın fıtratına yerleştirdiği müstesna duygulardan biri de merhamettir. Merhamet; Cenâb-ı Hakk’ın Rahmân ve Rahîm isimlerinin gönüllerdeki tecellisidir. Merhamet; sıradan bir acıma duygusu değil, merhem olmaktır yaralı gönüllere, dokunabilmektir mahzun yüreklere. Merhamet; “Bana ne!” duyarsızlığı değil, “Bana düşen ne?” hassasiyeti göstermektir her şeye ve herkese. Merhamet, sadece insanların maddi sıkıntılarını gidermek değil, ilim ve hikmetle buluşturmaktır zihinleri, şefkat ve muhabbetle doldurmaktır kalpleri. Merhamet; sadece kötülüğe karşı olmak değil, iyilikle buluşturmaktır bütün insanları, ilgi ve sevgiyle yeşertmektir bütün umutları. Kıymetli Müslümanlar! Mümin, her şeyden önce kendisine, ailesine, çevresine ve tüm mahlûkata merhamet etmelidir. Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: اِرْحَمُوا مَنْ فِى الأَرْضِ يَرْحَمْكُمْ مَنْ فِى السَّمَاءِ “Siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.”[2] Ancak, ne acıdır ki şiddet sarmalının her tarafı kapladığı, merhametsizliğin oldukça yaygınlaştığı günlerden geçiyoruz. Nice insan, kin, nefret ve öfkesinin esiri olmuş, merhamet duygusunu kaybetmiş durumda. Bu sebeple de her geçen gün toplumumuzda, nice yuvalar dağılmakta, sudan bahanelerle nice canlar hayattan koparılmaktadır.  Oysaki inananlar; sabrı ve takvayı kuşanırlar, iman ve güzel ahlakla bezenmiş bir ömür sürerlerse toplumda merhameti hâkim kılarlar. Rabbimizin, af ve mağfiretine sığınırlar, günahlarına bir daha dönmemek üzere tövbe ederlerse ilâhî rahmete ulaşırlar. Değerli Müminler! Bizler, rahmet elçisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in ümmetiyiz. Merhameti kendisine rehber edinen bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bize düşen; anne babamıza “Öf!” bile dememek, onların üzerine rahmet kanatlarımızı germektir. Eşimize sevgi ve muhabbetle, çocuklarımıza ilgi ve şefkatle muamele etmektir. Akraba ve komşularımızla iyi ilişkiler kurmak, güven ve huzurun teminatı olmaktır. Mesleğimiz ve işimiz gereği hizmet sunduğumuz veya hizmet aldığımız herkese karşı saygı ve nezaketle davranmak, birbirimize yardımcı olma noktasında gayret göstermektir. Kin ve nefreti kalbimizden söküp atmak, gönüllerimizi ilâhî rahmet ve nebevî merhametle donatmaktır. Kardeşliğimizi merhametle güçlendirmek, birlik ve beraberliğimizi daha da pekiştirmektir. Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinin geniş olmasına umut bağlayarak haramlara yeltenmemek, kul ve kamu hakkını ihlal etmemektir. Yüce Rabbimizin şu ayetlerini asla unutmamaktır:            نَبِّئْ عِبَاد۪ٓي اَنّ۪ٓي اَنَا الْغَفُورُ الرَّح۪يمُۙ “Resûlüm! Kullarıma, benim, çok bağışlayan ve çok esirgeyen olduğumu haber ver.”[3] وَاَنَّ عَذَاب۪ي هُوَ الْعَذَابُ الْاَل۪يمُ “Azabımın da çok elem verici olduğunu bildir.”[4] Hutbemi Kur’an-ı Kerim’de yer alan şu dua ile bitiriyorum: “…Rabbimiz! Biz iman ettik. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin.”[5] [1] Buhârî, Edeb, 18. [2] Tirmizî, Birr, 16. [3] Hicr, 15/49. [4] Hicr, 15/50. [5] Mü’minûn, 23/109.

27 Eylül 2024 Cuma Hutbesi konusu nedir? Okumak için tıklayın... Haber

27 Eylül 2024 Cuma Hutbesi konusu nedir? Okumak için tıklayın...

Cuma namazı bu hafta da yoğun katılımla gerçekleştirilecek. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftaki Cuma hutbesinin ana teması merak edilerek araştırılan konular arasında yer alıyordu. İşte, 27 Eylül 2024 Cuma Hutbesi... ŞAHSİYETİMİZİ İMAR EDEN KUTLU MEKÂN: CAMİ Muhterem Müslümanlar! Huzur ve güvenin, rahmet ve bereketin kaynağı olan camiler ve mescitler; Yüce Rabbimize kulluğumuzu arz ettiğimiz, hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’i öğrendiğimiz, rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in güzel ahlakıyla tanıştığımız mabetlerdir. Cami ve mescitler, aynı safta omuz omuza durduğumuz, birlik ve beraberliğimizi perçinlediğimiz maneviyat ocaklarıdır. İnsanlığı tevhide, kurtuluşa, hayra ve iyiliğe çağıran hakikat merkezleridir. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in buyurduğu üzere, “Şehirlerde Allah’ın en çok sevdiği yerler, camilerdir.”[1] Aziz Müminler! Camiler, sadece ibadetlerimizi eda etmek için bir araya geldiğimiz yerler değildir. Camiler; kadın, erkek, genç, yaşlı, herkesin ilim ve irfanla buluştuğu, bilgi ve hikmetle yoğrulduğu, adalet ve merhametle şahsiyetini inşa ettiği eğitim yuvalarıdır. Ecdadımız, camilerin bu eşsiz ruhundan ilham alarak muhteşem bir medeniyet inşa etmiştir. Cami merkezli bu medeniyetin özünde Kur’an ve sünnete bağlılık vardır. Vefakâr bir eş, hayırlı bir evlat, şefkatli bir anne-baba, güvenilir bir komşu olmak; akrabayı, yetimi, öksüzü ve kimsesizi gözetmek vardır. Helalinden kazanmak, harama el uzatmamak, yanlış ölçmemek, eksik tartmamak, kimseyi aldatmamak vardır. İş ve çalışma hayatında doğruluğu şiar edinmek, kul ve kamu hakkını gözetmek vardır. Ahîlik geleneğinde yer aldığı üzere, geçmişten günümüze esnaf ve zanaatkâr arasında dayanışma, dürüstlük, adalet, ahlak ve çalışkanlık gibi değerleri özendirmek vardır. Kıymetli Müslümanlar! Medeniyetimizin temeli, şehirlerimizin kalbi olan cami ve mescitleri inşa etmek, tamirat ve tadilatlarını yapmak Müslüman olmamızın gereğidir. Onları tahrip etmek, onların içinde ibadet yapılmasına engel olmak, maddi ve manevi anlamda onları işlevsiz kılmak ise büyük bir zulümdür. Bu hususta Yüce Rabbimizin uyarısı gayet açıktır: “Allah’ın mescitlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır!”[2] Nitekim bugün Gazze’de olduğu gibi şehirleri işgal eden zalimlerin hedeflerinden biri de camiler olmuştur. Bunun karşısında Müslümanlara düşen, camileri inşa ve ihya etmektir. Camileri ihya etmek ise onların ilim ve irfan merkezi olma hüviyetlerini devam ettirmektir. Camilerde öğrendiğimiz bilgilerle hayatımızı mamur kılmak, onlardan aldığımız feyiz ve bereketle İslam’ı en güzel şekilde yaşayıp temsil etmektir.  Öyleyse Değerli Müminler! Binbir emekle inşa ettiğimiz camilerimizi cemaatsiz bırakmayalım. Onları yalnızlığa terk etmeyelim. Cuma ve bayram namazlarında buluştuğumuz gibi beş vakit namazlarımızı da eda etmek üzere camilerde buluşalım, ailece camide olalım. Göz aydınlığı çocuklarımızı ve geleceğimizin teminatı gençlerimizi camilerimizin manevi ikliminden mahrum etmeyelim. Samimi bir niyetle camiye giderken attığımız her adımın, geçirdiğimiz her saniyenin günahlarımızın affına, yuvamızın huzuruna, kazancımızın bereketine vesile olacağını bilelim. Unutmayalım ki, tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de, yarın da Müslümanlığımızı muhafaza etmenin merkezleri camiler olacaktır.  Aziz Müslümanlar!  Her yıl 1-7 Ekim tarihleri arası Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutlanmaktadır. Din görevlileri; cami ve mescitlerde, Kur’an kursu ve farklı alanlarda görev yapan, toplumu din konusunda sahih ve doğru bilgi ile aydınlatan, şahsiyetimizin inşasında, karakterimizin imarında ve kimliğimizin korunmasında yerleri doldurulamayacak müstesna insanlardır. Onlar, ömürlerini din hizmetine vakfetmiş, her yaştan ve her kesimden insanın manevi imarını gerçekleştiren gönül erleridir. Bu vesileyle geçmişten günümüze camilerimizin maddi ve manevi imarı için gayret gösteren, ömrünü din hizmetine adamış hocalarımızdan, camilerimizin inşa ve ihyasında imkânlarını esirgemeyen hayır sahiplerinden ve bütün cemaatimizden ahirete irtihal edenlere rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum. [1] Müslim, Mesâcid, 288. [2] Bakara, 2/114.

20 Eylül 2024 Cuma Hutbesi konusu nedir? Okumak için tıklayın... Haber

20 Eylül 2024 Cuma Hutbesi konusu nedir? Okumak için tıklayın...

Cuma namazı bu hafta da yoğun katılımla gerçekleştirilecek. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftaki Cuma hutbesinin ana teması merak edilerek araştırılan konular arasında yer alıyordu. İşte, 20 Eylül 2024 Cuma Hutbesi... PEYGAMBERİMİZ (S.A.S) VE ŞAHSİYET İNŞASI Muhterem Müslümanlar! Yüce Rabbimiz, insanı yeryüzünün en değerli varlığı olarak yaratmış, ona iman, akıl ve irade bahşetmiştir. İnsanın; adalet, merhamet, güven, doğruluk ve güzel ahlak gibi değerlerle şahsiyetini inşa etmesini istemiş, bunun yolunu da ona göstermiştir. Bu yol; kişinin Kur’an-ı Kerim ile kimliğini inşa etmesi, Allah Resûlü (s.a.s)’in sünneti ile karakterini şekillendirmesidir. Aziz Müminler! Müslümanın şahsiyetini oluşturan, fıtratını koruyan; ona kimlik kazandıran, hem dünyada hem de ahirette mutluluğa ulaştıran en büyük nimet, imandır. İman, kuru bir sözden ibaret değildir. İman, bütün davranışlarımızı güzelleştiren bir cevherdir. Hayatın olumsuzlukları karşısında bizleri güçlü kılan bir değerdir. Sıkıntılara imanla tahammül edilir; endişeler, imanla huzura kavuşur. Üzüntüler sevince, korkular cesarete imanla dönüşür. Ayrılıklar yerini kardeşliğe, düşmanlıklar yerini dostluğa imanla bırakır. Kıymetli Müslümanlar! Müslümanın şahsiyetini şekillendiren unsurlardan biri de ibadetlerdir. İbadetler, imanımızın gereği, Rabbimizin verdiği nimetlere karşı şükrümüzün ifadesidir. İbadetler, bize yaratılış gayemizi hatırlatır. İrademizi güçlendirir, bizi kötülüklerden koruyup iyiliklere yönlendirir. Her an Rabbimizin huzurunda olduğumuz bilincini bize aşılar. İbadetler, İslam’ın beş temel esasıyla sınırlandırılamayacak kadar geniştir. Rabbimizin rızasını gözeterek ihlas ve samimiyetle yaptığımız her iş, ibadet hükmündedir. Müslüman, dinen meşru bir mazereti olmadığı müddetçe ibadetlerini eda etmekle yükümlüdür. İş ve çalışma hayatı, okul ve tatil gibi gerekçeler, ibadetlerimizi yerine getirmemize asla mani olmamalıdır. Nitekim Yüce Rabbimiz, وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”[1] buyurmaktadır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de en zor zamanlarda bile ibadetlerini yerine getirmiş, ibadetsiz bir hayatın olamayacağını bizlere öğretmiştir. Değerli Müminler! Müslümanın şahsiyetini inşa eden hususlardan bir diğeri de güzel ahlaktır. Güzel ahlak; fazilet ve erdemin, iyilik ve imanın ölçüsüdür. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu hususa şöyle işaret etmektedir: “Kim bir iyilik yaptığında seviniyor, bir kötülük yaptığında üzülüyorsa o mümindir.”[2] Ahlak, huzurlu bir hayatın güvencesi, toplumsal barışın teminatıdır. Ahlaki değerlerin yaşandığı ve yaşatıldığı bir toplumda, doğruluk ve dürüstlük, iffet ve takva, şefkat ve merhamet gibi erdemler hâkim olur. Ahlaki değerlerin kaybolduğu bir toplumda ise adalet yerini zulme, merhamet yerini öfkeye, helaller yerini haramlara, iyilikler yerini kötülüklere bırakır. Aziz Müslümanlar! Maalesef, ilim, hikmet ve erdemin kaybolduğu, cehaletin ve şiddetin yaygınlaştığı, insan onur ve haysiyetinin yok sayıldığı günlerden geçiyoruz. Toplumsal hayatı etkisi altına alan bireysellik, bencillik, dünyevileşme ve yalnızlaşma gibi sorunlar, başta çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere hepimizi tehdit etmektedir. Böylesi zamanlarda bize düşen; cehalet toplumunu asr-ı saadete dönüştüren Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in rahmet yüklü mesajlarını kendimize örnek almak, onu çağımızın insanıyla buluşturmaktır. Şahsiyetimizi Allah Resûlü (s.a.s) gibi imanla inşa etmek, ibadetlerle yoğurmak, güzel ahlakla kemale erdirmektir. Yüce Rabbimizin “İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlara müjdeler olsun! Onların varacağı yer ne güzel yerdir.”[3]  müjdesine nail olmak için; iyiliği yayıp kötülüğe engel olmak, doğrudan ve haktan yana tavır almaktır. Haramdan sakınmak, helale koşmak; her türlü kötülük ve günahtan korunmaktır. Merhameti kuşanmak, öfkemizi kontrol etmektir. Zalimin karşısında, mazlumun yanında durmak; zulme ve zalime asla rıza göstermemektir. Kıymetli Müminler! Hutbemin sonunda bir hususu hatırlatmak istiyorum. 2025 yılı hac ön kayıt ve kayıt yenileme işlemleri 27 Eylül Cuma gününe kadar uzatılmıştır. Konuyla ilgili il ve ilçe müftülüklerimizden bilgi alabilirsiniz. [1] Hicr, 15/99. [2] İbn Hanbel, IV, 399. [3] Ra’d, 13/29.

Cuma Hutbesi konusu nedir? | 2 Ağustos 2024 Cuma hutbesini okumak için tıklayın... Haber

Cuma Hutbesi konusu nedir? | 2 Ağustos 2024 Cuma hutbesini okumak için tıklayın...

Cuma namazı bu hafta da yoğun katılımla gerçekleştirilecek. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftaki Cuma hutbesinin ana teması merak edilerek araştırılan konular arasında yer alıyordu. İşte, 2 Ağustos 2024 Cuma Hutbesi... CUMA HUTBESİ | 2 AĞUSTOS 2024 CUMA 2 Ağustos 2024 Cuma tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanacak olan cuma hutbesi henüz resmi olarak yayınlandı. Tarih: 02.08.2024 TEBBET SÛRESİNDEN MESAJLAR Muhterem Müslümanlar! Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yer alan sûrelerden biri de Tebbet sûresidir. Geliniz, bu haftaki hutbemizde Tebbet sûresinin bize öğrettiği hakikatleri bir kere daha hatırlayalım. Yüce Rabbimiz bu sûrede şöyle buyurmaktadır: “Ebû Leheb’in elleri kurusun! Kurudu da. Malı ve serveti kendisine fayda vermedi. O, alevli ateşe atılacaktır. Karısı da boynunda bükülmüş bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak o ateşe girecektir.”[1] Aziz Müminler! Ebû Leheb, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in amcasıydı. Bununla birlikte yeğenine en çetin zorluğu, zorbalığı ve zulmü reva görenlerden biriydi. İslam’ın ve Müslümanların en büyük düşmanlarındandı. İşte Tebbet sûresinde Ebû Leheb’in, yardımcılarının ve onun yolunda gidenlerin ibretlik akıbetleri haber verilmektedir. Bu sûreden öğrenmekteyiz ki, Allah ve Resûlüne savaş açanlar, müminlerle amansız bir mücadeleye girenler, elem verici bir azaba uğrayacaklardır. Mal ve servetini, güç ve imkânlarını yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmak için kullananlar, Allah’ın gazabına müstahak olacaklardır. Hak ve hakikatin karşısında durup yalan ve batılın hizmetkârlığını yapanları, kibrinin esiri olup insanları hor ve hakir görenleri, hazin bir son beklemektedir. Kıymetli Müslümanlar! Tebbet sûresi, Ebû Leheb ve diğerleri gibi zulme destek verenlerin de aynı akıbete uğrayacaklarını vurgulamaktadır. Zira zalime destek olmak da zalimliktir. Zulmün yaygınlaşmasına yol açmak da zulümdür. Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Zulme yardımcı olan, mutlaka Yüce Allah’ın gazabına uğrar.”[2] buyurmaktadır. O halde nerede bir zulüm varsa elimizle, dilimizle ve gönlümüzle onun karşısında dimdik durmalıyız. Zulmün var olduğu bir dünyada hiç kimse güvende olamayacaktır. Allah Resûlü (s.a.s)’in bu husustaki uyarısı gayet açıktır: “İnsanlar zalimin zulmünü görür de ona engel olmazsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”[3] Değerli Müminler! Ne hazindir ki, Ebû Lehebler günümüzde de zulümlerine devam etmekte, Ebû Cehiller kıtalar dolaşmaktadır. Katiller ve işgalciler, başta Gazze olmak üzere İslam beldelerinde çocuk, kadın, yaşlı, masum demeden hunharca katliam gerçekleştirmektedir. Gözü dönmüş caniler, tarihte eşine az rastlanır bir soykırım yapmaktadır. Onlara destek verenler ise kanlı elleriyle zulme alkış tutmakta, zalimleri cesaretlendirmektedir. Ey Zalim! Bu azgınlıktan vazgeç. Dayandığın güç odaklarına güvenme. Tarihe bakıp ibret al. Geçmişte yaptığın azgınlıklar sebebiyle başına neler gelmişti, hatırla. Bugün sahip olduğun güç ve imkânlar, seni asla kurtaramayacaktır. Yüce dinimiz İslam’ın gönüllere yerleşmesine, yeryüzüne yayılmasına hiçbir kudret engel olamayacaktır. Rabbimiz bu gerçeği şöyle haber vermektedir: يُر۪يدُونَ لِيُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِه۪ وَلَوْ كَرِهَ الْـكَافِرُونَ “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”[4] Muhterem Müslümanlar! Hiçbir zulüm ve haksızlık ebedi değildir. Zalimler her ne kadar kendilerini güçlü zannetseler de mutlaka hüsrana uğrayacaklardır. Hak galip gelecek, batıl yok olacaktır. Bize düşen ise zulme asla rıza göstermemek, kötülüğe boyun eğmemektir. Umudumuzu ve cesaretimizi kaybetmeden zalimlerin karşısında, mazlumların yanında olmaya devam etmektir. Yeryüzünde adalet ve iyiliğin teminatı olacak bir medeniyet inşa etmek için el ele gönül gönüle vermek, sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmektir. Unutmayalım ki, bugün, zalimlerin zulmünü devam ettirmesi Müslümanların dağınıklığından kaynaklanmaktadır. Zulmün son bulması, Müslümanların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesine bağlıdır. Hutbemi Yüce Rabbimizin buyurduğu şu ayet ile bitiriyorum: قُلْ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ اِلٰى جَهَنَّمَۜ وَبِئْسَ الْمِهَادُ “Resulüm! İnkâr edenlere de ki: Yakında mağlûp olacaksınız ve cehenneme sürükleneceksiniz. Orası ne kötü bir kalma yeridir.”[5] [1] Tebbet, 111/1-5. [2] Ebû Dâvûd, Kadâ’ (akdiye), 14. [3] Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 5. [4] Saff, 61/8. [5] Âl-i İmrân, 3/12.

Cuma Hutbesi konusu nedir? | 26 Temmuz 2024 Cuma hutbesini okumak için tıklayın... Haber

Cuma Hutbesi konusu nedir? | 26 Temmuz 2024 Cuma hutbesini okumak için tıklayın...

Cuma namazı bu hafta da yoğun katılımla gerçekleştirilecek. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bu haftaki Cuma hutbesinin ana teması merak edilerek araştırılan konular arasında yer alıyordu. İşte, 26 Temmuz 2024 Cuma Hutbesi... CUMA HUTBESİ | 26 TEMMUZ 2024 CUMA 26 Temmuz 2024 tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanacak olan cuma hutbesi henüz resmi olarak yayınlandı. CENNET VESİLEMİZ, AİLE BÜYÜKLERİMİZ Muhterem Müslümanlar! Mekke’nin fetih günüydü. Hasret bitmiş, vuslat gerçekleşmişti. Müminler âdeta bayram sevinci yaşıyor, hep birlikte Allah’a şükrediyorlardı. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in sadık dostu ve hicret arkadaşı Hz. Ebûbekir ise Mekke’ye girdiğinde doğruca babasının yanına gitti. Müslüman olmasını gönülden arzuladığı babasını Allah Resûlü (s.a.s)’in huzuruna getirdi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) yürümekte zorluk çeken bu adamı karşısında görünce Hz. Ebûbekir’e şöyle dedi: “Keşke bu yaşlı adamcağızı buraya kadar yormasaydın da ben onun yanına gitseydim.” Bu nazik davranıştan sonra Hz. Ebûbekir’in babası Ebû Kuhâfe Müslüman oldu.[1] Aziz Müminler! Başta anne babamız olmak üzere aile büyüklerimiz, bizi Yüce Rabbimizin rızasına ulaştıran cennet anahtarımızdır. Onlar, rahmet ve mağfiret vesilemizdir. Evlerimizin bereketidir, sohbetlerimizin neşesidir. Varlıkları huzurun kaynağı, güvenin teminatıdır; yoklukları ise yürek yarası, gönül sızısıdır. Onlar, ailemizi bir arada tutan müstesna şahsiyetlerdir. Ailelerimiz ve toplumumuz onlarla daha da güçlüdür. Birlik ve beraberliğimiz onlarla daha da kuvvetlidir. Ne kadar büyük olursa olsun, sorun ve sıkıntılarımızı onların destek ve dualarıyla daha kolay aşarız. Kıymetli Müslümanlar! Büyüklerimiz, bizleri yetiştirmek için nice fedakarlıkta bulundular. Tecrübeleriyle bize her daim rehberlik ettiler. Sevgi ve saygıyı, iyilik ve adaleti, hürmet ve muhabbeti onlardan öğrendik. Hayat yolculuğumuzdaki sığınağımız ve dayanağımız onlar oldu. Milli ve manevi değerlerimizi onlar bize aktardı. Onlar, yaşayan tarihimizdir, yerleri asla doldurulamayacak olan hafızamızdır. Büyüklerimize saygı ve ilgi göstermek; geçmişimize sahip çıkmak, geleceğimizden emin olmaktır. Değerli Müminler! Ne acıdır ki, her geçen gün nice ulu çınarımız yalnızlığa terkediliyor. Nice büyüğümüz, dört duvar arasında çocuklarını ve torunlarını görmeyi bekliyor. Bayramlarımız ve tatillerimiz, büyüklerimizi ziyaret yerine oyun ve eğlence fırsatları gibi görülmeye başlandı. Birçok insan, huzur ve mutluluğu bireysellikte arar hale geldi. Oysaki bizler; aile fertlerimizle, büyüklerimizle ve akrabalarımızla ilgilenmeyi emreden bir dinin mensuplarıyız. Ailemizden koparak bireysel bir hayatı tercih etmek, büyüklerimizden ve akrabalarımızdan uzaklaşarak kendi dünyamıza hapsolmak bizlere asla yakışmaz. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), akrabalarımızla ilişkilerimiz ne kadar güçlü olursa Rabbimizle aramızdaki bağın da o kadar kuvvetli olacağını haber vermiştir.[2] Ayrıca anne babasının sağlığına ulaşıp da onların gönlünü alamayan kişilere “Burnu yerde sürtünsün”[3] sözüyle uyarıda bulunmuştur. Aziz Müslümanlar! Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bugünün ihtiyarlarının dünün gençleri, bugünün gençlerinin de yarının ihtiyarları olacağını şöyle haber vermektedir: “Sizi güçsüz yaratan, güçsüzlüğün ardından kuvvet veren, kuvvetli halinizden sonra da güçsüz hale getiren ve yaşlandıran Allah’tır. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir.”[4] O halde bugün bize düşen, büyüklerimize şefkat ve merhametle muamele etmektir. Onlara gönül alıcı hoş sözler söylemek, kalplerini asla kırmamaktır. Ziyaretlerimizle,  ilgi ve alakamızla hayır dualarına mazhar olmaktır. Hayatlarını kolaylaştırmak için atacağımız her bir adımın bizleri Rabbimizin rızasına ulaştıracağını unutmamaktır. Değerlerine bağlı, anne ve babasına saygılı, büyüklerine hürmetkâr, bütün insanlığa faydalı nesiller yetiştirmenin gayretinde olmaktır. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “Bir genç, bir ihtiyara hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında hürmet edecek birisini hazırlar.”[5] [1] İbn Hanbel, VI, 350. [2] Ebû Dâvûd, Zekât, 45. [3] Müslim, Birr, 10. [4] Rûm, 30/54. [5] Tirmizî, Birr, 75. CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?  Cuma namazı, farz namazlardan olup, cuma günü öğle namazı vaktinde kılınır. Cuma namazının özelliklerinden birisi de namazdan önce hutbe okunmasıdır. Cuma namazı 10 rekattır ama nafile namazlarla birlikte 16 rekat namaz kılınır. CUMA NAMAZI KAÇ REKAT? Rekât Sayısı Namazın Adı Açıklama 4 Cuma Namazının İlk Sünneti Cuma namazına başlamadan önce kılınır. Öğle namazının ilk sünneti gibidir. 2 Cuma Namazının Farzı Hutbeden sonra kılınır. Cuma namazının asıl farzı olan kısımdır. 4 Cuma Namazının Son Sünneti Cuma namazının farzından sonra kılınır. Bazı mezheplerde kılınışı farklılık gösterir. 4 Zuhri Ahir Öğle namazının son sünnetidir. Cuma namazının son sünnetinden sonra kılınır. 2 Vaktin Son Sünneti Öğle namazının vaktin son sünnetidir. Zuhri ahirden sonra kılınır. CUMA NAMAZININ İLK SÜNNETİ (4 REKAT) KILINIŞI  Adım Açıklama Niyet "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının ilk sünnetini kılmaya" şeklinde niyet edilir. İftitah Tekbiri "Allahu Ekber" diyerek namaza başlanır. Kıyam Ayakta durulur. Erkekler ellerini kulak hizasına, kadınlar göğüs hizasına kaldırır ve tekbir alır. Sonra eller göbek altında birleştirilir. Kıraat İlk rekâtta Fatiha suresi ve bir uzun sure, diğer rekâtta ise sadece Fatiha suresi okunur. Rükû ve Sücud Diğer namazlardaki gibi rükû ve sücud yapılır. Oturma ve Selam Her iki rekâtta bir oturulur ve selam verilir. Dört rekât tamamlanana kadar bu şekilde devam edilir. 1. Rekat - Sübhaneke okunur, - Euzü-Besmele çekilir, - Fatiha Sûresi okunur, - Namaz Sûresi okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir ve üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azim" denir. Rükudan doğrulurken "Semi Allahü Limen Hamideh", tam dik durunca ise "Rabbena Lekel Hamd" denir, - "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir ve üç defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" denir, - "Allahü Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir yani ayağa kalkılarak ikinci rekata başlanır... 2. Rekat - Besmele çekilir, - Fatiha Sûresi okunur, - Namaz Sûresi okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir, - "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir, - Ka'de-i ahîre yani oturuşa geçilir, - Oturuşta Ettahiyyâtü okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir yani ayağa kalkılarak üçüncü rekata başlanır... 3. Rekat - Besmele çekilir, - Fatiha Sûresi okunur, - Namaz Sûresi okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir, - "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir, - "Allahü Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir yani ayağa kalkılarak dördüncü rekata başlanır... 4. Rekat - Besmele çekilir, - Fatiha Sûresi okunur, - Namaz Sûresi okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir, - "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir, - Ka'de-i ahîre yani son oturuşa geçilir, - Oturuşta Ettahiyyâtü okunur, - Allahümme Salli okunur, - Allahümme Barik okunur, - Rabbena Atina okunur, - Rabbena Firli okunur, - "Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullah" diye selam verilerek namaz tamamlanır. CUMA NAMAZININ FARZI (2 REKAT) KILINIŞI Adım Açıklama Hutbe ve Kamet İmam hutbeyi okur ve müezzin kamet getirir. Cemaat ayağa kalkar. Niyet "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama" şeklinde niyet edilir. İftitah Tekbiri İmam "Allahu Ekber" diyerek tekbir alır. Cemaat de içinden tekbir alır. Kıyam Ayakta durulur. Erkekler ellerini kulak hizasına, kadınlar göğüs hizasına kaldırır ve tekbir alır. Sonra eller göbek altında birleştirilir. Kıraat İmam kıraate başlar. Cemaat imamı takip eder. İlk rekâtta Fatiha suresi ve bir uzun sure, diğer rekâtta ise sadece Fatiha suresi okunur. Rükû ve Sücud İmamın hareketlerini takip ederek rükû ve sücud yapılır. Oturma ve Selam Her iki rekâtta bir oturulur ve selam verilir. İmamın selam vermesiyle namaz tamamlanır. 1. Rekat - Sübhaneke okunur, - İmam Fatiha suresi ve namaz suresi okur, bizde imamı dinleriz, - İmam "Allahü Ekber" der ve "Rüku"a eğilinir ve üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azim" denir. Rükudan doğrulurken imam "Semi Allahü Limen Hamideh" der, tam dik durunca bizde "Rabbena Lekel Hamd" deriz, - İmam "Allahü Ekber" der ve iki defa "Secde"ye gidilir ve secdede üçer defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" deriz, - İmam "Allahü Ekber" der ve "Kıyam"a geçilir yani ayağa kalkılarak ikinci rekata başlanır... 2. Rekat - İmam Fatiha suresi ve namaz suresi okur, bizde imamı dinleriz, - İmam "Allahü Ekber" der ve "Rüku"a eğilinir, - İmam "Allahü Ekber" der ve iki defa "Secde"ye gidilir, - "Ka'de-i ahîre" yani son oturuşa geçilir, - Oturuşta "Ettahiyyâtü" okuruz, - "Allahümme Salli"okuruz, - "Allahümme Barik"okuruz, - "Rabbena Atina"okuruz, - "Rabbena Firli" okuruz, - İmam "Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullah" diye selam verir, bizde kendi içimizden selam vererek namazı tamamlarız. CUMA NAMAZININ SON SÜNNETİ (4 REKAT) KILINIŞI Adım Açıklama Niyet "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü cuma namazının son sünnetini kılmaya" şeklinde niyet edilir. İftitah Tekbiri "Allahu Ekber" diyerek namaza başlanır. Kıyam Ayakta durulur. Erkekler ellerini kulak hizasına, kadınlar göğüs hizasına kaldırır ve tekbir alır. Sonra eller göbek altında birleştirilir. Kıraat İlk rekâtta Fatiha suresi ve bir uzun sure, diğer rekâtta ise sadece Fatiha suresi okunur. Rükû ve Sücud Diğer namazlardaki gibi rükû ve sücud yapılır. Oturma ve Selam Her iki rekâtta bir oturulur ve selam verilir. Dört rekât tamamlanana kadar bu şekilde devam edilir. 1. Rekat - Sübhaneke okunur, - Euzü-Besmele çekilir, - Fatiha Sûresi okunur, - Namaz Sûresi okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir ve üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azim" denir. Rükudan doğrulurken "Semi Allahü Limen Hamideh", tam dik durunca ise "Rabbena Lekel Hamd" denir, - "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir ve üç defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" denir, - "Allahü Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir yani ayağa kalkılarak ikinci rekata başlanır... 2. Rekat - Besmele çekilir, - Fatiha Sûresi okunur, - Namaz Sûresi okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir, - "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir, - Ka'de-i ahîre yani oturuşa geçilir, - Oturuşta Ettahiyyâtü okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir yani ayağa kalkılarak üçüncü rekata başlanır... 3. Rekat - Besmele çekilir, - Fatiha Sûresi okunur, - Namaz Sûresi okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir, - "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir, - "Allahü Ekber" diyerek Kıyam'a geçilir yani ayağa kalkılarak dördüncü rekata başlanır... 4. Rekat - Besmele çekilir, - Fatiha Sûresi okunur, - Namaz Sûresi okunur, - "Allahü Ekber" diyerek Rüku'a eğilinir, - "Allahü Ekber" diyerek iki defa Secde'ye gidilir, - Ka'de-i ahîre yani son oturuşa geçilir, - Oturuşta Ettahiyyâtü okunur, - Allahümme Salli okunur, - Allahümme Barik okunur, - Rabbena Atina okunur, - Rabbena Firli okunur, - "Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullah" diye selam verilerek namaz tamamlanır.

‘Tesettür ve evlilikleri zorlaştırmayın’ uyarısı Haber

‘Tesettür ve evlilikleri zorlaştırmayın’ uyarısı

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bugün okunan Cuma hutbesinde, tesettür ve evliliği zorlaştıran gereksiz ve aşırı harcamalara dikkat çekildi. Eğlencenin meşru hallerinin yanı sıra örtünmenin bir tercih değil İslam’ın farzı olduğu hatırlatılan hutbede takvanın önemi vurgulandı. “Ey Âdemoğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi de hayırlıdır. Bunlar, Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.” Ayetiyle başlayan hutbede “Yüce dinimiz İslam, yeme içmeden söz ve davranışa, giyim kuşamdan alışveriş ve eğlenceye kadar hayatın her alanında belli ölçüler koymuştur. Cenâb-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de bunları haber vermiş, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ise yaşayarak bizlere öğretmiştir. Bu ölçülere riayet etmeye takva sahibi olmak diyoruz. Kıymetli Müminler! Takva, giyim kuşamda kendini gösterince bedenimizin saygınlığını koruruz. Zira kadın erkek her insanın beden mahremiyeti vardır. Yüce dinimiz İslam, bu mahremiyetin zarar görmemesi için; bedenimizin örtülmesi gereken yerlerini örtmemizi, başkalarına teşhir etmememizi emretmiştir. Kadınlar için yabancı erkeklerin yanında ve evlerinin dışına çıkarken örtülmesi gereken yerler; yüz, eller ve ayaklar hariç bedenin tamamıdır. Erkeklerde ise göbek ile diz kapağı arasıdır. Uzuvları belli eden dar ya da açık elbise giymek, Rabbimizin emaneti olan bedenin saygınlığını ihlal etmektir. Şu husus unutulmamalıdır ki, tesettür her şeyden önce Allah’ın bir emridir, kişisel bir tercih değildir” denildi. Son zamanlarda düğün, nişan ve nikahlarda yapılan yanlışların da ele alındığı Cuma Hutbesi’nde “İslam, meşru çerçevede düğünlerde eğlenmeye müsaade etmiştir. Ancak, yüksek sesle çevreye rahatsızlık verilen, alkolün tüketildiği, mahremiyet sınırlarının ihlal edildiği, yolların kapatıldığı, sevinçleri hüzne çeviren silahla kutlama yapıldığı bir düğün eğlencesi dinimizde yoktur ve İslam ahlakına uygun değildir. Ayrıca evlilik için yapılan gereğinden fazla harcamalar, hem evlenen çiftlerin hem de ailelerin maddi ve manevi birçok sıkıntıya düşmelerine sebep olmaktadır. Bu da gençlerimizin ya hiç evlenmemelerine ya da evliliklerini geciktirmelerine yol açmaktadır” ifadelerine yer verildi.

Dijital mecrada işlenen suçlar gerçekte günah mıdır? Haber

Dijital mecrada işlenen suçlar gerçekte günah mıdır?

Her hafta kılınan Cuma namazında, Müslümanlara kıymetli bilgi ve öğütlerin aktarıldığı Cuma hutbesinin bu haftaki konusu “Haram: Allah ile kul arasındaki en büyük engel" oldu. Bu haftaki Cuma Namazı öncesinde verilen hutbede, haram ile helal konularında bilgiler verilirken dijital mecralarda işlenen suçların da günah olduğuna dikkat çekildi. Gerçek hayatta haram olan her şeyin sosyal medya ve dijital mecralarda da haram ve günah olduğuna dikkat çekilen Cuma namazında verilen hutbede; "Sağlığı tehlikeye atan, yuvaları dağıtan içki, kumar ve uyuşturucu maddelerin tamamı haramdır. Fıtratı bozan, aile ve toplumları fesada uğratan, insanlığın geleceğini tehdit eden zina, fuhuş ve cinsiyetsizleştirme gibi her türlü eylem haramdır. İnsanlar arasındaki muhabbeti bitiren, toplumsal dayanışmayı yok eden yalan, dedikodu, iftira, su-i zan gibi kötü hasletler haramdır. Şu da bir hakikattir ki, gerçek hayatta haram olan her şey, sosyal medya ve dijital mecralarda da haramdır, günahtır. Ne yazık ki, helal-haram duyarlılığının günden güne azaldığı, haramların özendirildiği ve aleni bir şekilde işlendiği, mahremiyet sınırlarının hiçe sayıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Böyle bir zamanda bize düşen, Allah ve Resûlü’nün (Sallallahü teala aleyhi ve sellem) koyduğu helal ve haram ölçülerine titizlikle riayet etmektir. Ailemize ve çocuklarımıza helal-haram bilincini kazandırmaktır. Unutmayalım ki, haramlar, Allah ile kul arasındaki en büyük engeldir. Helâl-haram hassasiyetini kaybetmek, fert ve toplum için en büyük felakettir. Yüce Rabbimden bizleri ve nesillerimizi helal-haram duyarlılığına sahip kullarından kılmasını niyaz ediyor, hafta sonu sınava girecek olan çocuklarımıza zihin açıklığı ve hayırlı başarılar diliyorum" ifadeleri yer aldı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.