Hava Durumu

#Ayşe Ateş

Bursa Hayat Gazetesi - Ayşe Ateş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ayşe Ateş haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ayşe Ateş: Bildiğim sırların ölürsem de benimle gitmesini istemiyorum Haber

Ayşe Ateş: Bildiğim sırların ölürsem de benimle gitmesini istemiyorum

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in, Ankara’nın Çukurambar semtinde, 30 Aralık 2022’de tetikçi Eray Özyağci tarafından öldürülmesine ilişkin açılan davanın dördüncü celsesi bugün Ankara 32'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülecek. Duruşma öncesi Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, suikastın nasıl gerçekleştiğini gazetecilere bir kez daha açıklayarak, “Soru sormamız engelleniyor. Ne sorsak dosyayla ilgisi yok deniliyor. Nasıl yok, niye yok? İfadem orada. Açın bakın. İsim isim anlatmışım. Değerli basın mensupları, aziz milletim. Tutuklu şahsın bir iki saat hayat hikayesini anlattı, dinledik. ‘Biri mermi’ dedi, ‘öbürü alttan girdi, üstten çıktı’ dedi. ‘Açı’ dedi, ‘ayak’ dedi, ‘bacak’ dedi. Diğeri ‘unuttum’ dedi, ‘şifremi hatırlamıyorum’ dedi. Bir diğeri ise ‘şifremi vermek istemiyorum’ dedi. Devlete iftira atıldı. Daha önceki savcılar hedef tahtasına konuldu. Mahkeme heyetini etki altına almak için yoğun bir çaba sarf edildi. Sabırla dinledik, sayın Başkan da büyük bir suhuletle dinledi. Bir yandan da mevcut savcı hakkında belirli bir kesim tarafından sosyal medyada bu ‘nasıl iddianame’, ‘bu savcı ne yapmak istiyor’ şeklinde yazılıp çizilmeye başlandı. Oysa ki iddianame ilk ortaya çıktığında bize seslenerek ‘iddianame iddianame diyordunuz işte burada alın size iddianame’ şeklinde paylaşımlar yapmışlardı” diye konuştu. “BİZ ÜÇ GÜNDÜR BU ZIRVALARI DİNLEYİP DURDUK” Sinan Ateş’in öldürülme anına ilişkin kamera kayıtları, balistik ve otopsi raporları olmasına rağmen sanıklardan birisinin ‘Sinan Ateş'i ben öldürmedim yanındaki Selman öldürdü’ dediğini ifade eden Ayşe Ateş, “Sinan'ın öldürülme anına ilişkin kamera kayıtları, balistik ve otopsi raporları ortada olmasına rağmen, ‘Sinan Ateş'i ben öldürmedim yanındaki Selman öldürdü’ dedi. Sayın Başkan da bunu dinledi. Hatta dosyadaki hiçbir belge ve bulguyla uyuşmayan katil beyanlarını kanun kabul edip sosyal medyada ve televizyonda aklama mahkemeleri kuranlar oldu. Sayın basın mensupları vicdanı bir kenara bırakıyorum. Gözü ve aklı olan herkes izlediğinde Sinan'ı kimin nasıl öldürdüğünü gördüğü kamera kaydı mevcutken biz üç gündür bu zırvaları dinleyip durduk. Peki kamera kaydında ne var? İzlemeyenler için, anlamayanlar için, anlamak istemeyenler için bir daha anlatıyorum. Kiralık katil arabanın arkasından çıkıyor. Silahını Sinan'ın vücuduna doğrultup üst kısmına doğru ateş ediyor. Sinan ne ayağından vurulan bir insanın refleksini veriyor ne de başka bir hamlede bulunuyor. Sadece bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor ve hareketsiz kalıyor. Yere düşen bir insan eğer ayağından vurulduysa bir refleks vermez mi? Hareket etmez mi? Hiçbir tepki göstermez mi? Size soruyorum. Bu akıl ve mantık dışı ifadelerle saçma sapan zırvaları bize 3 gündür dinletiyorlar. Sonrasında Sinan düşerken kiralık katil Eray Özyağcı Selman'ı da vuruyor. Selman can haliyle kaçıyor arabanın arkasına doğru ve kaçarken eli silahına gidiyor. Silahı elinde değil elini beline atıyor. Ve bunlar kamera kaydında çok net görünüyor. Kiralık katil devam ediyor. Öne doğru bir adım atıp düşmekte olan Sinan'a tekrar ateş ediyor. İlk ifadesinde de beyan ettiği gibi Sinan'ı etkisiz hale getirip kaçıyor. Selman geri döndüğünde ise Sinan'ın cansız bedeniyle karşılaşıyor. Ve dizlerinin üstüne çöküyor” şeklinde konuştu. "CAMBAZA BAKMAYACAĞIMIZI, KATİLLERDEN GÖZÜMÜZÜ AYIRMAYACAĞIMIZI BİLSİNLER" Ateş duruşmada vereceği ifadede sanıkların Sinan Ateş hayattayken yaşadıklarını anlatacaklarını dile getirerek, “Sinan'ın bana anlattıklarını, canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım. Hem de hiçbir ismi pas geçmeden, tıpkı ilk gün hastanede savcıya verdiğim ifadede yaptığım gibi, o ifadeyi bilenler gayet iyi biliyor. O günden sonra yakın arkadaşlarım bana şöyle söylediler. Ayşe bu isimleri söyleme seni de yaşatmazlar. Sen Sinan'ın sana söylediği alt kademedeki isimleri ver diğerlerini devlet ortaya çıkarır. Ölmekten öldürülmekten çocuklarımı bir de annesiz bırakmaktan korkuyorum. Bugün ölümü göze almadım arkadaşlar. Burada sosyal medyada ve televizyon ekranlarında ortaya konulan tabloyu ve karanlığı gördükten sonra yargıda, emniyette, medyada, sosyal medyada, yeraltı dünyasında bu kadar güce sahip bu karanlığın konuşsan da konuşmasan da beni öldüreceğini herkesi öldüreceğine ikna oldum. Bu yüzden bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum. Ölürsem de benimle gitmesini istemiyorum. Herkes her şeyi bilsin istiyorum. Müdafiler bu duruşmada bu siyasi cinayetin Pensilvanya'da kurgulandığını, senaryosunu da Mustafa Özcan isimli şahsın yazdığını iddia ettiler. İddiaya göre ben de onlara hizmet ediyormuşum. Bu MHP ve ülke ocaklarına karşı yapılan bir kumpas girişimiymiş. Böyle arsızlık, böyle kurnazlık hiçbir yerde tarih boyunca görünmemiştir. Sinan Ateş'e ölmeden önce ülke ocakları ve MHP yöneticileri tarafından sosyal medya üzerinden yöneltilen tehditler, edilen hakaretler, atılan iftiralar tam ortada dururken arkadaşları aynı odaklar tarafından saldırılara maruz kalmışken, deliller de aynı merkezi işaret ederken, ben kocamın katilini nerede arasaydım? Sinan'ı CHP'liler mi tehdit etti? Arkadaşlarına DEVA partililer mi saldırdı? Dostlarına İYİ partililer mi elçi gönderdi? Ofisin önüne Zafer Partililer mi bir aradı? Şimdi müdafiler diyorlar ki senaryoyu Mustafa Özcan yazıyor. Yok Pensilvanya, yok bilmem ne. Bu ne cüret? Bu ne aymazlık? Hiç heveslenmesinler, hiç sevinmesinler. Cambaza bakmayacağımızı, katillerden gözümüzü ayırmayacağımızı da bilsinler” ifadelerine yer verdi.

Sinan Ateş cinayeti davası:  Tetikçi Özyağcı ve Doğukan Çep sanık konuştu! Haber

Sinan Ateş cinayeti davası: Tetikçi Özyağcı ve Doğukan Çep sanık konuştu!

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin dava başladı.  Davaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada, Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'da yer aldı. Sanıkların salona getirildiği esnada Sinan Ateş cinayetinin azmettiricisi Doğukan Cep, 'Bay Kemal nerede' diye bağırdı. Jandarmalar tarafından salondan çıkartılan Çep, Mahkeme Başkanı'nın talebiyle yeniden duruşma salonuna alındı. MHP davaya katılma talebinde bulundu. Sanıklar ve avukatları MHP'nin katılma talebinin kabul edilmesini istedi. Savcı ise suçtan doğrudan zarar görmediğinden talebin reddi yönünde mütalaa verdi. Mahkeme MHP'nin talebini reddetti. Sinan Ateş'in tetikçisi sanık Eray Özyağcı bu zamana kadar sanık Doğukan Çep'i korumak için ifadelerinde doğru olmayan şeyler anlattığını söyleyerek, “Sinan Ateş'e ulaşmaya çalışıyordum. Bir dosya için bana sözünü tutmadı. Benden para istedi. Suat Kurt'u aradım, ‘yardım eder misin' dedim. ‘Evet' dedi. Doğukan Çep ile beraber otoparka gittik. Otururken bana ‘her şeyi ayarladım, Ankara'ya gitmem kaldı' dedi. Benden Sinan Ateş'i ayaklarından vurmam talep edildi. İfadelerimde Doğukan Çep'i korumak için kendim tasarlamışım gibi ifade verdim, yalan söyledim. Çep bana Gölbaşı'nda gideceğim konumu atmıştı, ‘Sinan Ateş'i sadece ayaklarından vur, uzaklaş' dedi. Ben de önlerine çıktım, Sinan Ateş'in sağlı sollu sadece ayaklarına ateş ettim. Ateş ettikten sonra Ateş'in yanındaki şahıslar bana karşılık verdiler. Ardından ‘reisi vurduk, reisi vurduk' diye bağırdıklarını duydum” ifadelerine yer verdi. Mahkemeden izin almadan konuşan Doğukan Çep, “Ben bu davanın azmettiricisiyim. Başaktörüyüm, ifade vermek istiyorum” ifadelerine karşı mahkeme başkanı, “Otur yerine” cevabını verdi. “BİRİNİN ÖLECEĞİNİ SÖYLESELER, GİTMEZDİM” Olayda tetikçi Eray Özyağcı'yı olay yerine getiren sanık Vedat Balkaya, “Olayın olduğu gün öğlen saatlerinde Eray beni uyandırdı. ‘Alacağımızı almaya gidiyoruz' dedi, hazırlandım. Olay yerine hareket ettim. Eray'ın yönlendirmesiyle oldu. Eray beni acele ettirdi. Eray arkama bindi, konuma gittik. Eray, ‘İşi hallettikten sonra Gölbaş'ına gideceğiz' dedi. ‘Silah sesi duyarsan korkma' dedi. Ben Doğukan'ı aradım. Yarım saat bekledim. Eray koşarak geldi, ‘konuma gidiyoruz' dedi. Yola çıktık, 15 20 dakika sonra petrolde durduk. Eray motordan indi, kaskı fırlattı, gümüş renkli araç bekliyordu. İçinde tişörtlü biri vardı. Eray, ‘Sen devam et İstanbul da görüşürüz dedi. Bana, ‘alacak verecek için geldik' dediler. Birinin öleceğini söyleseler cezaevinden yeni çıkan biri olarak gitmezdim” dedi. İstanbul il sınırında çevirmede gözaltına alındığını belirten Balkaya, Özyağcı'nın vurduğu kişinin öldüğünü sonradan öğrendiğini söyledi. Sinan Ateş'in konum bilgilerini sanık Doğukan Çep'e gönderen Suat Kurt, Çep'in kendisinin manevi kardeşi olduğunu söyleyerek kendisinden ricada bulunduğunu ifade etti. “DÖVÜLECEK EN FAZLA AYAKLARINDAN YARALANACAK DENDİ” Tetikçi Eray Özyağcı'yı tanımadığını iddia eden Kurt, “Doğukan Çep, ‘Ankara gider misin abi? Adres vereceğim bu şahıs adrese kaçta giriyor? kaçta çıkıyor? ne yapıyor, ne ediyor?' dedi. Dövülecek en fazla ayaklarından yaralanacak dendi. Olayın olduğu gün Eray'ın orada olduğundan haberim yok. Eray'ı İstanbul'dan geldiğinde karşılayan benim. Rahmetlinin adreslerini atan benim. Benim meselem de değil, olayı ben yaptırmışım gibi ne torbacılığımız kaldı. Ben sadece bilgileri attım” beyanında bulundu. Doğukan Çep'in kendisine adres bilgilerini attığını belirten Kurt, Ateş'in adrese giriş çıkış saatlerini Çep'e söylediğini dile getirdi. “TAKSİDEYKEN SİLAH SESLERİNİ DUYDUM” Eray'la Doğukan'ın telefon görüşmesinde Sinan Ateş'in vurulacağını öğrendiğini iddia eden Kurt, “Adamı gördüğümü Doğukan'a söyledim. Geldiklerini söyledim. Doğukan ‘abi sen taksiye bin git' dedi. Taksiye bindim, taksideyken silah seslerini duydum. Sonra otobüs değiştirip kaçtım” iddiasında bulundu. “CİNAYETİ BEN AZMETTİRDİM” Sinan Ateş cinayetini azmettirdiğini iddia eden sanık Doğukan Çep, “Cinayeti ben azmettirdim. Bir gün sabah namazını kılarken Ateş'le yan yana namaz kıldık. 2013'te dosyam vardı, ceza aldım. Ateş'e ‘bana yardımcı olabilir misin?' dedim. Ateş de ‘ne demek yardımcı olurum' dedi. 2020 yılında telefon çaldı. ‘Kanalı buldum dosyayı halledecekler, 1 milyon lira istiyorlar' dedi. Ben o kadar bulamam abi dedim. ‘200 bin peşinat verelim geri kalanı hallederiz' dedi. Parayı verdim ayrıldık. 2021 yılında tekrar telefonum çaldı. ‘Kardeşim 200 bin lira daha lazım aynı kişiler değil, farklı kişilere vereceğiz' dedi. Borç harç hallettim verdim. ‘İş uzun sürebilir ama hallolacak' dedi. 2022 yılında artık sona yaklaştık. ‘Paranın tamamını vermen lazım Ankara'ya gelebilir misin?' dedi, Ankara'ya geldim. Parayı verdim. Aralık ayı başlarında aradım. ‘Haber bekliyorum ben de' dedi. ‘Abi hani sonuna gelmiştik' dedim. Daha sonra tekrar aradım, açmadı. Paraya el koydu diye düşündüm. Bende bunu ayaklarından vuracağım dedim. Ben öldürmeye gönderseydim öldürmeye gönderdim derdim. Ben gerçekten ayaklarından vurdurmak istedim. Bir baktım ölmüş, istemediğim bir şeydi üzüldüm” ifadelerini kullandı. Sanık Doğukan Çep, beyanına "Suikast yapmaya gelen adam ayaklarına sıkmaz, gelir arkasından, sırtından atarım. Kimse de görmez" diye ekledi. Çep ayrıca maktul Ateş'in gövdesine isabet eden kurşunun Selman Bozkurt'un silahından çıktığını iddia ederek, araştırılmasını mahkemeden talep etti.

Ayşe Ateş'ten 'Babalar Günü' paylaşımı! Haber

Ayşe Ateş'ten 'Babalar Günü' paylaşımı!

Ankara'da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, hem Kurban Bayramı hem de Babalar Günü dolayısıyla kendisine yönelik yapılan paylaşımı alıntılayarak bir mesaj paylaştı.  2 çocuk annesi Ayşe Ateş'in mesajı şu şekilde: "Bizce Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en saygın düzeyde, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır." – Gazi Mustafa Kemal Atatürk Atatürk'ün neredeyse yüz yıl önce yaptığı bu tespitin ve tanımın ne denli gerçekçi ve doğru olduğunu içinde bulunduğum bu zorlu mücadele döneminde tekrar tekrar müşahede ediyorum.  Benim için “tek başına” ile başlayan onlarca cümle kuruluyor. Hayır! Ben tek başıma değilim. Arkamda bu ülkenin vicdanını, insanlığını kaybetmemiş, adaleti geri isteyen evlatları var. En önemlisi de asil kadınları var. Çünkü ne zaman yorulsam, ne zaman umutsuzluğa kapılsam, ne zaman korksam omzumda şerefli kadınlarımızın o güçlü elini hissedip yeniden toparlanıyorum. Ne zaman sendelesem “Sakın yıkılma, korkma, doğrul Ayşe!” diyorlar. Onların verdiği güç ve güvenle karanlığın üzerine korkmadan, kararlılıkla yürüyebiliyorum. Biliyorum ki arkamdalar, biliyorum ki karanlık en çok onlardan korkuyor. Gelinen noktada kadınlarımızın başı çektiği bu adalet arayışı kendi kalıbını yırtarak bugüne dek bu ülkede adalet arayan herkes için sembolik bir mücadeleye dönüştü. Her ne kadar vicdanı paramparça olsa da elinden bir şey gelmeyen, Gazze’deki, Urumçi’deki ya da dünyanın herhangi bir yerindeki mazluma adalet götüremeyenler için büyük bir vicdani kıymete kavuştu.  Bu adalet arayışında adalet arayan her kadınımız bir meşale oldu, her erkeğimiz bir fener. Karanlığın kaçacak yeri kalmadı. Bizim tahammül edecek sabrımız yok. Ya kıyamet kopacak ya da adalet yerini bulacak.  Unutulmasın ki babasız bütün çocukların babası devlettir. Bugün hem bayram hem de Babalar Günü ve benim çocuklarımın elini öpebileceği, hediye verebileceği, bayramını kutlayabileceği bir babası yok.  Bu vesileyle aziz milletimizin mübarek kurban bayramını kutluyor, bu mübarek günde adaletin bir an önce tecelli etmesini yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ayşe Ateş ile görüşmesine Bahçeli'den ilk yorum Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ayşe Ateş ile görüşmesine Bahçeli'den ilk yorum

MHP Genel Başkan Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerçekleştirilen grup toplantısında konuştu. Konuşmasında gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, Suriye'de gerçekleştirilmesi planlanan ve ertelenen sözde seçim için ertelenmenin yeterli olmadığını böyle bir seçim yapılırsa Türkiye'nin bölgede operasyon gerçekleştirmesinin meşru olacağını söyledi. CHP Lideri Özgür Özel'in CHP ile kavga etmek isteyen partiler olduğunu iddia etmesine yönelik konuşan Bahçeli, Özel'in endişelenmemesi gerektiğini Özel'in kendileri ile aynı kalibrede olmadığını dile getirdi. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN AYŞE ATEŞ İLE GÖRÜŞMESİ Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile görüşme kararının ardından yapılan yorumlarla ilgili değerlendirmede bulunan Bahçeli, "Televizyon ekranlarında ya da gazete sayfalarında kulis bilgisi maskesiyle servis edilen dedikoduları, körüklenen spekülasyonları, estirilen yalan rüzgarlarını, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı ikili görüşmelerin çarpıtılmasını hayretle, ibretle takip ediyoruz. İki kişi arasında geçen bir konuşmanın, sanki not alan kalabalık bir dinleyici güruhu varmışçasına takdim edilmesi, bu vesileyle karmaşa ve kargaşa ortamının oluşturulması normalleşme bekleyen malum zihniyetlerin basit kurnazlığından başka bir şey değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız doğal olarak herkesle görüşebilir, herkesle konuşabilir, herkesi dinleyebilir, bizce hiçbir mahsuru ve sakıncası yoktur. Bizim nazarımızda mahsurlu olan taraf aslı astarı olmayan söylentilerin gemi azıya alması, saçma sapan iddiaların azgınlaşması, fitnenin de kamçılanmasıdır. Gerekirse ve yeri gelirse kamuoyunu şeffaf ölçülerde bilgilendirmek suretiyle kaynayan dedikodu kazanının basıncını düşürmek alternatif bir yol olarak değerlendirilmelidir" ifadelerini kullandı. "HERKESİ UYARIYORUM, ASIL HEDEF TÜRKİYE'MİZDİR" Cumhur İttifakı'nın ve Türkiye'nin saldırı altında olduğunu söyleyen Bahçeli, "Bir yanda Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı'na sistematik saldırılar icra edilirken, diğer yanda emperyalizm kanlı gündemi bölücü terör örgütü eliyle temsil ve teşhir edilmektedir. Bir yanda Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı'nın stratejik olarak oyalanması, enerji israfı yaşaması, abuk sabuk siyasi ve hukuki meselelerle yerinde sayması amaçlanırken, diğer yanda güney sınırlarımız boyunca özerklik adı altında terör devletinin taşları döşenmektedir. Suriye'nin parçalanmasını esas alan emperyalist bir proje devrededir. Bölge ülkeleri suskun, küresel vandallık küstah ve hareketlidir. Türk milletinden öç almak için kuyruğa giren yerli ve yabancı mihraklar şirret kampanyalarını şu günlerde iyiden iyiye hızlandırmışlar, derinlik katmışlardır. Herkesi uyarıyorum, asıl hedef Türkiye'mizdir. Yakın hedef son yurdumuzdur. Milli birliğimiz, milli güvenliğimiz, milletimizin huzur ve esenliği tehdit ve tehlikelerle sınanmaktadır. Kale duvarlarımızı yıkmak maksadıyla sinerjisini ve sistemsel enerjisini Türk ve Türkiye düşmanlığından alan, mazisi de bir buçuk asra dayanan yıkıcı ve bölücü bir mekanizma bütün habis unsurlarıyla faaldir. Bu meşum mekanizmanın siyaset taşeronları, medya teşrifatçıları, sivil toplum tertipçileri, suç ve terör örgütü temincileri, özellikle de dış tedarikçileri vardır, bellidir, tüm yüz hatlarıyla ortadadır. Türkiye'nin üzerine gölge düşmesi, siyasi ve hukuki çözülme yaşaması konusunda alçak bir yarış maalesef devrededir. Amaç, Türkiye'yi kapana ve köşeye kıstırmaktır. Amaç, Türkiye'nin dirayet ve direncini kırarak her türlü müdahaleye açık hale gelmesini sağlamaktır" diye konuştu. "ABD, SURİYE'DE SONUÇLARI ÇOK VAHİM OLACAK BİR OYUN KURMAKTADIR" Suriye'de yapılması planlanan ‘sözde seçim' konusunda değerlendirmede bulunan Bahçeli, "ABD, Suriye'de sonuçları çok vahim olacak bir oyun kurmaktadır. ABD Dışişleri Bakanlığı, PKK/PYD/YPG'nin Suriye'de işgal ettiği alanları, ‘Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi' olarak tanımlamaktadır. Suriye Arap Cumhuriyeti bölündü de biz mi duymadık? Suriye Arap Cumhuriyeti'nin toprakları paylaşıldı da bizim mi haberimiz olmadı? Bölücü terör örgütünün işgal ettiği Suriye topraklarında önce 30 Mayıs, bu olmayınca 11 Haziran'da yapmayı ilan ettiği sözde yerel seçimlerin Ağustos ayına ertelendiği malumlarınızdır. Sözde seçimlerin, özerkliğin tescili konusunda mühim ve mecburi bir eşik olduğunu bilmeyen kuşkusuz yoktur. Bu terör stratejisinin, bu terör hamlesinin üst aklı, kumanda merkezi ikili ilişkilerimizi dostluk ve müttefiklik hukukuyla tanzim ettiğimizi zannettiğimiz ABD'dir. Binlerce kilometre uzaktan bölgemize gelerek fiili durum oluşturan, terörizme alan açmak için ortam yoklayan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı başta olmak üzere, uluslararası hukuku ve devletlerin egemenliğini çiğneyen böyle bir dost ancak ve ancak düşman başınadır" ifadelerine yer verdi. "SURİYE ARAP CUMHURİYETİ'NİN TOPRAKLARI ÜZERİNDE AMELİYATA GİRİŞMEK, TÜRKİYE İÇİN HAKLI OPERASYON NEDENİDİR" Suriye'de planlanan sözde seçimin ertelenmesinin yeterli olmadığına dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti: "ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada; sözde seçimlerin adil, şeffaf ve kapsayıcı olması gerektiği telaffuz edilmiş, Suriye'nin kuzeydoğusunda şu an itibariyle böyle bir seçimin gerekli şartlarının oluşmadığı ileri sürülmüştür. Bu açıklamanın can alıcı yönü, sözde seçimlerin meşruluğunu inkar değil, zamanlama yanlışlığının ifadesi ve itirafıdır. Anlayacağınız, ABD Suriye'nin kuzeydoğusunda bölücü terör örgütüne seçim yaptırmak, özerkliğin demokratik temsilini ve temelini inşa etmek maksadıyla uygun bir ortam ve zaman kollamaktadır. Bu olacak şey değildir. Bu kabul edilecek, sineye çekilecek bir durum olamayacaktır. Bu kanunsuz ve korsan seçimlerin yapılması için Ağustos ayının işaret edilmesi yanlış üstüne yanlış, skandal üstüne skandaldır. Türkiye'nin haklı ve güçlü tepkisi ABD'ye geri adım attırmakla kalmamış, 11 Haziran'da planlanan sözde seçimleri erteletmiştir. Bu yetmez, bununla yetinmemizi hiç kimse bekleyemez. Bölücü terör örgütünün ABD desteğiyle yapmayı duyurduğu sözde seçimler gündemden tamamen çıkarılmalı, bir daha da tartışma konusu dahi yapılmamalıdır. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin bölünmesine, parçalanmasına, dağılmasına kesinlikle karşıyız. Bu ülkenin siyasi ve toprak bütünlüğüne saygılıyız, her devletin de saygılı olmasını temenni ederiz. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin toprakları üzerinde ameliyata girişmek, idari yapısıyla oynamak, bölücü terör örgütüne meşruiyet zemini kurmak için sözde demokratik manevralar yapmak, açıkça söylüyorum ki, Türkiye için haklı operasyon nedenidir ve böylesi bir hıyanete seyirci kalmak Türk vatanını, Türk milletini felakete sürüklemekle eşdeğerdir." "İHANETE GÖZ YUMMAK DEMOKRASİ DEĞİLDİR" DEM Partili Belediyelerin gelirlerini terör örgütlerine aktardığını belirten Bahçeli, "DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı'nın hukuk sınırları kapsamında görevden el çektirilmesi, ardından geçtiğimiz çarşamba günü, silahlı terör örgütünü yönetmek suçundan 19 yıl 6 ay hüküm alarak tutuklanması Türk devlet ve hukuk onurunun şaşmaz hükmüdür. 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri'nde, bölücü terör örgütüyle iltisak, irtibat ve ilişki içinde olan teröristleri bilinçli ve sonuçları hesaplanmış şekilde aday gösterenlerin Türkiye'yi siyasi ve toplumsal çalkantıya mahkum etmek istedikleri açık bir gerçektir. Yalnızca Hakkari Belediye Başkanı değil, haklarında yargısal süreçlerin devam ettiği 30'a yakın örgüt üyesinin belediye başkanı koltuğunda oturuyor olması demokrasiyle izah edilemeyecek despotluk ve düşmanlık alametidir. DEM'in hedefi yöre insanımıza hizmet değildir. DEM'in hedefi yöre insanımızın derdine deva, ihtiyaçlarına çare olmak hiç değildir. DEM'li belediyelerin hemen hemen hepsinde paralel yönetim, PKK'nın sözde komiserleri vasıtasıyla ağırlığı ve gölgesi hakimdir. Ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgesinde bazı belediye başkanları talimatı bölücü terör örgütü PKK'dan alırken, devletin hazinesinden aktarılan paraları da teröristlere yağmalattırmaktadır. Dünyanın neresine giderseniz gidiniz, hangi ülkenin hukuk sistemini incelerseniz inceleyiniz böylesi bir tablonun suç olduğunu, hatta devlete ve millete ihanetle eş anlamlı olduğunu görürsünüz. Kayyum edebiyatını ağızlarında sakız gibi çiğneyenler unutmasın ki, teröristlerin görevden alınması hukuk devletinin şerefidir, hukuk devletinin onurudur, hukuk devletinin ruhudur. İhanete göz yummak demokrasi değildir. Buna karşılık kayyum atanmasına karşı çıkmak ise demokratlık hiç değildir" diye konuştu. "TÜRKİYE'DE KÜRDİSTAN DİYE BİR YER OLMADIĞINI, OLAMAYACAĞINI ANLAMAKTA ZORLANAN HAYASIZ VE HASTALIKLI RUHLARA DAHA NE DİYELİM" CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in bazı partilerin kendileri ile kavga etmek istediğini iddia etmesine yönelik konuşan Bahçeli, Özel'in kendisi ile aynı klasman ve kalibrede olmadığını söyledi. DEM Parti'nin Hakkari Milletvekili Vezir Coşkun Parlak'ın, "Bu kentin valisini bu sokaklarda dolaştırırsak namerdiz. Kendisi bir adım atamayacak bu sokaklarda. Binlerce polis ordusuyla gezecek" sözlerine yönelik konuşan Bahçeli, "Sanıyorum bu insana benzeyen canlı fazla yürek yemiş, kanat takmadan yüksekten uçmaya tevessül etmiş. Türkiye Cumhuriyeti'nin şehit kanlarıyla sulanan, kahramanlıklarla nurlanan, fedakarlıklarla tapulanan vatan topraklarında; bir vatandaşımızın, bir polisimizin, bir askerimizin, bir kaymakamımızın, bir valimizin sokakta önünü kesecek, dolaşmasını engelleyecek dahili ve harici bir bedhahtı henüz güneş görmemiş ve görmeyecek, böylesi bir alçağın varlığına hiç kimse şahit olamayacaktır. Bu sözde milletvekilinin Ankara'da dolaşması, Gazi Meclisi'mize gelip fitne saçması sadece sabrımızın ve kör talihinin yaver gitmesinden dolayıdır. Türkiye'de Kürdistan diye bir yer olmadığını, olamayacağını anlamakta zorlanan hayasız ve hastalıklı ruhlara daha ne diyelim? Bu hakikati daha nasıl anlatalım? Bu milletvekili müsveddelerinin TBMM'de olmasına, devletten maaş almalarına, keyif sürmelerine, ihaneti meslek edinmelerine nereye kadar katlanalım? Kürt kökenli kardeşlerimizin vatandaş sayılmadığını iddia etmek sadece soysuz bir iftira değil, aynı zamanda düşman dilidir. Türkiye'yi barbarlığın mümessili İsrail ile aynı kefeye koymak ifade hürriyeti değil, izansızlığın ve ihanetin hüviyetidir. Bu milletvekillerinin dokunulmazlığının derhal kaldırılarak adaletin önünde hesap vermeleri çok acil ve milli bir ihtiyaçtır" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.