Hava Durumu

#Avrupa Parlamentosu

Bursa Hayat Gazetesi - Avrupa Parlamentosu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Avrupa Parlamentosu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Roberta Metsola yeniden Avrupa Parlamentosu Başkanı seçildi Haber

Roberta Metsola yeniden Avrupa Parlamentosu Başkanı seçildi

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde 6-9 Haziran'da yapılan seçimlerin ardından AP Genel Kurulu toplandı. Yeni ve 10. yasama döneminin ilk oturumunda AP Başkanlığı için oylama yapıldı. Avrupa Halk Partisi (EPP) adayı Maltalı Robert Metsola, oylamaya katılan 669 milletvekilinden 562'sinin desteğini alarak bir kez daha AP Başkanı seçildi. Metsola'nın tek rakibi olan sol gruptan eski İspanya Eşitlik Bakanı Irene Montero ise 61 oyda kaldı. Eski AP Başkanı David Sassoli'nin 11 Ocak 2022'de hayatını kaybetmesinin ardından göreve gelen Metsola, 2,5 yıl daha başkanlık koltuğunda oturacak. "GÜÇLÜ BİR AVRUPA İÇİN GÜÇLÜ BİR AVRUPA PARLAMENTOSU'NU SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİM" Metsola oylama öncesi yaptığı açıklamada, Akdeniz'deki bir adada (Malta) büyüyen bir kadın olarak AB'yi yüksek standartlar, fırsatlar ve sınırsız potansiyele sahip bir yer olarak gördüğünü belirtti. Güçlü liderlik ve değişime liderlik etmekten korkmayan bir parlamento sözü veren 45 yaşındaki Hristiyan Demokrat Siyasetçi, "Zor kararlar almaktan asla çekinmeyeceğim" diye konuştu. Metsola, seçiminin ardından sosyal medyada yayınladığı açıklamada ise, "Parlamento üyelerinin bana göstermiş oldukları güvenden ötürü minnettarlık ve tevazu duyuyorum. Güçlü bir Avrupa için güçlü bir Avrupa Parlamentosu'nu savunmaya devam edeceğim. Yasama ve siyasetimizin güç kaynağına değişim getirmek ve köprüler kurmak için çalışacağım" ifadelerini kullandı. AVRUPA KONSEYİ'NDEN TEBRİK Metsola'nın bir kez daha göreve seçilmesinin ardından tebrik mesajı yayınlayan Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, "Robert Metsola, yeniden Avrupa Parlamentosu Başkanı seçilmenizden ötürü sizi tebrik ederim. Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ile birlikte vatandaşlarımız için daha güçlü bir Avrupa Birliği için çalışmaya devam etmeye kararlıdır" ifadelerine yer verdi. LEYEN'İN DE YENİDEN SEÇİLMESİ BEKLENİYOR Avrupa Parlamentosu'nun AB liderlerinin Haziran ayı sonundaki AB Liderler Zirvesi'nde uzlaşı sağlayarak Avrupa Komisyonu Başkanlığına yeniden aday gösterdikleri Ursula von der Leyen'e ilişkin oylamayı ise perşembe günü gerçekleştirmesi bekleniyor. AVRUPA KONSEYİ BAŞKANI COSTA OLACAK AB liderleri, Haziran ayındaki zirvede Avrupa Konseyi Başkanlığına eski Portekiz Başbakanı Antonio Costa'yı seçmişti. Costa, görevi 1 Aralık itibarıyla mevcut Komisyon Başkanı Charles Michel'den devralacak. AB liderlerinin AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in yerine aday gösterdikleri Estonya Başbakanı Kaja Kallas ise yıl içerisinde AP'nin Savunma ve Dış İlişkiler Komiteleri tarafından zorlayıcı sorgulamalara tabi tutulacak.

Avrupa Birliği'nin bu hafta geleceği oylanacak Haber

Avrupa Birliği'nin bu hafta geleceği oylanacak

6-9 Haziran'da AB'ye üye 27 ülkede yapılan seçimlerin ardından AP'de yeni yasama dönemi bugün resmi olarak başlıyor. AP'nin mevcut Başkanı Roberta Metsola'nın liderliğindeki törenle AB bayrağı, Strazburg'daki AP binasının gönderine çekilecek. Ardından 2019-2024 dönemi milletvekilleri, Genel Kurul salonunda son kez bir araya gelerek, Metsola'nın elinden hizmet madalyalarını teslim alacaklar. Yeni Genel Kurul ise ilk kez yarın toplanacak. TSİ 11.00'de başlayacak oturumda 720 yeni milletvekili, ilk olarak AP'nin yeni başkanını seçecek. Gizli oylama ve mutlak çoğunlukla belirlenecek yeni başkan, 2,5 yıllığına bu görevi üstlenecek. Seçimden en büyük grup olarak çıkan Avrupa Halk Partisinin (EPP) adayı Metsola'nın yeniden seçilmesi bekleniyor. Metsola, Ocak 2022'de, aniden vefat eden David Sassoli'nin yerine AP Başkanı olarak seçilerek bu görevi üstlenen en genç isim olmuştu. Başkan seçiminin ardından 14 adet başkan yardımcısının seçileceği oylamalara geçilecek. "BÜYÜK GÜN": 18 TEMMUZ AP'deki seçim haftasında en önemli gün ise Birliğin yürütme organı olan Komisyon'un başkanının oylanacağı 18 Temmuz olacak. 27-28 Haziran'da yapılan AB zirvesinde liderler, AB Komisyonu Başkanlığı için bir dönem daha Ursula von der Leyen'i aday göstermişti. Perşembe günü yapılacak oylama öncesinde von der Leyen, TSİ 10.00'da milletvekillerine hitap edecek, 5 yıllık dönem için önceliklerini anlatacak. TSİ 14.00 CİVARINDA İSE OYLAMAYA GEÇİLECEK. Ancak oylamaya günler kalmış olsa da seçim sonuçlarının hemen akabinde siyasi grupların desteğini kazanmak için müzakerelere başlayan von der Leyen'in güvenoyu alıp almayacağı belirsizliğini koruyor. Von der Leyen'in güvenoyu alması, 2019'da olduğu gibi kendi grubu EPP ile sosyalist (S&D) ve liberal (Renew Europe-Avrupa'yı Yenile) milletvekillerinin desteğiyle mümkün olacak. Mevcut sandalye sayılarına bakıldığında ideal olarak bu üç grubun desteği, gerekli 361 oyu sağlıyor ancak oylamanın gizli yapılacak olması soru işaretlerine yol açıyor. Bu 3 grup toplamda 401 sandalyeye karşılık gelse de geçmiş deneyimlere dayanarak, bu milletvekillerinin en az yüzde 10'unun aleyhte oy kullanacağı, hatta bazı milletvekillerinin ise oylamaya katılmayacağı düşünülüyor. Zira 2019'da von der Leyen, aynı ittifak tarafından desteklenmiş ancak bazı milletvekillerinin gruptan ayrı karar alması sonucu sadece 9 oy farkla seçilebilmişti. Von der Leyen'in pozisyonu garantilemesi için Yeşiller grubunun desteği önem arz ediyor. Von der Leyen, Genel Kurul'a hitabında AB'nin iklim hedeflerinin devamlılığını sağlayacağıyla ilgili tatmin edici mesajlar vermesi halinde Yeşillerin blok olarak destek vermesi bekleniyor. Parlamento'da 53 sandalyesi olan Yeşiller'in temsilcisi Simon McKeagney, 12 Temmuz'da yaptığı açıklamada tüm demokratik grupların aşırı sağa karşı birleşmesi gerektiğini savunsa da von der Leyen'e desteklerinin henüz kesinleşmediğini söyledi. Sosyalistler ve liberaller ise von der Leyen'in en garanti destekçileri. Her iki grup da aşırı sağın yükselişinin önlenmesinin tek yolunun von der Leyen'in, AB yanlısı büyük bir ittifakla yeniden seçilmesi olduğunu düşünüyor. Buna rağmen sosyalist grubun temsilcisi Utta Tuttlies ve liberal grubun temsilcisi Clara De Melo, görüşmelerinin devam ettiğini, von der Leyen'e desteklerinin "açık çek" niteliğinde olmadığını vurguladı. Von der Leyen'in kendi grubu merkez sağcı EPP içerisinde sol eğilimli (sosyalist-liberal-yeşil) bir ittifak yerine, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni öncülüğünde sağ ve aşırı sağcı grupları içeren Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri grubunun (ECR) desteğini alması gerektiğini düşünen bir kesim de bulunuyor. SİYASİ KRİZ KAPIDA AP'de yapılacak oylamada mutlak çoğunluğun sağlanamaması halinde milletvekilleri, AB Konseyi'nden yeni bir aday belirlemesini isteyecek. Bir aylık çabaları boşa giden AB liderleri bir ay içinde yeni bir isim önerebilmek için yeniden müzakerelere başlayacak. Ancak tüm bunların olması halinde, halihazırda Ukrayna'daki savaş ve AB dönem başkanı Macaristan'ın Başbakanı Viktor Orban'ın Rusya ziyaretiyle gerilen atmosfer, Fransa'da seçim sonrası süren karışıklık da düşünüldüğünde Birlik, siyasi krize de sürüklenmiş olacak. Tüm bu endişeler von der Leyen'i grup görüşmelerinin dışında, EPP, sosyalist, liberal ve yeşilci milletvekilleriyle saatler süren bireysel görüşmeler yapmaya zorladı. Von der Leyen'in 18 Temmuz sabahı Genel Kurul'a hitabında kararsız milletvekillerinin taleplerine ne derece yanıt vermiş olacağı da merak konusu oldu. UKRAYNA İÇİN ÖZEL OTURUM Yeni yasama döneminin ilk haftasında AP Genel Kurulu, iki oylama arasında ise Ukrayna konulu oturum için bir araya gelecek. Siyasi grupların başkanlarının hitaplarının ardından, TSİ 18.00'de AP'nin yeni milletvekilleri, gelecek 5 yıllık dönemde Birliğin Ukrayna'ya desteğini teyit edecekleri bir karar tasarısını oylayacak.

Ursula von der Leyen'i zorlu pazarlıklar bekliyor Haber

Ursula von der Leyen'i zorlu pazarlıklar bekliyor

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'i, yeniden seçilebilmek için zorlu bir süreç beklese de Alman siyasetçinin 5 yıl daha Birliğin en kritik aktörü pozisyonunu koruyacağı öngörülüyor. Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin ardından parlamentoda sandalye dağılımının belli olmasıyla gözler AB'nin gelecek 5 yılında söz sahibi olacak isimlere çevrildi. 27 üyeli AB'de en kilit görevlerin başında, yürütme organı olan AB Komisyonunun yönetimi geliyor. AB mevzuatına göre, AB Komisyonu Başkanı, üye ülkelerin liderlerinin uzlaşısıyla belirleniyor, AP'den güvenoyu alması halinde görevine başlayabiliyor. Bir dönem daha bu görevi üstlenmekte kararlı Alman siyasetçi Ursula von der Leyen, seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından lobi çalışmalarına başladı. Seçimde en çok sandalyeyi von der Leyen'i liste başı adayı gösteren Avrupa Halk Partisi (EPP) alsa da von der Leyen'in yeniden seçilmesi için AB liderlerinin nitelikli çoğunluğunun desteğinin yanı sıra 720 sandalyeli AP'de yapılacak oylamada en az 361 oy alması gerekiyor. EPP'nin kazandığı 186 sandalye, von der Leyen'in işini kolaylaştırsa da garantilemiyor. Von der Leyen'in, iklim krizi politikalarında sık sık çekişmeler yaşadığı Yeşiller ile Avrupalı Muhafazakarlar ve Reformistler (ECR) grubunu, bir önceki dönem ittifak kurduğu merkez sol grup Sosyalistler ve Demokratların İlerici İttifakını (S&D) ve liberal çizgideki Avrupa'yı Yenile (Renew Europe-RE) grubunu yanına çekmek için çalıştığı biliniyor. Von der Leyen, kendisini destekleyen EPP'ye ilaveten S&D ve RE ile yapacağı bir ittifakla 403 sandalyeye ulaşsa da bu gruplardaki bazı milletvekillerinin Alman siyasetçiyi başkanlık için desteklememe ihtimali nedeniyle mutlak çoğunluğu elde edemeyebileceği tahmin ediliyor. Zira 2019'da von der Leyen, EPP ile S&D ve RE arasında yapılan ittifak sonucu toplam 417 sandalyeye sahip olunmasına rağmen bazı milletvekillerinin gruptan ayrı karar alması sonucu sadece 9 oy farkla seçilebilmişti. İTTİFAK KURMAK BU KEZ KOLAY OLMAYACAK 2019'daki gibi bir durumun yeniden ortaya çıkmasıyla von der Leyen'in sağ ya da sol gruplar ile ittifak yapması gerekebilir. Von der Leyen, 73 sandalye kazanarak yükselişe geçen milliyetçi, AB karşıtı ve aşırı sağ partilerin oluşturduğu ECR veya Yeşiller ile yakınlaşmak zorunda kalabilir. Ancak her iki ihtimalin önünde de çeşitli zorluklar bulunuyor. İklim krizi politikalarında von der Leyen'in Komisyon'u ile anlaşmazlıklar yaşayan Yeşiller'in koşulu, Avrupa genelinde şiddetli çiftçi protestolarına yol açan "Green Deal" yasasına dokunulmayacağına garanti verilmesi olduğu için anlaşmaya varılması zor görülüyor. Öte yandan göçmen ve yabancı karşıtı politikaları nedeniyle eleştirilen İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin ECR'si ile yakınlaşma çabaları EPP'nin bir önceki seçimdeki müttefikleri S&D ve RE'yi rahatsız ederken Yeşiller ise böylesi bir koalisyonda yer almayacağını açıkça beyan etti. Parlamentonun ikinci büyük grubu S&D'de yer alan Avrupa Sosyalist Partisinin (PES) Genel Sekreteri Giacomo Filibeck de "ECR ile müttefik olunursa biz olmasak da olur." ifadesini kullanarak Melonili bir koalisyona kapılarını kapattı. Böyle bir tabloda, von der Leyen'in ya merkez sağ ve soldaki müttefiklerini kaybetme riskini göze alıp ECR ile ya da iklim politikalarında kimi iltimaslar vererek Yeşiller'in de dahil olduğu S&D ve RE koalisyonunu sürdüreceği tahmin ediliyor. AB LİDERLERİNİN DE DESTEĞİNİ ALMASI GEREKECEK İtalya, Fransa ve Almanya'nın liderleri Giorgia Meloni, Emmanuel Macron ve Olaf Scholz, AP'nin farklı gruplarını temsil ediyor. Scholz S&D, Macron liberal RE, Meloni ise ECR'ye mensup. Macron ve Scholz'un partilerinin istenilen başarıyı elde edemediği seçimlerde, iki liderin gruplarının von der Leyen'i ancak ECR ile ittifak yapılmaması durumunda destekleyeceği söylentileri basında yer alıyor. Bu destek karşılığında sosyalistlerin AB Konseyi Başkanlığını; liberallerin ise Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciğini istediği iddia ediliyor. UKRAYNA'YA VERDİĞİ DESTEK, YENİDEN SEÇİLMESİNİ KOLAYLAŞTIRABİLİR Brüksel merkezli Avrupa Politikalar Merkezi (EPC) Uzmanı Amanda Paul, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, von der Leyen'in ihtiyaç duyduğu 361 oya ulaşmayı başarabileceğini ancak Almanya'daki partisi dahil diğer büyük EPP üyesi partiler içindeki herkesin desteğine sahip olmadığını söyledi. Paul, "Bu da ittifaklarını destekleyecek başka AP üyeleri araması gerekeceği anlamına geliyor. Bunu başarıp başaramayacağından da emin değilim." dedi. Özellikle dış politikada devamlılığın sağlanması için von der Leyen'in seçilmesinin tercih edileceğini söyleyen Paul, "Von der Leyen'in ikinci dönem devam etmesi bence kişisel olarak tercih edilir. Bunu Ukrayna için söylüyorum çünkü Ukrayna'daki savaşın başından beri en güçlü seslerden biri oldu. Net bir yaklaşımı ve politikası var." diye konuştu. İSRAİL YANLISI TUTUMU ENGEL TEŞKİL EDEBİLİR Brüksel Özgür Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Koert Debeuf de Komisyon Başkanını seçecek olan Konsey'de bu kez aşırı sağcı liderlerin de olacağına ve bazı ülkelerde belirsizliklerin olduğuna işaret ederek "Bir sonraki Komisyon Başkanı'nın belirlenmesi için masada Meloni var. Hollanda ile ilgili bazı soru işaretlerimiz var. Fransa'da yeni seçimler olacak." ifadelerini kullandı. Von der Leyen'in ikinci dönem başkanlığına itiraz eden birden fazla ülkenin olması halinde işlerin zorlaşacağını dile getiren Debeuf, seçimlerde aşırı sağın güçlendiği ülkeler arasında yapılacak ittifak riskini şöyle anlattı: "Örneğin İtalya'da durum böyleyken Fransa'da, Hollanda'da, Avusturya'da ve diğerlerinde ne olacağından emin değilim. Eğer bunlar bir konuda bir tür koalisyon yapacaklarsa o zaman fikir birliğine varmak daha zor hale geliyor." İsrail'e ilişkin tutumunun von der Leyen'e verilen desteğe olumsuz etki edebileceğine değinen Debeuf, Alman siyasetçinin yeniden seçilme olasılığının yüzde 80 olduğunu ancak nihayetinde seçileceğini düşündüğünü söyledi. Von der Leyen'in İsrail yanlısı tutumunu aylardır hem Avrupa sokaklarında hem de AB yönetimi içerisinde eleştiriliyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, "Von der Leyen'in tamamen İsrail yanlısı bir duruş sergilediği, uluslararası politika konusunda kendisinden başka kimseyi temsil etmeyen (İsrail) gezisinin Avrupa açısından jeopolitik maliyeti oldukça yüksek oldu." değerlendirmesinde bulunmuştu. Von der Leyen'in desteğinden rahatsız olan bir diğer isim de AB Konseyi Başkanı Charles Michel olmuştu. Michel, von der Leyen'in İsrail'e yönelik tutumunun Birliğe zarar verdiğini ifade ederek Komisyon'u, "fazla politize olmakla ve üye ülkelerin onayını almadan açıklamalar yapmakla" suçlamıştı. NİHAİ KARAR 28-29 HAZİRAN'DAKİ ZİRVEDE VERİLECEK AB liderlerinin Komisyon Başkanlığına dair nihai karar, 28-29 Haziran'daki zirvede verilecek. Ancak öncesinde AB liderleri, 17 Haziran'da Brüksel'de gayriresmi zirvede bir araya gelerek istişarelerde bulunacak. 28-29 Haziran'daki zirvede 27 ülke liderinin 15'inin desteğini alması gereken von der Leyen'in o zamana kadar kararsız liderleri ikna etmesi gerekecek. Von der Leyen'in tekrar seçilmesine karşı olduğu iddia edilen isimlerden birinin bizzat AB Konseyi Başkanı Michel olması Alman siyasetçinin işini zorlaştırıyor. Zirveye kimin davet edileceğini belirleme hakkına sahip Michel'in, von der Leyen'in destek arama çabalarını baltalamak için zirveye hiç katılmamasını istediği dahi iddia edildi. Tüm bu süreçlerin sonunda AB Komisyonunun yeni başkanı 16-19 Eylül tarihlerinde yapılacak AP oylamasında belli olacak.

Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ilk sonuçlar belli oldu Haber

Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ilk sonuçlar belli oldu

Oy kullanma sürecinin pazar günü yerel saatle 23.00’e kadar devam ettiği İtalya’da son oyların kullanılmasının ardından Avrupa'da dört günlük seçim süreci sona erdi. Nihai olmayan ilk resmi sonuçlara göre 720 üyeli Avrupa Parlamentosu’nda Avrupa Halk Partisi (EPP) 189, Sosyalistler ve Demokratların İlerici İttifakı (S&D) 135, Renew Europe (Renew) 80, Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular Partisi (ECR) 72, Kimlik ve Demokrasi Partisi (ID) 58, Yeşiller (Greens/EFA) 52 ve Avrupa Parlamentosu’nda Sol (GUE/NGL) 36 vekille temsil edilecek. İlk sonuçlara göre parlamentoya seçilen bağımsız üyelerin sayısı 46, henüz herhangi bir parlamento grubuyla ittifaka katılmamış yeni seçilen diğer üyelerin sayısı ise 52 oldu. URSULA VON DER LEYEN ZAFERLERİNİ İLAN ETTİ Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, seçimlerin galibinin Avrupa Halk Partisi (EPP) olduğunu açıkladı. Avrupa Halk Partili lider, Avrupalı seçmenlere güvenlerinden ötürü teşekkür etti. Von der Leyen, “Bugün, Avrupa Halk Partisi için güzel bir gün. Avrupa seçimlerini biz kazandık” diye konuştu. Aşırı sağ ve sol eğilimli partilerin güç kazandığının doğru olduğunu fakat merkez partilerinin lider konumlarını koruduklarını vurgulayan Von der Leyen, parlamentoda Avrupa Halk Partisi’nin yer almayacağı bir çoğunluk oluşturmanın mümkün olmadığına işaret etti. FRANSA'DA ULUSAL MECLİS FESHEDİLDİ Fransa’da aşırı sağcı Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik (RN) tarafından seçimlerde elde edilen ezici üstünlük, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ulusal Meclis’i feshetme ve erken seçime gitme kararı almasına neden oldu. Sonuçlara ilişkin açıklamasında yenilgiyi kabul eden Macron, “Mesajınızı aldım, endişelerinizi anlıyorum ve bunları cevapsız bırakmayacağım” diye konuştu. Macron’un erken seçim açıklamasından aşırı sağcı lider Le Pen, hareketin Fransa’nın yönetimini devralmaya hazır olduğunu açıkladı. Le Pen, “Ülkeyi değiştirmeye, Fransızların çıkarlarını savunmaya ve kitlesel göçe son vermeye hazırız” diye konuştu. ALMANYA’DA AŞIRI SAĞ GÜÇ KAZANDI 27 üyeli birliğin nüfusu en büyük ülkesi Almanya’da ilk sonuçlar, 2019'da yüzde 11 oranında oy alan Almanya için Alternatif (AfD) partisinin oy oranını yüzde 14,2 seviyesine yükselttiğini ortaya koydu. Sonuçlara göre Almanya Hristiyan Demokrat Birliği'nin (CDU) oy oranı yüzde 30,90, Şansölye Olaf Scholz’un partisi Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) oy oranı ise yüzde 14,6 oldu. BELÇİKA’DA BAŞBAKAN DE CROO İSTİFASINI AÇIKLADI Belçika’da Başbakan Alexander De Croo, partisinin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı kötü sonuçların ardından istifa edeceğini açıkladı. De Croo, “Bu seçim kampanyasına liderlik eden kişi bendim. Bu, umduğum bir sonuç olmadı ve bu sonucun sorumluluğunu üstleniyorum. Böyle olmaması gerekiyordu” dedi. Gazetecilere konuşan De Croo, “Yarından itibaren başbakanlıktan istifa edeceğim” diye konuştu. AVRUPA HALK PARTİSİ, AŞIRI SAĞIN İKTİDARDA YER ALMASINA ENGEL OLACAĞINI AÇIKLADI Avrupa Halk Partisi (EPP) Başkanı Manfred Weber, aşırı sağ partilerin iktidar koalisyonunda yer almasını engellemeyi amaçlayacaklarını açıkladı. Avrupa’daki ana akım partileri Avrupa Halk Partisi’nin Avrupa ve demokrasi yanlısı ittifakına dahil olmaya çağıran Weber, “Bugünün Avrupa'sını biz yarattık ve bu nedenle Avrupa'yı yok etmek isteyen herkes düşmanımızdır. Onlarla mücadele edeceğiz. Böylelerinin Avrupa düzeyinde herhangi bir nüfuza sahip olmalarına müsaade etmeyeceğiz” dedi. Sandığa çıkış oranı, tahminlere göre yaklaşık yüzde 51 ile 1994’ten bu yana görülen en yüksek oranda gerçekleşti. 2019 yılındaki seçimlerde bu oran yüzde 50,66 olarak ölçülmüştü.

Çekya ve İrlanda Avrupa Parlamentosu seçimi için sandık başında Haber

Çekya ve İrlanda Avrupa Parlamentosu seçimi için sandık başında

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülke, Avrupa Parlamentosunun (AP) yeni üyelerini seçmek üzere sandık başına gidiyor. Dün Hollanda halkının sandık başlına gitmesiyle başlayan AP seçimleri, bugün Çekya ve İrlanda'da devam ediyor. Yaklaşık 3.6 milyon seçmenin bulunduğu İrlanda'da oy kullanma işlemi yerel saatle 07.00'de başladı. Çekya halkı ise saat 14.00'te sandık başına gidecek. Her iki ülkede oy verme işlemi 22.00'de sona erecek. ESTONYA'NIN TAMAMINDA OY VERME İŞLEMİ BAŞLADI AP seçimlerinde bazı ülkeler, katılım oranını arttırmak amacıyla vatandaşlarına erken oy kullanma imkanı sundu. Bu çerçevede geçtiğimiz hafta ülke genelinde sadece belirli bölgelerde sandıkların kurulduğu Estonya'da bugün ülke genelindeki 377 sandık merkezinin tamamında oy kullanma işlemi başladı. Yaklaşık 980 bin seçmenin bulunduğu ülkede saat 12.00'de açılan sandıklar, 20.00'de kapanacak. Seçimlerde İrlanda vatandaşları ülkeyi Avrupa Parlamentosunda temsil edecek 14 vekili, Çekya vatandaşları 21 vekili, Estonya vatandaşları da 7 vekili belirleyecek. HOLLANDA'DA AŞIRI SAĞ SANDIKTAN İKİNCİ ÇIKTI Hollanda'da dün gerçekleştirilen seçimlerinin ardından sandık çıkış anketlerine göre aşırı sağcı, İslam ve AB karşıtı Geert Wilders'ın liderliğini üstlendiği Özgürlük Partisi (PVV), İşçi Partisi ve Yeşil Sol İttifakı'nın (PvdA/GroenLinks) gerisinde kaldı. 2019 seçimlerinde 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu'nda sandalye elde edemeyen Özgürlük Partisi, bu seçimlerde 7 sandalye elde edecek. İşçi Partisi ve Yeşil Sol ittifakının sandalye sayısı ise 8 olacak. Gece saatlerinde seçim sonuçlarını değerlendiren Wilders, ilk resmi sonuçların açıklanacağı 9 Haziran'da birinci sırada yer aldıklarının görüleceğini öne sürdü. Wilders, “Bu gece en büyük kazanan açık arayla biziz. Güzel bir sonuç elde ettik” dedi. Yaklaşık 13 milyon seçmenin bulunduğu Hollanda'da seçime katılım oranı ise yüzde 47 oldu. SANDALYE SAYISI NÜFUSA GÖRE BELİRLENİYOR AB üyesi ülkelerin Avrupa Parlamentosundaki temsil oranı, ülkelerin nüfuslarına oranla belirleniyor. Bu çerçevede Malta, Lüksemburg ve Güney Kıbrıs'ın parlamentoda 6'şar sandalyesi bulunurken, Almanya'nın 96 sandalyesi bulunuyor. İlki 1979'da gerçekleştirilen ve bu yıl 10.'su düzenlenen AP seçimlerinde yaklaşık 360 milyon seçmenin oy kullanma hakkı bulunuyor. Seçimlerin sonuçlarının küresel iklim politikalarından göç ve savunmaya, jeopolitik planda ise ABD, Rusya ve Çin'e yönelik siyasete etkileri olması bekleniyor.

720 üyenin belirleneceği Avrupa Parlamentosu seçimleri başladı Haber

720 üyenin belirleneceği Avrupa Parlamentosu seçimleri başladı

Hollanda vatandaşları, bugün sabah yerel saatle 07.30 itibarıyla, ülkeyi Avrupa Parlamentosunda temsil edecek 31 vekili seçmek üzere sandık başına gitti. Avrupa genelindeki seçimlerin başladığı ilk ülke olan Hollanda’da oy kullanma sürece 21.00'e kadar devam edecek. Hollanda’nın ardından diğer 26 Avrupa Birliği üyesi ülkenin de dahil olacağı seçim süreci, pazar akşamı sona erecek. Dört gün devam edecek seçimlerden aşırı sağın oy oranını artırarak çıkması ve Avrupa Parlamentosundaki temsil oranını artırması bekleniyor. Hollanda’da seçim süreci bir gün sürerken bu ülkeyi yarın sandık başına gidecek İrlanda ve Çekya izleyecek. Diğer Avrupa ülkelerinde seçimler hafta sonu gerçekleştirilecek, sandık çıkış anketlerine dayalı sonuçlar tüm üye ülkelerde seçimlerin tamamlanmasının ardından pazar gecesi belli olacak. Nihai sonuçlar ise seçimlerden yaklaşık bir hafta sonra açıklanacak. Öte yandan, seçim sisteminin ülkeden ülkeye değiştiği AP seçimlerinde bazı ülkeler, vatandaşlarına erken oy kullanma imkanı sundu. Bu çerçevede resmi seçim tarihinin 9 Haziran Pazar günü olduğu Finlandiya’da seçmenler, 29 Mayıs tarihi itibarıyla “erken oy” kullanmaya başladı. Benzer şekilde İsveç, Estonya, Portekiz ve Malta gibi ülkeler de hem seçimlere katılım oranını artırmak hem de seçim günü oy kullanamayacak durumda olan vatandaşlar için erken oy kullanma imkanı sağladı. İlki 1979’da gerçekleştirilen ve bu yıl 10.’su düzenlenen AP seçimlerinde yaklaşık 360 milyon seçmenin oy kullanma hakkı bulunuyor. Seçimlerin sonuçlarının küresel iklim politikalarından göç ve savunmaya, jeopolitik planda ise ABD, Rusya ve Çin’e yönelik siyasete etkileri olması bekleniyor. "AŞIRI SAĞIN SANDALYENİN DÖRTTE BİRİNİ ELDE ETMESİ BEKLENİYOR" Hristiyan Demokratların yönetimindeki Avrupa Halk Partisinin (EPP) birliğin en büyük partisi olma konumunu devam ettirmesi öngörülüyor. Anketlere göre aşırı sağın 720 sandalyenin yaklaşık dörtte birini elde etmesi beklenirken, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen başkanlığındaki EPP’nin oyun yapıcı konumunu muhafaza edeceği tahmin ediliyor. Seçimlerde Fransa’da Marine Le Pen liderliğindeki aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisinin, İtalya’da Başbakan Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya’nın Kardeşleri ve Macaristan’da Başbakan Viktor Orban liderliğindeki Fidesz Partisinin zafer elde etmesi bekleniyor. Seçimlere katılımın geleneksel olarak düşük gerçekleştiği Hollanda’da geçtiğimiz yıl kasım ayında ülkedeki parlamento seçimlerinde büyük başarı elde eden Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisinin zafer elde etmesi bekleniyor. Bu sabah Hollanda'nın Lahey kentinde oyunu kullanan ırkçı lider Geert Wilders, "Avrupa Parlamentosunda da güçlü bir temsile sahip olunması gerekiyor. Kendi göçmen ve mülteci politikamızı uygulayabilmek için gerekirse Avrupa’da kuralları değiştireceğiz" diye konuştu. Wilders, Avrupa’da kuralları değiştirmenin yolunun Avrupa Parlamentosunda daha kalabalık bir gruba sahip olmaktan geçtiğini söyledi. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Avrupa Parlamentosundaki temsil oranı, ülkelerin nüfuslarına oranla belirleniyor. Bu çerçevede Malta, Lüksemburg ve Güney Kıbrıs’ın parlamentoda 6’şar sandalyesi bulunurken, Almanya’nın 96 sandalyesi bulunuyor.

AB'ye üye ülkeler yeni yönetim için sandığa gidiyor Haber

AB'ye üye ülkeler yeni yönetim için sandığa gidiyor

Avrupa Birliği'ne (AB) üye 27 ülkedeki yaklaşık 400 milyon seçmen, yarından itibaren 4 gün sürecek seçimde Birliğin yeni yönetimini belirlemek için sandığa gidecek. AB kurumları arasında üyeleri doğrudan halk tarafından seçilen tek organ olan Avrupa Parlamentosu'nun (AP), yeni üyeleri 6-9 Haziran'daki seçimle belirlenecek. AP seçimlerinin başladığı 1979'dan bu yana yapılacak 10'uncu seçim, birçok "ilk"i içeriyor. Bu, İngiltere'nin yokluğunda yapılan ilk seçim olacak. Brexit'le İngiliz vekillerin 2020'de AP'den ayrılmasıyla 705'e düşen sandalye sayısı, kalan üye ülkelerin nüfusuna göre yeniden dağıtıldığı için bu seçimde ilk kez 720 milletvekili seçilecek. Bazı ülkelerde oy verme yaşının düşürülmesi nedeniyle 18 yaşından küçük seçmenler de ilk kez oy verecek. Almanya, Avusturya, Belçika, Malta'da 16, Yunanistan'da 17 yaşındakiler ilk defa AB'nin geleceğinde söz sahibi olacak. AB ülkelerinde seçim farklı günlerde yapılacak. Her ülke nüfusu oranında milletvekili çıkaracak. Seçimin başlangıcı, 6 Haziran'da Hollanda'da yapılacak. Bu ülkeden 31 aday, AP'ye gönderilecek. 7 Haziran'da İrlanda, Çekya ve Estonya'da AP seçimleri için oy kullanılacak. İrlanda 14, Çekya 21 ve Estonya 7 milletvekili gönderecek. Estonya'nın bu seçimde diğer ülkelerden farklı bir özelliği bulunuyor. 16 yaşından itibaren oy kullanabilecek Estonyalılar sadece elektronik ortamda tercihlerini yapabilecek ve fiziken seçim sandığı kurulmayacak. 8 Haziran'da İtalya, Malta, Slovakya ve Letonya'da AP seçimleri için oy kullanılacak. Seçimin 9 Haziran'da sürmesi planlanan İtalya 76 milletvekili, Malta 6, Slovakya 15, Letonya ise 9 milletvekili çıkaracak. AP seçimlerinde AB genelinde en hareketli gün ise 19 üyenin daha sandık maratonuna eklenmesiyle; toplam 21 ülke seçmeninin oy kullanacağı 9 Haziran olacak. AP'ye Almanya 96, Fransa 81, İspanya 61, Polonya 53, Romanya 33, Belçika 22, Portekiz, Yunanistan, Macaristan ve Finlandiya 21, Avusturya 20, Bulgaristan 17, Danimarka ve Finlandiya 15, Hırvatistan 12, Litvanya 11, Slovakya 9, Lüksemburg ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi 6 milletvekili gönderecek. Sonuçlar, 9 Haziran akşamı, tüm üye ülkelerde sandıkların kapanmasının ardından açıklanacak. AP'NİN GÖREVLERİ VE İŞLEYİŞİ Üye ülkelerin oluşturduğu AB Konseyi ile yasama yetkisini paylaşmak, AP'nin temel görevini oluşturuyor. Göç, enerji, ulaşım, iklim değişikliği, çevre gibi çok çeşitli alanlarda AB hukukunu oluşturan olağan yasama prosedüründe AP, AB Konseyi ile ortak karar alıyor. AP, AB'nin çok yıllı ve yıllık bütçesini, uluslararası anlaşmalarını ve genişleme gibi önemli kararları da onaylama yetkisine sahip. AP, son olarak yürütme organı Komisyon başta olmak üzere diğer AB kurum ve organları üzerinde denetleme yetkisini elinde tutuyor. AB Komisyonu başkanı ve Komisyon üyelerinin göreve başlamaları için de AP'nin onayı gerekiyor. MEVCUT PARLAMENTODA 7 SİYASİ GRUP BULUNUYOR Halihazırda AP'de büyükten küçüğe Avrupa Halk Partisi (EPP), Sosyalistler ve Demokratlar (S&D), Avrupa'yı Yenile (Renew Europe), Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı, Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri (ECR), Kimlik ve Demokrasi (ID) ve Sol olmak üzere 7 grup ile bağımsız vekiller bulunuyor. AP'deki en büyük siyasi oluşum, merkez sağ eğilimli, Hristiyan Demokratlar olarak bilinen EPP. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile AP Başkanı Roberta Metsola'nın da üyesi olduğu grup, 177 sandalye sayısına sahip. İkinci en büyük grup merkez sol eğilimli S&D'nin, 139 milletvekili bulunuyor. İspanyol siyasetçiler AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, S&D grubuna mensup. AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in üyesi olduğu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un girişimiyle kurulan liberal çizgideki Renew'ün 102 sandalyesi bulunuyor. İklim, çevre ve göçmen hakları gibi konularda ön planda olan Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı, AP'de 72 üyeyle temsil ediliyor. AP'deki muhafazakar partilerin oluşturduğu, İtalya Başbakanı aşırı sağcı lider Giorgia Meloni'nin başkanlığındaki ECR'nin 68 sandalyesi mevcut. Üye ülkelerden 9 partinin bir araya gelerek oluşturduğu aşırı sağ eğilimli parti ID, 59 milletvekiline sahip. Grubun içinde Hollanda'da Geert Wilders liderliğindeki PVV, Fransa'da Marine Le Pen'in partisi RN, Almanya'daki aşırı sağcı AfD, Avusturya'daki FPÖ, İtalya'da Matteo Salvini'nin partisi Lega, Belçika'daki aşırı sağcı Vlaams Belang da bulunuyor. AP'deki en küçük grubu ise 37 milletvekiliyle Sol grup oluşturuyor. AP'de 50 bağımsız üye bulunuyor. SEÇMENİN OYUNU BELİRLEYECEK GÜNDEM MADDELERİ Avrupalılar, Kovid-19 salgını ve ortaya çıkan çeşitli ekonomik sorunlar, ardından da toparlanma döneminde başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ile yaşanan enerji krizi ve enflasyondaki yükseliş dönemiyle alım gücünün azalması konularına yoğun biçimde odaklanıyor. Vatandaşlar özellikle son yıllarda hayat standartlarının gerilediğini ifade ediyor. Gelecekleri konusunda da kaygı duyan Avrupalılar, siyasilerden ekonomik sorunlara daha fazla odaklanmasını bekliyor. Yaşanan bu gelişmeler ve öncelikli başlıklar seçmene yönelik çeşitli çalışmalarda kendini gösteriyor. AŞIRI SAĞIN OYLARINI ARTIRACAĞINA KESİN GÖZLE BAKILIYOR Salgının yol açtığı ekonomik sorunların halka işsizlik ve hayat pahalılığı olarak etki etmesi, çevre politikalarının yüksek maliyeti, düzensiz göçmenlerin artmasının son dönemde bazı kesimlerde yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı olarak karşılık bulmasının da AP'ye yansıyacağı biliniyor. Son anketlere göre, Belçika, Avusturya, Fransa ve Hollanda'nın da aralarında bulunduğu 9 üye ülkede sağcı partiler sandıktan zaferle çıkabilir. Diğer 9 üye ülkede ise bu partiler, yarışı ikinci ya da üçüncü sırada tamamlayabilir. En büyük gruplar EPP ve S&D'nin sandalye sayısında radikal değişiklik beklenmiyor. En fazla artışı ID grup şemsiyesinde toplanan aşırı sağcı partiler yakalayacak. ID'nin milletvekili sayısını 20 kadar artırması bekleniyor. Yeşiller ve Renew Europe'un sandalye kaybetmesiyle ve aşırı sağın yükselmesiyle Hristiyan demokratlar, muhafazakarlar ve aşırı sağdan oluşan bir koalisyon, ilk defa AP'de çoğunluğu elde edebilir ve AB politikasına yön verebilir. AŞIRI SOLUN DA GÜÇLENME İHTİMALİ Öte yandan, AB'nin İsrail'in Gazze'deki saldırılarına karşı aldığı tavrı desteklemeyen, Avrupa sokaklarında aylardır protestolar düzenleyen bir kesim de bulunuyor. Bu kesimin sesi siyasi denklemde sol gruplar tarafından duyuluyor. Sol eğilimli siyasi partiler, aşırı sağın hedefindeki yabancı kökenli ve Müslüman vatandaşlarca da destekleniyor. Dolayısıyla bu durum siyasi yelpazenin sol uçlarındaki grupların da güçlendiği ve bunun seçim sonuçlarına yansıdığı bir senaryoyu da beraberinde getiriyor. KATILIMIN ARTMASI BEKLENİYOR Son seçimde AB seçmeninin yalnızca yüzde 50,66'sı sandığa gitmişti. AP'nin "Eurobarometer" isimli seçim anketine göre, bu yıl halkın yüzde 81'i içinde bulunulan jeopolitik durumun farkında olduğu için seçimlerin bu kez daha önemli olduğunu, yüzde 60'ı ise oy kullanacağını belirtti.

Aşırı sağ güçlenirse AP'yi zorlu bir süreç bekliyor Haber

Aşırı sağ güçlenirse AP'yi zorlu bir süreç bekliyor

Avrupa genelinde aşırı sağcı partilerin yükselişi giderek daha belirgin hale gelirken, son anketler yaklaşan AP seçimleri öncesinde bu partilerin oy oranlarında önemli bir artış olduğunu gösteriyor. Bu eğilim özellikle milliyetçi söylemlerin ve göçmen karşıtı politikaların seçmenler üzerinde etkili olduğu Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkelerde belirginleşiyor. Analistler, aşırı sağcı grupların güçlenmesinin AP’nin daha da parçalanmasına yol açabileceği ve iklim değişikliği, ekonomi, göçmen politikaları gibi kritik konuların ele alınmasına yönelik çabaları engelleyebileceği uyarısında bulunuyor. "AVRUPA'DA AŞIRI SAĞIN İZOLE EDİLMESİ ARTIK MÜMKÜN DEĞİL" Bulgar siyaset bilimci ve Sofya Liberal Stratejiler Merkezi Başkanı Ivan Krastev, Avrupa'da yükselen aşırı sağın AP seçimlerine olası etkileri ve sonuçlarını AA muhabirine değerlendirdi. Anketlerin, Avrupa Halk Partisinin (EPP) yine birinci çıkacağını gösterdiğini ifade eden Krastev, çoğu AB ülkesinde de sağ partilere destekte artışın olduğuna ve bunun "yeni bir gerçeklik" haline geldiğine dikkati çekti. Krastev, "Ve bu gerçeklik, Avrupa siyasetindeki parçalanma ve kutuplaşmayı yansıttığı gibi son yıllarda yaşanan bir dizi krizin de sonucudur. On yıl boyunca uzun bir krizden geçildi. Ekonomik kriz, ardından göç krizi sonra Ukrayna'daki savaş durumu." diye konuştu. Avrupa'da aşırı sağın iyice yerleşmeye başladığına işaret eden Krastev, "Avrupa'da artık mümkün olmayan şey, Avrupa düzeyinde aşırı sağın izole edilmesi... Bazıları İtalya'da veya İsveç'te olduğu gibi hükümet koalisyonunun bir parçası ve birçok diğer ülkede merkez sağ ile aşırı sağ birlikte çalışıyor." değerlendirmesi yaptı. "AP'DE HER OY BİR MEYDAN OKUMA OLACAK" Krastev, aşırı sağ partiler arasında bir bölünme olduğunu belirterek, "Bu partilerin bazıları o kadar aşırı olarak algılanıyor ki, aşırı sağdaki diğer partiler için de sorun haline geliyorlar." dedi. Aşırı sağ partilerin "politikaları değil duyguları paylaştığı" yorumunu yapan Krastev, bu nedenle de bu durumun işbirliği yapmayı zorlaştırdığını ve ana akım partilerin konumu güçlendirdiğini söyledi. AP'de yer alan aşırı sağ partiler arasında göç politikaları ve Ukrayna'ya destek konusu başta olmak üzere pek çok farklı tutumların olduğunu kaydeden Krastev, "Bunun sonucunda da Avrupa Parlamentosunda farklı konularda farklı çoğunlukların oluşacağını göreceğiz." tahmininde bulundu. Krastev, AP'deki dinamiklerde yıllar içinde yaşanan değişimi şöyle anlattı: "Önceki dönemlerde, özellikle de 2019'dan önce, AP bir Alman Parlamentosu gibi çalışırdı. Gruplar vardı, muhafazakar ya da sosyalist olmak zorundaydınız. Bu iki grup her zaman birbirlerine güvenebilirdi ve bu çok daha kavramsal bir politikaydı. Bugünlerde AP'nin Hollanda Parlamentosuna doğru gittiğine inanıyorum. Pek çok farklı küçük parti olacak, farklı geçici koalisyonlar kuracaklar ve ana akım partiler siyasi tartışmalara hakim olurken, her oy bir meydan okuma olacak." BÖLÜNMÜŞ BİR AP'DE POLİTİKA YAPIMI ZORLAŞACAK Krastev, aşırı sağ gruplar arasında sürprizlerin yaşanabileceğini aktararak, "Aynı zamanda aşırı sağda büyük farklılıklar ve büyük bir rekabet var. Rekabet var çünkü normalde milliyetçi olan partilerden bahsediyoruz. Ve milliyetçiler komşularıyla kolayca işbirliği yapmalarıyla meşhur değiller." ifadelerini kullandı AP'de yeni dönemde tanıklık edilecek bölünmüş ve kutuplaşmış görüntünün politika yapımını çok daha zor hale getireceğini belirten Krastev, sözlerini şöyle sürdürdü: "Farklı konularda farklı koalisyonlar ortaya çıkabilir ki bu da AP düzeyinde Avrupa siyasetinin kavramsal doğasının temelde ortadan kalktığını görmenin yollarından biri olacaktır. Bu yeni bir durum. AB’nin bu konuda ne kadar işlevsel olduğunu bilmiyoruz. Bu aynı zamanda AB Konseyinin, üye devletlerin, Avrupalı liderlerinin rolünün artacağı anlamına geliyor." "VON DER LEYEN, AŞIRI SAĞI BÖLMEYE ÇALIŞIYOR" Son düzlükte siyasi gruplar arasında meydana gelen yakınlaşmaların "seçim kampanyalarının doğasında olduğunu" kaydeden Krastev, (Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula) von der Leyen'in (İtalya Başbakanı Giorgia) Meloni'nin grubu ECR'ye yakınlaşmasının da aşırı sağ eğilimlerin merkez gruplarla çalışmasını sağlayarak radikalleşmesini önlemek ve aşırı sağı bölmeye çalışmak olduğunu ifade etti. Krastev, "Elbette von der Leyen, Meloni ile çalışacağını söyleyerek risk alıyor ama diğer taraftan solda pek çok kişi bunun çok daha pragmatik bir seçenek olduğunun farkında. Ve kimse güçlü ve konsolide bir aşırı sağ olmasını istemiyor." dedi. AP'NİN YENİ DÖNEMİNİN ŞEKİLLENMESİNDE ABD'DEKİ SEÇİM SONUCU DA BELİRLEYİCİ OLACAK AP'nin gelecek dönemini ABD'nin kasımdaki başkanlık seçiminin sonucunun da şekillendireceğini aktaran Krastev, "Beyaz Saray'da kimin olacağı Avrupalıların başta güvenlik olmak üzere ticaret gibi bazı konulardaki tutumlarını etkileyecektir." değerlendirmesinde bulundu. Krastev, "Eğer Trump kazanırsa, bu durum aşırı sağın bir araya gelmesi ve güçlenmesi için çok daha fazla teşvik yaratacaktır çünkü Washington'da önemli bir ideolojik müttefike sahip olacaklar ve bu da Avrupa Parlamentosundaki konumlarını güçlendirecektir." şeklinde konuştu. Öte yandan Trump'ın "daha korumacı ticaret politikalarını" yürürlüğe koyma ve Ukrayna’ya desteği azaltma ihtimalinin Avrupa ekonomisi ve güvenliğine yönelik risklerin aşırı sağ içinde de hoşnutsuzluğa neden olacağını kaydeden Krastev, "Dolayısıyla ideolojik olarak Trump'ı tercih edecek olan pek çok parti ve seçmen, bunun Avrupalılar için ne kadar iyi olacağından emin değil." dedi. "Birkaç on yıl öncesine kadar aşırı sağ partiler parya muamelesi görürken, bugünlerde partiler koalisyon kuruyor" AA'nın sorularını yanıtlayan Londra Ekonomi ve Siyasal Bilimler Okulunun (LSE) Avrupa Enstitüsü'nde araştırmacı Dr. Marta Lorimer ise Avrupa'da aşırı sağ partilere desteğin yeni bir gelişme olmadığına dikkati çekerek, şunları aktardı: "Yeni olan, bu partilerin artık neredeyse tüm AB ülkelerinde mevcut olmaları ve varlıklarının büyük ölçüde normalleşmiş olmasıdır. Birkaç on yıl öncesine kadar aşırı sağ partiler parya muamelesi görürken, bugünlerde diğer partiler onlarla hükümet koalisyonları kurmaktadır. Dahası, daha radikal fikirlerinden bazıları ana akım tarafından benimsenmiş ve sonuç olarak normalleştirilmiştir." Aşırı sağ partilere artan desteğe rağmen son kamuoyu yoklamalarının AP'de çoğunluğu elde edemeyeceklerini gösterdiğini ifade eden Lorimer, "Merkez sağ EPP ile güçlerini birleştirseler bile - büyük bir ihtimalle - yine de çoğunluğu elde edemeyeceklerdir. Şimdilik, AP'de uygulanabilir tek çoğunluk EPP-S&D-Renew arasındaki olağan büyük koalisyondur." değerlendirmesi yaptı.  "AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİNİN AP İÇİNDEKİ GÜÇ DENGESİNİ TEMELDEN SARSMASI PEK OLASI DEĞİL" "Aşırı sağın yükselişinin AP içindeki güç dengesini temelden sarsması pek olası değil." şeklinde konuşan Lorimer, "Ancak yine de aşırı sağ, özellikle (üye ülkelerdeki) hükümetlerdeki varlığı aracılığıyla AB'nin siyasetini ve politikalarını etkileyebilir." dedi. Lorimer, aşırı sağcı hükümetlerin çevre, genişleme ve göç politikaları gibi alanlardaki politika yapım sürecini yavaşlatma ihtimali olduğundan bahsederek, "Eğer daha 'uzlaşmacı' bir tutum benimserlerse, AB entegrasyonunun biçim değiştirerek bu partilerin öncelikleriyle daha uyumlu hale geldiğini görebiliriz." yorumunu yaptı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.