Bursa’da zamanda yolculuk yapmaya ne dersiniz?
Yıllardır antika biriktirip satan Mete Güven, bu işi severek yaptığını söyleyerek “Eskici olarak seyyar arabam ile bu işe başladım. Daha sonra topladığım ve biriktirdiğim eşyaları bu dükkânda sergilemeye başladım. Eski ürünleri toplayarak ve satarak aslında sadece ticaret yapmıyoruz. Aynı zamanda dönüşüme destek olarak tüketimi bir nebzede olsa azaltıyoruz. Yani eski eşyalar hem estetik ve kültürel bir anlam ifade ederken hem de ekonomiye katkı sağlıyor. Bu işi sevmeden kimse yapamaz. Bu meslek bir tutku ve aşktır. Bazen sattığım ürünleri keşke satmasaydım diyorum. Bazı eşyaları satmaya kıyamıyorum. Eski eşyaların değerini bilmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
EŞYALAR KADAR MÜŞTERİLERDE ORJİNAL
Antikacı Güven, dükkânda 60-70 yıllık daktiloların olduğunu, bu ürünlerin günümüzde üretiminin olmadığını belirterek, “Günümüzde üretilmiyor. Elimizde olanlara iyi bakmamız gerekiyor. Aksi takdirde bir daha böylesini bulamayız” dedi.
Eskiden her şeyin daha sağlam ve kaliteli olduğunu dile getiren Güven, “Kendimi bildim bileli tarihi eşyalara, binalara ilgi duyuyordum. Eskiden tarihi binalara olan ilgim eşyalardan daha fazlaydı şimdi tam tersi oldu. Bu dükkânda insanların anıları, hatıraları var. Eski binaların ve eşyaların bir işlemesi bir sanatı vardı. En sade olanının bile havası bir başkaydı. Şimdi ise herkes basite kaçıyor. Bir işçilik bulmak epey zor hale geldi. İnsanlar bu eşyaların gerçek değerinin farkında değil. Olsalardı çöpe atmazlardı. Bazı insanlarda buraya getirip satıyor. Değerinin farkında olsalar satmazlardı.
Bazı müşteriler burada gördüğü eski eşyalarla kısa süreliğine eski hatıralara gidiyor. Kimisi saatlerce oturup o eşyaya bakıyor. Anılarını anlatıyor. Geçen gün bir amca geldi. Burada gördüğü gaz lambası onu eski anılarına götürdü. Oturdu ağlamaya başladı. Bir yandan ağlıyor bir yandan da eski günlerini anlatmaya başladı. İnsan böyle bir durumda ne tepki vereceğini de bilmiyor. O anlatıyor ben dinliyorum. Ona da burası bir terapi gibi geldi. Burada eşyalar orijinal olduğu gibi bu dükkânın müşterileri de çok orijinal. Bir müşterim var. Ev sahibi evine kitap almasını istemiyormuş. O da buraya geliyor. Alıyor kitabı, okuyup bitiriyor. Sonra da satın alıp dışarıda birine hediye ediyor. Yani bu insanı da her yerde bulamazsın” dedi.
“KENDİ KÜLTÜRÜMÜZÜN DÜŞMANIYIZ”
Antika dükkânının pek fazla kazanç sağlamadığını belirten Güven, “Belli başlı insanlar geliyor. Çok fazla bir şey almıyor. Bakıyorlar ama pahalı olduğunu zannedip fiyat dahi sormadan çıkıyorlar. Gençlerde kaset, volkmen, plak gibi müzik aletlerini satın alıyor. Onlarda çok pahalı ürünler değil. İnsanlar her şeyde olduğu gibi eşyalarda da eskiye dönecek. Dijital belki daha kolay ve hızlı olabilir. Ama sağlam ve uzun ömürlü olan eski eşyalar. Bu eşyalar aynı zamanda bizim kültürümüzü yansıtıyor. Biz kendi kültürümüzün düşmanıyız. İnsanlar dükkânı dışarıdan şaşalı görünce içerdeki eşyaları çok pahalı zannediyor. Oysaki bu eşyaların çoğunu ederinden uygun fiyata satıyorum. Uygun fiyata satınca da bazı insanlar sahte ürün diyor. Böyle bir çıkmaz var. Bazen kendi kiramı bile zor ödüyorum” diye vurguladı.
“BURSA’NIN HER KÖŞESİNDEN HATIRALAR VAR”
Her zaman dükkânda olmadığının altını çizen Güven, “Seyyar olarak gezmeyi çok seviyorum. Seyyar arabamın üzerine bir de müzik çalarımı koyuyorum. Arabam, ben ve Zeki Müren, Selda Bağcan gibi usta isimlerle Bursa’nın sokaklarını geziyoruz. Bursa’nın her bir köşesinden eşyalar var.
Bursa’da antika yeteri kadar değer görmüyor. İnsanlar pazarlık yaparak alabilecekleri en ucuz fiyata almak için çaba harcıyorlar. Kimse bu ürünün fiyatı ucuz zaten daha fazla pazarlık yapmaya gerek yok demiyor. İstanbul’da antika alıcıları daha fazla bulunuyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.