Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

'Kendimize yaptığımız en büyük yatırım yine kendimize dönmektir'

Psikolog Elif Özdemir, kapanma sürecinde evde verimli vakit geçirmek isteyen ebeveynlere önerilerde bulundu. Özdemir, "Kendilerini tanımalarını öneririm. Eğer kendimizi tanırsak, olayları yorumlayış biçimimizi, hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız şeyleri, nelerin bizde kaygı uyandırdığını biliriz. Ve bu keşif hem kendimize hem de muhatabımıza karşı şefkatli bir bakış sağlar" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 06.05.2021 07:30
Haber Güncellenme Tarihi: 06.05.2021 07:30
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
'Kendimize yaptığımız en büyük yatırım yine kendimize dönmektir'

Sümeyye KAYAALTI

1 yılı aşkın süredir hayatımızda olan korona virüs nedeniyle milyonlarca insan evlerine kapandı. Artan vaka ve can kaybının ardından bir süredir devam eden kısıtlamalara ek olarak Ramazan Bayramı'nı da kapsayan 17 günlük tam kapanma kararı alındı. Sevdiklerine uzun zamandır sarılamayan, yüz yüze görüşemeyen, ölüm korkusuyla yaşayan insanlarda ise kaygı bozukluğu arttı. Aynı zamanda zorlu süreç kafalarda çok sayıda soruların birikmesine neden oldu. Peki pandemi döneminde evde nasıl verimli vakit geçirebiliriz? Korku ve endişeleri yenmek için ne yapmalıyız? Korona virüse yakalanan ebeveynler bunu çocuğuna nasıl anlatmalı? Psikolog Elif Özdemir tüm merak edilen soruları yanıtladı.

-Merhaba. Bize kendinizden bahseder misiniz?

-Merhaba. Ben Elif Özdemir. Aslen Bursalıyım ve Bursa'da yaşıyorum. Psikologum... Mesleğimi icra etmeye başlayalı 6 sene oldu. Anaokullarında görev almıştım. Şu anda da özel bir anaokuluna danışmanlık hizmeti veriyorum. Aynı zamanda da online ve yüz yüze seans almaya devam ediyorum. Danışmanlık hizmeti verirken özellikle enneagramdan faydalanıyorum. Çünkü mizacın insanların hayatını etkileyen en önemli faktör olduğunu düşünüyorum. Bizim meslekte ömür boyu öğrencisinizdir. Ben de şu an aile danışmanlığı öğrencisiyim. Sınavıma 1 ay kaldı. Dersler, ödevler ve okumalarla hazırlıklarım sürüyor. Bursa Hayat Gazetesinde yetişkinler için, İHH Çocuk Dergisinde çocuklar için yazıyorum. Evliyim ve 1 oğlum var.

-Pandemi dönemi aile yapısını nasıl etkiledi? Şiddet arttı mı?

-Yapılan araştırmalar şiddetin arttığını gösteriyor. Aslında araştırma sonuçları yerine kendi evlerimize; eşimizle, çocuklarımızla olan ilişkilerimize bir dönüp baksak tahammülümüzün, hoşgörümüzün azaldığını fark edeceğiz. Ceviz kabuğunu doldurmayacak problemler, çözülemeyecek yumaklar haline geldi zihinlerimizde. Küçük bahaneler eşimizle tartışma, çocuklarımıza öfkelenme sebebimiz olabiliyor maalesef. Aynı şekilde çocuklarımızın hareket ihtiyaçlarını, arkadaş ihtiyaçlarını karşılayamamaları da farklı problemleri ortaya çıkarıyor. Sebebiyse "tebdil-i mekanda ferahlık vardır" sözünü yerine getiremeyişimiz. Mekan değişikliği yapamıyoruz. Arkadaş ilişkilerimizi sosyal medyada kurduğumuz gruplar üzerinden, akrabalık ilişkilerimizi görüntülü konuşmalarla sürdürmeye çalışıyoruz. Ama yetmiyor. Çünkü biz dört duvarın içinde sıkışmış vaziyetteyiz. Ve en önemlisi, özlem... Özlem, motivasyonumuzu, iştiyakımızı arttıran en güzel duygulardan. Pandemi öncesi okula giden evladımıza duyduğumuz özlem, işe giden eşimize duyduğumuz özlem, dışarıdayken evimize duyduğumuz özlem duygusu kalmadı pandemiyle beraber. Doğal olarak aile içi ilişkilerimizi sağlamlaştırmaya, tatlılaştırmaya motivasyonumuz da azaldı.İşten çıkarılmak, hastalığı ağır geçirmek, yakınlarımızın bu illet sebebiyle vefat haberlerini almaksa tahammülümüzün azalmasının üzerine tuz, biber gibi serpiliyor.

-Bu süreçte aile içi iletişim nasıl olmalı?

-Aile bireylerinin her birinin aynı şekilde bu zorlu süreçten geçtiğini unutmamak sağlıklı bir iletişim için yapılması gerekenlerin başını çekiyor.  Okula, spora, sokağa, arkadaşlarının yanına giden hareket ve konuşma ihtiyacını bizsiz karşılayabilen çocuklarımızın kendi tercihi değil 7 gün 24 saat dört duvar arasında kalmak.  İşine giden, arkadaşlarıyla dertleşen, evine gelirken rahat rahat alış verişini yapan, eşine ve çocuğuna duyduğu özlemle kapıyı çalan ve özlemle karşılayan birilerinin olduğunu fark eden, banyoya gitmesine gerek kalmadan öpücükler konduran eşin tercihi değil 7 gün 24 saat ev içinde kalmak. Aynı şekilde benim tercihim de değil, sürekli ev içinde monotonlaşmış bir hayatın parçası olmak.  Ve söylediğiniz gibi bu bir süreç. Başı olan ve inşallah sonu da olan bir süreç. O halde hedef, bu süreci olabilecek en iyi şekilde geçirmek.

-Korona virüse yakalanan ebeveynler bunu çocuğuna ne şekilde izah etmeli?

-Korona virüsten korkuyoruz. Çünkü biliyoruz ki gripten daha ağır seyredebiliyor, ölümle sonuçlanabiliyor belki de bilemediğimiz hasarlar ortaya çıkarabiliyor. Yani karşımızda çok bilinmeyenli denklem var ve belirsizlik insanı hem kaygılandırıyor hem de korkutuyor. Peki çocukların bu kadar ayrıntıyı bilmeye ihtiyaçları var mı? Tabii ki yok. Bu kadar ayrıntıyı bilmeyen çocuklar için durumu izah etmek, grip olunduğunda durumu izah etmek kadar kolaydır. "Hasta oldum ve iyi beslenmeye, dinlenmeye ihtiyacım var.Size de hastalığın geçmemesi için bir süre uzak kalmamız gerekecek. İyileştikten sonra yeniden sarmaş dolaş olabiliriz." gibi bir açıklama yapılabilir.

-Kapanma sürecinde evde verimli vakit geçirmek isteyen ebeveynlere neler önerirsiniz?

-Kendilerini tanımalarını öneririm. Çünkü bu soruya verilecek tek doğru cevap yok. Her insanın bu dünyadan beklentileri, korkuları bambaşka. İşte burada mizaç dediğimiz şey devreye giriyor. Eğer kendimizi tanırsak, olayları yorumlayış biçimimizi, hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız şeyleri, nelerin bizde kaygı uyandırdığını biliriz. Ve bu keşif hem kendimize hem de muhatabımıza karşı şefkatli bir bakış sağlar. Aynı zamanda da özellikle bu kapanma sürecinde bizi rahatlatacak, motivasyonumuzu arttıracak şeyleri bulmuş oluruz. Kendimize yaptığımız en büyük yatırım yine kendimize dönmektir.

-Ebeveynler kaygı yaşayan çocuğuyla nasıl iletişim kurmalı?

-Kaygı yaşayan çocuklar, güven problemi yaşayan çocuklar olur genelde. O halde kaygı durumlarında çocuklarımıza güven aşılamamız gerekir. Fakat bu "yalan" bir güven olmamalı. Örneğin, virüsle ilgili sorular soran çocuklarımıza "virüs yok" demek yalan bir güvendir. Onun yerine "evet, virüs var fakat bizim yapmamız gereken hijyen kurallarına dikkat etmek ve sağlıklı beslenmek" gibi açıklamalarla çocuğun merak ettiği sorulara anlayabileceği dilden ve sorduğu kadarıyla cevap vermek yeterli olacaktır.

-Korku ve endişelerini yenmek isteyenler ne yapmalı?

-Ben pandemi zamanını, yas sürecine benzetiyorum. Bilirsiniz, yakınımız vefat ettiğinde zorlu bir sürece gireriz. Bazen öldüğünü inkar ederiz, bazen kabul eder ve aylarca hatta yıllarca ağlar, ağladıkça rahatlarız, bazen hiç bir şey olmamış gibi davranır ve hayatımıza devam ederiz, bazense ölümün varlığını iliklerimize kadar hisseder ve korkarız. Bunların hepsi normaldir.

Pandemi de buna benzerdir aslında. İşlerimizi kaybettik, sosyalleşmemizi kaybettik, okulumuzu kaybettik, sağlığımızı kaybettik, belki yakınımızı gerçek anlamda kaybettik. Hepsi kayıptır ve yas sürecini anımsatır bizlere. Ve şu an biz bu kayıpları yaşamaya devam ediyoruz. Korkacağız, kaygılanacağız, üzüleceğiz, ağlayacağız, bıkkınlık yaşayacağız. Eğer bu kaygı ve korkular hayatımızı yaşanmayacak hale getiriyorsa da psikolojik yardım almaktan çekinmeyeceğiz.

-Çocuklara hijyen kuralları nasıl kazandırılır?

-Çocuklara herhangi bir şey öğretilirken mizacına uygun şekilde aktarım yapılması taraftarıyım. Eğer çocuğunuz zaten kurallara titizlikle uymaya çalışan bir çocuksa durumu bir kere izah etmeniz yeterli olacaktır. Eğer kaygılı bir yapısı varsa virüsle ilgili cümlelerinizi hassasiyetle seçmeniz gerekecektir. Özellikle virüsün öldürücülüğüne dair cümleler kullanmanız zaten kaygılı olan çocuğunuza kaygı yüklemenize sebep olur. Eğer kuralları benimsemekte güçlük çeken bir çocuğunuz varsa uzun bir süre bu kuralların gerekliliğinden bahsedip fiziksel anlamda da destek olmanız gerekecektir. Bilgiye aşık bir çocuğunuz varsa virüse dair bir kaç animasyon seyretmesi kurallara uymasını kolaylaştıracaktır gibi gibi... Çocuğunuza giden damarı keşfederseniz ona ulaşmak kolay olacaktır.

-Peki kısıtlamalardan sonra kendimizi nasıl motive etmeliyiz? 

-İnsan, unutan ve yaşadığına da kısa süre de alışan hatta alıştığından da şikayet etmeye başlayan bir varlık. Nasıl kışın soğuktan şikayet ederken, yaz geldiğinde de sıcaktan bunalıp yeniden soğuğu arzuluyorsak bu süreç bittikten sonra da yeniden hayata hızlıca adapte olabileceğimizi düşünüyorum. Hatta özlediğimiz o hayatı yaşamaya başladıktan kısa süre sonra işimizden, insanlardan, yaşamaktan, yaşanılası ne varsa her şeyden şikayet etmeye başlayacağımızdan şüphem yok. O yüzden diyebilirim ki motivasyonumuz zaten mevcut, biz pandemi ne zaman biter diye bekliyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.