Eğitmen Deniz Çevik: Dil yoksa ülke de yok

Bursa'da yaşayan eğitmen Deniz Çevik, yıllar içinde edindiği deneyimleri ve hobilerini mesleğe dönüştürerek eğitim alanında öncü bir isim haline gelmiştir. Aslen Ankaralı olan Çevik, uzun süre seslendirme alanında çalıştıktan sonra, Bursa'da bu alanda yeterli mecra bulunmadığı için eğitim vermeye yöneldiğini belirtti. Sahip olduğu üç lisans ve iki ön lisans eğitimi, sayısız kurs ve özel dersle bilgi birikimini güçlendiren Çevik, 16 yıldır başta diksiyon olmak üzere altı yedi farklı başlıkta eğitimler veriyor.

“DİLİMİZİ DOĞRU KULLANMAK HEPİMİZİN SORUMLULUĞUDUR”

Dilde yaşanan yozlaşmaya dikkat çeken Çevik, “Ana dilimizi doğru kullanmak hepimizin sorumluluğudur, der üstadlar. Dil yoksa ülke de yok. Her şeyden önce bu düşünceyle yola çıkmalıyız. 'Ben ana dilimi doğru bildiğime ve kullandığıma emin miyim?' sorusunu kendimize sormalıyız.” dedi. Diksiyon eğitmeni olarak, konuşma analizi yapmadan kişinin konuşma kusurlarını fark edemeyeceğini vurgulayan Çevik, ilk önce bu bilincin oturması ve yayılması gerektiğini sonrasında sahne korkusu, nefes ve ses sorunları, hızlı konuşma vs. düşünülmesinin doğru olduğunu belirtti.

İnsanların genelindeki en yaygın sorunun konuşurken ağzın kapalı olması olduğunu ifade eden Çevik,  asalak ses ve kelimelerin konuşma kalitesini düşürdüğünün altını çizerek, “Ana diline hakim olmayan ve özenti konuşan kişiler nedeniyle Plaza dili ortaya çıktı ve bu şekilde konuşarak ülkenin temelini nasıl sarstıklarının farkında değiller. Dil = İnsan.” dedi.

"KANATLARINI AÇMAZSAN NE KADAR BÜYÜK OLDUKLARINI BİLEMEZSİN!"

Beden dilinin iletişimdeki rolüne de değinen Çevik, “Konuşmalarımız esnasında %7 kelimeler %38 ses tonu %55 beden dili etkilidir. Ne söylediğimiz önemli tabii ama nasıl söylediğimiz daha önemli! Diksiyonu tam anlamıyla kullandığımızı var sayarak bu yüzdeleri veriyorum. Eğer konuşma kusuru varsa kelimeler 0 etkili olur. MEB müfredatında diksiyon eğitimi seçmeli olarak mevcut. Ayrıca üniversitede bütün bölümlerin içinde mevcut. Eğer okulunuzda yoksa öğretmenler bu konuda bilgisiz anlamına gelir. Türkçe ve edebiyat öğretmenleri diksiyon dersini biliyor zannedilmesin, tamamen onların inisiyatifine kalmış bir konu. Okul dışında eğitim alırsa öğrenme ihtimali var. Yoksa hâlâ Türkçemizin yazıldığı gibi okunduğunu zanneder. Ancak yer yüzünde hiçbir dil tam fonetik değildir. Mesleği ne olursa olsun hitabeti zayıf olan kişi geride kalmaya mahkumdur. Ne demiş bilge “Konuş ki seni görebileyim.”  Üstelik bu konunun yetenek ile bir ilgisi yok, öğrenip çalışan herkes etkili bir konuşmacı olabilir. Ama sahneden, ki burada hayatın her sahnesinden bahsediyorum, kaçarsa potansiyelini öğrenemez. "Kanatlarını açmazsan ne kadar büyük olduklarını bilemezsin!" diyerek etkili konuşma ve beden dilinin karşı tarafta güçlü bir izlenim bıraktığını belirtti.

“TEKERLEMELER İLE EĞİTİMİ DAHA EĞLENCELİ HALE GELEBİLİR”

Diksiyon eğitimi almak isteyen çocukların 9 yaşından itibaren bu eğitime başlayabileceğini ve drama yöntemi ve tekerlemeler ile eğitimin daha eğlenceli hale gelebileceğini ifade eden Çevik, sesli kitap okuma ve noktalama işaretlerinin kullanımının da önemli olduğunu vurguladı.

“HER GÜN SESLİ OKUMA YAPMAK ÖNEMLİDİR”

Diksiyon geliştirmek isteyenler için günlük hayatta uygulanabilecek pratik egzersizler hakkında bilgi veren Çevik, “Öncelikle gözlem yapmamız lazım, konuşmasını beğendiğiniz insanlara bakıp bunu nasıl yaptıklarını incelemeliyiz. Her gün kısa da olsa sesli okuma yapmak çok önemli. Arada bir de ses kaydı almakla hem dış sesiniz ile tanışırsınız, hem de gelişiminizi gözlemlersiniz. Dil kulak ile öğrenilir, kulağımıza Türkiye'nin dili olan İstanbul Türkçesi ne kadar çok olursa işimiz o kadar kolaylaşır. Yeni bir dil öğrenmek için o ülkeye gidip o dile maruz kalmak gibi düşünün. Temeli kas egzersizine dayalı olduğu için diksiyon çalışmalarını düzenli devam ettirmek çok önemli hatta aksi düşünülemez.”dedi.

“HİTABET VE BEDEN DİLİ EĞİTİMİ ALMAK HAYATINIZA EKSTRA DEĞER KATAR”

Diksiyon ve beden dilinin etkili kullanımının manipüle ve ikna kabiliyeti nasıl etkilediğini dile getiren Çevik, Konuşma, duruş, tavır, karizma vb. durumlar karşı tarafa bizim hakkımızda fikirler verir. Özgüvenli, konusuna hakim ve tecrübeli insanlar hep ön plana çıkar ve dolayısıyla ikna etme ihtimalleri yüksektir. Bunun için uzun yıllar gerekir. Belli yaşın altında insanlarda sakil durur. 30 yaşından itibaren, hayatını verimli geçirmiş kişiler ortamlarında parlar ve manevra alanı geniş şekilde iletişimde olur. Hitabet ve beden dili eğitimi almak hayatınıza ekstra değer katar.” şeklinde konuştu.