Bursa’nın tarihi Tahtakale Çarşısı’nda 80 yaşındaki Bedri Karalar, 60 yılı aşkın süredir dağlama sanatıyla geçmişin izlerini geleceğe taşıyor.
Haber Giriş Tarihi: 28.01.2025 09:54
Haber Güncellenme Tarihi: 28.01.2025 10:13
Muhabir:
Nagihan ER
Bursa’nın kalbi olarak nitelendirilen Tahtakale Çarşısı, tarih boyunca çeşitli zanaat ve sanat dallarına ev sahipliği yaptı. Ancak bu çarşının unutulmaya yüz tutmuş bir geleneği var. Dağlama sanatı. Bu sanat dalının en önemli temsilcilerinden biri ise 80 yaşındaki Bedri Karalar. Yıllarını bu işe adayan Karalar, Tahtakale’nin eski ihtişamını ve dağlama sanatının geçmişten bugüne hikâyesini anlattı.
Bedri Karalar, meslek hayatına 1958 yılında çırak olarak başladı. O dönemde dağlama sanatı henüz yaygın değildi. Karalar,
“Bizim çıraklık dönemimizde makaralar, büküm taval yatakları gibi şeyler yapardık. Daha sonra hediyelik eşyalara yöneldik. Bursa’da süs eşyalarında su Kabağı kullanmayı ilk deneyenlerden biriyim. Ancak ekonomik koşullar nedeniyle bu işi sürdüremedik ve 1963 yılında dağlama sanatına başladım. O dönemde kendi dağlama makinemizi aldık ve bu sanata yöneldik. O günden beri bu işle uğraşıyorum.” dedi.
DAĞLAMA SANATI: BİR GELENEKSEL MANDALA YAKLAŞIMI
Dağlama sanatı, ahşap veya benzeri yüzeylere ısı kullanılarak desenler işlenen bir teknik. Karalar, bu sanatın yıllardır yapıldığını ancak günümüzde “mandala sanatı” adı altında popüler hale geldiğini belirtti. Karalar,
“Şimdi mandala sanatı diyorlar. Ancak biz bunu yıllardır yapıyoruz. Yakarak desenler oluşturuyoruz. İşimizi severek yapıyoruz ve sağlığımızı bu işe borçluyuz. 80 yaşında olmama rağmen hâlâ üretmeye devam ediyorum.” dedi.
GENÇLERİN İLGİ AZLIĞI VE SANATIN GELECEĞİ
Bedri Karalar, dağlama sanatına olan ilginin giderek azalmasından şikayetçi. Özellikle Osmangazi Belediyesi’nin düzenlediği kursların kaldırılmasının gençlerin bu sanata olan ilgisini olumsuz etkilediğini ifade etti. Karalar,
“Eskiden kurslarda bu sanat öğretilirdi. Ancak artık bu kurslar kaldırıldı. Şimdi gençlerin sanata yönelmesi çok zor çünkü ekonomik şartlar onları başka alanlara yöneltiyor. Sanatla uğraşacak vakitleri ve imkânları yok. Buna rağmen, gençlere tavsiyem meslek okullarına giderek bir zanaat öğrenmeleri. Sanatla uğraşan bir kişi hem ekonomik kazanç sağlayabilir hem de manevi tatmin yaşar.” diye konuştu.
TAHTAKALE ÇARŞISI VE TURİZMİN EKSİKLİĞİ
Tahtakale Çarşısı’nın tarih boyunca Bursa’nın önemli ticaret merkezlerinden biri olduğunu hatırlatan Karalar, çarşının eski canlılığını kaybettiğini dile getirdi. Turistlerin genellikle çarşıyı hızlıca geçtiklerini ve ilgisiz kaldıklarını belirten Karalar, çarşının yeniden canlandırılması için önerilerde bulunarak,
“Burası eskiden köyden gelen malzemelerin satıldığı bir pazar yeriydi. Şimdi ise eski canlılığı yok. Yetkililerden buranın organik pazar ve hediyelik eşya merkezi haline getirilmesini rica ediyorum. Böylece hem esnaf kazanır hem de çarşı eski günlerine döner.” dedi.
HEDİYELİK EŞYALARDA BÖLGESEL KİMLİK EKSİKLİĞİ
Bedri Karalar, günümüzde hediyelik eşya sektöründe yerel motiflerin kaybolduğunu ifade etti. Tahtakale’de üretilen ürünlerin başka şehirlerde, hatta yurt dışında satıldığını ve özgünlüğünü yitirdiğini belirten Karalar,
“Daha önce Bursa’nın simgelerini, Uludağ ve teleferik gibi figürleri hediyelik eşyalara işliyorduk. Ancak şimdi her yerde aynı ürünler satılıyor, sadece üzerindeki yazılar değişiyor. Bu durum hediyelik eşyalarda bölgeselliği kaybettirdi. Ben ise gücüm yettiğince Bursa’ya özgü magnetler üretmeye devam ediyorum.” dedi.
“DAĞLAMA SANATI KOLAY VE GELİR SAĞLAYAN BİR UĞRAŞ”
Karalar’a göre dağlama sanatı öğrenmesi kolay ve maliyeti düşük bir uğraş. Bu işten ek gelir sağlanabileceğini belirten Karalar, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Bir dağlama makinesi 1.500-2.000 lira. Ucuz bir tahta alarak bile sanat eseri ortaya çıkarabilirsiniz. Bir gün içinde on ürün üretip bunları satmak mümkün. Hem ekonomik hem de manevi olarak tatmin edici bir iş. Umarım bu sanat hak ettiği değeri bulur ve gelecek kuşaklara aktarılır.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursa Hayat Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bursa’nın kalbinde dağlama sanatı
Bursa’nın tarihi Tahtakale Çarşısı’nda 80 yaşındaki Bedri Karalar, 60 yılı aşkın süredir dağlama sanatıyla geçmişin izlerini geleceğe taşıyor.
Bursa’nın kalbi olarak nitelendirilen Tahtakale Çarşısı, tarih boyunca çeşitli zanaat ve sanat dallarına ev sahipliği yaptı. Ancak bu çarşının unutulmaya yüz tutmuş bir geleneği var. Dağlama sanatı. Bu sanat dalının en önemli temsilcilerinden biri ise 80 yaşındaki Bedri Karalar. Yıllarını bu işe adayan Karalar, Tahtakale’nin eski ihtişamını ve dağlama sanatının geçmişten bugüne hikâyesini anlattı.
“1958’DE ÇIRAKTIM, DAĞLAMA SANATIYLA 1963’TE TANIŞTIM”
Bedri Karalar, meslek hayatına 1958 yılında çırak olarak başladı. O dönemde dağlama sanatı henüz yaygın değildi. Karalar,
“Bizim çıraklık dönemimizde makaralar, büküm taval yatakları gibi şeyler yapardık. Daha sonra hediyelik eşyalara yöneldik. Bursa’da süs eşyalarında su Kabağı kullanmayı ilk deneyenlerden biriyim. Ancak ekonomik koşullar nedeniyle bu işi sürdüremedik ve 1963 yılında dağlama sanatına başladım. O dönemde kendi dağlama makinemizi aldık ve bu sanata yöneldik. O günden beri bu işle uğraşıyorum.” dedi.
DAĞLAMA SANATI: BİR GELENEKSEL MANDALA YAKLAŞIMI
Dağlama sanatı, ahşap veya benzeri yüzeylere ısı kullanılarak desenler işlenen bir teknik. Karalar, bu sanatın yıllardır yapıldığını ancak günümüzde “mandala sanatı” adı altında popüler hale geldiğini belirtti. Karalar,
“Şimdi mandala sanatı diyorlar. Ancak biz bunu yıllardır yapıyoruz. Yakarak desenler oluşturuyoruz. İşimizi severek yapıyoruz ve sağlığımızı bu işe borçluyuz. 80 yaşında olmama rağmen hâlâ üretmeye devam ediyorum.” dedi.
GENÇLERİN İLGİ AZLIĞI VE SANATIN GELECEĞİ
Bedri Karalar, dağlama sanatına olan ilginin giderek azalmasından şikayetçi. Özellikle Osmangazi Belediyesi’nin düzenlediği kursların kaldırılmasının gençlerin bu sanata olan ilgisini olumsuz etkilediğini ifade etti. Karalar,
“Eskiden kurslarda bu sanat öğretilirdi. Ancak artık bu kurslar kaldırıldı. Şimdi gençlerin sanata yönelmesi çok zor çünkü ekonomik şartlar onları başka alanlara yöneltiyor. Sanatla uğraşacak vakitleri ve imkânları yok. Buna rağmen, gençlere tavsiyem meslek okullarına giderek bir zanaat öğrenmeleri. Sanatla uğraşan bir kişi hem ekonomik kazanç sağlayabilir hem de manevi tatmin yaşar.” diye konuştu.
TAHTAKALE ÇARŞISI VE TURİZMİN EKSİKLİĞİ
Tahtakale Çarşısı’nın tarih boyunca Bursa’nın önemli ticaret merkezlerinden biri olduğunu hatırlatan Karalar, çarşının eski canlılığını kaybettiğini dile getirdi. Turistlerin genellikle çarşıyı hızlıca geçtiklerini ve ilgisiz kaldıklarını belirten Karalar, çarşının yeniden canlandırılması için önerilerde bulunarak,
“Burası eskiden köyden gelen malzemelerin satıldığı bir pazar yeriydi. Şimdi ise eski canlılığı yok. Yetkililerden buranın organik pazar ve hediyelik eşya merkezi haline getirilmesini rica ediyorum. Böylece hem esnaf kazanır hem de çarşı eski günlerine döner.” dedi.
HEDİYELİK EŞYALARDA BÖLGESEL KİMLİK EKSİKLİĞİ
Bedri Karalar, günümüzde hediyelik eşya sektöründe yerel motiflerin kaybolduğunu ifade etti. Tahtakale’de üretilen ürünlerin başka şehirlerde, hatta yurt dışında satıldığını ve özgünlüğünü yitirdiğini belirten Karalar,
“Daha önce Bursa’nın simgelerini, Uludağ ve teleferik gibi figürleri hediyelik eşyalara işliyorduk. Ancak şimdi her yerde aynı ürünler satılıyor, sadece üzerindeki yazılar değişiyor. Bu durum hediyelik eşyalarda bölgeselliği kaybettirdi. Ben ise gücüm yettiğince Bursa’ya özgü magnetler üretmeye devam ediyorum.” dedi.
“DAĞLAMA SANATI KOLAY VE GELİR SAĞLAYAN BİR UĞRAŞ”
Karalar’a göre dağlama sanatı öğrenmesi kolay ve maliyeti düşük bir uğraş. Bu işten ek gelir sağlanabileceğini belirten Karalar, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Bir dağlama makinesi 1.500-2.000 lira. Ucuz bir tahta alarak bile sanat eseri ortaya çıkarabilirsiniz. Bir gün içinde on ürün üretip bunları satmak mümkün. Hem ekonomik hem de manevi olarak tatmin edici bir iş. Umarım bu sanat hak ettiği değeri bulur ve gelecek kuşaklara aktarılır.”
Kaynak: Nagihan ER
Son Haberler
Amasya'da 4.6 büyüklüğünde deprem!
Terör örgütü PKK, kendini feshetti
BİK Genel Müdürü Cavit Erkılınç: ‘Basın Ahlak şikayetlerini raftan indirdik’