Bursa’nın tarihi Tahtakale Çarşısı’nda 20 yılı aşkın süredir antikacılık yapan Ejder Yücel, geçmişin izlerini günümüze taşımaya devam ediyor. Osmanlı’dan kalma el yazmaları, nadir bulunan madeni paralar, porselen bebekler ve gramofon gibi birbirinden değerli antikalarla dolu dükkânında, Yücel’in anlattıkları sadece bir alışveriş hikâyesi değil, aynı zamanda bir kültür mirasının yaşatılma çabası.
Haber Giriş Tarihi: 03.04.2025 12:08
Haber Güncellenme Tarihi: 03.04.2025 12:14
Muhabir:
Damla Dilmeç
Bursa’nın tarihi Tahtakale Çarşısı’nda yıllardır antikacılık yapan Ejder Yücel, 20 yılı aşkın süredir antikaların büyülü dünyasında yaşıyor. Yücel, bu işe önce bir merakla başladığını, ancak zamanla hem toplayıp hem de satmaya başladığını söyledi. Yücel, “Başlarda kendi koleksiyonumu tamamlarken fazladan aldığım parçaları satmaya başladım. Şimdi ise yüzlerce ürünle hem geçmişin izlerini yaşatmaya çalışıyorum hem de koleksiyonerlere hizmet veriyorum.’ dedi.
EN DEĞERLİ PARÇALAR
Dükkânında çeşitli antika eserler sergileyen Yücel, en pahalı ürünlerden bazılarını göstererek, “Burada gerçek kurt dişinden yapılmış, gümüş işlemeli bir Afyon yapımı tespih var. Fiyatı 35 bin lira. Bunun dışında 400 yıllık bir tıp kitabı, el yazması Kur’an-ı Kerimler ve tarihi İncil gibi eserler bulunuyor.” dedi.
Yücel, fiyatların genellikle arz-talep dengesine göre belirlendiğini, özellikle pandemide piyasada büyük bir malzeme akışı olduğunu, ancak şu an bu bolluğun sona erdiğini belirtti.
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE KOLEKSİYON PARALARI
Ejder Yücel, bu işe para toplayarak başladığını belirterek koleksiyon paralarına özel ilgisi olduğunun altını çizdi. Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen birçok nadir paranın değerli olduğunu söyleyen Yücel, “Para koleksiyonu yapmak beni her zaman mutlu ediyor. İlkokula giderken eski paralar dikkatimi çekmeye başladı. O zaman paraları toplamaya başladım. O günden beri antika eşyalara karşı özel bir ilgim var. Ben de ilgimi mesleğim haline dönüştürdüm.” dedi.
Halk arasında para koleksiyonculuğunun kralların hobisi olarak bilindiğini ekleyen Yücel, ”Antika, sadece bir obje değil, aynı zamanda bir sanat ve estetik anlayışıdır.” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin yüzüncü yılına özel üretilen paraların ve madeni beş liraların yüzer tane darphaneden hiç kimsenin eli değmeden ambalaj içinde alındığını dile getiren antikacı, “Beş liraların tanesine yedi buçuk lira verdim. Kimsenin elinin değmemiş olmasının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
ANTİKA KÜLTÜRÜ VE BURSA’NIN DURUMU
Yücel’e göre Bursa’da antika kültürü yeterince gelişmiş değil. “Bursa, Osmanlı’nın ilk başkenti olmasına rağmen, antikacılığa olan ilgi İstanbul kadar değil. İnsanlar bazen baba yadigârlarını bile üç-beş bin liraya satıyor. Bu beni üzüyor ama almak zorunda kalıyoruz.” şeklinde konuştu.
ANTİKACILIĞA BAŞLAMA HİKÂYESİ
Yücel, antikalara olan ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını anlatarak, “Bizim evimiz eskiden hükümet konağıymış. Orada Battal Gazi’nin el yazması kitabı ve bir hançer bulmuştum. Bu beni çok etkiledi. İlk olarak para koleksiyonculuğuna başladım. Paralar, tarihin sessiz tanıkları gibidir.” dedi.
TAHTAKALE ÇARŞISI’NIN UNUTULMUŞLUĞU
Ejder Yücel, Tahtakale Çarşısı’nın hak ettiği ilgiyi görmediğini düşünerek, “Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’da, İstanbul’dan çok daha eski bir çarşıdayız ama burası bilinmiyor. Çalışmalar yapılmadığı için turistler bu bölgeye girmiyor. Kültür müdürlüğünün burayı tanıtması gerekiyor.” diyerek bölgenin durumuna dikkat çekti.
ANTİKACILIKTA KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR
Yücel, antikacılık yapmanın sadece bir ticaret değil, aynı zamanda bir sabır ve bilgi birikimi işi olduğunu vurguladı. Gençlere tavsiyelerde bulunarak, bu işin plansız bir şekilde yapılamayacağını söyleyen Yücel, “Önce işin ilmini bilmek gerek. Paranızın bir kısmını ayırarak başlamalısınız. Yoksa işler zorlaşır ve elinizdeki kıymetli parçaları yok pahasına satmak zorunda kalabilirsiniz.” diye konuştu.
ANTİKALARIN DEĞERİ
Antika eserlerin değerinin genellikle üretiminin durması ve estetik anlamdaki eşsizliği ile belirlendiğini belirten Yücel, “Bir ürün hem üretilmiyorsa hem de sanat değeri taşıyorsa, değeri katlanır. Örneğin, eski porselen bebekler veya gramofonlar artık üretilmiyor, bu yüzden çok değerli.” dedi.
Ejder Yücel, antikacılığın bir meslekten öte bir tutku olduğunu dile getirerek, “Bu işi yapmak için hevesinizin olması şart. Çünkü bu iş para için değil, tarih için yapılır. Her antika bir hikâye taşır ve biz bu hikâyelerin koruyucusuyuz.” diyen Ejder Yücel Tahtakale Çarşısı’nda, geçmişe dokunmak isteyenleri bekliyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursa Hayat Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bursa’da Tahtakale’nin unutulmuş hazineleri…
Bursa’nın tarihi Tahtakale Çarşısı’nda 20 yılı aşkın süredir antikacılık yapan Ejder Yücel, geçmişin izlerini günümüze taşımaya devam ediyor. Osmanlı’dan kalma el yazmaları, nadir bulunan madeni paralar, porselen bebekler ve gramofon gibi birbirinden değerli antikalarla dolu dükkânında, Yücel’in anlattıkları sadece bir alışveriş hikâyesi değil, aynı zamanda bir kültür mirasının yaşatılma çabası.
Bursa’nın tarihi Tahtakale Çarşısı’nda yıllardır antikacılık yapan Ejder Yücel, 20 yılı aşkın süredir antikaların büyülü dünyasında yaşıyor. Yücel, bu işe önce bir merakla başladığını, ancak zamanla hem toplayıp hem de satmaya başladığını söyledi. Yücel, “Başlarda kendi koleksiyonumu tamamlarken fazladan aldığım parçaları satmaya başladım. Şimdi ise yüzlerce ürünle hem geçmişin izlerini yaşatmaya çalışıyorum hem de koleksiyonerlere hizmet veriyorum.’ dedi.
EN DEĞERLİ PARÇALAR
Dükkânında çeşitli antika eserler sergileyen Yücel, en pahalı ürünlerden bazılarını göstererek, “Burada gerçek kurt dişinden yapılmış, gümüş işlemeli bir Afyon yapımı tespih var. Fiyatı 35 bin lira. Bunun dışında 400 yıllık bir tıp kitabı, el yazması Kur’an-ı Kerimler ve tarihi İncil gibi eserler bulunuyor.” dedi.
Yücel, fiyatların genellikle arz-talep dengesine göre belirlendiğini, özellikle pandemide piyasada büyük bir malzeme akışı olduğunu, ancak şu an bu bolluğun sona erdiğini belirtti.
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE KOLEKSİYON PARALARI
Ejder Yücel, bu işe para toplayarak başladığını belirterek koleksiyon paralarına özel ilgisi olduğunun altını çizdi. Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen birçok nadir paranın değerli olduğunu söyleyen Yücel, “Para koleksiyonu yapmak beni her zaman mutlu ediyor. İlkokula giderken eski paralar dikkatimi çekmeye başladı. O zaman paraları toplamaya başladım. O günden beri antika eşyalara karşı özel bir ilgim var. Ben de ilgimi mesleğim haline dönüştürdüm.” dedi.
Halk arasında para koleksiyonculuğunun kralların hobisi olarak bilindiğini ekleyen Yücel, ”Antika, sadece bir obje değil, aynı zamanda bir sanat ve estetik anlayışıdır.” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin yüzüncü yılına özel üretilen paraların ve madeni beş liraların yüzer tane darphaneden hiç kimsenin eli değmeden ambalaj içinde alındığını dile getiren antikacı, “Beş liraların tanesine yedi buçuk lira verdim. Kimsenin elinin değmemiş olmasının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.
ANTİKA KÜLTÜRÜ VE BURSA’NIN DURUMU
Yücel’e göre Bursa’da antika kültürü yeterince gelişmiş değil. “Bursa, Osmanlı’nın ilk başkenti olmasına rağmen, antikacılığa olan ilgi İstanbul kadar değil. İnsanlar bazen baba yadigârlarını bile üç-beş bin liraya satıyor. Bu beni üzüyor ama almak zorunda kalıyoruz.” şeklinde konuştu.
ANTİKACILIĞA BAŞLAMA HİKÂYESİ
Yücel, antikalara olan ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını anlatarak, “Bizim evimiz eskiden hükümet konağıymış. Orada Battal Gazi’nin el yazması kitabı ve bir hançer bulmuştum. Bu beni çok etkiledi. İlk olarak para koleksiyonculuğuna başladım. Paralar, tarihin sessiz tanıkları gibidir.” dedi.
TAHTAKALE ÇARŞISI’NIN UNUTULMUŞLUĞU
Ejder Yücel, Tahtakale Çarşısı’nın hak ettiği ilgiyi görmediğini düşünerek, “Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’da, İstanbul’dan çok daha eski bir çarşıdayız ama burası bilinmiyor. Çalışmalar yapılmadığı için turistler bu bölgeye girmiyor. Kültür müdürlüğünün burayı tanıtması gerekiyor.” diyerek bölgenin durumuna dikkat çekti.
ANTİKACILIKTA KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR
Yücel, antikacılık yapmanın sadece bir ticaret değil, aynı zamanda bir sabır ve bilgi birikimi işi olduğunu vurguladı. Gençlere tavsiyelerde bulunarak, bu işin plansız bir şekilde yapılamayacağını söyleyen Yücel, “Önce işin ilmini bilmek gerek. Paranızın bir kısmını ayırarak başlamalısınız. Yoksa işler zorlaşır ve elinizdeki kıymetli parçaları yok pahasına satmak zorunda kalabilirsiniz.” diye konuştu.
ANTİKALARIN DEĞERİ
Antika eserlerin değerinin genellikle üretiminin durması ve estetik anlamdaki eşsizliği ile belirlendiğini belirten Yücel, “Bir ürün hem üretilmiyorsa hem de sanat değeri taşıyorsa, değeri katlanır. Örneğin, eski porselen bebekler veya gramofonlar artık üretilmiyor, bu yüzden çok değerli.” dedi.
Ejder Yücel, antikacılığın bir meslekten öte bir tutku olduğunu dile getirerek, “Bu işi yapmak için hevesinizin olması şart. Çünkü bu iş para için değil, tarih için yapılır. Her antika bir hikâye taşır ve biz bu hikâyelerin koruyucusuyuz.” diyen Ejder Yücel Tahtakale Çarşısı’nda, geçmişe dokunmak isteyenleri bekliyor.
Kaynak: Damla Dilmeç
Son Haberler
Okullar erken mi kapanacak? Bakanlıktan yaz tatili açıklaması
PERYÖN Güney Marmara Şubesi Başkanı Özer güven tazeledi!
Organik yumurta fiyatları 400 TL’yi aştı: Artışın sebebi ne?