Prof. Dr. Metin Demirkaya, lösemi tedavisinde standart risk grubundaki hastaların yüzde 90 oranında tamamen iyileştiğini, ancak yüksek risk grubundakilerde bu oranın biraz daha düşük olduğunu belirtti.
Haber Giriş Tarihi: 07.11.2024 12:29
Haber Güncellenme Tarihi: 07.11.2024 12:33
Kaynak:
AA
Çocuk Onkoloji-Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Demirkaya, lösemi tedavisinde sağlanan başarıya dikkat çekerek, özellikle standart risk grubundaki hastaların tedaviyle tamamen iyileşme oranının yüzde 90’lara ulaştığını söyledi.
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Demirkaya, löseminin halk arasında kemik iliği kanseri olarak bilindiğini belirterek, bu hastalığın, kan hücrelerinin aşırı üretimi ve kontrolsüz çoğalması sonucu meydana geldiğini ifade etti. Ayrıca, kemik iliğinin, vücuttaki kan hücrelerinin üretildiği ana organ olduğunu vurguladı.
LÖSEMİDE TEDAVİYLE YÜKSEK İYİLEŞME ORANI
Prof. Dr. Demirkaya, lösemi tedavisindeki başarı oranlarının oldukça yüksek olduğunu belirtti. Standart risk grubundaki hastalarda tedaviyle tam iyileşme oranının yüzde 90’a kadar yükseldiğini dile getiren Demirkaya, ancak yüksek risk grubundaki hastalarda bu oranın biraz daha düşük olduğunu söyledi. Tedavi sürecinde kemoterapinin rolünün büyük olduğunu ifade eden Demirkaya, kemoterapisiz iyileşmenin mümkün olmadığını vurguladı. Ayrıca, tedavi sürecinde kullanılan ilaçların bazı yan etkileri olsa da, bu yan etkilerin her hastada görülmediğine dikkat çekti.
LÖSEMİ BELİRTİLERİ VE HASTALIĞIN SEYRİ
Löseminin kemik iliğinde anormal kan hücrelerinin üretimiyle başladığını anlatan Prof. Dr. Demirkaya, bu anormal hücrelerin çoğaldıkça vücuda yayıldığını belirtti. Lösemiye bağlı olarak hastalarda kansızlık, halsizlik, solukluk gibi belirtilerin ortaya çıkabileceğini ifade etti. Ayrıca, trombosit sayısının düşmesiyle burun kanamaları, ciltte morluklar gibi bulguların görülebildiğini aktaran Demirkaya, bu durumların lösemiye işaret edebileceğini söyledi. Lökosit yetersizliği nedeniyle hastaların enfeksiyonlara karşı savunmasız olduğunu da ekledi.
LÖSEMİ TANISI NASIL KONUR?
Lösemi tanısının, fiziki muayene ve kan testleriyle konduğunu belirten Demirkaya, "Kan sayımında lökosit sayısındaki artış, trombosit sayısındaki azalma ve kırmızı kan hücrelerinin düşmesi lösemiye dair önemli bulgulardır. Şüpheli durumlarda kemik iliği incelemesi yapılır ve kesin tanı konulur" dedi. Lösemi tanısının bazen belirgin olmadan, sinsi bir şekilde gelişebileceğine dikkat çeken Demirkaya, erken teşhisin hayati önem taşıdığını belirtti.
LÖSEMİ NEDENLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Löseminin kesin nedeni hala bilinmemekle birlikte, genetik faktörler, kimyasal maddeler, iyonize radyasyon ve bazı virüslerin hastalığın gelişimine katkıda bulunabileceğini ifade eden Demirkaya, tedavi seçenekleri hakkında da bilgiler verdi. Tedavinin temelini kemoterapinin oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Demirkaya, bazı hastalarda lösemi hücrelerine özel olarak etki eden "akıllı ilaçlar" ve kemik iliği nakli gibi yöntemlerin de kullanıldığını belirtti.
Kemoterapi sürecinin genellikle 1-2 yıl sürdüğünü belirten Demirkaya, tedavi sürecinin zorlukları ve yan etkileriyle başa çıkmak için hasta ve ailelerinin psikolojik destek almasının önemine değindi. Tedavi sonrası hastalığın tekrarlama riski bulunduğuna dikkat çeken Demirkaya, bu riskin zamanla azaldığını, özellikle 5 yıl sonrasında bu riskin önemli ölçüde azaldığını ifade etti.
İYİLEŞEN HASTALARIN NORMAL YAŞAMINA DÖNÜŞÜ
Prof. Dr. Demirkaya, tedavi sürecinin sonunda lösemi hastalarının çoğunun iyileştiğini ve sağlıklı bir yaşam sürdüğünü belirtti. "Tedavi sonrası hastalar, düzenli sağlık kontrolleri yaptırarak normal yaşamlarına dönebilirler" diyen Demirkaya, lösemi tedavisinde en büyük başarının erken tanı ve doğru tedavi süreciyle sağlandığını sözlerine ekledi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bursa'da lösemi tedavisinde umut veren gelişmeler
Prof. Dr. Metin Demirkaya, lösemi tedavisinde standart risk grubundaki hastaların yüzde 90 oranında tamamen iyileştiğini, ancak yüksek risk grubundakilerde bu oranın biraz daha düşük olduğunu belirtti.
Çocuk Onkoloji-Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Demirkaya, lösemi tedavisinde sağlanan başarıya dikkat çekerek, özellikle standart risk grubundaki hastaların tedaviyle tamamen iyileşme oranının yüzde 90’lara ulaştığını söyledi.
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Demirkaya, löseminin halk arasında kemik iliği kanseri olarak bilindiğini belirterek, bu hastalığın, kan hücrelerinin aşırı üretimi ve kontrolsüz çoğalması sonucu meydana geldiğini ifade etti. Ayrıca, kemik iliğinin, vücuttaki kan hücrelerinin üretildiği ana organ olduğunu vurguladı.
LÖSEMİDE TEDAVİYLE YÜKSEK İYİLEŞME ORANI
Prof. Dr. Demirkaya, lösemi tedavisindeki başarı oranlarının oldukça yüksek olduğunu belirtti. Standart risk grubundaki hastalarda tedaviyle tam iyileşme oranının yüzde 90’a kadar yükseldiğini dile getiren Demirkaya, ancak yüksek risk grubundaki hastalarda bu oranın biraz daha düşük olduğunu söyledi. Tedavi sürecinde kemoterapinin rolünün büyük olduğunu ifade eden Demirkaya, kemoterapisiz iyileşmenin mümkün olmadığını vurguladı. Ayrıca, tedavi sürecinde kullanılan ilaçların bazı yan etkileri olsa da, bu yan etkilerin her hastada görülmediğine dikkat çekti.
LÖSEMİ BELİRTİLERİ VE HASTALIĞIN SEYRİ
Löseminin kemik iliğinde anormal kan hücrelerinin üretimiyle başladığını anlatan Prof. Dr. Demirkaya, bu anormal hücrelerin çoğaldıkça vücuda yayıldığını belirtti. Lösemiye bağlı olarak hastalarda kansızlık, halsizlik, solukluk gibi belirtilerin ortaya çıkabileceğini ifade etti. Ayrıca, trombosit sayısının düşmesiyle burun kanamaları, ciltte morluklar gibi bulguların görülebildiğini aktaran Demirkaya, bu durumların lösemiye işaret edebileceğini söyledi. Lökosit yetersizliği nedeniyle hastaların enfeksiyonlara karşı savunmasız olduğunu da ekledi.
LÖSEMİ TANISI NASIL KONUR?
Lösemi tanısının, fiziki muayene ve kan testleriyle konduğunu belirten Demirkaya, "Kan sayımında lökosit sayısındaki artış, trombosit sayısındaki azalma ve kırmızı kan hücrelerinin düşmesi lösemiye dair önemli bulgulardır. Şüpheli durumlarda kemik iliği incelemesi yapılır ve kesin tanı konulur" dedi. Lösemi tanısının bazen belirgin olmadan, sinsi bir şekilde gelişebileceğine dikkat çeken Demirkaya, erken teşhisin hayati önem taşıdığını belirtti.
LÖSEMİ NEDENLERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Löseminin kesin nedeni hala bilinmemekle birlikte, genetik faktörler, kimyasal maddeler, iyonize radyasyon ve bazı virüslerin hastalığın gelişimine katkıda bulunabileceğini ifade eden Demirkaya, tedavi seçenekleri hakkında da bilgiler verdi. Tedavinin temelini kemoterapinin oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Demirkaya, bazı hastalarda lösemi hücrelerine özel olarak etki eden "akıllı ilaçlar" ve kemik iliği nakli gibi yöntemlerin de kullanıldığını belirtti.
Kemoterapi sürecinin genellikle 1-2 yıl sürdüğünü belirten Demirkaya, tedavi sürecinin zorlukları ve yan etkileriyle başa çıkmak için hasta ve ailelerinin psikolojik destek almasının önemine değindi. Tedavi sonrası hastalığın tekrarlama riski bulunduğuna dikkat çeken Demirkaya, bu riskin zamanla azaldığını, özellikle 5 yıl sonrasında bu riskin önemli ölçüde azaldığını ifade etti.
İYİLEŞEN HASTALARIN NORMAL YAŞAMINA DÖNÜŞÜ
Prof. Dr. Demirkaya, tedavi sürecinin sonunda lösemi hastalarının çoğunun iyileştiğini ve sağlıklı bir yaşam sürdüğünü belirtti. "Tedavi sonrası hastalar, düzenli sağlık kontrolleri yaptırarak normal yaşamlarına dönebilirler" diyen Demirkaya, lösemi tedavisinde en büyük başarının erken tanı ve doğru tedavi süreciyle sağlandığını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Son Haberler
Bursa’da kiracılar enflasyonla gelen kira artışına hazır mı?
Balıkesir'de akıllı şehir yönetimi!
Türk Sanat Müziği’nin usta isimleri, Bursa’da konser verecek