MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye ekonomisi güven verici adım ve hamlelerle istikrarlı ve umut uyandıran bir yükseliş kulvarındadır." dedi.
Bahçeli, partisinin genel merkezinde, iç ve dış gündem konularına ve Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50'nci yıl dönümüne ilişkin basın toplantısı düzenledi.
ABD Başkanı Joe Biden'ın, Başkanlık seçiminden çekilmesinin bölgesel ve küresel zeminde etkisinin olacağını söyleyen Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarını devirme planı yapanların kendilerinin tasfiye olduğunu ifade etti.
ABD'nin tazyikiyle Türkiye'nin güney sınırları boyunca kurulmak istenen terör devletinin bağlantı noktaları, yol haritası ve ana güzergahının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin mücadelesi ve iktidarın dirayetiyle berhava edildiğini belirten Bahçeli, "Açılan kilidin kapatılmasıyla mücavir bölgelerde hiçbir terör örgütü nefes dahi alamayacaktır. Sürekli operasyon stratejisi Allah'ın izniyle başarıya ulaşacak, terörün ve bölücülüğün kökü kazınacaktır. Buna rağmen Mersin'de halay çekip İmralı canisi lehine slogan atan bir avuç şehir eşkıyası ile Diyarbakır'ın sözde Kürdistan olduğunu ileri süren DEM'li hainler, şımarıklıklarının ağır sonuçlarına katlanacaklardır." diye konuştu.
"Türkiye'nin bölünmesi hususunda kapalı devre işbirliği halinde olan ve siyasi ortaklık kuran CHP ile DEM'in ateşle oynadığı malumlarınızdır." ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Tam da bugünlerde, CHP Genel Başkanı'nın, 'Kürtler ben eşit hissetmiyorum diyorsa, onlar eşit hissedene kadar hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz' açıklaması, yakından tanıdığımız bir bölücü ağzıdır. DEM'lenen CHP milli güvenliğimize zarar vermektedir. DEM'lenen CHP demokrasimize leke sürmektedir. DEM'lenen CHP milli birlik ve kardeşlik hukukumuzu kundaklamaktadır. Terörist Demirtaş ile ziyaretçi kuyruğuna girenlerin, profili çeşitlenen Sorosçu Kavala'ya siyasi geleceğini bağlayanların ne milliyetçilikten ne de milli onurumuzu muhafaza temininden bahsetmeleri söz konusu değildir. CHP'nin şifreleri, PKK'nın elinde, DEM'in kullanımındadır."
Türk milletinin köksüz ve kötü niyetli müflisleri gördüğünü belirten Bahçeli, "Bu nedenle emperyalizmin içimize kadar yuva yapmış piyonları muhakkak çuvallayacak, alayının birden oyunları bozulacak, mahcubiyet ve mağlubiyet akıbetleri olacaktır." dedi.
"TÜRKİYE EKONOMİSİ HIZLA İLERLEME KAYDETMEKTEDİR"Karamsar tablolar çizenlerin, gerçek manada Türkiye'nin gücünü ve Türk milletinin gürbüz iradesini kavramaktan aciz düşenler olduğunu dile getiren Bahçeli, "CHP Genel Başkanı'nın, 'Tarihin en ağır ekonomik krizinin yaşandığını' iddia etmesi yalnızca ağır bir bühtan değil, aynı zamanda ülkesine ve milletine itibar etmeyen bir siyasetçinin deli saçmasıdır." diye konuştu.
Bahçeli, "Türkiye ekonomisi güven verici adım ve hamlelerle istikrarlı ve umut uyandıran bir yükseliş kulvarındadır." dedi.
Dezenflasyon sürecinin her geçen gün tesirini gösterdiğine işaret eden Bahçeli, "Büyüme, istihdam, ihracat, yatırım, üretim ve cari fazla hedefleri, iyimser beklentileri kamçılamaktadır. Uluslararası kredi derecelendirme şirketlerinin ekonominin pozitif ivmesini teyit etmesi ayrıca değerli ve sevindirici bir gelişmedir. Azalan dış finansman ihtiyacıyla birlikte artan uluslararası rezervler ekonomik dengelenmeyi tetiklemektedir. Türkiye ekonomisi en kötü senaryoların engellemelerine takılmadan hızla ilerleme kaydetmektedir." açıklamasını yaptı.
Dar ve orta gelirli, muhtaç ve yoksul vatandaşlara her desteğin verilmesinin, sosyal devlet anlayışının bir mecburiyeti olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Aynı şekilde emeklilerimizin, memurlarımızın, işçilerimizin, esnaflarımızın, çiftçilerimizin ekonomik ve hayat standardının yükseltilmesi, siyasi ve manevi sorumluluk listesinde ilk sıralardadır." şeklinde konuştu.
CHP'nin siyasi ve ekonomik temelli söz ve eylemlerinin esasen çelişkiler yumağı olduğunu, dişe dokunur ve sadra şifa hiçbir plan, proje ve teklif ihtiva etmediğini kaydeden Bahçeli, "CHP'nin tek yaptığı bol keseden atıp tutmaktır. Üstelik parti içi gerilim ve hesaplaşmalar, CHP yönetimini sürekli zora sokmakta, gündemi değiştirme hevesi de kursaklarında kalmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Kıbrıs sorununun çözümünün "Vatan toprağından pay vermekle mümkün" olacağını söyleyen eski KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'yı ziyaret etmesinin akıl tutulması olduğunu ifade eden Bahçeli, bunun 50'nci yıl kutlamalarına da gölge düşürdüğünü söyledi.
Devlet Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yunanistan Başbakanı'nın Güney Kıbrıs'ı ziyareti sırasında, Türk askeri ve Türkiye'nin garantörlüğünün olmayacağı bir çözümden bahsetmesi, CHP'nin Kıbrıs'ta aradığı ve arzuladığı normalleşme hezeyanın bizatihi somut karşılığıdır. CHP yönetiminin milli tezlerimizi ve üzerinde oynama yapılamayacak egemenlik çıkarlarımızı müdafaada vahim nitelikli tenakuz ve çarpıklık içinde olduğu besbellidir."
"KIBRIS, BÖLGENİN VE KÜRESEL SİSTEMİN KİLİT TAŞIDIR"Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50'nci yıl dönümü münasebetiyle Kıbrıs Türk halkıyla kucaklaşmanın, hasret gidermenin, ortak bir gelecek etrafında kenetlenmenin kuşkusuz milli bir heyecan yarattığını vurgulayan Bahçeli, Türk milletinin tek yürek halinde Kıbrıs davasına inandığının ve arkasında durduğunun altını çizdi. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Kıbrıs Türklüğünün zulümden ve zulmetten kurtuluş gününde soydaşlarımızla beraber olmaktan, bu kutlu günde kabaran milli coşkuya şahit olmaktan şahsım adına büyük bir memnuniyet duyduğumu bilvesile açıklamak boynumun borcudur. Kıbrıs, sadece üzerinde hayat sürülen bir ada değil, Türk milletinin tarih, şehitlik, kardeşlik, varoluş anıtıdır. Kıbrıs, muhterem ceddimizin göz nuru, gönül yurdu olmasının yanı sıra siyasi, stratejik, kültürel, ekonomik, jeopolitik miras ve müktesebatıyla bölgenin ve küresel sistemin kilit taşıdır. Bu nedenle tüm dikkatlerin odağı Kıbrıs'tır."
Bahçeli, Kıbrıs'ın, öteden beri açık veya gizli hesaplaşmaların, medeniyetler ve milletler arası devam edegelen seri ve sert mücadelelerin ağırlık merkezi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Kıbrıs Türklüğünün egemenlik haklarını ve tarihi emanetlerini göz ardı eden, yok sayan, hatta imhası için fırsat kollayan karanlık çevrelerin tahrikleri, tacizleri ve tuzakları hiç bitmemiştir. On yıllar boyunca çözümsüzlüğün çözüm olarak dayatılması, kurulan müzakere masalarının ve makul uzlaşma vasatının tahrip edilmesi boşuna değildir. Çünkü Kıbrıs'ta barış, huzur ve refah ikliminin tesisinden ödü kopanlar vardır ve bunların oyunları kesintisiz şekilde sahne almaktadır. Kıbrıs Türklüğünün onuruyla, milli kimliğiyle, dahası varoluş haklarıyla birlikte bağımsız yaşama gayesine tahammülsüzlük gösterenlerin nasıl bir yanlışa düştükleri her türlü izahtan varestedir."
Girit'te ne yapıldıysa Kıbrıs'ta da aynısının planlandığını dile getiren Bahçeli, "Şayet Türkiye'nin 50 yıl önce müdahalesi olmasaydı Kıbrıs Türklüğünün Hocalı'da, Kerkük'te, Doğu Türkistan'da ve Gazze'de yaşanan dramların, acıların ve insani felaketlerin aynısıyla karşılaşması mukadderdir. 50 yıl önce, Ada'dan yükselen çığlıklara, kardeşin kardeşe feryat içindeki çağrılarına sessiz ve seyirci kalamazdık." şeklinde konuştu.
"ADA'NIN İLHAKINA HEVESLENENLERİN HAYALLERİ AKDENİZ'E GÖMÜLMÜŞTÜR"Türkiye'nin, Zürih ve Londra antlaşmalarından kaynaklanan garantörlük hakları temelinde 20 Temmuz 1974 sabahı "Ayşe'yi tatile, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerini de Kıbrıs"a gönderdiğini ifade eden Bahçeli, "Bu askeri çıkarma Kıbrıs Türklüğünün hürriyetini, can ve mal güvenliğini, asayiş ve barış özlemlerini temin hedefini esas almıştır. O günlerden bugünlere, düşmanca muamelelerin, insanlık dışı eylemlerin failleri ortadadır." dedi.
Yakıp yıkan, kırıp döken, vurup öldüren EOKA çetelerine karşı beklenen, yolu gözlenen Türklerin gelerek soydaşlarına hayat verdiğini söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Husumet cephesinin beli kırılmış, Osmanlı şamarı yüzlerine inmiştir. Ada'nın ilhakına heveslenenlerin hayalleri Akdeniz'e gömülmüştür. Bu harekat çiğnenmek ve öğütülmek istenen Kıbrıs Türklüğünün dirilişine ve ölü toprağını silkeleyip atmasına muzaffer bir hizmettir. Kıbrıs'ta işlenen vahşi cinayetlere, yapılan baskı ve zulümlere sözde medeni ülkeler tepkisiz kalırken, hatta alttan alta körüklerken, Türkiye haksızlığa boyun eğmemiş, soydaşlarımız çaresiz ve kimsesiz bırakılmamıştır."
Bahçeli, 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Türkünün gözyaşlarının silindiğini, ağıtların dindirildiğini belirtti.