Son yıllarda Türkiye'de artan şiddet olayları, toplumda büyük bir tedirginlik yaratmaya devam ediyor. Özellikle kadın cinayetleri ve istismar vakalarındaki yükseliş, ülke genelinde endişe verici bir durum halini almış durumda.
OKLAR TELEVİZYONU GÖSTERİYORVatandaşlar, şiddet olaylarının artışının temel nedenlerinden biri olarak televizyon dizilerindeki şiddet içeriklerine dikkat çekiyor. Bu görüşler, sokak röportajları ve sosyal medya paylaşımları gibi çeşitli platformlarda da sıkça dile getiriliyor.
Televizyon dizilerinin, genç kuşağın ruhsal gelişimini olumsuz etkileyen önemli bir faktör olduğu ifade ediliyor. Özellikle gündüz kuşağı programlarında ve akşam saatlerinde yayınlanan dizilerde işlenen şiddet temalarının, toplumda şiddeti normalleştirdiği ve bu içeriklerin çocuklar ve gençler üzerinde ciddi etkiler yarattığı vurgulanıyor.
Dizilerde sıklıkla kullanılan ateşli silah sahneleri, şiddet içeren çatışmalar ve mafya temalı hikayeler, birçok kişi tarafından “gerçek hayatta uygulanması gereken davranış biçimleri” gibi algılanmaya başlanıyor.
Bu konuda görüşlerini belirten vatandaşlardan biri olan iki çocuk annesi Mehtap Hanım, çocuklarının geleceği konusunda ciddi endişeler taşıyor. Özellikle çocuklarının televizyon dizilerinde gördükleri şiddet sahnelerinin etkisinden korktuğunu dile getiriyor. Mehtap Hanım, dizilerdeki şiddet içeriklerinin çocukları üzerinde psikolojik baskı oluşturduğuna ve onların normalde karşılaşmadıkları bir şiddet gerçekliğiyle tanışmalarına sebep olduğuna inanıyor.
İdris Günaçar ise, çocuklarını dışarı çıkartmaktan korkar hale geldiğini ifade ediyor. Günaçar, "Başınıza her an her yerden bir şey gelebilir" diyerek, şiddet olaylarının toplumsal güvenliği zedelediğini ve insanların sokakta dahi kendilerini güvende hissetmediklerini belirtiyor.
Sosyal medyada ve halk arasında daha fazla gündeme gelen bir diğer konu ise, televizyon dizilerinde işlenen mafyatik konuların ve şiddet içerikli sahnelerin yaygınlaşması.
Sezgin Durmuş adlı bir vatandaş, televizyon dizilerinin genellikle suç, mafya ve şiddet temalarına dayandığını ve bu tür dizilerin toplumu olumsuz şekilde etkilediğini belirtiyor. Durmuş, eski Türk dizilerindeki aile ve mahalle kültürüne dayanan samimi hikayelere özlem duyduğunu ifade ediyor. Eski dizilerin, toplumsal değerlere, insan ilişkilerine ve empatiye dayalı olduğunu, ancak günümüzde dizilerin şiddet ve suç odaklı hale geldiğini vurguluyor.
Televizyonların özellikle genç izleyiciler üzerinde etkili bir eğitim aracı olduğu göz önüne alındığında, şiddet içeren içeriklerin yayılması, sadece bireyler üzerinde değil, geniş bir toplumsal kesim üzerinde de olumsuz etkiler yaratıyor. Bu içerikler, şiddetin bir çözüm aracı olarak görülmesine yol açarken, gençler arasında şiddet eğilimlerinin artmasına neden olabiliyor. Ayrıca, dizilerdeki şiddet unsurlarının gerçek hayatta da yansıma bulması, toplumsal huzuru tehdit ediyor.
Bursa’da yaşayan Temel Aktaş, şiddet içeren televizyon dizilerinin mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. “Diziler toplumun her kesimini doğrudan etkileyen bir mecra” diyen Aktaş, “Dizi içerikleri özellikle çocuklar ve gençler için olumsuz sonuçlar doğurabilir” görüşünü aktardı.
Sosyal medyada yapılan yorumlarda ve bireysel görüşlerde, televizyon dizilerinin şiddet içeren unsurlarının inceleme altına alınması ve bu içeriklerin düzenlenmesi gerektiği ifade ediliyor.
Toplumdaki endişe ve tepkiler, şiddet içeren içeriklerin toplumsal yapı üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Şiddetle normalleşen bir ilişki ve şiddet unsurlarını içeren eğlence programları, bireylerin yaşam biçimlerini, değerlerini ve güvenlik algısını değiştirebiliyor.