Rize'de yaşayan Cihat Çelik, yaklaşık 9 yıl önce bir arkadaşından 12 metrelik bir direk satın aldı. Aldığı bu direk ile neler yapabileceği hakkında kafa yoran Çelik, en sonunda direğin üstünde bir ev yapmaya karar verdi. Çelik, evin nasıl oluşabileceği hakkında notlar almaya başladı.
Direğin evi taşıyabilmesi için yakın çevresinde bulunan mühendis, fizikçi ve matematikçilerden yardım aldı. Yaklaşık 3 yıl boyunca projeyi oluşturmak için çalıştı. Ev daha proje aşamasında iken eşi Asya Çelik, tehlikeli olabileceğinden ötürü işe karşı çıktı. Maketleri dahi kıran eşine rağmen projeyi bitiren Çelik, inşaat aşamasına başladı. Temeli atılan direğin içi komple beton doldurularak ve çelik bariyerler ile sağlamlaştırıldı. 6 yıllık süren inşaatın sonunda Çelik, hayalini kurduğu evi sonunda bitirdi. Merkeze bağlı Derebaşı köyündeki arazisinde direğin üzerinde 70 metrekarelik 2+1 ev kurdu.
38 yaşındaki Cihat Çelik, 6 yıllık inşaat sürecini de kolay atlatmadı. Çevredeki komşularının bile kendisine inancı bulunmazken Çelik, bol olduğu her gün evi yapabilmek için çabaladı. İnşaat esnasında devrilen vincin çarpması sonucu kafatasında çatlak ve boynunda kırık meydana geldi. Hastanede kaldığı sürede de sürekli evi düşünen Çelik, proje çizmeye devam etti. Cihat Çelik, şimdi ailesiyle beraber inşaatını tamamladığı evin manzarası karşısında zaman geçiriyor.
İnşaat sürecinin kendisi ve ailesi için zorlu geçtiğini ifade eden Cihat Çelik, “Aslında bu boyutlarda bir şey yapmayı planlamamıştım. Bir arkadaşımdan direk satın aldım. Sonrasında da bu şekilde gelişti. Bu yapının 9 senelik bir mazisi var. Bunun 3 senesi proje aşamasıydı zaten. Direk uzun olunca her şeyi hesaplamak zorundasın. Bir çok aşamayı zor atlattık zaten. Yeri geldi mühendis arkadaşlardan, yeri geldi fizikçi arkadaşlardan, yeri geldi matematikçi arkadaşlardan yardım aldık. Sonrasında bunun olabileceğine karar verdik ve başladık. Bu proje 6 yıl sürdü. Bu direği arkadaşımdan aldığım için sağlamlığı merak ediliyor.
Normalde 30 ton çekebilecek bir halde. İçini çelik bariyerlerle döşedik. İçini de komple beton doldurduk. Şu anda 300 bin tona kadar ağırlık taşıyabilir. Bunun temeli de ona göre yapıldı. Evin yönü bile rüzgâr yönüne göre yapıldı. Sağlamlığından en ufak bir şüphemiz yok. Altında 14 tane çelik bariyerle yapıldı. Bunun ustalığını ben yaptım. Temelinden çatısına kadar her şey bana ait. İnşaat süreci zorlu geçti. Kafamda 70 tane dikiş var. Kafatasım çatladı. Boynum kırıldı. Beni buradan hastaneye zor yetiştirdiler. Hastanedeyken bile bana artık yapmaz diyorlardı. Ben hastanede merdiven projesini çiziyordum. Yarıda kalması benim için daha kötü olurdu. Ölene kadar ben o psikolojisinde olurdum. Çünkü başaramamış oluyorsun” ifadelerini kullandı.
Evi yapabilmek için hiç ailesine bile vakit ayıramadığına vurgu yapan karısı Asya Çelik, “İlk duyduğumda çok karşı çıktım. Tehlikeli olabileceğini düşündüm. Bir de maliyet açısından istemedim ama beni dinlemedi. Hiç bize vakit bile ayıramadı. Her Pazar günü buradaydı. Bazen akşamları bile buraya geldiği oldu. Bize pek vakit ayıramadı. Bittiğinde de biraz isteksiz geldim ama şu anda keyifli vakit geçiriyoruz. Ben maketini kırdım. Burayı yapmasını istemedim. Sonra tekrar birleştirdi. İkinci bir kez daha kırdım. En son çöpe atacağım diye kapıya koydum” şeklinde konuştu.
Çocukluğundan itibaren çok projeler yaptığını söyleyen anne Fatma Çelik, “Çocukluğundan beri hayali buydu. Küçük küçük başlamıştı. Hatta uçmak için de bir şeyler yapmıştı. Kanat yapmıştı, uçacaktı. Böyle evler yapıyordu. Çok projeleri vardı. Aklında çok şey vardı. Ancak defterlere çizerdi. Allah'a çok şükür yaptı. Bu arada çok hastanelerde uğraştık. Çok şeyler yaşadık” dedi.